27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ AKTOB: 750 bin Rus turist bekliyoruz Geçen yıl Antalya’ya 2 milyon 800 bin Rus turistin geldiğini hatırlatan Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Yusuf Hacısüley Rus turist gelebileceği öngörüsünde bulundu. Kriz nedeniyle Antalya bölgesinde birçok otelin açılmadığını da anımsatan Hacısüleyman, çözüm sonrasında da man, krizin çözülmesiyle bu yıl 750 bin açılamayacağını aktardı. Hacısüleyman 8 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Çarşamba 6 Temmuz 2016 Enflasyon fakiri vurdu DİSK Birleşik Metalİş Sendikası’na göre nüfusun en yoksul yüzde 20’lik kesimi için enflasyon yüzde 207, en zengin yüzde 20’lik dilim için ise yüzde 195 oldu Ekmekte, ette, kirada, toplu ulaşımda alım gücü kaybı yaşandı. Sofraların vezgeçilmezi ekmek enflasyona yenildi. DİSK Birleşik Metal İş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) tarafından hazırlanan ‘Enflasyon ve Hayat Pahalılığı’ raporunun sonuçlarına göre Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yüzde 0.47 olarak açıklanan aylık Tüketici Fiyat Endeksi’ndeki artış, kendi hesabına çalışanlar için yüzde 0.60, düzenli işlerde çalışan ücretliler için yüzde 0.55 olarak gerçekleşti. Mesleğe göre aylık enflasyondan en çok etkilenenler yine yüzde 0.6 ile ‘Nitelikli Tarım, Ormancılık ve Su Ürünleri Çalışanları’ olurken, en yoksul yüzde 20’lik kesim için bu oran yüzde 0.63 oldu. BİSAM tarafından farklı gruplara göre enflasyon verileri TÜİK Tüketim Harcamaları İstatistikleri ve TÜİK Tüketici Fiyat Endeksi Harcama Gruplarına Göre Endeks sonuçları kullanılarak hesaplanıyor. Zengini etkilemedi BİSAM tarafından yapılan hesaplamaya göre AKP hükümetleri döneminde enflasyon çeşitli gelir ve tüketim grupla rı için farklı sonuçlar yaratıyor. Buna göre; n Haziran 2003Haziran 2016 dönemleri arasında genel TÜFE yüzde 179 olarak gerçekleşirken bu oran düzenli ücretlilerde yüzde 199 oldu. n Nitelik gerektirmeyen işlerde çalışanlar için yüzde 208’e çıktı. n Temel gelir kaynağı ücret ve yevmiye olanlar için yüzde 199 oldu. n Nüfusun en yoksul yüzde 20’lik kesimi için yüzde 207 oldu. En zengin yüzde 20’lik dilim için ise enflasyon yüzde 195 oldu. Buna göre enflasyon yoksulu daha fazla vurdu. BİSAM tarafından yılbaşından bu yana ve geçen yılın aynı dönemine göre enflasyon oranındaki ücret artışları dikkate alınarak yapılan alım gücü kaybı hesaplamasına göre, enflasyon oranında ücret artışı alan ücretliler ekmek karşısında yıllık yüzde 3, koyun etinde yüzde 6.1, tavuk etinde yüzde 8.4, zeytinyağında yüzde 14.1, kirada yüzde 2.2 alım gücü kaybı yaşadı. Vapur ücretinde yüzde 2.1, belediye otobüslerinde yüzde 1.4, metro ücretinde yüzde 2.4 seviyesinde kayıp gerçekleşti. Ulaşım fiyatlarındaki kayıplar geçen yılın aralık ayından bu yana yüzde 9’u bulan fiyat artışlarından kaynaklandı. Ulaşım alanında en yüksek alım gücü kaybı banliyö trenlerinde yüzde 8.73 ile gerçekleşti. l Ekonomi Servisi Yeni endeks gerekiyor BİSAM tarafından Haziran 2003Haziran 2016 dönemlerine göre gizli yoksullaşma oranları da hesaplandı. Hesaplama TÜFE verilerinin farklı gelir ve tüketim gruplarının harcamalarını temsil etmemesinden kaynaklanan gizli yoksullaşmayı ortaya koyuyor. Buna göre son 13 yıllık dönemde (Haziran 2003Haziran 2016) gizli yoksulaşmayı en yoğun olarak yaşayanlar işteki duruma göre yüzde 15.2 oranla yevmiyeliler, mesleğe göre yüzde 13.8 ile nitelik gerektirmeyen işlerde çalışanlar. Gelir gruplarına göre yüzde 13.5 en yoksul yüzde 20’lik gelir grubu oluşturdu. Raporda şu önerilere yer verild: n Ücret artışlarında dikkate alınacak ayrı bir endeks oluşturulmalı. n Fiyatı sistematik olarak gerileyen teknolojik ürünler mal sepetinden çıkartılmalı. n Toplum tarafından yaygın kullanılmadığı halde, yüksek değer taşıdığı için ciddi biçimde enflasyonu etkileyen ürünler mal sepetinde yer almamalı. n Hükümet mensuplarının TÜİK’e müdahalesi anlamına gelecek yaklaşımlardan uzak durmalı. Önce çalışana yatırım yapın Federer: Şirketler dijitale yatırım yapmak istiyorlarsa işe insana yatırım yaparak başlamalı. ŞEHRİBAN KIRAÇ nizin ihtiyaçlarını anlamalı ve onlara değer katacak yatırım Dünyanın en iyi 100 diji lar yapmalısınız” dedi. tal yöneticisi arasında yer alan Bayer Dijital Gelişim Lide Çok fırsat var ri Jessica Federer’e göre bir şir Federer, büyümek isteyen keti şirket yapan, çalışanları küçük işletmeler için birçok fır dır. Şirketler dijitale gerçekten sat bulunduğunu, büyümek ve yatırım yapmak istiyorlarsa işe uluslararası arenada yer almak insana yatırım yaparak başla istiyorlarsa dijital fırsatları de malılar. Dijital yetenekleri, en ğerlendirip dünya ile bağlantı iyi bilim insanlarını, en iyi ana kurmaları gerektiğini anlattı. listleri şirketlerine dahil etme Hizmetleriyle ve müşteri iliş liler. Biz de Bayer’de buradan kileriyle değer yaratmayı öğre başladık; dijitalin teknolojik de nemeyen şirketlerin gelecek ğil insani bir konu olduğu dü te de büyük zorluklar yaşaya şüncesindeyiz. cağını anlatarak, “Bayer 150 yı Günümüzde artık teknoloji lı aşkın süredir hizmet veren yi ve dijitali odağınıza alma bir kurum olarak bu değişi dan gerçek bir işletme ol mi çok iyi yönetiyor. Bu mamın mümkün olmadı 150 yıl içerisinde at ara ğına işaret eden Federer balarından, trene, araba şirketleri dijitale yatırım lardan, jet uçaklara geçiş yaparken öncelikle ha yaşandı; biz değişime alı cimden ziyade ürünün şık bir şirketiz. Kolay ger değerine odaklan çekleşmese de deği ması gerektiğini şim kurum içerisin söyledi. Federer, de önce insanlar “Ne kadar sattığı la başlıyor. Sürdü nız değil, yarattı rülebilir olmasını ğınız etki önem amaçlıyoruz. Her li. Üründen ziyade zaman ilk değişi hizmete odaklanma mi sizin yapmanız yı birçok sektörde gerekmiyor, sür görüyoruz, özellik dürülebilir bir şe le de yaşam bilim kilde uygulayabil lerinde. Veriyi kul mek daha önemli” lanarak müşterileri Jessica Federer diye konuştu. En değerli Koç Holding Borsa İstanbul’un (BİST) en büyük 20 şirketinin piyasa değeri, 2016’nın ilk yarısında yaklaşık 30 milyar lira daha arttı. 31 Aralık 2015 sonu itibarıyla Borsa İstanbul’daki şirketlerin toplam piyasa değeri yaklaşık 555 milyar lira düzeyinde gerçekleşti. Bu rakam 30 Haziran 2016 sonu itibarıyla da 40 milyar lira artarak 595 milyar liraya çıktı. Piyasa değeri artanlar Garan ti Bankası, Koç Holding, Akbank, Turkcell, Türk Telekom, Enka, Sabancı Holding, BİM, Yapı ve Kredi Bankası, Efes, Ereğli Demir Çelik, Ford, Emlak Konut, Vakıfbank ve Tofaş oldu. Uzun dönem ‘en değerli’ olan Garanti Bankası ise bu dönemde koltuğunu Koç Holding’e kaptırdı. Borsa İstanbul’un 2016 Haziran sonu itibarıyla en değerli 20 şirketinin 7’sini bankalar oluşturdu. l Ekonomi Servisi Dr. Bengi Akbulut (solda) ve Prof. Dr. Fikret Adaman Özlem Yüzak’ın sorularını yanıtladı. Az tüket, çok paylaş ‘Büyümeme’, ekonomik ilişkilerin neye hizmet etmesi gerektiğini yeniden düşündürerek daha adaletli bir ekonomiyi amaçlıyor ÖZLEM YÜZAK Adına isterseniz “büyümeme” deyin ya da dilerseniz “planlı küçülme”... Küresel kapitalist sistemin biteviye pompaladığı, neredeyse var olmanın anahtarı haline getirdiği “büyüme” olgusuna karşı ‘degrowth’ yani planlı küçülme modeli Avrupa başta olmak üzere birçok ülkede ciddi biçimde tartışılıyor.  Hızlı yoksullaşma, artan eşitsizlikler ve sosyoekolojik felaketlerin hüküm sürdüğü bir dönemde yaşıyoruz. Egemen söylem bunların ekonomik kriz, yetersiz büyüme veya azgelişmişlik sonucu ortaya çıktığı konusunda hemfikir. Bu söyleme karşı çıkan büyümeme veya planlı küçülme (degrowth) yanlıları ise büyümenin bu problemlerin ana nedeni olmakla kalmayıp masraflı, ekolojik olarak sürdürülemez ve içsel olarak adaletsiz olduğunu öne sürüyor.  İhtiyaç kadar üretim Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Fikret Adaman ve bağımsız araştırmacı Dr. Bengi Akbulut ile uluslararası arenada daha fazla gündeme gelen bir kavram, bir hareket olan büyümeme üzerine konuştuk. n Nedir Büyümeme? Büyümeme, kalkınma ve büyümenin eleştirisi üzerinden yürütülen bir kavram. Aslında mesele büyümemek değil, şöyle söyleyelim: Büyüme sorunları çözen bir konu değil, buna inanmaktan vazgeçmek. Tarım, sanayi ve hizmetler sektöründe büyümeyi önceleyen politikaların sorgulandığı bu kavram bugüne kadar genelde fikir geliştirme ve birta kım yerel deneyimler üzerinden gitti. Mesela herkesin ihtiyacı olacak kadar bir konuta sahip olması, bunu da mümkün olduğu kadar sosyal tahribat yaratmadan yapmak gibi ilkeler söz konusu... n Hareketin içinde kim var? Maden ya da barajlara karşı çıkanlar, kendi bölgelerindeki amansız tahribata bir noktada dur diyenler... TÜRKİYE’DEN KENT SAVUNMASI n Türkiye’de bu hareket içinde kimler var peki? İstanbul Kent savunmasından, Kuzey Ormanları’ndan arkadaşlar var. Tamamen yerelden çıkan, ‘bu ne için arkadaş?’ diyerek kendi kavramları ile konuşmaya başlayanlar da var. Budapeşte’de bu sonbaharda degrowh konferansı var İstanbul’da yapalım dendi. Henüz erken deyip reddettik. Fırtına Deresi’nde baraja karşı çıkan yereldeki adam bile, Küçülme dediğiniz zaman, “abi ben mi küçüleceğim X şirketi mi küçülecek” diye itiraz ediyor. n Somut örnekleri var mı bu yaklaşımın? İspanya’da Podemos seçime girmeden önce bu hareket partinin önüne 10 maddelik politikalar önerisi sundu. Bunlardan biri GSYH’nin ekonomik performansı ölçen bir gösterge olarak tek başına ya da hiç kullanılmaması gerektiği. Bunun yerine büyümenin ekolojik ve toplumsal boyutunu gösterecek başka veriler söz konusu. Bir diğeri, planlamada her sene büyüme hedefi koymak yerine birtakım ekolojik kısıt endeksleri konması. Örneğin karbon salımının belli bir seviyenin altında tutulması gibi. Ücretlere belli bir denge getirilmesi, herkese vatandaşlık geliri getirilmesi gibi gelir eşitsizliğinin önlenmesine yönelik adımlar. Böylelikle istihdam yaratmak için büyümemiz gerekiyor algısını da tersine çevirmiş oluyor.  n Podemos bu önerileri aldı mı, seçim politikalarına? Bazılarını biraz sulandırarak aldı o kadar. Zaten günümüz konjonktüründe dünyada hiçbir parti radikal bir söylem değişikliğini kendi parti politikası içine almaya cesaret edemez. ‘Usul hatası’ kimin hatası? Bu iktidar, anayasaya bir ay önce geçici 20. maddeyi eklememiş olsa... Hakkında istediği kadar, hakaret davasından kaynaklanmış tazminat kararı olsun. Hiç, bir savcının telefon talimatıyla, bir milletvekilini, bindiği uçaktan indirebileceğine aklınız kesiyor mu? HHH Sadece dört oturum. İkisi, tekme tokat Anayasa Komisyonu, ikisi de genel kurul; hepi topu dört oturumda halloldu iş, unutmayalım. AKP iktidarının, milletvekili dokunulmazlıklarını, bunca aceleyle kaldırmasının nedenlerinden biri buydu: “Usul hatası” demeyi mümkün kılabilecek bulanık bir zemini el altında hazır tutmak. Şu ayrı: Fezlekelerin hazırlandıkları ilk makama gönderilmesi ve istenmeyen vekillerin yargılanmaları, CHP’nin genel başkan düzeyinde destek verdiği anayasa değişikliğinin zaten mukadder bir sonucu. (Yakında, ifadeye gitmeyen HDP milletvekillerinin polis zoruyla götürülüşüne tanık olabiliriz.) Fakat bir de CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem’in başına gelen olayda sergilenen “bulanık zemin” var ki, ceza yargılaması kadar kullanışlı bir sopa olacağa benzer. O zemin, fezlekeleri “serbest kalmış” milletvekillerine, bağımsız yargı marifetiyle çeşitli sürprizler hazırlamayı mümkün kılıyor. Ki, Erdem, kısa milletvekilliği geçmişindeki “performansıyla” bu sürprizleri ziyadesiyle hak etmiş (!) bir isim. Ne demiş mesela, uçaktan indirilmeden bir gece önce HalkTv ekranlarında: “IŞİD ile AKP arasındaki ilişkiye dair bir rapor hazırlıyorum. Ölmezsem, başıma bir şey gelmezse, raporu birkaç gün içinde açıklayacağım.” Peki, İstanbul havalimanı katliamının ardından ne demiş Erdem? İktidarın her kademede güle oynaya köprü açılışı yaptığı o gün, Türkiye’de IŞİD’le ilgili 14 ayrı soruşturma yürütüldüğünü anlatmış sözgelimi. Hem de Meclis kürsüsünden.  Ankara Garı katliamının iddianamesine atıfta bulunarak, saldırının baş şüphelisinin 2011’den bu yana Türkiye’den Suriye’ye 1800  militan taşıdığı bu militanları üçerli dörderli gruplar halinde götürdüğünü, IŞİD’in aleni biçimde dergiler üzerinden propaganda yaptığını aktarmış. Meclis’te neden bir türlü IŞİD Komisyonu kurulmadığını sorgulamış.. HHH Eğer bunları bilmiyorsanız, Erdem’in, her kelimesi irkiltici sözlerinin ertesinde uğradığı muameleyi tesadüf ile açıklayabilirsiniz. Adalet Bakanı’nın Erdem’i uçaktan indiren savcılık kararını, “usul hatası olmuş” diye izahına ikna da olabilirsiniz. Gelişmeleri iyi niyetle izleyen herkes, “bağımsız yargı”nın usul hatasını, Bakan Bekir Bozdağ “gerekli talimatları veriyorum” der demez düzeltmesiyle derin bir oh çekmiş de olabilir. Ama Erdem’in, gerçekleştirdiği kanlı eylemlerle geride yüzlerce kederli aile bırakan IŞİD’in bu ülkedeki örgütlenişini sorguladığını biliyorsanız, başına gelen “usul hatası”nın sadece usul hatasından ibaret olmadığını da bir zahmet düşünmelisiniz. Erdem’in başına gelenler, bundan sonra sadece kendisinin değil, hakkında fezleke olan onlarca milletvekilinin başına geleceklerin “teminatı”dır. Esasa dair hata ise Eren Erdem’e yaşatılan “usul hatası”nı mümkün kılan anayasa değişikliği sırasında, AKP’ye destek vererek işlenenidir. Asgari ücret artışı, diğer ücretleri sınırlı etkiledi İnsan kaynakları ve iş çözümleri şirketlerinden Willis Towers Watson Türkiye’nin araştırmasına göre, 2016’da asgari ücret artışının ardından gerçekleşen ücret artışları ‘Teknik iş ve destek’ ile ‘üretim ve mavi yaka’ çalışanlarıyla sınırlı kaldı. Willis Towers Watson Türkiye Ücret Araştırmaları Yöneticisi Kerem Tuzlacı, genel endüstrideki ücret artışının yüzde 7.7 ile yüzde 10 arasında değiştiğini, bu artışın orta noktada ise yüzde 8.2 seviyesinde olduğunu, asgari ücret artışı nedeniyle domino etkisinin ise “Teknik ve İş Destek” ile “Üretim ve Mavi Yaka” çalışanları ile sınırlı kaldığını açıkladı. Araştırmaya, ilaç ve sağlık, teknoloji, hızlı tüketim, perakende, üretim, finansal hizmetler, otomotiv sektörleri ve holdingler olmak üzere toplam 228 şirket katıldı. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle