14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 26 Haziran 2016 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY/ASLAN YILDIZ TASARIM: İLKNUR FİLİZ Britanya üzerinde “exit” yazan çıkış kapısını buldu. Ayrıntılar; kim “çıkalım” kim “kalalım” demiş artık önemsizdir. En az iki yıllık bir boşanma süreci yaşanacak, sonunda herkes kendi yoluna gidecektir. “Ada” şartlı katıldığı AB’den tümüyle kopacak, büyük müttefiki ABD ile birlikte uluslararası alanda aktifleşmenin yollarını arayacaktır. Gönülsüz ortaktı; Schengen’e katılmamış, Avro’yu kabul etmemişti. İkinci paylaşım savaşı öncesi Churchill’in “Avrupa ile birlikteyiz, ama onun parc¸ası değiliz” dediği iddia edilir. Parça ayrıldı. HHH “Birleşik Krallık” yıllar var ki “üzerinde güneş batmayan imparatorluk” değil. Ama dünya jandarması kardeşiyle birlikte emperyalist iddiaları sürdürmekten, Avrupa’da onun eli kolu olmaktan hiç vazgeçmedi. 1944’te De Gaulle ile bir go¨ru¨s¸mesinde Churchill’in, “Ne zaman Avrupa ile ac¸ık deniz arasında bir tercih yapmak zorunda kalsak, ac¸ık denizden yana kullanırız tercihimizi. Eğer sizinle Roosevelt arasında bir tercih yapmak zorunda kalırsam, tercihimi Kurtlar Sofrasında Yeni Durum Roosevelt’ten yana kullanırım” dediği de rivayetler arasındadır. HHH Avrupa Birliği ise bir süredir çare aradığı çöküşe, parçalanmaya doğru ilerliyor. Aslında bu sonucu önceden gören Avrupalı politikacılar, örneğin Helmut Schmidt, Joschka Fisher, “Üç Halkalı AB” tezini savunmuşlardı. Böylece ilk halka güçlü ülkelerden oluşacak, ikinci halka durumu koruyacak, üçüncü halkayla genişleme zamana yayılacak, siyasi birlik tamamlanacaktı. Bu tezi “AB’nin siyasi birlik için bir anayasası olmalı” tezi tamamlıyordu. Frankfurt Okulu’nun ünlü filozofu Jurgen Habermas’ın da heyecanla savunduğu anayasa, ah ne yazık(!) referanduma cesaret eden AB ülkelerinde halkın onayını alamadı. HHH Dağılmanın kaçınılmazlığının ilk işareti Birliğin neoliberal politikalarına yönelen o sert itirazdır. Sonrası telaşlı ve hızlı bir genişlemeye, hızlanan dünya politikasında nal toplama dönemine işaret eder. AB ülkeleri huzursuz bir dünyanın yükünü taşıyamaz, içeride yükselen itirazlara karşı koyamaz hale geldiler. Şimdi yeni bir dönem başlıyor. Ayrılmak isteyenler artacak, milliyetçilik kabaracak, birlik güzellemeleri yerini ulusal devlet övgüsüne terk edecek, sol arayışlar yükselecektir. Liderlik kavgasının hızlanması, “bir likte yapabiliriz”in ayrı ayrı avlanmaya, birbirinin önünden yem kapmaya dönüşmesi beklenir. HHH Kurtlar sofrasında hırıltılı sesler duyacağız artık. Parçalanma tehdidi altındaki Britanya, hep ayrı baş çekmiş Fransa, “lokomotif” Almanya durumu kurtarmanın yollarını arayacaklar. Birlikte saldırdıkları Ortadoğu’dan yola çıkmış mülteciler kâbuslarıdır. Vekâletle yürüttükleri savaşa bu kez doğrudan ve birbirlerinin gözünü oyarak dahil olmaları ihtimal dahilindedir. Bu ise açıkça üçüncü paylaşım savaşı demektir. HHH Her durumda pek iyi şeyler beklemiyor dünyayı. AB’nin dağılışına en son üzülmesi gerekenler kuşkusuz başları dertten kurtulmayan halklar, işçiler, çalışanlar olmalı. Ama tehlikeyi de görmek gerek. Kesinlikle Avrupalı olan Aydınlanma kültürüne saldıran gericileşmeyi hızlandırabilecek saldırılarla baş edebilmek, devrimci bir çıkış bulabilmek için acele etmekte, neredeysek orada “demokratik birlikler” kurma işine hız vermekte yarar var. Tehlike büyüdü çünkü. KURTULMUŞ: OSMANLI’DAN SONRA CAMİLER AHIR OLDU, YIKILDI, TAHRİP OLDU ‘Cumhuriyet zulüm tarihi’ Numan Kurtulmuş Tek Fatih Belediyesi tarafından bir otelde düzenlenen Tarihi ve Kültürel Yapısıyla Tarihi Yarımada konulu “Sosyal Medya Sohbetleri”ne katılan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, “ Osmanlı’dan sonra, Türkiye’de maalesef bir zulüm tarihi oldu” diye konuştu. Numan Kurtulmuş, sunucu Betül Soysal Bozdoğan’ın “Son dönemde camiler insanları çağırmıyor. Bunun nede ni nedir?” sorusuna ise “ Eskiden merkezde cami vardı. Ancak Osmanlı’dan sonra, Türkiye’de maalesef bir zulüm tarihi oldu. Bunun adını açık koymak lazım. ‘Camide düğün olsun’ Öyle oldu ki camilerimiz ahır oldu, yıkıldı, tahrip oldu. Camilerde namaz kıldıracak adam olmadı. Doğru dürüst cemaat yok, imam yok. Çok şükür o zamana göre değişim oldu. Ancak hâlâ manevi oranda camilerimizin içi nin boş olduğunu özeleştiri olarak söylüyorum. 120 bin çalışanı olan, her mahallede imamları olan büyük teşkilat. Çok mesafeler alındı ama hâlâ büyük eksiklikler var. Bırakın insanlar camilerde evlensin, düğünlerini camilerde yapsın. Tabii çalgılı, türkülü o manada demiyorum. İkramda bulunsun, dualar yapılsın. Bu anlamda şehirlerin merkezi camiler olsun. İnşallah bu 200 yıllık açığı kapatırız” yanıtını verdi. l Haber Merkezi şansları 3. Asliye MHP’de ‘ihtiyati tedbir’ kararının ardından muhalefet ‘zora girdi’ MHP’de üst kurul delegesi, eski Ordu milletvekili Cemal Enginyurt’un “19 Haziran’daki olağanüs tü tüzük kurultayının ipta li için” Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açtığı davadan “ihtiyati tedbir” kararının çık masının ardından muhalif cep he “zora” girdi. Muhalefetin 10 Temmuz’daki kurultayı toplama sının da önüne ge çen karar için tek yol var. O da ka rarı veren Anka ra 3. Asliye Hukuk SELDA GÜNEYSU Mahkemesi’nden “ihtiyati tedbir” kararının kaldırılma sını talep etmek. Ancak muhale fet “umutlu” değil. Temyiz başvurusu Mahkemenin 19 Haziran kararlarını durdurması genel merkezin elini rahatlatırken muhalif kanatta “telaşlı” bir çalışma var. Hafta sonu genel başkan adaylarının avukatları temas sağlayarak ortak bir çalışma yürütme kararı alırken, muhalefet yarın kararı alan mahkemeye temyiz başvurusunda bulunacak. Karara dava açıp sürece de müdahil olmayı planlayan muhalefet, 10 Temmuz öncesi sonuç almaya çalışacak.  Umutlu değiller Ancak kulislerde 10 Temmuz için muhaliflerin kısa sürede olumlu sonuç alamayacağı dile getiriliyor. 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne itiraz edilse bile ‘Disiplin kartı’na başvurmayacak Kulislerde muhaliflerin disipline sevk ve tedbirli ihraç değişikliklerinin durdurulmasına rağmen MHP lideri Devlet Bahçeli’nin disiplin kartına başvurmayacağı konuşuluyor. Bahçeli, herhangi bir adayı disipline sevk ederek yarış dışı bırakmasının “yeni bir kahraman yaratacağına” inanıyor. mahkemenin kendi kararını düzelterek “tedbiri” kaldırmayacağı inancı hâkim. Karşı dava ile müdahil olunsa dahi 10 Temmuz öncesinde muhaliflerin kendi lehlerinde bir karar çıkartması zor gözüküyor. Yüksek Seçim Kurulu’nun kongre organizasyonunu Genel merkeze mi, kongre komitesine mi vereceği konusunda topu attığı Çankaya İlçe Seçim Kurulu’nun yarın genel merkez lehine karar vereceği düşüncesinde olan Akşener dışındaki muhalifler, 19 Haziran’da uzlaşılan gündem dışına çıkarılarak alınan kararlarda hata yapıldığını ve artık 10 Temmuz organizasyonunu genel merkezin elinden almanın zor olduğunu savunuyor.  10 Temmuz’da ne olacak? Genel merkezin organize edeceği 10 Temmuz’daki olağanüstü kongre için de birçok olasılık söz konusu. İlk olarak toplantı yeter sayısı sağlanamayabilir ve kongre açılamayabilir. Ancak 11 Temmuz’da ikinci kez toplanma çağrısı yapıldığı için bu ihtimalin gerçekleşmesi zayıf ihtimal olarak görülüyor. Kongrenin toplanması halin Eleştirilerin odağı oldu Muhalefete karşı Ankara 3. Asliye kın 3’te 2’yi, salt çoğunluk için getirilen noter Hukuk Mahkemesi’nde 330 delege olduğunu iti dava açan üst kurul de raf ediyor televizyonda. legesi, eski Ordu millet Ayrıca Yargıtay 18. Dairesi vekili Cemal Enginyurt, bunlara sadece gündem muhalefet cephesinin deki maddenin değiştiri de “eleştirilerinin odağı lebileceği sınırını çizmişti. haline geldi.” Enginyurt, kendisiy Enginyurt Bunlar tüzükteki her şeyi değiştirdiler. 13 mad le ilgili muhalefet cephesinden delik değişiklikle genel merkezin yapılan eleştirilere ilişkin “hakkı yetkileri, genel başkanın yetkile nı kullandığını” belirterek şunla ri delege bile olmayan bir şahsın rı kaydetti: “Kongre açılamadı ki, eline verdiler. Vicdanları yarala baştan aşağı hukuksuzluk. Bıra yan bir kongreydi.” de genel merkez ile muhaliflerin ilk hesaplaşması kongre divanı seçiminde yaşanacak. Taraflar, kendi belirledikleri isimin divan başkanı seçilmesi için mücadele edecek. Divan başkanlığını kazanan hem tüzük değişikliği hem de öğleden sonra yapılacak olan seçimli kurultayda kimin ipi göğüsleyeceğinin göstergesi olacak. Ancak bir başka ihtimal ise yeterli çoğunluk sağlanıp divan başkanı seçildikten sonra tüzük değişikliğinin hayata geçirilememesi. Delegelerin tüzük değişikliğini istemeyerek oy kullanmaması halinde öğleden sonraki genel başkanı seçimine geçilemeden kongre kapatılabilecek. Bu durum “delegeler seçime gerek görmedi, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye güven tazeledi” diye yorumlanabilecek. Cephe yine yarıldı Muhalefet cephesinde yine “kırılma” yaşanıyor. 19 Haziran’daki kurultayda divan başkanlığı yapan ve kurultayda “Kongre Heyeti Başkanı” seçilen Müsavat Dervişoğlu, resmi Facebook hesabından sert bir metin kaleme alarak muhalefeti “topa tuttu.” l ANKARA İstanbul’da CEMAAT OPERASYONU: 51 KİŞİYE YAKALAMA KARARI Başkanı aranıyor İstanbul’da Gülen Cemaati’ne ilişkin operasyonlar kapsamında aralarında Bank Asya çalışanlarının bulunduğu 30’a yakın kişi gözaltına alındı. Arananlar arasında TUSKON Başkanı Rızanur Meral’in de olduğu belirtildi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından gerçekleştirilen operasyon kapsamında İstanbul, Kayseri, Konya ve Muğla illerindeki adreslere eşzamanlı baskın ya pıldı. Operasyonda 25 ev ve iki işyeri ve bir şirkette arama yapılırken 6’sı kadın 28 kişi gözaltına alındı, 23 kişi de aranıyor. Türkiye İş Adamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) Başkanı Rızanur Meral, MARİFED Başkanı İbrahim Halil Avcı, FİADER Başkanı Çetin Ekincioğlu’nun da aralarında olduğu 51 kişi hakkında yakalama ve gözaltı kararı bulunduğu kaydedildi. Şüpheliler ‘himmet’ adı altında toplanan yardım paralarını Bank Asya’da açılan belirli bir hesaba yatırmakla suçlanıyor. Çocukları evde bıraktılar CHP Milletvekili Mahmut Tanal da Twitter’daki mesajında, “Bank Asya operasyon kapsamında bugün (dün) sabah 6 da karı/koca gözaltına alınıyor. 11/13 yaşında iki çocuk evde yalnız bırakılıyor. Batsın bu hukuk” ifadelerini kullandı. l İSTANBUL/Cumhuriyet TUSKON Başkanı Rızanur Meral haber 5 Aşk, para ve faşizm... Kimi zaman sevdalı bir bulut, kimi zaman orman, kimi zaman bir ırmak... Gürül gürül akan... Hayat böyledir işte. Hüzünlü bir serçe kuşu, şafak söktüğünde kaygılı, düşünceli... Bazen umut topluyorum masmavi göğün altında yürürken. Dalgalı bir deniz, gülümseyen bir yüz. Sakladığım düşlerimi yaşama geçirmek için yakamozları bekliyorum. Aydınlığa koşup hayatı kucaklayıp sarıp sarmalamak. Yaşam sevincimi çoğaltmak. Tohum nasıl sabırla çatlarsa toprakta; dal ucunda açarsa bir çiçek; yüreğinde bir coşku fışkırırsa öylesine bir hayat istiyorum. Bazen dingin, bazen hüzünlü. Çocukluğumdan kalmış bir defter, yazılmış notlar, avarelik günlerim, insan olmanın erdemi... Bakıyorum hüzünler bitmiş... Hayata ilk adım atılmış. İnsan olmanın erdemi... Sevgi... Aşk... Tutku... Bunları düşünürken ellerimin toprağa abanmasını istiyorum. Binlerce yıllık bir tarih, kültür, uygarlık... Gece, zifiri bir karanlık, o bitmeyen savaş, çocukların çığlıkları. Uykum kaçıyor. Salonda dolanıp duruyorum... Pencereler açık bahçeden gelen esinti, çiçeklerin kokusu... Derin bir nefes alıyorum. Ölüm mangaları kol geziyor... Yüreğimde ince sızılar giderek artarken ölü kentleri düşünüyorum. Yaşadığımız coğrafya sana da yeter bana da, herkese yeter ey halkım. Gel, otur yanı başıma... Başını göğe çevir bak yıldızlara... Ve haykır: “Aşk, barış, sevgi, vicdan!” Yobazlıkla nereye varılır ki? HHH Tarihin kanlı sayfaları vardır tüm dünya ülkelerinde... Faşizmin tüm gaddarlığıyla yazılan... Hem ABD’de hem Avrupa’da faşist eylemler şoven milliyetçi, otoriter, ırkçı söylemlerle özellikle orta gelir sınıflarını etkilemişti... Bugün AB ülkelerinde aynı yöntem öne çıkmaya başladı, şoven milliyetçi partiler Fransa ve Avusturya gibi ülkeler de yabancı düşmanlığıyla ivme kazandı... Sermayeemek çelişkisi, emperyalizm üzerine yazmayacağım.... Ortaçağı yaşamış Avrupa, yabancı düşmanlığı üzerinden şoven milliyetçiliğin etkisiyle, özellikle Müslüman göçmenleri ülkelerinden atmaya çalışıyor. Bu gelişmeler ve bugün içinde bulunduğu durum... Dinci şoven milliyetçiliğin boyutu, “Üçüncü Dünya Ülkeleri”nde, mezhepçilikle birlikte ilerlerken etnik ayrımcılığı yanına katıyor... Ben bu yüzden kaygılıyım; bu yüzden duygularım karmakarışık insanlık adına... Emeği çiğneyip aydınları, gazetecileri, emekçileri susturup, emperyalist siyasetin en uygun bulduğu yol haritasıyla hayata geçirilmek isteniyor... Yaşadığımız bunca acılar, hüzünler, ölümler bize yetmiyor. Anaların kirpikleri ıslak, babaların gözüne uyku girmiyor... Şehitlerimiz... Etkisiz hale getirilenler... Umutlarımızı yıkıp acılı dönemlerin bittiğini muştulayanlar şimdilerde bizi “dinci, ırkçı faşizmin” kollarına bırakmak istiyor. Kışın ayazında, yazın sıcağında ağıt yakacağımıza türküler söyleyelim, halay çekelim... HHH Bugün günlerden pazar... Aşkı, sevdayı, tutkuyu anlatacaktım size. J.Antoine Rony ne diyordu: “En saf haliyle aşk, içten harekete katılımdır.” Camus ise farklı yorumlar aşkı: “Köleleştirici aşk, kolaylıkla, sevilenin hor görülmesine yol açar, çünkü ona sahip olduğu için üstünlük duygusu egemendir.” Kimi aşkların parayla satın alındığını söyleyen hödük erkekler... Faşizmde de böyledir, vahşi kapitalizmde de... Aşkın köleleştiriciliği hep tartışıldı dünden bugüne dek... Önemli olan özgürlük, birey olmaktır... Eğer vahşi kapitalizmden, şoven milliyetçilikten, ırkçılıktan, dincilikten kurtulmamışsanız işiniz zordur... Çünkü kadının ruhu, aşkı, beyni parayla satın alınmaz. Aşk paranın gücüne tapmaz! Erkek, bir süre sonra bugün olduğu gibi kapitalizmin yaşadığı bunalıma girer; kadına karşı baskıyı, şiddeti artırır en gelişmiş toplumlarda bile... KANAL İSTANBUL İHALESİ YIL SONUNDA Yıldırım’a Kırkpınar’ın davetiyesi ‘kırmızı dipli mum” sunuldu. Başbakan Binali Yıldırım, Kanal İstanbul’un ihalesine bu yılın sonunda çıkılacağını söyledi. AKP İstanbul İl Başkanlığı’nın iftar programına katılan Yıldırım, “Güneydoğu’da yaşayan vatandaşlarımız asla ve asla terörün oyununa gelmemekte kararlı” dedi. 2023 yılında İstanbul’un tam bin kilometre raylı sistemi olacağını söyleyen Yıldırım, “Bu Londra’nın raylı sisteminin iki katından fazla demek” diye konuştu. Öte yandan Yıldırım, Dolmabahçe’deki Başbakanlık Ofisi’nde Edirne Valisi Günay Özdemir, CHP’li Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan ve Kırkpınar güreş ağası Seyfettin Selim’den oluşan Kırkpınar heyetini kabul etti. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle