19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 14 Temmuz 2016 TASARIM: İLKNUR FİLİZ reddSeardaeyn’aTBGraöahkbahzdaoınrnlu gitmeyi muhtar ‘Tarafsızlığını yitirdi. Gidersem benim tarafsızlığım tartışılır hale gelir’ Üç kentte alarm Fransa kutlamaları iptal etti Fransa, Ankara Büyükelçiliği ile İstanbul ve İzmir konsolosluklarında düzenlenen 14 Temmuz ulusal gün etkinliklerini güvenlik gerekçesiyle iptal etti. İptal için “Elde edilen ve birbiriyle örtüşen bilgiler doğrultusunda, Türkiye’de yapılması öngörülen 14 Temmuz resepsiyonlarına yönelik ciddi tehdit varlığı tespit edildi” açıklaması yapılırken Ankara Büyükelçiliği ve İstanbul Başkonsolosluğu ikinci bir emre kadar kapatıldı. İstanbul Başkonsolosu Muriel Domenach “Birbirleriyle uygun düşen bilgiler, Türkiye’deki 14 Temmuz kutlamalarına yönelik ciddi bir tehdit unsurunu ortaya koymaktadır. Bu çerçevede ve önlem amaçlı Türk yetkili merciileri ile irtibat halinde, kutlamaları iptal etme kararı almış bulunmaktayız” açıklamasını yaptı. Fransa Büyükelçiliği’nden yapılan açıklamada ise “Güvenlik gerekçesiyle, Ankara, İstanbul ve İzmir’de düzenlenmesi öngörülen 14 Temmuz kutlamaları iptal edilmiştir” ifadeleri kullanıldı. Büyükelçilik açıklamasında ayrıca, Fransa’nın Türkiye Büyükelçiliği ve İstanbul Başkonsolosluğu’nun dün saat 13’ten itibaren “ikinci bir emre kadar” kapatılacağı duyuruldu. Öte yandan Fransa Dışişleri Bakanı JeanMarc Ayrault, dün Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nu telefonla arayarak aldıkları kararılarla ile gili bilgi verdi. ŞANLIURFA AHMET ŞEFİK Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından Saray’a davet edilen muhtarlardan Trabzon’un Vakfıkebir ilçesi Çarşı Mahallesi Muhtarı Gökhan Bahadır, “tarafsız bir muhtar” olarak “partili bir cumhurbaşkanı”nın davetine katılmasının tarafsızlığını tartışılır hale getireceğini belirterek Saray’a gitmeyeceğini açıkladı. Haklı olduğu için kimseden korkusu olmadığını söyleyen Bahadır, “Mührü alırlarsa alsınlar. Beni de halk seçti” dedi. Erdoğan’ın muhtarlar toplantısına davet edilen muhtarlardan biri ilk kez Saray’a gitmeyeceğini açıkladı. Çarşı Mahallesi Muhtarı Bahadır, Cumhurbaşkanının tarafsız olmadığını belirterek Saray’a gitmeyeceğini açıkladı. Cumhuriyet’e konuşan Bahadır, “Cumhurbaşkanı’nın temel görevi anayasaya uygun davranmak, onu korumak. Ama anayasayı tanımıyor, saygı duymuyor. Taraf sız olması gerekirken, taraflı bir cumhurbaşkanı. Taraflı olduğunu 80 milyon görüyor. Ayrıca sorunlarının çözülmesi değil başkanlık için ülkemizi kaosa sürükleyen politikalara yer veriyor. Muhtar, hiçbir partiye üye olmayan, parti gözetmeyen, kendisini seçenlere ya da seçmeyenlere eşit biçimde davranan biridir. Parti ayrımı, insan ayrımı yapmaz. Cumhurbaşkanı da tarafsız olmalıdır. Ama iki yıldır partili bir cumhurbaşkanı var. Toplantıya katılmam bu tarafsızlığımı tartışmalı hale getirir” dedi. Avrasya Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nde yüksek lisans yapan 39 yaşındaki muhtar Bahadır, “Bir genç olarak çok kaygılıyım. Genç işsizlik çok yaygın. Ben de işsiz sayılırım. Lisansı tamamlamak üzereyim ama işsizim” diye konuştu. “Bu tavrım nedeniyle herhangi bir baskıdan korkmuyorum” diyen Bahadır, sözlerini şöyle sürdürdü: “Neden korkayım? Bana diyorlar ki ‘Muhtar mührünü alırlar senden’. Alırlarsa alsınlar. Beni de halk seçti. Uysal koyun olmayacağım. Mücadelemi sürdüreceğim. ” “Erdoğan deyince aklıma Stalin geliyor” diyen Bahadır, “Tamamen onun yolunda ilerliyor. Saray, lüks yatırımlar, yolsuzluk, halkın kaynaklarının başkalarına aktarılması... ” dedi. l TRABZON Erhan Yıldırım Kılıçdaroğlu’ndan şehit ailesine taziye ziyareti CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve beraberindeki heyet, Nusaybin şehidi Piyade Astsubay Üstçavuş Erhan Yıldırım’ın Ankara Mamak’ta yaşayan ailesine ziyarette bulundu. Kılıçdaroğlu, şehit Yıldırım’ın cenaze töreninde yumurtalı saldırıya uğramıştı. Ziyaretin ardından Kılıçdaroğlu, Yıldırım’ın cenaze töreninde uğradığı yumurtalı saldırıya ilişkin herhangi bir konuya değinmezken, aileye başsağlığı dileklerini ilettiklerini söyledi. Şehidin babası Turgay Yıldırım da Kılıçdaroğlu’nun ziyaretine ilişkin, “Hal hatır sordu, acımızı paylaştı. Kendisine teşekkür ediyorum” dedi. CHP Ankara İl Başkanı Adnan Keskin de şehidin babasına, “Artık aileniz, bizim ailemiz. Bizi her zaman arayabilirsiniz. Ülkemizin başına gelen felaketler inşallah son bulacak” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet CHP lideri, Başbakan’ın profiline uygun davrandığını söyledi: Bilerek gaf yaptırılıyor CHP’lilere yumurtalı protesto Şanlıurfa’da tarımsal sulamada yaşanan enerji sorununu araştırmak için kente giden 8 CHP milletvekili, 20 kişilik bir grup tarafından yumurta atılarak protesto edildi. Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hasta yakınlarıyla görüşen heyette yer alan milletvekili Mahmut Tanal, sosyal paylaşım sitesi Periscope üzerinden halılar üzerinde oturan hasta yakınlarını görüntüleyerek “Hastane koşulları iyi diyen Başbakan, buradaki panayırı görsün” dedi. Bu sırada bir hasta yakını, “Bizim devletimizden hiçbir şikâyetimiz yoktur” diye çıkıştı. Daha sonra Balıklıgöl’ü gezen heyet Hasan Paşa Camisi’ne doğru giderken 20 kişilik grup, yumurtalı protestoda bulundu. Polis, birkaç yumurta atan gruba müdahalede bulundu. Tanal, “Şanlıurfa’da belediyenin bazı yolsuzluklarını ortaya çıkardım. Bu nedenle, bu adamlar para ile tutuldu” dedi. l DHA İKLİM ÖNGEL CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hükümetin Suriyelilere vatandaşlık “referanduma sunmaya cesaret edemeyeceğini” vurguladı. CHP liderinin, Başbakan Binali Yıldırım’ın, “acil servislerde kız bakıyorlar” sözlerine tepkisi ise “inanamadım!” oldu. CHP MYK, Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında toplanarak gündeme ilişkin gelişmeleri değerlendirdi. Edinilen bilgiye göre toplantıda Kılıçdaroğlu, Meclis İçtüzük değişikliğinin amacının “demokrasi tabutuna çakılmak istenen son çivi” olduğunu söyledi. Partisinin İçtüzük değişikliğiyle ilgili tavrını netleştien Kılıçdaroğlu, “Uzlaşmalarını diliyorum ama uzlaşamayacaklar, çünkü Saray’ın iradesi var. Anayasaya aykırı bir şeyi kabul etmeyeceğiz. Yoklama alınmasıyla ilgili kampusteki vekillerin odasından yoklama yapması ‘Canlı bombanın üzerinde oturuyoruz’ MYK toplantısının ardından açıklama yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Selin Sayek Böke, Suriye politikası sonucunda Türkiye’nin “radikal, cihatçı ve çok aşırıcı bir terörle” günlük hayatın içinde yaşamak zorunda bırakıldığını belirtti. Böke, “Hâlâ bir şey yapılmadığı için canlı bir bombanın üzerinde oturmaya devam ediyoruz” dedi. kabul edilemez, karar yeter sayısının kaldırılması kabul edilemez, Anayasaya aykırı olması kabul edilemez” dedi. Kılıçdaroğlu Yıldırım’ın, “Acil Servislerde kız bakılıyor” ifadelerine “Başbakanın ağzından çıkacak laf mı, inanamadım” derken, “Anamın babamın ilacını kendi üzerime yazdırıyordum” sözlerine ise, “Bu devleti dolan dırmaktır, o zamandan yolsuzluğa meraklıymış. O zamanlar ilaç alamayacak kadar garibandın da, şimdi nasıl böyle zengin oldun, boy boy gemiler, trilyonlarca para, vay anam vay” dedi. Kılıçdaroğlu, Yıldırım’a düşük profilli olması için bilerek gaf yaptırıldığını savundu. Suriyelilere vatandaşlık tartışmalarında “referandum” önerisi getiren Kılıçdaroğlu’nun MYK’de, “Referanduma cesaret edemezler. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın kuralları var” dediği öğrenildi. Kitap önerisi Kılıçdaroğlu’nun bayram tatilinde 10’a yakın kitap bitirdiği, bunlardan en çok IŞİD’i anlatan Joby Warrick’in “Siyah Bayraklar”ı beğendiği, bunun dışında; Ahmet Ümit’ten “Elvada Güzel Vatanım”, Ahmet Mumcu’nun “Osmanlı Devletinde Rüşvet” kitaplarını önerdiği öğrenildi. l ANKARA Çomak, işkenceci polisi teşhis etti 22yıldır cezaevinde olan şair İlhan Çomak’ın yeniden yargılandığı davada esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcı, Çomak hakkında daha önce verilen hükmün onaylanmasına karar verilmesini istedi. Çomak, duruşmada tanık olarak dinlenen polis Yüksel Ateşoğlu’nun kendisine işkence yapan polislerden biri olduğunu söyleyerek, “Saç modeli bile değişmemiş” dedi. Mahkeme ve duruşma savcısı, Çomak’ın işkence iddiasını ciddiye almadı. Çomak, 1994’te 21 yaşında bir üniversite öğrencisiyken tutuklanmış, DGM’de yargılandığı dava 2000’de sonuçlanmıştı. PKK üyesi olduğu, kod adlarıyla anıldığı, güvenlik güçleriyle çatışmaya girdiği belirtilerek, ağırlaştırılmış müebbete mahkum edilmişti. İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden yargılanan Çomak’ın tahliye talep leri reddedildi. Dünkü duruşmada, tanık olarak dinlenen polisler Ümit Karabay ve Yüksel Ateşoğlu ‘baskı sonucu ifade almadığını, sanığın hür iradesiyle ifade verdiğini söyledi. Çomak ise tanıkların yalan söylediğini dile getirdi. Ateşoğlu’nun kendisine işkence yapan polislerden biri olduğunu söyleyen Çomak, “Özgür irade söz konusu değildir. İşkence yapılmıştır. Sanık saç modeli bile değişmemiş” dedi. Çomak’ın avukatı Fırat Aydınkaya, Çomak’ın kendisine işkence yapan polisi tanıdığını belirterek, “Heyetiniz suç duyurusunda bulunmalı. Sanık Bingöl’deki eylemden yargılanıyor. O eyleme dair evraklar getirtilmelidir” dedi. Çomak’ın işkenceci diye teşhis ettiği tanık hakkında suç duyurusunda bulunulması yönündeki talebi reddeden mahkeme davayı 28 Eylül’e erteledi. l İSTANBUL/Cumhuriyet haber 5 Katliam çeteleri... Bazen en sıkı dostumuz oldular bazen düşmanımız... Nasıl oldu diye düşündük, sağa döndük sola döndük, sonra özür falan diledik. Kim dost kim düşman orası belli değil... Almanya “soykırım” deyince düşmanımz oldu, mülteci sorunu, al gülüm ver gülüm hikâyesi, “Haydi gel barışalım, İncirlik’te uçaklarınıza yer açtık” çağrısı... 12 Eylül Anayasası’nın üzerine kurulmuş bir yönetim biçimi, yasaların yok sayılması, Balyoz mağdurları, kumpas, paralel devlet... Eski ortağın polisi, savcısı, yargıcı, medyası... Derin dostlar şimdilerde düşman. Birlikte yürümüşlerdi o yollarda, yağmurda ıslanmışlardı ya! Hey gidi günler hey! Eski dostlar darbeci oldu... Akıl oyunlarının bile almayacağı bir süreçten geçerken, eski düşmanımız İsrail “en yakın dost” olurken gel de “Mavi Marmara”yı düşünme... Yumun gözlerinizi, o İsrail komandolarının gemiye girişini anımsayın... Kuşadası Limanı’nın İsrailli işadamı Ofer’e bir çırpıda verilişini, Tüpraş’tan yüzde 14.75 pay kapışını düşünün. Ofer adlı muhterem, “Mavi Marmara”yı basıp masum insanları katleden komandoların eğitim verildiği okulun sahibi değil miydi? Zamanında bu konuları derinliğine yazıp çizdik, üstelik Gülen’in ABD’den yaptığı açıklamayı eleştirdik... Gülen ne diyordu: “Otoriteden izin alınması gerekiyordu!” Otorite İsrail’di... Zaman hızla akıp gidiyor... Düş kırıklıklarımız, yiten canlar, acılar... Libya dostumuzdu, onları sırtından hançerleyen bizdik! Şimdi İsrail’le kucaklaşırken, ülkeyi yönetenler Gazze’ye insani yardım yapanlara bakın ne diyor: “Bize mi sordunuz?” HHH Bu ülkede kimse kimseye bir şey sormaz... Hele hele iktidara soru sormak, suç öğesini oluşturur. Askeri darbelerle hesaplaşılmaz, kurulan kumpaslar, kendilerine dokununca birlikte yaptıkları hukuksuzlukları ortaklarına yükler siyasal iktidar... Gün gelir o kumpası birlikte yaptıkları unutulup “paralel yapı” bulunur. Devletin içinde böyle bir yapı olduğunu Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Casusluk ve Fuhuş gibi davalarda yaşamadık mı? İnsanların hayatlarından beş yıl çalanlar önce bunun hesabını verir yargı önünde... Laik, demokratik, sosyal, hukuk devletinin gereğidir bunlar... Hesap sorulur hesap! Devletin polisi, devletin savcısı ve yargıcı! Yalan üzerine kurulmuş bir yapı eninde sonunda çöker. O yıllar Esad’la kardeş olanlar, tüm hukuksuzlukların, adaletsizliklerin üzerini örtmek için çabalıyor. Yurdum insanının yüzde ellisinin kulakları sağır, gözleri kör! Paralelmaralel, deyip yargıyı tepeden tırnağa değiştirerek demokrasi ve özgürlükleri nasıl yaşam biçimi yapacaksınız? Devletin olanaklarını kullanarak devletin en duyarlı birimlerinden kadrolaşan bir yapıdan söz ediyorum... Evdeki hesap çarşıya uymaz, tıpkı Suriye’de savaşı göremediğimiz gibi... Haydi onların deyişiyle, yine devlet içinde devlete dönüp şu saptamayı bir kez daha yapalım: “40 yıl önce okullarıyla, dershaneleriyle kadrolaşan Fethullahçılar 200300 kişi değil... O kadrolaşma TSK’den polise; eğitimden her kuruma dek sızmış durumda...” HHH Yaşananlar gerçekten çok acı çok... Ölümlerle yatıp ölümlerle kalkıyoruz. Kör terörün önüne geçemiyoruz, memleketimizi yol geçen hanına çevirdik, çevirmeyi sürdürüyoruz. Komşularımızla düşman olduk, Rus uçağını vurduk, Almanya’yla bozuştuk... Katliam çetelerinin kol gezdiği bir ülkede yaşıyoruz... Elimizle besledik onları... Şimdi ne yapacağımızı bilmeden esip gürlüyoruz... tekirdağ 2 no’lu f tipi cezaevi’nde Açlık grevindeki mahkuma işkence KEMAL GÖKTAŞ Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde yatan ve kendisi gibi “bağımsız siyasi mahkumların” olduğu bir cezaevine nakledilmek için 60 gündür açlık grevinde olan Ali Şimşek’in gardiyanlar tarafından çeşitli defalar feci şekilde dövüldüğü iddia edildi. Cezaevinde 22 yılını dolduran Ali Şimşek, Sincan 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde yatarken talebi olmadığı halde Bandırma Cezaevi’ne nakledildi. Bandırma Cezaevi’nde çıplak aramaya direndiği için gardiyanlarca darp edilen şimsek, iradesi dışındaki sürgünü protesto ederek kendi arkadaşlarının olduğu bir cezaevine sevk edilene kadar 16 Mayıs gününden itibaren süresiz açlık grevine başladı. Bu süreç zarfında ablası Hatice Kara, kardeşinin yaşamından endişe duyduğunu belirterek 7 Haziran’da Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’ne dilekçe verdi. Açlık grevi devam ederken Tekirdağ T Tipine sevk edildi. T Tipine sevkinde yine gardiyanların şiddetine ve işkencesine maruz kaldığı ileri sürülen Şimşek’in ablası, kardeşinin üstü başı yırtılarak feci şekilde dövüldüğünü, öldü diye bırakıldığını anlattığını aktardı. Dayaktan sonra hücrede tutulan ve açlık grevinde olduğu halde şekerli su dahi verilmeyen Şimşek, açlık grevinin 34. gününde yaşamış olduğu bu işkencenin ardından 12 gün sonra tekrar Tekirdağ F 2’ye getirildi ve aynı akşam yine gardiyan işkencesine maruz kaldı. ‘Manzara korkunçtu’ Tekirdağ’da bir mahkum yakının ailesine haber vermesi üzerine ablası Hatice Kara kardeşini ziyarete gitti. Hatice Kara, burada gördüklerini savcılığa verdiği suç duyurusu dilekçesinde şöyle anlattı: “7 Temmuz günü Tekirdağ F 2’ye bayram açık görüşüne gittiğimizde karşılaştığımız manzara korkunçtu. Kardeşim 40 kiloya kadar düşmüş ve vücut fonksiyonları iyice zayıflamıştı. Elleri, kolları, vücudu çürük içindeydi. Sorduğumuzda söyleyebildi. Bandırmadan Tekirdağ T Tipi’ne getirildiğinde 45 gardiyanın saldırısına uğramış. Üzerindeki atleti, gömleği ve iç çamaşırına varana kadar yırtılıp böbrekleri ve kaburgalarına vurulmak suretiyle küfür edilerek 53 yaşındaki bu insanın onurunu kırmaya çalışarak yerde tekmelemişler. Açlık grevindeki bir insana işkence yapılmıştır. Tekirdağ F 2’ye sevki çıktığında da 45 gardiyan kardeşime işkenceyi tekrarlıyorlar ve yere yatırıp tekmeleyerek ezip döküyorlar.” l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle