16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 8 Haziran 2016 6 Gümüşhane’de bir şehit daha Ortulu Salih Bulut OHAL Gümüşhane’nin Torul ilçesinde Harmancık tüneli girişinde askeri araca ateş açılmasıyla ağır yaralanan 21 yaşındaki jandarma er Salih Bulut, tedavi gördüğü hastanede şehit düştü. Terhisine 150 gün kaldığı öğrenilen şehit er Bulut’un cenazesi Sivas’ın Yıldızeli ilçesine bağlı Kavak Köyü’nde düzenlenen törenin ardından toprağa verildi. Yaklaşık 3 bin kişi katıldığı törende anne Hüsne Bulut oğlunun tabutuna sarılarak feryat etti. gelıyor Bakanlar Kurulu TBMM’den onay almadan OHAL ilan edebilecek, asker iç güvenliğe geri dönecek, komutanlara arama yapma yetkisi ve askere yargı zırhı getirilecek İktidarının geçmiş yıllarında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin asayiş ile il gili görev ve yetkilerini tırpanla yan AKP, yeni ha zırladığı tasarı ile “örtülü OHAL”e varan düzenleme yapacak. SERTAÇ EŞ AKP, terör eylemlerinin artması ve kolluk kuv vetleri dışındaki askeri birlik lerin terörle mücadeleye başla masıyla anlaşılan yasal boşlu ğun doldurulması için yaptığı yasal hazırlığı, tasarı olarak dün TBMM’ye sevk etti. Tasarının, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın Efes Tatbikatı sırasında yaptığı açıklamada, “siyasi direktif” vurgusu yapmasının hemen sonrasına denk gelmesi dikkat çekti. Tasarının daha önce ilan edilen OHAL’i örtülü olarak getirdiğine dikkat çekildi. Buna göre daha önce terörle mücadelenin birkaç ili kapsayacak şekilde yapılacağı durumlarda OHAL ilan ediliyor ve 4 ayda bir TBMM’den onay alınıyordu. Tasarı ile bu yetki tamamen Bakanlar Kurulu’na veriliyor. Tasarıya göre İçişleri Bakanlığı’nın önerisi üzerine Bakanlar Kurulu TSK’yi görev ‘Mümkün değil lendirecek, görevin kapsamı, süresi, görev alanı, istihbarat yetkisinin kapsamı, destek silahlarının kullanımına yönelik sınırlamaları belirleyecek. Birliklerin çapı, yeri gibi askeri ayrıntılar Genelkurmay tarafından belirlenecek. Valiye koordinasyon Görevlendirilecek birlik kendi komutanı, kolluk kuvvetlerinin yetkilerini kullanacak. Vali askeri birlikler ile genel kolluk kuvvetleri ve kamu kurumlarıyla koordinasyonu sağlayacak. Düzenlenecek operasyonlarda komuta en rütbeli komutanda olacak. Yetkili birlik komutanı nın ihtiyaç duyduğu istihbarat bilgileri, ilgili birimler tarafından öncelikle toplanarak gecikme olmaksızın paylaşılacak. Tasarı ile görevlendirilen birlikler için komutan emriyle arama izni de veriliyor. Bu kapsamda gecikmesinde sakıncalı durumlar için, 24 saat içinde hâkim onayına sunulmak koşuluyla askeri birlikler komutan emriyle arama yapabilecek. Yargı zırhı Tasarıya göre operasyon sırasında işlendiği iddia edilen suçlar için yargılama izne bağlandı. Bu kapsamda Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının yargılama izni Başbakan’a, askeri personel için Milli Savunma Bakanlığı’na, jandarma, sahil güvenlik personeli, polis İçişleri Bakanlığı’na, diğer devlet memurlarının yargı izni de vali ve kaymakamlara bırakıldı. Ayrıca, terörle mücadeleden doğan maddi zararlar nedeniyle mağdurlar görevlilere değil, devlete yönelik tazminat davası açabilecek. Düzenleme, kişisel kusur ve haksız fiil nedeniyle bile güvenlik güçlerini koruyor. Tasarının haziran sonuna kadar da TBMM’den geçirilmesi planlanıyor. l ANKARA değiştiremeyiz’ Avrupa Birliği ülkelerine vize serbestisi için 72 kriterden 69’unun yerine getirildiğini belirten Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Bundan sonra yapılması gereken anlaşmalar uygulanır; geri kalan 35 (kritere) bakarız” dedi. Çavuşoğlu, dün İstanbul’daki saldırıya işaret ederek, “Şu anda terörle ilgili kanunlarımızda herhangi bir değişiklik yapamayız; müm Mevlüt Çavuşoğlu kün değil. AB ile görüşmeler sürüyor. Vize serbestisini AB uygulamazsa biz de geri kabulü askıya almak durumundayız” dedi. Alman parlamentosunun “soykırım” kararında Alman Dışişleri Bakanlığı’nın tutum değiştirdiğini söyleyen Çavuşoğlu, “İktidar partileri ve yöneticileri başta sorumludur” dedi. Rusya ile Türkiye arasında doğrudan görüşme olmadığını belirten Çavuşoğlu, “Rusya’daki Türkiye karşıtlığının sebebi, özellikle medya ve kilit noktalarda Ermenilerin olmasıdır” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet Rozerin 152 gün sonra uğurlandı Diyarbakır Sur’da 8 Ocak günü düzenlenen operasyonlarda öldürülen, cenazesi tam 152 gün sonra ailesine verilen 17 yaşındaki Rozerin Çukur, dün gözyaşları ve ağıtlar eşliğinde, aylardır boş duran Diyarbakır’ın Dicle ilçesine bağlı Kırkpınar köyündeki mezarında toprağa verildi. Rozerin’in tabutu başına çok sevdiği fotoğraf makinesi konuldu. Aylarca çocuğunun ve arkadaşlarının cenazelerinin verilmesi için mücadele veren baba Mustafa Çukur “Çocuklarımızın katledilmesinde her ne kadar devlet suçlu ise, halkımıza olan sitemimiz de bir o kadar haklıdır” dedi. Öte yandan Sur’da 1’i kadın 3 kişi, Şırnak’ın Silopi ilçesinde de 2 kişi savcılık talimatıyla kimsesizler mezarlığına defnedildi. Defnedilen kişilerin kimlik bilgileri açıklanmadı ancak operasyonlarda öldürülen PKK’liler oldukları bildirildi. l MAHMUT ORAL / DİYARBAKIR Kadıköy’de öldürülen Bahadır Grammeşin’in ablası Başak, bugünkü duruşma öncesi Cumhuriyet’e konuştu Orgutlu kotuluğun davası PINAR ÖĞÜNÇ Bazen geniş zaman kipiyle kuruyor cümlelerini; “Gitti ği her yerde bir işin ucundan tu tar” diyor, “kendini sevdirir” di yor. Önlerinde geniş zamanları olabilirdi; kendisinden dört yaş küçük kardeşi, aynı zamanda bir ara ev arkadaşı, yoldaşı bir cina yetin kurbanı oldu. Bazen di’li geçmiş zamana dönüyor anla tırken Başak Grammeşin. 31 yaşındaki Bahadır Gram meşin, 9 Mayıs 2015 akşamı Kadıköy’de, askere gidecek bir dostları için buluşmuş, eğ lence sonrası 20 kişi birlikte yürümeye başlamışlardı. O sı rada duvar kenarına işeyen iki erkek, gruptaki kadınlara cinsel organlarını teşhir ede rek sözlü tacizde bulundu. Araya girildi, iki erkek uzak Bahadır Grammeşin NECATİ SAVAŞ Pınar Öğünç Başak Grammeşin Başak Grammeşin; Ali İsmail Korkmaz, Nuh Köklü ve Bahadır Grammeşin cinayetlerini anımsatarak “Çok güzel çocuklar çok alçakça öldürülüyor” diye konuştu. Fşiüraprhieasimyaokkamçumşa kşrSfg“raDaibkiOkraramrrehpordüsasiitaaMalrDarderouu2eliaışrdgiçaeaşrna’aıiykmzn7ramr,üatnmdaksvruelıiişuyntançaNabe.ahagiatü’btadveAntliiekdöateripsbşarkucıerruarvngögarüraahauıagkngdütiunıözrpdrmedaleüuyntökakaa’bhıscsdaenskmaarütrnarsteeiaiıaldüküprzttbasnaeayravskıüalledtannmiinrekeiriarioılpmnlrafığaıatdronrCğnikarisihliaça.çrınuityeneınekaodkiasDnktmarlndsnılreoumııunauseamnyiiygaı;.tarlrışşmhrıiamandaauöuhSlribmgvatknlyndaruküşaraaeueıDlidaeıaamrldalkvnnvmaçillrunienynueşkeaıerdembıakşiakaıinlınfk.rlkeacndiam.asothalzda.iya,iebdrclıaıcraani.nniatçeknkakğiavaktFrtudııatiyigD”eakiivkuaşnvy.tiai.rsö.enıiikue.anr.ıari3k,t0 laştırıldı. Fakat bir süre son dönmek siyasi bir beyan kimile kendimizi. Hayatımda ilk katili Köklü davası sırasında sanı “Bir şey olmaz, zaten be ra ellerinde kesici ve delici alet rine göre. “Bu bizden değil” diye onun duruşmasında görüyorum. ğın abisi BİMER aracılığıyla Er nim ismim uzun, slogan atıl lerle bir grup, Bahadır’ın da ara bir koku yayılıyor sanki; nefret İkna olmam ama haydi yapmış doğan mektup yazmış, “Bunlar maz” demiş. Kendi ölümü ihti sında olduğu gruba saldırdı. Bir cisimleşiyor. Nuh Köklü’nün gö sın horozluğunu, cana kast ne Gezici” demişti. Başak onu hatır malini, cenazesini, atılacak slo kısmı civarda işletmeci, garson, rünürde kartopu oynarken ma dir? Nasıl bir öfke? Örgütlü kö latıyor; “Ölsün bitsin bu insan ganları düşünen gençlere denk kimi müşteri... Çağrı Konca ve hallesinin aktarı tarafından öldü tülüğün güzel çocuklarla davası lar yani, o sokaktan kovmak da gelmiştim daha evvel. Hayatı, Halil Bağrıyanık o gece ağır ya rülmesi gibi. gibi bu. Ali İsmail’i tekmeleyen yetmiyor, hayattan kopartacağız, daha güzel olsun diye uğraşacak ralandı; feci dövülüp kasığından bıçaklanan Bahadır hayatı Nuh Köklü’yle buluşma fırıncı, Nuh’u bıçaklayan aktar, Bahadır’ı bıçaklayan esnaf. Ye ayrıkotlarını temizleyeceğiz demek istiyorlar.” kadar sevenlere ölümü bu kadar olası ve yakın hissettiren bir dü nı kaybetti. Bugün davanın dör Başak Grammeşin’in haya düncü duruşması görülecek. tında girdiği ilk duruşma salo ri geldiğinde polis, yeri geldiğinde jandarma, alperen olanlar... Benim ismim uzun zen... “Yok efkâr falan, ikinci bir emre kadar gülümseyeceğiz zul Grammeşin, annesi babası gi nunda Köklü’nün davası görü Mekânda döner yok ki, döner bı Değil o sokaktan geçmek, adli mün karşısında, böyle böyle dü bi halk oyuncusu, tiyatro merak lüyordu. Çünkü daha hastane çağı olsun. En fazla meyve kesi ye dışında İstanbul’a küskün Ba zelecek bu işler” diye yazmış za lısı ve de zihinsel engelli çocuk de Bahadır’ın haberini alır al liyordur. Birden zuladan aletler şak Grammeşin. “Hani burnu manında Bahadır. Zaten Gram lar için özel eğitmendi. Aynı za maz Köklü’nün hayat arkadaşı çıkıyor işte. Kimseye yapılmaz nun direği sızlar denir ya, sızlı meşin ne demek diye de araş manda ÖDP ve Haziran Hareketi Ferda Sayın’ı yanında bulmuş, ama hep çok güzel çocuklar çok yormuş” diyor. Cenazede anla tırmış bir ara. Bulabildiği en ya üyesi. İlk bakışta siyasi bir dava böyle tanışmışlardı. “Bizi buluş alçakça öldürülüyor. Öncesi de tılmış. Bir arkadaşı Gezi zama kın şey telaffuzu benzer Pomak değil gibi görünüyor ama o saat turana bakar mısın? Bir hasta böyleydi kuşkusuz, kişisel tari nı başına bir şey geleceğinden ça bir tamlama. “Güleryüzlü” de te kadınlıerkekli eğlenmekten ne bahçesinde el ele buluyoruz himiz yetmiyordu, dinliyorduk.” endişe edip Bahadır’ı uyarınca mekmiş. haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Ya sizin damarlarınızda hangi kan dolaşıyor? Tayyip Erdoğan’ın Almanya’da Ermeni Tasarısı’nın hazırlanmasına öncülük etmiş Cem Özdemir’i “kan testi”ne tâbi tutma önerisi beni 1999’da yazdığım bir yazıya geri götürdü. Marmara Depremi’nde yardıma koşan dış dünyanın “dost eli”ni iten dönemin Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un “Yunan kanı gelmesin” sözü üzerine Birikim Dergisi’nde (Sayı: 125/126) kaleme aldığım yazıya... Ve o zamandan bugüne kanırkçılığının bu topraklarda hâlâ prim yapıyor oluşu dolayısıyla ne kadar değişmediğimizi düşündüm. Ama aynı zamanda... “Ancak inananlar kardeştir” diyen bir gelenekten çıkmakla övünen... Ve bu ifadeyi işine geldiğinde toplumu “inananlarinanmayanlar” diye bölecek şekilde işlerliğe sokmaktan da çekinmeyen bir şahsiyetin... Yalnız bilim ve akıl dışı olmakla kalmayıp dindışı da olan bir ırkçılığa böylesine dümen kırabilecek ölçüde nasıl değiştiğini de düşündüm!.. Türkiye Cumhurbaşkanı, “Neymiş? Birileri de diyor ki, güya Türk!.. Ne Türk’ü be?! Bunların kanlarının laboratuvar testinden geçmesi lâzım” şeklinde ifadeler kullanmış. Peki, o zaman “laboratuvar”a girelim ve bakalım “bilim” ne söylüyor?.. Ama hiç kimse de kızıp gücenip alınmasın!.. Bu noktada 17 yıl önce yazdığım yazıyı tekrar gündeme getirmek durumundayım. Marmara Depremi’nde “Yunan kanı gelmesin” diyen bakan karşısında meseleye “bilimsel” ışık tutma yolunda Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi’nde hocam olmuş merhume Doç. Dr. Armağan Saatçioğlu’nun şu önemli çalışmasına başvuruda bulunmuştum: “ABO Genleri Yönünden Türkiye’nin Yeri ve Bu Ülkedeki Gensel Çeşitlilik Üzerine Biyometrik Bir İnceleme” (A.Ü.D.T.C.F. Yayınları, 1978). Dr. Saatçioğlu, Türkiye halkının A, B, AB ve O kan gruplarından olmasını belirleyen genlerin dağılımı itibarıyla dünya topluluklarıyla karşılaştırmasını yaparak hangilerine daha yakın olduğunu ortaya koymaya çalışıyordu. Tespitleri, şaşırtıcı ve “sarsıcı”ydı. Bir kere Türkiye halkının ABO gen frekansları yönünden diğer Türk topluluklarından çok uzakta bulunduğu anlaşılmaktaydı (s. 137). “Kanlarımız”ın niteliğini belirleyen genler, Doğu ve özellikle de Orta Avrupa toplulukları arasına sokuyordu bizi (s. 125 ve 129). Yani Orta Asya’daki soydaşlarımız “kandaş” çıkmıyordu!.. Peki, kimler bize yakındı? Sıralayalım: Königsberg, Danzig, Dresden ve Berlin Almanları; Varşovalı Polonyalılar; Praglı Çekler; Viyanalı Avusturyalılar; Macarlar, Romenler ve Minsk, Odessa, Kiev, Charkow, Tiflis Rusları ile Sırplar (s.125). Demek ki “kanımız”ın niteliğini belirleyen genler açısından Orta Asya Türk topluluklarından çok bu Avrupa topluluklarıyla “biyolojik” akrabalığa sahibiz. Dr. Saatçioğlu, “Yunan kanı”nın Türkiye geneli dikkate alındığında “bizim kanımız”dan anlamlı farklılıklar taşıdığını belirtmekle birlikte Türkiye’nin bir bölgesinde bu genel sonuca aykırı bir tespit de yapıyordu. Erdoğan’ın memleketi Rize’nin de parçası olduğu Doğu Karadeniz için hesaplanan kan grubu gen frekansları, Atina topluluğuna ve Trieste’de yaşayan İtalyanlara ilişkin frekanslara büyük yakınlık göstermekteydi. Saatçioğlu bu durumu, Bizans gen havuzundaki Rum genlerinin, ayrıca da Doğu ve Orta Karadeniz kıyılarında daha önce kurulmuş ve uzun süre varlık sürmüş olan Eski Yunan kolonilerinin etkisi ile açıklamaktaydı (s.166). Haydi bakalım kolay gelsin!.. Erdoğan’ın “kanını testten geçirmek lâzım” sözü karşısında Cem Özdemir girer mi laboratuvara girmez mi, elbette kendi bileceği iş... Fakat “kanırkçılığı”nın arzuladığı böyle bir testten geçmenin kim açısından daha büyük risk taşıyabileceği sanırım anlaşılmıştır!.. İzmir’de bombalı tuzak: 1 asker yaralı İzmir’in Kemalpaşa ilçesi kırsalında PKK’lilerce tuzaklanan el bombasının patlaması sonucu bir uzman çavuş yaralandı. Olay, dün saat 13.30 sıralarında Vişneli Mahallesi kırsalında meydana geldi. Kemalpaşa’da bir süre önce jandarma karakoluna düzenlenen roketli saldırının ardından askeri araca ateş açılması olayları sonrası güvenlik güçleri PKK’nin Ege bölge yapılanmasını bitirmek için operasyonlar başlattı. Operasyonlarda Vişneli Mahallesi kırsalında 5 sığınak bulundu. Arama çalışmaları sürerken tuzaklanan el bombasının patlaması sonucu bir uzman çavuş yaralandı. Kemalpaşa Devlet Hastanesi’ne kaldırılan askerin hayati tehlikesinin bulunmadığı bildirildi. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle