27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 6 Temmuz 2016 Köşemen İstanbul Modern’de yaz retrospektifi İstanbul Modern’in bir tarafı deniz, üç tarafı inşaat. Galataport inşaatı başlamış. Tophane nargilecileri tarihe karışmış. Antrepoların yerinde moloz var. Yıllardır inşaatı süren Resim ve Heykel Müzesi hâlâ iskelet halinde. Ama gereğinden fazla yükselmiş gibi. Görünümü iyice bozacakmış hissi veriyor. 35 derece sıcakta, toz topraktan bunalmış bir halde İstanbul Modern’e giriyorum. Bir vaha gibi. Her şey geride kalıyor, ferahlıyorsunuz. Öğle sıcağında İstanbul Modern’de yoğun bir kalabalık var. Şaşırıyorum, seviniyorum. Sürekli sergi alanında Tanpınar’ın “Ne içindeyim zamanın ne de büsbütün dışında” sözlerinden yola çıkan “Sanatçı ve Zamanı” başlıklı koleksiyon sergisi var. Sanatçıların geçmiş, şimdi ve gelecekle hesaplaşmalarını yansıtan bir seçme yapılmış. “Yaz ayları Türk insanının müzelere, sergilere gittiği bir mevsim değil” diye yerleşmiş ve bence yanlış bir kanı olsa da İnci Eviner’in “İçimde Kim Var?” adlı resrospektifi 22 Haziran’da kapılarını açtı. Ve “Türk insanı” İstanbul Modern’i doldurduğu gibi retrospektife de büyük ilgi gösteriyor. İnci Eviner 80’li yıllardan beri çalışmalarını sürdüren bir sanatçı. 40 yıllık sanat yaşamında çeşitli evrelerden geçmiş, farklı yaklaşımları denemiş, değişik olgulara, konulara yönelmiş. Küratörlüğünü Levent Çalıkoğlu’nun yaptığı retrospektifte tüm evrelerini zaman akışı içinde görmeyi bekliyorsunuz. Ama sergide sanatçının evreleri iç içe geçmiş bir halde sunuluyor. İnci Eviner’in resim, desen, video, fotoğraf, yerleştirme ve heykel çalışmaları var. İstanbul Art News ve Cogito’nun haziran sayılarında okuduğum uzun ve bilgilendirici söyleşilerinde belirttiği gibi Eviner’in çalışmalarının merkezini desen oluşturuyor. Bu iç içe geçmiş sunumda desenin önceliğini kuvvetle hissediyorsunuz. Tüm işlerinde desenin etkisi, belirleyiciliği var. Bunu özellikle birer yarı canlı tablo etkisi yaratan videolarında hissediyorsunuz. Harem, Parlamento, Ulusal Zindelik gibi videolar haklı olarak Eviner’in dünya çapında ilgi toplamasına, büyük müzelerde eserlerinin yer almasına neden olmuş. Retrospektif 23 Ekim’e dek sürecek. Kaçırmayın. Fotoğraf bölümünde “Otmar Pferschy’den Günümüze Türkiye Fotoğrafında İnsanın Serüveni” altbaşlığını taşıyan “İnsan İnsanı Çekermiş” başlıklı İstanbul Modern Koleksiyonu’ndan derlenmiş bir sergi var. Merih Akoğul’un küratörlüğünde Türkiye’den 80 fotoğrafçının, 80 yıllık bir süreçte çektiği fotoğraflar yer alıyor. Bildiğimiz, anımsadığımız fotoğrafların yanında büyük ustaların ilk kez gördüğümüz kareleri de var. Sergi 18 Aralık’a dek sürecek. VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi’nin 5. sergisi “Geç Olmadan Eve Dön” adını taşıyor. “19. yüzyıldan günümüze konutun ekonomipolitik serüvenini sahnelemenin yanı sıra yaşam alanına ve kullanım alışkanlıklarına değinmek” amacında. Küratörlüğünü Cem Sorguç’un yaptığı sergiyi karmaşık ve sıkışık buldum. Dar alanda çok fazla sayıda görsel kullanılmış. Sergilenen fotoğrafların arkasına yine görsellerle oluşan bir zemin konulunca imge bombardımanı boğucu hal alıyor. Sergi kapsamındaki video ise etkileyici, keşke biraz daha uzun olsaymış dedirtiyor. İstanbul Modern “Türkiye Sinemasında Ustalar” adlı yeni bir projeye başlamış. İlk konuğu Lütfi Akad. Sergi 100 yaşını kutladığımız Akad’ın 100 parçalık arşivini bir araya getiriyor. Sergiyle birlikte Akad’ın 10 filmi de gösteriliyor. Bu proje için bir sergi alanı yaratılmış. İçinde içecek makineleri ve oturma gruplarının yer aldığı bu dar alanın sergi izlemeye uygun olmadığını belirteyim. Sergi 31 Aralık’a kadar sürecek. Yaz sıcağında serin, ferah ve güzel manzaralı bir müzede iyi sergiler izlemek istiyorsanız İstanbul Modern’e yolunuzu düşürün... 6 Temmuz 2016 SAYI: 33145 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Yayın Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. lMuhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03.33 03.25 03.56 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05.32 13.16 17.13 05.19 13.00 16.56 05.47 13.23 17.15 Akşam 20.47 20.29 20.47 Yatsı 22.36 22.13 22.28 yorum 13 Uzun yıllardır ilk kez bir çocukluk arkadaşımla bir haftalık da olsa Gökçeada/İmroz’daki köyümüz BademliGliki’de tatil geçiriyorum. Ümran Tarhun Moda’dan mahalle arkadaşım. 60 yıllık bir dostluğumuz var. 47 yıllık eşi İnci’yle konuğumuz. Ben eski arkadaşlıklar konusunda çok şanslıyım. 1956 yılında babamın görevi nedeniyle iki yıl kadar yaşadığımız Almanya’dan Moda’ya geri döndüğümüzde tanıştığım tüm mahalle arkadaşlarımla bugün de sürüyor arkadaşlığımız. Çocukluk çağlarında başlayan mahalle arkadaşlıklarının ömrü hep bizimki kadar uzun ömürlü olmuyor. Bizim şansımız belki de dört arkadaşımızın Moda’yı hiç terk etmemiş olmalarından kaynaklanıyor. İlhan Ergene, Nurhan Talas, Ümran Tarhun, Eser Arkun hep Moda’da kaldılar. Ben 28 yıl süren yurtdışı serüvenimden sonra Türkiye’ye döndüğümde onları bıraktığım yerde buldum. Arada hiç boşluk olmamışçasına kaynaştık yeniden. Sonra Moda’dan taşınmış mahalle arkadaşlarımızla da düzenli aralıklarla eşlerle birlikte topluca buluşmaya başladık. Sinan Gürmen, Altan Sungar, Yıldırım Berkol, Bülent Ünal ve çekirdek dışı takviyeler. 26 yıl evli kaldıktan sonra yollarımızın ayrıldığı ilk eşim Olcay Otuç Kavukçuoğlu da mahalle arkadaşımızdı. Her buluşmamızda çocukluk, gençlik yıllarımıza döndük. Sululuklar, şamatalar, gırgırlar… Aramızda hiç kırgınlık, kıskançlık, çekememezlik yaşanmadı. Orta halli ailelerin çocuklarıydık. Müthiş bir dayanışma ruhu egemendi arkadaşlıklarımıza. İlk gençliğimizi yaşadığımız 1960’lı yıllarda bir kızla ta Arkadaşlıklar nışmak için düzgün kılık kıyafet önkoşullardan biriydi. Böyle durumlarda hepimiz seferber olur o arkadaşımızı gömlek, kazak, mont ve başka ne gerekiyorsa donatırdık. En keyifli, aynı zamanda da en heyecanlı eğlencelerimizden biri de Yıldırım’ın babasının uyumasını bekleyip onun siyah Citroen arabasını düz kontakla çalıştırıp Fenerbahçe’ye uzanmaktı. Ehliyet falan hak getire tabii… Sonra aramıza Packard arabasıyla Abdülkadir Öztemir ve Vosvos’uyla Aytaç Kot katıldı. Onların katılımıyla “sosyal statümüz” bir anda yükselivermişti. Bülent Ünal’ında “Düldül” dediğimiz, miadı dolmuş bir Peugeot’su vardı. Daha sonra ünlü bir tiyatro adamı olacak olan Mehmet Ulusoy da mahalle arkadaşımızdı. Onunla akşamları kaldırım köşelerinde, sokak lambala rının altında evlerinin pencerelerinden sarkarak bizi izlemeye çalışan komşularımıza Moliere’den, Shakespeare’den oyunlar sergilerdik. Aslında hepimiz sokak çocuklarıydık. Evet, haylazdık, haşarıydık, yaramazdık ama içimizden bir tek bile köşe dönmeci, hayali ihracatçı, vurguncu, iktidar yalakası çıkmadı. Hepimiz hayatlarımızı emeğimizle, çalışarak kazandık. Kimimiz genel müdür, kimimiz yüksek bürokrat, kimimiz işadamı, kimimiz orta düzey yönetici oldu. Onurumuzu, kişiliğimizi hep koruduk. Bu yazıyı özellikle genç okurlarım için kaleme aldım. Onlara önerim internetin başından bir süreliğine olsun uzaklaşmaları, cep telefonlarını kapatmaları. Uzun ömürlü arkadaşlıklar teknoloji aracılığıyla kurulmuyor. Bire bir, yüz yüze atılıyor köklü arkadaşlıkların tohumları. Onlara sokağa çıkın derim. Mahallenizi, komşularınızı tanıyın derim. Mahalle aidiyeti sosyal yaşamın vazgeçilmezidir, mahalle arkadaşlığı da ancak bu aidiyet yaşıtlarınızla paylaşılarak ediniliyor. Evet, sevgili arkadaşım Ümran Tarhun’la birkaç gündür bunları konuşuyor, konuşmaktan büyük keyif alıyoruz. Dilerim, gençlere de ileride 5060 yıllık arkadaşlıkların mutluluğunu yaşamak nasip olur. Yazımı noktalarken, genç yaşlarında aramızdan ayrılan mahalle arkadaşlarımız Mehmet Ulusoy’u, Abdülkadir Öztemir’i, Haluk Sözmen’i, Zeki Kurt’u, Berkan ve Ercan Uysal’ı, Erol Göktuna’yı, Hülya Kalmık’ı özlemle anıyorum… Işıklar içinde uyusunlar… Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: ÖZGÜR MUMCU ve SİNEM USER KARA [email protected] İktidarın devletleştirilmesi CEVAT ÖNEŞ Emekli MİT Müsteşar Yardımcısı Cumhuriyetin kuruluşuyla başlayan aydınlanma, çağdaşlaşma, gelişme süreçlerini etkileyen siyaset/toplum paradoksu sarmalından çıkılamayışı, giderek, ülkeye/topluma ağır bedeller ödeten/ödetebilecek şartları yaratmaktadır. Cumhuriyetin zamanın, şartların, siyasetin etkileri ve dayatmalarıyla şekillenen laik, Atatürk ilkeleri vurgulu sistemin şekillenişi karşısında, Kürt sorununun yanı sıra, Müslüman/muhafazakâr kesimin, bazı farklı yaklaşımlara rağmen oluşturabildiği blokun, günümüzde konsolide edilebilen hallerinin ortaya çıkardığı, süreklilik kazanan siyasi, ideolojik, sosyal, kültürel, ekonomik çıkar çatışmalarının yaratmakta olduğu sonuçlar, demokrat ortak akılda endişe ve kaygıları derinleştirmektedir. Gençlerin protestoları Mensubu olmaktan, havasını teneffüs etmekten gurur duyduğum İstanbul (Erkek) Lisesi’nde başlayan ve çok sayıda orta öğretim kurumunu da kapsayan protesto hareketlerinin niteliği, siyasetin saptırıcı yaklaşımları dışında, düşündürücü olduğu kadar, siyasi kimlik ayırımı yapmadan, tüm demokratların, yurtseverlerin, hakhukuközgürlük mücadelesi verenlerin sorumluluklarının önemine de işaret etmektedir. Cumhuriyetin kuruluşuyla başlayan paradokstan çıkışın, demokrat siyasi aktörlerin, kurucu yapıcıyeniden inşa edici adımları ve ittifaklarıy Türkiye, son dönemlerde okyanusta rotasını kaybeden, tecrübe ve bilgi birikimini kullanamayarak, dalgaların insafına terk edilmiş bir gemi görüntüsü vermektedir. ‘İktidar’, ‘dava’, ‘başkanlık’ adına, sorumluluğu açıklanamayan ‘üst akıl’a yükleyerek, farklı düşünce üretiminin ve eleştirinin engellenmesi gayretleri, otoriterleşen bir yapının da işaretleridir. la mümkün olabileceğini tespit etmek zorundayız. Muhalefet zorlanıyor Ancak iktidar oluşu, mutlak hâkim parti haline gelişi, parlamentoyu kontrol edebilmesi ve anayasal sorumluluğu olmayan Cumhurbaşkanı’nın otoritesine biat etmiş görüntüsüne devamlılık kazandıran Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP), siyaset üretme yaklaşımları, nitelik olarak değerlendirildiğinde, iktidarın devletleştirilmek istendiği gibi, sonuçları çok vahim olabilecek gelişmelerle karşılaşmakta olduğumuz bir gerçekliktir. Bu durum karşısında, muhalefetin de, farklılık gösteren niteliklerine rağmen, bugün için ve kısa vadede, demokratik alternatif yaratıcı, kurucu bir aktör olabilme gücünü ortaya çıkarmakta zorlanmakta olduğunu görüyoruz. Çözülemeyen paradoksun yaratmakta olduğu kaotik siyaset ortamında, toplumun cemaatleşmiş hali, milli, ulusal, sosyal, ekonomik, insan öncelikli çıkarlarımızın yanı sıra, ulus üstü ve uluslararası çıkarlarımızın korunması/elde edilmesinde engelleyici şartlar yaratmakta olduğu hususu da, önemli bir tespittir. Sadece Kürt/PKK sorununun geldiği nokta, silahlı mücadele şartlarının yaratmakta olduğu sonuçları, mevcut ve muhtemel risklerinin yanı sıra, bölgesel ve küresel çıkar çatışmalarının bağlantıları ve hedefleri çerçevesinde siyaset aktörlerinin sorumluluklarının, kararlılık ve hassasiyetle değerlendirilmesini /eleştirilmesini gerektirmektedir. Otoriteleşen yapı ‘İktidar’, ‘dava’, ‘başkanlık’ adına, sorumluluğu açıklanamayan ‘üst akıl’a yükleyerek, farklı düşünce üretiminin, eleştirinin ve muhalefetin engellenmesi gayretleri, otoriterleşen bir yapının da işaretleridir. Tarihsel derinliği olan, medeniyetler beşiği, mazlum halkların kurtuluş mücadelelerinde, demokratikleşme adımlarında örnek aldığı tek İslam ülkesi olan Türkiye’nin temel sorunlarının alternatifsiz çözüm yolunun; nitelikli demokratikleşme, en geniş demokratik uzlaşma ve ittifaklar kurulması, kuvvetler ayrılığı, demokratik laiklik, hukukun üstünlüğü, insan öncelikli, hesap verilebilirlik, denetlenebilirlik, etik ve ahlak gibi evrensel değerlerin içselleştirildiği zihniyetle şekillenen sistem, yönetim, kurumsallaşma hamlelerine devamlılık kazandırabilen siyaset üretimi ve pratiğinden geçmektedir. Bu çerçevede; çok geniş ve nitelikli bir yol temizliği yapılmadan, demokratik uzlaşma ve ittifaklar, laik sistem ekseninde gerçekleştirilmeden, yeni anayasa inşası ve sorunlar, sistemyönetim şekli tartışmaları nasıl yapılacaktır? Süreklilik kazandırılan yıkıcı iktidar mücadelelerinin sosyopolitik, psikolojik toplumsal etkileri, hangi negatif sonuçları ortaya çıkarabilecektir? Sorumluluk duyan her aktör, tüm demokratlar ve yurtseverler tartışmak, araştırmak zorundayız. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] PROTESTOLARA ÖNLEM ALINACAK Emniyetten liselilere takip [email protected] ZEHRA ÖZDİLEK İstanbul Erkek Lisesi’nde öğrencilerin okul müdürüne sırtlarını dönmesiyle başlayan protesto gösterileri yurt genelindeki liselere sıçraması ve kamuoyundan da destek bulması Emniyet Genel Müdürlüğü’nü harekete geçirdi. 81 İl Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilen Emniyet Genel Müdürü Celalettin Lekesiz imzalı 15 Haziran tarihli bilgi notunda, öğrencilerin tepkilerinin marjinal gruplarca provokatif amaçlı olarak kullanılabileceği ileri sürülerek önlem alınması istendi. Yazıda, “Konuyla ilgili olarak sosyal medyada paylaşımlar yapılarak gençlerin provoke edilmeye çalışıldığı görülmektedir. Son zamanlarda yaşanan gelişmeler de dikkate alındığında yukarıda belirtilen hususların marjinal gruplarca provokatif amaçlı eylemleri için gerekçe olarak kullanabileceği bunun neticesinde başta lise ve üniversiteler olmak üzere eğitim öğretim kurumlarında ve etkinliklerinde karşıt görüşlü öğrenci grupları arasında gerginliklerin yaşanabileceği ve bu şekilde kargaşa ortamı oluşturulmaya çalışılmasının hedeflendiği değerlendirilmektedir. Konunun hassasiyetle takip edilerek olası protestolarla ilgili güvenlik tedbirlerinin zamanında alınmasını, bir aksaklığa meydan verilmemesini ve gelişmelerin ivedilikle bilgi verilmesini rica ederim” denildi. l İSTANBUL C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle