15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 20 Ağustos 2016 6 Özgür Gündem yazarı Aslı Erdoğan’ın köşe yazıları GEREKÇE GÖSTERİLDİ Aslı Erdoğan tutuklandı Mahkeme kararıyla 16 Ağustos’ta geçici ola Gazeteye polis baskını sonrasında evi de basılarak gö rak kapatılan Özgür Gündem zaltına alınan Aslı Erdoğan, gazetesinin yazarlarından ve gözaltındayken rahatsızla Yayın Danışma Kurulu üye narak hastaneye kaldırılmış si Aslı Erdoğan tutuklanarak Bakırköy Kadın Cezaevi’ne CANAN COŞKUN tı. Erdoğan, Emniyet’teki ifade işlemlerinin tamamlanma gönderildi. Hâkimlik, sının ardından savcılık sor Erdoğan’ın gazetenin Danışma Ku gusu için dün Çağlayan’da bulu rulu üyesi olması ve köşe yazıları nan İstanbul Adliyesi’ne getirildi. nı gerekçe göstererek örgüt üyeliği Hiçbir suçlamayı kabul etmediği ve propaganda suçundan tutuklan ni söyleyen Erdoğan, tutuklama is masına karar verdi. temiyle mahkemeye sevk edildi. Esenler İlçe Emniyet Müdürlüğü TEM Şubesi’nde “örgüt propagandası yapmak”, “örgüt üyesi olmak” ve “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” suçlamaları isnat edilen Erdoğan, savcılık sorgusunda suçlamaları kabul etmedi. Edebi ve sosyolojik yazılar Suçlamalara delil olarak gösterilen köşe yazılarının genellikle edebi ve sosyolojik olduğunu belirten Erdoğan, “Gazeteye yayın poli tikası ile ilgili herhangi öneri, görüş, talimat verme yetkisini haiz değilim. Yayın danışma kurulunun kimler yazı yazacak, yayın politikası nasıl olacak şeklinde bir müdahalesi kesinlikle yoktur. Tamamıyla formalite icabı künyede gösterilmekteyim” dedi. Danışma kurulu üyelerinden Necmiye Alpay, Ragıp Zarakolu ve Filiz Koçali’yi tanıdığını belirten Erdoğan, Ayhan Bilgen ve Bilge Contepe ile hiç tanışmadığını söyledi. lİSTANBUL TGC BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ ‘Gazetecilik değilÖDÜLLERİ diyenler cezaevinde’ Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) tarafından her yıl verilen Basın Özgürlüğü Ödülleri sahiplerini buldu. Kişi dalında İMC TV kameramanı Refik Tekin, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Kerem Altıparmak ve Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaman Akdeniz, kurum dalında ise Uluslararası Basın Özgürlüğü Örgütleri Koalisyonu’nu ödül aldı. Taksim The Marmara Otel’de düzenlenen törende konuşan TGC Başkanı Turgay Olcayto, 15 Temmuz’da insafsız bir askeri darbe girişimi yapıldığını anımsatarak, “Gazeteciler o gün darbe girişimine karşı tek yürek olarak mücadele etti. Aksak ve topal da gitse halkımızın demokrasiye ve özgürlüklere bağlılığı bir kez daha ortaya çıktı. Halk artık 10 yılda bir darbe gelsin istemiyor. Artık düşünce, ifade ve basın özgürlüğünün yaygın şekilde yerleşmesi en büyük dileğimiz” dedi. Olcayto’nun konuşmasının ardından ödül törenine geçildi. Kişi dalında ödüle değer görülen Refik Tekin, Yard. Doç. Dr. Kerem Altıparmak ödüllerini Olcayto’nun elinden aldı. Tekin, ödülünü Azadiya Welat Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Rohat Aktaş’a, Altıparmak ise ödülünü Barış İçin Akademisyenler grubuna adadı. Akdeniz’in ödülünü babası avukat Altan Akdeniz yine Olcayto’nun elinden aldı. 2016 Basın Özgürlüğü Ödülü kurum dalında Uluslararası Basın Özgürlüğü Örgütleri Koalisyonu’nun oldu. Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) adına ödülü TGS Başkanı Uğur Güç, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü ve Etik Gazetecilk Ağı (EJN) adına ödülü Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü İstanbul Temsilcisi Erol Önderoğlu, Uluslararası PEN adına ödülü PEN Türkiye Merkezi Başkanı, gazetemiz yazarı Zeynep Oral, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) adına IPI Yönetim Kurulu Üyesi, gazetemiz yazarı Kadri Gürsel, TGC Başkan Vekili Vahap Munyar’ın elinden aldı. Kadri Gürsel, “Halkın gerçeklerden haberdar olmasını ve kanaatini özgürce mukayese ederek oluşturmasını istemedikleri için medyayı baskı altına alan rejimlere karşı uluslararası gazeteci dayanışması büyük önem taşıyor” diye konuştu. Leruth, ‘ders’ verdi! Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) adına ödülü alan Başkan Philippe Leruth ise konuşmasında daha önce Türkiye’de yaptığı görüşmelere ilişkin ayrıntılara yer verdi. Hükümet yetkilileriyle tutuklu gazetecilere ilişkin yaptıkları görüşmede “Onlar gazetecilik faaliyetlerinden değil CMK’den tutuklular” yanıtını aldıklarını belirten Leruth, yanıt olarak, “Onlara, CMK’den içerde değiller. Türkiye’de gazetecilik bir suç olduğu için cezaevindeler dedik” dediklerini aktardı. Leruth, “Birkaç sene öncesinde cemaatin devlete nasıl sızdığına tanıklık eden gazeteciler tutuklandığında ‘Onlar gazetecilik faaliyetlerinden cezaevinde bulunmuyor’ diyen meslektaşlarımız bugün kendileri cezaevinde. Belki de onların durumu da bununla benzerlik gösteriyordur. Türkiye’deki gazetecilerin cesur mücadelesini selamlıyoruz” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet IFJ Başkanı Leruth: Cemaatin devlete nasıl sızdığına tanıklık eden gazeteciler tutuklandığında, “Onlar gazetecilik faaliyetlerinden cezaevinde bulunmuyor” diyen meslektaşlarımız bugün cezaevinde TGC Basın Özgürlüğü ödülleri dün Taksim The Marmara Otel’de düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Öğretmene de FETÖ formu SİNAN TARTANOĞLU Darbe girişiminin ardından en fazla personelin uzaklaştırıldığı kurum olan Milli Eğitim Bakanlığı, formla cemaat üyesi belirlemeye başladı. Manisa Gülnar İlçe Milli Eğitim Müdürü Fatih Burğut imzasıyla 19 Ağustos’ta tüm okul müdürlüklerine gönderilen yazıda personelin bilgileri istendi. Okullarda 1 Eylül itibarıyla öğretmenlerin mesleki eğitim kapsamında seminer faaliyetlerinin başlayacağının ifade edil diği yazıda, “1 Eylül 2016 tarihinden itibaren ekte gönderilen formun tüm personele doldurtulup imzalattırılıp, beyandan kişi kendisi sorumludur bilgisi verilerek, üst yazı ile birlikte müdürlüğümüze ivedi bir şekilde gönderilmesi hususunda gereğini rica ederim” ifadeleri kullanıldı. Yazının ekinde gönderilen formda, personele adı, soyadı ve unvanı ile birlikte 9 soru soruldu. Sorular şöyle: “Sendikası; üyesi olduğu vakıf veya dernek; abonesi olduğu gazete, dergi ve yayınlar; 17 25 Aralık sonrası FETÖ dershane, yurt ve okullara öğrenci gönderme durumu; Asya Finans’ta kapatılmış da olsa hesabı var mı; sosyal medya hesabınız var mı?” ‘Ben sorumluyum’ Personelden, sorulara verdiği yanıtlara açıklama yapması da istendi. Ayrıca personelin tüm formu doldurduktan sonra imzalaması gerektiği belirtildi. Formun imza kutucuğuna, “Beyanımın sorumluluğunu onaylıyorum” ifadelerinin de eklenmesi dikkat çekti. l ANKARA ‘Basın özgürlüğü askıya alındı’ Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) “OHAL’in Birinci Ayında Basına Baskılar” toplantısı düzenledi. Cağaloğlu’ndaki toplantıda, TGC Başkanı Turgay Olcayto, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Uğur Güç, DİSK Basınİş Başkanı Faruk Eren, Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Sekreteri Turgut Dedeoğlu, Uluslararası Basın Enstitüsü Türkiye Ulusal Komitesi Başkanı Kadri Gürsel, PEN Türkiye Merkezi Başkanı Zeynep Oral ve HaberSen 5 No’lu Şube Başkanı Engin Başçı katıldı. Olcayto, “Askıya alınmış bir basın özgürlüğü var. OHAL bütün Türkiye’de etkili” dedi. Basın Enstitüsü Türkiye Ulusal Komitesi Başkanı Kadri Gürsel, OHAL adı altında gazetelere el konulması, gazetecilerin derdest edilmesinin hukuk ve demokrasi ile hiçbir ilgisi olmadığı gibi darbe girişimlerinin önlenmesi ile ilişkisinin olmadığını söyledi. l İSTANBUL / Cumhuriyet VEKİL, BAŞBAKAN’A SORDU, ŞİRKET YANIT VERDİ SADAT’tan Blackwater göndermeli savunma CHP milletvekili Fikri Sağlar’ın darbe girişimi öncesinde uluslararası savunma şirketi SADAT hakkında Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması istemiyle sorduğu sorulara, Başbakanlık yerine SADAT kendi sitesinden yanıt verdi. Şirketin yurt içinde ve dışında herhangi bir eğitim tesis ve kampı bulunmadığını kaydeden SADAT yanıtında, “SADAT ihtiyaç duyulan ülkelerin silahlı kuvvetlerine kendi ülkelerinde gayri nizami harp (GNH) eğitimi verme imkan ve kabiliyetine sahiptir. Herhangi bir ülke veya gruba, yurtiçinde ve yurtdışında nizamigayri nizami veya herhangi bir konuda eğitim hizmeti verilmemiştir. Şu anda ihtiyaç duyan ülkelere küresel güçlerin benzer şirketleri bu eğitimi vermektedir” denildi. Irak savaşında birçok kanlı olayda imzası bulunan ABD’li özel güvenlik şirketi Blackwater, ABD ordu suna güvenlik, lojistik ve altyapı desteği vermişti. SADAT’ın yanıtı üzerine Sağlar, “SADAT A.Ş. Başbakanlığın yerini mi almıştır” diye sordu. SADAT kurucusu Adnan Tanrıverdi’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başdanışmanlığı’na getirilmesinin ardından, kont rgerilla eğitimi veren şirketi Meclis gündemine yeniden taşıyan Sağlar, “Cumhurbaşkanı’na ait yeni muhafız gücü kurulacağı iddiası” üzerinden Başbakan’a “Tekrar cemaat yapılanmaları ile ilişki kurmayı güvenilir buluyor musunuz”, “İslami harpten kasıt nedir? İslami harp nasıl yapılır? Gayri müslimlerin harp tarifi ile farkları nelerdir” sorularını yönetti. Sağlar, “TSK’nin ülke ve askeri sahalardaki boşluğunu doldurmak üzere kurulduğu iddia edilen SADAT hangi boşluğu, nasıl dolduracaktır?” dedi. l ANKARA haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK Dünden bugüne cadı avı Cadı avı tabiri, Türkiye’de başarısız darbe girişimi sonrası yaşanan ba defi potansiyel olarak herkestir. Çünkü kötülüğün/şeytanın elinin toplumda herkese değmiş ola zı gelişmeleri tarif etmek için gi bileceği endişesinin dışavuru derek daha çok kullanılıyor. Bu mudur cadı avı. Cadı avı başla tabir, özellikle 1617. yüzyıl ara dığında, rakibini, kendisine ayak sında Batı Avrupa’da hem la bağı olanı, varlığından huzursuz ik kurumlarca hem kiliselerin en luk duyulanı tasfiye etmek ama gizisyon mahkemelerince yürü cıyla yapılan tanıklıklar, itiraflar, tülen, içine şeytan girmiş cadı suçlamalar kartopu gibi büyür. ları temizleme politikasını tanımlar. İşkenceye tabi tutulan, ya Şeytanlaştırma kılan, parçalanan veya sakat bırakılan on binlerce kişinin büyük çoğunluğu kadındır. Birçoğu ebe, çıkıkçı, büyücüdür ama hedef yalnız kadınlar değildir. Eşcinseller, köyün adabına uymayanlar, mahalle baskısına karşı çıkanlar, Kilise’nin otoritesini veya dogmalarını eleştirenler de içine şeytan girmiş kişiler olarak cezalandırılır. Cadı avı uygulaması, kökenleri çok daha eski pogromları hatırlatsa da, bunlardan farklıdır. Pogrom, belli bir dini, etnik, cinsel veya yakın zamanlarda siyasal kimlikteki insan gruplarına yönelik temizleme, yok etme politikalarını tanımlar. Cadı avı ise çok farklı kimlikleri hedef alır. Cadı avında, avı yürütenle avlanan arasında dini veya etnik farklar çoğunlukla yoktur. Bu nedenle cadı avı özünde, toplumun kendi içindeki şeytandan yani kötülükten korkmasının dışavurumudur. Bugün Türkiye’de Gülen cemaati ile ilgili yürütülen temizleme/arındırma/cezalandırma kampanyasının, sadece darbe suçuna katılmış olanlarla sınırlı kalmaması, darbeden önce işlenmiş suçların ortaya çıkarılması ve suçluların cezalandırılmasını da kapsaması sadece doğal değildir, elzemdir de. Bu suçları işlemiş olanlarla organik ilişkileri olanların da zanlı muamelesi görmesi de normaldir. Bütün bunlar, ortada zaman içinde birçok farklı suçu örgütlü biçimde işlemiş bir şebekenin varlığına da işaret edebilir ve bu şebekeye dahil olanların, işledikleri suçlarla orantılı cezalara çarptırılmaları gerekir. Bu arada kurunun yanında yaş da yanabilir ama bunda kasıt yoksa bunun düzeltilmesi zor değildir. Bu sayının yüksek olması, suçların şahsi ve somut olarak ortaya konması durumunda, ortada bir cadı avı olduğu anlamına gelmez. Enerji veren çelişki Cadı avı olgusunu belirleyen sayı değil, suçlayan gücün taşı Michel de Certeau cadı avı dığı şüphenin veya kanaatin su nı “şeytanla ilgili bunalım” ola çun ispatlanması ve suçlunun rak tanımlar. Bu şeytani bunalı tespit edilmesi açısından yeter mın iki anlamı vardır. Bir yandan li addedilmesidir. Ve hâkim güç egemen kültürün sarsılmasını, ve çevrenin kendilerini rahatsız dengesini yitirmesini ele verir. edenleri, amaçlarına engel ol Diğer yandan bu kültürün dö duğunu veya sadece kendileri nüşümünü hızlandırır. Sonuçta ne gölge ettiklerine inandıkları “şeytanla ilgili bunalım”, o toplu nı yıldırmak, pıstırmak, ortadan mun hâkim kesiminin kendi mut kaldırmak için bunu kullanması lak doğrularıyla ilgili yaşadığı bü dır. Bugün Fethullah Terör Ör yük sarsıntının tezahürüdür. Ca gütü olarak tanımlanan gizli ör dı avı, bu sarsıntının yarattığı en güt ve ilişki ağına yönelik somut dişenin giderilmesi çabasıdır. suçlarla sınırlı olmayan kitlesel Egemen kodların sarsılmasına temizlik operasyonunun bir ca karşı bir tepkidir. Ne kadar çok dı avına dönme eğilimi göster cadı ortaya çıkarılır ve cezalan mesinin yegâne nedeni bu fır dırılırsa, hem toplumun kendisiy satçılık değildir. Esas neden, le ilgili endişesi bir o kadar bü bu cadı avını kışkırtanların, içi yür hem de şeytanın defedildi ne şeytan girdiğine inandıkla ğine olan inanç pekişir. Cadı avı rıyla aynı değerleri, aynı dün enerjisini bu çelişkiden alır. yayı, aynı ahlak kodlarını pay Cadı avı, kurunun yanında ya laşıyor olmalarının yarattığı bü şın da yanması demek değil yük şoktur. Bununla baş etmek dir. Bu ikinci durum, gerçekten için başka çevreleri şeytanlaş suçlu olanların yanında, bu suç tırma ihtiyacı duymalarıdır. Bu la hiçbir alakası olmayan kişile nedenle bu cadı avı eğilimi, ay rin kasıtlı olmayan biçimde ce nı zamanda, Türkiye’de egemen zalandırılmasını ifade eder. Cadı muhafazakârİslamcı ideolojinin avında ise ortada somut olarak içine girdiği büyük anlam ve gü bir suç yoktur ve cadı avının he ven bunalımını ifade ediyor. ERDOĞAN VE YILDIRIM’IN BİLGİSİ DAHİLİNDE Davutoğlu dünya liderlerine ‘cemaat’ mektubu gönderdi Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın bilgisi dahilinde çok sayıda dünya liderine FETÖ ve 15 Temmuz darbe girişimini anlatan bir mektup yazdı. Mektubun, Dışişleri Bakanlığı tarafından büyükelçiler kanalıyla iletileceği belirtildi. Davutoğlu’nun 50’den fazla isim için kaleme aldığı mektubu gönderdiği kişiler arasında, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Hollanda Başbakanı Rutte, İtalya Başbakanı Matteo Renzi, Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker, Dünya Ekonomik Foru mu Başkanı Klaus Schwab, eski AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, İngiltere’nin eski başbakanı David Cameron ve eski Dışişleri Bakanı William Hague, ABD’de Demokratların başkan adayı Hillary Clinton, eski Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu, eski Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan ile New York Times gazetesi yazarı Thomas Friedman da bulunuyor. Davutoğlu, mektubunda darbe girişiminin ardından ortaya çıkan bulgular ve teşebbüse liderlik eden subayların ifadelerinin, bu kanlı ve hain girişimin 1999 yılından beri ABD’de bulunan terörist Fethullah Gülen tarafından planlandığını gösterdiğinin altını çizdi. l ANKARA / Cumhuriyet Bozdağ, CIA’ya sert çıktı: Aklımızla alay etmeyin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Fethullah Gülen’in ifadesine ilişkin, “CIA’nın elinde Fethullah Gülen’in bu darbe teşebbüsünü sevk, idare ettiğine dair delil miktarının, Türkiye’nin elindeki delilden daha fazla olduğundan eminim” dedi. Nâzım Hikmet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen 5. Dönem Adli Yargı Hâkim ve Savcı Adayları ile İdari Yargı Hâkim Adayları Kura Töreni’nde konuşma yapan Bozdağ, “Gecenin karanlığında o malikânenin etrafında uçan siyah sineklerin cinsiyetini dahi bilen CIA’nın, Fethullah Gülen’in bu işi sevk ve idare ettiğini bilmediğini bize söylemek, bütün dünyanın ve Türk milletinin aklıyla alay etmektir” dedi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle