27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 6 Temmuz 2016 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Müjde ‘ölüm’ getirecek ekonomi 9 Hükümetin ‘bayram müjdesi’ olarak sunduğu paketten İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın en kritik maddelerini 1 yıl daha erteleme kararı çıktı MUSTAFA ÇAKIR Hükümetin “bayram müjdesi” olarak sunduğu paketten, emekçiye “güvencesiz yaşam” çıktı. AKP, 2012 yılında yürürlüğe giren, sonrasında değişikliklerle “delik deşik” edilen, ancak 4 yıl sonra 1 Temmuz’da tamamı yürürlüğe girebilen İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Yasası’nın en kritik maddelerini 1 yıl daha erteleme kararı aldı. Emekçinin sağlığı ve güvenliğini hiçe sayan bu karar da kamuoyuna “müjde” olarak duyuruldu. Başbakan Binali Yıldırım, paketi açıklarken, İSG Yasası’nın bazı hükümlerinin yürürlük tarihinin 1 Temmuz olduğunu anımsattı. Yasanın bazı hükümlerinin yürürlük süresini 1 yıl öteleyeceklerini belirten Yıldırım, bazı konularda altyapının henüz hazır olmadığını, bu altyapıyı hazırlayana kadar zamana ihtiyaçları olduğunu söyledi. İSG Yasası 30 Haziran 2012’de yürürlüğe girdi. Ancak yasa yürürlüğe girdiği andan itibaren işyerlerinin tehlike sınıflarına göre aşamalı bir geçiş öngörüldü. Elliden çok çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıftaki işyerleri için 1 Ocak 2013, elliden az çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıftaki işyerleri için 1 Temmuz 2013, kamu kurumları ile elliden az çalışanı olan İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası, 2012’de çıktı. 2013’te, 2014’te, 2015’te değiştirildi. En kritik maddeleri sürekli ertelendi. Yetmedi bağlı yönetmelikler de ertelendi. Madenlerde “hayat hattı” kurulması 2017’ye bırakıldı. Hükümet şimdi müjde diyerek bir kez daha yasayı erteleyecek. az tehlikeli sınıftaki işyerleri için 1 Temmuz 2014 yürürlük tarihi olarak belirlendi. Ancak bu tarihler sürekli ertelendi. Yasa elliden az çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için 1 Ocak 2014’te yürürlüğe girebildi. Kamu kurumları ile elliden az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için ise yasa ancak 1 Temmuz 2016’da yaşama geçirilebildi. Yani yasanın tamamı ancak 4 yıl sonra yürürlüğe girebildi. Ayrıca bu süre içerisinde yasa da sürekli değişiklikler gerçekleştirildi. Soma’da 301, Ermenek’te 18 madencinin yaşamını yitirmesinden hiçbir ders alınmadı. Yasa 2013’te, 2014’te, 2015’te değiştirildi. Yasada Maden İşyerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği’nde de değişiklik yapıldı. Maden ocaklarında işçilerin yer üstüne güvenli bir şekilde çıkmaları sağlayacak “hayat hattının” kurulması 2017 yılına ertelendi. Personel takip ve izleme sisteminin kurulması işi de 2017’ye bırakıldı. Facialardan hiçbir ders almayan hükümet tüm bu ertelemelere karşın yasanın kritik düzenlemelerini bir kez daha erteleyecek. Başbakan’ın açıklamalarından yasanın 1 Temmuz’da yürürlüğe giren bölümlerinin erteleneceği sonucu çıktı. 1 Temmuz’da kamu kurumları ile elliden az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirilmesi yaşama geçirilmişti. Şimdi bu düzenleme ertelenecek. İşverenlerin talepleri karşılancak. ‘Panama’cı Türkler dünya basınında Siyasi liderler dahil dünyaya yön verenlerin offshore hesaplar üzerinden milyarlarca dolar vergi kaçırdıklarını gözler önüne seren Panama belgelerini ilk yayımlayan gazete olan Almanya’daki Süddeutsche Zeitung, Cumhuriyet iş birliği ile Panama belgelerinin Türkiye dosyasını açtı. “Tehlikeli yakınlık” başlıklı haberde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yakın işadamlarının paravan şirketler kurduğuna dikkat çekildi. Cumhuriyet’in “Panamacı Türkler” başlığı altında 5’i Erdoğan’a yakın 6 Türk işadamının offshore faaliyetlerini aktardığını, bunlardan birinin Erdoğan’ın prestij pro jesi gördüğü üçüncü havalimanı ihalesini alan Mehmet Cengiz olduğunu belirten gazete, bunun üzerine Cengiz’in Cumhuriyet’e telefon açıp küfrettikten sonra “Beni katil etmeyin” dediğine dikkat çekti. Bunun “cinayet tehdidi” olarak algılanması gerektiğine dikkat çeken Süddeutsche “Türkiye’de eleştirel gazetecilerin yıllardır davalar, hapisler ve tehditlerle uğraştığını” vurguladı. Gazete, MİT TIR’larının Suriye’ye silah taşımasıyla ilgili haber yüzünden Can Dündar ile Erdem Gül’ün hapse atıldığını ve Dündar’ın 6 Mayıs’ta suikast girişiminden kurtulduğunu hatırlattı. l Dış Haberler Sarraf’a 2 yeni avukat Ünlü hukuk şirketi Clifford Chance ile anlaştı ABD’de tutuklu bulunan İran asıllı işadamı Rıza Sarraf, kendisini savunması için yıllık 2 milyar dolara yaklaşan geliriyle dünyanın en büyük 10 hukuk firmasından biri olarak gösterilen İngiliz şirket Clifford Chance ile anlaştı. Hürriyet’in haberine göre; Sarraf, savunma ekibine Clifford Chance şirketinin Washington bürosundan George D. Kleinfeld ile New York ofisinden Edward Casey O’Callaghan’ı da kattı. Sarraf, geçen hafta ABD eski Adalet Ba kan Yardımcısı ve iddianameyi hazırlayan Başsavcı Preet Bharara’nın üniversite arkadaşı Viet D.Dinh ve 2 avukatı daha savunma ekibine dahil etmişti. Bu avukatlar savaş suçları soruşturmalarına katılmış uluslararası ceza mahkemesi uzmanı olarak biliniyor. Sarraf’ın dün duyurduğu yeni avukatlarından eski savcı Edward Casey O’Callaghan, kara para aklama ve bankacılıkta yapılan sahtecilik konularında uzman olarak tanınıyor. l Haber Merkezi Fransa’dan Limak’a VETO Lyon SaintExupéry ne göre Limak’ın ihaleyi alamama Havaalanı’nın sının sebebi, şir özelleştirme ketin kurucusu si kapsamın Nihat Özdemir’in da en yüksek adının, 17 Aralık teklifi veren Li yolsuzluk ve rüş mak Holding’e Auvergne Nihat Özdemir vet operasyonunda adının 42 kişi RhôneAlpes Böl lik yakalama liste ge yönetimi Başkanı sinde yer alması. Laurent Wauqiez’den Listede Özde veto geldi. mir ile birlikte 3. Wazquiez “Saint Havalimanı’nın yapı Exupéry Havaalanı’nı mında ortak olan Or yabancı bir şirkete bı han Cemal Kalyon rakmamız söz konu cu ve Ömer Faruk su olamaz. Türk şirke Kalyoncu’nun da bu tin havaalanını alması lunduğuna dikkat çe nı uygun görmüyorum. kilen haberde, işadam Havaalanı ulusal ege larının Erdoğan ile ya menlikle alakalı bir ko kın ilişkisinin çok faz nu” dedi. Le Figaro’nun la şüphe doğurduğuna haberine göre, Limak işaret edildi. Limak’ın daha önce de Nice Ha bu ‘kötü şöhreti’nin vaalanı için en yüksek ihaleyi almasına en rakamı vermişti. gel olduğu ifade edil Haftalık yayın yapan di. Fransa basınına L’Obs gazetesinin habe göre Paris Havalima rine göre ise Wauquiez, nı CEO’su Augistin de Limak Holding’in Saint Romanet’in özellik Exupéry Havaalanı’nı le 3. Havalimanı’nda satın almak için verdi ki kamulaştırmaları ği yüksek teklifi red ‘saçma ve akıldışı’ di detti. L’Obs’tan Donald ye nitelemişti. Hebert’in kulis bilgisi l Ekonomi Servisi Gönüllerin şampiyonu İzlanda Avrupa Futbol Şampiyonası’nda finale yaklaşıyoruz. Sempatik tavırları, aykırı stratejileri, toplumcu inançları, amatör ruhları... ve daha bir dizi etken nedeniyle tüm futbol severlerin gönlünü fetheden İzlanda ne yazık ki çeyrek finalde elendi. Avrupa’nın futbol devlerine neredeyse bir aydır kafa tutmayı başaran bu sempatik insanlar hakkında sosyal medyada neler yazıldı çizildi, neler... Örneğin; “İzlanda’da Sendikalar Konfederasyonu’nun (ASI) 106 bin üyesi olduğu ve çalışanların yüzde 90’ının toplusözleşmeli olarak istihdam edildiği”; ve “İzlanda meclisinin yarısının kadın üyelerden oluştuğu, halkın yüzde 100’nün sağlık sigortası olduğu, ama ordusunun olmadığı”… bilgileri sıkça paylaşıldı. Hatta, gerek teknik heyetin, gerekse futbolcularının aykırı halleri de medyada ilgi konusuydu. Kalecilerinin, İzlanda’nın Eurovizyon’a katılacak parçasının klibinin yönetmeni; teknik direktör yardımcısının (bundan sonraki yeni direktörleri) bir diş hekimi olduğu, geri kalan futbolcuların da çoğunlukla başka mesleklerden gelen mütevazı oyunculardan oluştuğu bilinmekteydi. Bir diğer medyatik bilgi ise teknik heyetin her milli maç öncesi taraftarlarla bir kahvede buluşup “taktik tartıştıkları” ve “ilk 11’in” bu toplantılara katılanlara (kimseyle paylaşmamaları koşuluyla) herkesten önce bildirildiği haberleri idi. Öykü bu ya, bir paylaşım da “kiliseye yıllık 80 Avro vergi söz konusu olunca, topluca Sümer dinine geçmiş olduklarını” aktarmaktaydı! HHH Ancak bu sempatik balıkçı / şamanist (!) / futbolcular ülkesinin aykırılıkları aslında bunlarla sınırlı değil. Bu köşenin ana konularını ilgilendiren ekonomi/politik yazınına da deneyimleriyle büyük katkıları olan bir toplum İzlanda. İzlanda 1990’lara değin çoğunlukla balıkçılık, deniz ürünleri, alüminyum ve enerji ihracatına dayalı bir ekonomiydi. Daha sonraları giderek “bölgesel finans merkezi” olma hayaline soyundu. Toplam nüfusu 320 bin kişi olan bu küçük adacık giderek uluslararası finans piyasalarına vergi ve spekülatif kazançlar cenneti olarak pazarlandı. Yüksek faiz ve vergi avantajları ile cezbedilen küresel sıcak para İzlanda’ya akıyor ve borçlanmaya dayalı sanal büyümeyi kamçılıyordu. O kadar ki 2000’li yıllara gelindiğinde bankacılık sisteminin finansal varlıklarının değeri, İzlanda milli gelirinin on misline çıkmış; ulusal para birimi krona da 19942008 arasında yüzde 900 değer kazanmış (döviz ucuzlamış) durumda idi. Büyümenin ana sektörleri ise konut inşaatı, emlak ve borsa faaliyetleri idi. Bu dönemde bankalar konsorsiyumu tarafından inşa edilen ve Avrupa’nın en büyük cam binası diye pazarlanan Harpa Konser Salonu, İzlanda’nın “çılgın projesi” diye anılarak tarihe geçti. 2008 küresel krizi İzlanda’nın borçlanmaya ve spekülatif değerlere dayalı bu yapay büyümesine set çekti. Kuruyan sıcak para akımları faizlerin ve enflasyonun patlak vermesine neden oldu; İzlanda milli geliri 2008’den 2010’a yaklaşık yüzde 40 geriledi, işsizlik oranı yüzde 2.5’ten yüzde 9’a fırladı. İzlanda’nın krize karşı geliştirildiği politikalar ise dönemin ana akım tavsiyelerine tamamıyla aykırı ve zıt görünümde oldu. 2008 krizi sonrasının gözde sloganı “finansal sistemin sağlığı gereğince...” diye aktarılan sert kemer sıkma ve bankacılık sistemine kaynak aktarma politikaları yerine, ülkenin aşırı riskli üç büyük bankasının iflasına göz yumuldu. Son derece sert sermaye kontrolleri ile finansal spekülasyonun önü kesildi; Krona’nın yüzde 60’a yakın oranda devalüe edilmesine yol açıldı. Rekabetçi döviz kuru sayesinde ücretlerin ülke içerisinde yüksek tutulmasına olanak sağlandı ve geleneksel ihracat sektörlerine dayalı reel ekonomik aktiviteler hızlandırıldı. 2015’e gelindiğinde işsizlik oranı yüzde 4’e; enflasyon oranı yüzde 2.5’e gerilemiş; büyüme oranı ise yüzde 4.5’e yükselmiş idi. İzlanda, finansal spekülasyon ve borçlanmaya dayalı “çılgın projeler” tuzağından kurtulup, (mütevazı olanaklarıyla) reel ekonomik gücüne ve toplumcu dayanışmasına dayalı ekonomik ve sosyal politikalarıyla 2008 krizine karşı geliştirdiği alternatif (ve aykırı) duruşuyla anılageldi. Bütün bunların Avrupa’nın futbol devlerine karşı elde edilen başarılara dönüşmesi elbette tesadüf değildi. Futbol ile başladık, nerelere geldik... Hani hep söylenir ya, “futbol asla doksan dakikalık bir oyundan ibaret değildir” diye... HHH Çocukluğumuzun bol şekerli, kumaş mendillere konulmuş mütevazı harçlıklı, esenlik ve barış dolu bayramların özlemiyle, tüm okurlarımın bayramını kutlarım. KISA...KISA n HSBC ekonomistleri yayımladıkları notta, Brexit etkilerine karşı en fazla Türkiye ve merkez Avrupa’nın savunmasız olduğunu vurguladı. n CRM ve çağrı merkezi hizmet sağlayıcısı Teleperformance ve Gittigidiyor, çağrı merkezi sektörünün en prestijli ödüllerinden Contact Center World Awards’ın Londra’da düzenlenen Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölge finalinden ‘En İyi Dış Kaynak İş Ortaklığı’ kategorisinde ödülle döndüler. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle