19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Ayayay Ayayay 20 Pazar 22 Mayıs 2016 EDİTÖR: EZGİ ATABİLEN TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ P24’ün Dünya Basın Özgürlüğü Günü Mehmet Ali Birand Konuşmaları’nın bu yılki konuğu, Suriyeli bağımsız gazeteci Zaina Erhaim, Suriye’nin EAVLRTUİMĞ bugününü anlattı Etkinlikte Birand’ın eşi, gazeteci Cemre Birand ve gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar da söz almıştı. Bilgi: www.zainaerhaim.com * www.iwpr.net Erhaim’in konuşma metni için: www.platform24.org Suriye’de uçan bir haber güvercini:atırlanacağıgibi,Punto24 Bağımsız GazeteciHlik Platformu’nun (P24) her yıl 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde gerçekleştirdiği Mehmet Ali Birand Konuşmaları’nın bu yılki konuğu bağımsız Suriyeli gazeteci Zaina Erhaim’di. İlki önceki yıl gazeteci ya ZaInazar Ahmet Altan tarafından yapılan ko nuşmaların ikincisi, geçen yıl Guardian gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni Peter Preston tarafından yapılmıştı. Vaktiyle Londra’daki BBC Arapça ser Niçin bu detayı işaret ettiğinizi bile Esad’ın adamları bize ateş açınca, bir sel hikâyelerimden yola çıkarak, İngi visinde emek veren Erhaim, akade miyor olsam da, bu konuda IŞİD’in iyi likler caddeden çekilene dek bir grup lizce biliyor oluşum ve bununla ulusla mik referans değeri taşıyan ve İsveç bir örnek olacağına inanıyorum: Ben kadınla karanlık bir eve sığındık. Ancak rarası medyaya erişim imkânımı da de Başkonsolosluğu’nun ev sahipliğinde BBC’nin IŞİD suçları mevzubahis oldu o zaman, not defterimi çıkarıp, Şam’a ğerlendirerek, vatanımdaki durum üze ki konuşmasında, temel insan hakla ğunda objektif ve tarafsız olabileceği dönüşümüzde kontrol noktasındaki as rine yansımaları ortaya koymak istedim. rı talebinde bulunan halklara soykırım ni düşünmüyorum; onları bir Ezidi genç kerler el koyarsa ne yazdığımın anlaşıl Ama bunda asıl niyetim, neler olup bit la cevap veren yönetimlere karşı ‘taraf kadını üzerine ‘dengeli’ haber yapma maması için kasten mantıksız satırlar, tiğini farklı bir yolla habere aktarmaktı. sız’ kalamayacağını anladığı dönemi ve ya çalışırken, Ebu Bekir El Bağdadi’den anahtar kelimeler ve alıntılar karalama Hele ki, günde 100 Suriyeli’nin hayatına devamında ortaya koyduğu insanî ve alıntı yaparken düşünebilir misiniz?! ya başlayabildim. Sırf o nedenle tutukla malolan haberlerimiz gittikçe olağanlaş mesleki tecrübeleri aktardı. Birand’ın n 2011’de Suriye’de bir gazeteci ve nabilir veya bazı arkadaşlarımın başına tıktan sonra! eşi, gazeteci Cemre Birand’ın yanı sı insan olmak arasında yaşadığınız ‘çe geldiği gibi işkenceyle öldürülebilirdim. n Peki gözlerinizi dünyaya emanet ra, ABD’li gazeteci Andrew Finkel ve lişki’ nasıldı? En iyi ihtimalle “ülkenin istikrarını boz etmenin getirdiği sorumluluk nasıl? İsveç’in İstanbul Başkonsolosu Jens Od Bu aslen, devrim başlangıcında vuku mak” suçlamasıyla terör mahkemesine Sanırım bunun cevabı da yanıtlarım lander ile gazetemiz Genel Yayın Yö bulan bir durumdu, yaptığım konuşma sevk edilirdim. dan, yeterince anlaşılıyor. Muhabirlik netmeni Can Dündar’ın da söz aldığı et dan alıntılayayım: “Bugün dahi kuşat Son iki yılda gazeteciliğe dair yazılar ten farklı yönü yok; hakkında yazıp fil kinlik vesilesiyle, biz de Erhaim’e ula ma altında olan Şam’daki Duma banli yazmanın daha zor olduğunu düşünür me aldığınız karakterler üzerinden ge şarak kimi sorular yönelttik. Bu arada, yösünde katıldığım ilk eylemde, gazete oldum; bu yüzden de türlü itiraflar ve lişen sorumluluğa benzetebiliriz bunu. Erhaim’in arşivlik konuşmasını da bu ci olmak ile özgür bir insan olmak ara bloglar üzerinden, her ne görüyor isem Suriye tarihi ve hakikat üzerinden olu yazıya ‘referans’ olarak eklediğimizi be sındaki çatışmayı ilk kez tecrübe ettim. dünyaya onu emanet etmeye çalıştım. şan bu sorumluluk, konuyu belgeleyen lirtelim... 2011’in yaz aylarıydı. Böylece gazetecilikten gelme hikâye an bütün gazeteci ve yurttaş muhabirler n Konuşmanızda, “Açık yüreklilikle Güvenlik kontrol noktalarından ürk latım yeteneğimi insan öykülerine odak için geçerli. Ben bilhassa, üzerinde çalış söyleyebilirim ki, BBC’nin de ülkesini tüğümden, hiç fotoğraf çekmedim. Ya ladım. tığım kadın blog sayfaları (www.damas veya komşularını kuşatma altına alan nımda sadece küçük bir not defteri vardı n Hikâyeyi belgelemektense, onun cusbureau.org/topic/womenblog) ve yi bir zamane Hitler’i karşısında tarafsız ama ona da bir şey yazmak aklıma gel bir parçası olmayı tercih ettiğiniz de ne dahil olduğum IWPR örgütü (Savaş kalabileceğine inanmıyorum” ifadesi medi. O anda haberi belgelemek yerine, oluyor. Bunu biraz açar mısınız? ve Barış Gazeteciliği Enstitüsü) üzerin ni kullandınız... Bunu açar mısınız? haberin bir parçası olmayı seçtim. Bu her zaman söz konusu değil. Kişi den emek vermekteyim. ‘Allah’a şükür hep münafık çizgideyiz’ S‘kKuoarnniuyueşn’uylyiaor rmuı?z’liobiorropMutudbnzlbğvngnnzKdpbnTGcgdBtmlnrdtdhhytcbKgrynAcnbylseçeçeaıiaaüeaıeennüeeeeilouauyüuaaoeiuiieaeaienllnaiiaaiaiileurlmarryesannlnernnegnmechGSBGirzynkkiinnaznlnnlnSbsrpkrkçzllasehzirrööbıkitsiavit,sbbk)eesbvulinagaöellralrzaaiâuduTuelleuomkmiünıaeiüseaçgaaıDanldcnkiaruirlzbkısneieaoktlz.uaektlütalznnieynmrkvrtodkizkesarröoorhmalu,mlernmitloeılıniaş.eBezğieullkltaenıoranralıullıeedruüsaoAmyEazliteaKianlrzilkmgiDevBemlcyitçyaarinbcurenercayieleddcaşunenşmnktkseaçırrliibcaartıoaudauevubtharmhyutlaoiableiiııoisremaamra.uçdaeeau,uatlilntlnygl’mhseşaenaizlaeemreiiünylnedüiaıddbeHerudpkğnuğyiştrnnccrsıloayğbdrnıuıküeağvlarsgcliayizrymuarsiu.itıieiaznıımdslr’çuscio,ımuiğdnağkleçmıiri?ıerylvsknuremiitlioneimamginlltÜöyitüşaçllnarurnuaSenmmkaniınlellaieıieieıreinsaılneaa.iyenkmtenBrnnkygöemrlegzavhz.uusnykmöiuieriagreııurl.ıst,rıaehnaziczbeoeueeılaauttaÖsuzeşlibeysrgraoeaaserıibinınvoaoamıangdişaeğmtnciala.lirrşiglrrkrsfnrrnangazeyutuziıyrrelvdımlickumzılrafaanibıkrileeelgkeliığlnameeınnabvjmb(aaıvıpımenireiennekgrifeüeulakrdntkmsıkdkvıstlaklnaiındnanzeaee,rrk;zıariietaıklşukısCörayaykkttrnaoiteeidaaalysuıeevyybsaoembdrkaısrkaaöurlemuolğlelan(zkbyzkmckkkkmdiuevavbırorteydıeo?ışktuteiöiamSkbnayeuen?ryreiiaıoımİcmryeieeieanzleüiznundnnasveliy,sgrüa;nralsurluünlzayeinulırdajaiaaruaBnlymdlirsşeisaataahgkcellkzleuürmşamimeeimrra,eynkissıemelyşerreisrüeımenıupliiıaienraitdiauı)rtıemeycaepkrlööl?lıavılıydluonknrdernşiissbmdlient.rie,alcbbrazmleüçınnankişmii.hruıbloiğvaeğmneaıikllAasıyneriraicadnrdtvaesbnuşkeiiiluik’sterye,degyinçniırternmrailbıbüweaıyberkmgtüenebthyamemuliSiü?umniuniryoeil?riadınöpnrtjaiçkriaomiakniiuhkıvçiireğulvçanarwdkoblrslmlnmlr,eomialdoeasslilkıezüpKnieödığyleueieroşniatoerraludrueşakmras:ıpaaaricdaewlasifndzabiukzozbeualküyi.bn,hktinBodalrnneandlen(nniıedylkyaıol.nlıtünlinnlekdnebmPıeeas.ğleylkbaalauemeaulldnvekraeaiisıeeH,gikaıaıucllmönilzarlraığlurednnrliuüraVsşaaiaaaudnirnnesııallıratzmk?kclüıraikakeuednnjiiyugetandin)krprednrniey;yDıııdclmtdeuyineilksblivtıüaınhiaöalryaöiiriethigifahküeıbgçShkrnaiınıariCfyoazınyiehöksarunnpnıalkorasbğn.gtaarauizaedıuerluiaany‘sışübkmıdşrikaekiüdkanddllaniakznibreztutılidflbsueoinmzpı.mrrelabkbanuivukmkanıeniaştemitradiaırgoçnnöiiırblürelecosbildıâmrlly(aiamıikzkrirdeanleilaauparrebebaddfraVeraamydrsşuyıöetar;rliörileıoonuioalrtünayd;gnrbzıaılrkiüncrdlaaaiavbgllgeioyşıllğzelmoatuğcmolaınnm)dacoilieegsiaeğvinridnlşvemöeagamiiğetagnldiSbanlafrsarkrulbiaedsztmürebeaısaırlcoöıezdülrrveinliğktmularıu?ouğkeeeealmadyiuagaek.keretiiayişivesrnıirvgmırhnzirıçyölamirlıaminmkunatnmlaiüzuyakyainlatbüivyellye’üoiaiealnenyl,leaotnk,edaaüairl. n Gazetecilik anılarını yazanlar genelde birçoklarının ipliğini pazara çıkarmayı da amaçlıyor. Sizse ne kişi ne de kurum ismi vermişsiniz. Bu etik bir tercih mi? Bu bir anılar kitabı. Kimseyi rezil etmek değil amacım. Ama biz gazeteciysek kendi yanlışlarımızı da görmemiz lazım. Çünkü biz herkese nizamat veriyoruz. Böyle mi başbaşkanlık yapılır?! Böyle mi idare edilir? Bu rezalet nedir?.. gibi. Ama kendimize bakmıyoruz. Hatırlı yani patron nezdinde hatırlı gazetecilerin, yapmadıkları kalmıyor. Evet, Türkiye rezaletlerini gazetecilerden öğreniyor. Ama gazetecilerin yaptıklarının da bir denetimi lazım. İsim verilerek yazıldığı zaman hem cevap hakkı doğuyor. hem de sadece o kişiymiş gibi algılanabiliyor. Kişiler üzerinden değil konumlar üzerinden gitmek lazım. Niye bunu yapıyorum? Çünkü bu dönemde gerekiyor. Anılarını yazan arkadaşlarımız da defaten dile getirdiler, yaptıkları gazetecilik meslek ilkeleri ihlallerine hep bir bahane bulu yorlar. Halbuki biz gazeteciler doktor gibiyiz. Gördüğümüzü söylememiz lazım. n Pek çok öyküde başka sektörlerde faaEZGİ liyet gösteren patronATABİLEN ların sahibi oldukları gazetelerde patronun işlerinin zarar görmeyeceği, hatta destekleneceği şekilde haber yapıldığı anlatılıyor. Medya patronlarının başka sektörlerde etkin olmasının yarattığı handikabı soracağım? Gazete yöneticilerinin patronlarının çıkarlarını gözeterek haber yaptıkları doğru. Ben onu biraz neşeli hale getirdim. Birçoğu da dikkat edersen solcu. Sonra bir dönem geliyor, hep böyle mi gideceğiz diyorlar. İlkeli olmak öyle bir şeydir zaten. Hasan Pulur’la röportaj yapıyordum, bana “Gazetecinin zengin olma hakkı yoktur” demişti. Evet yoktur. Nasıl zengin olabilir ki gazeteci haber yaparak? Ama Can erok ‘Ahlak Islatan’ kitabında medyada gördüklerini iyi mizah sosuyla lezzetlendirerek anlatan Nazım Alpman, söyleşimiz sırasında da gazetecilik kariyerinde olduğu gibi “ahlak ıslatan” tehlikesine karşı şemsiyesini hep hazır tuttu. ‘Ahlak Islatan’ Ozan Yayıncılık etiketiyle raflarda. öyle hale geldik ki, meslek örgütlerine üye olmayan gazeteciler tuttular büyük işadamlarının derneklerine üye oldular. Zaten gazetecilerin temel meslek örgütleri dernekler filan değil, sendikalardır. Gazetecilerin basın kartlarını da Türkiye’de olduğu gibi devlet değil, sendikalar veriyor. Türkiye’de devletin mesleki belgelerini verdiği iki meslek var. Biri gazeteciler, ikincisi genelev çalışanları. Devlet mesleki belgelerini vermezse de çalışıyorlar ama devlet resmi olmaları için onlara belge veriyor. ‘Araya devlet sızınca...’ n Peki özeleştiriye gelelim. Siz bu kitapta anlattıklarınıza ne kadar alet oldunuz bir gazeteci olarak? Gazetecilikte iki çizgi var. Bir editöryel çizgi, yani yaptığın haberlerle yürüdüğün çizgi. Bir de ekonomik çizgi. İkincisine baktığın zaman nerede olduğum açık olarak gözüküyor. Biz gazetelerden Allaha şükür hep atılarak ayrıldık. Transferle değil. Başarısız olduğumuz için atılmadık ki, başka şeyler yüzünden. Gazetelerde yönetim değişiklikleri oldu mu, araya devlet sızar ve faturalar ödetilir. Çünkü devlet iyi gazeteciliği affetmez. Biz insan hakları haberciliği yaptık, ihtiyacımız da vardı böyle bir gazeteciliğe. Benim haber koleksiyonuma bakınca, boyuma kadar, hepsi insan hakları haberi. n Kitabın adı niçin “Ahlak Islatan”? Biliyorsun buna en yakın ahmak ıslatan var. Ahmak ıslatan çok hafif yağar, korunmadan altında durabilirsin sonra bir bakarsın ki iliklerine kadar ıslanmışsın. Medyadaki ilkesizlikler bütünü bu şekilde devam ederse aynı ahmak ıslatanın insanın içine işlediği gibi sektörün içine işleyeceği ve bunun da bütünü bir ahlaksızlık göleti oluşturduğu için kitabın adını “Ahlak Islatan” koyduk. Bu kirlenmişlikle “birazcık daha yapalım, birazcık daha, birazcık daha” derken bütün bir sektörün batak haline geldiğini görüyorsun. Bugün mevcut iktidara yandaşlık yapmak da kolay değil. Çünkü en iyi adamları bir hatayla pat diye atılıyor. Yalakalığın bir tane ölçüsü var. Her gün yalayacaksın. Bir gün eksik yaparsan onu sen kötü adam oluyorsun. Biz ise Allah’a şükür hep aynı münafık çizgideyiz. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle