15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 15 Ağustos 2016 KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] yorum 13 Aldatılanlar aldatıyor! İktidarıyla ve ona eşlik eden muhalefetiyle ana akım siyaset, 15 Temmuz sürecinde bir kez daha, “aldatıldık” limanına sığınıyor. Sonra da hiçbir sorumluluğu yokmuşçasına yoluna devam ediyor. Gündeme getirilen konuların özelikle ikisi, demokrasi ve tek tip karşıtlığı, toplumun geleceği açısından büyük önem taşıyor. Aldatmanın büyüğü: Demokrasi Yaklaşık bir ay boyunca milyonlarca insan, işte demokrasi budur denilerek meydanları doldurdu. Meclis’teki dört partiden üçünün genel başkanı, demokrasi için bütünleşti. Toplumsal coşkunun köpüğü uçtuktan sonra geriye demokrasi adına iki sonucun kaldığı görülüyor: Cumhurbaşkanı neredeyse 14 senedir elinde oyuncak olan devleti sıfırlayacağını vurguluyor. Bunu nasıl yapacağını da her zamanki gibi demokratik(!) bir davranış sergileyerek açıklıyor; Allah sevgisiyle, diyor! Çok yakın bir tarihte devletin iki temel kurumu, Yargıtay ve Danıştay sıfırlandığına göre, kurulan gerçekten mini anayasa komisyonunda sonuç alınır. Ancak, demokrasiye ulaşma yöntemi ve onun içeriğiyle ilgili olarak Allah sevgisi kavramı dışında başka hiçbir ipucu yok! Aslında AKP’nin siyasal İslam ideolojisi varken başka bir şeye de gerek yok! Bu ülkede başta yaşam hakkı olmak üzere temel insan hakları; düşünce, ifade, örgütlenme ve basın özgürlükleri; üniversite özerkliği; hukuk devleti ve yargının bağımsızlığı, her gün yeni örnekleriyle kanıtlandığı gibi, çoktandır sıfırlanmış bulunuyor. Sıfırlamanın bundan ötesi mi olur? Yalnızca barış istedikleri için bilim insanlarının çalışma hakları ellerinden alınıyor. Şimdi sıra devletin siyasal İslama göre biçimlendirilmesinin tamamlanmasına gelmiştir. AKP ve eklemlenenleri uyumlu çalışmaya başladığına göre, yedi yıl beklemeye ne gerek var? 2023 hedefine hemen ulaşılır! Yalnız, adını ne koyarsanız koyun da buna demokrasi demeyin; çünkü bu demokrasi değildir! Aldatmanın daha büyüğü: Tek tip AKP, tek tip insan yetiştiriliyor gerekçesiyle askeri ortaokul ve liseleri kapattı. Vay ki vay! Kimse alınmasın ama eskiler böyleleri için “Secaat arz ederken merdi Kıpti sirkatin söyler” dermiş! Çünkü ideolojisi ve uygulamalarıyla tek tipçi olan, AKP’nin ta kendisidir. İnsanı, varlığıyla, yaşamıyla ve düşüncesiyle, yani, fiziksel ve ruhsal olarak, kendi anladığı İslamın kurallarıyla kuşatmayı amaçlayan; bunun sorgulanmasını geçtik, tartışılmasına bile olanak tanımayan bir dünya görüşü, sadece kendi tek tip insanını yaratmaya uğraşır. AKP düşüncesi, yalnızca biat kültürü üretir; özgür insan değil, emir kulu ister! AKP’nin tek tip karşıtlığı üniformayla ilgilidir. Oysa insanın tek tip olup olmadığı asıl beyniyle belli olur. Yalnızca, özgür düşünen, bilimsel bilginin yol göstericiliğini ilke edinen, ancak her türlü bilginin doğru olup olmadığını sorgulayabilen; her konuya gerekiyorsa eleştirel bakabilen; insanların düşüncelerini açıklama hakkına saygı gösteren ve dahası, ailesinin ya da çevresinin baskısıyla değil, kendi özgür kararıyla giyinebilen kişi tek tip olmaz! Kaldı ki, AKP’nin bilim dışı bir tutumla, dayatarak uyguladığı eğitim süreci, bütünüyle kendi tek tip insanını yetiştirmeye yöneliktir. Eğer AKP tek tipe gerçekten karşıysa, yapacağı ilk iş yarattığı bu eğitim düzenine son vermek; yerine çok yönlü insan yetiştiren bir eğitim anlayışını uygulamaya koymaktır. Bu yapılmazsa, tek tip olayı da, tıpkı demokrasi gibi, tam bir aldatmacadır. Birileri tarafından sürekli aldatılanlar dönüp toplumu aldatıyor! 15 AĞUSTOS 2016 SAYI: 33185 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Yayın Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04.29 04.18 04.45 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06.07 13.16 17.03 05.53 13.00 16.46 06.18 13.23 17.07 Akşam 20.12 19.54 20.15 Yatsı 21.42 21.22 21.41 ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Gazeteci Devlet Memuru Değildir Kanlı darbe girişiminden sonra uygulanmaya başlayan OHAL rejimi ne yazık ki darbecilerin etkisizleştirilmesi hedefiyle sınırlı kalmıyor. Kamuda toplu görevden almalara, gözaltılara, darbecilerle ilgisi, ilişkisi düşünülemeyecek yargı mensuplarının, akademisyenlerin işlerinden atılmaları, gözaltına alınmaları, tutuklanmaları eklendi. “Cadı avının” devam edeceği, OHAL, her türden uygulamaya izin veriyormuş anlayışıyla hareket edileceği anlaşılıyor. Son uygulama, çok sayıda gazetecinin sarı basın kartlarının iptal edilmesi, pasaportlarına el konulmasıdır. Daha da vahimi, bu uygulamanın, çoktan tarihe karışmış olması gereken, yasalar gereği de öyle olduğu varsayılan 12 Eylül dönemine ilişkin adli sicil arşiv kayıtları gerekçe gösterilerek yapılmasıdır. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve diğer meslek kuruluşları bu usulsüz uygulamayı kınadılar. BYEG Müdürü Ahmet Göktürk’e bir yazıyla başvuran TGC’nin açıklamasında, “Yaşanan darbe girişiminin ardından bize sarı basın kartları ve gri görev pasaportları ile ilgili yaşanan sorunlar ulaşmaktadır. Yıllardır Sürekli Basın Kartı taşıyan birçok üyemizin, 12 Eylül dönemine ait adli sicil arşiv kayıtları gerekçe gösterilerek kartı iptal edilmiştir” deniliyor ve uygulamanın durdurulması talep ediliyor. Sarı basın kartlarının iptal edilmesinin kabul edilebilecek bir gerekçesi olamaz. Çünkü bu kartlar gazetecinin siyasi kimliğini, ideolojisini değil gazeteci kimliğini gösterir. Ancak gazetecilik mesleği ile bağdaşmayacak kesin bir mahkumiyetten sonra iptal edilebilir. İkinci bir uygulama ise kimi gazetecilerin yurtdışına çıkarken kullandıkları pek çok ülkeye vizesiz giriş olanağı sağlayan gri görev pasa portlarıyla ilgilidir. Gazetecilerin gri görev pasaportlarını kullanabilmeleri için Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’nce “yurtdışına çıkışlarında sakınca olmadığını belirtir bir yazı” istendiği bildirilmiştir. Gazetecilerin devlet memuru olmadığı gerçeğini, görev pasaportu uygulamasının yalnızca gazetecilere vize kolaylığı sağlanmasını amaçladığını göz ardı eden bu uygulamanın da hangi yasaya uygun olduğu, hangi amaçla bu yönteme başvurulduğu anlaşılmamaktadır. TGC Yönetim Kurulu sarı basın kartı ve gri pasaportu iptal edilen gazeteci sayısı ile iptal gerekçelerinin kamuoyu ile paylaşılmasını istiyor. Bu uygulamalar OHAL rejiminin yalnızca darbecilerin etkisizleştirilmesi ile sınırlı kalması gereken, Hükümet yetkililerince de böyle olacağı belirtilen sınırının aşıldığını gösteriyor. Uygulamanın giderek muhalefeti sindirmeyi, halkın haber alma hakkına kısıtlamalar koymayı, gazetecilik mesleğini yapılamaz hale getirmeyi amaçlayan bir uygulamaya dönüştüğü görülüyor. Gazetecilere, akademisyenlere somut bir kanıt olmaksızın yapılan haksız uygulamalara son verilmesi darbecilerin amaçlarına ulaşmasını önleme açısından da yararlı bir uygulama olacaktır. Çünkü herkesin bildiği gibi ancak özgürlük ortamı darbecilerin ve darbeciliğin hayat damarlarını kesebilir. Özgürlüğün kendini en açık ve net bir şekilde gösterdiği yerler, son darbe girişiminin de kanıtladığı gibi sokaklar, meydanlar ve medya olmuştur. Umut Kurban Bayramı Turizmci, bayram tatilinin resmi olarak 9 gün olduğunun açıklanmasını bekliyor Rus uçağının düşürülmesi, İstanbul ve Ankara’daki terör eylemleri ve darbe giri şiminin ardından olumsuz etkile nen turizmciler, Kurban Bayramı tatilinden umutlu. Turizm sektöründe gözler, hükümetin bazı üyeleri tarafından 9 gün olarak açıklanan Kurban Bay ramı tatilinin resmiyete kavuştu rulmasına çevrildi. Darbe girişimi ardından kamu izinlerinin iptalin den sonra 16 bin oda 35 40 bin rezervasyon iptaliyle karşılaştık larını belirten ETS Tur Genel Müdür Yardımcısı Suat Özbek, geçen hafta izinlerin açılmasıyla 15002000 civarında yeniden rezervasyon yapıldığını söyledi. Hükümet üyelerinin tatilin 9 gün olacağı yönündeki açıklamalarının Kurban Bayramı rezervasyonlarında hareketliliği artırdığını kaydeden Suat Özbek, “Henüz 9 gün olarak resmi bir durum yok ve eğer bu olursa bayramda çok daha yoğun talep olacaktır. Geçen Ramazan Bayramı tatilinin 2530 gün önce açıklanması, vatandaşa erken tatil planlama imkânı sağlamıştı. Aynı şekil Geçen Şeker Bayramı tatilinin 2530 gün önce açıklanması, vatandaşa erken tatil planlama imkânı sağlamış, bu da turizmcilerin yüzünü güldürmüştü. de bu bayram için de bu hafta 9 gün olarak açıklanırsa yine erken planlama fırsatı doğacak” dedi. ‘Bir an önce netleşmeli’ Kurban Bayramı için henüz yoğun talep oluşmadığını dile getiren Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği (POYD) Başkanı Ali Kızıldağ, “Bir an önce karar alınmalı ve bu hafta bayram tatilinin 9 gün olduğu resmi olarak netleştirilmelidir. Ayrıca yaşanan tüm bu olaylar üzerine ülkenin de büyük morale ihtiyacı var” dedi. ‘Pansiyonlar bile dolar’ Şeker Bayramı tatilinin 9 gün ilan edilmesiyle Ege ve Akdeniz sahillerinde yurtiçi turizmde geçen yıla oranla yüzde 2530 düzeyinde bir artış sağlanmıştı. Pansiyonların da dolduğu bu bayram tatilinde olduğu gibi sektör temsilcileri, 9 gün olmasını bekledikleri Kurban Bayramı tatilinde pansiyonların yine dolacağını düşünüyor. l ANTALYA/DHA Biz nasıl bu kadar cahil kalabildik? Masumların kurban gittiği ve yaralandığı bir darbe girişiminin ardından, hava doğal olarak sorularla dolu. Yine doğal olarak, bu soruların kimi doğru kimi de yanlış. Çünkü olay, yalnızca doğru sorulara zemin hazırlayamayacak kadar yeni. Benim kafamda ise, ötekilerin tümünü bastıran tek bir soru var: “Biz nasıl bu kadar cahil kalabildik?” Ve bu soru ile boğuşurken, bir başkasının daha bilincindeyim: “Onyıllar boyunca bu bağlamda görünmeyen köy neredeyse hiç kalmamışken, gittikçe kökleşen ve direnme gücü kazanan bir cehaletin girmediği yer kalmazken, nasıl bu kadar gaflete düşüp körleşebildik?” Haber olmayan bir haberin anlattıkları… Birkaç akşam önce izlediğim bir ana haber programı, kafamdaki bu soruları daha da acıtıcı kıldı. Büyük haber kanallarımızın birinde sunucu, aynen şunları söyledi :”Fethullah Gülen’in ülkeyi ele geçirmeyi ve darbe yapmayı kırk yıldır planladığı ortaya çıktı…” Bu haberi veren genç sunucu, bunları söylerken yüzüne dehşet ve şaşkınlık karışımı bir ifade vermeyi de unutmadı. Haberdeki “ortaya çıktı” söylemi benim bildiğim kadarıyla! uzun süredir gizli kalmış bir olgunun, bir gerçeğin şimdilerde açığa çıktığı anlamına gelir. Oysa ben, bundan otuz kırk yıl önce halka, yani herkese açık bir TV kanalında Fethullah Gülen’in bir camide kaydedilmiş konuşma kaydında şunları söylediğini görmüş ve duymuştum: “Başta ordu, yargı ve eğitim olmak üzere, devletin bütün kurumlarına planlı ve programlı bir şekilde sızacaksınız… ama bunu yaparken asla acele etmeyecek, kimseyi ürkütmeyecek ve çok soğukkanlı olacaksınız… bu hedeflere varabilmek için her düzeyde eğitim kurumları açmaya özellikle önem vereceksiniz…” Tekrar ediyorum: Ben bu kaydı herkese açık bir televizyon kanalında, milyonlarla birlikte izlemiştim. Kayıt, daha sonra da defalarca yayımlandı, tartışmalara konu oldu. Peki, böyle bir olay, yani onyıllar öncesine ait aleni bir olay, bugün nasıl “ortaya çıktı” söylemiyle bir haber olarak verilir? Verilebilirse eğer, bu ne anlama gelir? Son sorunun yanıtını hemen vereyim: Böylesine gözler önüne çıkmış bir olayın yıllar sonra “ortaya çıktı” söylemi ile ve bir haber olarak verilmesi, ancak en önemli kitle iletişim araçlarından biri olan televizyonun yetkililerinin bile içinde yaşadıkları kitlenin balık hafızalı ve cahil olmasına ne kadar güvendikleri anlamına gelir! FETÖ, kendini hiçbir zaman gizlemedi… Evet, FETÖ, aslında hiçbir zaman alışılagelmiş anlamda bir gizli örgüt olarak çalışmadı. Örgütün lideri ne yaptıysa ve yaptırdıysa, bunları hep zamanın her kademedeki iktidar sahipleri ile sarmaş dolaş ya da can ciğer kuzu sarması halinde gerçekleştirdi. Bu bağlamda, Sayın Cumhurbaşkanımızın: “Ne istediler de vermedik!” yakınmasını burada hatırlamakta sanırım yarar var. Bu durumda ve o kanlı darbe girişiminin ardından sorgulamaları sadece sözü edilen örgütün gizli yanları üzerinde yoğunlaştırmak, geleceğin demokrasisini güvence altına almak için asla yeterli olmayacaktır. Çünkü bu bağlamda asıl yapılması gereken şey, nüfusu seksen milyona varmakta olan bir halkın bunca yıl boyunca, üstelik planlı ve programlı olarak böylesine cahil bırakılmasından kimlerin sorumlu olduklarını da iyice sorgulamaktır! DANIŞTAY’DAN ÖRNEK KARAR Karahan’ın berber dükkânı Berberler pazar günü de çalışabilir Danıştay 8’inci Dairesi yerel yönetimlerden pazar günleri çalışma izni isteyen berberlerin de çalışma hakları bulunduğuna, bu haklarını kullanabileceklerine dair karar verdi. Bu karar İstanbul 5. İdare Mahkemesi’ne iletildi. Avcılar Belediyesi de “tarih tahsisi” başvurusunda bulundu. Karar önümüzdeki günlerde verilecek. Avcılar’da erkek berberi Öztürk Karahan, pazar günü işyerinin açık olmasına izin vermeyen Avcılar Belediyesi aleyhine 1 Mart 2012’de İstanbul 5’inci İdare Mahkemesi’nde dava açtı. Mahkeme, 30 Nisan 2014’teki kararında başvuruyu reddetti. Karahan, bunun üzerine bu kararı temyiz etti. Berber Karahan, kira, vergi, elektrik, demirbaş, işçi ücretleri gibi işyeri giderlerinin karşılanması ve sorumlulukları bulunan müşterilerine hizmet verme konusunda kendilerine getirilen kısıtlamanın kaldırılmasında Danıştay’ın emsal oluşturacak karar verdiğini söyledi.” l İSTANBUL/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle