Katalog

Pazar 22 Ocak 2017 2 MEB cezaya doymadıKHK ile ihraç edilen öğretmen Acun Karadağ’ın olmayan maaşı kesildi haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: SERPİL ÜNAY ŞEYMA PAŞAYİĞİT KHK ile ihraç edilen Eğitim Sen üyesi Öğretmen Acun Karadağ, meslekten ihracından 80 gün sonra Milli Eğitim Müdürlüğü’nün maaş kesme cezası ile karşılaştı. Karadağ’a 2015 yılında katıldığı sendika eylemi gerekçesiyle, olmayan maaşının 30’da biri oranda kesilme cezası verilirken, öğretmenin ihraç edildiğinden haberi olmayan İlçe Milli Eğitim Müdürü Zülkarneyin Avcı, “Görevinizde daha dikkatli olun” uyarısında bulundu. Müdür Avcı’nın uyarısını dikkate alan Karadağ ise “Bundan sonra işimi ve öğrencilerimi almak için daha dikkatli direneceğim” dedi. 15 Temmuz darbe girişimi ardından ilan edilen OHAL ile birlikte 29 Ekim 2016’da yayımlanan 675 sayılı KHK ile ihraç edilen Eğitim Sen üyesi Öğretmen Acun Karadağ, ilk günden itibaren devam eden mücadelesinde yaşadığı zorlukların ardından şimdi de Ankara Altındağ İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün para kesme cezası ile karşılaştı. “Öğrencilerimi istiyorum” diyerek çalıştığı okul önünde yapmak istediği eylemde gözaltına alınan daha sonrasında da kendisi gibi OHAL mağ Karadağ, OHAL mağduru akademisyenlerle birlikte mücadelesini sürdürüyor. duru akademisyen ve öğretmenlerle birlikte “İşimi istiyorum” diyerek her gün mücadelesine devam eden Karadağ, üzerinden 2 yıl geçmesine karşın sendikasının çağrısıyla katıldığı bir eylemden sorumlu tutuldu. 29 Aralık 2015’te KESK’in diğer meslek örgütleri ile aldığı karar sonrasında, Eğitim Sen Genel Merkezi’nin çağrısıyla “Savaşa Hayır Barışı Savunacağız” diyerek 1 günlük iş bırakma eylemine katılan Karadağ, başlatılan soruşturmanın sonucunu meslekten ihraç edilmesinin 80. gününde öğrendi. Karadağ hakkında İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından, “Özürsüz olarak göreve gelmediniz” denilerek maaş kesilme cezası verildi. Karadağ’a kendisine kesilen cezaya ilişkin gönderilen yazıyla, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün de ihraç kararından haberi olmadığı ortaya çıktı. Altındağ İlçe Milli Eğitim Müdürü Zülkarneyin Avcı, disiplin amiri olarak gönderdiği yazıda Karadağ’ın savunmasını ve bu konudaki yargı kararlarını dikkate almayarak bir de uyarıda bulundu. Karadağ öğretmenin ihraç edildi ğinden haberi olmayan müdür Avcı, “Bundan böyle görevinizde daha dikkatli olmanızı rica ederim” uyarısında bulundu. ‘Dikkatli direneceğim’ Karadağ ise bir türlü ulaşamadığı ceza belgesinin hikâyesini Cumhuriyet’e anlattı. Karadağ, kendisine verilen cezaya ilişkin belgeyi bile okuldan almasına izin verilmediğini söyledi. Karadağ, “Belge okula gelmiş ama beni okula almıyorlar. İmza ile alayım diye müdür bana bir arkadaşla göndermiş” diyerek yaşadıklarını anlattı. İlçe Milli Eğitim Müdürü’nün uyarısına karşı Karadağ, “Oldu, işimi ve öğrencilerimi almak için daha dikkatli direneceğim” ifadeleriyle yanıt verdi. Danıştay, 2012 yılında sendikal eyleme katıldığı gerekçesiyle başka bir öğretmen hakkında verdiği kararda “Anayasanın 90. maddesi gereği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği kararların bağlayıcılığı karşısında yasal olarak gerçekleştirilen sendikal faaliyetlere katılımın özür olarak kabul edilmesi gerektiği” görüşüyle sendikanın çağrısına uyarak katılınan bir eylemin disiplin suçu oluşturmadığına hükmetmişti. l ANKARA ” Yaşamak bu yangın yerinde Her gün yeniden ölerek Zalimin elinde tutsak Cahile kurban olarak Yalanla kirli havada Güçlükle soluk alarak Savunmak gerçeği, çoğu kez Yalnızlığını bilerek Yaşamak görevdir bu yangın yerinde ”Yaşamak, insan kalarak. Ataol Behramoğlu Cumhuriyet'le yaşamak, Cumhuriyet'i yaşatmak için... Görev hepimizin! Her gün bir Cumhuriyet... ‘Ucube anayasa’ Akın Atalay, Önder Çelik, Turhan Günay, Mustafa Kemal Güngör, Kadri Gürsel, Hakan Kara, Musa Kart, Güray Öz, Murat Sabuncu, Bülent Utku ve Ahmet Şık ile birlikte 140 kadar gazeteci, yazar, medya yöneticisi hapiste... İnsanlar yargı kararı olmaksızın işten çıkarılıyor, gerekli yargılama özenle yapılmadan hapse atılıyor, mallarına mülklerine el konuluyor, Anayasa önerisi aleyhine yapılmak istenen gösteriler Olağanüstü Hal bağlamındaki yetkilerle yasaklanıyor, kitaplar toplatılıyor... Meclis’te gizli olması gereken oylamalar açık açık, göstere göstere yapılıyor, maddeler kavgadövüş kabul ediliyor; kadınlar bile muhalefet milletvekili kadınlara saldırıyor... Ve bu ortam içinde, gelecek yıllarda tüm ülkede barışı, güvenliği, refahı temin edeceği, ülkeyi sıçratacağı iddia edilen bir Anayasa yapılıyor! Sadece bu ortam bile, bu beklentinin ne denli temelsiz olduğunu, kabul edilmek istenen Anayasa’nın ise nasıl bir ucube özelliği taşıdığını gösterir! HHH Zaten bırakın Türkiye’deki Anayasa uzmanlarını, yurtdışındaki Anayasa otoriteleri bile, esas yapısı Parlamenter Sistem olan mevcut Anayasa’nın birkaç maddesinin Tek Adam Yönetimine göre değiştirilmesinin, bir ucube yaratacağını, ileride içinden çıkılmaz sorunlar oluşturacağını belirtiyor. Ama benim bugün size aktaracağım “Ucube Anayasa” öyküsü bu Anayasa taslağı hakkında değil, yüzde 92 gibi ezici bir çoğunlukla kabul edilen ve sonradan baskıcı bir faşist Anayasa olarak herkes tarafından lanetlenen 1982 Anayasası ile ilgili. HHH Kenan Evren ve arkadaşları ta rafından görevlendirilen Kurucu Meclis Anayasa Komisyonu başkanı Prof. Orhan Aldıkaçtı, Askeri Cunta’nın emirleri doğrultusunda hazırladıkları Anayasa taslağını, bir gün öğlen 13 haberlerinde kamuoyuna açıkladı. Aynı gün saat 17 dolayında lüks bir otel salonunda benim de davetli olduğum bir toplantıda bu taslak tartışılmaya başlandı. (Evet Askeri Cunta bile Anayasa taslağını kamuoyunda tartışmaya açmıştı.) Yapılan eleştirilerin yoğunluğu karşısında bunalan Aldıkaçtı bir ara söz aldı: “Bu Anayasa taslağı gibi ayrıntılı bir metin açıklanalı birkaç saat oluyor. Bu kadar kısa zamanda bu kadar kapsamlı bir metni doğru dürüst okuyup eleştirmek olanaklı değildir; bu nedenle yapılan eleştiriler bilimsel değil, önyargılıdır” dedi. Bunun üzerine ben de söz alarak: “Bir çocuk doğduğunda zihinsel engelli ise onu anlamak için gerçekten de bir sürenin geçmesi gerekir. Ama fiziksel olarak sekiz parmaklı, üç gözlü bir hilkat garibesi ile karşı karşıya isek, bunun bir ucube olduğunu anlamak için vakit geçmesi gerekmez. Bu tasarı böyle bir ucubedir” dedim. HHH Bilindiği gibi o Anayasa taslağı, Askeri Cunta’nın baskısıyla yüzde 92 oy alarak kabul edildi ve aynı oylama ile “Devlet Başkanı” denilen Cunta Lideri Kenan Evren “Cumhurbaşkanı” seçildi. Şimdi “Faşist Anayasa” diye lanetlenen 1982 Anayasası’nın öyküsü böyle başladı ve başka antidemokratik garipliklerle günümüze kadar böyle devam etti! Öyle anlaşılıyor ki, AKP/Erdoğan iktidarı, sadece yakın Çok Partili Düzen tarihimizden değil, çok çok yakın darbe tarihimizden bile ders almıyor. l CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN Saray’dan 12 üniversiteye rektör ataması yapıldı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 12 üniversiteye rektör atadı. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasanın 130. ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 13’üncü maddeleri uyarınca, Yükseköğretim Kurulu’nun önerdiği adaylar arasından 12 üniversiteye rektör atamalarını gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan; Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Abdulhalik Karabulut’u, Ardahan Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Mehmet Biber’i, Artvin Çoruh Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Fahrettin Tilki’yi, Batman Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Aydın Durmuş’u, Bitlis Eren Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Erdal Necip Yardım’ı, Gümüşhane Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Halil İbrahim Zeybek’i, Hakkâri Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Ömer Pakiş’i, Yeni kurulan İzmir Demokrasi Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper’i, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Mehmet Akgül’ü, Kilis 7 Aralık Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Mustafa Doğan Karacoşkun’u, Kırklareli Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Bülent Şengörür’ü ve Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Murat Türk’ü atadı. l ANKARA l chp’li dudu’dan soru önergesi Atatürk ve evrim sorusu AKIN BODUR CHP Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, hazırlanan yeni eğitim müfredatında, laik demokratik Cumhuriyet rejimi anlayışına uygun derslerin çıkarıldığı, AKP’nin “Yeni Türkiye” vizyonu adı altında inşa etmek istediği rejime dönük ayarlama yapıldığını belirterek, “Yeni eğitim müfredatında din ile uyuşmadığını düşündüğünüz bilimsel kuramların tamamını kademe kademe çıkaracak mısınız? 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nü öncelik olarak alıp, Kurtuluş Savaşı ve Milli Mücadele sürecini daha önemsiz hale mi getirmeye çalışıyorsunuz?” diye sordu. Atatürk ve evrim teorisinin eğitim müfredatından çıkarılmasını eleştiren Dudu, Bakan Yılmaz’a şu soruları yöneltti: n Lise müfredatında biyoloji dersinden ‘Hayatın başlangıcı ve evrim’ teorisi neden çıkarılmıştır? n Bilim adamı Charles Darwin’in evrim teorisini, varsayım mı bilim olarak mı değerlendiriyorsunuz? n Evrim teorisinin, yaradılış teorisi ile uyumsuz olduğunu mu düşünüyorsunuz? n Big Bang için Milli Eğitim Bakanlığı’nın düşüncesi nedir? n Bilimi nasıl açıklıyorsunuz? n Yeni eğitim müfredatında din ile uyuşmadığını düşündüğünüz bilimsel kuramların tamamını kademe kademe çıkaracak mısınız? n Atatürkçülük neden ilkokul 1. Sınıf Hayat Bilgisi dersi ile ortaöğretimde sosyal bilimler dersinin müfredatından çıkarılmıştır? n Atatürk’ün vatan ve millet sevgisi; yurdun Atatürk önderliğinde düşmanlardan kurtarılması; Atatürk resmi, Türk bayrağı, İstiklal Marşı ve Gençliğe Hitabe’nin sınıfta bulunmasının nedenlerinin anlatılması, Türk milletinin Atatürk önderliğinde kavuştuğu hak ve hürriyetlerin çocuklarımıza öğretilmesini hangi açılardan sakıncalı buldunuz? n 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nü öncelik olarak alıp, Kurtuluş Savaşı ve Milli Mücadele sürecini daha önemsiz hale mi getirmeye çalışıyorsunuz? n “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” anlayışını esas alan Atatürkçülük, yeni eğitim vizyonunuza ters mi düşmektedir?” l HATAY Mevlüt Dudu C MY B