Katalog

Pazar 17 Temmuz 2016 EDİTÖR: ELİF TOKBAY YARGIDA TASFİYE Türkiye darbe aldı 7 Acil toplanan HSYK; 5 üyesinin görevine son verirken 2 bin 745 hâkim ve savcıyı açığa aldı. 2 AYM, 140 Yargıtay, 48 Danıştay üyesi hakkında yakalama kararı çıkarıldı, gözaltılar başladı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) darbe giri FETÖ/PYD terör örgütü ile irtibatı olan Yargıtay, Danıştay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve As şiminin ardından dün yargı keri Yargıtay Daire Başkanı ve üye da cemaate yönelik büyük bir leri ile HSYK’de görev yapan FE tasfiyeye imza attı. Kurulun 5 üyesinin görevine son veren ALİCAN ULUDAĞ TÖ/PYD örgütü mensubu üyeler ile Sözde Yurtta Sulh Komitesi men HSYK, 2 bin 745 hâkim ve sav subu general, amiral, subay, astsu cıyı açığa aldı, savcılık da gö bay, er ve erbaşlar hakkında gözaltı zaltı kararı çıkardı. 140 Yargıtay, 48 Da kararı verilmiştir” denildi. nıştay üyesi hakkında da yakalama ka Savcılığın soruşturması ve gözaltı ka rarı çıkarıldı... Gözaltılar başladı. Anaya rarı sonrasında HSYK Genel Kurulu, dün sa Mahkemesi üyeleri Alparslan Altan ve olağanüstü toplandı. Genel Kurul, savcı Erdal Tercan da FETÖ üyesi olmak suçla lığın “silahlı terör örgütü üyesi olmak” masıyla gözaltına alındı. suçundan başlattığı soruşturma kapsa Türk Silahlı Kuvvetleri içinde cemaat mında 3’te 2 çoğunlukla HSYK üyeleri çi cuntanın darbe girişimi önlenmeye ça Şaban Işık, Mustafa Kemal Özçelik, Ke lışılıken Ankara Cumhuriyet Başsavcı rim Tosun, Ahmet Berberoğlu ve Mah lığı da darbeyle ilgili önceki gece soruş mut Şen’in üyeliğini düşürdü. 5 üyeden turma başlattı. Başsavcılık, yaptığı açık 4’ü gözaltına alındı. lamada, “Darbe teşebbüsünde bulunan Olağanüstü toplanan HSYK 2. Dairesi’nden de çarpıcı bir karar çıktı. Daire, yine savcılığın soruşturması kapsamında hazırlanan raporu değerlendirdi. Daire, 541 idari, 2 bin 204 adli toplam 2 bin 745 hâkim ve savcıyı HSYK Kanunu’nun 77. maddesi uyarınca geçici olarak açığa aldı. 5 üye ile toplanan daire kararı oybirliğiyle verdi. 500’den fazla gözaltı Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Harun Kodalak, Facebook’taki kişisel hesabından, “Başsavcılık, darbeci hainlerle ilgili soruşturmayı başlatmış olup hızla gözaltı işlemleri devam etmektedir” ifadelerine yer verdi. Cemaatin gerçekleştirdiği darbe girişimiyle ilgili ana soruşturmayı yürüten Anayasal Suçlara Bakmakla Görevli Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Necip Cem İşçimen de darbe girişiminin ardından Ankara’da 500’den fazla ki 2 AYM, 10 DANIŞTAY, 11 YARGITAY ÜYESİNE GÖZALTI şinin gözaltına alındığını söyledi. Başsavcılık, Danıştay, askeri yargı, Yargıtay ve HSYK’deki paralel yapı mensuplarına ilişkin önce gözaltı kararı verdi, ardından da yakalama kararı çıkardı. 4 üye gözaltına direndi Savcılık, Danıştay’daki cemaate yakın 48 üye hakkında yakalama kararı çıkardı. Bunların 10’u Danıştay Genel Kurul Salonu’nda gözaltına alındı, 4 üye ise yazılı karar olmadığı gerekçesiyle polise direndi. Üyelerin Danıştay başkanının toplantı çağrısı üzerine Danıştay Genel Kurulu’na geldiği öğrenildi. Toplantı sırasında bazı üyelerin “Üzerimize bomba yağdıranlarla birlikte mi açıklama yapacağız” diyerek, cemaat mensubu olduğu belirtilen üyelere tepki göstermesi üzerine tartışma çıktığı, salonu terk eden Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nı aratarak, hakkında gözaltı kararı bulunan üyelerin kurumdan alınmasını istedi. Sayıştay’da 11 gözaltı Yargıtay’da da 140 isim hakkında yakalama kararı çıkarıldı. 11 Yargıtay üyesinin gözaltına aldığı öğrenilirken yine Sayıştay’dan da 11 üye gözaltında. Öte yandan AYM, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay üyeleri ancak kendi kurumları tarafından soruşturulabiliyor ve Yüce Divan’da yargılanabiliyor. Normal savcılığın yüksek yargı üyeleri hakkında gözaltı kararı alması, yaşananlar üzerine hukuk tartışması yarattı. l ANKARA Tek çıkış yolu demokrasi Sivil toplum örgütleri darbe girişimini kınadı, ‘tek adam yönetimine de karşıyız’ dedi Darbe girişiminin ardından çok sayıda sivil toplum kuruluşu, meslek örgütü ve sendika yaptıkları açıklama ile “Darbelere de, tek adam yönetimine de karşıyız. Tüm sorunların çözümü, meşru zeminde siyasi mücadeleden ve demokrasiden geçmektedir” dedi. Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: l İstanbul Barosu Atatürk ilke ve devrimlerine, demokrasiye, milli egemenliğe dayalı parlamenter sisteme, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile belirlenen anayasal sisteme, laikdemokratik Cumhuriyet’e sonuna kadar bağlı, her türlü darbe ve darbe girişiminin karşısındayız. Tüm sorunların çözümü, meşru zeminde siyasi mücadeleden ve demokrasiden geçmektedir. l Türkiye Barolar Birliği Darbe girişimi sırasında yaşananlar kadar, böyle bir suça kalkışılmış olması dahi korkunçtur. Yaşananların hepimize öğretmesi gereken, çıkışın daima demokraside olduğudur. Siyasi iktidara düşen, herkesi kucaklaması ve demokrasiyi geliştirecek adımları atmasıdır. l DİSK Darbelerden ve baskı rejimlerinden en büyük zararı görmüş, faaliyetleri durdurulmuş ve yöneticileri darbeciler tarafından idamla yargılanmış bir işçi örgütü olan DİSK, darbelerin demokrasi ve işçi haklarına verdi ği zararların bilincinde olarak, kimden gelirse gelsin demokrasiye ve özgürlüklere kast eden her türlü askeri ve sivil darbeye ve diktaya karşıdır. l TMMOB Askeri darbe girişiminin, camilerden okunan ve halk üzerinde daha ağır bir diktatörlüğe varacak olan cihat çağrılarına dönüşmesi ile yeni bir kaotik ortama giriyoruz. Kahrolsun Faşizm! l TTB Her türlü antidemokratik girişim, şiddet ve baskının karşısındayız ve her koşul altında demokrasiyi, özgürlükleri, barışı ve yaşamı savunmaya devam edeceğiz. l İHD Ne yazık ki yaşananlar ve ölüm cezasının yeniden gündeme geti Özgürlüklerimizi istiyoruzCAUNMNEALRETREİSİ Cumartesi Anneleri, adalet arayışla rının 590. haftasında “Darbe değil demokrasi, baskıcı rejim değil özgürlüklerimizi istiyoruz” şiarıyla bir araya geldi. Açıklamada “Darbe değil demokrasi baskısı rejim değil özgürlüklerimizi istiyoruz” vurgusu yapıldı. Cumartesi Anneleri, ellerinde gözaltında kaybedilen yakınları ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Şırnak İl Yöneticisi Hurşit Külter’in fotoğrafının bulunduğu, “Hurşit Külter nerede?” yazılı döviz taşıdı. Açıklamada gözaltında kayıpların sorumlusu kişi ve kurumların ortaya çıkarılmadığı vurgulandı. l İSTANBUL Gazetecilik örgütlerinden çokseslilik vurgusu l Türkiye Gazeteciler Sendikası Tarihi boyunca birçok darbe görmüş, halkı zulme uğramış, öldürülmüş, tutuklanmış, faili meçhullere kurban gitmiş bir ülkenin gazetecileri olarak darbelere karşı olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz. Darbeciler, halkın doğru haber almasını engellemek için YeniŞafak fotomuhabiri Mustafa Cambaz’ı öldürdü, TRT’ye zorla girerek gazetecilerin kafasına silah dayayıp bildiri okutturdu, CNN Türk ve Kanal D’ye girerek yayını sonlandırdı, Hayatın Sesi, Halk TV, Ulusal Kanal, Cem TV’nin yayınını kesti, yine de gerçeklerin halka ulaşmasını engelleyemedi. Türkiye bir an önce demokra tikleşmeli, cezaevlerindeki gazeteciler serbest bırakılmalı, davalar düşürülmelidir. l Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Parlamenter demokrasiye yönelik darbe girişimi kabul edilemez. Medyada çok sesliliğin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük. Darbe girişiminde TRT’ye yapılan müdahale sırasında özel televizyonlar yayına devam etmiş, TBMM’nin ve partilerin mesajlarının halka ulaştırılması sağlamışlardır. Ayrıca bu olay sırasında TRT’nin yanı sıra CNN Türk ve Hürriyet, darbeciler tarafından basılmıştır. Darbe girişiminin engellenmesinde medyanın önemli bir rolü olmuştur. l Basın Konseyi Olayları canı pahasına izleyerek haberleri halka ulaştıran, bu arada yaralanan ve darp edilen meslektaşlarımıza geçmiş olsun diyoruz. Doğan Medya Center’a yapılan baskınla, basınyayın özgürlüğünü engelleyenlerin de gereken cezaya çarptırılmalarını istiyoruz. l Gazetecilere Özgürlük Platformu Gazeteciler olarak bizler başta barış, demokrasi ve ivansan hakları olmak üzere, insanlığın evrensel değerlerini, çok sesliliği ve farklılıklara saygıyı savunuyoruz. Gazetecilere Özgürlük Plaftormu, demokrasiye yönelik darbe girişiminin karşısındadır. rilmesi gibi kullanılan kimi söylemler önümüzdeki günlerde olası yaşanabileceklere ilişkin son derece ciddi kaygılar oluşturmaktadır. Şu an içinde bulunduğumuz kaos ortamından çıkışın tek yolu hukukun üstünlüğüne bağlı kalınarak demokrasiyi ve insan haklarını esas alan, ülke içinde ve dışında barış politikalarını içtenlikle uygulamaktır. Türkiye demokrasi güçleri darbe yönetimlerine ve antidemokratik uygulamaları giderek artan sivil otoriter yönetimlere karşı gerçek demokrasi için mücadelesini sürdürecektir. l Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) Kimden gelirse gelsin her türlü darbeye karşıyız. Özgürlükleri ve demokrasiyi daha fazla sahiplenecek ve her türlü hukuksuzluğa karşı sesimizi yükselteceğiz. l Eğitim Sen Eğitim Sen, nereden gelirse gelsin her zaman darbelere karşı olmuş, darbelerin asıl hedefinin emek ve demokrasi mücadelesi olduğunu savunmuştur. l ÖDP Karanlıktan çıkışın yolu darbe ve tanklartoplar ya da ErdoğanAKP rejimine biat olamaz. Ülkemizi bu karanlıktan kurtarmanın tek yolu halkın birleşik örgütlü muhalefetidir. Bu sürecin görünen sonucu, açık bir diktatörlük, açık bir faşizm olacaktır. l Emek Partisi Her darbe döneminin bilançosu da sayısız can kaybı, işkence, zulüm, hak ve özgürlüklerin bir kez daha tırpanlanması olmuştur. Ezilen ve sömürülen halk kitlelerinin eşitlik, demokrasi ve özgürlük talepleri ve özlemleri, yaşanan darbeler ve sonrasında izlenen egemen politikalarla boğulmak istenmiştir. l Alevi Bektaşi Federasyonu Ülkemiz sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Kutuplaşma alabildiğine artıyor. Tekçi anlayışı hayata geçirmek için her türlü yol ve yöntem deneniyor. Gerekçe ne olursa olsun hiç kimse grup ve zümre kendini halkın iradesi yerine koyamaz. Alevi kurumları her türlü darbeye karşıdır. Her durumda darbeci anlayışı ve darbeyi mahkum etmeliyiz. İç ve dış barışı esas alan çok kimlikli, çok kültürlü, çok inançlı bir yapıyı kapsayan eşit yurttaşlığa dayalı demokratik ve gerçek laik bir anayasaya ihtiyaç vardır. l İSTANBUL Coup d’etat Işıklar içinde yatsın Cüneyt Abi’nin Cumhuriyet’te yayımlanan son dizisinin adıdır. Okunuşuyla yazardı Arcayürek; “Kudeta”, hükümet darbesinin Fransızcasıdır. Genç bir gazeteci olarak siyaset meydanındaki tanıklıklarını, izlemeye başladığı darbelerin hikâyelerini tatlı diliyle uzun uzun anlatırdı. O genç bir gazeteciyken ben ilkokuldaydım. Aslında ben de Cumhuriyet’in kısa tarihinin bütün darbelerinin tanığı sayılırım. HHH 27 Mayıs darbesi babamı çok sevindirmişti. Oradan oraya sürülmekten, bir Cumhuriyet âşığı olarak İsmet Paşa’ya taş atılmasından, Menderes’in bitmek tükenmek bilmez Vatan Cephesi listelerini dinlemekten sıkılmış, yorulmuş olmalı, çok sevinmişti. Ben de sevindim doğal olarak. 61 Anayasası’nı da solun görünür hale gelmesine yol açtığı için sevmiştim. Ama darbe darbedir. Türkeş ve arkadaşları tasfiye edilmeseydi, karanlık bir dönemin içine girecekti Türkiye. HHH 22 Şubat ve 21 Mayıs’ı biraz hüzünle hatırlıyorum. İlkini Albay Talat Aydemir’in 27 Mayıs’ın hazırlayıcılarından oluğu halde devre dışı bırakılmasına kızdığı için yaptığı söylenirdi. İkincisi ise bir inat meselesi olarak yorumlandı. İlk girişimde affedilen darbenin iki komutanı ikincisinde asıldılar. Acımıştım. Hüznümün nedeni ise hapislik günlerinde Aydemir’in Baböf okumaya başlamasıdır. HHH Sonraki darbe doğrudan bize dokundu. TİP üyesi bir genç, Fikir Kulüplerinin çiçeği burnunda yöneticilerindendim. 12 Martçılara teslim olmamaya karar vermiştik. Kendi aramızda örgütlendik ve teslim olmadık gerçekten. Kaçaklıkta savaşımız uzun sürdü. Kimi arkadaşlarımız yakalandı, işkence gördü, asıldı. 1974’te yeniden günyüzü gördüğümüzde daha sıkı örgütlenmek, darbelere, darbecilere hep direnmek gerektiği genlerimize yerleşmişti iyice. HHH 12 Eylül faşist darbesinin yalnız gençlere, ilericilere, demokratlara, komünistlere değil tüm topluma zarar verdiğini de geç anladık. Darbenin boşalttığı meydanda güç kazanan akımları ciddiye almamak aymazlığına düştük. 12 Eylül benim için uzun sürgün yılları demekti aynı zamanda. Yıllar sonra ülkeme döndüğümde umut doluydum; darbelerden uzaktık ama laikliğin tehdit altında olduğu bir zamana doğru hızla ilerlediğimizi doğrusu geç fark ettim. HHH Darbelerden, darbecilerden uzak değilmişiz. Laikliği korumak için sokağa çıkan insanların nasıl darbeci diye yaftalandığını, şeriatçıların adım adım aşağıdan ve yukarıdan ülkeye, ülkenin zihnine yerleştiğini gördükçe daha fazla korkar oldum. Korku aynı zamanda korkunun ilacıdır. Öyle oldu; ama asker geliyor diye diye sivil darbenin kurbanı olmanın nasıl bir çaresizlik ve bir başka korku nedeni olduğunu da söylemeli bu arada. HHH Ve nihayet 67 yaşımda bir darbe daha gördüm. Askeri olanının da tıpkı sivil olanı gibi demokratik direnişin elini kolunu nasıl bağladığını da görmüş oldum böylece. Şimdi artık her şeye sıfırdan başlamak gerekecek. 40 derece sıcağın altında yanıyor ülke. Darbe girişimi bu kez kanlı oldu. Çok kayıp var. Emir altında olmaktan başka suçu olmayan erin kafasını kesenler tekbir getiriyor. Toplumu karanlıktan kurtarmak isteyenler ise yine askerlerin darbesine maruz kaldılar. Yazık oldu, bir kere daha karardı Türkiye’nin ufku. Üniversiteler kınadı l YÖK, “Yükseköğretim Kurulu, üniversitelerimiz ve akademi camiası” imzasıyla bir açıklama yayınladı. YÖK’ten yapılan açıklamada “Bütün akademik camiamız milletin iradesine saygı ve demokrasiye sahip çıkma noktasında tek vücut halindedir” denildi. l İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü internet sitesinde yayımladığı açıklamada “Milletimiz ve devletimizin bütün kurumları, bu harekete gerekli cevabı demokratik yollardan verecektir” dedi. l Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü, “Darbelere karşıyız demokrasinin yanındayız” açıklaması yaptı. l Marmara Üniversitesi Rektörlüğü girişimi lanetleyen bir açıklamayı sitesinden paylaştı. l Hacettepe Üniversitesi Senatosu girişimi şiddetle kınadığına dair açıklamayı internet sitesinden paylaştı. l Dicle Üniversitesi “Paralel terör örgütünün korsan darbe girişimini şiddetle kınıyoruz” açıklaması yayımladı. l Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörlüğü, “Darbe kalkışmasını kınıyoruz” başlıklı açıklama yayımladı. C MY B