15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ DOLAR AVRO FAİZ BORSA 2.9310 3.3180 9.00 78.146 0.1 kuruş 0.5 kuruş 0.01 puan 175 puan 8 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ FITCH’TEN SARI KART ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 849.47 2.64 lira 127.00 35 kuruş Cumartesi 20 Ağustos 2016 Fitch, Türkiye’nin notunu düşürmedi ama görünümü negatife çekerken “Derinleşen siyasi istikrarsızlığın güvenilirliği baltalaması not indirimini tetikler” uyarısında bulundu Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, darbe girişiminin ardından siyasi istikrarsızlığa dikkat çe kerek, Türkiye’nin not görünümünü “durağan”dan “negatif”e çevirdi. Kuruluş, Türkiye’nin “BBB” ile “yatı HEDEF TUTMAYACAK Mehmet Şimşek Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, dün TRT Haber’de katıldığı canlı yayında Türkiye’nin yurtdışındaki algısının iyileşmekte olduğunu iddia ederek “Moody’s ile konuştuk ikna ettik. S&P’den hiç haberimiz olmadı, bizle konuşsalardı yanlış analiz ile böyle karar vermezlerdi” demişti. Şimşek yıl başında açıklanan Orta Vadeli Program’ın da tutmayacağını söyledi. SGK borçlarının yüzde 50’si silinecek rım yapılabilir” seviyede bulunan kredi notunu ise teyit etti. Türkiye’nin not görünümü böylece Moody’s ve Standard&Poor’s (S&P) ile birlikte her üç kredi derecelendirme kuruluşu tarafından negatife çevrilmiş oldu. Darbe girişiminin ardından Moody’s 18 Temmuz’da Türkiye’nin kredi notununu “negatif” izlemeye almıştı. S&P ise 20 Temmuz’da Türkiye’nin kredi notunu bir kademe düşürerek görünümünü “negatif”e indirmişti. Fitch değerlendirmesinde, Temmuz ayındaki başarısız darbe girişiminin politik dengeye olan riskleri yükselttiğini belirtti. Otoritelerin darbeye temizlik yaparak cevap verdiğini ve şimdiye kadar şüpheli 70 bin kişinin kamu sektöründen uzaklaştırıldığını hatırlattı. Temizliğin boyutunun ise kapasite ve devamlılıkta belirsizlik oluşturduğunu belirtti. Darbenin arkasındakilerden gelecek potansiyel aksamaların olasılığıyla, güçler ayrılığının net olmadığını söyledi. Darbe karşıtı büyük sayıdaki halk desteğinin ve politik partilerdeki birliğin kırılmaları azaltabileceğini ifade etti. Fitch, şunları kaydetti: Riskler ön planda l Negatif görünüm darbe girişimi sonrası güvenlik şartlarında kötüleşmeyi yansıtıyor. l Dış kırılganlıklar büyük, ancak borcun finasmanı darbe girişi mi sonrasında esnek. l Başarısız darbe girişimi Türkiye’de siyasi istikrarsızlık risklerini ön plana çıkardı. l Ekonomideki yapısal sorunları düzeltecek reformların uygulanması görünümün yeniden ‘durağan’a revize edilmesine yol açabilir” l Borç/GSYH oranında düşüş trendinin tersine dönmesi veya dış dengesizliklerde bir kötüleşme not indirimini tetikler l Uzun/derinleşen siyasi istikrarsızlık, jeopolitik gerilimlerin ekonomik performans/kredibiliteyi baltalaması not indirimini tetikler. l Düşük yatırımlar nedeniyle büyüme tahminleri düştü. Vergi ve sosyal güvenlik prim borçlarından trafik cezalarına kadar pek çok borcu yapılandıran ve varlık barışını kapsayan “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun” yürürlüğe girdi. Çalışma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre yapılandırma kapsamında, idari para cezalarında gecikme cezalarının yanı sıra borç asıllarının da yüzde 50’si silinecek. Yani 100 lira idari para cezası, 40 lira da bunun gecikme cezası olan bir borçlu, bu tutarı öderken borç aslını 50 lira olarak, 40 lira gecikme cezasını da 50 lira borç aslına uygulanacak enflasyona göre güncellenecek tutarla birlikte ödeyecek. SGK’ye borcu olanlardan borcunun tamamını peşin ödemesi halinde, ana paraya eklenen enflasyon farkının yarısı alınmayacak. SGK’ye borcu olanlar peşin ödemenin yanı sıra iki ayda bir ödeme yapabilecek. Böylece 18 taksit 36 ay vade ile ödenebilecek. Kanun kapsamında borcunu peşin ya da taksitli ödemek isteyenler, 31 Ekim 2016’ya kadar başvurabilecekler. İlk ödemeyi 2 Ocak 2017’ye dek yapabilecekler. l Ekonomi Servisi Otomotiv ihracatının üçte birini parça ve tedarik sanayii, üçte ikisini ise otomotiv üreticileri oluşturuyor. Türkiye imajını TÜRKONFED’den Avrupa’ya mektup Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), Avrupa KOBİ Birliği Başkanı Ulrike RabmerKoller üzerinden 12 milyon şirket ve 55 milyon işverene açık mektup gönderdi. TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu imzalı mektupta siyasal ve kamusal uzlaşıyla Türkiye’nin demokrasiye bağlılığının gösterildiği vurgulandı. Mektupta, AB standart ve değerleriyle uyum içinde kurumsal ve yapısal reform gündeminin hız kesmeden sürdürüleceği beklentisi paylaşıldı. Tam üyelik müzakereleri kapsamında AB ve Türkiye arasında politika koordinasyonun derinleştirilmesinin önemi yinelendi. l Ekonomi Servisi düzeltmeliHdüoekülsstmuenekt TAYSAD üyeleri, yeni projeleri kaptırmamak için Türkiye hakkında kapsamlı tanıtım çalışmaları yapılması gerektiğini ifade etti. Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) üyeleri darbe girişiminin ardından sektörün gündelik işleyişinde bir sorun olmadığını, ancak yurtdışı projelerde rekabet gücünü kaybetmemek için Türkiye’nin imajının düzeltilmesi gerektiğini belirtti. TAYSAD Başkanı Alper Kanca, “Onların bizi nasıl gördüğünü, yurtdışındaki algıyı tahmin edebiliyoruz. Mesela arıyor, ‘sağlıklı mısın, yaşıyor musun’ diye soruyorlar. Bu da durumu açıkça or taya koyuyor” dedi. Gergin atmosfer Ülkedeki gergin atmosferin yurtdışı ilişkilerini olumsuz etkilediğine değinen Autoliv Türkiye Yöneticisi Mustafa M. Alaca da “Yurtdışında bir imaj kaybımız var ve bunu hepimiz kabul etmeliyiz. Tutuklama sayılarının giderek artması dünyada da konuşuluyor, bu durum korkutuyor ve güvensizlik yaratıyor” diye konuştu. Alaca şöyle devam etti: “Otomotiv günlük bir sektör değil, uzun soluklu planlama yapılan bir sektör. Projeler başlamadan 34 yıl önce müşteriyle çalışmaya başlıyorsunuz. Yeni projeleri kaptırmamamız gerekiyor. Yurtdışında olumlu imaj yaratma konusunda hükümetten destek bekliyoruz.” TAYSAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Perihan İnci ise “Bıçak sırtındayız. Nefesimiz kesilmeden Türkiye’nin durumunu anlatmalıyız” dedi. l Ekonomi Servisi Tarkan Kadooğlu İktidarın Türkiye Varlık Fonu yasasının Anayasa Mahkemesi’nde iptal edilme olasılığını ciddiye aldığı anlaşılıyor. Bu köşede anayasaya aykırı olduğu görüşüne yer verdiğimiz Türkiye Varlık Fonu’nun TBMM Plan Bütçe görüşmeleri sürecinde, muhalefet milletvekillerinin ısrarlı ve kararlı çabası, bir nebze olsun etkili olmuşa benzer. Yasa teklifinin oylanarak Plan Bütçe Komisyonu’nda kabul edildiği gün akşam saatlerinde iktidar denetim maddesinde bir değişiklik önergesi getiriyor. Açıkça Sayıştay denetimi dışına çıkarılarak, hukuken baştan sorunlu kurgulanan 6. maddenin hem dili hem de içeriğinde birtakım değişiklikler yapılıyor. Mesela “Sayıştay Kanunu’na tabi değildir” ifadesi artık yok. Başta olduğu gibi Fon ile şirketin bağımsız denetime tabi olduğu düzenlemesi korunuyor. Yanı sıra, şirketin kurumsal yönetim düzenlemelerine tabi olduğu bölümü de tekrarlanmış. Ancak ilk halinden farklı olarak AKP, özel nitelikli de olsa bu denetimi güçlendirme ihtiyacı duyarak, ek alanında uz man üç de netim elema nı ve kariyer meslek ele manı denet leyecek. Hazırlaya cakları rapo ru her yıl ha Varlık Fonu’nda küçük bir geri adım ziran ayı sonuna kadar Bakanlar Kurulu’na sunacak lar. Bu rapor bir mekanizma daha getirmiş önergeyle. lar ekim ayında da TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’na gelecek. Başbakan üçlü Değişiklik önergesinde “TBMM Plan ve Bütçe Ko kurul atayacak Hemen belirtelim ki; maddenin ilk halinde yer alan “Sayıştay Kanunu’na tabi değildir” cümlesi çıkınca Fon, Sayıştay denetimine açık hale getirilmiş olmuyor. İktidar sadece bu ifadenin orada durmasının yanlışı büyüteceğini görerek üstünü çiziyor. Yenilik ise şu: Fon’un denetimi için üç kişilik bir denetim mekanizması kuruluyor. Başbakan’ın görevlendireceği, misyonu tarafından (....) Başbakanlık tarafından gönderilen denetim raporları üzerinden görüşülerek denetlenir” deniyor. Bu ifade ile Başbakanlık’tan çıkmış bir denetim raporu Plan Bütçe Komisyonu’na geldiğinde Meclis adına denetim yapılmış gibi bir izlenim veriyor. Ancak bu izlenimin yanıltıcı olduğunu söyleyelim. Başbakan’ın atayacağı üç denetim elemanının bağımsız davranma ihtimali yüzde kaçsa, çıkacak raporların bağımsız olma ihtimali de o kadardır. Nitekim CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, yapılan rötuşun maddeyi anayasanın 165. maddesindeki emredici düzenlemeye uygun hale getirmediği görüşünde. Görüşünü “Etkin bir denetim mekanizması kuruldu ama bu yürütmenin denetim mekanizmasıdır, yasamanın değil” sözüyle ifade ediyor. Özetle, 200 milyar dolar toplama iddiasıyla yola çıkan Varlık Fonu, yasa teklifinin denetimle ilgili maddesinde yapılan ve önemli sayılabilecek değişikliğe karşın hâlâ Sayıştay denetimine tabi değil. Zaten meselenin can alıcı noktasını da bu oluşturuyor. İktidarın anayasal bir kuruluş olan ve tam da bu nedenle teorik de olsaBaşbakanlık’tan bağımsız bir kurum olan ve Meclis adına görev yapan Sayıştay denetiminden kaçması. Türkiye Varlık Fonu’nun Sayıştay denetimi dışında olması, üç yıldır çok kritik raporları sümen altı edilen Sayıştay “kaygısı”nın son halkasını oluşturuyor. Soldan sağa: Sabri Sami Yılmaz, Kemalettin Güneş, Özkan Karaca. Hazır giyimci ABD’de şov yaptı İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB), Las Vegas’ta düzenlenen, ABD’nin en büyük hazır giyim fuarı Magic Show’a 41 Türk firmasıyla katıldı. 1517 Ağustos’ta düzenlenen fuarda Türk firmaların stantları yoğun ilgi gördü. İHKİB Başkanvekili Kemalettin Güneş, Türkiye’nin ABD’ye hazırgiyim ihracatının 2015’te 495 milyon dolarda kaldığını belirterek bu rakamı üç yıl içinde 1.5 milyar dolara çıkarmayı hedeflediklerini söyledi. İHKİB AB, ABD, Uzakdoğu Fuarlar ve Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Özkan Karaca ise “ABD’nin en büyük hazır giyim tedarikçisi konumundaki Çine rakip olabilmek için yola çıktık” dedi. l Ekonomi Servisi ‘Korku’ dayatmalı diktatörleşme... İktidarlarının devleti ele geçirme suç ortaklığında, bizim algılama kapasitemizin çok üstüne çıkmış; Sünni İslamcılık odaklı, siyasal İslamcı gruplar, cemaatlerin İktidarları ittifakında, devleti tüm kurumları ile ele geçirilmesi operasyonlarında gelinebilinmiş, insan hakları, hukuk devleti düzeni, laik cumhuriyet, Meclis’e dayalı demokratik rejimimize aykırı.. dudak uçuklatan boyutları; liderlik otoriterleşmesicemaat yol ayırımları, İktidar paylaşım savaşlarıyla, kaygılarımızı, korkularımızı büyüten medyatik bilgilendirmelerle öğreniyoruz.. Milli Görüş’ün Ortadoğu kimlikli siyasal İslamcı yapılanmasının içinden, Fazilet Partisi’nden, ABD odaklı IrakAfganistan işgalleri kapsamında stratejik ortak olarak destek vermeyi kabul etme önkoşul; AKP’nin kuruluşunu, İktidarları ittifakının, “ılımlı İslam, yeni Osmanlıcılık” süslemeli stratejik ortaklık çerçevesinde ülkemize, İslam dünyasına dayatılmasını görebilmek başka, ülkemiz öncelikli İslam dünyasının bütünlüğünü de kapsayabilecek tehdit, proje boyutlarında varılan gerçek boyutları görebilmek, algılayabilmek çok başka.. Eski İktidar ortaklığının bozulmasında, iki tarafın da ilk odak kabul ettikleri 17 Aralık sonrasında öğrendiklerimiz yeterince kaygılandırıcı, dudak uçuklatıcı değilmiş gibi.. Bir yanı ile AKP İktidarları cephesinin devleti, ülkemizin geleceğini, rejimi, demokrasimizi, çocuklarımızın umutlarını ipotek altına almalarının, kirli çamaşırlarının ortalığa saçılmasını üreten, bu acımasız iktidar iç savaşlarının sonuçlarını kaygı ile izliyorduk.. Diğer yanı ile de bozulan ortaklıklarının iktidarları savaşlarında, sonuçta bu ülkenin tüm insanları için, ağır yeni tehditler oluşturan, İktidarda otoriterleşme, eksikligedikli de olsa var olan rejim, hukuk devleti düzeni, demokrasimizi de aşağılara çeken, sivil diktatörleşme yürüyüşünde alınabilen yolu, atılan yeni adımları durduramamanın dehşetini yaşıyorduk.. HHH Yaşamın acımasız gerçeklerinden filizlenen, sivil diktatoryal düzen içinde oluşturulabilecek en demokratik Meclis dağılımını bir önceki haziran seçimleri ile yakalamanın sevinci kursağımızda kalmış, Meclis’teki üç muhalefet partisinin ortak iradeleriyle demokratik çözüm üretememelerine, Liderlik yönlendirmesine AKP’nin Hükümet kurulmasına karşı direnci eklemlenmişti. Seçmenler olarak şaşkınlık içinde, Liderliğin başkanlık rejimine yürüme yolunda attığı, var olan anayasal, hukuk devleti düzeni ilkelerini zorlayan fiili dayatmalarını, bir dizi hukuk, yetki ihlallerini izlemiştik.. Uzatmadan seçimlerin yenilenmesi, AKP’nin yine Cumhurbaşkanlığı yetki sınırlarının sayısız hukuk ihlali ile aşılması adımlarıyla, Liderlik tek otorite, belirleyici olarak, yeni AKP Hükümetinin oluşturulması sürecine geçmiştik.. FETÖ’cü cemaat ortaklığı gücünü kaybetmenin üzerine, İslam dünyasında tek başına oyun koyma hevesine kapılmanın cezalandırılması olarak, ABDAB stratejik ortaklıklar desteğini de yitirmiş olarak yenilenen seçimle, Liderlik otoriterleşmesinde, başkanlığa oynama gücüne ulaşılması sonuçlarıyla yüz yüze kalmıştık.. Gerçek şu ki, ülkemize iç ve dış odaklı yöneltilmiş tehditlerin boyutlarını, “korku” dayatmalı diktatörleşme, ülkemizin ele geçirilmesi operasyonlarının gerçeklerini görebilmekten hâlâ uzaklardaymışız.. FETÖ’cü örgütlenmenin Türkiye sınırlarını aşmış olarak, İslam dünyasına yönelik emperyal proje olarak kullanıldığını bilmek görmek başka, öncelikle ülkemize dönük devleti ele geçirmede alınmış insanlık dışı, hukuk dışı boyutlarını kavrayabilmek çok başkaymış.. AKP İktidarları, Liderliğinin “paralel devlet, haşhaşiler..” panikli öfkeleri, acil operasyon girişimlerinin refleksiyle, en hafifi ile üst akıl, emperyal güçlerin birçok boyutlu desteğinde, bugünün koşullarında gerçek bir askeri darbe girişiminin dehşetini, her gün çok da medyatik pazarlanan yeni korku senaryoları ile yaşıyor, öğreniyoruz. Ülkemizin geleceğine, laik Cumhuriyete, insan hakları, demokrasiye sahip çıkmada, bu insanlık dışı darbe girişimine karşı durmanın dışında bir çıkış, akıl yolu yok. Atatürk’ün önderliğinde yazılmış Kurtuluş Savaşı, kuruluş destanı, devrimlerden beslenen Meclis’in gücüne dayalı hukuk devleti düzeni, demokrasi buluşmasında, “korku” dayatmalı diktatörleşme adımlarına boyun eğme lüksümüz olabilir mi? KISA... KISA... l Borsada işlem gören mevduat bankalarının 2016 yılının ilkyarısında net dönem kârı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 43 arttı ve 12.8 milyar TL oldu. l Et ve Süt Kurumu, yetiştiricilerin besilik dana ithalatını karşılamak üzere Güney Amerika’dan 72 bin 500 baş besilik dana ithalatı için sözleşme imzaladı. l Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan, Türkiye Varlık Fonu kapsamında ulaştırma altyapılarına ilişkin fon kurulacağını açıkladı. l Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ihracatçıya uluslararası eticaret sitelerinde yer almaları için teşvik verileceğini belirtti. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle