19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 1 Mayıs 2016 10 yorum TASARIM: SERPİL ÜNAY 1 Mayıs hüznü Uzun zamandır kendimi kandırmaktan vazgeçtiğim için ne yazık ki, bugün sizlere, 1 Mayıs şarkısıyla seslenmek is temiyorum. Geçmişe dair birbirinden etkileyici hikâyeler de anlatabilirim. Ne yazık ki, “Nerede o eski 1Mayıs’lar” havasında da değilim. Belki de böylesi iyidir. Belki de 1 Mayıs artık nerelerde, ne yanlışlar yaptığımızı, nasıl bir karşıdevrimle kuşatıldığımızı görmemizi sağlayan sağaltıcı bir etki görevi görebilir. Şöyle, Kurtuluş Savaşı’ndan çıkan, yepyeni bir Cumhuriyet kuran ve şim di bile aklımızın alamadığı pek çok devrimi ger çekleştiren bu ülke, bölgede her zaman çıkarla rı olan emperyalist güçleri ne kadar da korkut muş. Dünyayı yöneten, hükümetlerini de taşeron olarak kullanan 400 uluslararası şirket, nasıl da “eyvah”, demiş, “Bu toprağı çok verimli, suları bol, denizleri bereketli, 42 uygarlığın gelip geçtiği Anadolu denilen yurt, elimizden gidiyor. Hele de bir projeleri var ki, korkulu rüya: Köy Enstitüle ri! Nasıl yani, baldırı çıplak köy çocukları balıkçılık mı öğrenecekler, Fransız Devrimi tarihini okuyup, kemençe mi çalacaklar, kadınerkek el ele ve rip toprağı mı işleyecekler! Bundan daha korkutucu bir proje olamaz!” Emper yalizm hiçbir şeyi tesadüfe bırakmaz! Hele de böyle bir projenin yıllarca sürme si! Bütün mazlum halkla ra bir örnek olabilir. Öyley se yok edile! İçeriden ve dışarıdan nifak sokula! Bu Köy Enstitüleri marşıyla yürüyenler. okulların komünist yuvası olduğu, buralarda fuhuş yapıldığı, her zaman kulla nılan sağ muhafazakâr un surlar tarafından ülkede yaygınlaştırılmalı! Başar dılar da Köy Enstitüleri kapatıldı. Ama hesaplayamadıkları bir şey vardı. 14 yıl da sürse, bu eğitim inançlı, bilime, sanata vur gun, ülkesine vurgun kadınlar ve erkekler yetiş tirmişti. Onların aydınlık meşalesi uzun bir sü re, ülkeyi aydınlatmaya devam etti. Ne oluyor du Türkiye’de, sol güç kazanıyordu, üstelik so ğuk savaş zamanında. Ve 27 Mayıs geldi, 27 Mayıs bir askeri darbe olsa da, ülkenin o aydın lık zamanında yapılan anayasa ülkeye bir özgür lük alanı açtı. Gençler, işçiler, köylüler el ele em peryalizmin en korktuğu sloganı atarak ilerliyor du: “Toprak işleyenin su kullananındır!” Öyleyse bu ülkeye de daha şiddetli bir askeri darbe gere kiyordu! Oldu da! 12 Mart darbesi ve bu ülkenin en güzel çocuklarını öldürdüler! Ama gene başaramamışlardı, öyle mi gene en güzel çocuklarını faili meçhul cinayetlerle öl dürdüler. Sahte bir ekonomik kriz yaratıp ülkede ikinci askeri darbeyi yaptılar 12 Eylül! Ama iste dikleri bir türlü olmuyordu, öyleyse başka bir yol dan bu ülkeyi esir almaya başladılar. Tarım yok edildi, imam hatipler açıldı, en önemlisi ahali tü ketim hayvanı yapıldı. En büyük darbeyi işçi sınıfı yedi. Ve geldik bugünkü karşıdevrim günlerine. Bu özeti hepimiz aşağı yukarı biliyoruz. Peki, bunlar olurken solun hiçbir hatası yok muydu? Özal’la birlikte ilk kez imam hatiplerle karşılaştık, tarikatlar bir güç olduklarını ilk o zamanlar de şifre etmeye başladılar. Eğitim sisteminin bilinç li olarak zayıflatılması ilk o zamanlar başladı. Mil lici Erbakan götürülüp, ılımlı İslam projesine uy gun davranacaklarına yemin eden AKP o zaman gündeme geldi. Emperyalizm bizi hiç hafife al mazken biz, karşıdevrim için hazırlananları hafi fe aldık. “Bizi asla bir Suudi Arabistan ya da Pa kistan yapamazlar!” dedik. Laik damarımıza fazla güvendik. Şimdi geçmiş 1 Mayıs’larını anıp ken dimizi gaza getirmeyelim. Belki de bu dibe vu ruş, bize yepyeni bir yol gösterecek! Birinin 11 milyon, diğerinin 5 milyon seçmeni olan iki mu halefet partimiz var! Birlikte laikliğe, demokrasi ye, Cumhuriyete sonuçta hayata sahip çıkma maları için hiçbir neden yok! 1 Mayıs’ta bunları konuşmak isterim. 1 MAYIS 2016 SAYI: 33079 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörleri Hakan Çankaya Deniz Tufan Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. lMuhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04.15 04.04 04.19 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05.55 13.08 16.57 05.42 12.53 16.40 05.58 13.15 17.03 Akşam 20.09 19.51 20.19 Yatsı 21.41 21.21 21.50 Yeni anayasa deyince, belediyenin yeni kapı numaraları düşer benim aklıma! Hani şu binaların üstüne çakılan, filan ca sokak, feşmekân numarada oturuyorum demeye yarayan numaralar. Apartmanın adı ne olursa olsun, eğer ka pı numarası yoksa elektrik, su, doğalgaz, telefon vb. bağlatmak sorun olur. Zaten bağlamazlar da, illa ki bağlarlar sa faturalar karışır, adres şaşar. Ödersiniz, ödemediniz derler elektriği keserler. Postacılar yanılmaz!Ödemezsiniz, sizin harcadığınız suyun parasını başkasından isterler, falan... Özetle her canlının bir kimliği, her binanın bir kapı numarası vardır. Zaten dünyada çoğu kez birbirini tutmaz! da böyledir ve bazen numaralardan ibaretmişiz gibi Yurttaşlar mı kapı numaralarından vazgeçemez gelse de yokluğu başımıza daha büyük dertler aça yoksa belediye mi üşenir bilinmez; ama yeni numa cağından, vazgeçilmez bir gerekliliktir. ra verilirken eski numara sökülmez, yanına konur. Ama bu gerekliliğin mantığı, tam da işe yarar Böylece her binanın bir mavi, bir de kırmızı kapı nu lık açısından her canlı ve her adrese tek bir numara marası olur. Eğer apartman yaşlı ve yapılırken nu vermekten geçer ki... mara değişik idiyse, o da apartman adının yazıldığı Devletimiz hiç olmazsa T.C. kimliklerinde böy kapı camının üstünde durur. le bir tekliği başardı sanırken; elli milyon yurttaşımı HHH zın bırakın numaralarını, tüm kimlik bilgilerini çaldır Örneğin çamlarla dolu bir bahçe talan edilerek üs dığı anlaşıldı! tüne kurulduğu için Çam Apartmanı ya da Manol HHH ya ağacı kesilerek yapıldığı için Manolya Apartma Yeni anayasa çalışmalarını, küresel çapta par nı diye adlandırılan konutun camında 68, kapısında mak ısırtan bir kimlik hırsızlığıyla elbette karşılaştı ki mavi tabelada 287, kırmızı tabelada 141 numara racak değilim. yazdığını görmek; mümkün ötesi bir sıradanlıktır! Hırsızların sanal ortamda her birimizden birkaç Postacılar alışıktır, yanılmaz. Ama yabancılar, adet klonlayıp oy kullandıracağı; T.C. kimliğimiz doğru adrese gelip gelmediklerini epeyce test et le evlenip boşanıp, alıp satıp, hatta çalıp borçlanıp mek zorunda kalırlar. bizim adımıza suç işleyeceği böyle bir felaketin ya Üstelik, yaratılan kafa karışıklığı kapı üstüyle sı nında anayasanın lafı mı olur? Eskisi kalsa ne ya nırlı değildir. Bizzat başıma geldi: iki yıl önce başka zar, yenisi konsa ne... bir eve taşındım, yeni olduğunu bildiğim kırmızı ka Ama kapı numaraları var ya, kapı numaraları? pı numaramla elektrik idaresine gittiğimde konutu İşte onlar, Türkiye’nin gelmiş geçmiş ve gelecek saptayamadılar! anayasalarının birer numunesi olarak kapılara asılı Apartmanın adından yola çıkarak eski kapı numa dırlar. rası bulundu, yeni numara kayıtlara geçmediği için Eski kapı numaraları mavidir. Yeni numaralar kır eski numara üzerinden elektrik bağlatabildim... mızı. Eski numaradaki sayı ile yeni numaradaki sayı Demem o ki, siz aldırmayın anayasanın eskisine, yenisine falan. Bu devlet ve bu kafadan çıkacak anayasa, kapı nu maralarından ne eksik, ne de faz la geçerli olacak tır. Yenisini is ter eskisinin üstü ne çaksınlar, ister yanına koysunlar; Kapı numarası. numaralar birbiri ni tutmayacak, herkes bildiğini okuyacak ve uymayacaktır! Türkiye’de anayasanın vidaları, Turgut Özal, “Bir kere delmekle bir şey olmaz!” dediğinde gevşemiş; R.T. Erdoğan, “Mahkeme ka rarına saygı duymuyorum!” dediğinde düşmüştür. Bu kafanın yapacağı anayasayı da bir başkası delecek, bir başkası ezecek, geçecektir... HHH Anayasa, devletin kurucu sözleşmesi diye tanım lanır. Ama ancak koyduğu kurallar yöneticiler tara fından içselleştirilir; sunduğu haklar ve çizdiği sınırlar yönetilenler tarafından benimsenirse uygulanabilir. Türkiye’yi zorla İslam devleti yapmaya çalışanlar, eğitimi ele geçirip halkın yüzde yirmisinin IŞİD’in te mel fikirlerini paylaşmasını ve zaten örgütün de ül kede cirit atmasını sağladılar. Ama bu halk, o yüzde yirmiden ibaret değil. İçi ni boşaltmış olsalar da “laiklik” ilkesini ortadan kal dıramayacaklar. Çünkü laiklik, her şeyden önce kadınerkek eşit liği ve özgür yurttaşlık demek. Ve Türkiye’nin ezi ci çoğunluğu kulluğa da, mallığa da hazır değil. Ol mayacak da. Aldatan muktedirleri, aldatılan aydınlarıyla iste yen istediği numarayı çaksın, zaten delik deşik bu kapıya. Postacılar daima doğru adresi bulur! 1 Mayıs emek bayramı hepinize kutlu olsun, uğur getirsin. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Hedef anayasanın A’sı mı? Saraylısı ve gecekondulusuyla nevi şahsına münhasır, kendine özgü sosyolojik bir örneğiz. Bu türden varlıklara biyolojide de rastlanıyormuş. Bilim bu örneklere “Sui generis” diyor. Bu “sui”nin “hüsnüniyet”le ilgisi yok. Aksine kötülükle, küfürle, melanet ile var. HHH Cenneti ayaklarının altına serecek kadar, anaları kutsarız. “Analar ağlamasın!” diye barış masaları kurarız. Ama küfür edeceksek önce “ana”dan “avrat”tan başlarız. Hatta daha edepsizlerimiz, tek başına uzuvları bile hedefe koyarlar. Neden? Belki de “alfabetik” yani “adaletli” olmak için. Örneğin, “Kayınvalide”den başlamak iyice edepsizlik olurdu. HHH Çarşı pazar ve sokaktaki lafzi şiddeti geçtik, bu kez devlet katında ilk kurban “anayasa”dır. Önceki gün “19 Mayıs ile başlayan tarihi reddediyorum!” dedi. 18 yıl süren o tarihin başrolünde hep Atatürk vardır. “Ana”dan, “anayasa”dan sonra, “Ata”ya yönelmesinden doğal ne olabilir. Vatandaşın dediği gibi, parayla değil, sırayla! HHH Anayasa Hukuku Profesörü Erdoğan Teziç 590 sayfalık Anayasa Hukuku kitabını sayfa sayfa gözden geçirip düzelterek yeniden yayımladı. 1961 Anayasası’nı hazırlayan akademik kadrodaydı. AKP iktidarının ilk dört yılında da (20032007) YÖK Başkanlığı yapmıştı. İstanbul ve Galatasaray hukuk fakültelerinde uzun yıllar anayasa hukuku öğretmişti. Tayyip Bey’in diplomasını kimsenin görmediği o yüksek okulda acaba anayasa okutulmuş muydu. (Daha önce 2 kez yaptığı gibi yine savcılığa celp edilmemi sağlarsa, bu sorumda bir kötü niyet olmadığını da ifademe eklerim. Bendeniz 1 yıl hukuk okuyup bıraktım. Türk hukukuna en büyük hizmeti, tıpkı kendisi gibi hukukçu olmayarak yaptım.) İyi de yaptım. Hukukçu vekillerden hiç haz etmiyor. AKP’nin hukukçu vekil sayısı 7 Haziran’da 72 iken sonra 61’e düşürüldü. Kabinedeki hukukçu sayısı ise sadece 4! Dedik ya, AYM kararlarını tanımayan ve kayma kamlara “Mevzuatı takmayın!” diyen Cumhurbaşkanımız çok tutarlı. Fazla hukukçu kaynak israfı ve dahası hukuka saygısızlık! HHH Prof. Teziç, yeni anayasayı sille tokat hazırlamaya hazırlanan TBMM Anayasa Komisyonu’nda bir ara verildiğinde okuyanlar çıkar diye siyah harflerle kitabında şunları yazmış: “Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu, (...) ‘mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı’ ilkelerine göre düzenlenebilmeli ve Adalet Bakanı kurulun başkanı” olmamalıdır! Partideki yetkileri, siyaseten sünnet edilen A. Davutoğlu’nun lider olarak bu ilkeyi hayata geçirmesi mümkün değil. Çünkü Saray için, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ kabinenin vazgeçilmezi ve bir tür Burhan Kuzu’sudur. Bozdağ, AKP Grup Başkanvekili iken, bendenize bile uyguladığı “torba cambazlıklar” sayesinde her tür oylamanın bir yasa akrobatıdır. Anayasanın yazımı ve oylaması sırasında Saray onun marifetlerine çok muhtaçtır. HHH Prof. Teziç’e göre, anayasa sözcüğü içerik ve kapsadığı alan bakımından yeterli bir kavram değil. Haklı. Kendisinin daha önceki yıllar ve bendenizin de 1968’de Deniz Gezmiş’ler ile birlikte bu dersi İstanbul Hukuk Fakültesi’nde “Esas Teşkilat Hukuku” olarak okumuştuk. Anayasa, “yasaların anası” türünden bir tanım gereksinmesinden doğmuş görünüyor. Ama bu yüzden biraz anlam kaymasına uğramış durumda. “Devlet Esas Teşkilat Yasası” denilmiş olsaydı, AKP’nin tek hedefinin “devletin temel teşkilatını esastan ele geçirmek” olduğu da “Yetmez ama evet!” diyenlerin işlediği günahlar da daha net çıkardı! 9 11 17 28 35 47 6 BİLEN: 3 Milyon 108 Bin 887 Lira 9 Kuruş (2.devir) 5 BİLEN: 2 Bin 919 Lira 30 Kuruş 4 BİLEN: 46 Lira 65 Kuruş 3 BİLEN: 7 Lira 30 Kuruş Kusursuz giysiler “Biliyor musunuz” dedi sahnedeki genç kadın, “Artık giysilerimizi üç boyutlu yazıcılarla üretebiliyoruz.” Üç boyutlu yazıcılarla giysi? Herhalde plastik aksesuvarlar üretiyor diye geçti içimden. Acaba nasıl şeyler tasarladı diye düşünürken, “İşte sonuç” dedi sahnedeki kadın, kollarını iki yana açtı: “Buraya gelirken özel bir kıyafetle geleyim istedim. Hemen bilgisayarda bir etek tasarladım ve dün gece yaptım. İşte üzerimde görüyorsunuz.” Salonda birden bir alkış. Üstelik hoş bir etek. Geçen yıl internet üzerinden izlemiştim konferansı. O ünlü TED konferanslarından biriydi sanırım. “Ölçülerinize göre kişiselleştirilmiş, tam olarak üzerinize oturan bir kıyafet hayal edin” diyordu konuşmacı. Kusursuz giysilerden söz ediyordu. Bir tümcesini daha hatırlıyorum: “Alışveriş için mağazaya gitmeyi unutun. Yakında giysilerinizi internetten bilgisayarınıza indireceksiniz. Tıpkı müzikler gibi. Sonra evinizdeki yazıcıyla basacaksınız.” Fakat giysileri üretirken plastiğe benzer, esnek bir malzeme kullanıyordu. Plastik insana çok hoş bir duygu vermiyor. Yine de yaptıkları ilginçti. [email protected] Geçenlerdwewwy.aahymımettlaann.caomn ceket haberi daha da ilginçti. Boston’daki Ministry of Supply şirketi, üç boyutlu yazıcı kullanarak kişiye özel “dikişsiz ceket” üretmiş. Hem de iplikten. Adına da “Seamless” demişler. İlk aşamada üretilen 250 ceket 250’şer dolardan hemen satılmış zaten. Ceket yazıcıdan tek parça halinde çıkıyormuş. Ek yok, dikiş yok. Daha aradan bir yıl geçmeden yaşanan gelişmeye bakar mısınız... Şirket yetkililerinin geleceğe ilişkin öngörüleri biraz farklı tabii. Gelecekte mağazaya gidip kendimizi taratacağız. Böylece ölçümüz alınacak. Ardından istediğimiz modeli seçeceğiz ve hemen orada ceketimizi üretip bize verecekler. Ve ceket tam üzerimize oturacak. HHH Üç boyutlu yazıcılar gelecekte yaşamımızı etkileyecek önemli teknolojilerden biri. Bugüne kadar bu cihazlarla pek çok şey yapıldı. Saatte 65 kilometre hızla giden araba yaptılar. Biyonik el, spor ayakkabısı ürettiler. Ev bile yaptılar. Southampton Üniversitesi, gövdesi tümüyle üç boyutlu yazıcıyla basılan bir uçak yaptı. Adını SULSA koydular. Bilim insanları şimdiden üç boyutlu yazıcılarla basit organlar, dokular üretmeyi başardılar. Damar ürettiler. Daha karmaşık işler yapmaya çalışıyorlar. HHH Üç boyutlu yazıcıların kullanım alanları giderek yaygınlaşıyor. Bu yazıcılarla yemek de yapılabiliyor. Diyelim gün boyu çok yorulduk, fazla hareketliydik. Gelecekte evdeki yazıcımız bize, harcadığımız kalori miktarına uygun bir yemek hazırlayabilir. Yemekler internetten indirdiğimiz ünlü ustaların tarifleriyle de hazırlanabilir. Belli ki yakın gelecekte çoğumuzun evinde üç boyutlu yazıcı olacak. Bu üç boyutlu yazıcılarla kendi vücudumuzdakilerden daha iyi çalışan organlar yapabilir miyiz? Bu başarılırsa, insan ömrü ne kadar uzayabilir? Yanıt bekleyen pek çok soru var. Üç boyutlu yazıcılara ilişkin beklentiler yüksek. 4. Sanayi Devrimi diyorlar ya. Onun önemli bir ayağı işte bu üç boyutlu yazıcılar. Antalya Barınaklar Bulvarına, Anadolu Hastahanesine, Güzeloba çarşıya, denize çok yakın, 2134 Sokakta, 2012 yapımı 4+1+ 2 banyolu dublex. Satın al hemen taşın. Sahibinden Tel: 0532 200 66 52 C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle