15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 29 Ağustos 2016 12 KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] yorum AKP barışı! Türkiye’nin içinde bulunduğu savaş ortamı her geçen gün biraz daha ağırlaşıyor. Yıllardır iç barış sağlanamıyordu; şimdi de barışa en olmayacak bir noktadan, komşu Suriye üzerinden ulaşmak için savaşılıyor. Ülkeye yönelik her türlü saldırıya karşı koymak, savaşmak ne kadar yerindeyse, ülkenin bu ikili savaş bataklığına batmasının AKP’nin yönetim başarısızlıklarından kaynaklandığı da çok acı bir gerçektir. Bir toplumsal özlem olan barışa ulaşılması için AKP uygulamalarına bu açıdan bakılması gerekiyor. Barışın üç kaynağı Bir ülkenin yönetiminin barışçı olup olmadığının üç ana göstergesi vardır: Adalet, özgürlük ve ekonomi. Toplumsal barışın süt anası adalettir. Eğer toplumda adalet tam ve kusursuz olarak işler ve insanlar bunu duyumsarsa barış da o ölçüde gerçekleşir. Adalet duygusu korkusuz yaşamla beslenir. Yaşam hakkı, hiçbir kaygıya yer vermeyecek biçimde korunma altında olmalıdır. Oysa AKP Türkiye’sinde ana muhalefet partisinin genel başkanının bile can güvenliği sağlanamıyor. Barışın diğer vazgeçilmezi düşünce ve ifade özgürlüğüdür. AKP iktidarı bu özgürlüğün Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmeler çerçevesinde sınırsız olması gerektiğini hiçbir zaman benimsemedi. AKP, kendisi gibi düşünmeyenlerin, istediği gibi yazıp çizmeyenlerin, beğendiği gibi bilimsel araştırma yapmayanların, heykel yontmayanların, müzik çalmayanların ve tiyatro yapmayanların tamamını düşman ilan ediyor. Bu anlayışın sonucu, her gün bir örneği yaşandığı gibi korkunçtur. AKP, iktidar gücünü kullanarak kendi saptadığı hainlerle savaşıyor; o insanların yaşamını ve onlarla birlikte toplumun geleceğini de karartıyor. Barışın ekonomiye ilişkin temelinde iş bulma ve hakça paylaşım var. AKP iktidarında işsizlik toplumsal barış ile bağdaşmaz boyuttadır. İşçilerin sermayeye karşı sendikaları yoluyla güçlü uğraş vermeleri olanağı sıfırlanma noktasına varmıştır. Bunlara tarihi ve doğal çevre duyarsızlığı da eklenmelidir. Barışın ekonomi temelinin adaletle bağlantılı bir boyutu da, kamu yönetimini kemiren rüşvet ve yolsuzlukların en aza indirilmesi için doğruluk, dürüstlük ve erdemin toplumda egemen kılınmasıdır. AKP’nin bu konudaki sicilinin de barışı sağlayacak bir özellik taşıdığı asla öne sürülemez. Barışın kaynakları kurutuluyor! Türkiye’de barışın yukarıda sıralanan kaynakları soğuk savaş yıllarında devamlı olarak kurutuldu. Soğuk savaş 1990’larda sona erdikten sonra da adalet sağlanamadı, ifade özgürlüğü belini doğrultamadı, ekonomik haklar tanınmadı. Bu üç olumsuzluk halkası, bu ülke barışının bir türlü kırılamayan zincirleri oldu. AKP, adaleti kalkınma içinde sağlayacağı sözünü vererek işbaşına geldi; bu partinin sürekli tekrarladığı demokrasi söyleminin özgürlükleri, özellikle de ifade özgürlüğünü içerdiği sanıldı. Ancak gidiş tamamıyla ters yönde oldu. AKP kendisini iktidara taşıyan bu zayıf ve iyi işlemeyen adaleti, özgürlüğü, ekonomiyi de toplumsal barışa kaynaklık edecek yönde geliştirecek yerde, iyice kuruttu. AKP, bununla da kalmadı, barışın gelecek kuşaklara uzanacak altyapısı olan temel eğitimi de kadınerkek eşitliğini ilke edinen; önceki yıllara göre çok daha yaratıcı kılacak ve özgürleştirecek bir yapıya kavuşturmak yerine, iyice barış karşıtı bir temele yerleştirdi. Sonuç olarak ülkeyi savunmak iktidarın esas görevidir. Ancak bu, AKP’nin kendi barışını topluma dayattığı ve asıl yıkıcı savaşını o noktada verdiği gerçeğinin görülmesine engel olmamalıdır. 29 AĞUSTOS 2016 SAYI: 33199 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Yayın Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Bülent Gürel l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04.48 04.36 05.02 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06.21 13.12 16.52 06.07 12.57 16.36 06.31 13.19 16.58 Akşam 19.50 19.34 19.56 Yatsı 21.16 20.57 21.17 ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Medyanın Sınavı Medyanın yapısını biliyoruz. Bu kez eski ama hâlâ geçer dar boy gösteriyorsa, aldatılmayanları ve Gülen’e baştan beri karşı çıkanları da yurtta li şablonu bir yana bırakalım şın tanıması, bilmesi gerekir, son gelişmelerin ışığında med değil mi? Belki böylelikle al yayı yeniden görmeye çalışa datılanların neden aldatılmış lım. Bu bakış açısının şablonu olduğu, itirafçıların da neden doğrulayacağından, hatta ye itirafçı oldukları daha iyi anla ni bulgularla zenginleştireceğin şılabilir. Hiçbir şey, zıddı teş den emin olabiliriz. Soru şudur: hir edilmeden/deşilmeden Medya hemen her alanda ör doğru dürüst anlaşılamaz. Al gütlenmiş, sızmış ya da görev datılanlar listesine baktığım lendirilmiş Gülen Cemaati’nin da, örnek olsun diye bile, bir giriştiği darbe öncesi ve son tane hakiki laik, hakiki cum rasında nasıl bir tutum takındı, huriyetçi, hakiki solcu yok! nasıl bir yayın yaptı? Kuşkusuz Üç sıfata da hakiki vurgusunu bu soruyu ağırlıklı olarak 17/25 yapmak zorunda hissettim, Aralık öncesinde Cemaat konu çünkü memlekette aslında sunda ne yazılıp çiziliyordu so resmî bir dinin mensubu gibi rusu ile birlikte yanıtlamak ge davranıp kendini laik sanan, rekiyor. Sorunun kısa yanıtı bu 29 Ekim, 10 Kasım ya da 30 gün bir kesim medyanın, gaze Ağustos’larda heyecanlandı tecilerin de “kandırıldıklarını”, ğı için kendisini cumhuriyetçi “aldatıldıklarını” ilan eden si sanan ve en nihayet sağcılar yasetçilerle kısaca iktidar cep dan hoşlanmadığı için, ama hesiyle aynı tutumu takındık sağcı devlet gibi düşünmesi larıdır. ne rağmen kendini solcu sa Peki kimler bu konuda yanıl nan yüz binlerce yurttaş var. madı? Laikliğin, cumhuriyetçiliğin ve Bu sorunun yanıtı da basit solculuğun ‘yenilenmiş 1789 tir. Laik, demokratik cumhuri versiyonunu’ benimsemiş yeti savunan, sol bir çizgi izle olanlar Gülen cemaatine hiç yen, iktidar ve Cemaat karşısın bir zaman yüz vermedi, onla da eleştirel tutum takınmayı bı ra inanmadı, onlar tarafından rakmayan gazeteciler yanılma da aldatılmadı.” dı. Cemaat konusunda da ikti Duran, gazeteciliği gerçek dar partisi ve uygulamaları ko ten gerektiği gibi yapanların ne nusunda da açıklayıcı, uyarı den yanılmadıklarını anlatıyor. cı, teşrih ve teşhir edici yayını Peki gerçekten de bu üç öl o gazeteciler, o medya üstlen çü dışında kalan ama mesleği di. Başlarına da gelmeyen kal ni yapmakta kararlı olan gaze madı. İki tarafın sorumlu oldu teci olmaz mı, olamaz mı? Kuş ğu her türden yolsuzluğun peşi kusuz olur. Bu ölçüler yalnız ne düşen de Cemaat’in niyetleri ca bizim neden yanılmadığımı konusunda en uyarıcı yayını ya zı, kendilerini iktidara, iktidarla pan da onlardı. Peki bu nasıl ol ra bağlamış olanların neden ya du, olabildi? nıldıklarını anlatıyor. Gerçek ga Medya eleştirileri konusunda zetecilik için önemli ipuçları ve eğitici, öğretici yazı ve yayın riyor. Bu ölçütler habere sada ları ile tanıdığımız arkadaşımız kat, nesnellik konusunda laik, Ragıp Duran’ın Apoletli Medya cumhuriyetçi ve solcu olmanın Blog’unda yayımlanan yazısın kolaylaştırıcı özelliğinin altını çi dan kısa bir alıntı yararlı olacak ziyor. Nesnellikten ayrılmamak tır. Duran’ın tahlili şöyledir: bu üç özelliği taşıyanlar için ko “Çok sayıda devlet ada lay, yandaşlığı meslek edinenler mı, siyasetçi ve bazı meslek için zordu. Duran’ın dediği gi taşlar, 15 Temmuz’dan sonra, özel olarak da cadı avının başlamasıyla birlikte, Gülen cemaati konusunda yanıldıklarını, aldatıldıklarını itiraf etti, bi “Laiklik, cumhuriyetçilik ve solculuk, insanı Gülen ya da AKP gibi mecralardan koruyan sağlam zırhlardır. Muhalefet de, insanı her daim can yazdı, söyledi. Aldatılanlar ve lı ve mücadeleci tuttuğu için itirafçılar ekranlarda bu ka vazgeçilmez bir yaklaşım.” Kısaltmaları herkes bilmeyebilir Türk okuru; “TBMM” ya da “BJK, GS, FB,” gibi kısaltmaların ne anlama geldiğini bilir… Ancak, Türk diline özen göstermesi gereken Cumhuriyet gazetesinin 16 Ağustos tarihli 5. sayfasında “Kurtulmuş KHK’lerle TİB’in, BTK’ye bağlanacağını… açıkladı” biçiminde bir cümle yazılmış! Bırakın okurları, acaba kaç Cumhuriyet çalışanı bu kısaltmaların ne anlama geldiğini biliyordur! Oysa bu konuda bilindiği gibi bir temel kural vardır. Bu kurala göre, önce tam ad yazılmalı, yanında parantez içinde de kısaltması kullanılmalıdır. Daha sonraki satırlarda yalnızca kısaltması yazılabilir. Genç çalışanlarınızı lütfen uyarınız. Saygılar… Asım Us İletişim kuramıyoruz Ne yazık ki iletişim kuramıyoruz. Bir yorum yapayım dedim, üye olma mecburiyeti ile karşılaştım. Yazdıklarınıza internette yorum yazamayacak, yazarlarınızla iletişim kuramayacaksam okurunuz olmanın bir zevki kalmıyor. Umarım bu konuda bir yenilik getirirsiniz. Yorum yazabilmek için neden üye olmak zorundayım veya neden Face bilgilerimi paylaşmak zorundayım. Saygılarımla. Meltem Deniz Okur Temsilcisi’nin notu: Yorumlar için üye olma zorunluluğunun geçerli nedenleri olduğunu sanıyorum. Nedenlerini öğrenir paylaşırım. Ama çok sayıda okurdan gelen iletişim kuramama, internet sitesine ve yazarlara ulaşmakta zorluklar yaşanması şikâyetini aktarmalıyım. Umarım bu soruna bir çözüm bulunacaktır. Devamı ne zaman gelecek? Gazetemizin bazı yazarları bir günlük yazıya sığdıramadıkları konular için “devam edeceğiz” gibi ifadelerle yazının bitmediğini ifade ediyorlar. Tamam araya önemli güncel konular girdi, ancak yazarlarımız konuladığımız güncel olayların dışında farklı yazılara başladılar. Devam edeceğiz diyen yazarlarımıza eposta adresleri üzerinden bu durumu ilettim. İlginçtir, lütfedip yanıt veren olmadı... Hem değer verdiğim yazarlarımıza ve hem de değerli gazetemize yakışmıyor... M. Şefik Balk Bir kez daha: Anayasa kültürü… Bir kez daha bir “Anayasa Komisyonu” ve yeni anayasa çalışmaları. Gerçi daha kuruluşu bağlamında anayasa hukukunun ruhuna aykırı bir Anayasa Komisyonu. Çünkü “partiler arası” olduğunun belirtilmesine rağmen aslında TBMM’de temsil edilen dört partiden yalnızca üçüne kapıları açık olan bir komisyon; dolayısıyla partiler arası falan değil. Neymiş? “HDP önce PKK ile arasına mesafe koysun”muş; partiler arası komisyonda ancak bunu yaptıktan sonra yer alabilirmiş! Bu, mevcut anayasanın ve siyasi partiler yasasının hükümleri doğrultusunda değil, fakat TBMM’deki öteki üç partinin fetvaları doğrultusunda alınan bir karar. Çünkü böyle bir “yasaklama” yetkisi yürürlükteki hiçbir yasada yer almıyor. Oysa HDP, tamamen yürürlükteki yasalar doğrultusunda kurulmuş, yine o yasalara uygun yapılan bir seçimle Meclis’e girmiş olan bir siyasi parti. Bu nedenle de Partiler Arası Anayasa Komisyonu’da davet edilmemesi, yürürlükteki bütün yasalara aykırı. O halde asıl yapılması gereken nedir? Seçmenin belli bir yüzdesinin oylarını da temsil eden dördüncü partiyi de komisyona davet edersin, görüşmelerini onun da katılımı ile yaparsın; terör ile olan ya da olmayan ilişkilerin hesabını da kabul edilecek yeni anayasa hükümlerini uygulayacak olan TBMM’de görürsün! Anayasalar devletin çatısıdır… Anayasalar, devlet için bir “çatıkavram”dır. Ve hukuk devletlerinde yasal düzenlemelerin tümü, anayasalar ile saptanan yörüngeler temelinde varlık ve meşruluk kazanır. Gerçek anlamda “hukuk devleti” niteliğini taşıyan devletlerde anayasaların yapımına gösterilen titizlik, anayasa değişiklikleri için özel yöntemlerin öngörülmesi, anayasalar ile sıkça oynanmasına hoş gözle bakılmaması, anayasalara “dışarıdan” el uzatılması olasılığı için çok ağır yaptırımların öngörülmesi; bütün bunlar, anayasaların toplumsal yapıyı bütünüyle etkilediği düşüncesinden yola çıkılarak varılmış noktalardır. Bu temel nitelik, tarihsel süreçte anayasaların, yalnızca bir maddeler toplamı olmanın ötesinde, birer bilinçlendirme kurumu ya da toplumda hukuk bilincini güçlü kökleştirme aracı niteliğini kazanmalarına yol açmıştır. Başka deyişle, anayasanın topluma bir bilinç niteliğiyle yansıması ve toplum tarafından böyle bir nitelik olarak özümsenmesi, en az anayasaların somut varlığı kadar önemlidir. Anayasa kültürü nedir? Yukarıda sözü edilen türden bir bilinç kökleşmediği takdirde, en ideal diye nitelendirilebilecek anayasa metinleri bile toplumda bir süs olarak kalır. Anayasa kültürü denilen uygulamanın özü budur. Ülkemizde pek sık yaşanan anayasa bunalımları da gerçekte anayasa kurumundan değil, bu anlamda kurumlaşmaya hep yabancı kalmaktan, anayasa anlayışını Resmi Gazete’de yayımlanan maddelerin ötesine bir türlü geçemeyişinden kaynaklanmaktadır. Eğer bir ülkenin siyasi partileri halkoyu ile iş başına gelen milletvekillerinin oluşturdukları bir Meclis çatısının altında anayasa doğrultusunda kurulmamış komisyonlarla birlikte yaşamaya alışmışlarsa, o ülkede bir anayasa kültürünün yerleşikliğinden söz edilemez; böyle bir ortamda kuruluş biçimi anayasa hukukunun ruhuna aykırı anayasa komisyonlarının ürünü anayasaların inandırıcılığının tartışmalı olması ise kaçınılmazdır! T. C. BAKIRKÖY 1. İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINIRIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2014/8 İFLAS Aşağıda cins, miktar ve değerlen yazılı mal satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın aşağıda belirtilen gün, saat ve yerde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %50’sine istekli bulunmadığı taktirde, yine aşağıda belirtilen gün, saat ve aynı yerde 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %50’sini bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan ala cakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; birinci artırmadan on gün önce başla mak üzere artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebileceği, birinci artırmada istekli bulunmadığı takdir de elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden başlamak üzere ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilece ği, mahcuzun satış bedeli üzerinden aşağıda belirtilen oranda KDV.’nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği; gideri verildiği takdir de şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmaları ilan olunur. 19/08/2016 1. İhale Tarihi: 06/09/2016 günü, saat 11:30 11:35 arası. 2. İhale Tarihi: 21/09/2016 günü, saat 11:30 11:35 arası. İhale Yeri: Orta Mah. Menderes Cad. No: 2, Makrom Yediemin otoparkı, Bayrampaşa/İstanbul NO TAKDİR EDİLEN DEĞERİ TL. ADEDİ KDV CİNSİ (MAHİYETİ VE ÖNEMLİ NİTELİKLERİ) 1 15.000.00 1 %1 34ZD3595 Plaka sayılı, Renault Marka, Clio Sedan 1.5 DC Tipli. Beyaz Renkli, 2007 Model, VF1LB240536040536 Şase No’lu, muhtelif yerlerinde ezik, vuruk ve çizik olan araç. Aracın plakaları anahtar ve ruhsatı yok. Araç 5 koltuktu hususi otomobil. Silindir Hacmi; 1461 (İİK m. 114/1, 114/3) *: Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan örnek 63’e karşılık gelmektedir “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 420416) C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle