19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 14 Temmuz 2016 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN DEMİRTAŞ’TAN ÇOK TARTIŞILACAK AÇIKLAMA: AKP’li işadamları PKK’ye para verdi HDP Eş Genelbaşkanı Selahattin Demirtaş, AKP’nin belediyelere teröre des tek gerekçesiyle kayyım atanma sına yönelik yasal hazırlık yap masının eşkıyalık ve darbe oldu ğunu belirterek, “Eğer bazı kişiler ve şirketler PKK’ye yardım yap tı diye suçlanacaksa Rizeli işa damlarından başla yabilirler. Özellik le Doğu’da; baraj, yol ve köprü ihale si almış AKP’li Ka MAHMUT LICALI radenizli iş adamları... Bunlar PKK’ye ciddi yardımlarda bulunduklarını da saklamıyorlar” dedi. AKP’ye ya kın söz konusu şirketlerin PKK’ye çok büyük paralar verdiğini bil diğini kaydeden Demirtaş, “Bele diyeler PKK’ye yardım yaptı yala nına sığınmak yerine mümkünse kayyım atayacaklarsa bu AKP’li büyük şirketlere atasalar daha iyi olur” diye konuştu. HDP Eş Genelbaşkanı Selahat tin Demirtaş, bir grup gazeteci nin sorularını yanıtlarken önem li açıklamalar yaptı. Demirtaş’a yöneltilen soru ve yanıtlar özet le şöyle: Kayyım değil darbe n Hükümet kanadında belediyelere kayyım atanmasına yönelik yasa hazırlıkları sürüyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz? Bunun adı kayyım değil, darbedir. İsmine kayyım demekle kayyım atamış olmuyorsunuz. Kayyımın hukukta tanımı bellidir. Hükümetin hem bazı şirketlere uy DEMİRTAŞ: Bazı kişiler ve şirketler PKK’ye yardım yaptı diye suçlanacaksa Rizeli işadamlarından başlayabilirler. Doğu’da ihale almış AKP’li Karadenizli işadamları PKK’ye ciddi yardımlarda bulunduklarını saklamıyor. guladığı kayyım uygulaması hem de belediyeler için düşündüğü tümüyle gasptır, eşkıyalıktır, darbedir. Hükümetin yanıldığı şudur: Gerçekten toplumu belediyelere el koyma suretiyle PKK’yi bitireceğine ve ‘terörle mücadelede’ etkili olacağına inandırmış durumda. PKK ve belediyeler bağlantısı kesinlikle bir yalandır. PKK’nin belediyelerden destek aldığı tümüyle bir iftiradır. İkincisi kayyım atanmış hiçbir belediye o belediyeyi yönetemeyecektir. Halk ve personel buna izin vermeyecektir. Tümüyle boşa çıkmış bir belediye olacaktır. Belediye hizmetleri belki de duracaktır. Kayyım atanmış şehirlerde artık belediyecililk faaliyeti uygulanamayacaktır. Erdoğan biliyor Eğer bazı kişiler ve şirketler PKK’ye yardım yaptı diye suçlanacaksa Rizeli işadamlarından başlayabilirler. Özellikle Doğu’da ihale almış; baraj, yol ve köprü ihalesi almış AKP’li Karadenizli işadamları... Erdoğan bunları ismen biliyor. Bunlar PKK’ye ciddi yardımlarda bulunduklarını da saklamıyorlar. Erdoğan’a bunu defalarca gidip şikâyet babında da ifade etmişlerdir. ‘Biz PKK’ye vergi ödemeden orada çalışamıyoruz’ diye. Erdoğan da bunu engellemediğini birkaç defa üstü kapalı toplantılarda söyledi. O AKP’li şirketlere kayyım atayacaklar mı? Çünkü onlar bildiğim kadarıyla PKK’ye çok büyük paralar verdiler. Gönüllü mü yoksa mecburi mi verdiler bilemem. Ama belediyeler PKK’ye yardım yaptı yalanına sığınmak yerine mümkünse kayyım atayacaklarsa bu AKP’li büyük şirketlere atasalar daha iyi olur. İÇ TÜZÜK İÇİN UZLAŞI ŞART n İçtüzük konusunda bir komisyon kuruldu. Bir sonuç çıkmasını bekliyor musunuz? Mevcut İçtüzük’ün iyi olmadığını biz de düşünüyoruz. Daha demokratik bir İçtüzük yapmak lazım. Ama AKP’nin ve Erdoğan’ın istediği bu değil. Erdoğan muhalefetin yetkilerinin fazla olduğunu düşünüyor. Bir talimat verdiğinde şak diye görevini yerine getirecek bir parlamento istiyor. Komisyon bir araya gelecek ve ilk değerlendirmelerini yapacak. Partilerin yaklaşım larını göreceğiz, eğer muhalefetin sesini kısmaya dönük bir teklifle AKP gelirse oradan uzlaşmayla çıkmak kesinlikle mümkün değil. İçtüzük’ü değiştirmek için yapacakları her hamle de biz en sert muhalefeti yürütürüz. Demokratik yeni bir İçtüzük yapmak isterlerse hazırız. Erdoğan’ın derdi anayasa değişikliklerini çok hızlı bir şekilde Meclis’ten çıkaracak ve muhalefetin muhalefet ederek engelleme Meclis’i tıkama yetkilerini elinden alacak bir değişiklik beklentisidir. ÖLDÜRMEKLE ÇÖZÜLMEZ n PKK’li Bahoz Erdal’ın öldürüldüğü yönünde çelişkili haberler gündeme geldi. Bizim elimizde istihbarat kaynakları yok. Devletin istihbarat örgütü var. Devletin resmi ajansı bu haberi ilk geçti. Birincisi PKK’nin üst düzey bir yetkilisinin öldürülmesinin gerçekten de sorunun çözüleceğine dair bir inanç yaratıyor olması çok hazin bir durumdur. PKK’de bugüne kadar neredeyse 30 bine ya kın insan öldürüldü. Aralarında çok üst düzey PKK’liler de vardı. Fakat gördük ki bu süre zarfında PKK’nin kadro sayısı bin ise on bin oldu. Ortada Kürt sorunu var; Bahoz Erdal sorunu yok. Başbakan’ın, istihbaratın ve AA’nın ortaya koyduğu bilginin de kesinlikle güvenilir olmadığını söylebilirim. Bir bakarsınız hükümetin ‘Yüzde yüz teyit ettik’ dediği bilgi yüzde yüz yanlış da çıkabilir. ÖNCE BAKANLAR BUYURSUN n Dokunulmazlığın kaldırılmasının ardından vekillere yönelik ifade çağrılarında yanlış uygulamalar gündeme geldi. Bunu nasıl buluyorsunuz? Muhalefetin bu anayasa değişikliğini desteklemiş olmasının ne kadar vahim bir hata olduğu her gün ortaya çıkıyor. CHP’deki milletvekillerinin büyük bir kısmı hayır oyu verdiler ama sonuçta CHP yönetiminin desteğiyle bu çıktı. CHP yönetimi desteklemeseydi; bu teklif Meclis’e sunulmayacaktı bile. CHP yönetimini çıkıp bundan sonraki süreçte özeleştiri vermesi lazım. AKP’nin ne mal olduğunu belli de fakat CHP’nin bu tuzağa düşmüş olması kabul edilebilir değil. Başbakan ‘Vekiller gitsin ifade versin’ diye çağrı yapıyor. Biz kendisine çağrı yapalım: Hırsızlıkta suçlanan bakanlarınız önden buyursun. Madem adil yargılama var onları neden yargıdan kaçırdınız? n Vekillere yönelik savcılık ifadesi verilmeden yargı sürecinin başlayacağı yorumları yapılıyor... Savcı bunu yapabilir. İfade almadan dava açabilir ama mahkeme savunma almadan yargılama yapamaz. Savcı ifadeye ça ğırır gelmezse dava açıyorum diyebilir. Ama dava açıldıktan sonra mahkeme savunma almadan ilerleyemez. Şu ana kadar hiçbir milletvekillimiz ile ilgili zorla getirme kararı alınmadı. Emniyet ve ordu SADAT’tan rahatsız n SADAT adlı bir şirketin faaliyetleri kamuoyunda tartışılıyor. Sizin değerlendirmeniz nedir? Devlet içerisinde AKP’nin desteğiyle örgütlenmiş bir cihatçı IŞİD anlayışı var. Bu SADAT denilen şirketin de aslında doğrudan Türkiye içinde ve dışında cihatçı faaliyetleri yürütmek, eğitmek bunları koordine etmekle görevli bir şirket olduğu anlaşılıyor. Bunlar AKP tarafından korunuyor. Bildiğim kadarıyla Emniyet ve ordu içerisinde de bunlardan rahatsızlık var. Bunlar çok ayrı bir birim gibi çalışıyorlar. Kendilerini doğrudan saraya bağlı gibi hissediyorlar. Böyle yansıtıyorlar. Gelsinler... n Başbakan’ın CHP ve MHP’ye bölgede siyaset yapın çağrısını nasıl değerlendiriyorsunuz? CHP ve MHP’nin bölgeye gelmesinde Başbakan’dan çok biz memnuniyet duyarız. Çünkü gerçekten de boylarını ölçüsünü almak istiyoruz. Gelsinler boylarının ölçüsünü alsınlar istiyoruz. Çünkü AKP’nin boyunun ölçüsünü aldık; ama CHP ve MHP de bence şansını denemeli. Başbakan; HDP’nin aldığı oylara hiçbir şekilde saygı duymadan CHP ve MHP’yi ‘Gelin işinizi kolaylaştıracağız yeter ki HDP’yi bitirelim’ çağrısı yapıyor. Bu çok terbiyesizce ve saygısızca bir yaklaşımdır. Düşük profilli Başbakanı da terbiyeli olmaya, haddini bilmeye davet ediyoruz. Oradaki insanların verdiği oylar gayrimeşru mudur? HDP’ye oy verenler bu ülkenin yurttaşı değil mi? Biz Kürtlerin yaklaşık yüzde 55’inin oyunu aldık. Sadece Şırnak’ta değil İzmir’de de aldık. MHP’nin Hakkâri’den aldığı oydan çok daha fazlasını Osmaniye’den alıyoruz. Putin’le platonik aşk n Önce Cemil Çiçek, ardından Başbakan ‘içerideki dostlarımızla barışmalıyız’ açıklaması yaptı. HDP kendini ‘içerideki dost’ olarak görüyor mu? Hayır. Şu anda Esad’a ve Putin’e karşı kullandıkları dile bir bakın, bize karşı kullandıkları dile bir bakın. Putin ile neredeyse platonik aşk noktasına geldiler, bize karşı düşman için kullanmadıkları dili kullanıyorlar. Barış derken, içeride barıştan söz etmiyorlar. Kendi aile içi barıştan söz ediyorlar. Rantı paylaşamadıkları için birbirine girmiş AKP’lilerin artık kendi içlerinde barış kurmasından bahsediyorlar. Türkiye toplumuyla barışmaktan bahsetmiyorlar. Putin’e bu kadar yalvar yakar olmalarının nedeni içeride artık muhalefete karşı güç kaybetmelerindendir. İsrail ile bu kadar aleni bir şekilde rezilce bir anlaşma yapmalarının tek nedeni içeride muhalefet ile baş edemiyor olmalarından dolayıdır. Yoksa içeride barış, Kürtlerle Alevilerle, sol kesimle olacaksa; baş göz üstüne, çok saygın olur. Yapmaları da gerekir ama böyle bir niyetleri yok. HDP değil onlar yanlış n HDP’li Kadir Yıldırım’ın yaptığı açıklamalar çok tartışıldı. Sizin düşünceniz nedir? Kadir Yıldırım ve Altan Tan arkadaşlarımız da parti içerisinde sert bir şekilde eleştirildiler. Hepsine HDP çizgisi hatırlatıldı. Yanlış olan HDP değil, yanlış olan onların durduğu yerdi. Zannedersem arkadaşlarımız bu konuda daha dikkatli olacaklardır. Asıl olan HDP’nin sözcülerinin yaptıkları açıklamalardır. l ANKARA haber 11 Şu Suriyeliye vatandaşlık meselesi Bayramda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’deki Suriyelilere vatandaşlık vaadini okuyunca aklıma gelen ilk cümle “Yahu önce Cizrelilere vatandaşlık verseydiniz” oldu. Hani neresinden baksanız yüzlerce yıldır bu topraklarda yaşıyorlar... Eh tabii kâğıt üzerinde Cizrelilerin vatandaşlık hakkı var. Ama gel sen bunu orada sınava giremeyen, okula gidemeyen, evi sanki Halep kırsalındaymış gibi yerle yeksan olan insanlara anlat. Tam da Erdoğan’ın demecini okumadan önce Human Rights Watch, namı diğer İnsan Hakları Gözlemevi’nin, Cizre raporunu okumuştum. Üzülerek. Gazeteciliğe ilk başladığım yıllarda tıfıl bir muhabir olarak Human Rights Watch’ın Türkiye’deki köy boşaltmalarla ilgili raporunun basın toplantısına gitmiştim. Yazdığım ilk haberlerden olmalı. Aradan yıllar geçti, 360 derece dönüp yine insan hakları kuruluşlarının mercek altına aldığı ülkede gazetecilik yapıyorum. Üzülmemek mümkün mü? Erdoğan’ın lafları kişisel olarak hepimizi bir ikileme soktu. Ben şahsen zorlanıyorum. Bir yandan, Suriye savaşının başından bu yana mülteci karşıtı siyasi çıkışlardan rahatsızım. Halihazırda Suriyeli düşmanlığı üzerinden gazetecilik yapanları ayıplıyorum. Ailesinin bir kanadı Balkanlar’dan gelmiş biri olarak, evini yurdunu bırakıp savaştan kaçan insanlara karşı bu tutumu kabullenemiyorum. Türkiye’nin Suriye politikasında onlarca hata var; ancak savaştan kaçan mültecilere kapısını açması doğruydu. Dini, mezhebi, kökeni ne olursa olsun, bu coğrafya yüz yıldır insan öğütüyor. Yüz yıl önce Anadolu’dan göçe zorlanan Ermenilerin kamp kurduğu, tehcirden sağ kalanların ilk barınağı olan bütün yerleşim alanları (Tel Abyad, Kobani, Kasab, Rakka, Halep vs), yüz yıl sonra yine savaş ve IŞİD zulmüyle göç veriyor. Bu sefer insanlar ters istikamet Anadolu’ya geliyor. Sanki ilahi bir lanet... Gel gör ki, Erdoğan’ın söz ettiği “vatandaşlık” erken ve iyi hesaplanmamış bir adım. Siyasi yelpaze içinde AKP dahil kimse bunu desteklemi yor. Toplum ise zaten Suriyelilere karşı bileniyor. Bu tarz bir girişim, aynı Konya’da olduğu gibi, Kilis ve Gaziantep gibi göç alan yerlerde toplumsal fay hatlarını tetikler. Türkiye’ye sığınan Suriyeliler tabii ki çalışabilmeli; eğitim alabilmeli; sağlık ve sosyal hizmetlerden yararlanabilmeli. Bu imkânları Almanya ya da İtalya da sağlıyor. Ama vatandaşlık, bambaşka bir mertebe. ABD’de sığınmacılar yeşil kart alabilmek için yıllarca sürünür, ondan sonra vatandaşlık için bir o kadar daha çabalar. Dünyanın hiçbir yerinde “şak” diye 3 milyon kişiye vatandaşlık verildiğini duymadım. Hele de kendi iç barışını henüz sağlayamamış bir ülke için oldukça sıkıntılı bir durum bu. Bir de işin sosyolojisi var. Dünyanın her yerinde mülteci/ yabancı karşıtı yükselen bir dalga var. Türkiye de bundan muaf değil. İktidar partisi, kendi kitlesi üzerinde muazzam bir propaganda gücüne sahip olduğu için, şu ana kadar ciddi bir yabancı karşıtlığı yaşanmadı. Ancak bu durum, işin sosyolojisine aykırı. Konya’da yaşananlar, Türkiye’nin başka yerlerinde de yaşanabilir; yaşanacaktır. O yüzden bu tarz çıkışlarla toplumu kışkırtmamak lazım. Bir not da “kademeli vatandaşlık” önerisine. Hani diyorlar ya “kalifiye insanları”, doktorları, hemşireleri vs. T.C. vatandaşı yapalım. Son bir yıldır mülteci meselesi üzerinde çok çalıştım. Berlin’den Kilis’e birçok mülteci aileyle görüştüm. Korkarım “kalifiye” dediğiniz insanlar, çoktan kapağı Avrupa’ya attı. Parası olan Türkiye’den kaçtı. Kalanlar da ya çok fakir ya da bir an önce Suriye’ye dönmek istiyor... Türkiye’nin burada yaşayan mültecilerin hayatını düzeltmek için yapabileceği çok şey var. Okul çağındaki çocukların yüz binlercesi okula gitmiyor. 2.5 milyonun sadece 300 bini kamplarda; kalanları şehir varoş ordusuna katıldı. İş başvuruları için talep az. İşyeri açmak çok zor. Radikalleşme, had safhada. Bütün bunlara çözüm üretmek varken, olayı vatandaşlıktan başlatmak, olsa olsa bir gündem değiştirme taktiği olabilir... Bahoz Erdal: Hayattayım Suriye’de öldürüldüğü öne sürülen PKK yöneticilerinden Bahoz Erdal, Al Jazeera Arapça’nın Erbil muhabirine telefonla açıklamalarda bulundu. Bahoz Erdal, öldürüldüğüne yönelik haberlerin “Türk medyasında PKK aleyhinde yürütülen propaganda savaşının bir parçası olduğunu” savundu. PKK yöneticilerinden Murat Karayılan da “Bugünlerde Bahoz arkadaş çıkıp bir açıklama yapabilir. Herkes şunu iyi bilmelidir ki Bahoz arkadaşımız görevinin başındadır” dedi. Bunun ardından Denge Kürdistan Radyosu, öldürüldüğü iddia edilen PKK yöneticilerinden Bahoz Erdal’a ait olduğunu duyurduğu bir ses kaydı yayımladı. Med Nuçe TV’de de yayımlanan, Bahoz Erdal’a ait olduğu belirtilen kayıtta, “AKP IŞİD ile ilişkilerinin ortaya çıkmasından korktuğu için, Rojava’dan korkuyor; varlığını IŞİD’in varlığında görüyor. AKP yaşadığı yenilgiyi gizlemek için böylesi yalan haberlere başvuruyor. Diyorlar ki ‘nerede?’ Ben görevim neredeyse oradayım. Yerimi AKP hükümetine söylemek zorunda mıyım?” ifadeleri yer aldı. ABD’den açıklama ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcülerinden Elizabeth Trudeau, Bahoz Erdal’ın öldürüldüğü iddialarıyla ilgili sorular üzerine, “Bu haberi doğrulayacak ya da yalanlayacak bir konumda değiliz” yanıtını verdi. l Yurt Haberleri Roboski’ye yasak geldi Savaş uçakları tarafından 28 Aralık 2011’de 19’u çocuk 34 kişinin bombalanarak öldürüldüğü Roboski’de sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Şırnak Valiliği’nin açıklamasında bölgedeki operasyonlar nedeniyle Ortasu ve Gülyazı köylerinde sokağa çıkma yasağı ilan edildiği, her iki köye çok sayıda askeri birlik gönderildiği ifade edildi. Yöre halkı, Ortasu köyünde önceki geceden bu yana askeri hareketlilik yaşandığını, sınır hattındaki Dündağ Askeri Üst Bölgesi’nden silah seslerinin geldiğini söyledi. HDP Şırnak Milletvekili Ferhat Encü ise yasak nedeniyle Roboski’ye gidemediğini belirtti. Aktiviste gözaltı Roboski’de yaşayan aktivist vicdani retçi Yannis Vasilis Yaylalı’nın gözaltına alındığı, ifadesi alınarak serbest bırakıldığı öğrenildi. Katliamda yakınlarını kaybeden Cumhur Encü, Hamit Encü, Salih Encü, Kasım Encü, Şevket Encü ve Yaşar Encü sokağa çıkma yasağını ihlal ettikleri gerekçesiyle gözaltına alındı. Hamit Encü’nün hakkında bulunan bir mahkeme kararı nedeniyle tutuklandığı belirtildi. l MAHMUT ORAL/DİYARBAKIR C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle