02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 19 Ocak 2017 EDİTÖR: SERKAN OZAN ‘Kamp Armen’e verilen sözler tutulsun’ haber 11 Eski yetimhanenin yerine yapılacak gençlik merkezi için Tuzla Belediyesi’nin adım atması bekleniyor HAZAL OCAK Öldürülen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in büyüdüğü yetimhane Kamp Armen’in, Gedik diklerini söyledi. Ağabaloğlu, kampın iadesinin ardın dan hazırladıkları mimari projeyi Tuzla Belediyesi’ne götürdüklerini ancak imar planında yetimhanenin “idari tesis ala lık olur. Bir an önce bir şey yapmak, geçmişin acılarını silmek ve bir köprü olsun istiyoruz” dedi. Projede neler var? YIKIMA KARŞI DİRENİŞ KAZANDI paşa Ermeni Protestan Kilisesi ve Mek nı” olarak kalması nedeniyle hayal kırık Yeni Kamp Armen’de, bilgisayar ve tebi Vakfı’na iade edilmesinin üzerinden lığı yaşadıklarını anlattı. Ağabaloğlu, “İyi teknoloji merkezi, üç özel proje atölyesi, bir yıl geçti. Vakıf, yetimhanenin yeri niyetli adımlar çerçevesinde imar planın el sanatları ve müzik atölyeleri, yemek 1950’li yıllarda Gedikpaşa Ermeni Protestan Kilisesi’nin alt katında Anadolu’dan gelen kimsesiz ne yapacağı ‘gençlik merkezinin’ projesini hazırladı. Ancak, kampın arkasındaki yeşil alan Tuzla Belediyesi’ne ait. Arazi ise imar planlarında, ‘idari tesis alanı’ olarak görünüyor. Vakıf Başkanı Kirkor Ağabaloğlu, Tuzla Belediyesi’nin, imar planındaki “idari tesis alanı” şerhini, “kültürel tesis alanı” olarak değiştirmesini ve yeşil alanın da iadesini bekle daki bu ibarenin kaldırılacağını ümit ediyoruz. Yeşil alanın da vakfımıza iade edileceğini düşünüyoruz. Kampın iyilik tohumları eken bir kültür ve sanat merkezi olmasını istiyoruz. Belediyeler ve siyasi irade bu sorunu çözmeli. Başlangıçta verilen sözlerin tutulmasını bekliyoruz. 35, 40 sene bekledik... Biraz daha ‘bekleyin’ denirse, fazlasıyla bir haksız hane, kafeterya, 200 kişilik oditoryum, kız ve erkek öğrenci konaklama odaları ve misafir eğitmen odaları bulunacak. Tarihi yetimhanenin geçmişini ve geleceğini yansıtan bir sergi mekânının da yer alacağı Kamp Armen, açıldığında 1218 yaş arası gençlere hitap edecek. Merkezde Hrant Dink’in anıları da yaşatılacak. 12 ay boyunca hizmet verecek. ya da yoksul Ermeni çocukların barınması amacıyla hizmet veren Kamp Armen, Dink’in de aralarında bulunduğu 812 yaşlarında 30 çocuğun emeğiyle bir kamp olarak inşa edilmişti. Yetimhaneye 1987’de, Yargıtay kararıyla el konulmuştu. 2015’te yıkılma tehlikesi yaşayan yetimhane, günlerce süren eylemler sonucu, asıl sahiplerine iade edilmişti. Cezaevinden kötü Redhack’in yayımladığı Enerji Bakanı Berat Albayrak’a ait mail’leri haberleştirdiği gerekçesiyle 24 gün gözaltında tutulan Et kin Haber Ajansı (ETHA) Sorumlu Haber Müdürü Derya Okatan, adli kont rol şartıyla serbest bırakıl dı. Gözaltı süresince aç SEYHAN AVŞAR lık grevindeydi. Sekiz kilo kaybetti. Okatan, dün hastaneye gitti. Sağlı ğı şimdilik iyi. 3 gazeteci tutuklandı ğı için özgürlüğe kavuştuğuna sevine miyor. Okatan ile hastane çıkışı buluş tuk, 24 günü konuştuk. l Gözaltına alınırken neyle suçlandığınızı biliyor muydunuz? İlk 5 gün avukat görüş yasağımız vardı. Zaten savcı bizi gözaltına aldırıp, nezare te tıkıp izne çıkmıştı. 5 Ocak’ta izni bitti. Buna rağmen avukatlarımızla görüşmedi. Hakkımızdaki suçlamayı ancak 23. günde öğrendik. İddialar, daha önce Sabah gaze tesine düşmüş, fakat bize bir bilgilendir me yapılmadı. Bir ihbar mail’i olduğu, bu mailde Redhack’in Berat Albayrak’ın ma il’lerini hack’lediği, oluşturulan bir soh bet odasında bizlerin bu mail’lerin nasıl saptırılarak kamuoyu ile paylaşılacağını tartıştığımız iddia ediliyor. l Böyle bir mail grubu var mıydı? Redhack ulaştığı mail’leri kamuoyu ile paylaşmak için bir mail grubuna açarak gazetecileri davet etti. O sohbet odasın da, ‘Bakan Albayrak’ın mail’lerine şu dri ve dosyasından ulaşabilirsiniz’ denildi. Gazeteciler ise tabiiki bu mail’leri oku yup, haber değeri varsa haber yapacak. Her yerde farklı soru l Sizinle gözaltına alınan üç meslektaşınız tutuklandı... Emniyette, savcılıkta ve mahkeme de farklı sorularla karşılaştım. Emniyet te mail’ler soruldu. Savcılıkta ETHA’nın Twitter hesabında paylaşılan, ‘Cizre bod rumu’ gibi haberler soruldu. MLKP propa gandasını yaptığımı iddia ettiler. Mahke mede ise Twitter paylaşımlarıma ve örgüt propagandası yaptığıma dair sorular sor dular. Suçlayacak bir şey bulamayınca 3 arkadaşımızı kurban seçip tutukladılar. l Açlık grevine nasıl başladın? Ankarada’ydım. Kardeşim gibi sevdi ğim, teyzemin oğlunu kaybetmiştim. Ta ziye evi polisler tarafından basıldı. Tazi ye evi ve misafirlerin çantaları didik di dik arandı. Neyle suçlandığım söylenme den gözaltına alındım. Çok sayıda mes lektaşım cezaevinde. Meslektaşlarımın ve kendi yaşadıklarımı protesto etmek için açlık grevine başladım. Bir direniş sergilemek gerekiyordu. Nezarette yal nızca şeker, su, tuz ve b vitamini aldım. Zaman zaman baş dönmesi yaşadım. Tansiyonum ve nabzım düşüktü... Ama moralimiz iyiydi. Yazdıklarımızın doğru olduğunu, haklı olduğumuzu biliyorduk. İnsanlık dışı, dehşet verici l Nezarethaneden bahseder misiniz? Nezarethanede, insanlık dışı koşullar var. Neye suçlandığımızı bilmeden bir cezalandırmaya maruz kaldık. Nezaret haneler cezaevlerinden daha dehşet veri ci. Çok küçük bir alandasınız. O alan ba zen çok kalabalık oluyor. Sürekli yanan bir ışık ve uğultu var. Karanlığa hasret kaldık. Yemeklerin çok kötü olduğunu ve insanların yemek yiyemediğini gör düm. Temizlik ihtiyacımızı karşılayamı yorduk. Hijyen namına bir şey yok. Kal dığım süre boyunca 2 defa duş alabildim. Suyun altına girmemle, çıkmam bir ol du. Dışarıdan, ‘Çık çık... Süren doldu’ di yerek bağırıyorlardı. Tuvaletin ise belir li saatleri var. Her sıkıştığınızda tuvalete gidemiyorsunuz. l Şiddete maruz kaldınız mı? Sözlü şiddete maruz kaldım. Polise, “Tuvaletlerin kapısını da açarsanız, daha iyi olur sıra beklemez insanlar” dedim. Polis ise ‘Seni burada asarım, boğarım, öldürürüm. Bir teröristin lafını mı dinle yeceğim’ diyerek üzerime yürüdü. Bizim koğuşa ceza verdi. Tuvalete en son biz çı kıyorduk. Yanımızda hamile bir kadın vardı. O da mağduriyeti yaşadı... Gözaltında tutulduğu 24 gün boyunca açlık grevi yapan gazeteci Okatan, nezarethanede insanlık dışı koşullar olduğunu söyledi. Okatan, birlikte gözaltına alındığı 3 gazeteci tutuklandığı için özgürlüğe sevinemiyor Derya Okatan REİNA’YA ÇOK ÜZÜLDÜM l Gözaltı sürenizde sizi çok üzen bir olay oldu mu? Reina katliamına çok üzüldüm... Olayı avukatlarımızdan duyduk. Toplumsal tepkinin zayıf olduğunu duyunca daha da üzüldüm. Zaten katliamı protesto edenler gözaltına alındı. Yan hücremize getirildiler. TUVALET KÂĞIDI SEVİNCİ l Ya sevindiğiniz bir şey? Tuvalet kâğıdını görünce çok mutlu oldum... Tuvaletlerde, tuvalet kâğıdı yok. Satın da alınamıyor. Ancak avukatlarınızın getirmesi lazım. Avukatımın elinde tuvalet kâğıdını görünce çok sevindim. Bir de kitaplarım geldiği zaman mutlu oldum... Kendi yaşamımı özledim.. İlk kez mesleğimden, çevremden, İstanbul’dan bu kadar uzak kaldım... 24 gün gözaltında kalan Öğreten, Çelik ve Kanaat tutuklandı ‘Delil bulamayınca örgüt değişti’ CANAN COŞKUN 24gün gözaltında tutulan gazeteciler Tunca Öğreten, Ömer Çelik ve Mahir Kanaat DHKPC, PKK/KCK ve FETÖ/PDY örgütlerine üye oldukları iddiasıyla tutuklandı. Gazeteciler Derya Okatan, Eray Sargın ve Metin Yoksu da adli kontrol şartıyla serbest kaldı. Gazetecilerin hâkimlik sorgusu gazetemiz muhabiri Ahmet Şık’ı FETÖ/ PDY ve PKK propagandası yaptığı iddiasıyla tutuklayan İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliği yargıcı Atila Öztürk tarafından yapıldı. DHKPC üyeliği iddiasıy la tutuklanan eski Diken.com.tr editörü Öğreten, hâkimlik sorgusunda, isteği dışında Twitter’da bir gruba üye yapıldığını belirterek, “Bu grupta Enerji Bakanı’nın mail’lerine ilişkin bir link vardı. Bu linkten mesajları indirdim. Kimseyle paylaşmadım. Yayımlamadım, haber konusu yapmadım. Haber küpürü dışında DHKPC üyesi dahi görmedim. Ben istesem dahi bu örgüt beni kabul etmez” diye konuştu. DİHA Haber Müdürü Ömer Çelik ise soruşturmanın FETÖ/PDY üyeliğinden başlatıldığını kaydederek, “Ancak bu konuda herhangi bir delil bulunamadı ğından bu kez PYD ve YPG ile ilgili paylaşımlarım ve haberler gerekçe gösterilerek örgüt üyeliği ve propagandadan tutuklanmam talep edildi” dedi. FETÖ/ PDY üyeliği suçundan tutuklanan Kanaat ise Özgürlük ve Dayanışma Partisi üyesi olduğunu, Gülen cemaatiyle ilgisi olmadığını belirtti. Hakim Öztürk kararında, Öğreten, Çelik ve Kanaat’in savunma içerikleri, sosyal medya paylaşımlarının içeriği ve yoğunluğunu dikkate aldığını belirterek, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren delillerin bulunduğunu, kaçma ve delilleri karartma şüphesi olduğunu öne sürdü. l ‘BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ ÇÖKEBİLİR’ Dört jandarma, bir gardiyan ve bir Mahalli CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, Meclis’te tutuklu yazar Mahalli’nin durumuna ilişkin basın toplantısı düzenledi. Mahalli’nin sağlık durumuna ilişkin son raporu açıklayan Yarkadaş, “Yürüme güçlüğü çekmekte ve dengesini sağlayamamaktadır. Çeşitli damar hastalıkları da ortaya çıkmıştır. Bağışıklık sisteminin çökme riskiyle karşı karşıya olduğu görülmektedir. Bu risk, otoimmün denilen iltihaplanmaya sebep olmuştur. Bu iltihap, felç riskini de beraberinde getirmektedir. Mahalli, felç riskiyle karşı karşıyadır” dedi. Mahalli’ye yapılan testlerde kan sayımının düşüklüğünün yanı sıra tanımlanamayan bir hücrenin varlığının tespit edildiğini de belirten Yarkadaş, “Her gün kesintisiz bir biçimde en az iki saat yürümesi şarttır. Ancak; hastanede yanında dört jandarma ve bir gardiyan vardır. Mahalli’nin tutuklu bulundu ğu hastane katında bunu yapabilmesi mümkün değil” diye konuştu. 20 kişiye 1 banyo MS hastası Mahalli’nin tedavisi için stressiz bir ortam gerektiğini ancak hastanenin hijyen koşullarının tedaviyi de engellediğini ve MS’in ilerlediğini vurgulayan Yarkadaş, “Hastanede 20 kişi bir banyoyu kullanmaktadır. Bu da MS tedavisi için gereken hijyen ortamının olmadığının kanıtıdır. Mahalli, tutuklu statüsünde olduğu için, dışarıdan yemek alamamakta ve yeterli beslenememektedir” diye konuştu. Kayıtlarında, Mahalli’nin FETÖ sanığı olarak görüldüğüne dikkat çeken Yarkadaş, “Gözaltı ve tutuklanma sürecinde böyle bir suçlama hiçbir şekilde yöneltilmemiştir. Bakanlık, yetkilileri, FETÖ sanıkları için hazırlanan matbuu evraka özensiz bir şekilde Mahalli’nin ismini de yazmıştır” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet l Demokrasi ve dayanışma Uğur Mumcu ödülleri tutuklu arkadaşlarımıza CAN HACIOĞLU 24Ocak 1993’te aracına konulan bombayla katledilen gazetemizin yazarı Uğur Mumcu’nun adını yaşatmak için Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Eskişehir Şubesi, Atatürkçü Düşünce Derneği ve Tepebaşı Belediyesi tarafından 24. kez verilen Uğur Mumcu ödülleri sahiplerini buldu. Bu yıl 24. Uğur Mumcu ödüllerinde gazetemizin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Yayın Danışmanı Kadri Gürsel, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri Önder Çelik, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör, Güray Öz, Hakan Kara, Musa Kart, Kitap Eki Genel Yayın Yönetmeni Turhan Günay’a “Demokrasi ve Dayanışma Ödülü” verilecek. Ödülleri, tutuklu, yazar, çizer ve yöneticilerimiz adına eşleri alacak. Türkiye Gazeteciler Sendikası’na (TGS) da Demokrasi Ödülü verilirken, Basın Ödülleri ise gazeteci Yalçın Bayer ve Nazlı Çelik’e verilecek. Sanat Ödülü tiyatro sanatçısı Gülriz Sururi’ye, Yılın Siyasetçisi Ödülü CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan’a, Yaşam Boyu Başarı Ödülü ise Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ve Özden Toker’e verilecek. Hukuk Ödülü avukat Celal Ülgen, Hüseyin Özbek ve Sibel Önder’e, Sanat Ödülü Eskişehir Büyükşehir Beledilesi Şehir Tiyatrolarının emekçileri Berna Kafkas, Adem Yücel, Ali Rıza Tekin ve Meryem Biçerli’ye, Çevre ve Kent Ödülü Anadolu Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Ekoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cengiz Türe ve Çevre Aktivisti Halit Gürsoy’a, Emek Ödülü 17 Kasım’da Siirt’in Şirvan ilçesinde 16 işçinin yaşamını yitirdiği maden faciasından sağ kurtulan işçilere ve sendikacı Suat Başaraner’e verilecek. l ESKİŞEHİR Delirendünyada Türkiye Yeni bir dünya düzenine doğru yelken açtık ancak bu düzenin ne olacağı tam bir muamma. Sosyal medya gibi bir şey olacak belli ki! Bölük pörçük, sersem edici, alışkanlık yaratan, düzensiz bir düzen! Yeni seçilen ABD Başkanı Donald Trump, gece gündüz demeden kurda kuşa tweet atarak her gün yeni polemiklere giriyor. Görülmedik bir durum. Trump, sadece Meryl Streep ya da kendisiyle alay eden televizyon komedilerini bombalamakla kalmıyor, arada Çin ya da Avrupa Birliği’ne de laf sokuyor. Dünya o kadar tuhaf bir hal aldı ki, kapitalizmin kalesi sayılan ABD’nin müstakbel başkanı iktidara geldikten sonra tüm serbest ticaret anlaşmalarını yırtacağını söylerken, dünyanın en büyük komünist partisi tarafından yönetilen Çin’in lideri Xi Jinping, Davos’ta çıkıp serbest ticareti ve globalleşmeyi savunuyor! Trump, röportajlarda İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşan dünya düzeninde ABD’nin en yakın müttefiklerinden Almanya’nın lideri Angela Merkel’den sanki müttefik değil hasım gibi konuşuyor; buna karşın Vladimir Putin’e toz kondurmuyor! Peki, bunlar Türkiye için ne anlam ifade ediyor? Henüz dış politikanın hatları çok netleşmemiş olsa da Trump döneminin Türkiye’ye kısa ve uzun vadede sancılı yansımaları olacaktır. Halihazırda Türkiye, içeride başkanlık sistemi dayatması, dışarıda ise Batı’yla olan yarım asırlık ittifakının sorgulanmasıyla yepyeni ve çalkantılı bir evreye girdi. İç ve dış dinamikler, 90’lı yılları andırıyor. Ama 90’lardan farklı olarak Rusya faktörü var. Ben şahsen Ankara ve Rusya arasındaki mevcut yakınlaşmanın, ticari boyut ötesinde çok derin bir stratejik ittifaka dönüşebileceğine ihtimal vermiyorum. Göreceğiz. Sosyal medya tabiriyle “At fav’a bekle!” Ama önünde sonunda Ankara, NATO şemsiyesinden vazgeçmek istemeyecektir... Ama bu arada “NATO şemsiyesi” denilen olayın şekli şemali de değişiyor! Belli ki hem Trump, hem de Rusya’nın önümüzdeki süreçte Ankara’dan beklentisi, “radikal İslam” denilen olguyla mücadele etmek olacak. Nasıl ki Soğuk Savaş döneminde Doğu Bloku’na karşı “cephe ülke” haline gelen Türkiye, içeride de kendi toplumsal dokusunu hırpalamak pahasına sol ve komünizmle mücadele etmeye itildi; bundan sonraki süreçte de “Hadi buyur radikal İslamla savaş” denilecek. Bu anlamda Trump yönetimini büyük bir heyecanla bekleyen ve Trump’ın sıra dışı hallerini sempatik bulan Ankara’nın, çok kısa sürede Trump ekibinin ılımlıradikal ayrımı yapmadan Hamas’tan Müslüman Kardeşler’e kadar her türlü İslami harekete karşı tutum alışından büyük hayal kırıklığı yaşaması şaşırtıcı olmaz. Ankara’nın Avrupa ile dostluğu ise artık bir alver ilişkisi; üyelik müzakeresi falan değil. Yakın gelecekte hiçbir koşul altında bu sürecin canlanması mümkün değil. İki taraf da boşanmak istiyor. Önümüzdeki dönemde Avrupa ve Türkiye arasındaki anlaşmalı boşanmanın ismi, “Gümrük Birliği Genişlemesi” olacak. Tahminen bu yaz itibarıyla Türkiye ve Avrupa arasında “Gümrük birliğini nasıl genişletebiliriz” müzakereleri başlayacak. Ekonomik olarak iki tarafa da yarayacak bu durum, aslında Türkiye’nin AB üyelik sürecinin de kibarca sonlandığı anlamına gelecek. Bu hengâmede “oyun bozucu” olabilecek iki unsur, Kürt meselesinin yeniden çözüm sürecine girmesi ya da Kıbrıs’ta kalıcı bir barış olabilirdi. Birincisi, Kaf Dağı’nın arkasında. Kıbrıs meselesinin çözümü ise, Türkiye’ye prestij getirip AB müzakere fasıllarını otomatik olarak açma potansiyeli taşıyor. Ancak Cenevre’deki süreç, başarılı olmayacak gibi gözüküyor. Kıbrıs’taki Türk ve Rum kesimlerinin son derece istekli olmasına rağmen, Yunanistan’ın ayak sürümesi ve Ankara’nın referandum öncesi adım atmakta zorlanması nedeniyle, büyük olasılıkla çözüm umutları bir başka bahara kalacak... Önümüzdeki 6 ay içinde olması muhtemel senaryolar böyle. New York Times muhabiri Türkiye’ye giremedi New York Times gazetesinin muhabiri Rod Nordland’ın Türkiye’ye girişine izin verilmedi. Londra’dan önceki gün İstanbul Atatürk Havalimanı’na gelen Nordland’ın gümrükten geçmesine izin verilmezken bunun nedeniyle ilgili herhangi bir açıklama da yapılmadı. New York Times, konuyla ilgili haberinde “Bugüne kadar 150’den fazla ülkede muhabirlik yapmış olan ve daha aralık ayında Türkiye’den haber geçen Nordland’ın Türkiye’ye girişinin yasaklanması hükümetin yerli ve yabancı basına yönelik baskılarını artırmasının bir parçası gibi gözüküyor” ifadeleri yer aldı. Gazetenin editörü Dean Baquet, Türkiye’nin bu hamlesinin “haksız” ve “basın özgürlüğünü ayaklar altına alan” bir hamle olduğunu söyledi. l Haber Merkezi DİHA muhabiri gözaltında Ağrı’nın Diyadin ilçesinde, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Dicle Haber Ajansı’nın (DİHA), Muhabiri Abdullah Kaya dün sabah evinde gözaltına alındı. Evde 3 saat boyunca arama yapan polis, Kaya’yı İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne götürdü. Kaya’nın neden gözaltına alındığı açıklanmadı. l Yurt Haberleri C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle