19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 23 Mayıs 2016 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Erdoğan bombasında bomba iddialar ‘Başbakan Erdoğan’a suikast için getirildi’ denilen minibüste bir bomba uzmanı polisin daha önce “inceleme yaptığı” ortaya çıktı Ankara’da 2007 yılında bir otoparkta bulunan ve dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’a yönelik suikastta kul lanılmak üzere hazırlandığı iddia edilen bomba yüklü minibüsle il gili “kumpas” iddialarının araştı rıldığı mahkeme soruşturmasın dan çarpıcı bilgi ler ortaya çıktı. Es ki Emniyet İstihba rat Daire Başkanı Sabri Uzun’un ola yın “kumpas” oldu KEMAL GÖKTAŞ ğunu iddia etmesinin ardından mah kemenin yürüttü ğü soruşturmada “gizli tanık” olarak dinlenen Em niyet İstihbarat Dairesi’nde gö revli bir polis, minibüsün Emni yet İstihbarat’ın garajında hazır landığını iddia etti. Kriminal Da ire Başkanlığı’nda görevli üst dü zey bir polis müdürü de bomba yüklü aracın Ankara’ya getirilece ğinin istihbarat tarafından bilin diğini ve bir elemanlarının mini büsü Ankara’ya getirilmeden ön ce “incelediğini” söyledi. Mahke menin bu iddialara rağmen “ye niden yargılama” izni vermediği olayla ilgili bir üniversite öğren cisi, mahkum olduğu 20 yıl ha pis cezasını çekerken gizli tanı ğın olayla ilgili suçladığı polisler halen görevde. Bu polislerden bi rinin il emniyet müdürü, 2’sinin il emniyet müdür yardımcısı, bi rinin Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Daire Başkanlığı’nda üst düzey yetkili olması dikkat çekti. ‘Polis köpekleri buldu’ Ankara’da 11 Eylül 2007’de Kurtuluş Çokkatlı Otoparkı’nda bomba yüklü bir minibüs bulunduğu açıklandı. Minibüsün PKK’ye ait olduğu ve dönemin Başbakanı Erdoğan’a suikast planlandığı iddia edildi. Eskişehir’de okuyan üniversite öğrencisi İdris Nakcı, PKK üyesi oluğu ve minibüsü otoparka getirdiği iddiasıyla 20 yıl hapse mahkum oldu ve cezası Yargıtay’ca onandı. İddianameye göre Nakçı’ya minibüste ele geçirilen SIM kartlardan ulaşılmıştı. Yargılama sırasında ortaya çıkan ?10 SORU İŞARETİ Bomba yüklü minibüsle ilgili iki vahim iddiaya rağmen mahkeme, soru işaretlerini giderecek ve olayı aydınlatacak araştırmaları yapmadan “yeniden yargılamanın reddine” karar verdi. lMahkeme, Emniyet garajındaki minibüsü incelediklerini, toplantı yaptıklarını ve beraber yemeğe gittiklerini söylediği polislerin GSM hatlarından HTS kayıtlarının çıkarılması talebini yerine getirmedi. Oysa böylece o kişilerin o tarih ve saatte bulundukları yerler öğrenilebilecek ve iddianın gerçekliği konusunda önemli bir delile ulaşılmış olacaktı. l Mahkeme, savcının “minibüste bulunan bomba ve diğer materyaller hakkında bilirkişi incelemesi yaptırılması talebini” de reddetti. Oysa bu malzemelerin incelenmesi ile bombanın emniyet garajında yüklendiği iddiası ile ilgili delil bulunabilirdi. lC.Ö’nün bir tür gizli itiraf niteliği taşıyan “bomba uzmanı bir polisin istihbarat görevlilerinin nezaretinde aracı ve içindeki malzemeyi incelediğini” söylemesine rağmen mahkeme neden iddiayı araştırmadı? lMahkeme sorgu sırasında C.Ö’ye neden bu konuda detaylı sorular yöneltmedi? lC.Ö’nün iddiaları yeniden yargılamaya yeterli görülmediyse, aracın nerede incelendiği neden ortaya konulmadı? lAraçta inceleme yapılması yerine niçin el konulmadı? Neden 11 Eylül sabahı neden beklendi? lC.Ö, olay günü aracın camını kırarak içine girdiklerini, kanca ve robot yardımıyla patlayıcılara ulaştıklarını söyledi. Bu durumda aracı önceden inceleyen uzman polis camı kırmadığı halde hangi yöntemi kullandı? lC.Ö araçtaki bombayı kısa süre içinde etkisiz hale getirdiklerini söyledi. Bu durumda bomba etkisiz hale getirildikten sonra, suçluları yakalamak için aracı çekmeyip gizlenerek bekleme yöntemini neden yapılmadı? lMahkeme neden o tarihte görevde olan bomba uzmanı polislerin ifadesine başvurmadı? lUzman polise nezaret eden istihbaratçılar için neden bir araştırma yapılmadı? GİZLİ TANIK: EMNİYETTE HAZIRLANDI Soruşturmada, İstihbarat Daire Başkanlığı B (bölücü faaliyetler) Şube’de çalışan bir makam şoförü olan gizli tanık mahkemede ifade verdi. Gizli tanık, minibüsün Emniyet’in garajında “hazırlandığını” ise şöyle anlattı: “Minibüs, İstihbarat Daire Başkanlığı garajına 78 Eylül 2007 günü gecesi bırakıldığını hatırlıyorum. Gittiğimizde akşam saat 1920 sıralarıydı. Araç garajın gizli bölmesine saklanmıştı. Bu ilk gidişimizde beraberimizde bulunan kişiler B Şube Müdürü M.C, B Şube Müdür Yardımcısı İ.E, B1 Büro amiri B.Y, Kriminal Daire Başkan Yardımcısı C.Ö, Terörle Mücadele Daire Başkanlığında görevli komiser K., Şube Müdürü M.C’nin şoförü M.G bulunuyorlardı. Aracın içinde bulunan sayısını hatırlamadığım kadar çuvallar içinde bulunan gübrelere baktık. Ayrıca 2025 adet küçük piknik tüpleri ve büyük mutfak tüpleri vardı. Büyük boy sabun kalıbı gibi patlayıcı olduğunu söyledikleri malzemeler vardı.” Mahkemede ifade veren polislerden Kriminal Daire Başkan Yardımcısı C.Ö ise ifadesinin başında bütün iddiaları reddetmişken gizli tanık ifadesinin okunmasından sonra çarpıcı bir bilgi verdi. C.Ö şunları söyledi: “İstihbarat tarafından bomba yüklü, terör eylemi amaçlı minibüsün getirileceği kesinleşince, istihbarat yetkililerinden bu minibüsü görmemizin mümkün olup olmayacağını sordum. Şu an ismini hatırlayamadığım, muhtemelen bizim birimde görevli bir uzman arkadaş, aracı giderek istihbaratçıların kontrolünde inceleyip kontrol etti, patlayıcıların ve sistemin ne olduğu konusunda bilgi sahibi oldu. Ben bizzat kendim gitmediğim için aracın bulunduğu yeri tam olarak hatırlamıyorum. Dolayısıyla iddia edildiği şekilde bomba yüklü minibüsün o garajda olup olmadığını teyit edemiyorum.” çelişkiler ne mahkemece ne de Yargıtay’ca dikkate alındı. Minibüsün otoparka bırakıldığı gün Nakcı’nın Eskişehir’de ev taşıdığını söyleyen 6 tanık ifadesi ve Eskişehir’de Kredi Yurtlar Kurumu’na ait yurttan kendi imzasıyla depozitosunu iade aldığını gösteren resmi makbuz vardı. Nakcı’nın kullandığı telefonlara ait sinyaller de Eskişehir’de olduğunu gösteriyordu. Soruşturma aşamasında Nakcı’yı teşhis ettiği belirtilen otopark görevlisi mahkemede “Nakcı’nın araçtaki kişi olduğunu net söyleyemeyeceği” yönünde ifade vermişti. Yeniden yargılama Nakçı cezaevinde yatarken Emniyet İstihbarat Dairesi eski Başkanı Uzun, kitabında olayın cemaate mensup polislerin bir komplosu olduğunu ile ri sürünce Nakçı’nın avukatı Faruk Duran, “yeniden yargılama” talebiyle Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurdu. Mahkeme, başvuruyu “kabule değer” buldu ve soruşturma açtı. Ancak soruşturma sonunda gizli tanık ifadesi dışında somut bir delil olmadığı gerekçesiyle yeniden yargılama talebini reddetti. l ANKARA 134 kişi yaşıyor olabilirdi Birçok kanlı eylemin sorumlusu olarak aranırken Gaziantep’de düzenlenen operasyon sırasında kendisini patlatarak ölen IŞİD’in Antep emiri Yunus Durmaz’ın HDP’nin Diyarbakır mitingine yönelik bombalı saldırıyı gerçekleştiren Orhan Gönder ile birlikte miting alanına girdiği ortaya çıktı. Buna ilişkin görüntülerin dava dosyasında olmasına karşın Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamesini hazırlarken Yunus Durmaz’dan hiç bahsetmemesi ve davaya eklememesi dikkat çekti. Orhan Gönder’le polis kamerasına takılan Yunus Durmaz, eğer o tarihde yakalansaydı ne Suruç, ne Ankara, ne de Taksim katliamları yaşa Suruç ve Ankara katliamlarının aranan zanlısı, IŞİD’in Antep emiri Yunus Durmaz’ın, HDP’nin Diyarbakır mitingine bombacı Orhan Gönder ile birlikte girdiği ortaya çıktı ORHAN GÖNDER IŞİD ÜYESİ YUNUS DURMAZ IŞİD ÜYESİ nacaktı. Diyarbakır Savcılığı’nın neden iddianameye Yunus Durmaz ve yanındaki iki kişiyi eklemediği soru işaretine neden oldu. Çünkü polisin elinde ilk günden beri olan bu görüntülerden Yunus Durmaz’ın kimliği açıkça belli oluyor. Buna karşın Durmaz’ın yakalanmaması, birçok katliama yol açtı. Eğer 5 Haziran 2015’te miting alanına giren Durmaz, olaydan hemen sonra yakalansaydı 34 kişinin öldüğü 20 Temmuz Suruç saldırısı, 103 kişinin öldüğü 10 Ekim Ankara katliamı gerçekleşmezdi. Çünkü her iki eylemde de saldırı talimatını Durmaz verdi ve canlı bombaları kendisi or ganize etti. Durmaz, o dönem istihbaratın birebir dinleyip takip ettiği kişiydi. Bu görüntüler, bir ay sonra 15 Temmuz 2015’de çok sayıda televizyonda da yayımlanarak haber oldu. Ancak Yunus Durmaz, o dönem tanınmadığı için kimse bu ayrıntıyı fark edemedi. l ANKARA haber 5 Türkiye’nin hazin hikâyesi Olmadı, başaramadık; bizimki hazin, çok hazin bir siyaset hikâyesi. Cumhuriyet idaresi, onca iddiasına rağmen toplumsal barışı tesis edemedi, buna dayalı bir demokratik düzen inşasını başaramadı. Ama ona itiraz edenler de başaramadı. Onlar da, son halkası AK Parti olan seyirleri boyunca, toplumsal barış ve ona dayalı bir düzen kuramadı. Tüm bu hikâyenin sonunda vardığımız yer çok acıklı; bir “üçüncü dünya” diktatörlüğü veya daha da ötesi “posttotaliter” bir rejim. O nedenle, bu sıradan bir siyasal sistem meselesi değil, daha büyük bir mesele; bu topraklarda barış içinde, demokratik bir hukuka dayalı, kurumsallaşmış bir düzen kuramama, alabildiğine savrulma meselesi. Bu, sıradan siyasal terimler ile, yorumlar ile izah edebileceğimiz bir durum değil; onların ötesine taşan bir tarihi mesele, bir hazin tarih seyri. ‘Medeni’lik... Siyasete “medeniyet” merceğinden bakan biri değilim; ama siyasi kurumlaşma açısından tarihsel arka plan toptan yok sayılamaz. O açıdan baktığımızda, aslında ciddiye almak gereken bir tarihi mirasa sahip bir coğrafyada yaşıyoruz, o miras üzerinde yükselebilecek siyasal olgunlukta bir siyasa tesis edemedik. O çokça sözü edilen, “medeniyet mirası” yeterince kavranabilmiş olsa, varılan yer de her şeyden önce “medeni” olmak gerekirdi. Öyle olmadı; zira sıradan bir tek adam rejimi, bayağı bir zapturapt düzeni sadece demokrasi yoksunluğu değil, “medeni”lik noksanlığına işaret eder. Ancak, toplumsal karmaşıklık ve farklılaşma ile baş edebilecek kadar olgunlaşmayı başaramayan siyaset, “sürüyü güdecek çoban” arayışı içine girer, hesap verebilirliği, hukukun üstünlüğünü, kuvvetler ayrımını, siyasal uzlaşmayı “çok başlılık” olarak algılayıp reddeder. Çok övünülen “geçmiş” yani klasik Osmanlı düzeni, kuşkusuz modern toplum siyasası olan demokrasi modeline benzemez, ancak kurumları, teamülleri ve ürettiği edebi, estetik değerler itibarıyla, zamanının “medeni” bir olgunluk eseridir. Tek adam rejimine, kültüreltarihsel arka plan uydurmak boşuna bir gayrettir, zira bu durum, modern siyasetin yozlaşmış biçimidir. Zira modern zamanlara kadar “lider”likten söz etmek mümkün değildir, dahası kim olursa olsun “kişi”nin öne çıkması söz konusu olamaz. “Liderlik”, münhasıran “karizmatik liderlik”, “kişi kültü”, modern dünyanın siyasete yansıyan tezahürleri arasındadır. Reislik, ağalık, beylik ise feodal bir ilişki işaretidir. Diğer taraftan, söz konusu olan hukuk düzenine dayalı siyaset yerine “keyfi idare” ise, bu durum geçmişte dahi sadece “medeni”leşemeyen topluluklara mahsus bir vasıftır. Kadim Yunan ve Roma, “barbar”ı bu mahiyetle tanımlardı. İslam medeniyeti de klasik döneminde, diğerlerine yine bu çerçevede “tepeden bakar” idi. Darbe veya ihtilal Lafı neden uzatıp, konuyu bir türlü “tarihi kongre”ye getirmediğimi mi merak ediyorsunuz? Tam tersine ben lafı uzatmamak için durumun özeti ile başlayayım dedim. Ama, yine de tüm bu müsamereler önemsiz mi? Hiç değil, bundan sonra görüp göreceğimiz zaten hep bu müsamereler, sloganlar, lidere saygı duruşu, övgü yarışı olacak. Artık mesele demokratik siyaset bile değil, topyekun siyaset adına her şey yerle yeksan oluyor, zira siyaset farklılıkların ifadesi ve dengesinin mümkün olduğu bir zemin gerektirir. O nedenle, tek bir liderin ve ona bağlı bir ekibin tek bir ideolojiyi topluma dayattığı totaliter rejimlerde “siyaset” yapılamaz, ancak zapturapt “idare”si olur. Hukuktan ne anladıklarını kendileri açıkça söyledi; “fiili durum yasallaşacak, hukuki hale getirilecek”. Siyasette “fiili durumun yasallaşması”, darbe veya ihtilal demektir, sonrası darbe koşulları, darbe hukuku olacak. Ülkenin kaderi Cumhurbaşkanı Yeni Türkiye lideri Erdoğan’ın iki dudağı arasından çıkacak siyaset sınıfı, her söz ve talimatını yerine getirecek “ekip”ten başka bir vasfa sahip olmayacak. Daha doğrusu, mevcut durum kesifleşecek. Milletvekili dokunulmazlıklarının feshi, siyasetin sonunun gelmesinin en önemli bir diğer göstergesi idi, kısacası aynı hafta içinde totaliter bir idarenin kuruluşunda dev adımlarla iyice sona yaklaşıldı. Polis, mitinge izin vermedi HDP’lilere Batman’da biber gazıyla müdahale HDP’nin Batman’da düzen maya başladılar’, bu halk kimin lemek istediği mitinge kaçtığını, kaçmakta mahir oldu izin vermeyen polis, toplanan ğunu çok iyi biliyor. Gezi dire partilileri tazyikli su ve biber nişi başladığında 4 gün uçaktan gazıyla müdahale ederek dağıt inmeyen zat mı söylüyor bu tı. HDP’liler, daha sonra parti nu bize? Torunlarını, çocukla binası önünde toplandı. HDP Eş rını kaçırıp Amerika’da okuttu Genel Başkanı Figen lar. Direnmediler, kar Yüksekdağ, dokunul şı çıkmadılar. Şimdi ta mazlıklarının kaldı rihleri kaçmak üzerine rılmasının ardından kurulu, sinsi planlar demokratik kanallar la iktidar tekelini kur la direnmeye devam ma üzerine kurulu bir edeceklerini söyledi. anlayışın sahibi gördü Yurtdışına kaçtığı nüz mü ne diyor? Çok yolunda haberler çı beklersin çok” açıkla kan Yüksekdağ dün ması yaptı. Almanya’dan İstan Partililere seslenen bul aktarmalı olarak Yüksekdağ Ertuğrul Kürkçü ise, Batman’a geldi. Yük “Sizler bizi Meclis’e sekdağ, ‘kaçtı‘ haberlerine tep gönderdiniz. Her yerdeyiz, ara ki göstererek “‘Kaçtı’ şeklindeki nızdayız. Şimdi Batman’dayız, iddialar tam bir rezalet. Gerekli burası Meclisimizdir. Doku yanıtı vereceğim” dedi. Yüksek nulmazlığımız isterse kalksın, dağ, mitingde de “Bu ülkenin önemli olan bizim için halkın Cumhurbaşkanı diyor ki ‘doku bize sırt dönmemesidir” dedi. nulmazlıklarını kaldırdık, kaç l BATMAN /DHA SARIYILDIZ’DAN ‘KAÇTILAR’A CEVAP Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ön Sarıyıldız’ın tweeti şöyle: “Parti ceki gün katıldığı bir prog mizi kriminalize eden, toplumu ramda HDP’li vekiller hakkında provoke eden, demokratik siya sarf ettiği “Dün araçlarında si seti tüketerek ülkeyi felakete sü lah taşıyanlar, tabutlarında si rükleyen, bizi hedef haline geti lah taşıyanlar şimdi Türkiye’den ren bu suçlamaya yanıt babın kaçmaya başladılar, niye kaçı da Erdoğan’a, ‘iddiasının altını yorsunuz” sözlerine HDP Şir doldurmayan namerttir’ dersek nek Milletvekilli Faysal Sarıyıldız, onunla aynı seviyeye düşmüş twitter hesabından yanıt verdi. oluruz” dedi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle