06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 29 Ocak 2017 Dayağa takipsizlik haber EDİTÖR: SERKAN OZAN 11 İnşaatİş Sendikası avukatı Sevinç Sarıkaya, işçi maaaşlarının ödenmemesi üzerine Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu ile görüşmek isteyince feci şekilde dövüldü. Başka nın odasından, merdivenlerde, yerler de sürüklenerek dışarı çıkarıldı. Darp raporu aldı ve şikâyetçi oldu. Savcılık, başkan ve iki başkan yardımcısı hak kındaki dosyayı geçen ay kapattı. Takipsizlik ka rarında, Sarıkaya’nın vü cudundaki izlerin güven likçiler tarafından çıkarı lırken yaşanan arbedede SEYHAN AVŞAR oluşmuş olabileceği belirtildi. Olaya tanık işçile rin anlatımları ise dikka te alınmadı. Takipsizlik kararına itiraz eden Sarıkaya, “Uzun süre saldırının etkisinden kurtulamadım. Şimdi iyi yim. O kadar kişinin saldırısına maruz kalmak ve hiçbir şey yapamamak çok kötüydü” diyor. Esenyurt Belediyesi ve RDS Reform İnşaat ortaklığında yapılan Star To wers projesinde çalışan inşaat işçile ri maaşlarını alamayınca 2014 yılı nın Eylül ayında Esenyurt Belediye bi nası önünde oturma eylemi yapmaya başladı. Eylemin beşinci günü Beledi ye Başkanı Kadıoğlu ile yapılacak gö rüşmeye, İnşaatİş Sendikası Başkanı Savcılık, Esenyurt Belediye Başkanı ve yardımcıları tarafından darp edilen kadın avukatın dosyasını kapattı Odasında kamera yokmuş Sevinç Sarıkaya Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nca verilen takipsizlik kararında, şüpheliler Kadıoğlu, yardımcıları Emin Batmazoğlu ve Yunus Balta ile müştekiler arasında tartışma çıktığı belirtilerek, müştekilerin makam odasından çıkmalarının istendiği, güvenliğin çağ rıldığı, zorla makam odasından çıkarıldıkları, belediye binasındaki polislere teslim edildikleri ifade edildi. Makam odasında kamera olmadığı için herhangi bir bulgunun tespit edilmediği belirtilerek, koridoru gören kamera kaydında ise müştekilerin itiş kakış içerisinde aşağı indiril diklerinin görüldüğü kaydedildi. Sarıkaya’nın doktor raporunda, kalçasında yüzeysel kızarıklığın bulunduğu belirtilerek, “Müştekideki yaralanmanın, makam odasından çıkarılması ve merdivenlerden aşağı indirilmesi sırasında meydana gelmiş olduğu kanaatine varıldı” denildi. Mustafa Adnan Akyol, sendika üyeleri Serdal Ben, Çetin Macit ve o dönemde sendikanın avukatlığını yapan Sevinç Sarıkaya da katıldı. Küfredip, tokat attı Başkan Kadıoğlu, Sarıkaya’ya küfrederek, “Sen çık! Sen kim oluyorsun da toplantıya katılıyorsun?” diye tepki gösterdi. Sarıkaya yaşananları şöyle anlattı: “Çıkmak için kapıya yöneldiğim sırada, Necmi Kadıoğlu’na davranışının yanlış olduğunu anlatmaya çalıştım. Kadıoğlu ise suratıma tokat at tı. Acıyla bir anda yere düştüm. Yerdeyken saçlarımı çekip tekmelemeye başladı. Bir yandan Kadıoğlu, diğer yandan korumalar tekmeliyordu. Beni korumaya çalışan arkadaşlarıma ise diğer güvenlik görevlileri saldırdı. Bizi yerlerde sürükleyerek dışarı çıkardılar.” 10 kişi saldırdı Sarıkaya, yaşadığı travmanın etkisini uzun süre atlatamamış. “Üç kişiye, on kişi birden saldırdı” diyor. Yerdeyken, kafasını korumaya çalıştığını anımsıyor. Sendika başkanı Akyol, daha fazla tekme yememesi için arkadan Sarıkaya’ya sarılmış. Sarıkaya, takipsizlik kararını ise şöyle değerlendiriyor: “Kamu gücü devreye girdiği zaman, mahkemelerde bireylerin hakkı yok denilecek kadar az. Savcı, Necmi Kadıoğlu’nu aklamaya yönelik bir soruşturma yürütmüş. Dosyada sadece kısa süreli bir kamera kaydı var. Olayın bittiği anlara ait... Savcı Belediye Başkanı’na yazı yazarak, ‘Görüntü kaydı varsa, yollayın’ demiş. Tabii ki onlar da olayın çok küçük bir kısmını yollamış.” HAKARET İDDİASIYLA CEZAEVİNE GÖNDERİLDİ Muhtar muhalif olunca... Beyoğlu Kamer Hatun Mahallesi Muhtarı Hatice Bender, “dev let büyüklerine hakaret” iddiasıyla tu tuklandı. Sosyal paylaşım sitelerinde yaptığı yorum lar gerekçe gösterilerek tu tuklanan Bender, Bakırköy Cezaevi’ne gönderildi. Ka rara tepki gösteren CHP Milletvekili Barış Yarkadaş, “Türk Ceza Kanunu’nda ol Hatice Bender mayan bir suç maddesi yaratıldı. Yurt taşlar uydurulan bu maddeden tutukla nıyor” dedi. Bender’in Cumhurbaşkan lığı Sarayı’nda gerçekleştirilen Muhtar lar Toplantısı’na katılmayan sayılı muh tarlardan olduğuna vurgu yapan Yarka daş, “Hatice Bender, Saray’a gitse ve Saray’ı övse tutuklanmaz, kamunun ve belediyelerin imkânları önüne serilirdi. İktidara boyun eğmediği için cezaevine gönderildi” ifadelerini kullandı. l İSTANBUL/Cumhuriyet 2 ÇOCUK YAŞAMINI YİTİRMİŞTİ Kürkçüler yangını Meclis gündeminde HDP Milletvekili Meral Danış Beştaş, Adana Kürkçüler Cezaevi’nde iki çocuk tutuklunun yaşamını yitirmesine neden olan yangını TBMM’ye taşıdı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi veren Beştaş, şu soruları yöneltti: “Yangında sorumluluğu bulunanlar tespit edilmiş midir? Tutuklanan, açığa alınan olmuş mudur? Çocuk tutukluları koğuşu yakma noktasına getiren cezaevi uygulamaları nelerdir?” l Yurt Haberleri BERAATA BOZMA TALEBİ Pınar Selek’e kötü haber Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Mı sır Çarşısı davasında yargılanan sosyolog Pınar Se Pınar Selek lek hakkındaki dördüncü kez verilen beraat kararının bozulmasını istedi. İs tanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi, 19 Aralık 2014’te Pınar Selek hakkında beraat vermiş, savcılığın itirazı üzeri ne dosya Yargıtay’a yollanmıştı. Yargı tay Cumhuriyet Başsavcılığı, esas hakkındaki görüşünde kararın bozulmasını talep etti. Dosya, Yargıtay 16. Ce za Dairesi’ne gönderildi. Selek’e des tek için oluşturulan ‘Hâlâ Tanığız Platformu’, bozma talebine tepki gösterdi. Yapılan açıklamada, “Savcılığın, dosya daki belgeleri yorumlarken kerelerce çürütülmüş iddiaları tahrif etmekten ve görev suçu tanımına girecek oranda çarpıtma ve asılsız açıklamalarda bulunmaktan çekinmediği görülüyor” denildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Biz kazanacağız, kayıplarımızı bulacağız Cumartesi Anneleri/İnsanları, kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 618’inci kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Eylemde, üzerine kırmızı karanfiller bırakılan “Failler belli kayıplar nerede” pankartı açılarak kayıpların fotoğraflarının bulunduğu dövizler taşındı. Bu haftaki eylemde, 1995 yılında Batman’ın Kozluk ilçesine bağlı Zediya Mezrası’nda ki evinden alınarak kaybedilen Mehmet Şirin Maltu’nun akıbeti soruldu. Açıklamada ilk söz alan Mehmet Şirin Maltu’nun annesi Sabriye Maltu, “Oğlumun akıbetini öğrenmek istiyorum” derken abla Perihan Maltu da “Gelip evden götürdüler. Biz mücadelemize devam edeceğiz. Bir mezar taşı olsun istiyoruz. 23 yıldır mücadele ettik. Bundan sonra da mücadele edeceğiz. Karda, yağ murda, kışta mücadele edeceğiz. Kemiklerimizi istiyoruz” dedi. Kayıplardan Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren, kimi zaman babaların, eşlerin kimi zaman da evlatların akıbetinin sorulduğunu söyledi. Açıklamanın ardından Cizre ve Yüksekova’daki ailelerin eylemlerini gerçekleştiremedikleri aktarılarak onlar için de oturma eylemi yapıldı. l İSTANBUL / Cumhuriyet İRANLI YAZAR, TÜRKİYE’DE CEZAEVİNDE Kitabını yayımlamak için geldi, tutuklandı Kitabını yayımlatmak için Türkiye’ye gelen İranlı yazar Jiyar Cihanferd ve 29 Aralık’ta Mardin Aruklu Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü Kürdoloji bölümünün master programı için başvuran arkadaşı Hasan Balada, 22 gün gözaltında tutulduktan sonra PKK / KCK üyesi oldukları iddiasıyla tutuklandı. İran’ın Kirmanşah kentinde yaşayan Kürt yazar Jiyar Cihanferd ve Hassan Balada adındaki öğrenci arkadaşı, Mardin otogarında 3 Ocak tarihinde şüpheli oldukları gerekçesiyle gözaltına alındı. 22 gün sonra mahkemeye çıkarılan Cihanferd ve Balada, “PKK/ KCK üyesi oldukları” iddiasıyla tutuklanarak Mardin Cezaevi’ne gönderildi. BBC Türkçe’ye konuşan Kürt Yazarlar Derneği (KÜRD PEN) Onursal Başkanı Şehmus Sefer, Cihanferd’in üyeleri olduğunu söyleyerek bu durumun kabul edilemez olduğunu açıkladı. Sefer, Cihanferd’in İran’daki Aleviliğe yakın Ehli Hak mezhebi mensupları Yaresan ve Kelhur Kürtleri üzerine hazırladığı folklor kitabını bastırmak için Diyarbakır’a geldiğini söyledi. Duruşmaya şahit olarak katılmak istediğini ancak kabul edilmediğini söyleyen Sefer, tutuklama kararının her iki aileyi de perişan ettiğini söyledi. J&J yayı nevi sahibi Azad Zal ise “Sessizliğin Filizlenmesi, Kürt Folkloru’ adlı kitap daha önce üç cilt halinde Arapça alfabeyle basılmış. Latince harflerle basılmış böyle çalışmalar çok az. Jiyar, bunun yayınevimiz tarafından basılmasını istedi. Türkiye’ye gelmeden bir ay önce bize mail yoluyla ulaştı. Gelince de dosyasını teslim etti” diye konuştu. Hoşumuza gitti, çektik BBC Türkçe’ye bilgi veren Cihanferd ve Balada’nın avukatı Necat Çıray ise “Müvekillerim İranlı turistler. Burada, OHAL’in getirdiği sınırlamalardan habersizler. Mardin’de birçok yerde fotoğraf ve video çekmişler. Savcılık, ifade sırasında müvekkillerime, fotoğraf ve görüntülerin PKK ve KCK’nin gerçekleştireceği saldırılar için keşif amaçlı çekildiğini iddia ediyor” dedi. Mardin Büyükşehir Belediyesi’nin dört dildeki tabelasının fotoğrafının da dosyaya suç delili olarak eklendiğini söyleyen Çıray, “Savcı o fotoğrafı da sordu. Hoşlarına gittiği için çektiklerini söylediler. Hem kayyımlara hem de belediye binalarına yönelik saldırıların olacağı istihbaratı olduğu söyleniyor. Bu fotoğrafları da savcılık böyle yorumluyor. Müvekkillerim dil alanında çalışmalar yapan insanlar” diye konuştu. l Yurt Haberleri Özgökçe serbest bırakıldı İfadeye gitti gözaltına alındı Kanun hükmünde kararname ile kapatılan Van Kadın Derneği (VAKAD) kurucularından feminist aktivist Zozan Özgökçe, blog yazıları ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle cuma günü “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, devletin kurum ve organlarını aşağılama”, “örgüt propagandası” ve “Cumhurbaşkanına hakaret” iddasıyla cuma günü Van Emniyet Müdürlüğü tarafından ifadeye çağrıldı. İfadesi alındıktan sonra savcılık Özgökçe’nin gece gözaltında tutulmasını ve mevcutlu olarak savcılığa getirilmesini istedi. Avukatları, Özgökçe’nin çağrıldığında ifadeye gittiğini ve 1.5 yaşlarındaki kızını emzirmesi gerektiğini belirterek gözaltı kararının kaldırılmasını istedi. HDP Milletvekili avukat Bedia Özgökçe de kardeşi Zozan Özgökçe’nin serbest bırakılması için nöbetçi savcıyla görüştü. Ancak serbest bırakılmayan ve önceki geceyi nezarethanede geçiren Özgökçe dün mahkemeye sevk edildi. Özgökçe, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. l Yurt Haberleri Trump’ın seçimi Pazar günü için Trump yönetiminin fırtınalı ilk haftasını ve ABD’deki dönemin Türkiye’ye yansımalarını ele alan bir yazı kaleme alacaktım ki, ne mümkün! Cumartesi sabahı Meclis’in en iyi hukukçularından Meral Danış Beştaş ve vicdanlı ses Hüda Kaya’nın gözaltına alındığı haberi geldi. Neyse ki ikisi de serbest bırakıldı. Ama bu sefer gazetelerde Reina bombacısının Cumhuriyet gazetesine saldırmayı düşündüğünü okudum. Derken, Cumhuriyet gazetesindeki tutuklu meslektaşlarımızın o güzel fotoğrafına dalıp gittim... Sevgili dostlarım Murat Sabuncu, Akmet Şık ve Kadri Gürsel ve diğerlerinin, Silivri’nin o soğuk odalarında neler konuştuğunu, günlerini nasıl geçirdiğini hayal etmeye çalıştım. Dalmışım. Bizlere o kadar acı ve korku yaşatıyorlar ki, bazen toparlanıp siyaset analizi yapmak, oturup serinkanlı bir dış politika yazısı kaleme almak bile zor oluyor. Ama bu ülke bizim. Derin bir nefes alıp devam etmek dışında yapacak şey yok... Evet, gelelim Trump’a... İlk haftasında esti gürledi. 7 Müslüman ülkeden ABD’ye girişlere yasak koydu; Meksika başkanıyla Twitter üzerinden ağız dalaşına girdi; Meksika ürünlerine yüzde 20 gümrük vergisi koymaktan söz etti; kürtaj fonlarına kısıtlama getirdi; Trans Pasifik Ticaret Anlaşması’nı iptal etti; yabancı teröristlere “işkence” yapılmasının meziyetlerinden söz etti; Suriye’de “güvenli bölge” kurulması için çalışma başlattı... Başkanlık sisteminin zararlarından söz etmek istiyorsanız, alın size! Trump’ın 4 günde yaptıkları, ABD’deki bütün iç ve dış politika dengelerini sarstı. Gerçi ben, yine de ABD’deki güçlü dengefren mekanizmasının devreye gireceğini düşünüyorum. Trump’ın tekliflerinden bir bölümü, yargıdan ya da Kongre’den dönecektir; rötuşlanacaktır. Kalanlar için de bürokrasi devreye girip Başkan’ın uçuk fikirlerine “ince ayar” yapacaktır. Örneğin Trump’ın “parlak fikir” olarak gündeme getirdiği işkence, şimdiden kadük oldu. Trump, ABD vatandaşı olmayan terör zanlılarına karşı sert yöntemleri savunmuştu. Savunma Bakanı James Mattis, çekinmeden mikrofonların karşısına geçip işkenceye karşı olduğunu, işkencenin bir yararı olmadığını açıkladı. Trump daha sonraki basın toplantısında bu konuda yetkinin Savunma Bakanı Mattis’te olduğunu ve farklı düşünse de kararın bakana ait olduğunu söyledi. Nokta. Önümüzdeki günlerde bu tarz balans ayarlarını çok göreceğiz. Türkiye açısından Trump yönetimindeki en önemli isim, Pentagon’un başındaki savunma bakanı Mattis olacak. Lakabı “Kızgın Köpek”. Emekli general, şu anda Ankara’yı da yakından ilgilendiren bir dizi karar aşamasında. Mattis’in önündeki Suriye eylem planının detaylarını, önümüzdeki günlerde yazacağım. Ama gelelim bizi ilgilendiren bölüme: yani Washington’ın YPG ve Suriyeli Kürtlerle işbirliğinin devam edip etmeyeceğine. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen hafta sürpriz bir biçimde “El Bab’dan öteye gitmemek lazım” mesajı vermesi, çok önemliydi. ABD başkentinde, El Bab’a kadar bölümün Türkiye himayesinde bir “güvenli bölge” olmasına itiraz yok. Sonrasına destek yok. Pentagon’da YPG ile işbirliğine “Tamam mı devam mı?” konusunda değerlendirmeler sürüyor. Mattis ya YPG’nin de içinde olduğu SDG’yi “eğitdonat” kategorisine alıp Amerikan desteğiyle Rakka operasyonunda “asli unsur” yapacak ya da Türkiye’ye ağırlık vererek Rakka operasyonunu, TSK ve Türkiye’nin desteklediği muhalif gruplarla götürecek. Bu karar, Trump yönetiminin en önemli kararlarından biri olacak. Türkiye’yle ilişkilerin kaderini de belirleyecek. Duyduğum kadarıyla Mattis, Türkiye ile ilişkileri düzeltmek, TSK ile işbirliğini artırmak istiyor. Ancak Pentagon üst yönetimi aynı zamanda Kürtlerle ortaklıktan da memnun. Oradaki karar vericiler, Kürtlerden vazgeçip tam operasyon aşamasına gelmişken bütün Rakka operasyonunu Ankara’ya devretmek istemiyor. Aslında Türkiye’nin de bunu isteyip istemediği net değil. Rusya’nın Astana sonrası anayasa teklifinden hayal kırıklığı, El Bab’daki sıkıntılar, artan şehit sayısı gibi unsurlar, Ankara’yı da manevra yapmaya zorluyor. El Bab sonrasına Suriye içlerine ilerleme iştahı, azaldı. Hatta kalmadı. İşte Erdoğan’ın “El Bab’da duralım” çıkışı ve ardından Genelkurmay Başkanı ile yaptığı 2 saat 40 dakikalık görüşme, bu yüzden çok kritik... Ankara, ABD ile makul bir orta yol bulmaya çalışıyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle