18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA ABD, Afganistan Talibanı lideri Mansur’u öldürdü Afganistan Talibanı lideri Molla Ahtar Mansur, önceki gün ABD’nin insansız hava aracıyla düzenlediği suikastta öldürüldü. Afganistan istihbaratı Mansur’un öldüğünü doğruladı. ABD Başkanı Barack Obama’nın talimatıyla yapılan operasyonda Mansur’un aracı, Pakistan’ın Afganistan sınırındaki Belucistan vilayetinde vuruldu. Pakistan hem egemenliğinin ihmal edilmesini hem de barış görüşmelerinin sekteye uğratılmasını kınadı. Pentagon ise Mansur’un Taliban’a barış görüşmelerini yasakladığı savunması yaptı. Pazartesi 23 Mayıs 2016 [email protected] TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ 7 Viyana bıçak sırtındaHofer’e (üstte) karşı solcular ve insan hakları savunucuları Viyana’da Habsburglar’ın sarayı Hofburg’da “Nazi istemediklerine” dair gösteri düzenledi. Avusturya cumhurbaşkanlığı seçimi kıran kırana geçti. Aşırı sağcı Hofer sandıkta kılpayı önde. Mektup oylarıyla Hofer ile rakibi Bellen’e yüzde 50’şer oy bekleniyor Avrupa Birliği’nde (AB) 2. Dünya Savaşı sonrasının en büyük sığınmacı krizi aşırı sağın yükselişi olarak geri teperken, en somut işareti Avusturya verdi. Dün Avusturya cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda, tüm gözler ilk turda zafer kazanan aşırı sağcı Özgürlük Partisi’nin (FPÖ) adayı Norbert Hofer’deydi. Ama 1945’ten beri ilk kez cumhurbaşkanı çıkaramayacak olan merkez sağ (ÖVP) ve sol (SPÖ) partilerin seçmenleri, bu turda Yeşiller’in eski lideri olan 72 yaşındaki ekonomi profesörü Alexander van der Bellen’e yöneldi. İlk turda Hofer’in van der Bellen’e attığı 14 puanlık fark bir anda kapandı. AB için bir ilk olur Buna göre sandıkta Hofer yüzde 51.9, Van Der Bellen 48.1 oy topladı. 6.4 milyon seçmenin yüzde 14’üne denk gelen 900 bin Avusturyalı da postayla oy kullandı. Devlet televizyonuna göre mektup oyları da sayıldığında yüzde 5050 durumu çıkacak. Dün AB liderleri, Avusturya’daki seçimi korku filmi gibi izledi. Zira AvusturyaMacaristan İmparatorluğu’na hükmeden Habsburg hanedanlığından kalma Hofburg Sarayı’na ilk kez bir aşırı sağcının gelmesi, aynı zamanda ilk kez bir AB ülkesinde halis muhlis bir aşırı sağcının cumhurbaşkanı seçilmesi anlamına gelir. Bu, AB için bir çığır açabilir, arkası çorap söküğü gibi gelebilir. Gönülleri nasıl fethetti Geçen yıl Avusturya’da sadece nüfusun yüzde 1’ine denk gelen 90 bin kişi, sığınma başvurusunda bulundu. Yine de transit ülke Avusturya, yüz binlerce sığınmacının gelip geçmesiyle sarsıldı. Göçmen ve İslam karşıtı kampanya yürütüp büyük destek toplayan Hofer, dün Burgenland eyaletinin Pinkafeld kentinde eşi ve kızıyla oy kullanırken, “Ben tehlikeli bir insan değilim” dedi. Yamaç paraşütü kazası sonucu kısmen felçli kalıp baston kullanan 45 yaşındaki Hofer, silah düşkünlüğüyle tanınıyor, hatta kampanyası sırasında “sığınmacı krizine karşı” belinde silahla dolaştı. Buna rağmen “FPÖ’nün dost canlısı yüzü” diye nitelenen ve gülümsemeyi eksik etmeyen Hofer, FPÖ lideri HeinzChristian Strache ve 2000’de seçim zaferiyle FPÖ’yü hükümet ortağı yapan Jörg Haider’den farklı olarak Nazilere bulaşmıyor. Demir yumruk vaat etti Uzmanların “kuzu kılığındaki kurt” uyarısını yaptıkları Hofer, daha önce hiçbir cumhurbaşkanının kullanmadığı yetkileri kullanmak ve sığınmacıları “hizaya getirmemesi” ya da ekonomiyi düzeltmemesi halinde hükümeti feshetmekten söz ediyor. Viyana’da oy kullanan Bellen ise “Avusturyalı lar dönüm noktasında. İşbirliği sevenle otoriter arasında tercih yapacaklar. Ben milliyetçilik cinnetinin yol açtığı 2. Dünya Savaşı’nın yıkıntılarından Avusturya’nın nasıl yeniden ayağa kalktığını yaşadım” uyarısı yaptı. İki hafta önce istifa eden SPÖ’lü Werner Faymann yerine Başbakan olan Christian Kern de Hofer’in demokrasiyi tehdit ettiğini belirtip Bellen’i destekledi. Veba ile kolera Ortalama Avusturyalı ise Bellen’i fazla solcu bulduğundan sandıkta “Veba ile kolera arasında seçim yapıyoruz” diye söylendi. Yaşlı profesör seçmenlere “Arayı kapatacağıma kimse inanmıyordu. Ama son iki haftada müzisyenler, oyuncular, işçiler ve her kesimden insan bana oy verilmesi için seferber oldu” diye teşekkür etti. ÇÖZÜMCÜ PARTİLER KAZANDI, AŞIRI SAĞ YÜKSELDİ Güney Kıbrıs’ta tasarruf tedbirleri ve yolsuzluk skandallarının gölgesinde gidilen genel seçim, yüzde 67’yle rekor düşüklükte katılıma sahne oldu. Kıbrıs Türk liderliğiyle barış görüşmeleri yürüten Rum Yönetimi lideri Nikos Anastasiadis’in sağcı partisi DISI, yüzde 31 oy alıp 21 vekil çıkardı. Çözüm yanlısı komünist AKEL az bir kayıpla 26 oranında oya ve 18 vekilliğe düştü. AB genelinde olduğu gibi burada da aşırı sağ, önceki seçimlere göre oyunu artırdı. Yunanistan’daki ırkçı Altın Şafak’ın kardeş partisi ELAM, ilk sonuçlara göre yüzde 3.8 oranında oyla barajı geçip 12 vekille ilk kez parlamentoya girdi. Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Anastasiadis eşi ve torunuyla birlikte oy attı. Van der Bellen ‘Musul’da insanlar üzerinde kimyasal silah deniyorlar’ Telegraph gazetesi Irak’taki Musul kentinden kaynaklara dayanarak IŞİD’in Musul kent merkezinin dışına kimyasal silah laboratuvarları kurduğunu duyurdu. Bu laboratuvarlarda yabancı uzmanlarla Saddam’ın silah programlarında yer almış Iraklı uzmanların çalıştığı iddia edildi. Hatta burada üretilen klor ve hardal gazlarının esirler üzerinde denendiği ileri sürüldü. Musul yakınındaki Mohandseen sakinleri de bazı evlere IŞİD’lilerce el konulduğunu, bu evlerin önüne çok sayıda kamyonun geldiğini, ölü köpek ve tavşanların bulunduğu konteynırların taşındığını anlattı. Bir IŞİD yetkilisine dayandırarak bu hayvanların kimyasal silah denemeleri sonucu öldüğü söylendi. IŞİD’in Musul’un bağlı olduğu Ninova eyaletindeki Endülüs hapishanesinde tutttuğu esirler üzerinde kimyasal silahları denediği, hapishane yakınında yaşayanların de nefes alma güçlüğü ve deri döküntüsü çektiği de iddialar arasında. ‘Rakka’yı kaybetmek’ Bu arada IŞİD sözücüsü Ebu Muhammed Adnani, Ramazan’da saldırı çağrısı yapan yeni bir mesaj yayımladı. Adnani’nin “Bir kaç liderimizi öldürdünüz diye kazandınız mı sanıyorsunuz. Rakka’yı kaybetsek bile yenilmeyiz” sözleri dikkat çekti. CENTCOM komutanı Rojava’da YPG ile buluştu ABD’nin YPG liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) verdiği destek, ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı General Joseph Votel’in Suriye’ye sürpriz ziyaret gerçekleştirip SDG ile buluşmasına kadar vardı. ABD Başkanı Barack Obama’nın IŞİD’le savaş koalisyonundaki temsilcisi Brett McGurk’ün ardından dün de Votel YPG’lilerle görüştü, Kürt ve Arap savaşçıları kaynaştırıp eğitim ve danışmanlık hizmeti veren (300 civarında) ABD askeriyle bir araya geldi. SDG’nin IŞİD’in kalesi Rakka’yı kurtarma operasyonunun “eli kulağında” olduğu ileri sürülen bir dönemde gelen ziyarete Washington Post köşe yazarı David Ignatius da katıldı. Ignatius ABD’li komutanla fotoğraflarını sosyal medyada paylaştı. McGurk “IŞİD liderleri ses kayıtlarını karanlıkta yapmaya mahkum edilirken Votel Rakka saldırısı planı için Suriye’deydi” diye tweet’ledi. CNN eğitimi yayımladı 10 ABD’li gazeteci ve iki helikopterle Kobane’ye gidip Cizire kantonuna geçen Votel 11 saatlik ziyaretinin sonunda “Buraya konuşlandırdığımız insanlarla ilgili sorumluluğum var. Nelerle uğraştıklarını görmeye, karşılaştıkları riskleri paylaşmaya mecburdum” diye rek ekledi: “Gazetecilerle geldim, çünkü saklayacak bir şeyimiz yok. Ne yaptığımızı görmek, Amerikan halkının hakkı.” Arap savaşçıları eğitim kampının ardından gittiği yerler açıklanmayan Votel “Güvenim artmış şekilde buradan ayrılıyorum. Bence bu model gayet iyi çalışıyor” dedi. CNN de SDG’lilere eğitim veren Amerikan özel kuvvet askerlerinin görüntülerini yayımladı. Acil ihtiyaç listesi verildi SDG başkomutan yardımcısı Kahraman Hüseyin ise en acil ihtiyaçlarıyla ilgili Amerikalılara liste verdiklerini, başta zırhlı araç, ağır silah, roket ve topların geldiğini belirtip ekledi: “Silah kaçakçılığına dayanarak bir ordu yaratamayız.” SDG sözcüsü Talal Selo de “ABD’nin yardımı çok yetersiz, işe yaramaz. Böyle devam edere 50 yıl daha IŞİD’le savaşırız” dedi. ‘TSK Rojava’ya girdi’ Kürt medyası, dün aynı zamanda Türk askerlerinin Rojava’ya girdiği iddiasına yer verdi. Kürdistan Yurtsever Birliği’nin medya merkezine konuşan görgü tanıklarına göre Türk askerleri bir buldozer, iki tank ve çok sayıda kamyonla Mardin’in Nusaybin ilçesinden Kamışlı’ya girerek tahkimat yaptı. Gazeteci Ignatius’un eşlik ettiği Votel SDG komutanlarıyla görüştü. Avrupa’nın ‘çözülüşü’ Ortadoğu’da SykesPicot’yu çöpe atıp yeni sınırlar çizilmesi tartışılırken, Batılılar kendi içlerinde yarattıkları demokratik ve müreffeh sistemin “hayaletleriyle” boğuşmakta. Bu hayaletler, “hortlak” olup tepemizde dolaşmıyor olsa ilgilenmeyelim lakin “kaçarımız yok”. İkinci Dünya Savaşı’nın dehşetinden “birlik ruhu” devşirmiş Avrupa’da “entegrasyon” liderlerin dilindeki söylem. Ekonomik kriz, işsizlik ve sığınmacı akını ve “değerler Avrupası”ndan bakılınca ufukta “çözülme” görülüyor. ABD’de son demlerini yaşayan Başkan Barack Obama’nın son Avrupa turu da, “Transatlantik bağının zayıflamasına” dair telaşın tezahürüydü. Nitekim Amerika cephesinde “Donald Trump travması” var. HHH Biz Avrupa’ya bakalım. Kazan elbette epeydir kaynıyor. Birlik ideallerini sembolleriyle pekiştiren “Federal Avrupa” 2000’lerin ortasında anayasa oylamalarıyla gömülmüştü. Yerine demokratik teminat olarak Avrupa Parlamentosu’nun güçlendirilmesine gidildi. Lakin popülist sağ siyasetlerin yükselişiyle bu yapı entegrasyonun tersine bir zemin yaratıyor. Mali krize deva olamayan uluslarüstü yapı, sığınmacı akınıyla büsbütün ne yapacağını şaşırdı. Ulus devletlerdeki iktidarlar kendi bütçeleri, popülist siyasetlerine hizmet edecek iç mevzuları, birliği vuran cihatçılık ile radikal İslam ve sığınmacı krizi üzerinden başkaldırı alametleri gösteriyor. HHH Macaristan, Polonya, Slovakya, sığınmacıların kotalarla dağıtımı planını referanduma götürecek. Yunanistan’ın 2015’te kurtarma paketinde taviz koparmak için yaptığı gibi. Başarısı bir yana bir eğilimin tezahürü. Nisanda Hollanda, Ukrayna ile birlik anlaşmasını sandığa gömdü, bağlayıcı olmasa bile iktidar dikkate alma yolu arıyor. Kuzey Avrupalılar ulusal servetlerini etkileyen mali önlemlere direnmek için referandum yöntemini kullanacak. Katalonya, İskoçya ve Flaman bölgeleri daha fazla özerklik yahut bağımsızlığı zorlayacak bir sürece girdiler. Avusturya’da bugün mucize olmazsa sandıktan aşırı sağcı ve sığınmacı karşıtı Özgürlük Partisi’nin ülkesini “referandumlarla yönetmeyi” hedefleyen ve “Avusturya’nın Trump”ı diye anılan Norbert Hofer çıkacak. Fransa’da Ulusal Cephe 2017’de cumhurbaşkanlığını kazanırsa AB üyeliğini; İtalya’da Beş Yıldız Hareketi, Avro bölgesi üyeliğini referanduma taşımaktan söz ediyor. HHH Ve en yakını ve keskini: Brexit. Britanya’nın AB’den çıkıp çıkmayacağına dair 23 Haziran’daki oylama. Elbette Britanya birlikten hep ayrıksı durdu. Ben “direkten dönüleceği” kanaatindeyim. Lakin yürütülen tartışmalar bakışı sergiliyor. Bizim “Osmanlı torunu” diye andığımız Brexit’in ateşli savunucusu olan eski Londra Belediye Başkanı Boris Johnson geçenlerde Avrupa’nın 2000 yıldır Roma İmparatorluğu’nu diriltmeye çabaladığını savunup “Napolyon, Hitler bunu denedi ve trajik biçimde sonuçlandı. AB bunu farklı yöntemlerle yapmayı denemektir” dedi. Bu nahoş ve toptancı bir örnekleme. AB projesindeki “demokrasi”yi de tartışabiliriz. Ama bir süperdevletin kaçınılmaz olarak Almanya’yı öne çıkaracağı söylemindeki haklılığı görmemek mümkün değil. HHH AB görünür gelecekte çökecek değil. Zengin ve yoksul üyelerin girift ekonomik ilişkileri, çöküş maliyeti karşılanamayacak Avro var. Ve sınırları manasızlaştırmış Schengen bölgesini ayakta tutmak. Merkel’in ifadesiyle “Avrupa Kalesi”ni... Sorun burada, kaleyi nasıl ayakta tutacaksınız? Avrupa’nın özgürlük, demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, düşünce ve ifade özgürlüğü değerleri panikle uygulanan popülist ve pragmatik polikalarla aşınıyor. Sistemleri yaratan ve anlamlı kılan en başta “değerler”. “Yaşlı kıtanın” liderleri bugün “değerler Avrupası”nı feda etmekte. Türkiye ile sığınmacı anlaşması bunun tezahürlerinden birisi. HHH TAVSİYE: Araştırmacı yazar Alptekin Dursunoğlu’nun “Yeni Osmanlı’nın Ortadoğu’su” kitabı çıktı. Türk dış politikasının son yıllardaki seyrini anlamak açısından okunmasını şiddetle tavsiye ederim. Felluce için eller tetikte Irak güvenlik güçleri Felluce’yi IŞİD’den kurtarmak için düğmeye basıyor. Irak başbakanlık ofisi Felluce’yi IŞİD’den temizleyeceklerine dair açıklama yapıp “Silahlı kuvvetlerdeki kahraman birer savaşçı olan oğullarınız yeni bir zafer kazanmaya hazır” dedi, ama tarih vermedi. Şii milisler operasyona hazır olduklarını, Bağdat’tan karar beklediklerini duyurdu. Devlet televizyonundan halka Felluce’yi terk çağrısı yapıldı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle