19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ DOLAR AVRO FAİZ BORSA 2.8180 1.2 kuruş 3.1940 2.4 kuruş 9.13 0.09 puan 85.550 700 puan 8 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: SERPİL ÜNAY Radikal değil temkinli ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 760.90 3.96 lira 113.60 60 kuruş Perşembe 21 Nisan 2016 Merkez, faiz koridorunun üst bandını 50 baz puan indirdi. Hükümet bankayı radikal adım atmamakla eleştirirken piyasalar temkinli bulduğu kararı olumlu karşıladı Merkez Bankası yeni Başkanı Murat Çe ANALİZ Faiz kararının açıklandığı PPK metninde, “Enflasyon yakın dönemde belir tinkaya başkanlığında gin bir düşüş sergilemiştir. ki ilk Para Politikası Ku Temelde işlenmemiş gıda rulu (PPK) toplantısın kaynaklı gerçekleşen bu da faiz koridorunun üst düşüşün kısa vadede de bandında beklentilere paralel 50 baz puan indirime giderken, kı PÜenlkiner vam edeceği öngörülmektedir. Bununla birlikte, çekirdek enflasyon eğilimin sa vadede enflasyonda deki iyileşmenin sınırlı ol ki düşüşün devam edeceğine dik ması likidite politikasındaki sı kat çekti. TCMB politika faizini kı duruşun korunmasını gerektir yüzde 7.5, faiz koridorunun alt mektedir” denildi. bandı olan gecelik borç alma faizini yüzde 7.25 seviyesinde tu Dolarda sınırlı düşüş tarken, koridorun üst bandı olan Siyasilerin “agresif faiz indiri gecelik borç verme faizini yüzde mi” taleplerine karşın piyasa bek 10.50’den yüzde 10’a çekti. lentilerine paralel olarak gece Yetmez ama evetçiler lik borç verme faizindeki 50 baz puanlık ölçülü indirim dolar/ İstanbul Ticaret Odası Başkanı İbrahim Çağlar, “TCMB reel sektöre nefes verdi, şimdi sıra bankalarda. Bu indirimin işletmelerin ve KOBİ’lerin banka kredi borçları ile yatırım ve ihtiyaç kredisi oranlarına yansımasını umuyoruz. Seri faiz indirimleriyle süreç devam etmeli” dedi. Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Faiz indirimleri yatırımların ve ihracatın artmasına destek olacak. Ancak bu indirim kararını yeterli görmüyor, indirim sürecinin önümüzdeki aylarda da devam etmesini bekliyoruz” yorumunda bulundu. TL’nin gerilemesine neden oldu. Karar öncesi 2.8297’de olan dolar/TL, kararın ardından en son 4 Nisan’da gördüğü 2.8085 seviyesine kadar geriledi. Ancak bu seviyelerde tutunamayarak serbest piyasada 2.8180’den kapandı. Karar, banka hisselerinde ise hızlı bir yükseliş görülmesine neden oldu. Bankacılık Endeksi, karar sonrası yüzde 0.9’a kadar yükselerek 25 Haziran’dan bu yana en yüksek seviyeye çıktı. BIST 100 endeksi ise yüzde 0.5 artışla 22 Mayıs’tan beri en yüksek puanı gördü. Ancak borsa yeniden eksiye döndü. Banka hisseleri yüzde 1 düştü. PPK metninde yakın dönemde küresel oynaklıklarda gözlenen TATMİN OLMAYANLAR düşüşün devam ettiğine ve küre Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş “TCMB’den heyecanı tetikleyecek, yatırım yapma arzu etkisi yapacak bir beklentim vardı. Bu tam gerçekleş sel finansal koşullarda yaşanan iyileşmeye dikkat çekilerek, “Bu doğrultuda Kurul, sadeleşme yönünde ölçülü bir adım atılmasına karar vermiştir” denildi. medi” diye konuştu. Büyüme PPK metninde İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi “İndirim beklentimizi karşılamadı. İhracatçı üst bantta 1 baz puan gibi daha keskin indirim bekliyordu. Alt koridorda da bir değişiklik umuyordu. Yatırım ortamının iyileşsi için faiz indirimleri kaçınılmaz” dedi. Öte yandan PPK metninde mart ayından farklı olarak “Açıklanan veriler ile öncü göstergeler iktisadi faaliyetin ılımlı ve istikrarlı büyüme eğilimini koruduğunu göstermektedir” görüşüne yer verilirdi. Gelecek dönemde para politikası kararlarının enflasyon görünümüne bağlı olacağı vurgulandı. Murat Çetinkaya Faiz kararından sonra yükselişe geçen borsa, kazandığından fazlasını geri verdi. Borsa İstanbul yüzde 0.8 düşüşle kapandı. Dolardaki düşüş ise sınırlı oldu. Kur 2.8297’den 2.8085 seviyesine kadar inse de kapanışı 2.8180’den yaptı. Tüketime ve bankalara destek Merkez, ‘can simidi’ olarak gördüğü ve kredi faaliyetlerinde etkili olan koridorun üst bandında indirime giderek reel sektörünün elini rahatlattı. Faiz koridorunun üst sınırı kredi faizleri için tavan oluşturuyor. Üst bandın düşürülmesi bankaların maliyetlerini azaltacağı için kredi faizlerinin düşeceği ve bunun vatandaşa olumlu yansıyacağı beklentisi yaratıyor. Ancak kredi faizlerini bankalar belirliyor. Bankalar bu indirimi kredi faizlerine yansıtmayıp kâr marjlarını yükseltmek yönünde de kullanabilir. Geçmiş veriler faiz indirimlerinin aynı oranlarda kredi faizlerine yansımadığını gösteriyor. Diğer yandan faiz indiri minin bir yansıması da Merkez Bankası’nın güvenilirliği ile ilgili soru işaretleri. AKP çevrelerinin radikal faiz indirimi taleplerine rağmen PPK’den ölçülü indirim kararı çıkması piyasalar nezdinde şimdilik güven verici olarak algılandı. Enflasyona dikkat Diğer yandan mayıs toplantısında enflasyon göz önünde bulundurulmadan yine faiz indirimi yapılacağı endişesi hâlâ mevcut. Faizdeki indirim enflasyondaki düşüşe paralel gitmeli. Yoksa büyümeye zarar verir. Cari açık ve finansman üzerinde çok olumsuz etkileri ortaya çıkar. Faizlerin düşmesiyle yatırımdan ziyade tüketim ar tıyor. Çünkü yatırımcı için düşük faizden çok kurumların kalitesi, hukukun üstünlüğü gibi kavramlar daha önemli. Sonuç olarak düşük faiz harcamaya özendirip tüketicilerin kredi alarak tüketime yönelmesine yol açacak. Bunun sonucunda da enflasyon ve GSYH’nin artması beklenebilir. Enflasyon düşmediği halde faizlerdeki düşüş ise tasarrufları olumsuz etkiliyor. Tasarrufyatırım açığı oluşuyor. Bu tasarruf açığını kapatmak için son dönemde yapıldığı gibi dış borçlanmaya başvurulabilir. Bu da cari açığı artırabilir. Yatırımlar tasarrufların düzeyine gerilemesi halinde ise büyümede beklenen seviye yakalanamayabilir. ?Çek, ruletten daha riskli Yapılan düzenlemede sona yaklaşıldığı belirtildi. Hükümet’ten kıdem tasarısı İşverenin uzun zamandır kurtulmak istediği ve hükümetle ortaklaşa hareket ederek bir fona ya da başka bir formüle dönüştürmek istediği kıdem tazminatı konusunda, hükümet tarafından yeni bir açıklama geldi. Başbakan Davutoğlu’nun Ekonomi Başdanışmanı AKP Eskişehir Milletvekili Emine Nur Günay, kıdem tazminatına yönelik yapılan düzenlemede sona yaklaşıldığını belirtti. Günay, düzenlemeyle ilgili, “Yeni düzenleme, devletin içinde olduğu, devlet güvencesinin olduğu, işverenin üzerinde çalışan ayrılırken ekstra yük getirmeyen, süreç içinde herkesin katkıda bulunduğu bir sistem olacak” diye konuştu. Günay, “Çalışma Bakanlığımız uzun süredir bu konu üzerinde çalışıyor. İş dünyasının bütün taraflarıyla görüşüyor. Bunun içinde sendikalar, STK’ler, çalışanlar, işverenler var ve önemli olan burada uzlaşmayla herkesin içine sinen bir kıdem tazminatı sisteminin oluşması” dedi. l Ekonomi Servisi Çuhacı: Piyasaya uzun vadeli çek veren şirketler iflas erteleme ile devlet korumasına sığınıyor. Karşılıksız çeke hapis cezası getirilmeli Rahmi Çuhacı Erteleme oyuna döndü Rapora göre 2016’nın ilk çeyreği, önceki iki seneye kıyasla karşılıksız yazılan çek oranında en kötü yıl olarak değerlendiriliyor. 2015’te karşılıksız yazılan çek oranı yüzde 14 artarken 2016’da artış oranının yüzde 12 olduğuna dikkat çeken rapora göre karşılıksız çek oranı (adet bazında) her yıl yüzde 10’un üzerinde artış gösteriyor. İflas erteleme hakkının kötüye kullanıldığını söyleyen Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) Başkanı Rahmi Çuhacı, piyasaya uzun vadeli çek veren şirketlerin; daha sonra da iflas erteleme ile borçlarını ödememek için devlet korumasına sığındıklarına dikkat çekti. Kârlılığın azaldığı, piyasanın sıkıştığı ve ihracat pazarlarının da daraldığı bir ortamda karşılıksız çek ve iflas erteleme oyunlarının sorunları büyüttüğüne dikkat çeken Çuhacı; “Bu koşullarda çekle iş yapmak rulet oynamaktan daha riskli hale geldi” diyerek karşılıksız çeke hapis cezasının tekrar getirilmesini istedi. Rahmi Çuhacı; piyasada karşılıksız çek ve hileli iflas ertelemenin adeta bir sektör haline geldiğini belirterek, 2016’nın ilk çeyreğinde çek kullanımına ilişkin özel sektör alışkanlıklarının ortaya konulmasına yönelik bir çalışma hazırladıklarını belirtti. Çuhacı’nın verdiği bilgiye göre, bu yılın ilk 3 ayında Türkiye’de çek kullanımı yüzde 2’ye yakın daralma gösterdi. Karşılıksız çek sayısındaki artış oranı da yüzde 10’a ulaştı. Yüzde 50 kayıp Rapora göre çekin karşılıksız olduğuna dair işlemin yapılmasının ardından ödenen çek sayısında son bir yılda yüzde 50 gibi vahim bir azalma yaşandığına dikkat çeken Çuhacı “Karşılıksız işlemi yapılan çeklerin sonrasında ödenme oranı da yarı yarıya azaldı. Karşılıksız işlemi yapıldıktan sonra ödenen çek oranındaki trajik düşüşün üzerinde durulmalı” dedi. ‘Dramatik düşüş’ sefer iptal ettirdi Iberia Havayolları, İstanbul seferlerini 7 Mayıs’tan itibaren durdurma kararı aldı. İspanyol havayolu şirketinden yapılan açıklamaya göre, Madridİstanbul Atatürk Havalimanı arasındaki uçuşlar, “talepteki dramatik düşüş” nedeniyle durduruluyor. Bileti olana seçenek Havayolu şirketi, 2013 yılında da Madridİstanbul hattında yeterli kârlılığa ulaşamadığı için uçuşlarını bir süre durdurmuş, seferlerine Ha ziran 2014’te yeniden başlamıştı. Havayolu şirketi, 7 Mayıs sonrasına bilet alan yolcularına yolladığı mesajla, ücretlerin isterlerse iade edileceği veya farklı alternatifler sunulacağını, çağrı merkezleri ile iletişime geçilmesini istedi. Iberia ayrıca İstanbul dı şında Afrika’da Lagos (Nijerya) hattını 12 Mayıs’tan itibaren, Akra’yı da (Gana) 17 Mayıs’tan itibaren kapatma kararı aldı. l Ekonomi Servisi Fiyasko yok! Başarı büyük! Bugün Başbakan’ın bir “kültür paketi” açıklaması bekleniyor. Hürriyet’te Akif Beki paketin içeriğini öğrenmiş, düş kırıklığına uğramış. “Bekledigˆim kültür inkılabı bu değildi” diyor (17/04). Anlaşılan ortada ballı bir emeklilik modelinden öte bir şey yokmuş. Beki’ye göre zaten “AK Parti iktidarının en başarısız olduğu iki alan varsa, biri kesinlikle kültür ve sanat politikalarıdır. Ortada büyük bir hayal kırıklığı, koca bir fiyasko var.” Halbuki Beki, “Kültür ve sanatı devletin boyunduruğundan... kurtarmak” istiyor. “Devlet, kültür ve sanatın patronluğundan el çekmeli; işverenliğini bırakıp koruyucusu kalmalı. Güçlü tes¸vik, destek ve sponsorluklarla himaye ederek sanatı ve sanatçıyı özgürles¸tirip serbest piyasa kos¸ullarına emanet etmeliyiz artık” diyor. Aslında, ortada fiyasko filan yok! Büyük bir başarı var! Bu nedenle, T.S. Eliot’un “Deneyimi yaşadık ama anlamını kaçırdık” sözünün Akif Beki’ye çok uygun olduğunu düşünüyorum. ‘Kültür inkılabı’ mı dediniz Bir “Kültür inkılabı”, kültür alanında yeni bir yaşam biçimi önermek ve uygulamaya koymak anlamına gelir. AKP 14 yıldır tam da bunu yapıyor. Hem öneriyor hem de çok kapsamlı bir toplum mühendisliği projesini uygulamaya devam ediyor. Müslüman entelijensiya siyasal İslamın Sünni yaşam tarzını, kültürel kodlarını toplumda egemen kılıyor. Bunu toplumda, mekânın ve zamanın bireyler arasında paylaşımını düzenleyerek, görülen ve görülmemesi gerekenlerin, konuşulabilenlerin ve konuşulmaması gerekenlerin, anlamlı olanla anlamsız olanın arasındaki sınırı yeniden çizerek yapıyor. Müslüman entelijensiya, ekonomik artığa ulaşmasına olanak veren özgün bilginin (üretim aracının) özelliklerine uygun üretim, yeniden üretim ilişkilerini, kapitalist üretim ilişkileriyle başarıyla eklemlenebilecek biçimde egemen kılma yolunda ilerliyor: Bir “pasif devrim” sürecinin sonuna geliyoruz. Ya Akif Beki bunları hepimiz gibi yaşamış ama anlamını kaçırmış ya da samimi değil. Sanatçıyı serbest piyasa koşullarına emanet ederek özgürleştirmekten söz ederken de öyle... Özgürlüklerle piyasa ilişkileri kopalı 150 yıl oldu. Sermaye, kültür endüstrisi yoluyla, haz ve fantezi süreçlerini belirliyor. Artık “güzel” kapitalist işlevselliğin dışına kaçan bir rahatlamanın (Kant) aracı değildir; metalaşmanın taşıyıcısı sermayenin hizmetindedir. (Jameson. NLR, No97/2016). “Güzeli” amaçlayarak, piyasaya dayanarak, eğlence ve propaganda aracı estetik ürünler üretilebilir ama sanat yapıtı üretilemez. Sanırım, Beki sanat yapıtı ile meta arasındaki farkın, sanat yapıtının metalaştırma sürecine direnişinin, özgürlük kavramıyla yakın ilişkisinin 150 yıllık öyküsünden, sanat ve kitch arasındaki farktan da bihaber. Ya da Beki, sanatçıyı egemen düzenin değerlerini, egemen sanat ve siyaset içinde, yeniden üreten, başarısı (hatta yaşamı) piyasaca belirlenen, devletçe desteklenen, “korunan” ama egemen sanat ve siyaset rejimleri dışına çıktığında, yukarıda değindiğim sınırları zorladığında bizzat devletce cezalandırılan bir icraatçı olarak görüyor. Cumhurbaşkanı’nın, genelde siyasal İslamın sanata, kültürel üretime, sanatçıya yaklaşımı da bu anlayışa uygundur. Bitirirken, Jan Böhmermann’ın “şiiri” üzerinden kopan fırtınaya değinmek istiyorum. Jan, kültür endüstrisinin sıradan bir üreticisiydi; izleyicinin beğenilerinin en düşük ortak paydasına yaslanarak çalışıyordu. Ürünleri, sanat ve siyaset rejimleri açısından tamamen sıradandı. Ancak, “güzel” tanımı, beğeniler ve ahlak açısından “kabul edilebilir olanın” sınırlarını aşan o “şiire” gösterilen tepki, o sınırları tüm Alman toplumunun katılımıyla tartışmaya açtı. O acınası, siyasi içerikten yoksun, müstehcen şiir, estetik bir obje bile değilken; antiestetik bir sanat yapıtına dönüşerek siyasileşti. Kimin sayesinde dersiniz? C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle