18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 2 Nisan 2016 4 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Beyaz Saray’da 50 dakika baş başa Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Washington’da katıldı na almadığı görüşmeyle ilgili “Diyarbakır’daki terörist saldırıda öl ğı Nükleer Güvenlik Zirvesi’ne ev dürülenler için ABD halkı adına Başbakan’a alkış sahipliği yapan ABD Başkanı Barack Obama ile görüşme amacına ulaştı. Obama’nın Erdoğan’a taziyelerini ilettiği, ABD’nin Türkiye’nin güvenliğine ve terörle ortak mü Başbakan’ın önceki gün tutuklu akademisyenler ile ilgili söylediklerini okuyunca, “Ne de olsa, dedim, mürekkep yalamış bir adam, eleştirilerimizi eksik etmediğimiz gibi, bu sözlerine desteğimizi de esirgememeliyiz”. Gerçekten de Başbakan’a ait olan şu sözleri desteklememek mümkün mü: “Ben prensip olarak hüküm verilene kadar, eğer hukuki bir zorunluluk da yoksa, insanların tutuklu yargılanmalarına karşıyım. Sonunda beraat olursa özgürlüklerin kısıtlanması geri ödenemeyecek bir haktır. Bana en büyük cezayı versinler, ama konuşma, yürüme özgürlüğümü elimden almasınlar. 28 Şubat’ta baskılar yaşamış bir akademisyen olarak söylüyorum, düşüncenin hiçbir türüne sınır getirilmesini kabul edemem. Boğaziçi Üniversitesi’nde ‘Erdoğan Erdoğan, kasımda Hillary Clin cadeleye desteğini teyit ettiği” ton ABD Başkanı seçilirse dışiş açıklamasını yaptı. “İki liderin böl leri bakanı olması beklenen Stro gesel güvenlik, terörle mücadele be Talbott’un yönettiği Broo ve göç konularında ABDTürkiye kings Enstitüsü’nde “otoriterleş işbirliğini, IŞİD’i geriletmek ve yok mesinin” fazla sorgulanmadığı ra etmek için ortak çabaların nasıl hat bir toplantı geçirmesi son geliştirilebileceğini konuştuğu rası Beyaz Saray’a geçti. Obama, nu” belirtti. ?Cumhurbaşkanlığı da nükleer zirveye katılan 50 lide görüşmenin içeriğini aynı şekil rin onuruna verdiği çalışma yeme de açıklarken “Obama, Türkiye’nin ğinin ardından, TSİ 04.25’te Erdo güvenliği ve terörizme karşı ortak ğan ile 50 dakika süren ikili görüş mücadele hususundaki destekle meye girdi. rini teyit etmiştir” vurgusu yaptı. kaos getirdi’BeyazSaray,resmiprogramı lWASHINGTON/Cumhuriyet ki o akademisyen (Esra Mungan) geçmiş te başörtüsü yasağına da karşı çıkan bir isim. Onunla ilgili olumsuz kanaatim yok. Aksine özgürlükçü tutumunu duymuş olduğum bir isim. O parçalanmış bedenle Erdoğan’ın korumalarının Washington’daki sert tutumuna, ABD basını sert tepki gösterdi ri gördükten sonra, hâlâ bir akademisyen o bildiriyi PKK’yi eleştirmeden okuyorsa, ben onunla ayrı bir düzlemde tartışır, mücadelemi veririm. Hukuki konu ayrıdır.” Başbakan’ın son çare olarak başvurulacak bir önlem olan tutukluluk kurumunu sağlıklı değerlendirmesinin yanı sıra, düşünce konusundaki özgürlükçü yaklaşı ABD medyası Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Washington ziyaretini Brookings Enstitüsü’ndeki konuşması öncesi korumalarının gazetecilere saldırması üzerinden gördü. Koruma dehşeti, ABD’de gün mı ve Kürt sorununda düşünce belirtenle dem oldu. Türkiye’deki ifadebasın öz ri, velev ki, haksız bile olsalar, cezalandır gürlüğünün ne halde olduğunu böylece mak yerine ikna etmek gerekliliğini vurgulamış olması hep desteklenecek düşünce ve davranışlar. HHH Şu sırada en fazla ihtiyaç duyduğumuz davranışlar bunlar. Yani bizi eleştiren illa hain olmak zorunda değil, özgürlüklerden yana da tavır koyabilir, hatta geçmişte bizim de savunduğumuz şeyleri de savunmuş olabilir. Eğer bu nitelikteki kişiler nasıl olduğunu havsalamızın almadığı şeyleri savunuyorlarsa eğer, yapmamız gereken olayı hainlikleri ile açıklamak değil, karşımızdakilerin savlarına da önyargısız kulak vererek, Erdoğan’ın korumaları ABD’nin başkentinden tüm dünyaya gösterdi. ABD Başkanı Barack Obama’nın Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Ben Rhodes da basın toplantısında Brookings rezaletiyle ilgili sorularla karşılaştı. “Brookings’de bunların ne şartlarda olup bittiğini tam olarak bilemiyorum” diyen Rhodes, “Bizim pozisyonumuz nettir. İster ABD’de olsun, ister Türkiye’de, bağımsız gazetecilik hakkına saygı duyuyoruz ve kuvvetle destek veriyoruz” dedi. Ulusal Basın Kulübü (NPC), Erdoğan’ın korumalarının fiziksel şiddetine maruz Propaganda kamyonları Erdoğan’ın ABD ziyareti sırasında Washington sokaklarında dolaşan propagada kamyonları dikkat çekti. Washingtonluların sosyal medyada paylaşımlarına göre kamyonların üzerinde İngilizce “Başkan Erdoğan’ı seviyoruz”, “Gerçek + Barış = Erdoğan”, “Suriyeli sığınmacıları desteklediğin için teşekkürler Başkan Erdoğan”, “PKK terörünü durdur”, “Vergi mükelleflerinin parasıyla Gülen’i desteklemeyi bırak, Gülen’i ifşa et” yazıyor. Bu yazılar geceleri hiç kimsenin gözünden kaçmasın diye ışıklandırılıyor. tartışıp herkesi ikna etmeye çalışmaktır. İleri sürdüklerim fazla hayalci görülebi lir. Ama sorunlarımızı demokrasiyle aşmanın başka yolunu bilen varsa anlatsın! Yine de bu söylediklerimin “dediğim dedik çaldığım düdük”çü takımının bir kulağından girip ötekinden çıktığına kimsenin kuşkusu olmasın. Nitekim Sayın Davutoğlu’nun sağduyu dolu bu sözlerini, nefret söylemini şiar edinmiş yandaş medya tümüyle duymazlıktan gelmiş, yok saymıştır. Son derece anlamlı bu davranış onların neyin ve kimin yandaşı oldukları ve yandaşlıklarının sınır tanımazlığını açıkça ortaya koyuyor. Türkiye’nin şu anda ihtiyaç duyduğu, sütunlarında veya ekranlarında nefret kusanlar değil, “Ben bu adamın yanında değilim, ama şu söyledikleri doğru, destekliyorum” diyebilecek yürekli kişilerdir. HHH “Biz de bu görüşe uyarak, Başbakan’ı tutukluluk ve akademisyenler bildirisi konusundaki sözlerini destekliyor hatta kutluyoruz” demek üzereyken tam Anayasa Mahkemesi ile ilgili çok tehlikeli sözlerini gördüm ve kendi kendime sordum: Buyur bakalım! Biraz da buradan yak! Hadi düşün dur şimdi ne diyecek kalan gazeteciler için açıklama yayımlamak zorunda kaldı. NPC Başkanı Thomas Burr, büyük rahatsızlık duyduklarını dile getirerek “Türkiye’nin lideri ve güvenlik ekibi ABD’de misafirdir. Gazetecilere, protestoculara ya da herhangi birine el uzatmaya hakları yoktur” dedi. Sınır Tanımayan Gazeteciler de koruma dehşetine “Kabul edilemez davranış” diye tepki gösterdi. Yumruk yumruğa Dış politika dergisi Foreign Policy muhabiri Paul McLeary Brooking önünden olayları bire bir aktardı: “Brookings çalışanı darp edildi. Güvenlik, gazetecileri Erdoğan’ın korumalarından korumak için binanın içine taşıyor. Korumalar ile polis yumruk yumruğa dövüşmek üzere.” Washington Post gazetesi “Erdoğan Washington’a geldi ve her şey biraz delirdi” başlığını attı. Gazete, Erdoğan taraftarlarının yanı sıra korumalarının Er Erdoğan’ı protesto edenlerle destekleyenler arasındaki gerilime ABD polisi müdahale etti. doğan karşıtlarıyla çarpıştığını, başkent polisinin tarafları ayırmak zorunda kaldığını aktardı. Wall Street Journal gazetesi, “Erdoğan’ın yaptığı ziyaretin, Brookings’deki çatışmadan sonra daha da lekelendiği” yorumunu yaptı. Sendika çevrelerinin dergisi Mother Jones, “Türkiye Cumhurbaşkanı Washington’ın merkezine kaos getirdi” başlığını attı. Politico gazetesi “Başkentteki düşünce kuruluşu, Türkiye’deki çatışmanın tadını kapısının hemen önünde aldı” diye iğneledi. USA Today gazetesi gazetecilere saldırıyla Erdoğan’ın gezisinin imajının iyice bozulduğunu belirtirken, Adem Yavuz Aslan’ı içerde Brookings’in bir güvenlik elemanı ile bir Gizli Servis ajanının koruduğunu aktardı. l Dış Haberler Brookings’i iptalden Türk yetkili vazgeçirdi Brookings Enstitüsü yönetiminin çatışmalar sürerken Erdoğan’ın konuşmasını iptal etmeye karar verdiği ortaya çıktı. Foreign Policy dergisinin özel haberine göre Enstitü’nün başkanı Strobe Talbott, Erdoğan’ın aracı enstitüye varmak üzereyken bir Türk yetkiliyi arayarak konuşmayı iptal etmeye hazır olduklarını söyledi. Gerilimli konuşmanın akabinde Türk yetkili korumaların sakinleştirilmesini sağladı. Konuşma da böylece planlandığı gibi yapıldı. FInancIal TImes’dan çağrı Baskıya karşı Batı harekete geçmeli Britanya’nın Financial Times gazetesi dünkü başyazısında Erdoğan’ın muhalif sesleri bastırmasına karşı Batı’nın harekete geçmesi çağrısı yaptı. “AB ile ABD, Erdoğan’ın muhalifleri ezmesini görmezden gelmemeli” diyen başyazıda, Can DündarErdem Gül davası ve Alman mizah programına Ankara’nın tepkisi hatırlatılarak şöyle devam edildi: “Erdoğan ABD ile çarpışma yolunda olabilir. PKK’yle savaşı 60 milletvekilli sol parti HDP’ye saldırmaya yöneltebilir. Türkiye’nin PKK’nin müttefiki Suriyeli Kürtlerle çatışma riski de giderek artıyor. ABD’nin IŞİD’e karşı desteklediği Suriyeli Kürtler, Türkiye sırında otonomi ilan etti. Ankara’daki neo İslamcı hükümet ise, IŞİD’e neredeyse ikinci bir sin? sorun muamelesi yapıyor.” Aslında diyecek fazla bir şey yok. Ol FT, “Cumhurbaşkanı’nın amaç sa olsa, “Tutukluluk konusuna çok sağ larından bazıları, HDP’nin koltuk lıklı yaklaşmış olan Başbakan’ın kimi ko nularda kafası oldukça karışık” denebilir. Kurulduğundan bugüne ülkenin kar şı karşıya bulunduğu en büyük badire yi yaşayan Türkiye’nin, bu duruma sü rüklenmesinin esas nedeni, inanın bana ihanetten çok kafa karışıklığıdır. Hiç değilse bu varsayım çözüm açı sından daha olumlu, umutlu yaklaşımla ra olanak verir. Bugünlük, Sayın Davutoğlu’nun alkışladığım sözleriyle yetineyim. Bana göre kafasının karışıklığını ortaya seren görüşlerine de izin verirseniz yarın değineyim. NBZÜAİRKŞVLLEEAESDRİ I ABD’nin başkenti Washington’da, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da aralarında bulunduğu 52 devlet ve hükümet başkanının yanı sıra bazı uluslararası kuruluşların temsilcilerinin katılımıyla Nükleer Güvenlik Zirvesi yapıldı. Dünya genelindeki nükleer materyalleri koruma altına almayı amaçlayan zirve, ABD Başkanı Barack Obama’nın devlet ve hükümet başkanları onuruna verdiği resmi akşam yemeğiyle başla Erdoğan’a önerdim, pişmanımdı.YemekteObama,ÇinDevletBaşkanıŞiCinpingileHindistanBaşbakanıNarendraModiarasındaoturdu. larından bir kısmını geri kazanıp, anayasayı değiştirmek için ihtiyacı olan çoğunluğa ulaşmak ve Meclis’le mahkemeler üzerinde daha fazla güç elde etmek olabilir. Erdoğan, istikrarı yalnızca kendi idaresindeki bir yönetimin sağlayabileceğini söylüyor. Tüm kanıtlar ise bunun tam tersine işaret ediyor” uyarısında bulundu. l Dış Haberler OBAMAERDOĞAN ANALİZİ Gazetecileri hapse atan dost değildir ABD’nin saygın dergilerinden New Yorker, Dexter Filkins imzasıyla “Erdoğan’ın diktatör lüğe yürüyüşü” başlıklı makale ya yımladı. Erdoğan’ın “Cumhurbaşka FUKUŞİMA FELAKETİ SIRASINDA JAPONYA BAŞBAKANI OLAN NAOTO KAN’DAN NÜKLEER İTİRAFI nı seçildiğinden beri diktatörleşmesinin ivme kazandığını” aktaran Fil Sinop İnceburun’a yapılması planlanan Türkiye’nin ikinci nükleer santralı projesini üstlenen Japonya’nın eski başbakanı Naoto Kan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a nükleer santral yapımı için Japon teknolojisini önerdiği için pişman olduğunu belirterek “Türkiye gibi sismik ve terör riski olan bir ülke nükleer santraldan vazgeçmeli” dedi. Japonya 11 Mart 2011’de meydana gelen 9.0 büyüklüğündeki deprem ve tusunami felaketinin yaralarını hızla sararken felakette zarar gören Fukuşima Nükleer Santralı hâlâ ölüm saçıyor. Felaketin ardından istifa eden dönemin Japonya Başbakanı Naoto Kan, felakete ilişkin bir belgeselin tanıtımı için gittiği Roma’da DHA’nın sorularını yanıtladı. Nükleerden vazgeçilmeli Nükleer enerjiden vazgeçmenin bir zorunluluk olduğunu söyleyen Naoto Kan, “Fukuşima kazasından önce dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’la bir görüşmemde, benim de kalitesinden emin olduğum Japon nükleer teknolojisini kullanmalarını tavsiye etmiştim. Şimdi anladım ki benim bu sözlerim tamamen hataymış. Bunun için pişmanım” diye konuştu. Japonya gibi Türkiye’nin de güçlü sismik bir bölgede yer aldığına da dikkat çeken Naoto Kan şöyle devam etti: “Bunun yanı sıra terör tehdidi tehlikesini de düşünmeli. Mesela 11 Eylül saldırılarını hatırlayalım. Teröristler, bir uçakla Dünya Ticaret Merkezi’ni yerle bir etti. Aynı şeyi bir nükleer santrala de yapabilirler. Bu nedenle nükleer santralların yüzde yüz güvenliğinin garanti edilmesi oldukça zordur. Bunları göz önüne alarak, Türk halkı için de Japon halkı için de en iyi, en güvenli şehrin, nükleer santralı olmayan şehir olduğuna inanıyorum. Türkiye gibi büyük bir ülke, güneş ya da rüzgâr enerjisine yatırım yapmalı, enerji politikalarını bunlar, yenilenebilir enerjiler üzerine kurmalıdır. Türkiye gibi sismik ve terör riski olan bir ülke nükleer santraldan vazgeçmeli.” l ROMA / DHA 2023’TE ÜÇ SANTRAL Erdoğan, 2023’e kadar 3 nükleer santralı tamamlamak istediklerini açıklamıştı. Erdoğan, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’na yaptığı bir ziyaret sırasında da Fukuşima nükleer kazasından bahsederken, “Japonya’da bir olay yaşandı diye bütün insanlığı farklı yerlere taşımanın anlamı yok” demişti. Mersin Akkuyu’daki santralın inşaasına başlanırken Sinop’taki santral henüz proje aşamasında. 3. santralın ise İğneada’da yapılacağı iddia ediliyor. kins, Zaman’ın kapatıldığını, özgür basının son kalesi Cumhuriyet’in MİT TIR’ları haberlerinden sonra Can Dündar ve Erdem Gül hakkında casusluk suçlamasıyla müebbet istendiğini belirtti. Bunun herkesin bildiği bir haber olduğunu, ama Erdoğan’ın IŞİD’e karşı savaş için ABD’nin baskı yaptığı dönemde haberin yayımlanmasıyla zorda kaldığını dile getirdi. Erdoğan’a katlanan Obama’nın da artık görüş değiştirdiğini belirten Filkins, Obama’nın Erdoğan’a “gazetecileri ve muhalifleri hapse atan, Kaidecileri silahlandıran, Kürtleri bombalayan ABD’nin dostu değildir” demiş olmasını temenni etti. l Dış Haberler C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle