14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 26 Haziran 2016 12 [email protected] Demokrasi çıpası kayboldu Britanya şoku TASARIM: ZARİFE SELÇUK Erdoğan şiddeti artırabilir Britanya’daki referandum sonrasında, giderek otoriterleşen Türkiye’de siyasetçilerin “kendilerine küçük de olsa ayar verme” çabalarının akamete uğrama ihtimali yükseldi Önce Britanya’da Avrupa’dan ayrılmayı isteyen grubu referan ANALİZ kanı iken 2 Kasım 2011’de Angela Merkel ve dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Nico dair yorumlar yapılıyordu. Bu ilk dalganın ardından daha büyük bir “siyasal, kültürel, ekonomik” dalga rağmen. Avrupa Birliği’nden son gelen açıklamalar ve raporlar Türkiye’nin demokrasi eksiğini, medyaya baskısını yi dum sonuçlarına göre “kabaca” las Sarkozy’ye haber verme ise Suriye’deki savaştan kaçanların Av ne, yeniden ülkenin iktidarının yüzüne tarif edelim. Orta yaş ve üze den, AB ve IMF’nin 110 milyar rupa kapısına dayanmasıyla yaşandı. vurmaya başlamıştı. ri; ülkenin “refahından” yeteri kadar pay alamayan, göçmen Avro’luk “1. Kurtarma Pake Birliğin temellerini sarsan bir durumti” için referanduma gideceği du yaşanan. Sarsılan net olarak şuydu: ‘Önce kendine bak’ hali lerin “ucuz iş gücü olarak geli ni açıklamıştı. Papandreu’nun Kendi ülkelerine mültecileri almak is Britanya referandumundan şiyle işsiz kalacağını” hesapla kararına kızan Merkel ile temeyen liderlerin en çirkin pazarlıkla Avrupa’dan ayrılma kararı çıktığın yan, milliyetçi refleksi yüksek, büyükşehirlerin dışında yaşayan... Burada işçi sınıfının altı MSaubruatncu Sarkozy, dönemin Yunan Başbakanı’nı bir gün sonra Cannes’daki G20 Zirvesi’ne rı önce perde arkasında, sonra açık açık yapmaya başlamış olmalarıydı. Muhatap ülke ise Türkiye idi. Avru da Birliğin kendi içindeki kaosu kadar, zaman zaman iniş çıkışlar yaşasa da Türkiye’nin önemli bir çıpasını kay nı çizmek gerekiyor. BBC’den çağırmışlardı. Papand pa Birliği 3 milyar Avro yardım yapa betmesi de kritik önem taşıyor. Giderek Selin Girit’in kelimeleriyle “özellikle iş reu, Merkel’in azarlarını iki cak, vizeyi kaldıracak, Türkiye de otoriterleşen ülkede; Avrupa’nın “kuru çi sınıfı artık geleneksel sol söylemlerle eli önünde bağlı dinlemişti. mültecileri kendi topraklarında luş değerlerindeki kriterler” ve her şeye avunmuyor” olmasının sinyalleri son se O fotoğraf ülkesinden bü barındıracaktı. Bu “kazanka rağmen Türkiye’deki siyasilerin “kendi çimlerde gelmişti. Girit’in de dikkat çek yük tepki çekince Papand zan” anlaşması Avrupa’ya de lerine küçük de olsa ayar verme” çaba tiği gibi “aşırı sağcı, milliyetçi ve Avru reu, 9 Kasım 2011’de isti ğerlerini unutturmuştu. De larının da akamete uğrama ihtimali yük pa Birliği karşıtı Birleşik Krallık Bağım fa etmişti. mokrasi, insan hakları, hukuk seldi. Ülkeyi aydınlar, gazeteciler, aka sızlık Partisi’nin sadece Muhafazakâr Parti’den değil, İşçi Partisi’nden de oy Çirkin pazarlık devleti gibi değerler, AB’ye aday ancak bu değerlerin ta demisyenler ve kendi gibi düşünmeyenler için cehenneme çeviren Erdoğan’ın, çalması” bu trendin ilk göstergesiydi. O günlerde Yunan halkı mamını ayaklar altına alan bir bir “çıpa”nın daha kaybolmasıyla “şid Avrupa aslında bugün geldiği “siya “boğazlarını sıkan Naziler ülkeyle sadece çıkarlar uğru detini artırmasını” beklemek muhtemel. si dağılma” sürecinin ilk sinyallerini den”, Almanlar ise “para na gözardı ediliyordu. Avrupa kendi içinde bocalarken, yükse Yunanistan’ın ekonomik krizi sırasın larını çalan tembellerden” Türkiye’de ve Avrupa’da kü len milliyetçilik ve yabancı düşmanlı da vermişti. O zaman özellikle Alman yakınıyordu. Avrupa’nın çük bir grup insan bu çirkin ğıyla uğraşırken Türkiye’ye bir şey söy ların siyasetçisinden gazetelerine Yu “zenginleri” Birlik’teki “fa pazarlığa karşı çıktı. Canla lemekte zorlanacak. Ya da söylediğin nanlılara “davranışı” çok tartışılmıştı. kirleri” daha fazla finanse et rını kurtarmak isteyen in de Erdoğan’dan “siz kendi sorununuzu Merkel’in dönemin Yunanistan Başba mek istemiyordu. Ve bunu en sanlar üzerinden yürütülme çözün önce” yanıtını alacak. Türkiye’de kanı Papandreu’yu azarlarkenki fotoğ sert şekilde dile getiriyorlardı. ye çalışılan bu pazarlık kıs demokrasiye inananların “Birlik” ile ya rafı kayıtlara geçmişti. Peki o “azarın” Yunanistan’ın Birlik’ten yol men de olsa bozuldu. Ülke kınlaşmayı istemesinin ana nedeni, Av yine bir referandum sebebiyle olduğu lanması gerektiği, arkasından nin “tek adamı” Erdoğan’ın rupa kriterlerinin, modern Türkiye için nu kaç kişi hatırlıyor? Ülkesi ekonomik diğer zayıf halkaların da gel “Kapıları açarız, mültecile çıpa işlevi görmesiydi. Şimdi bu çıpa krizdeki Papandreu Yunanistan Başba mesinin kaçınılmaz olduğuna ri size yollarız” tehditlerine “dipte taramaya” başladı... Piyasada asıl korku FrexIt Britanya’nın Brexit kararının ardından piyasaları şimdi de kararın diğer ülkelere de yayılacağı korkusu sardı. Dolar ve altın güçlenirken, sterlin değer kaybını sürdürecek Britanya’nın Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı (Brexit) ile piyasaların korktuğu senaryo gerçekleşirken, bu karar, ayrılık isteğinin diğer AB ülkelerine bulaşma riskini de beraberinde getirdi. Piyasa uzmanlarına göre gözler bundan sonra Fransa’da olacak. Öte yandan belirsizliğin daha fazla hissedileceği yılın ikinci yarısında merkez bankalarının kararlarının etkili olması bekleniyor. Altın 1400 dolara çıkar Saxo Bank Emtia Strateji Müdürü Ole Hansen, Fransa’da aşırı sağcı Ulusal Cephe lideri Marine Le Pen’in gelecek yıl nisanda düzenlenecek cumhurbaşkanlığı seçimini kazanırsa bir “Frexit” referandumu için söz vermiş olmasını da göz önünde bulundurmak gerektiğine dikkat çekti. Brexit sonrasında artan belirsizlik nedeniyle altının yıl sonunda ons ba ‘Şaraba veda vakti’ İtalyan Ziraatçiler Derneği Coldiretti, Britanyalılara beslenme alışkanlıklarını değiştirmek zorunda kalabilecekleri uyarısı yaptı. Brexit’le ticaret şartlarının değişeceğine dikkat çeken Coldiretti, Akdeniz diyetindeki gıda maddelerinin ithalinin daha zor ve pahalı hale geleceğini belirtip “Britanyalıların beslenme şekli değişecek. Şarap, makarna ve domatese elveda” dedi. şına 1400 dolara ulaşması bekleniyor. Kararın ardından Fed’in de faiz oranlarını artırmayı erteleyeceği öngörüsü öne çıkarken diğer gelişmiş ülke merkez bankalarından da adımlar gelebilir. High Frequency Economics Başekonomisti Jim O’Sullivan, “Brexit’ten kaynaklanan gelişmelerin ABD iş gücü piyasasındaki iyileşmeyi durduracağını sanmıyorum. İşsizlik düşmeye, ücret ve enflasyon artmaya devam edecek. Fed, sıkılaştırmayı eylülde yeniden değerlendirecek ama şimdilik ekonomik görünüm netlik kazanana kadar beklemede kalacak” diye konuştu. Dolar güçlenecek Destek Yatırım Menkul Değerler’den Selin Şen Saltaş ise “İngiltere Merkez Bankası gelecek üç ay içinde yeni bir parasal genişleme programı başlatabilir ve faiz oranını yüzde 0 seviyesine indirebilir. Piyasalar Avrupa Merkez Bankası’nın mevduat faiz oranında 10 baz puanlık faiz indirimini yüzde 90 ihtimalle fiyatlamaya başladı. Faiz indiriminin yanı sıra parasal genişleme programının miktarını aylık 100 milyar Avro’ya yükseltebilir” dedi. Analistler dolardaki güçlenmeye bağlı olarak dolar/TL’de de yükseliş bekliyor. Orta vadede dolar/TL yeniden 3.003.0150 seviyelerine çıkabilir. Sterlindeki düşüş ise devam edecek. l Ekonomi Servisi Britanya’da gazeteler “Dışardayız” manşetleriyle çıktı. Brexit’e yüzde 60 oranında ‘hayır’ diyen Londralılar ise başbakanlık ve parlamento binaları önünde AB’de kalmak için gösteri düzenledi. AKP TAKTİĞİ: BEKLEYİP GÖRELİM AKP MKYK’de Brexit’in Türkiye’ye olası etkileri ele alınırken “bekle gör” taktiği belirlendi. Toplantıda “Gelişmeleri bekleyip görelim. Türk ekonomisinin en sağlam yeri kamu maliyesi. Popülist politikalara gitmeden, gevşemeden bekleyip göreceğiz. Türkiye’de doğrudan etkisi olmaz” değerlendirmesi yapıldı. Başbakan Binali Yıldırım’ın, MKYK’deki ekonomi kurmaylarından gelişmelerin Türkiye’ye etkisine dair çalışma istediği öğrenildi. Brexit bizi nasıl etkiler? Britanya’nın Avrupa Birliği’nden çıkışının Türkiye üzerinde etkilerine dair bir yazı için masama oturmuştum ki, yandaş medyaya şöyle bir göz atayım dedim. Aman Allahım o ne sevinç! Nasıl bir tribün coşkusu, “Avrupa Çöktü, Gitti, Bitti!’ manşetleri. İlk sözüm, yandaş medyaya: Arkadaşlar bu kadar ezik davranmayın. Hepimizi dünya âleme rezil ediyorsunuz. Evet, Brexit Avrupa için büyük bir sorun. Ama henüz çökme falan yok. Kaldı ki o çökse sen de çökeceksin. Nihayetinde gezegenin en güçlü ekonomileri ve en yüksek hayat standardının karışımından oluşan 500 milyonluk bir birlikten söz ediyoruz. Bu yüzden dünyanın her yerinden insanlar, Avrupa’da kapıcı bile olmaya razı, canlarını tehlikeye atıp çolukçocuk sallarla, teknelerle Avrupa’ya akıyor. O beğenmediğiniz Almanya’nın dış ticareti Türkiye’ninkinin 89 katı. İngiltere ha keza. Bizdeki tablo ise son bir yıl içinde 500 bin yerinden edilmiş iç göçmen, toplamda 8 bine yakın ölü, 45 şehir merkezini yerle yeksan eyleyen bir savaş, toplumun en parlak ve eğitimli kesimine karşı topyekun bir harekât, askıya alınmış bir anayasa ve yerlerde gezen bir itibar... Hal böyleyken ben olsam biraz serinkanlı davranırım. Kaldı ki, yarım asırdır o birliğe girebilmek için tırmalayan biziz; adamlar ise Türkiye’yi dışarıda tutmak için bin dereden su getiriyorlar. Sakin. Gelelim Brexit’e... Brexit sonrası yetkililerin, iç kamuoyunun şehvetine kapılmadan açıklamalarında çok dikkatli olmaları lazım. Bu hafta Cumhurbaşkanı’nın “Referandum yapıp çıkarız” açıklamasını okuyunca, “Eyvah!” dedim. Avrupa’nın canına minnet! Hemen atlarlar “Buyrun” diye. Neyse ki Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun hemen ardından gelen açıklamaları, daha nüanslıydı. Şu kritik konjonktürde Ankara, ne yapacağına karar verene kadar keskin açıklamalardan kaçınmalı. AB’yle müzakere süreci bundan sonra bir anlamda TürkAlman ikili ilişkisi haline gelmiştir. Hepimiz biliyoruz ki “tam üyelik” artık gerçekçi bir hedef değil. “Bu Türkiye” ve “bu Avrupa” arasında kimya tutmuyor. Ancak şu anda bu ilişkiyi koparmanın anlamı da yok. Sahte de olsa, samimiyetsiz de olsa, ikinci adıma karar verene kadar müzakere sürecini bitirmemeliyiz. Ben her şeye rağmen ekim ayında AB’yle ilişkilerin “kopmayacağını” düşünüyorum. Tam vize serbestisi olmasa da bir orta yol bulunabilir. Geçen hafta Berlin’deydim. Görüştüğüm Alman yetkililer de Türk makamları da şu ya da bu biçimde kopuş istemiyor. Önemli; zira kopuş mevcut konjonktürde Türkiye’ye hiç hayırlı olmaz. Tabii bu müzakereler sadece bir zaman kazanma operasyonu. Gerçekçi olmayan bir müzakere sürecini ilelebet sürdüremeyiz. Nihayetinde bu ilişki ya kopacak ya da şekil değiştirecek. Önümüzdeki 10 yıl içinde, ister istemez AB adaylık süreci yerine “imtiyazlı ortaklık” gibi fikirler gündeme gelecektir. EDAM Başkanı Sinan Ülgen’in uzun vadede İngiltere’nin AB’yle kuracağı ilişki biçiminin Türkiye’ye de uyarlanabileceği teorisi yabana atılmayacak bir yaklaşım. İleride ABD ve Britanya arasında olası bir ekonomik birlikteliğe dahil olmayı hedeflemek de bir başka fikir. Bütün bunları oturup konuşmamız lazım. Milletçe. Akademisyenlerle, ekonomistlerle. Ama Allah aşkına, önce bir nefes alın. 1960’ların sonu ve 70’lerin başında EFTA’nın patronu İngiltere’nin Fransa ve De Gaulle’e rağmen AET’ye (AB’ye) girme çabalarını hem teorik hem de uygulamalı boyutlarıyla hem içerde hem de Brüksel’de yakından izliyordum. Hem de Türkiye’nin AET ile ilişkileri bağlamında etkilerini araştırıyordum. Zaten “hayatım” AB ile birlikte yürüyordu sanki. Bunun hikâyesini beş ciltlik “Hayatım Avrupa”da bir bir anlattım. Ve 2016 Haziran’ında, bugün geldiğimiz noktada İngiltere referandum yaparak yüzde 52 ile AB’den ayrılma kararı alıyordu. Turgut Özakman’ın “Şu Çılgın Türkler”ine asimetrik bir biçimde acaba, şu çılgın İngilizler mi demem gerekiyor? Çünkü oy veren İngilizlerin yüzde 52’sini oluşturan çılgınlar, İngiltere’yi ateşe atmışlardır. Bu karar, dünyadaki eğilimlere ve uygulamalara ters düştüğü gibi İngiltere’nin “özel konumundaki” büyük sorunlara da davetiye çıkarmaktadır. AB ve küresel eğilimler AB 1957’den 2016’ya kadar 6 üye ğım iktisadi entegrasyon teorileri ve uygulamala rı bu gerçeği ortaya çıkar dı. AB, Nafta, ŞİÖ, Latin Amerika ticari bütünleş mesi bunun somut ve ba şarılı örnekleridir. Yüzde 52’yi oluşturan çılgın İngilizler ayrılma ka rarı ile kendilerini yalnızlı İngiltere ayağına kurşun sıktı ğa ve küçülmeye mahkum etmişlerdir. Artık ne Commonwealth ne de EFTA patronluğu ya da Büyük Britanya hüküm ranlığı söz konusu olabile den 28 ülkeye yükselerek ABD, Rus cektir. ya, Çin, Japonya ve Hindistan karşı Acaba Birleşik Krallık AB’den ayrı sında rekabet edebilecek bir konuma larak artık geçmişteki günahlarını mı geldi. AB’nin iktisadi, ticari ve siyasi ödemeye başlayacak? Küçülerek ve bütünleşmeleri bu sonucu doğurdu, zayıflayarak… ölçek büyüdü. İngiltere 43 yıl boyunca bugüne ka İngiltere, Fransa ya da Almanya bü dar AB’ye uyum için her türlü çabayı tünleşerek AB’yi oluşturmasalar, tek gösterdi ve özveride bulundu. AB’nin başlarına diğer büyükler karşısın dışında kalsaydı bugün altıncı değil da ezilip giderlerdi. Ne ABD ile ne de belki de on altıncı ülke olacaktı. Çin’le, “karşılıklı çıkarlarını” koruya Şimdi kalkmış yüzde 52 çılgın İn bilen ikili ticari anlaşmalar yapamaz gilizin oyu ile 43 yıl ödediği bedelleri, lardı. kazandığı avantajları bir kalemde çö 1960’ların başından beri çalıştı pe atıyor. Türkiye’ye etkisi mi? Türkiye AB’ye 1995’teki Gümrük Birliği belgesi ile tek yanlı bağlanmış ve AB dışı tüm dünya ile ticari ilişkileri Brüksel’in kısıtlaması altına sokmuştur. Üstüne 2005’teki “müzakere sürecinin” Türkiye için özel belirlenen koşulları yüzünden hiçbir zaman AB içine alınmayacağı belirlenmiştir. Birileri yalan yanlış şeyler yazacaklarına, Cameron 30 yıl mı, 50 yıl mı dedi diye cahil cahil şeyler söyleyeceklerine lütfen bir zahmet edip anlaşmayı okusunlar. Siyasiler dahil komik duruma düşmesinler. Cehaletlerini gidermeleri için tavsiye edeceğim bir hukukçuya ait yazı da var; “Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne Katılımı” makalesi, Engin Selçuk, Avrupa Birliği Çıkmaz Sokak, sayfa 117133, Bilgi Yayınevi, 2005. Geçen gün televizyonlarda bir yalan daha izledim; “Emil Noel 1978’de Ecevit’e üyelik önerdi, o geri çevirdi” büyük yalanını Hayatım Avrupa dizisinde ayrıntıları ile, birinci ciltte anlattım, Bıçak Sırtı’nda da en az 5 defa yazdım. Bu insanlar bunu cehaletten mi yapıyorlar yoksa aptalı mı oynuyorlar? Moody’s’ten kredi darbesi Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Britanya’nın “durağan” olan kredi notu görünümünün “negatif”e çekildiğini açıkladı. Britanya’nın “Aa1” olan ülke kredi notunun ise teyit edildiği kaydedildi. Moody’s, Britanya’nın AB ile ticaret anlaşmasının şartlarını müzakere edeceği birkaç yıllık dönemde, ülkede belirsizliğin artmasını, güvenin azalmasını, harcamaların ve yatırımların yavaşlamasını ve bunun bir sonucu olarak da büyümenin zayıflamasını bekliyor. Öte yandan Brexit, ABD borsalarında bir gün içinde yaklaşık 800900 milyar dolarlık değer kaybına yol açtı. ABD hisse senetleri, cuma günü 10 ayın en büyük düşüşünü gerçekleştirdi. Dow Jones Sanayi Endeksi 600 puandan fazla düştü. S&P 500, bu ayın başında yüzde 3.7 kadar olan yıllık kazançlarını sildi. Nasdaq Bileşik Endeksi yüzde 4.1’lik düşüş ile yaklaşık beş yılın en sert düşüşünü gerçekleştirdi. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle