18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA 12 TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ [email protected] Ayamrgeırsikınaınn yeni yıldızı Prestijli New Yorker dergisi, Rıza Sarraf’ı tutuklatınca Türklerin favori hukukçusu olan savcı Bharara’nın portresini yayımladı Wall Street‘i suçüstü yakalayan adam olarak ünlenen Savcı Preet Bharara, henüz 47 yaşında. Columbia Hukuk Fakültesi’nden 1993’te mezun olduktan sonra özel şirketlerde çalıştı. 20002005 yıllarında Manhattan Savcı Yardımcısı olarak görev yaptı. Ardından Demokrat Senatör Charles Schumer için çalışmaya başladı. Senatonun Hukuk Komitesi’nde görevli olan Schumer, “AP’ye haber olacak” sorularıyla ünlüydü ve soruları Bharara hazırlıyordu. Yıldızının parlaması ise şimdiki FBI direktörü James Coley’in itirafıyla, Bush yönetiminin hukuk dışı bulunan istihbarat programını kabul ettirmek için yoğun bakımdaki başsavcıya baskı yaptığını ortaya çıkarmasıyla oldu. İki yıl sonra Barack Obama başkan seçildiğinde, Schumer Bharara’yı New York Güney Bölge Başsavcılığı’na atamasını tavsiye etti. di dış politikasını güttüğüne’ dair şakalara yol açan bağımsızlık geleneğinden faydalanmayı da bildi. 1725 Aralık yolsuzluk dosyasının kilit ismi İranlıTürk işadamı Rıza Sarraf’ı tutuklatması, bu geleneğin devamı olarak görüldü. Avukat eşi Dalya ve 3 çocuğuyla Westchester’da yaşayan Bharara’nın aile kökenleri, bu pozisyondaki bir hukukçu için alışılmadık. Annesi ve babası, sonradan Pakistan olacak topraklarda doğmuş. Preet’in doğmasından sonra doktor babasına burs çıkınca ABD’ye taşınmışlar. Bharara “Babamız doktor olmamızı istiyordu” diyor. Ancak o daha lisede hukukta karar kılmış. Springsteen hayranı Sıkı bir Bruce Springsteen hayranı olarak ünlü sanatçının 30 konserini izlemiş. “Eşim bunu söylememden hoşlanmıyor ama derslere pek gitmezdim” diyen Bharara, duruşma derslerini ise hiç kaçırmadığını anlatıyor. Başsavcılığı da o günlerde gözüne kestirmiş. Kardeşi Vinit ise girişimci olmayı seçmiş. Çocuk bezi sattığı diapers.com sitesini 545 milyon dolara Amazon’a satınca ağabeyine havasını atmış. ‘Konuşan iddianame’ Ocak 2015’te New York eyalet meclisi sözcüsü Sheldon Silver’ı yolsuzluktan tutuklatan Bharara, yaptığı hararetli konuşmalarla dikkat çekiyor. New Yorker bu durumu son yıllarda duruşmaların yerini uzlaşmaların almasına bağlıyor. Savcılar artık kendilerini mahkemede gösterme imkânı bulamıyor. Bharara’nın ofisi biraz da bu nedenle ‘konuşan iddianame’ denilen uzun ve ayrıntılı iddianameler ha Oğlunu Türk restoranına götürdü ‘Özerk bölgesi var’ Profesyonel anlamda seleflerinden farksız, tarz olaraksa bambaşka olan Bharara, kapalı kutu olarak bilinen başsavcılığı medyaya dost hale getirdi. Güney Bölge’nin hukuk çevrelerinde ‘özerk bölge’ olarak anılmasına ve ‘ken Rıza Sarraf New Yorker, savcının Rıza Sarraf davasından sonra gördüğü ilgiyi şöyle anlattı: “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hükümetinin giderek otoriterleştiği ve yolsuzluğa karşı hoşgörülü davrandığı Türkiye’de, Bharara sosyal medyada kahraman ilan edildi. Kısa sürede çoğu Türkiye’den yaklaşık 300 bin Twitter takipçisi kazandı. Türk halıları ve yemeklerine dair çok sayıda teklifi geri çevirmek zorunda kalsa da, bu vesileyle oğlunu Türk restoranına götürdü.” Savcı Preet Bharara’nın siyasi bir geleceği olacağına kesin gözüyle bakılıyor. Daha önce onunla aynı koltukta oturanlar arasından bir belediye başkanı, bir sermaye piyasası kurumu başkanı ve bir FBI direktörü çıktı. zırlamasıyla tanınıyor. Bu metinleri “sinir bozucu” bulan savunma avukatı Henry Mazurek “Preet’in öncekilerden çok daha siyasi bir ofis kurduğundan edişeleniyorum. Zanlılar böyle ayrıntılı suçlanınca devletle baş edemeyeceklerini düşünüyor” diyor. Çok yoğun ve sinirli olabilir Bharara ise suç içeren eylemleri kamuoyuna yansıtmanın görevi olduğuna inanıyor. “Birilerini hapse atmaya başladığınızda, insanlar daha iyi bir hükümet olabileceği gerçeğine uyanıyor” diyor. Eski yardımcısı Rich Zabel ise içerden bilgiye dayalı ticaret soruşturmalarıyla Wall Street’te deprem yaratan Bharara için “Preet çok yoğun bir adamdır ve çok öfkelenebilir” yorumunu yapıyor. Adalet Bakanı olabilir Şimdi Bhrara’nın siyasi geleceği tartışılıyor. 2018 seçimlerinde valiye rakip olup olmayacağı sorularına gülümseyerek “Seçimlere katılmak için doğmadım” dedi. Ancak gelecek başkanın Demokratlardan seçilmesi halinde Adalet Bakanlığı’na atanması bir hayli olası. Zira Comey’in ifadesiyle Bharara “aynı anda inanılmaz zeki, prensipli, bağımsız ve komik olmayı başarıyor.” Türkiye’nin izni NATO kapısını İsrail’e açtı İsrail’in NATO’da daimi ofis açarak ittifaka bir temsilci atamasına izin verildiği açıklandı. İsrail’in bu yöndeki talebi daha önce Türkiye tarafından Mavi Marmara baskının ardından bloke edilmişti. Haaretz gazetesinin haberine göre, NATO’nun kararı Türkiye’nin veto kararından vazgeçmesinin ardından geldi. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, dünya ülkelerinin teröre karşı katı tutumları nedeniyle kendileriyle işbirliği yapmak istediklerini belirterek bu adımın İsrail’in güvenliği açısından da önemli bir adım olduğunu söyledi. İsrail, Mısır, Cezayir, Tunus, Ürdün, Moritanya ve Fas’la birlikte NATO’nun Akdeniz Diyaloğu programının üyelerinden biri. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da konuyla ilgili soru üzerine “Genel sekreterle son ziyaretinde bunu da değerlendirdik. ‘Tüm ülkelere eşit muamele yapılacaksa biz buna sıcak bakabiliriz’ dedik. Kesin bir şey yok, sadece İsrail değil diğer Güney ortakların hepsine aynı hakkın verilmesi önemli” dedi. Olimpiyat ateşini skandallar karşıladı Brezilya’da azledilmesi istenen Devlet Başkanı Dilma Rousseff, başkent Brasilia’da Olimpiyat ateşini karşılarken ülkedeki siyasi krizin oyunları etkilemeyeceğine söz verdi. Ancak Başsavcı Rodrigo Janot, eski devlet başkanı Lula da Silva ve halen görevdeki üç bakan hakkında yolsuzluk soruşturması açılması için Yüksek Mahkeme’ye başvurdu. Trump, Clinton’a karşı ABD seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti’de Donald Trump artık tek aday. Kasımda Trump ve Clinton’ın karşı karşıya gelmesi kesin gibi ABD’de başkanlık yarışında Cumhuriyetçi Parti’nin Indiana eyaletindeki ön seçimlerini kazanan Donald Trump iki rakibinin de yarıştan çekilmesiyle partisinin tek aday adayı kaldı. Milyarder işadamı oyların yüzde 57’sini alırken en yakın rakibi Teksas senatörü Ted Cruz yüzde 37’de kaldı. Bu sonuçlar üzerine Cruz yarıştan çekildiğini açıkladı. Ohio Valisi John Kasich de adaylığını askıya aldını, kongrede lobi yapmaya devam edeceğini duyurdu. Son 190 delege Cumhuriyetçi Parti’nin adayı olmak için temmuz ayında yapılacak kurultayda 1237 delegenin oyunu almak gerekiyor. Trump’ın şu anda 1047 delegesi var. Kurultayda Turmp karşıtı bir darbe organize edilmezse mevcut aritmatik Trump’ın aday olacağına işaret ediyor. Zaten kendisi de Indiana’daki zafer konuşmasında “Hillary Clinton’un peşinden gideceğiz. Kasım ayında kazanacağız” dedi. Clinton daha avantajlı Böyle bir yarıştan Clinton’ın galip çıkacağına ise kesin gözüyle ba Clinton Donald Trump Indiana zaferini eşi Melania ile kutladı. Sanders kılıyor. Seçmenin büyük bölümünün şimdiye kadar ırkçı ve radikal görüşleriyle tepki çeken Trump yerine sevmeseler de Clinton’a oy vereceği tahmin ediliyor. Zira Trump kendi partisi içinde orta sınıf beyazların oyunu kolaylıkla aldı. Ancak ülke genelinde daha genç, daha faklı kültürlerin bir araya geldiği ve kadınların ağırlığını daha fazla hissettirdiği bir seçmenle karşı karşıya olacak. Ancak Clinton’un önce adaylığını kesinleştirmesi lazım. Trump’ın aksine Clinton hâlâ partisindeki önseçimde oy mücadelesi veriyor. Indiana’da rakibi Bernie Sanders oyların yüzde 53’ünü toplarken Clinton yüzde 47’de kaldı. Yine de Clinton bugüne kadar 2 bin 20, Sanders ise 1399 delege kazandı. Clinton ya da Sanders’ın Demokrat Parti’nin adayı olabilmek için 2 bin 383 delegeye ulaşması gerekiyor. Clinton’un bu sayıya rahatlıkla ulaşacağı tahmin ediliyor. ABD ve Rusya Halep’te ateşkes için anlaştı ABD Dışişleri Bakanlığı, ABD ile Rusya’nın Suriye’deki ateşkesin Halep’i de içine alacak şekilde genişletilmesi konusunda anlaştığını açıkladı. Almanya Dışişleri Bakanı FrankWalter Steinmeier duraksayan barış görüşmelerine ivme kazandırmak amacıyla harekete geçti. Steinmeier, Suriyeli muhalif lider Riyad Hicap, BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura ve Fransa Dışişleri Bakanı JeanMarc Ayrault ile Berlin’de biraraya geldi. Steinmeier, toplantıda “Halep’ten gelen korkunç görüntülerin nelerin risk altında olduğunu bize gösteriyor. Ya uluslararası topluluk Suriye için barış gö rüşmelerine yeniden ivme kazandırır ya da iç savaş ve şiddet ortamının tırmanmasına geri dönme riskini alırız” diye konuştu. Fransa’dan çağrı Fransa Dışişleri Bakanı Ayrault da Halep’te yaşananları “korkunç bir dram” olarak niteledi, Washington ve Moskova’ya da çağrıda bulunarak, Suriye’de şiddetin sona ermesi için görüş birliği sağlamalarını istedi. Bu çağrıların ardından ABD ile Rusya arasında ateşkes için başlatılan görüşmeler olumlu sonuç verdi. ABD Dışişleri Bakanlığı, düzenlemelerin Şam saati ile 00.01’de yürürlüğe girdiğini bildirdi. PEGIDA kurucusuna ceza Almanya’da ırkçı PEGIDA hareketinin kurucusu Lutz Bachmann, sığınmacılara yönelik aşağılayıcı açıklamaları nedeniyle “halkı kin ve nefrete teşvik” suçundan 9 bin 600 Avro (32 bin TL) para cezasına çarptırıldı. Bachmann sığınmacılara “sığır” ve “pislik” demişti. Perşembe 5 Mayıs 2016 [email protected] Trump vakası Zar atıldı. Trump’a başkanlık yolu açıldı. Cumhuriyetçi baş rakip Ted Cruz başkan adaylığından çekildi. Bir sürpriz olmazsa 8 Kasım başkanlık seçimleri Hillary Clinton’la Berlusconi’nin ABD modeli Donald Trump arasında cereyan edecek. İtalyan milyarder lider Trump’a kıyasla aslında oldukça “beyefendi” kalıyor. Trump, Berlusconi’den de daha cahil ve patavatsız. Çok daha ırkçı, çok daha kaba, daha bayağı ve mümkünse eğer daha yalancı. Bir söylediği bir söylediğini tutmuyor. Gece söylediğini sabah inkâr edebiliyor. Uluslararası siyasetin kaydettiği müthiş irtifa kaybının son noktası bu. Eskaza seçilirse süper gücün başına bu maganda geçecek. Gözlemciler ne var ki bu olasılığı zayıf görüyorlar. Anketler Clinton’la Trump arasında halen, Clinton lehine 10 puanlık bir fark olduğunu ortaya koyuyor. Clinton’ın “seçim makinesi” olarak tanımlanan efsane ekibi, engin tecrübesi, arkasındaki azınlık seçmenler ve kadınların gücünün, bu farkın kolayına kapanmasına olanak vermeyeceğini ileri sürüyorlar. İlaveten “Cumhuriyetçi Parti”nin içerde gösterdiği Trumpkarşıtı bir direnç de var... Bu kesimler, partinin “aykırı” Trump’ın eline geçmesindense, Demokrat Parti’den ezeli rakip Hillary’nin Beyaz Saray’a çıkmasına razı görünüyor. Sosyal ağlara bu yüzden, “#NeverTrump/Trumplasla”, “#benbugündemokratım” etiketleriyle yansıyan bir kafa tutma yarışına liderlik ediyor ve Hillary’ye çalışacaklarını söylüyorlar. Antipolitikanın yükselişi Çarşı özetle karışmış durumda. Neyin olup, neyin olamayacağını anlamak için bu toz dumanın yatışmasını beklemek lazım. 8 Kasım’a dek süre uzun. Beklenmedik herhangi bir gelişme/olay, dengeleri Trump’ın lehine değiştirebilir. Olmaz olmaz deme. Olmaz olmaz... Tam Trump için geçerli. Yarışın başlarında hiç kimse Trump’ın bu noktaya gelmesini beklemiyordu. Küresel TV’lerde “Trump mı? Mümkün değil!” diyen tecrübeli yorumcuların kelleri hâlâ gözümün önünde. Bu yorumcularla Trump karşıtı Cumhuriyetçi Parti kodamanlarını kontrpiyede bırakan şey, dünyayı tamamen altüst eden değişimi kavrayamamaları. Amerika kıtasına geçmeden önce bir süredir Avrupa’da “antipolitika” diye ifade edilen ve müesses nizamı silkeleyen, sağsol ezberini yıkan, popülizmleri şahlandıran bir yeni dalganın olduğunu biliyorduk. İtalya’da daha 90’larda klasik siyaset dışından gelip “aykırı kimlikli Berlusconi”nin ülke siyasetine nasıl damga vurduğunu gördük. Klasik siyasi parti yapıları yıpranırken “şarlatannarsist bir lider kültü”nün nasıl palazlandığını izledik. ‘Fareli köy’ sendromu Berlusconi “Fareli Köyün Kavalcısı” gibi, seçmenlerine sırf hoşnut kaldıkları ve duymak istedikleri şeyleri söylüyordu. Trump da bunu yapıyor. İtalya’nın multimilyarder işadamı lider, geleneksel siyasetin “politically correct/siyaseten usturuplu” kaidelerini yıkmakta hiç mahsur görmüyordu. Trump da gene aynı şekilde “siyaseten usturupsuz” olmaya hiç aldırmıyor. Aldırmadığı gibi bilakis bu yoldan prim yapıyor. Berlusconi’den bu yana ayrıca “antipolitika” dallanıp budaklandı. Berlusconi olgusu üzerine Batı’nın bir de 2008 finans krizi eklenince hem sağda, hem solda popülizmler hızlandı. İşsizlik, küçülen refah devleti, çözümsüz ekonomik sorunlarla katlanan “öfke” ve “korku” faktörü; Le Pen’ler, Salvini’ler gibi yeni ve farklı “Fareli Köy Kavalcıları” çıkarttı. Bir ar damarı patladı. “Yabancı düşmanlığı”, “göçmen karşıtlığı”, “İslamofobi” marjinal olmaktan çıktı. ABD’nin şimdi kapılarını Müslümanlara kapatmaktan söz eden Trump, Batı siyasetinin işte bu genel dekadansı ve büyük savruluşu üzerine ortaya çıktı. Bu nedenle artık hiçbir şey sürpriz olmamalı. Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete zamanlarındayız. Londra’ya Müslüman belediye başkanı mı? Britanya bugün bölgesel ve yerel seçimler için sandık başına giderken ülkenin gözü başkent Londra’da. Zira burada İşçi Partisi’nden aday olan Müslüman Sadık Khan’ın belediye başkanı seçilmesi bekleniyor. Anketlerde, Muhafazakâr Parti’den rakibi Zac Goldsmith’den 14 puan önde gözüken Khan, seçilirse ilk kez bir Avrupa başkentininin Müslüman lideri olacak. C MY B nilgun@
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle