14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 4 Haziran 2016 4 haber EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: ZARİFE SELÇUK En kötüsü Alman parlamentosu, 1915 Ermeni soykırımını kabul eden kararı perşembe günü görüşüp onayladı. Soykırımın belgelerle sabit olduğunu iddia eden parlamento, Türkiye’nin de, bu gerçeği kabul etmesi gerektiğini ileri sürdü. Alman imparatorluğunun olaydaki sorumluluğunun da kabul edildiği ve bundan utanç duyulduğu belirtilen ve Ermeni soykırımının Almanya’daki ders kitaplarında yer alacağı vurgulanan kararın amacının Türk Ermeni ilişkilerinin düzelmesine katkıda bulunmak olduğu da ayrıca öne sürülmüş. Tabii Alman parlamentosunun 1915 olaylarını soykırım olarak kabul eden kararının, TürkiyeErmenistan ilişkilerinin düzelmesine, nasıl katkıda bulunacağını anlamak güçtür. Bunun tek açıklaması olsa olsa Berlin’in, Ankara’ya baskı ve tehdit ile Erivan’ın isteklerini kabul ettireceğine inanmış olması olabilir. Berlin’in tavrı, her şeyden önce, AİHM’nin 13 Aralık 2013 tarihli 2. Daire ve 15 Ekim 2015 tarihli Büyük Daire kararlarına aykırıdır. Her iki kararda da parlamentoların ya da başka siyasilerin soykırıma hükmedemeyecekleri, böyle bir kararın yetki gasbı olacağı belirtilmiştir. HHH 1915 olayları konusunda yıllar boyunca çok yazdım. Onları yineleyecek değilim, yalnızca, 15 Ekim 2015 tarihli Büyük Daire kararının kaynağı olan Doğu Perinçek’in de altını çizdiği bir hususu vurgulamakla yetineceğim. 1915’te çok üzücü katliamlar olduğunu yadsımıyor, tarafların hiçbirinin sorumluluğunu görmezden gelmiyor, tehcirdeki devlet sorumluluğunu örtbas etmeye uğraşmıyor, yalnızca olanların soykırım tanımına sokulamayacağını anlatmaya çalışıyoruz. Şimdi de AİHM kararlarına aykırı olarak alınan Alman Parlamentosu kararının hangi akla hizmet olduğunu anlamaya çalışıyoruz. İddia edildiği üzere, bu karar TürkiyeErmenistan ilişkilerine olumlu bir katkıda bulunamaz. İlişkilerin düzelmesi için, Ermenistan’ın T. C. topraklarından bir kısmı üzerinde “Batı Ermenistan” etiketiyle hak iddia etmekten vazgeçmesi, Türkiye’ye karşı hasmane tutumuyla birlikte, bölgedeki saldırgan genişleyici emellerini bir yana bırakması gerekmektedir. Unutmayalım ki, bütün bunlar gündeme gelmeden önce AnkaraErivan ile iyi ilişkiler sürdürüyordu. Bu gerçeklerin ışığında tam da Merkel’in mülteci sorununun çözümünde Türkiye’ye büyük ölçüde bel bağladığı bir sırada böyle bir yolun tutulmasındaki hikmeti anlamak güçtür. Evet bu kararın nedeni ve zamanlaması gerçekten cevaplanması güç sorular. HHH Alman parlamentosunun AİHM’nin kararlarıyla çelişen tavrı, tam da Türkiye’nin imaj erozyonunun tavan yaptığı bir sıraya rastlaması acaba bir tesadüf mü? Gerçekten, artık birinin kişiliğinde somutlaşmış, Türkiye’nin imaj erozyonu doruktadır. Bunun kadar, hatta daha da vahim olan husus ise, emekli diplomat, siyasetçi, değerli araştırmacı yazar dostum Onur Öymen’in ısrarla vurguladığı konuyla ilgili toplumsal tepkisizliğimizdir. Gerçekten de bu kez, üniversiteler, basın, iktidarı ve muhalefeti ile siyasal partiler, meslek kuruluşları, sivil toplum kuruluşları anlam veremediğim, daha da ötesi korkunç bir tepkisizlik içindedir. Gerçi, artık bütün dış politikamız, tam bir kayıkçı kavgası üslubu doğrultusuna oturtulmuştur ve her an herkese öfke kusulmaktadır ama bunun içeriyi avutmanın ötesinde, bir kıymeti harbiyesi yoktur. Sakın Almanların ayranını kabartan da bunlar olmasın? Alman turist korkusuyla 9 günlük tatil kesinleşiyor Türkiye bir dönem dünyanın turizm başkentine dönüşmüştü. En çok turist çeken ilk 10 ülke arasına girdik. Herkes “Şiş, kebap, rakı güzel” diyordu. Önce Mavi Marmara olayından sonra İsrailliler gelmemeye başladı. Sonra, sahte içkiler çıktı, kızlı erkekli mevzular yüzünden Avrupalılar tırstı. Uçakları düşürülünce Ruslar Türkiye’ye gitmeyi suç haline getirdi. Şimdi de “Soykırım” tasarısı yü zünden Almanlarla limoni olduk. Milli Eğitim’de bir hayli başarı lara imza atarak, ülkeyi eğitimde son sıralara çekmeyi başardıktan sonra ödüllendirilerek yeni Turizm Bakanı yapılan Nabi Avcı napsın? Dün çıkıp “Ramazan Bayramı’nda tatil 9 gün olsun. Tatilciden yanayım” dedi ya. “Türkiye’ye gellll” diye çıkıp turist simsarlığı mı yapsın? Avrupa Şampiyonası bir hafta sonra Fransa’daki Avrupa Şampiyonası’na sadece bir hafta kaldı. Açılış maçı Fransa ve Romanya arasında. Türkiye ise İspanya, Hırvatistan ve Çek Cumhuriyeti ile mücadele edecek. Spor yazarı Ahmet Çakır, “Mucizeler Uçağıyla Paris Yolculuğu” adıyla millilerin başarısının kitabını yazdı. Kitapta futbolla ilgili her şey var. İşte bazı bilgiler: MR123iElRHKBlüaüOişkllteaRüinnk:Ut1ŞK2:.:.0:11m102a2ç Gol rekoru 1 Hakan Ş.: 51 2 Tuncay Ş. 22 3 Lefter 20 v321rKe FeHOTaauağkptkriuhgoatzanTaÇryeŞeŞnru.ti:emiln3re:3ınk3:235 Digiturk 1.3 milyar dolara mı satıldı? Digiturk’ün Katarlılara satıldığı iddiası kesinleşti. Digiturk İcra Kurulu Başkanı Ümit Önal, dün gazeteci Şelale Kadak’a bunu açık açık söyledi. Ancak fiyat hâlâ belli değil. Ümit Önal daha önce bir grup gazeteciye 1.3 milyar dolar demişti. Niye fiyat gizli tutuluyor anlamak mümkün değil. Fiyatı gizli tutunca, şaibe olacağını anlamıyorlar mı? Ya da şaibe var mı? Müge Anlı’dan ‘Sayın insan kaçakçısı’na: Süpersiniz Türkiye’de inanılmaz şeyler olduğunu biliyoruz da bu kadarı bizi bile şaşırttı, pes dedirtti. Müge Anlı’yı biliyorsunuz, atv’de “Tatlı Sert” diye program yapıyor. Dün, şu anda aranan seri katil zanlısı Atalay Filiz’i konu almıştı. İnsan kaçakçılığı yaptığını söyleyen birini telefonla canlı yayına çıkardı. Aralarında şöyle bir diyalog geçti: Müge Anlı: Efendim günaydın. Kaçakçı: İyi günler. Anlı: Hoş geldiniz. Kaçakçı: Sağ olun. Anlı: Siz yasadışı yollardan birilerini yurtdışına götürüyorsunuz anladığım kadarıyla. Kaçakçı: Yardımcı oluyoruz diyelim. Anlı: Tamam öyle diyelim. (gülüyor....) Bari can yeleklerini takın. Kaçakçı: Ben bir şey söyleyebilir miyim? Şimdi İzmir’de Basmane bir, Çeşme iki, Kuşadası üç. Bu üç yerde bu işlerin organizasyonu yapılır. Ve biz 11.5 alırız. Bu kişinin (yani seri katil Atalay Filiz) resmi, görüntüleri illegal şekilde dolaşıyor. Yani vatandaştan önce birimiz görse, hemen müdahale yapılır. Müge Anlı: Valla harikasınız ne diyelim. Çok teşekkür ederim. Yaptığı nız iş ayrı konu, bu ayrı konu. Ben bunu, iki gün evvel dedim ki, belki yasadışı iş yapıyorlar, ama eminim ki bunlar bile Atalay’ı bir başka ülkeye götürmezler demiştim. Bu inancımı doğru çıkardınız. Teşekkür ediyorum. (Seyircilerden müthiş alkışlar.) Kaçakçı: Bir şey daha söyleyeyim. Şu anda geçişler kapalı. Müge Anlı: Hep kapalı değil miydi zaten? Kaçakçı: Hayır, kapalıydı ama devletimiz müsaade ediyordu. Bu kişi hiçbir yere zıplayamaz. Anlı: Süpersiniz. Anlaşılan, dizilerde şarap kadehi göstermek yasak, suçluları ekrana çıkarmak serbest. Tebrikler... Nobel ödülünün faydası çok Orhan Pamuk ve Aziz Sancar’ın Nobel Pamuk ve Sancar. ödülleri, dünyanın “En İyi Ülke Endeksi” sıralamasında Türkiye’nin 55’inci sıraya yükselmesini sağlamış. Nobeller, alan kişinin üniversitelerini de kalite listelerinde üst sıralara taşıyor. Bu yüzden İstanbul Üniversitesi, listeleri zorluyor. Ayrıca, Nobel ödülü alanların kitapları da kütüphanelerde özel bölümlerde tutuluyor. O başkonsolos yakında gidiyor İstanbul’daki İngiltere Başkonsolos’u Leigh Turner, temmuzda Türkiye’den ayrılacak. Görev süresi bitti. Tanıyanlar bilir Turner Leigh Turner gerçek bir Türkiye dostu. Çok iyi Türkçe konuşup, İstanbul’un tanıtımı için katkı sağlıyordu. Attığı Twit’lerde bu sıcaklık çok hissediliyordu. Bu yüzden takipçileri de üzgünler. Dün “gidişiniz bizi üzecek” diye yazdılar kendisine. Hakan Fidan bilmecesi MİT ve Dışişleri Bakanlığı müsteşarlarının görevden alındığı iddiası bomba etkisi yaptı MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’nun gö revden alındığı iddiası ortalığı karıştır dı. Fidan’ın Tokyo’ya büyükelçi olarak atanacağı, Sinirlioğlu’nun da BM Daimi Kalın Fidan Temsilcisi olarak atanacağı ifade edil di. İddialarla ilgili resmi açıklama ya pılmazken yandaş medya, Cumhurbaş kanı Erdoğan ile Mogadişu’da bulunan Fidan’la fotoğraf paylaşarak yalanlama, yarışına girdi. Dışişleri Bakanlığı’nda uzun süredir beklenen kararnamede ilk sırayı bu de fa Dışişleri Müsteşarı Sinirlioğlu’nun alması bekleniyor. 2009’dan bu ya Yandaşlar BU FOTOĞRAFLA yalanladı na da müsteşarlık koltuğunda oturan Sinirlioğlu’nun BM Daimi Temsilcisi olarak atanması bekleniyor. Sinirlioglu ile Fidan’ın da Tokyo’ya atanacağı iddiası uzun süredir konuşuluyordu. Ancak Dışişleri’nde dün iki kişilik kararname çıktığı ididaları doğrulanmazken, diplo İddianın ortaya atıldığı saatlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan Somali’nin başkenti Mogadişu’da, Başbakan Yıldırım ise Azerbaycan’daki temaslarını sürdürüyordu. Yenişafak gazetesinin internet sitesinde iddianın Cumhurbaşkanlığı kaynakları tarafından yalanlandığı belirtildi. Öte yandan Erdoğan’ın heyetinde yer alan Fidan, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve Erdoğan’ı takip eden gazeteci ve yazarlarla fotoğraf çektirdi. Star gazetesi yazarı Halime Kökçe de fotoğrafı Twitter hesabından paylaştı. masi koridorlarında Sinirlioğlu’nun yaz sonunda Ankara’dan ayrılmasına kesin gözüyle bakılıyor. Sinirlioğlu için konuşulan diğer bir görev de Washington Büyükelçiliği. Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç ile Müsteşar Yardımcısı Ümit Yardım ise Dışişleri’nin bu en prestijli koltuğu için adı geçen isimler. Müsteşarlık görevini 7 yıldır sürdürerek bir rekora imza atan Sinirlioğlu, Bakanlıkta “Bakandan bile” talimat almamasıyla bilinen bir isim. Sinirlioğlu, Al Jazeera’ye ‘M.Iaşrmalrea üntivemrsitesei’Ndenmgüneler szonura ançıkulam’averdiği röportajda da “hayır” demek ten kaçınmadığını, “karar vericilere kral çıplak der misiniz?” sorusuna “Elbette bizim işimiz bu. Ben görüşlerimi karar alıcılara ve muhataplarıma en açık biçimiyle ifade ederim” sözleriyle açıklamıştı. Giresunlu olan Sinirlioğlu, soyadının hakkını vermesiyle ve ekipçiliğiyle de tanınıyor. Erdoğan’ın sır küpü Erdoğan’ın bir dönem ‘sır küpüm’ de diği Hakan Fidan, Erdoğan’ın, Başbakanlığı döneminde, Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı görevine getirildi. Yine Erdoğan’ın görevlendirmesiyle müsteşar yardımcısı olarak Oslo’da PKK yöneticileriyle yapılan toplantılara katıldı, İmralı’da Öcalan’la görüştü. Erdoğan, Oslo’nun ardından 2010 yılında Fidan’ı MİT Müsteşarlığı’na atadı. O dönem Oslo görüşmesinin ortaya çıkması üzerine yaşanan tartışmalar üzerine Erdo ğan, Fidan için “İmralı’ya da gönderen benim, Oslo’ya da gönderen” açıklamasını yaptı. İfade krizi 7 Şubat 2012’de KCK soruşturması nedeniyle ifadesi alınmak istenince yine Erdoğan devreye girdi. MİT Yasası’nda yapılan değişiklikle, MİT yöneticilerinin soruşturulması başbakanın iznine bağlandı. Erdoğan’ın, o dönem “Benim sır küpüm. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sır küpü. Türkiye’nin geleceğinin sır küpü” demesi uzun süre tartışıldı. Vekilliği engellendi Fidan’ın 7 Haziran seçimleri öncesinde MİT Müsteşarlığı’ndan istifa edip milletvekilliğine aday olması, dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında kriz yarattı. Erdoğan, “Adaylığına olumlu bakmıyorum. Bunu çok açık, net söyleyeyim. Bunu sayın Başbakan’a da söyledim” dedi. Fidan, adaylıktan çekilmek zorunda kaldı ve yeniden müsteşarlığa atandı. Başbakanlık yalanladı Başbakanlık kaynakları dün akşam saatlerinde Anadolu Ajansı’na yaptıkları açıklamada MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’nun görevden alındığı yönündeki haberleri yalanladı. l ANKARA/Cumhuriyet Marmara Üniversitesi (MÜ) Rektörü Prof. Dr. Mehmet Emin Arat, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın diplomasıyla ilgili günlerdir süren tartışmalara ilişkin, dün akşam saatlerinde dört sayfalık yazılı açıklama yaptı. Erdoğan’ın, üniversitenin İşletme Bölümü’nden 1981’de mezun olduğunu söyleyen Arat, “Mezunumuz olmasından her zaman gurur duyduğumuz Cumhurbaşkanımız, haksız ve mesnetsiz ithamlara maruz bırakılmaya çalışılmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımıza 01.04.2011 tarihinde verilmiş olan ‘duplikata’ hakkında, bir ‘duplikata’ diplomanın resmîhukukî özellikleri bilinmeden veya bilindiği halde kasıtlı olarak gözardı edilmek suretiyle ortaya atılan iddiaların ‘hak’ ve ‘hukuk’ ilişkisi açısından iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığı ortadadır” dedi. Erdoğan’ın, 1974’te, Aksaray İktisadi ve Ticari İlimler Yüksekokulu’na kaydolma hakkı kazandığını belirtti. ‘Meclis’te yok’ CHP Milletvekili Ali Haydar Hakverdi, Bilgi Edinme Yasası kapsamında MÜ’ye diplomaya ilişkin başvuruda bulundu. Ancak üniversite yanıtında, konunun daha önce CHP’li Ali Rıza Öztürk tarafından Meclis’e taşındığı ve yanıt verildiği belirtilerek, TBMM kayıtlarına bakılması istendi. Hakverdi kayıtlara girmesine karşın herhangi bir yanıtla karşılaşmadı. Hakverdi, Meclis Başkanı İsmail Kahraman’a verdiği soru önergesinde şunları sordu: “Üniversitenin yanıtı neden Öztürk’ün sayfasına eklenmemiştir ve neden yayımlanmamıştır. Yayımlanmamasının nedeni diplomanın olmadığı yönünde bilgi vermiş olması mıdır?” l İSTANBULANKARA/Cumhuriyet Kılıçdaroğlu KILIÇDAROĞLU PAMUK TARLASINDA Tarlalarda çalışanlar, mevsimlik işçi olarak gö çer çadırlarında barınanlar, köy kahvehanelerindeki yurttaşlarla buluşma planlaması olarak düzenlenen incelemeler için Adana’ya giden CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, havalimanında coşkuyla karşılandı. Karataş’a da geçen Kılıçdaroğlu, halka hitap etti. Yemişli köyünde bir pamuk tarlasına giren Kılıçdaroğlu, kazmayla çapa yaptı. Tarım işçilerinin sorunlarını dinleyen Kılıçdaroğlu‘na 8 köşeli Adana şapkası hediye edildi. Kılıçdaroğlu, “Elazığ şapkası takmıştım ama ilk kez Adana şapkası takıyorum” dedi. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle