18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 11 Eylül 2016 Vurmalı çalgılar Vedat ARIK ustası Okay Temiz’in yeni ‘enstrümanı’ EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK traktör... 16 Ve ‘en gazlı’ besteleriyle Traktörde Okay Temiz Caz ve vurmalı çalgılar ustası Okay Temiz, İstanbul Galata’daki ritim atölyesine bu kez 1950 model antika bir traktörü dahil etti. Sanatçı, aslen geçmişte de ‘çaldığı’ bu yeni ‘enstrümanı’yla hem deneysel müziğin hem de tarımda bilinçlenmenin önünü açmayı hedefliyor. CEREN ÇIPLAK Caz sanatçısı ve vurmalı çalgılar ustası Okay Temiz’i şu sıralar İstanbul Galata’nın sokaklarında traktörle gezerken görürseniz, şaşırmayın. Mesela biz gördük, hatta görmekle kalmadık; traktörün arkasına atladık, bizzat eşlik ettik. “Nedir bu traktör meselesi?” anlayalım dedik ve Temiz’in Galata’daki ritim atölyesine gittik. Atölyeye vardığımızda Temiz, 1950 model gri renkli traktörünü park etmeye çalışıyordu. “Atlayın arkaya,” dedi. Bindik ve birkaç tur attık. Sonra, atölyeye geçtik. Hâlâ merak içindeyiz, “Nereden çıktı bu traktör” diye. Ama, Temiz sonra anlatmaya karar vermiş. Önce bizi yarım saatliğine, vurmalı çalgı atölyesinin konuk öğrencileri yapıyor. Ritim çalışırken, bir ara sadece inşaat işlerinde gördüğüm malayı çalarken görüyorum Okay Temiz’i. Hem malayı çalıyor, hem de “Ben bu müzikle dansöz bile oynatırım” diyor keyifle. Peki, Temiz acaba traktörü de yine bir temiz nota defterinden farksız, oturup çalar mı? “Evet” diye yanıtlıyor. Geçmişte de ‘çaldığı’nı belirterek bu yeni “enstrümanı”yla hem deneysel müziğin hem de tarımda bilinçlenmenin önünü açmayı hedeflediğini söylüyor: “Ben traktörleri çaldım. 1976 senesinde İsveç’te yaptım bunu. 10 tane traktörü dizdim karşıma, O traktörlere gaz verdim. Birinci sine, ikincisine, sonra hepsini bir anda yükselterek... Egzozları da değişik. Dolayısıyla traktörlerin ses dalgalanması da değişik. Türkiye’de de yapabiliriz ama benim traktörümün egzosunu değiştirmek lazım çünkü biraz ‘kibar’ yaptım. Önceden biraz daha ‘patapatapata’ çıkıyordu. Egzozunu değiştirip böyle bir performans da yapabilirim” diyor. Sanatçı, yaklaşık 12 sene çiftçilik yaptığını ziyaretimizde özellikle belirtiyor: “Çatalca’da da bin dönüm arazimiz vardı. Pancar, ayçiçeği, domates ekiyorduk. Biz 3 kardeştik. O çiftliği hep traktörle sürdük. 450 tane de koyunumuz vardı. 50’lerde konservatuvara gittiğimde çiftçiliği bıraktık. Her şeyi satıp Ankara’ya yerleştik. Müziğe başladım ama hep hayalimde traktörle yeniden buluşmak vardı. Selçuk’un bir köyünden aldım bu traktörü; 50 model.” Tarımın önemini hatırlatmak... Ritmin duayeni, giderayak bir anısını daha bize heyecanla anlatıyor: “Geçen, traktörle Galata’nın ara sokaklarında dolaşıyorum. Beni gören bir çöpcü arabası durdu. Yanıma gelip beni tebrik ettiler. Belli ki köyden gelip burada çalışmaya başlamışlar. Traktöre değer veriyorlar. İnsanlar genel olarak anlıyorlar, benim gibi böyle bir deli nerede çıkacak da traktör çalacak diye de ayrıca düşünüyorlar...” Bu arada, 40 yıla uzanan kariyerinin büyük kısmı Kuzey Avrupa’da geçen Temiz’in bir diğer amacı da tarımın önemini hatırlatmak. Sanatçı, traktörün bir dönüşüm sembolü olmasını da içtenlikle arzu ediyor. Anadol STC16 model otomobil test edilmek üzere İngiltere yolunda, İstanbul 1973. Ford Otosan Arşivi. Fatoş Oyuncakları’nın ilk ürünleri, 197173 yılları. Fatoş İnhan arşivi. 4 SALT Galata’da açılan çok disiplinli ‘Tek ve Çok’ sergisi, ülkenin 1955 ve 1995 arası sanayileşme sürecindeki üretimtüketim kültürü ve topluma yansıttığı etkileri sorguluyor. 4 Otomotiv, beyaz eşya, mobilya, oyuncak, tekstil, gıda, züccaciye ve daha birçok endüstrinin değişim sürecini yansıtan sergi, ziyaretçilerine ilgisini çeken ürüne tarihçe bilgileriyle daha derinden bakabilme fırsatı tanıyor. Üretim ve tüketim kültürü üzerine bir sergi İstanbul SALT Galata’daki “Tek ve Çok” sergisi önceki akşam izleyicilere kapısını açtı. Ücretsiz etkinlik, SALT’ın da üyesi olduğu Avrupa Müzeler Konfederasyonu’nun (L’Internationale) beş yıllık ‘Sanat Kullanımları: 18481989’un Mirası’ programı kapsamında, 13 Kasım’a dek yer alıyor. Kendini “eşyanın üretim ve dolaşımına yönelik bir araştırma sergisi” olarak niteleyen girişim, ülkedeki sanayileşme sürecini üretim kültürü üzerinden sorgulamayı hedefliyor. 10 kişilik SALT Araştırma ve Programlar ekibinin yanı sıra yaklaşık 20 kişilik bir katkı grubu ve çeşitli markalar ile eğitim kurumlarının katkılarıyla düzenlenen “Tek ve Çok” projesi, “1980’li yıllara bakarken tüketim kültürü diye etiketlenen ortamı, üretim tarafından tasarım kültür ve magazin anlamaya çalışıyor. Yaratıcılık dergilerindeki reklamlardan beklentisinden sıyrılıp, taklidi hareketle, Türkiye’yi değil de, kopyayı bir öğrenme şekillendiren maddi kültür tavrı olarak incelemeye davet tarihini görselleştirmeye ediyor. girişiyor. Kendi etkilerini Beraberinde ‘özgün kopya’lar son haftasında kamuya açık meselesini de büyüteç altına alan bir tartışma ile dönüştürecek sergi, 1980’lerdeki tektipleşme sergiyle ilgili konuşan SALT haline, yani bir bakıma, herkesin Araştırma ve Programlar aynı kotu, arabayı beğenmesi Yöneticisi Meriç Öner, ve Batı’ya öykünme durumuna işledikleri dönemdeki Türkiye bir yönüyle mizahi açıdan insanında ‘özenme hali’nin çok yaklaşıyor. baskın olduğunu söyleyerek, Otomotiv, beyaz eşya, mobilya, bunun zaman içinde yarattığı oyuncak, tekstil, gıda, zücaciye Arçelik’in gezici sergi aracı, 1970’ler. Arçelik Arşivi. örnekleri sergi üzerinden bize ve daha birçok endüstrinin şöyle aktarıyor: değişim sürecini yansıtan sergi, Beraberinde film gösterimleri, bir “Bu, daha çok İstanbul’un ziyaretçilerine ilgisini çeken ürüne ‘tarih yazıcısı’ ve öğrenci atölyesini sergisi. Fakat orada üretilen şey, tüm tarihçe bilgileriyle daha derinden de getiren ücretsiz sergi, “Çoklukta Türkiye’ye yayılıyor; sadece, onların bakabilme fırsatı tanıyor. Teklik” konulu atölyesiyle, seçili kullanım biçimi farklı. Arçelik’in mesela, buzdolabını elektriği olmayan köyde alıp evine koyan var. Bu tabii, 1980’lerden daha önce... Böyle hikâyeler de var. Satın alabildiğini göstermek için, Bosch buzdolabını salona koyma gibi. Vakko ya da; kumaşlarını, şapkalarını dağıtıyor Anadolu’ya önceki dönemlerde. “ SALT’taki “Tek ve Çok” sergisi, beraberinde bir ‘kopya masası’ da getiriyor ve burada üretilen ‘fason tarih’in, etkinlik sonunda ne kadar hakiki olup olamayacağının da, yaşanacak geri dönüşler ve bırakılan bilgilerin ışığında anlaşılması umuluyor. SALT ekibi, bu sebeple sergiye pasif değil, aktif katılımın önemini vurgulayarak, “sergilerin tek taraflı, insanı öfkelendiren bir yanı” olmaması gerektiğini hatırlatıyor. Bilgi: saltonline.org C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle