24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 29 Ağustos 2016 10 Biçilmiş ot kokusu Yazıya oturdum. Ama o cümle peşi mi de, yakamı da bırakmıyor. Konu kıtlığı ne söz, konu bolluğundan boğulacak gibi olduğumuz günlerdeyiz. 6. gününde kördüğüme dönüşmekte olduğunun bütün göstergelerini taşıyan Cerablus var. Abdullah Öcalan’ın sağlık durumu hakkında güvenilir bilgi alana, bir buçuk yılı aşkın uygulanmakta olan tecrit son bulana kadar eylemleri çoğaltmak ve yükseltmek kararını açıklayan PKK var. Çoğalacak ve yükseltilecek eylemlerin ne olduğunu kestirebilecek kadar deneyimim var... “Allah’ın bize bir lütfudur” diye tanımlanan darbe girişimi sonrasında hukuku yok etme hakkını kendinde görmüş bir siyasal iktidar var. Sağlıklı bir demokrasinin olmazsa olmazı sayılan “devlette kuvvetler ayrılığı” ilkesini ayak bağı olarak gören ve bunu böyle gördüğünü saklamayan bir siyasal iktidar var. Onca yıllık Gülhane Tıp Akademisi’nin adını Sultan Abdülhamid olarak değiştirip laik Cumhuriyet’le 93 yıldır bitmeyen hesaplaşmalarında bir adım daha atan siyasal İslamın iktidarı var... Var, var, var... Herhangi birini al, kolayca bir Tırmık yaz. Ama o cümle... Yakamı ve peşimi bırakmayan o cümle: “Hapishane bilmediğin yer değil ki abi, niye yazmıyorsun, niye bizim sesimizi duyurmuyorsun?” Odamdaki en kalın klasör hapishane mektuplarından oluşuyor. Manisa’dan Kırıkkale’den, Trabzon’dan, Van’dan, Tekirdağ’dan, Kırklareli’nden, İzmir’den, Tunceli’den, Silivri’den, Bakırköy’den yollanmış; incecik el yazılarıyla kâğıtta boş yer bırakmamacasına doldurulmuş ve her satırından acı çığlıkları, haksızlıklara itiraz, hapishane yönetimlerinin ahlak ve vicdanla bağdaşmaz zulümlerini anlatan tutuklu ya da hükümlü mektupları... Herbiri bir değil birkaç Tırmık doldurmaya yeter ve değer mektuplar... Bilen bilir, epey girip çıkmışlığım; uzun, kısa yatmışlığım var. Koğuşta da yattım, iki kişilik hücrede de. Volta arkadaşlığının da önemini, silinmez anılar biriktirten değerini bilirim. “O cümle”nin yakamı da peşimi de bırakmayışının, kafamda burgu, yüreğimde sancı oluşunun sebebi galiba bundan... Özgürlük için bir protesto eylemine katılmış genç bir öğrenci... Saçlarından sürüklenerek gözaltına alınmış, acımasızca hırpalanmış bir başka genç kız... Mesleğinin ak adına kara çalmamış ve kalemini yalakalığın değil gerçeğin hizmetine sunmuş kadın ya da erkek gazeteci, ille de haberci ve çoğu genç... Gözlerini sanık iskemlesinde dikilene çevirmekten kaçınan bir savcının “Tutuklanmasını talep ederim” cümlesine soğuk ve vurgusuz bir sesle “Tutuklanmasına karar verilmiştir” diyen bir yargıç... Sonra kapısı demir parmaklıklı dört duvar arasına tıkılmışsındır. Çaresiz ve yalnızsındır. Adalet, sadece adalet istersin. Tutuklunun ve mahkumun da haklarının yer aldığı anayasa ve yasalara yaslanmak istersin ve yaslandığın ya duvardır, ya ranzanın soğuk demiri... Çaresizsindir. Direnmek için koğuşu ateşe vermeyi düşünürsün. Bazen verirsin de. Sadece zulmün daha da tırmanmasına yarar. Direnmek için açlık grevine başlarsın. Umursanmaz. Bedenini mermi yapıp namluya sürer, ölüme yolculuk edersin. Yine umursanmaz... Sorarsın: “Hapishane bilmediğin yer değil ki abi, niye yazmıyorsun, niye bizim sesimizi duyurmuyorsun?” Mektubun bundan da acı bir cümlecik ile biter: Biliyor musun abi, en çok biçilmiş ot kokusunu özledim... Ağlarsın. Yazarken ağlarsın... KCK: Eylemlerimiz artarak sürecek KCK’den dün ANF’ye yapılan açıklamada, PKK lideri Abdullah Öcalan’dan 5 Nisan 2015’ten bu yana 1.5 yıldır haber alınamadığı belirtilerek, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Öcalan’ın sağlığı ve güvenliği ile kaygının en yüksek düzeye çıktığı belirtildi. Darbe girişiminin ardından tüm görüşme taleplerinin reddedildiği belirtilerek, “Artık hiçbir haber alınmayan ortamda İmralı’ya gidip görüşülsün, müzakereler yapılsın demenin de bir anlamı kalmamıştır. Hareketimizin tek gündemi Önder Apo’nun sağlığı ve güvenliğidir. Artık bu noktadan sonra Önderliğinden haber alana kadar her türlü eylemi yaparak Önderliğini sahiplenecektir. Tüm eylemler Önderliğin sağlığı ve güvenliği ekseninde geliştirilmelidir. Artık halkımız tam alarm durumuna geçmeli, bugüne kadar yapılan eylemleri katbekat aşan eylemler gerçekleştirmelidir. Kürt halkı yaşadığı her yerde ayağa kalkarak tarihi Önderliğe sahiplenme serhildanları gerçekleştirmelidir” ifadeleri kullandı. haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: FUNDA YAŞAR ERDOĞDU Güç Birliği, ‘Barış’ için alanlara çağırdı Emek ve Demokrasi İçin Güç Birliği, 1 Eylül Dünya Barış Günü için İzmir, Ankara ve İstanbul’da meydanlara inerek eylem yapacak Abdulhamit Kaya Mehmet Dama Şehit Erhan Öztürk’ün ailesi Cizre şehitlerine vedatörendegüçlükleayaktadurdu. ErhanÖztürk H. İbrahim Eriç İki acı haber daha HakkâriVan karayolunun 30. kilometresindeki Erziki mevkiinde PKK’liler tarafından yola tuzaklanan patlayıcıyı fark eden güvenlik güçleri, imha işlemi başlattı. Bu sırada PKK’liler uzaktan kumandayla patlayıcıyı infilak ettirdi. Patlamada 1 asker şehit olurken, 3 asker yaralandı. Bu arada, Şemdinli’de önceki gün çıkan çatışmada yaralanan 4 askerden Uzman Çavuş Zeki Uğur, kurtarılamayarak şehit oldu. Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde de Irak’a sıfır noktada bulunan Samanlı ve Cedikhan bölgesinde, güvenlik güçlerine dün sabah saatlerinde Irak tarafındaki PKK’lilerce havan ve uzun namlulu silahlarla saldırı düzenlendi. İlk ateşte, 1 üsteğmen ile 1 er yaralanırken, güvenlik güçleri ile PKK’liler arasında çatışma çıktı. Başlatılan operasyonda 6 PKK’li öldürüldü. l DHA Şırnak Cizre’de İlçe Emniyet Müdürlüğü ve Çevik Kuvvet Grup Amirliği’ne bomba yüklü kamyonla düzenlenen intihar saldırısında şehit olan 11 polisten Abdulhamit Kaya (43) için Yalova’da, Halil İbrahim Eriç (28) için Çanakkale’de, Mehmet Dama (32) için de Afyonkarahisar’da, Erhan Öztürk için Uşak’ın Corum köyünde, 26 yaşındaki Gökhan Kıncak için Balıkesir’in Edremit ilçesinde tören düzenlendi. Törenlere kent protokolleri ile şehit yakınları ve vatandaşlar katıldı. Teröre lanet okunan törenlerde gözyaşları sel oldu. Şehitlerin cenazeleri, törenlerin ardından toprağa verildi. Almanya’da aydınlardan ifade özgürlüğüne destek Alman STK’ler ve aydınlar, change.org kampanyasıyla Juncker ve Merkel’den Türkiye’deki ifade özgürlüğü için çaba harcamasını istedi PEN’den Aydostlu’ya üç beyaz çiçek PEN Türkiye Yönetim Kurulu üyeleri ve bir grup aydın, kapatılan Özgür Gündem gazetesinin tutuklu yayın danışma kurulu üyesi ve Yazar Aslı Erdoğan’ın annesi Mine Aydostlu’yu Bostancı’daki evinde dün ziyaret etti. Ziyarete Meryem Koray, Bilgesu Erenus, Beral Madra, Zekiye Kürkçüoğlu, Nâzım Alpman ile Özcan Yaman gibi isimler de katıldı. Aydostlu’ya üç çiçek getiren ziyaretçiler, bu çiçeklerin birinin direnişi, birinin dayanışmayı, birinin ise daha güzel bir geleceği temsil ettiğini belirtti. PEN Türkiye Merkezi Genel Başkanı ve gazetemiz yazarı Zeynep Oral, şehir dışında olduğu için ziyarete katılamadı. Aydostlu’yu telefonla arayan Oral, “Ne mutlu Aslı Erdoğan’a ki böyle dik duran bir annesi var. Ne mutlu Aydostlu’ya ki, Aslı gibi bir kızı var. Aslı Erdoğan’ın yaşadıklarını Uluslararası PEN yetkililerine ilettik. Aslı yalnız değildir. Aslı Erdoğan içerideyse hiçbirimiz dışarıda değiliz” diye konuştu. Mine Aydostlu ise kendileri ile dayanışma içinde olanlara teşekkür ederek şu ifadeleri kullandı: “Çok mutluyum. Destekler için çok teşekkür ederim. Kızıma bunları anlatacağım. Eminim o da çok sevinecek. Her şey iyi olacak. Kızım serbest kalacak." l İSTANBUL/Cumhuriyet Almanya’dan yazar ve gazeteciler, Başbakan Angela Merkel ve AB Komisyonu Başkanı JeanClaude Juncker’den Türkiye’de düşünce özgürlüğü için çabalamasını istedi. Deutsche Welle’de yer alan habere göre, change.org sitesinde de bunun için bir imza kampanyası başlatıldı. Uluslararası Yazarlar Derneği PEN’in Almanya şubesi, Alman yayınevleri, kitabevlerinin çatı kuruluşu Alman Kitap Basım ve Yayıncıları Derneği Borsa Birliği ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün başlattığı change.org kampanyasında “Bayan Merkel, Bay Juncker: Türkiye’den düşünce özgürlüğü isteyin” başlığı öne çıkarken, federal hükümet ve AB Komisyonu’ndan Türkiye’deki durumla ilgili olarak somut bir tavır takınmaları, düşünce özgürlüğünü uzlaşmasız bir biçimde talep etmeleri ve pazarlık konusu yapmamaları istendi. İlgili metinde ayrıca, Türkiye’de darbe girişiminden bu yana hükümeti eleştiren gazeteci ve medya kuruluşlarına karşı hareket edildiği, gazetecilerin pasaportlarının ellerinden alındığı, yazarların tutuklandığı belirtilerek, “Medya grubu olan 130 şirket kapatılmış, buna ek olarak 29 kitap basımevi de kamulaştırılmıştır. Yazarlar ve yayıncılar korku ve varoluşsal kaygı içinde bulunmaktadırlar” ifadesine yer verildi. ‘Acil yardım vizesi’ talebi İlgili imza dilekçesinde ayrıca, düşünce özgürlüğünün pazarlık konusu edilemeyeceği belirtilerek, şu görüşlere yer verildi: “Mağdur gazeteci ve yazarların, Almanya tarafından sağlanacak, örneğin bürokrasisi olmayan engelsiz acil yardım vizesi uygulaması gibi hızlı bir şekilde yardıma ihtiyaçları vardır.” Emek ve Demokrasi İçin Güç Birliği, “Faşizme, darbelere ve savaşa karşı demokrasi ve barış istiyoruz” sloganıyla, demokrasi, laiklik, barış, eşitlik ve özgürlük için herkesi 1 Eylül Dünya Barış Günü eyleme çağırdı. Güç Birliği üyeleri, 1 Eylül Perşembe günü İzmir’de, 3 Eylül Cumartesi günü Ankara’da, 4 Eylül Pazar günü ise İstanbul’da merkezi mitingler gerçekleştirecek. Birçok parti ve sendikanın oluşturduğu Güç Birliği, 1 Eylül Dünya Barış Günü’ne çağrı yapmak için Ankara Mülkiyeliler Birliği’nde basın toplantısı düzenledi. ‘Hâlâ kutlu olsun diyemiyoruz’ KESK Eşbaşkanları Şaziye Köse ve Lami Özgen, DİSK Genel Başkanı Kani Beko, TTB Başkanı Sinan Adıyaman, Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy, HDP MYK üyesi Alp Altınörs ve parti yöneticisi Ali Ürküt, EMEP, ABF, İHD ve Emek ve Demokrasi İçin Güç Birliği bileşenlerinin yöneticilerinin katıldığı basın toplantısında, “1 Eylül’ün Dünya Barış Günü olarak ilan edilmesi üzerinden tam 77 yıl geçmesine rağmen hâlâ ülkemizde ‘kutlu olsun’ diyemiyoruz” vurgusu yapıldı. Emek ve Demokrasi İçin Güç Birliği adına açıklamayı yapan KESK Eşbaşkanı Şaziye Köse, 15 Temmuz darbe girişiminin bastırılmasının ardından AKP’nin OHAL uygulamalarını “milli mutabakat” ile maskelediğini ve dikta rejimini derinleştirmek için fırsata çevirdiğini belirtti. ‘Kutuplaştırıyorlar’ Köse, “AKP hükümetinin hem içerde hem dışarda emekçileri ve halkları kutuplaştırmak üzerine kurulu bir siyaset izlemesi savaş ve şiddet ortamını sürekli canlı tutmaktadır. Bu çılgınlıkta ısrar etmek ülkemizi çıkmaz bir felakete sürükleyecektir” ifadelerini kullandı. “1 Eylül’de ülkemizin dört bir yanında darbeleri ve savaşı durdurmak, OHAL’i kaldırmak için sesimizi daha çok yükselteceğiz” diyen Köse, tüm yurttaşları bulundukları illerde gerçekleşecek ortak barış eylem ve etkinliklerine katılmaya çağırdı. Açıklanan programa göre il il mitingler şöyle: 1 Eylül Perşembe İzmir, 3 Eylül Cumartesi Ankara, 4 Eylül Pazar İstanbul. l ANKARA/Cumhuriyet Kürtçe konuşan işçilere saldırı! Tuzla Tersaneler Caddesi’nde Kürtçe konuşarak yürüyen işçilere kimliği belirsiz kişilerce saldırı gerçekleştirildi. Saldırıda 1’i ağır, 2 işçi yaralandı. Sendika.org’un haberine göre çalıştıkları işyerinden çıktıktan sonra bir markete alışverişe giden işçiler Kürtçe konuştukları gerekçesiyle kalabalık bir grubun saldırısına uğradı. 78 kişilik bir kalabalığın tekme tokat saldırısına maruz kalan işçilerden Hüseyin Gümüş başından ağır yaralanırken, Selman Gümüş’ün ise ayağında kırıklar oluştu. Yaralı işçiler hastaneye kaldırılarak tedavi altına alınırken, işçiler karakola giderek şikâyette bulundular. ‘Tek sebep anadilimiz’ Saldırının kasıtlı olarak yapıldığını anlatan işçiler, “Tek sebebi bizim Kürtçe konuşuyor olmamızdı. Hüseyin’in markete girmiş olması ve bizim aramızda mesafe bulunması onlara cesaret verdi. Ne söyledikleri bile anlaşılmadan vurmaya başlamışlar. Biz anadilimizi kullanıyoruz. Bunun saldırı nedeni olmasını anlayamıyoruz. Biz kendi halinde insanlarız sadece anadili Kürtçe olduğu için öldürücü saldırıya maruz kalıyoruz” dedi. Polisin saldırıyı sadece izlediğini belirten işçiler,“Biz onların az çok kimler olduğunu biliyoruz. Polise, saldıranlardan birinin kullandığı arabayı görüdüğümüzü söylememize rağmen ‘Olayı büyütmeyelim, şikâyetinizi karakola yaparsınız’ diyerek ırkçı saldırıda bulunan güruhu korumuş oldular” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Azadiya Welat’a baskın: 27 gözaltı Türkiye’de tek Kürtçe günlük yayın yapan Azadiya Welat gazetesinin Diyarbakır’ın Bağlar ilçesindeki merkez binasına polis, baskın düzenledi. Polis baskına gerekçe olarak, “Binaya gelen ve gidenlerin çok olduğu” ve “Burada örgütsel toplantı yapıldığı” yönünde kendilerine yapılan ihbarı gerekçe gösterdi. Yaklaşık 3 saat süren aramadan sonra gazete çalışanı 27 kişi gözaltına alındı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle