23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 15 Ocak 2017 ekonomi@cumhuriyet.com.tr TASARIM: SERPİL ÜNAY Ekonomik kriz kapıda ekonomi 9 Kimi daha sert kimi yumuşak hem muhalefet hem iktidar bir krizin varlığını işaret ediyor. Prof. Hurşit Güneş, teknik anlamda bir kriz olmasa da koşulların olgunlaştığına dikkat çekti Yeni yılla birlikte üst üste gelen fiyat artışları, dolardaki sert dalgalanma, uzun süredir çözümlenemeyen ve artık yapısal bir soruna dönüşen işsizlik ve işsizliği çözecek yeterli büyümenin bir türlü sağlanamaması bir süredir ekonomik krizin ayak sesleri olarak yorumlanıyor. Son dönemde ekonomide yaşananları gazetemiz için değerlendiren eski CHP milletvekili, ekonomist Prof. Dr. Hurşit Güneş, her ne kadar üst üste daralma yaşanmadığı için teknik olarak bir kriz içinde olunmasa da Türkiye’de kriz koşullarının olgunlaşmış olduğunu dile getiriyor. Güneş’in gazetemiz için yaptığı değerlendirme özetle şöyle; Bir süreden beri Türkiye’de bir kriz olasılığı tartışılıyor. Muhalefetin bir kısmı politik bir tutumla, halkın kan ağladığını zaten bir krizin içinde olduğumuzu belirtiyor. İlginçtir, iktidar tarafı da krizi tümden reddetmiyor; resmi sözcüler bunun dış kaynaklı olduğunu, Fed’in faiz artırımı ya da seçilen ABD başkanı Trump’ın koltuğuna oturmasıyla, kısa zaman içinde savuşturulacağını savunuyor. Gerçi kimi iktidar yandaşları kriz söylentisinin, hatta kredi kuruluşlarının değerlendirmelerini hükümeti düşürmek için kumpas olarak niteliyor, ama bunları ciddiye almak mümkün değil. Öncelikle şunu belirtelim: elbette Türkiye ekonomisi teknik anlamda henüz bir kriz içinde değil. Üst üste ekonomik daralmalar gerçekleşmedi. Ancak bu asla bir kriz yaşamayacağız anlamına gelmediği gibi, koşullar giderek olgunlaşıyor. Kriz nasıl anlaşılacak? Kriz siyasal alanda olsun, ekonomik alanda olsun (enformasyonun bozulması nedeniyle) karar alma yetisinin ortadan kalktığı ya da irrasyonel davranışların egemenleştiği, böylece sistemik dengenin yitirildiği durumu ifade eder. Krizde birbirini izleyen ekonomik daralmalar vardır. Fiyat dengeleri kimi zaman aşağı, kimi zaman da yukarı çalkalanır. Paraya güven hızla düşer ve likidite sıkışıklığı yaşanır. Ama tabii krizin en önemli sonucu ekonomik çöküş ve patlayan işsizliktir. Birçokları 1994 yahut 2001’de olduğu gibi, kamu borcu ve bankacılık kesimi üzerinden kaynaklanan bir kriz olasılığını değerlendiriyor. Oysa artık bütçe ve kamu borç dengesi daha farklı bir noktada... Faizler, geçmiş dönemlere göre, serbest ve kur sistemi de esnek. Bütün bunlar bir “mali” kriz olasılığını elbette azaltıyor. Borçlanma hızlandı Ancak geçmişteki “mali” kriz nedenlerinin ortadan kalkması bir “ekonomik kriz” olasılığını ortadan kaldırmaz. Geçmişteki krizler kamu kesimi ile bankacılık sektörü arasındaki risklerden kaynaklanmıştı. Şimdi ise riskler çok farklı bir alana taşındı. Üstelik boyutları da çok büyüdü. 2001’den sonra ortaya çıkan küresel likidite bolluğunda hem hanehalkı, hem de reel kesim çok büyük ölçüde borçlandı. 2002’de AKP iktidara geldiğinde brüt dış borç stoku 123 milyar dolardı, bugün 416 milyar dolar! Bu borcun da dörtte üçü özel kesimin. Yeni milli gelir serileriyle açıklarsak: Brüt dış borçlar yüzde 34 düzeyinden, özellikle 2011’den sonra hızla artarak, bugün yüzde 50’nin üzerine çıktı. l Ekonomi Servisi Borç krizin teknik temeli Bugün özel kesimin 300 milyar dolarlık dış borcunun yanı sıra 400 milyar dolarlık da iç borcu bulunuyor. Önümüzdeki 12 ay içinde Türkiye 165 milyar doların üstünde dış borç ödemesi yapacak. Rakamlar gerçekten ürkütücü. Ayrıca finansdışı kesimin döviz pozisyon açığı 210 milyar dolar gibi rekor ve korkutucu bir seviyede. 2002’de kişi başına dış borç 1900 doların altındayken, bugün 5300 doların üstünde. Tüketici borçları da aynı dönemde dolar bazında tam 40 kat artmış! Heyula bir borç yumağı oluşmuş durumda. Özetle; bugün geçmişten farklı olarak, özel kesimin aşırı düzeydeki iç ve dış borçları ile bireylerin ödeme kapasitelerinin çok üstündeki banka borçları kriz riskinin temelini oluşturuyor. Siyasi riskler yoğunlaştı Bununla beraber sanki bunlar yetmezmiş gibi, 2011 yılından bu yana hükümet, Türkiye’nin kendi bölgesinde olağanüstü riskli bir dış politika izlemeye başladı. Özellikle Suriye’de iktidarı devirmek için silahlı muhaliflere destek vermesi sonunda Suriye’nin toprak bütünlüğünü yitirmesine neden oldu. Üstelik Türkiye’nin de toprak bütünlüğü tehdit edilir hale geldi. Makul bir ekonomiste sorsanız, kendi sınırları dışında alenen savaşan bir ülkenin ekonomik istikrarı koruyamayacağını söyler. Hele o ülke bir de belli bir bölgesinde ayrılıkçı terör hareketini dizginlemekte zorlanıyorsa! Bütün bunların üstüne, son aylarda o ülke devletin kritik organlarında büyük çapta yuvalanmış metastazlı bir yapının temizlenmesi için amansız bir mücadeleye girmişse, ekonomik istikrarın çoktan çökmesi gerekir. Özellikle ekonomide bu denli kırılganlıklar varsa! Ama ne yazık ki, AKP hükümeti bunlar yetmemiş gibi içeride çok ciddi bir siyasal baskı uygulamaya başladı ve anayasayı çok otoriter bir yapıya dönüştürmeye çalışıyor. Enflasyon artacak Bütün bu siyasal ve sosyal gelişmeler, belirsizlikler kanalıyla, tüketici güvenini derinden sarsıyor ve içeride (TL ile) satışları düşen özel kesim, döviz borcunu (artan kur nedeniyle) ödemekte büsbütün zorlanıyor. Taze borç ise hem artan Fed faizleri, hem de artan ülke riskleri nedeniyle çok daha pahalı hale gelmiş durumda. İşte bozulan bu özel kesim borç dinamiği nedeniyle en ufak bir sarsıntıda ekonomi krize sürüklenebilir gözüküyor. Büyümenin yavaşlayacağı, hatta negatif olabileceği öngörülüyor. Artan maliyetler nedeniyle de enflasyon yükseleceğinden bir stagflasyon olasılığı beliriyor. Fiili işsizlik yüzde 20 2017 yılının beklentileri arasında düşen enflasyon ya da işsizlik yok. Aksine fiili işsizliğin (umutsuzlar dahil) yüzde 20’yi aşması beklenmeli. Turizmde ya da sermaye akışlarında gelişme beklenmediği gibi, portföy yatırımlarında çıkışlar yaşanabilir. İnşaat da 2016’dan farklı olarak durgunluğa girecek görünüyor. Kısacası, 2017’de stagflasyon olasılığını destekleyen çok gösterge var. Hükümet ne denli farkında, bilmiyoruz ama bugün Türkiye’de olası bir krizin hasarı çok dramatik olabilir. Çünkü bu kriz (geçmişten farklı olarak) reel kesim den kaynaklanacağı için sosyal hasarı (özellikle işsizlik) çok yüksek ve kalıcı olabilir. Çıkış elbette mümkün Aslında ekonomik ve siyasal krizler birbirleriyle iç içedir. Bugün ise çok daha belirgin bir biçimde siyasal gelişmelerden kaynaklanan bir ekonomik krize sürüklenmekteyiz. IŞİD, FETÖ ve PKK ile yoğun mücadele veren devlet toplumsal ve siyasal gerginliklerden güç derleyemiyor, takatsiz kalıyor. Bu durum elbette çözümsüz değil. Bölgesel barış yolunda atılacak adımlar, toplumsal uzlaşma, demokratik parlamenter sis temin restorasyonu, Batılı müttefiklerle ilişkilerin yeniden düzenlen mesi, siyasal te meldeki riskleri azaltacaktır. Ge risi ise ciddi bir stagflasyondan sıyrılmak için çok güçlü bir mali sti mulus (uyarıcı) pa ket gerektirir. Alt yapı ve özellikle eği tim gibi sosyal har camaların artmasıy la ekonomi yeniden canlanabilir. Hurşit Güneş Devlet faize 707, yurttaş 268 milyar lira harcadı TESK’den esnAfa uyarı Tütün mamulleri ve alkollü içecek lerin satışına ilişkin bayilerin alması gereken ruhsatların yenilenmesi için 2017 bedellerin açıklandığını belirten TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Vatandaşımızın güven içinde alışveriş yapabilmesinin belgesi olan TAPDK belgelerini yenilemek için 31 Mart 2017 tarihi son gün. Ruhsatını yenilemeyen satış yapamaz. Ruhsatlarınızı yenilemek için son günü kalmayın” dedi. Esnafa son güne beklemeden ruhsatlarını yenileme çağrısı yapan Palandöken, TAPDK Satış Belgesi sahibi 165 bin perakende satış noktasının ruhsatlarını en kısa sürede yenilenmesinin gerekli olduğunu vurguladı. l Ekonomi Servisi TÜRMOB tarafından hazırlanan rapora göre, iç borçlanma maliyetleri açısından Türkiye 10 yıl vadeli tahvilde yüzde 11’lik faizle ilk beşte yer alıyor. TÜRMOB Faiz raporuna göre, merkezi yö netim bütçesinden 2003 2016 döneminde yapılan toplam faiz ödemesi 707.2 milyar TL’ye ulaştı. Vatan daşlar, kullandıkları tüketi ci kredileri ve kredi kartları için sadece Aralık 2007Kasım 2016 arasında bankalara toplam 268.6 milyar TL faiz ödedi. Tür kiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Ye minli Mali Müşa virler Odaları Bir liği (TÜRMOB), “Faiz” raporu ya yımlandı. Rapo Cemal Yükselen ra göre, Türki ye, dünyadaki belli başlı ülkeler içinde iç borçlanma maliyeti en yüksek ülkeler arasında yer alıyor. 10 yıl vadeli devlet tahvili faizi baz alındığında Türkiye, yüzde 11’le ilk 5’te. Önce riskler düşmeli Son yıllarda hızla artan bireysel borçlanma dolayısıyla vatandaşlar gelirlerinin çok önemli bir bölümünü faiz olarak bankalara aktardı. Vatandaşlar, kullandıkları tüketici kredileri ve kredi kartları için sadece Aralık 2007Kasım 2016 arasında bankalara toplam 268.6 milyar TL faiz ödedi. Bankalar 20022016 döneminde tüketici kredileri, kredi kartları, taksitli ticari krediler ve reel sektöre kullandırdıkları diğer kredilerden dolayı toplam 882.2 milyar TL faiz geliri elde ettiler. TÜRMOB Genel Başkanı Prof. Dr. Cemal Yükselen, yüksek faizlerin Türkiye’nin temel sorunlarından biri olduğunu vurgulayarak, “Türkiye’de yatırımın, üretimin, istihdamın ve ekonomik gelişmenin önündeki en önemli engellerden birisi faizdir. Finansmanın, maliyetinin aşağı çekilmesi ve bollaşması için cari faiz düzeyinin aşağı ineceği koşulları oluşturmaya ihtiyacımız var. Faizleri düşürmemiz için, riskleri düşürmeliyiz, geçici kontrollü faiz artırımına gitmeliyiz ve bankaların kaynak toplama maliyetlerini düşürmeliyiz” dedi. l Ekonomi Servis Yurttaşın maaşına yapılan zamların doğalgaz, su ve ulaşımla geri alındığı belirtildi. TMMOB: Ulaşım zammı geri alınsın TMMOB Makina Mühendisleri Odası, Ankara’da toplu taşıma ücretlerine 15 Ocak’tan itibaren zam geldiğini belirterek, “Ulaşım zamları geri çekilmelidir” çağrısında bulundu. Makina Mühendisleri Odası’ndan yapılan açıklamada, “Yeni tarifeye göre EGO otobüsleri, metro ve Ankaray’da tam biniş ücreti 2.35 TL’den 2.50 TL’ye; özel toplu taşıma aracı (ÖTA) ile özel halk otobüslerinde (ÖHO) tam biniş ücreti 2.55 TL’den 2.75 TL’ye yükseltildi. Açıldığı günden beri ücretsiz hizmet veren YenimahalleŞentepe Teleferik hattı da, yeni ücret tarifesine göre 1 TL karşılığında ücretli hizmet verecek” bilgisi paşlaşıldı. Vatandaşın maaşlarına yapılan zammın, doğalgaz, su, elektrik ve ulaşıma yapılan zamlarla geri alındığı belirtilen açıklamada, şu ifadeler yer aldı: “Ankara’nın üzerinde ciddiyetle düşünülmesi gereken bir ‘toplu taşıma sorunu’ vardır. Türkiye genelinde olduğu gibi başkent Ankara’da da ‘sosyal belediyecilik’ yoktur. Ulaşımda otomobillerin ve karayollarının egemenliği artarken, Büyükşehir Belediyesi çözümü ulaşım zamlarında bulmuştur.” l Ekonomi Servisi Pasaport sayısı, şirketin ihracatına göre belirlenecek. İhracatçının yeşil pasaportu yolda Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, İçişleri Bakanlığı’nın ihracatçıya yeşil pasaport verilmesine ilişkin çalışmalarının son aşamaya geldiğini belirtti. Zeybekci, “Yaklaşık 1617 bin mal ve hizmet ihraç eden ihracatçılarımıza, belirlediğimiz bazı şirketlerimize yeşil pasaport vereceğiz. Şirket bunu hangi personeline kullandırırsa... Son 3 yılda yıllık ortalama ihracatı 110 milyon dolar arasındaki ihracat şirketlerine 1, 1025 milyon dolar arasındakilere 2, 2550 milyon dolar arasındakilere 3, 50100 milyon dolar arasındakilere 4, 100 milyon doların üzerindekilere 5 yeşil pasaport hakkı verilecek” dedi. l Ekonomi Servisi Prof. Dr. Gürhan Fişek yaşamını yitirdi Sosyal güvenlik, işçi sağlığı ve iş güvenliği alanının en önemli isimlerin den Prof. Dr. Gürhan Fişek yaşamını yi tirdi. Geçen yılın sonunda Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden emekli olan Fişek için pa zartesi saat 10.00’da SBFMülkiye Sütun lu Salon’da tören dü zenlenecek. Fişek ay nı gün Cebeci As ri Mezarlığı’nda son yolculuğuna uğurla nacak. 198690 ara sında, Türk Tabip leri Birliği Merkez Gürhan Fişek Konseyi’nde, işye ri hekimliği sertifika programını başlatan “iş sağlığı kolu”nun başkanlığını ve kurs lara eğiticiliğini yapan Fişek, 1990’da Ga zi Üniversitesi İş Kazalarını Önleme ve Araştırma Enstitüsü’nde iş sağlığı ve gü venliği alanında ders vermeye başladı. 1994’te SBF’de İş Hukuku ve Sosyal Gü venlik Doçenti olarak göreve başlayan Fişek, sosyal güvenlik, iş sağlığı güvenli ği, iş sağlığı güvenliği denetimi, hükümet dışı kuruluşlar, sosyal hekimlik politikala rı, sosyal dışlanma başlıklı dersleri verdi. İki ilde iş cinayeti BursaAnkara karayolu Kurşunlu Alibeyköy kavşağı yakınlarında bir mermer fabrikasında işçi olarak çalışan 25 yaşındaki Suriye uyruklu Ferah Hurşit Onbaşı, 12 ton ağırlığındaki mermer bloğun altında kaldı. Evli ve 1 çocuk babası işçi olay yerinde yaşamını yitirdi. İzmir’de de Yeni Foça yolu üzerinde bir demir çelik fabrikasında haddehane bölümünde çalışan 29 yaşındaki Serdal Çetin, elindeki levyeyle sacı düzeltirken sacın arasına sıkıştı. İşçi olay yerinde hayatını kaybetti. l Yurt Haberleri C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle