19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 3 Temmuz 2016 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN haber 5 NECATİ SAVAŞ ‘İNADINA BARIŞ İNADINA KARDEŞLİK’ Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin organizasyonuyla bir araya gelen yaklaşık 3 bin kişi, Madımak Oteli’nde katledilenleri anmak için Ankara Kolej Meydanı’nda toplandı. CHP, HDP, EMEP ve Halkevleri gibi parti ve örgütler de anmada yer aldı. Anmaya gelenler ellerinde katledilen 33 kişinin resimlerini taşıyarak “Sivas’ı unur madık, unutturmayacağız” sloganı attı. Açılış konuşmasını yapan Pir Sultan Abdal Derneği Genel Sekreteri Bülent Kaya, şu anda Türkiye’de tekçi bir diktatöryal yapının kendinden olmayanları yok etmek istediğini belirterek “IŞİD’i arkasına almış bombalar patlatıyor, bu katliamlara ses çıkarmazsak var olamayız. Şimdi de IŞİD artıklarını Maraş’a getirip yerleştiriyorlar. Dün kıramadıklarını, bugün Ermeniler gibi tehcir etmek istiyorlar. Zulme karşı birleşmezsek, bunlar bize dünyayı dar edecekler” diye konuştu. Madımak’ta kardeşi Gülsün Karababa’yı kaybeden Nilgün Karababa da “Bizler hiçbir zaman ayrım ya da katliam yapmadık. Bundan sonra da her zaman inadına barış, inadına halkların kardeşliği diyeceğiz” dedi. Katledilen 33 canın isimleri tek tek okunurken, mitinge katılanlar da “yaşıyor” diyerek, yaşamını yitirenlerin anılarının hâlâ aralarında olduğunu vurguladı. Daha sonra semah, türkü ve deyişlerle katledilenler anılmaya devam etti. Taziyeler içinde geçen bir ömür Zeynep Altıok Eren Aysan Sivas’ta katledilen Metin Altıok ve Behçet Aysan’ın kızları Zeynep Altıok ve Eren Aysan Cumhuriyet’e yazdı Üzerimize sıçrayan kanla büyümek zorunda bırakılan iki şairin, Behçet Aysan ve Metin Altıok’un çocuklarıyız biz. Babalarımız yakıldığından beri ne kalbimizi soğutmayı başarabildik ne de yaşadığımız coğrafyada siyasal İslamın palazlanmasının önüne geçebildik. Her gün katmerlenen yeni acılarla yıkanıyor, “bu son olsun” diyor ama Suruç’tan Atatürk Havaalanı’na bitmeyen katliamların hemen yanıbaşında sadece nefes almak için çırpınıyoruz. Belki de artık soluk bile alamadan yeni yaşama, birilerinin dindar ve kindar nesil yaratmak uğruna yeniden inşa ettiği Türkiye’ye gözümüzde yaşlarla bakıyoruz. Payımıza düşen taziyelerin içinden geçen bir ömürmüş meğer. Bir ağız vişne dolusu gülebilirdik oysa. Birbirimize acılarımızı almak istercesine sarılmak yerine, yalnızca mutlulukla bakabilirdik. Cinayetler, katliamlar ülkesi olmazdık o zaman. Ardı sıra patlayan bombalar arasında yakınlarımızı aramak telaşına kapılmaz, yüzü toprağa düşen insanlarımızın fotoğraflarına umutsuzca bakmazdık. Siyasi cinayetlerde “cezasızlık” olgusunun yerine gerçek anlamıyla “yargılama” sağlanabilseydi ezber ettiğimiz bir hikâyenin içine gömülmezdik. Behçet Aysan’ın “aynı gökyüzü / aynı keder/ değişen bir şey yok hiç/ ölüm hariç” dizelerinde yaşamayı seçmezdik. Gülümseyen katiller Ne acı ki, bize dayatılan hikâyede, Yusuf Ekinci’nin katillerinin müebbet hapisle tutuksuz yargılanmasını, Hrant Dink davasında hak ve hukukun ayaklar altına alındığı o duruşma salonlarını, öfkeye ve umuda kesmiş haykırışları duyduk. Zulmü duyduk o sözlerde... O sözlerde yıllardır kırmızı bültenle aranmasına rağmen yakalanamayan, hatta onlara ehliyet, evlilik cüzdanları verilen tetikçilerimizin umursamazlığını duyduk. Yargılamalara rağmen Behçet Aysan, Metin Altıok ve Uğur Kaynar, gericiler tarafından yakılan Madımak Oteli’nin merdi venlerinde. birkaç yıl sonra gülümseyerek gazetecilere poz veren katillerimizin bizde bıraktığı yürek burkulmasını duyduk. İlhan Erdost, Ümit Kaftancıoğlu, Musa Anter, Metin Göktepe, Turan Dursun ve birçok siyasi cinayet davasındaki kimsesizliği duyduk. Faili meçhul kalan canlarımızın, Sabahattin Ali’nin, Muammer Aksoy’un, Bahriye Üçok’un toprak altından, “artık yeter, daha fazla ölüm olmasın” diyen haykırışını duyduk! Sivas davasında zamanaşımı kararının çıktığı gün gözü yaşlı annelere gaz bombaları atılmasının derin sızısını duyduk! Gezi’de gencecik çocuklarımızın üstüne salınan kızılca kıyametin ve dehşetin acısını duyduk! Tahir Elçi’nin saniyeler içinde yok edilmesinin şaşkınlığını, kızgınlığını duyduk! Şimdi de bir aydan fazla zamandır nerede olduğunu bilmediğimiz Hurşit Külter’in ailesinin yaşadığı ıstırabı duyuyoruz. Yanıtsız sorular Biz sürekli sorular sormaktan yorulduk. Ama yorgunluğumuz soru sormamızdan değil, yanıtsız kalmamızdan... Çok değil iki gün önce görülen Sivas Davası’nda hakkında yakalama kararı bulu nan sanıklardan birinin, avukatımız Şenal Sarıhan’ın bürosunda aranmak istenmesi size ne hissettirir? Bir kere daha sizinle adeta dalga geçilmek istendiğini bütün hücrelerinizde duyumsamaz mısınız? Ya da ciddiyetsizliğin korkunç sancısıyla yanıp tutuşmaz mısınız? Söyleyin, ne yaparsınız? Peki Anayasa Mahkemesi’ne taşıdığımız Sivas’ın zamanaşımı kararına bakacak hâkimlerden birinin katillerin avukatlığını üstlendiğini bilerek nasıl yaşarsınız? Ne de olsa Sivas davasında katillerin avukatlığını üstlenmek AKP iktidarında birilerinin kariyerine kariyer katıyor diye kenara mı çekilirsiniz? Yoksa bizim gibi inadına “adalet”in yerini bulacağı gün için dudaklarınızı kanatarak mı beklersiniz? Metin Altıok gibi “sorular sordum sormamam gereken/ suçum büyük ve tahammüden” diyerek olgunluğun o gürül gürül akan ırmağında mı yıkanmak istersiniz? Daha kaç kişi? Ey babalarımızı yakanlar, katiller, onların işbirlikçileri ve işverenleri... Yirmi üçüncü yılınız kutlu olsun. Halen zafer sizindir. Biz yirmi üç yıldır aşağıdayız... Sizse yukarıda... Yirmi üç yıldır biz hep kaybettik, siz ise kazandınız. Sivas’ta yaktıkları oteli, “yak ula yak”, “Allahın ateşi bu” çığlıklarıyla çocuklarına izlettiren babalar... Müsterih olun. Sırtınızdaki evlatlarınız şimdi siyasal İslamın pençesinde masumları katlediyorlar. Hani otelin önünde attığınız sloganlar var ya... “Yaşasın şeriat!”, “Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu Sivas’ta yıkılacak!”... Ülkemiz bir rejim değişikliğine sürükleniyor. Siyasal İslamcılarla her türlü çıkar işbirliğine giren yapılar... Sizin de kutlu olsun yirmi üçüncü yılınız. Daha kaç kişinin mezarlık anmasında buluşturacaksınız bizi, bilmiyoruz. Tek bildiğimiz, inadına, bir gün, son sözü söyleyecek taraf olma beklentimizdir. O kadar! ‘Yeni Madımaklar kapıda’ Şeriatçının sırtını sıvazlarsan... Katliamlara, ölümlere, yolsuzluklara, kadına şiddete, çocuklara tecavüze alıştırılmış bir toplum... 44 kişinin katledilişinin üzerinden iki gün bile geçmeden açılış törenleri düzenler, konfeti yağmuru altında halay çeker... Adına ister “gurur köprüsü”, isterse “körfeze gerdanlık” deyin... Atatürk Havalimanı’ndaki eli kanlı terör örgütü IŞİD’in katliamı aradan üçdört gün geçince unutuldu bile. Hayatın akışı böyledir, demokrasinin ve özgürlüklerinin gelişmediği ülkelerde... Bir yandan havuz medyası öte yandan iktidar, Türkiye’nin hızla nereye gittiğinin farkında bile değildir... Osmangazi Köprüsü açılmış, Türkiye çağ atlamıştır, demokrasisi yerinde saymayıp daha da geriye giderken, insanlar düşüncelerinden ötürü, özgürce yaşamak için zindanlara girerken... Toplumun yüzde 50’si “barış” dediğinizde de evet, “savaş” dediğinizde de “evet” diyorsa bu işte bir tuhaflık vardır. İstanbul katliamı, ölen insanlar, çocuklar... Unutulup gitti her zaman olduğu gibi. Osmangazi Köprüsü açıldı Türkiye’nin gururu kabardı. İsrail’le anlaşma yapıldı, Rusya’yla barış kapısı açıldı. Eh Rus turistler 15 Temmuz’da Türkiye’ye gelir de Akdeniz sahillerinde hareketlilik başlarsa, herkesin keyfi yerine gelecek... Panama belgeleri dünya medyasıyla birlikte Cumhuriyet’te yayımlanıyor, tüm ülkelerde büyük yankı buluyor bulmasına da Türkiye’de kimsenin umurunda değil. Eh bayram tatili dokuz gün, Osmangazi Köprüsü’nden geçiş ücretsiz, bas gaza çek git... Şu köprüyü yapan şirkete çok şey borçluyuz çok. HHH Zamanın aralığında, dar bir eşikte ölümle yaşam arasındaki o ince çizgiyi görüyorum bugün. 23 yıl önceye gidiyorum... Sivas’ta aydınları, şairleri, sanatçıları, emekçileri yakan düşünce yapısının sarmalında, acılarımız, hüzünlerimiz dilim dilim. 23 yıl önce Sivas’ta 33 can barbar bir saldırı sonucu askerin, polisin, dönemin siyasi iktidarın gözlerinin önünde katledildi. O barbar saldırganları savunanların çoğu bugün siyaset meydanında cirit atıyor. Türkiye’de katliamlar sıradanlaştı... Bir yandan PKK, TAK öte yanda IŞİD... İktidarın “acemi”, uzağı göremeyen Suriye politikası, IŞİD’in Türkiye’de hücreleşmesinin yolunu açtı. Esad’ın üç ay içinde devrileceğini sananlar, şimdilerde aldandıklarını anlamışlardır. 2 Temmuz’da aydınları Sivas’ta yakanlar bugün Türkiye’de katliam üstüne katliam yapıyorlar. İstihbarat birimleri, IŞİD’in hücre yapılanmasının hangi kentlerde olduğunu biliyor, bunların çoğu yakalanıyor ancak mahkemelerce serbest bırakılıyor. Gerekçe şu: “Yeterli kanıt yok!” Sivas katliamı, 23 yıl önce nasıl o günün sorunu değilse IŞİD de bugünün sorunu değil... Hücre yapılanmasının merkezi Adıyaman ve Gaziantep... Buradan tüm Türkiye’nin önemli kentlerine yayılıyor, yabancı uyruklularla büyük katliamlara imza atıyor insanlık düşmanı bu yaratıklar. HHH Köktendincilerin, şeriatçıların sırtını sıvazlayıp onlara kol kanat gererseniz, koruyup kollarsanız barbar yapıyı güçlendirirsiniz. Terörle mücadeleyi salt güvenliği öne çıkararak yapamazsınız... Bu mücadelede demokrasi ve özgürlükler öne çıkmalı, Türkiye’nin laik demokratik bir sosyal hukuk devleti olduğu unutulmamalı... Madımak davasının nasıl bir “hukuk garabeti”ne dönüştüğüne yıllar önce tanık olduk... Aradan 23 yıl geçti içimizdeki o yangının ateşi hiç sönmedi; acımız yeni katliamlarla daha da derinleşti. Ölümlere, katliamlara alıştırılmış bir toplum olduk. Umursamaz... Bir de savaşa da barışa da “evet” diyen yüzde 50’lik bir kesim... Güzel ülkem ise yangın yeri! IŞIKLARIYLA AYDINLANACAĞIZ İstanbul’da ilk tören Madımak katliamında yaşamını yitiren Edebiyat EleştirmeniYazar Asım Bezirci’nin Zincirlikuyu’daki mezarı başında gerçekleştirildi. Burada konuşan Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) Genel Başkanı Mustafa Köz, 23 yıl önce başlayan yangının devam ettiğini belirterek “Sivas’ta katledilen canların ışığıyla aydınlanacağız” dedi. Avcılar Kent Konseyi Kadın Meclisi de Kültür ve Sanat Parkı’nda tören düzenledi. Avcılar Belediye Başkanı Handan Toprak Benli, “Burada ölenler birer Cumhuriyet şehididir” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet ODTÜ Prof. Dr. MUSTAFA N. PARLAR EĞİTİM VE ARAŞTIRMA VAKFI 2016 YILI ÖDÜL BAŞVURULARI ONUR ÖDÜLÜ HİZMET ÖDÜLÜ BİLİM ÖDÜLÜ ARAŞTIRMA TEŞVİK ÖDÜLÜ TEKNOLOJİ TEŞVİK ÖDÜLÜ CHP ve sendikalar, Madımak katliamını yaratan zihniyetin bugün iktidarda olduğunu söyledi CHP Genel Başkan Yardımcısı Yasemin Öney Cankurta rı planlanıyor olabilir. Bunu engel gili makamlar sorumluluğunun lemek en başta hükümetin görevi” gereğini tam olarak yerine getir CHP Milletvekili ve PM Üyesi Mevlüt Dudu ise dini kullanarak ran, Atatürk Havalimanı’nda ya ifadelerini kullandı. memiş, olayların faili olduğu öne kitleler üzerinde inanılmaz etki şanan katliam ile Sivas katliamı CHP’li Utku Çakırözer yakın ta sürülen kişiler yakalanıp adale yaratan köktendinci oluşumların arasında zihniyet farkı bulunma rihin “kara” günü olarak nitelen te hesap vermeleri sağlanamamış, panzehrinin “güçlü laik devlet” il dığını söyledi. Cankurtaran, “Ye dirdiği Sivas katliamı için “Sivas hepsinden önemlisi de kamuoyu kesi olduğunu kaydetti. ni Sivas ve havalimanı katliamla ve diğer acı olaylarda devlet ve il vicdanı rahatlatılamamıştır” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet DETAYLI BİLGİ ve BAŞVURU İÇİN www.parlar.org.tr [email protected] Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü 1661. Sokak No: 12 06800 Beytepe / ANKARA T: 0312 227 02 73/74, F: 0312 227 02 75 Son Başvuru Tarihi: 15 Temmuz 2016 C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle