05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 23 Ocak 2017 S4 öz Meclis’ten Meclis’teki anayasa değişikliği görüşmelerini internet üzerinden yayımlayan CHP’li Şeker, basın dışarı!üzerindeki baskıya dikkat çekti Referandum kararıyla sonuçlanan anayasa değişikliği sürecinde, AKP hü kümeti muhalefetin sesine am bargo koyunca devreye Şeker TV girdi. Komisyon görüşmelerin den itibaren kurduğu düzenek le periscope üzerinden görüşme leri naklen yayınlayan CHP İstan bul Milletvekili Ali Şeker, halktan gizlenmek istenen görüşmelerin önem li bölümlerini yurt taşlara ulaştırdı. Cumhuriyet’e konu şan Şeker, “Yaptığı HAKAN DİRİK mız yayınlar, basının üzerindeki bas kının kanıtıdır. Ga zetecilerin özgürce görevini yapa bildiği, içeride tutsak edilmediği bir ülke istiyoruz” dedi. “Kötü komşu” sayesinde “med ya sahibi” olduğunu dile getiren Şeker, “AKP’nin yalanlarıyla ba şa çıkabilmek için gerçekleri ka yıt altına alma çabam var. AKP, yalanları gerçekmiş gibi halka ulaştırırken, biz sesimizi duyura cak medyamız olmadığı için ger çekleri anlatma konusunda sıkın tı yaşıyoruz. Halkın gerçekleri öğ renme hakkına sahip çıkmak için, Meclis’in dört duvarı arasında dö nenin dört duvar arasında kalma ması için böyle bir girişimde bu lunduk” diye konuştu. “Yurttaş gazeteciliği” kavramı na yeni bir boyut kazandıran Şe ker, halkın haber alma hakkının engellendiği durumlarda yayınları nın süreceğini kaydetti. Şeker TV için “Sözüm Meclis’ten dışarı” slo ganını da tescillettiğini açıklayan Şeker, “Medya Meclis’e gireme yince aynı zamanda ajans hizme ti de vermeye çalıştık. Halkın ha ber alma hakkı gasp edilmek iste nince bu yola başvurmak zorun CHP milletvekili Ali Şeker, anayasa değişikliği görüşmelerini internet üzerinden canlı yayınlamıştı. da kaldık. Komisyon görüşmelerinden itibaren yaklaşık 100 saatlik yayın yaptık. İnternet üzerinden bazen tek bir yayını 120 binden fazla kişinin izlediği oldu. Sonradan yeniden izlenmelerle bu rakam çok daha arttı. Asıl büyük kitlelere, bizim yayınımızı alıp halka ulaştıran televizyonlar üzerinden ulaştık. Karasal yayın ve uydu üzerinden on milyonlara ulaştık” diye konuştu. ‘Android vekiller’ Anayasa değişikliği lehinde hareket eden milletvekillerini “android vekiller” diye tanımlayan Şeker, “Bu kişiler talimatla çalışıyor. İnsan görünümlü robotlar. Bunlara android vekil denilebilir. ‘Biat et rahat et’ derken ‘android vekil ol’ diyorlar. Kendi kendini tahrip eden, bütün yetkilerini alıp tek kişiye teslim eden, 78 milyonu esir eden bir sistemi onaylamak ihanetten başka bir şey değildir. Ülkeyi çatışmalı bir sürece teslim etmektir. Bir canlı bomba nasıl kendini yok edebiliyorsa, bu android vekiller de kendi kendini imhaya programlanmıştır. Meclis kendi kendini imha etsin diye uğraştılar. Biz de Şeker TV’de bunları sergiledik, kayıt altına aldık. Meclis’i yine halk ve kararlılığı kurtaracaktır. Çünkü biatı tabana yayamazsınız” dedi. Yaptığı yayınların, ülkedeki demokrasi standardının ne kadar geriye gittiğinin kanıtı olduğunu vurgulayan Şeker, “Ne yazık ki gelinen noktada, bir milletvekili gazetecilik yapabiliyor, ama gazeteciler tutsak tutuluyor. Gazetecilerin özgürce görev yapabildiği, bizim de kendi işimizi yaptığımız bir ülke istiyoruz” diye konuştu. ‘Yeliz TV AKP’dir!’ Gördüğü yoğun ilgi üzerine AKP’liler Şeker TV’yi taklit etmeye kalkıştı. Ancak girişimleri başarısız oldu. Hatta AKP milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı’nın “yelizadeley” hesabı üzerinden yaptığı periscope yayınları, özellikle sosyal medyanın “dalga” konusuna dönüştü. Şeker, bu yayınları “Yeliz TV aslında AKP’yi tanımlıyor. Demokrasi görünümlü diktatörlük. Doğan görünümlü şahin gibi, milletvekili görünümlü Aktrol... Biz kendi adımızla yayın yaptık. Yaptıkları her iş hile hurda, yalan dolan. Bunları da yüzlerine gözlerine bulaştırdılar” sözleriyle değerlendirdi. Şeker, anayasa değişikliğinin halktan döneceğine inandığını belirtti. ‘Aleviliğin ‘A’sı yok’ Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Yıldız, yeni anayasanın Alevileri yok saydığını ve Alevilerin ‘yok edilmemek’ için bir araya gelerek referandumda ‘hayır’ diyeceğini söyledi MEHMET MENEKŞE İstanbul’da 34 Mart tarihlerinde düzenlenecek Pirler Meclisi ön çalışması için Amasya’ya gelen Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Başkanı Muhittin Yıldız, Alevilerin anayasa referandumunda hayır diyeceklerini söyledi. İstanbul, Antalya, İzmir, Mersin, Adıyaman ve Amasya’da inanç kurultayı öncesi bölge toplantısı yaptıklarını, Erzincan ve Ankara’daki toplantıdan sonra 34 Mart 2017’de İstanbul’da ilk kez inanç kurultayında Pirler Büyük Meclisi’ni toplayacaklarını belirtti. Yıldız, yeni anayasanın Aleviliği yok saydığını söyleyerek, “Sarayın tekçi anlayışı, kendi başına bir başkanlık edasıyla uygulamaya çalıştığı anayasa çalışmaları 82 Anayasası’nı aratır oldu. Anayasada Aleviliğin ‘A’sı yok, Aleviliği kesin bir şekilde yok sayıyor. Bu faşistçe, tekçi anlayışa karşı Alevilerin nedensiz, niçinsiz, hiçbir şekilde tartışmasız bir araya gelmesi gerekiyor. Ya bir araya gelip bir bütünlüğü sağlayacağız ya da bizleri yok etmek isteyen zihniyet yok etme politikalarını daha da büyütecek” dedi. ‘Hayır diyeceğiz’ Alevilerin referandumda ‘hayır’ diyeceklerini söyleyen Yıldız, “Sustukça sıra bize geldi, Alevilere geldi. Alevi canlara, yol erkânı temsilcilerine diyorum; yok olmamak için bir araya gelelim, tavrımızı koyalım. Biz diyoruz ki gelin hep beraber sokağa çıkalım, örgütlenelim, barışın dilini konuşalım, korkmayalım, yılmayalım” diye konuştu. l AMASYA Kadınlar ‘hayır’ dedi CHP’li kadınlar, anayasa görüşmeleri sırasında AKP’li kadın milletvekillerinin CHP’li ve HDP’li kadın vekilleri darp etmesini Gaziosmanpaşa Meydanı’nda yaptıkları eylemle protesto etti. Demokratik kitle örgütlerinin de destek verdiği eylemde, “Kadın düşmanlarına sokakta, Meclis’te, her yerde hayır” ve “Kadınlar hayır diyor” dövizleri taşındı. Kadınlar sık sık, “Kadın, yaşam, özgürlük” sloganları atıldı. Kadın mücadelesinin her şeye rağmen kararlılıkla devam edeceğini belirten CHP Gaziosmanpaşa İlçe Başkan Yardımcısı Deniz Ünal, “Askeri darbeler bir yana, 15 yıllık AKP iktidarında bile daha önceden emsaline rastlanmamış ölçüde adaletsizlik ve hukuksuzluğa şahit olmaktayız. Yine ne yazıktır ki bu sürecin en ağır mağduriyetini kadınlar yaşamaktadır. Kadın cinayetleri bu iktidar döneminde yüzde 1400 artmış, kadın ve çocuk tecavüzlerinde patlama yaşanmıştır” diye konuştu. l İSTANBUL/Cumhuriyet TKP SİYASETE dönüyor Türkiye Komünist Partisi’nin yeniden siyaset sahnesine dönmesi için yapılan çağrı sonrası binlerce TKP üyesi, dün Haliç Kongre Merkezi’nde bir araya geldi. Toplantıya Küba Büyükelçisi Alberto Gonzalez Casals ve Yunanistan Komünist Partisi (YKP) Siyasi Büro üyesi Yorgos Marinos katıldı. Etkinlikte sık sık, “Yaşasın TKP” sloganları atıldı. Açılışta konuşan siyasetçiyazar Kaya Gü venç, TKP’nin Başkanlık sistemine, “hayır” dediğini vurguladı. Büyükelçi Casals ise “TKP’nin çok zor şartlar altında mücadele ettiğini biliyorum. Sizler gerçek komünistlersiniz. Yorulmak bilmeyen, çalışarak dinlenen komünistlersiniz. Bu yüzden bizler TKP’nin zafere ulaşacağını biliyoruz” dedi. TKP’nin Küba’nın zor dönemlerinde yanlarında olduğunu söyleyen Casals, “Küba’da yaşanan dev rim halen devam ediyorsa bu sizlerin sayesindedir” diye konuştu. TKP’nin yanında olacaklarını söyleyen Yorgos Marinos ise özetle şunları kaydetti: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı gibi sınır çizgilerine şüphe yerleştiren ve değiştirmeyi amaçlayan savaş çığırtkanlığına karşı çıkıyoruz. Çocuklarımızın harcanmaması için NATO’ya ve AB’ye, emperyalist müdahalelere karşı çıkıyoruz.” l İSTANBUL haber EDİTÖR: ALPER IZBUL Atatürk’ü bugün görmek... Yazar Nuray Mert 16 Ocak 2017 tarihli yazısını şöyle bitirmiş: “Birileri Atatürk’ü demokrasinin, özgürlüklerin önüne geçirip, tartışmanın konusu yapılmasına izin vermiyordu, siz de aynı şeyi yapıyorsunuz. Böyle olunca tabii ki tek parti hukukunu savunuyorsunuz, sadece partinin ve liderinin adı ve meşrebi farklı, olay bundan ibaret.” Şaştım kaldım. Demek ki yazar, Atatürk dönemi CHP’si ile R.T. Erdoğan’ın AKP’sini liderlerin adı ve “meşrebi” dışında farksız görüyor. Yanlış anlamış olmalıyım diye düşündüm ama yazının bütünü de bu yargıyı doğruluyor. Atatürk İnönü dönemi “otokratik modernleşme dönemi” olarak nitelendiriliyor, AKP ve lideri “demokrasi mücadelesi” deyip demokratların (yazar ve benzerlerinin) desteğini alıyor ama onlar da “otokratik muhafazakâr/İslamcı toplum” projesini hayata geçirmeye çalışıyor. İş buraya gelince de “demokratlar” iktidara desteğini çekiyorlar. Ama artık AKP liderinin onlara ihtiyacı kalmamıştır, onları tersleyip yoluna devam ediyor. Onlar da gazetedeki köşelerinde dert yanıyorlar ama... Ama gene de “otokratik” parantezinde Atatürk ile R.T. Erdoğan arasında fark olmadığını anlatmaya çalışıyorlar. Demek ki saltanatı kaldıran, halifeliği ilga eden Mustafa Kemal ile “Halife olacak” sözlerini sessiz karşılayan Erdoğan arasında fark yok öyle mi? Demek ki “Öğretmenler, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştiriniz” diyen Mustafa Kemal ile “Dindar ve kindar gençler istiyoruz” diyen Erdoğan arasında fark yok öyle mi? Demek ki dogmalarla mücadele eden, özgür düşünceyi, özgür iradeyi insan yaşamının ortasına yerleştirme mücadelesi veren Atatürk ile Sünni İslamı toplum yaşamının temeli yapma cihadı veren Erdoğan arasında fark yok öyle mi? Kadınlara toplumsal eşitlik veren, onları toplum yaşamına katmayı görev bilen Mustafa Kemal ile kadını eve kapatmaya çalışan, kadını erkekten ayıran AKP baskısı arasında fark yok öyle mi? Yoksa bunların hepsi de “meşrep” mi? Aydınlanma ve Rönesans felsefesinin yazarın da çok iyi bildiği ilkeleri ile Türkiye’nin 14 yıl boyunca sürüklendiği din toplumu arasında gündüz ve gece kadar fark vardır. Bunu görmezden gelmek, küçümseyen bir tavır takınmak yanlıştan da öte bir aymazlıktır. HHH Gelelim şu “eski defterlerdeki otokratizm” konusuna. Atatürk’e yöneltilen iki eleştiri şunlardır: “Ama demokrasiyi getirmedi. Otokrattı.” “Ama sosyalizmi kurmadı. İsteseydi...” Atatürk hangi demokrasiyi getirebilirdi acaba? Savaş yorgunu, yoksul, eğitimsiz 15 milyon insanla demokrasi nasıl gelirdi? Sizin bugün “gelmiyor” diye çırpındığınız demokrasiyi Atatürk nasıl getirirdi? O, saltanat ve halifelik otoritesine karşı halkın iktidarını koyarak büyük bir devrim yaptı, sizler de biliyorsunuz. Dinin siyasette nasıl kullanılacağını biliyordu. Bunu önlemeye çalıştı. Kuran’ın Türk diline çevrilmesi budur. Halkın eğitilmesi budur. Latin alfabesi budur. Elbette biliyorsunuz. Neden hiç sözünü etmiyorsunuz? Demokrasiyi getirmedi, öyle mi? Siz de bilirsiniz, demokrasi liderlerin isteği ile gelmez. Demokrasi, bir toplumun gereksinmesi olduğu zaman gelir. Demokrasiyi bilinçli insanlar ister, mücadele eder ve alır. Sizin bugün bile öyle bir toplumunuz var mı? AKP demokrasi mücadelesi mi yapıyordu? AKP için demokrasi “gerektiğinde inilecek bir tramvay” değil miydi? Duymazdan geldiniz, görmezden geldiniz, “yetmez ama evet” dediniz? Şimdi siz “yeter” diyorsunuz ama onlar duymuyor. Gelelim Atatürk’ün neden sosyalizmi kuramadığına... Endüstri mi vardı? Endüstri işçisi mi vardı? İşçi sınıfı mı vardı? Elbette yoktu. Ama olsun, Sovyetler Birliği’ne katılmak mı gerekiyordu? Atatürk, bağımsız Türkiye demişti. Sonuna kadar da buna bağlı kaldı. Haklıydı. Dün de haklıydı. Bugün de haklı. AKP siyaseti neydi? İslam Birliği ekseninde dış ittifaklar. İslam Birliği temelinde dün Amerika, bugün Rusya öyle mi? Desteklenecek demokrat politika bu muydu? Türk ordusunun ulusalcı gücü FETÖAKP ittifakıyla çökertilirken askeri vesayetin kalkıp demokrasinin gelmesi etiketiyle bu gayreti destekleyenler kimlerdi? Bu ülkenin Atatürkçüleri ben de onlardan olmakla gurur duyuyorum tapma kültürü içinde olamazlar. Biz Atatürk’e tapmayız, anlarız. Biz Atatürk’ü Aydınlanma ve Rönesansın temsilcisi olduğu için rehberimiz sayarız. Özgür akıl. Özgür irade. Biz toplum yaşamının insanların aklıyla, insanların iradesiyle belirlenmesini isteriz. İpotekli akıllarla, esir alınmış iradelerle demokrasi olamayacağını biliriz. Aldatmacaları, kandırmacaları görmezden gelmeyiz. İnsanları da, toplumları da nesnel koşulları içinde görmek gerektiğini düşünürüz. Soru sormanın, tartışmanın, farklı düşünmenin erdemini biliriz. Ama gerçeklerin inkâr edilmesini kabul etmeyiz. Bugün ülkemizin sürüklendiği “Tek Adam İktidarı”na da HAYIR. Ülkenin kurucu liderlerine yapılan haksızlıklara da HAYIR. HAYIR. HAYIR. Anlaşılıyor mu? Kamer Genç anıldı Eski TBMM Başkanvekili ve CHP milletvekili Ka sunda hareket ettiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam et mer Genç’in dün birinci ölüm ti: “Cumhuriyete âşık büyük bir yıldönümüydü. vatansever ve demokrat olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kı bu ülkede yaşanan her tür baskı lıçdaroğlu, Genç’in ve ya, adaletsizliğe ve hak fatının birinci yılı dola sızlığa karşı dimdik dur yısıyla yayımladığı me du. 1982 Anayasası’nın sajda, Genç’in örnek bir tümüne hayır oyu kulla yaşam sürdüğünü, ilke nan tek Danışma üyesiy lerinden asla taviz ver di. Deniz Feneri gibi yol mediğini, her zaman suzlukların amansız ta dürüst ve onurlu oldu kipçisiydi. Demokrasi ğunu belirtti. Genç’in ye darbe vuranlar da ye yoksul bir ailenin çocuğu olarak üstün ça Kamer Genç tim hakkına el uzatanlar da karşılarında onu bul lışkanlık ve başarı gösterdiği du. Kamer Genç, milletin hakkı ni, Türkiye’ye hizmet ederken nı herkese karşı koruyan halkın de TBMM’de, elinde fenerle yol tertemiz bir temsilcisiydi. Saygın suzluğa bulaşmış bir kara düzen hukukçu, değerli yol arkadaşım içerisinde onurlu bir insan arar merhum Kamer Genç’i artan bir ken de temel ilkeleri doğrultu özlemle anıyoruz.” l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle