22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 13 Ağustos 2016 TASARIM: İLKNUR FİLİz dizi 11 YETKİSİZ MAHKEME YAYINI DURDURMUŞTU Nurettin veren ve Hikmet Çetinkaya Fethullah Gülen’in yanında 35 yıl huriyet gazetesinde “Fethullahçılarboyunca sağ kolu olarak çalışan da iç hesaplaşma” başlığıyla yayım miş, barolar ve siyasiler ‘sansüre’ karşı çıkmıştı. Cumhuriyet avukat Nurettin Veren, aralarının açılmasın lanmaya başladı. Üç gün sonra ise larının itirazı üzerine ihtiyati tedbir dan sonra konuşmaya başlamıştı. An Gülen’in avukatları tarafından ted kararını yetkisiz mahkemenin ver cak o günün şartlarında bütün kapı bir kararı alınarak yazı dizisi dur diği ortaya çıktı. Yetki itirazı kabul lar kendisinin yüzüne kapatılıyordu. duruldu. Avukatlar başvurularında edilmesine rağmen, mahkeme dizi Gülen cemaatine ilişkin yazılarıyla “Gülen’in kişilik haklarının ihlal edil nin yayımlanmasına ilişkin tedbir dikkat çeken Hikmet Çetinkaya, Nu diğini” ileri sürüyordu. kararını ise kaldırmadı. İşte o yasak Işık rettin Veren ile konuştu. Yazı dizisinin hukuksuz bir şekil Evleri’nin ilk adımıSöyleşi1Mart2005tarihindeCum dedurdurulmasıbüyüktepkiçek lanan dizide Veren’in anlattıklarının bir özeti. 1 Mart 2005’te başlayan yazı dizisi üç gün yayımlanabildi. Gülen’i trilyonlara hükmeden cemaatin başına taşıyan cümle: Yoksul talebelere yardım edelim 2005 yılındaki söyleşide Hikmet Çetinkaya’nın sorularını yanıtlayan Nurettin Veren, Fethullah Gülen’in 1966 yılında İzmir’de öğrencilerin yurt ÇYEATYHİSNAAİKKZKMAI LDYEAİTAZNİ’SNAİINN bulma sıkıntısına dikkat çekerek kendilerine, “Bu çocuklara yardım etsek. Bu gençler camiye gelmiyor, hep ihtiyarlar geliyor. Böyle bir eğitim yardımı teşvikin de bulunalım dediğini” söylüyor. Veren, Gülen’in bu talimatıyla dört yıl içinde 12 Işık Evi yapıldığını ve cemaatin böylece büyümeye başladığını vurguluyor. İşte yasaklanan diziden çarpıcı bölümler: n H.Ç.: 1970’li yıllarda Fethullahçı di Nurettin Veren (ortada), Fethullah Gülen'in Erbakan'a karşı desteklediği Turgut Özal ile birlikte. ‘Özal’a ye bir cemaat ya da örgüt yoktu. Saidi Nursi’nin bir çizgisi yoktu. O zaman Yeni Asya Grubu’yla Mehmet Kutlular’la bağlantılıydı, değil mi? N.V.: 1972’de biz yurda başladığımız dönemde Bediüzzaman’ın yani Saidi Nursi’nin vârisleri ve onun kitaplarını evlerde okuyan klasik Nurcu dediğimiz kişiler vardı. Talebe yok. 5060 yaşlarında küçük esnaflar. Haftada biriki değişik evlerde birisi okur, öbürleri de dinler.. çok kısa açıklamalar yapılır, orijinalite bozulmasın diye 1970’e kadar bu şekliyle.. hiçbir ayrılık ve ayrı bir fraksiyon yok. Fakat Fethullah Hoca’nın üniversite gençlerine el atma dönemi var... n H.Ç.: Yıl kaç oluyor? N.V.: 1967’de üniversite talebeleri birinci sınıfa girmişiz, ilk biziz yani. n H.Ç.: 30 küsur yıldan bu yana Fethullah Gülen’i kuşkuyla izliyorum. Örgütlenme modeli.. o zaman Ege’de tek üniversite vardı Ege Üniversitesi ve Ege Üniversitesi’ne bağlı yüksekokullar vardı.. Anımsarsanız o yıllarda özel okullar da vardı. N.V.: Özel okullar 80’de başladı. n H.Ç.: Hayır, özel üniversitelerde ve Ege Üniversitesi’nde örgütlendiği biliniyor. N.V.: Mehmet Atalay, Mehmet Kadan, Halil İbrahim Uçar, lşılay Saygın, ben, pek çok arkadaş Ege Üniversitesi mezunu... n H.Ç.: Bu saydığınız isimler Fethullah Gülen’den, daha doğrusu Nurculuktan etkilenen isimler... N.V.: Fethullah Gülen’in vaazlarındaki otantik bir ortamda, sarığının arkasına uygun olması, genç olması, sakalsız olması, heyecanlı, daha çok hamasi şeyler anlatması... Bizleri çok etkiledi... n H.Ç.: Peki, siyasi kimliği neydi Fethullah Hoca’nın o zaman. Adalet Partisi’ne yakındı bilindiği kadarıyla... N.V.: O zaman bütün Nurcular Adalet destek’ talimatı ‘Talebe yetiştirelim’ ‘Parti kuralım’ verdi n H.Ç.: Peki, Turgut Özal’la ilişkisi var mıydı? N.V: Turgut Özal’ın va azları dinlemeye geldiği Yöntemde anlaşamadılar ni söylüyorlar. Ben bir sefer İzmir’de, bizim, Çeşme’deki eve geldiğini hatırlıyorum. Tabii o zaman Devlet Planlama’da memurdu. Va n H.Ç.: 1982’de anayasayı milletvekili olsaydı, ilerde bu n H.Ç.: Fethullah Hoca’ya... desteklediniz.. önünü tıkar, Cumhurbaşka N.V: Erbakan, Fethullah N.V: Özal’ı desteklemek için nı olamazdı, demek ki onda bir Gülen’e dedi ki, “Hocam bera bir ciddi kampanya yapıldı. hayır varmış” dedi. Hayatımda ber bir parti kuralım”, Erbakan Özal o arada.. Milli Selamet benim ilk hatırladığım o... Ama da üniversitede hoca o zaman. Partisi’nden (parti adını ha hepimiz bir oy verme çabası Daha hiç siyasi faaliyeti yok. tırlamaya çalışıyor) adaylığı içindeydik. 66’da, bizim ilk kampımızda. nı koydu. n H.Ç.: MSP’ye oy verdiniz, Hoca da dedi ki, “Ben siyasete n H.Ç.: 77 seçimlerinde MSP’nin adayıydı... girmek taraftarı değilim.. Siz İzmir’den adaydı.. N.V: MSP’ye değil, Özal’a de girmeyin, beraber talebe ye N.V: Özal’ı desteklemek (kazandırmaya çalışıyoruz).. tiştirelim. Siz üniversitede ho için.. ama o günkü potansi MSP ile Hoca’nın arası hiç casınız, asistan yetiştirerek, si yelin ne olduğu ortaya çıktı, yok. Öyle gizli ve eski bir ha yasetle değil içeriden fethede Özal kazanamadı. Bizden en tıra: Biz 6667 senesinde Buca lim, eleman yetiştirelim..” dişe edenlerin endişesine iyi Kaynaklar’da kamp yaparken n H.Ç.: Yani şunu söyleye bir cevap, “Bu kadar uğraşma Erbakan Hoca geldi. Ben Scoda bilir miyiz, bu hep yazılan nıza rağmen bir Özal’ı kazan bir kamyonetle, Kaynaklar’dan söylenen, iddia edilen ve be dıramadık” derken, “İyi oldu, Buca Dokuz Çeşmeler’e getir nim de üzerinde sık sık dur Fotoğrafı bileçünküozamanÖzalopartiden dim. duğum bir şey, Hoca özellik le, eğitim kurumlarında öğrenci yetiştirerek devlet erkinde yapılanma, devlet erkini ele geçirme amacı vardı! N.V: Evet. İlk teklifte bu cevabı verdi. Erbakan Hoca: “Olmaz öyle şey. Bu iş yapılacaksa çıkılır siyasette yapılır. Senin dediğin gibi içeriden gizli, ilegal yollarla böyle bir şey yapılmaz, devlet de bundan rahatsız olur... İslami de değil.” azlara geliyormuş ama yakın bir temas görmedim.. n H.Ç.: Özal ve ailesinin Nakşi olduğu biliniyor... N.V: Fakat öyle bir sık temas yoktu, ben bir sefer geldiğini hatırlıyorum. Bence şöyle düşünüyordu: Erbakan Hoca’ya bir antipatisi var. Kendine daha yakın buluyordu Özal’ı, belki de, onun için destekleyin diye bize talimat ver yasakladıBöyle araları bir sertleşti. Er bakan Hoca’nın davranışı bana göre daha mertçe. n H.Ç.: İlk ve son görüşmeleri o zaman mı oldu? N.V: Ondan sonra pek görüştüklerini hatırlamıyorum. di. MSP’yi değil ama Özal’ı, Erbakan’a alternatif olur diye.. İşi hep içerden yıkarak, insanları birbirine vuruşturarak, tokuşturarak yapmak gibi bir prensibi var. Partisi’ne yakındı. Ama bizim öyle, hem yaş itibarıyla hem de o günkü durumu muz itibarıyla pek siyaset yapmamız söz konusu değil. Ama Nurcuların hepsinin şeyi (eğilimi) Adalet Partisı’ydi. Demokrat Parti, devamı Adalet Partisi. Hatta Süleyman Demirel Nurcuların başı diye (kendini nitelendirirdi). Kendisine de bir soru soruyorlar: “Efendim, hani siz başa geldiğiniz zaman İslami bir idare getirecektiniz. Bakanlarınız falan Nurculardan olacaktı...” “İşte ben varım ya, ben başkanım” diyor. O tabii Nurcuları memnun etmek için. n H.Ç.: 70 ile 80 arasında, 12 Eylül 1980’e kadar Mehmet Kutlular’ın, o grubun çizgisindeydi... N.V.: Evet.. ayrı gayri yok. Şimdi orda İzmir’de Mustafa Birlik var. Hüseyin Çahadır var, bunlar Hoca gelmeden önce evlerinde Risalei Nur okuyan, klasik Bediüzzaman talebesi insanlar. Küçük esnaf ve stil o yani... Akşamları evde oturup 2 saat 3 saat misafirlik gibi çay içilip kitap okunup gidiliyor. Fethullah Hoca’nın gelmesiyle orada bir rahatsızlık oldu. Abi konumunda olan Hüseyin Çahadır ve Mustafa Birlik.. Onların hedefinde talebeye inmek veya talebeyle meşgul olmak, yurt, okul, ev tutmak diye bir şey yok. Çünkü Risalei Nurlarda ‘her ev bir Nur medresesidir’ deniyor. Yani yeri mekânı mühim değil... n H.Ç.: (Kadının burnunun ucu bile görünmeyecek diyen Fethullah Gülen, ANAP iktidar olduktan sonra, bu sıkma baş dediğimiz eylemler başladı. Eylemlerin öncüsü de, o zaman, Ege Üniversitesi’nde öğretim üyesi ya da görevlisi olan Fehmi Koru’nun eşi öncülük ediyordu.) Ama Özal’la görüştü. Fethullah Gülen ve camilerde vaaz vermeye başladı. Eylem yapmayın, başınızı açın diye. N.V.: En son Reha Muhtar’la canlı yayında yaptığı röportajda “Başörtüsü füruattır, bu dinin hükmü değildir; yöreye, töreye ve coğrafyaya göre.. bu, insanların karar vereceği, kendi içtihatlarıyla tercih yapacağı bir şeydir. Dinin esası değildir başörtüsü” dedi. Cemaatin içerisindeki insanların, bu zikzaklardan, bu virajlardan o kadar sersem oldu ki ruhları, yani siyah dediğine ertesi gün beyaz diyor; bu tür söylemlerle insanlar şaşkına döndüler... n H.Ç.: Ne yapacaklarını şa şırdılar... n H.Ç.: Zeytinyağı N.V.: Bunlar tabii varken margarin yen çarpıcı virajlar, ya mez ama, o sağlık açı ni kırılma noktaları. sından değil domuz ya Örneğin “Fotoğraf ğı var diye... eşittir put”diyordu. N.V.: Besmeleli et mev Benim 6 tane çocu zuunda o kadar hassasi ğum var; 6’sının da yet var ki, her gittiğimiz bir tanesinin res evde, önümüze konan mi yok. Son büyü bir sofrada analarımızın, dükten sonra çekil kardeşlerimizin, akraba di. Küçüklük resim larımızın evinde yemek leri yok. Veren’e göre ‘Başörtüsü füruattır’ açıklamaları ya yiyemedik. besmeleli mi, n H.Ç.: Siz çektirmediniz. pan Gülen, daha önce fotoğraf çektirmeyi, marga sanayağı var mı, yok ya rin kullanmayı, hatta kola içmeyi bile yasaklamış. diyor adam, “Besmele N.V.: Hiç kimse n H.Ç.: Ama Fethullah siz olur mu, burası Müs nin evlilik, nişanlılık fotoğrafı Gülen neredeyse 6 yıldır lüman ülkesi. Herkes neredeyse yok. Amerika’da... Bismillah der keser”... Sen bunu n H.Ç.: Eşiniz 17 yaşındaydı N.V.: Kola içmeyen bu cemaat, gözünle görüp kıbleye yatıracak evlendiğiniz zaman ve siz onu hatta şarap içmekle kola içmek sın “Allahü ekber deyip besmele örttünüz. aynı, diye düşünüyor. Kola içi çekeceksin, ondan sonra bu ye N.V.: Evet, örttük. len bir bardağı kullanmaz. Bun nir”... Bu sefer aileler içerisinde n H.Ç.: Anneniz 70 yaşından lar onun o günkü hükümleri ve birinci sınıf Müslüman, ikinci sonra başını örttü. emirleri, fetvaları. Ve bu insan sınıf Müslüman diye cemaat ara N.V.: Ama hanımı, evlenince lar buna aynen itaat ettiler. Mar sında ayrım ve kırılmalar yara kendi ideallerimiz böyle öğretil garin olan evden hiçbir şekilde tarak, toplumdan farklı bir Müs diği için. O kadar açmazlar var kimse bir şey yemez, “Margarin lümanlık oluşturulmaya çalışıl ki... Bu cemaat içindekilerin hiç de domuz yağı vardır” diye yazı dı. Kıyafeti farklı, yemesi içme biri kola içmez. Amerika’ya yar lı kâğıt dağıtıldı. Hiç kimse mar si farklı, kola içmiyorsun, kola dım olur diye. garin yemedi... varsa o bardaktan içilmiştir di ye bardak da kullanmıyorsun... Margarin vardır diye hiçbir yemek yemiyorsun. Besmelesiz et vardır diye... Bu sefer insanlar, toplumun içerisinde ikinci bir Müslümanlık şekli oluşturdu kendine has. n H.Ç.: Kobay.. N.V.: Sahabenın elbiseleri omzundan eskirmiş bir de ayaklarından, niye namazda dururken, ayaklarını iki karış açarlarmış. Doğrusu buymuş. Bugünkü camidekilerin ise Hanefi fıkhına göre iki ayağının arası 4 parmak olacak. Şimdi biz özellikle camide farklı Müslümanız ya, iki karış ayağımızı açıyoruz. Bu sefer camidekilerle ters düşüyoruz. Diyorlar ki sizin duruşunuz bile farklı. Gittiğin yerde hep bu tepkiler. Kıblename, kıble ölçme furyası başladı. Çünkü bütün camilerin kıblesi yanlıştır bir ölçelim dendi.. H.Ç.: Kaçlı yıllarda bunlar oldu? N.V.: İşte 70’lere 80’lere kadar bu böyle devam etti. BİTTİ C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle