23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 11 Eylül 2016 6 ‘OHAL, mapushaneleri yaşanmaz hale getirdi’ 4 çocuğa İnsan Hakları Derneği İstanbul görüşlerinde zorluklar çıkarılmaŞubesi Cezaevleri Komisyonu sı. Telefon görüşmelerinin 15 gü bu hafta F oturmasının 233’ün ne bir çıkarılması. Bunlar sade cüsünü gerçekleştirdi. Bu hafta ce hapishanelerde yaşanan bir ki oturma eylemlerini ağırlaştırıl kaç sorun. Hijyen ve sağlık so mış müebbet cezası alan Hasan runlarının artması. Bu hijyen so Aslan’a adadılar. runlarından en çok etkilenen Basın açıklamasını İnsan Hak mahkumlardan biri de Hasan As ları Aktivisti Rosida Koyuncu lan. Ağırlaştırılmış müebbet ha okudu. Koyuncu, “Darbe girişim pis cezası alan Aslan’ın Koah, as den sonra uygulamaya konan tım gibi birçok sağlık sorunu var OHAL’in hapishanelerdeki yan dır ve okuma yazması olmadığın sıması, mahpusların zaten kısıt dan dolayı da hastanelerde der lı olan yaşamsal ihtiyaçlarını bü dini anlatamamaktadır. Bu ne yük ölçüde kaldırmıştır. Özellik denle bu insalık dışı uygulamalar le siyasi işkence ve kötü muame son bulsun, Aslan derhal serbest le yapılmaktadır. Aile ve avukat bırakılsın” diye konuştu. yaşlarından büyük hapis cezası Mardin Dargeçit’te sokağa çıkma yasaklarında sığındıkları evden gözaltına alınarak Şakran Cezaevi’ne gönderilen 4 çocuğa 27 yıl hapis cezası verildi Mardin Dargeçit’te Aralık 2015’te sokağa çıkma yasakların Mahkemesi’ndeki davası önceki gün sonuçlandı. Mahkeme, çocukları, suç konusu da sığındıkları evden gözal nun önem ve değeri, meyda tına alınarak tutuklanan ve Şakran Cezaevi’ne yollanan 7 çocuktan 4’üne ‘devletin CANAN COŞKUN na gelen zararın ağırlığı, çocukların güttüğü amaç gibi gerekçelerle önce ağırlaştı birliğini ve ülkenin bütün rılmış müebbet hapis cezası lüğünü bozma’, ‘konut dokunul na mahkum etti. Yaşları 18’in al mazlığını ihlal’ ve ‘Ateşli Silahlar tında olduğu için ceza 22 yıla in Kanunu’na muhalefet’ suçların dirildi. 4 çocuğu ayrıca, ‘konut do dan 27’şer yıl hapis cezası verildi. kunulmazlığını ihlal’ suçundan Zararın ağırlığını mahkumiyet ge da 2 yıl hapis cezası verildi. So rekçesi yapan mahkeme, çocukla ruşturma kapsamında Diyarbakır rı aklayan raporu görmezden gel Kriminal Polis Laboratuvarı’ndan di. Dosyadaki kriminal rapora gö alınan Uzmanlık Raporu’nda ço re çocukların elinde atış artığı bu cuklardan alınan el svaplarında lunmamıştı. atış artıklarına rastlanmadığı be 1516 yaşlarındaki M.H.T, İ.A., lirtilmesine rağmen heyet çocuk F.T. ve K.S.’nin Midyat Ağır Ceza lara Ateşli Silahlar Kanunu’na muhalefet ettikleri iddiasıyla 3 yıl 4 ay hapis cezası ve 6 bin 600 TL adli para cezası verdi. ‘Üzerlerinde silah yoktu’ Çocuklar savcılık sorguları sırasında merak ettikleri için gittikleri hendeklerde yüzleri maskeli kişilerin barikat kurularken kendilerinden yardım istediklerini söylemişti. Korkudan orada kaldıklarını söyleyen çocuklar çatışma başladığında bir eve girmek zorunda kaldıklarını belirtmişti. Evin sahibi Aysel Sayhan’ın üstlerinde silah olmadığı için kendilerini eve aldığını söyleyen çocuklar, “Evine zorla girmedik. Eve sabah gittik, akşam polisler bizi yakaladı” demişti. ‘Adil yargılanmadılar’ Çocukların avukatı Ahmet Arıkan yaptığı açıklamada, mahkemenin Türk Ceza Kanunu’nun 62. maddesinde düzenlenen takdiri indirim nedenlerini uygulamadığına dikkat çekerek, “Yasa maddesine göre yargılama sürecindeki davranışlar göz önünde bulundurulur. Mahkeme çocukların duruşmaya getirilmemesine rağmen indirim yapmadı. Çocuklar duruşmalara getirilmeyerek adil yargılanma hakları ihlal edildi. Aynı zamanda dosyada ‘Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak’ suçunun hiçbir şartı bulunmamaktadır” diye konuştu. l İSTANBUL Kayyım için duyarlılık 12 Eylül’de kaybedilenleri andılar çağrısı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, “Kandil’in iradesinden halkın iradesine geçecek” sözleriyle, DBP’nin yönetimde olduğu 28 belediyenin kayyıma devredileceğine yönelik açıklaması, bölgede belediyelere el konulacağı kaygısını artırdı. Konuyla ilgili yazılı bir açıklama yayımlayan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) kayyım ataması girişimleri için “Halkımızın, büyük emeği, direnişi, mücadelesi ve alın teriyle canı pahasına kazandığı belediyelerimizin meşru olmayan yöntemlerle gasp edilmesi, halkımızın öz iradesine karşı yapılmış bir saldırıdır” dedi. KHK’lerle bölgede 15 bin civarında eğitim emekçisinin açığa alınarak görevden uzaklaştırıldığına da değinilen açıklamada, “Bu tasfiye operasyonu, önümüzdeki günlerde diğer emek örgütleri ve üyelerini de içine alarak derinlik ve yaygınlık kazanacaktır. Halkımız iradesine sahip çıkacaktır. Halkımızın bütün dostlarını ve uluslararası kamuoyunu, demokratik kurum ve kuruluşları belediyelerimiz şahsında halkımıza karşı başlatılan bu yeni saldırı dalgasına karşı duyarlı olmaya çağırıyoruz” denildi. l DİYARBAKIR 598. oturma eylemlerini 12 Eylül askeri darbede kaybedilenlere adayan Cumartesi Anneleri, eylül ayının 2. haftasında “12 Eylül askeri darbesi ve 12 Eylül’ün işkencehanlerinde kaybedilenleri” anmak için Galatasaray Meydanı’nda tekrar bir araya geldi. “Failler belli, kayıplar nerede?” yazılı pankartı açan ve üzerine kırmızı karanfiller bırakan Cumartesi Anneleri, kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını taşıdı. Bu haftaki eylemde, 12 Eylül 1980 darbesinde gözaltına alınarak kaybedilen ilk kayıplardan Cemil Kırbayır’ın akıbeti soruldu. Basın açıklamasını 12 Eylül darbesinde kaybedilen Hayrettin Eren’in ablası İkbal Eren okudu. “12 Eylül darbecileri, darbe sürecinde yaptıkları insan hakları ihlallerinden ve işledikleri suçların failleri olarak yargılanmalıdır” diyen Eren “Darbecilerin ve onların hukuk dışı, demokrasi ve insanlık düşmanı emirlerini uygulayanların üzerindeki cezasızlık zırhları kaldırılmalıdır. Darbe ile hesaplaşan ülkelerde olduğu gibi bu topraklarda da yönetenler ‘Darbe devlet terörüdür, bir daha asla!’ demelidir. Darbeler ve tehditlerinden kurtulmanın yolu toplumsal sorunlara demokratik yöntemlerle çözümler üretmek ve insan haklarına dayanan hukuk devleti inşaa etmektir” dedi. l İstanbul/Cumhuriyet ‘Ekmek vermeyin ama kitaplarımıza dokunmayın’ SİBEL BAHÇETEPE Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndan Cumhuriyet’e mektup gönderen siyasi tutuklu Umut Şener, cezaevlerindeki yaşam koşullarının son 1 yıldır çok kötü olduğunu, bugünlerde bu durumun daha da belirgin hale geldiğini yazdı. Şener cezaevlerine Cumhuriyet gazetesinin sokulmadığını da bildirdi. Silivri Kapalı Cezaevi’nde kalan siyasi tutuklu Umut Şener cezaevinde yaşadıkları sorunları gazetemize yazdı. “Memleketin aynasıdır denilen yerden, cezae Cezaevlerinde yaşananları bir mektupla gazetemize yazan siyasi tutuklu Şener, sürgün, sohbet hakkının gaspı, her gün icat edilen yeni yasaklarla hapishanelerde insanca muamelenin dışına çıkıldığını anlattı vinden yazıyorum” diyerek mektubuna başlayan Şener, “Biz devrimci, siyasi tutsaklar söz konusu olduğunda, zamana, mekâna göre değişmeyen bir saldırgan zihniyet zaten hep varlığını koruyor. Son 1 yıl ise bu durumun boyutlandığı, koşulların yaşamımızı tehlikeye attığı ciddi bir süreç” ifadelerini kullandı. Şener, mektubunda özetle şun ları kaydetti: “Yıl 2016. Türkiye hapishanelerinde yatacak yer yok. Artan tecrit var, keyfi uygulamalar, hak gaspları günlük işleyiş haline getirildi. Edirne’den Van’a kadar sürgün üstüne sürgün yaşanıyor. Sürgün, tutsakların zaten zorluklarla dolu olan yaşamı altüst ediliyor. Buna karşı çıkan, direnen tutsağa işkence ediliyor. Bi zi de geçen yıldan bugüne önce sürgün etmeye çalıştılar. Sonra her aramada başka bir yasak icat edip banyo kovası, leğen, çekmece vb. topladılar. Şeker Bayramı öncesinde, yeni saldırının adını, daha doğrusu bahanesini öğrendik; kitap! 15 kitaptan fazlasını vermeyiz, elinizdekileri de alacağız dediler. ‘Ekmek vermeyin ama kitaplarımıza dokunmayın’ dedik. Kitapları yasaklamak bizi düşüncelerimiz iktidarınki gibi değil diye tekrar tekrar cezalandırmaktır. Bunları kabul etmiyoruz. Taleplerimiz çok insani.” l İSTANBUL haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: FUNDA YAŞAR ERDOĞDU ‘İstanbul ülkeyi çökertecek noktaya ulaştı, Anadolu’ya yeniden yerleşmeliyiz!’ Bilge insanımız Doğan Kuban şimdilerde, bağımsız olarak her hafta yayımlanan “Herkese Bilim Teknoloji” dergisinde aydınlatıcı, kapsayıcı ve ses getirici yazılarını haftalık sürdürüyor. Biliyor muydunuz? Bugün piyasada olan derginin 24. sayısında, Kuban hoca olağanüstü bir yazı kaleme aldı. Diyor ki hoca, İstanbul, tüm ülkeyi çökertecek noktaya ulaştı! Durun, nasıl olur demeden gerekçesine bakın: “İstanbul ulaştığı megalopolis boyutlarıyla, ülkenin vücudunun taşıyamayacağı bir koca kafa haline dönüşen, ekonomik etkinliğin yurt yüzüne dengeli yayılmasına engel olan ve Anadolu halkının topraklarını terk ederek ülke tarımını dış dünya pazarına dönmeye zorlayan ve sonuçta uluslararası sermayenin aşağı düzeyde bir ortağı olarak fakir halkı tüketici olmaya teşvik eden, giderek Türkiye’nin sömürülen bir topluma dönüşmesine neden olacak bir emme basma mekanizması olarak çalışmaktadır... Bu kent her zaman bir çekim merkezi olacaktır. Fakat ülkeyi ekonomik olarak çökertmesine olanak vermemek gerekir. Günümüzde o sınıra ulaştık.” Dengeyi nüfus artışı bozuyor Kuban, yazısında, dünyanın dengesini bozan temel nedenin artan nüfus olduğunu belirtiyor. Küresel iklim değişikliğine buna ekliyor. Diyor ki: “Dünyanın nüfusu 1800’de bir milyardan, 215 yılda sekiz milyara ulaştı... Nüfus artışının göstergesi işsiz ve açların, nüfusu kalabalık ülkelerde, büyük kentlere göçüdür... Türkiye’de kente göç, sanayileşme geliştiği için değil, yapılaşma (inşaat) üretimin en büyük parçası olduğu ve ülke yeteri kadar sanayileşmediği için oldu... 1980’den sonra kent nüfusu yüzde 70’i geçti. Köyler boşaldı. Tarlalar toprak oldu. Geleneksel Türk tarımı çöktü.” Nüfusu 20 milyona ulaşmış bir kentin sağlıklı yaşamını gerçekleştirebilen bir planlama yöntemi henüz keşfedilmediğine değinen Hoca, “Batı’nın en kalabalık kentleri olan Londra, New York, Paris’in nüfusları bugün İstanbul’dan az. İstanbul’un nüfusu 1950’deki bir milyonun 1720 katı. İşgal ettiği alan 500.000 nüfuslu İmparatorluk başkentinin 250 katından fazla” diyor. Megalopolis: Fakir ülke hastalığı “Megalopolisler çare bulunamayan bir fakir ülke hastalığıdır; ülke ekonomisinde yarattığı dengesizlik yanında, toplumun en zengin katlarıyla en fakir katlarını yan yana getirdiği için toplumsal ayrışmanın da mekânıdır” diyor Kuban ve şu kent sosyolojisi saptamasını yapıyor: “Bu durum, fakir sınıfları iki türlü bilinçlendiriyor: Kentsel çevre, ulaşamadıkları zenginliğin görüntüsüdür. ???te yandan yaşadıkları çağın olanaklarını, yüzeysel olsa da, onlara gösteriyor ve öğretiyor. Bu öğrenme tüketme eğilimini artırıyor ve kapitalizmin işine geliyor” ve bu toplumsal aşırı büyüme sonucu, dünyanın her yerinde, bizim gibi ülkelerde ahlaksız ve dengesiz toplumlar oluşuyor, “İstanbul gibi kentlerde bir fiziksel planlama ekonomik olarak da yapılamaz” diyor. Halkı yurt yüzeyine yayma Kuban tek çare görüyor: İstanbul “sınırsız bir spekülasyonun doymak bilmez iştihasına sunulmuşken planlanamaz. Tek çare, halkın planlı olarak yurt yüzeyine yeni yaratılacak sanayi merkezlerine, zaman içinde yerleştirilmesi ve ülkenin ekonomik dengesizliğinin önüne geçilmesidir... Kontrol edilebilir büyüklükte yerleşmelere transfer, ülke ekonomisinin giderek çökmesine engel olabilir.” Böyle yapılar suç ve kötülük üretir diyor Kuban: “Uygarlık adına yaratılan bütün olgu ve araçlar büyük kentlerin.. kötülükleri üretmesine engel olamaz... Her türlü suç, cinayet, hırsızlık, arsa ve yapı spekülasyonu, kuralsız davranışlar, eğitim, ulaşım, sanat etkinlikleri, müzeler, planlama, kent estetiği, yol, kaldırım, kentsel işlevler yeşil alan, konut, adalet, güven, sağlık, temizlik ve daha pek çok alan, kent için bir yaşamsal kalite standardı tanımlarlar.” Peki ne yapmalı? “Yaşam kırılgandır. İnsanların geleceğe güvenleri azdır. Onun için megalopolisler uygarlığın ortadan kaldırmaya çalıştığı bütün kötülükleri içerirler. Büyüklükleri oranında suç yuvalarıdır. “İstanbul’u hiçbir planlama boyutu, estetik ve insan davranışı ile Viyana, Berlin, Stockholm ile karşılaştırmak olası değildir. Anadolu’ya yeniden yerleşmemiz gerek!” HHH Çok özetledim, yazıyı okuyun lütfen... Ayrıca, İstanbul’un kuzeyinin de yeni otoyol, yeni havaalanı yeni yerleşimlerle esir alındığını anımsayın... Kuzey İstanbul, bir de Kuban’ın bu yaklaşımıyla değerlendirilmeli! Katmerli ve planlı bir batıştan bahsedebiliriz... Demirtaş: Eş genel başkan yardımcımız işkence gördü HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin gözaltına alınan Eş Genel Başkan Yardımcısı Alp Altınörs’ün Ankara Emniyeti’nde işkence gördüğünü iddia etti. Demirtaş Twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Altınörs 3 gün önce hukuk dışı bir şekilde gözaltına alındı ve Ankara Emniyeti’nde işkence gördü, maalesef. Kendisinin avukatları ile görüşmesi hâlâ engelleniyor. Hukuk ve insan hakları ihlalleri her yerde açık, yaygın bir uygulamaya dönüştü” dedi. Altınörs, 10 Ekim katliamında yaşamını yitiren Zakir Karabulut’un cenaze törenine katıldığı gerekçesiyle gözaltına alınmıştı. l ANKARA BAŞSAĞLIĞI Sevgili dostumuz, değerli ÇEKÜL dostu Sayın Kaya Turgut’un çok sevgili eşi; Sayın Sevgi Turgut 7 AĞAÇ ormanlarındaki tüm danlarınız sevgiyle büyümeye devam edecekler. Merhumeye Tanrı’dan rahmet, tüm ailesine ve dostlarına başsağlığı diliyoruz. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle