24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Putin Medya patronunun eski eşi Putin’le mi beraber? ABD merkezli tabloid dergi US Weekly, Rus lider Vladimir Putin’in Avustralyalı medya baronu Rupert Murdoch’un eski eşi Wendi Deng ile ‘ciddi’ bir ilişki yaşadığını öne sürdü. Haberde yer alan iddialara göre yakın zamanda eşlerinden boşanan ikili uzun süre dir görüşüyordu. Ancak dergi, Putin’e yakın bir kaynağın ikili arasındaki ilişkiyi ‘ciddi’ olarak tanımladığını yazdı. Medya patronu Rupert Murdoch’un 14 yıllık eşi Wendi Deng’den 2013 yılında boşanmasına sebep olarak eski Britanya başbakanı Tony Blair gösterilmişti. Cumartesi 2 Nisan 2016 [email protected] TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Wendi 13 İncirlik’e aile yasağı iddiası [email protected] İncirlik’ten ayrılan ilk aileler Almanya’daki Ramstein Hava Üssü’ne ulaştı. ABD dışişleri ve Savunma bakanlıklarının “Türkiye’de devam eden güvenlik endişeleri” sebebiyle İzmir, Adana, Muğla’da görev yapan ABD’li diplomat ve asker ailelerini tahliye etme kararının ardından, ilk aileler Almanya’daki Ramstein Hava Üssü’ne önceki gün ulaştı. Güvenlik gerekçesiyle sayıları açıklanmayan ailelerin transit bölge olarak seçilen Ramstein Hava Üssü’nden bir sonraki görev yerlerine gönderileceği bildirildi. ABD ordusunun basın organı Stars and Stripes’ın haberine göre ise giden personel yakınlarının Türkiye’ye tekrar geri dönmesi bü yük olasılıkla gerçekleşmeyecek. Hatta Türkiye’deki İncirlik Hava Üssü ve diğer tesislerin “aile ile görev yapılabilecek bölge” statüsünün de gözden geçirilmesi gündemde. Geri dönüş tarihi yok Ordu sözcüsü Julie Weckerlein, “Üç aylığına gidip geri dönmeleri söz konusu değil. Personel yakınları şimdilik Türkiye’de olmayacak. Geri dönüş tarihi ise yok” dedi. Bu statünün kaldırılması durumda Türkiye, ordunun birçok savaş bölgesinde uyguladığı “ailesiz görev ülkeleri” arasına girecek. Saca el Duleymi Bağdadi’nin eşi Avrupa’yı istiyor IŞİD lideri Ebubekir Bağdadi’nin eski eşlerinden olan 28 yaşındaki Saca el Duleymi, salıverilmesinin ardından ilk kez röportaj verdi. Expressen TV kanalına konuşan genç kadın, “Bir Arap ülkesinde değil, Avrupa ülkesinde yaşamak istiyorum. Özgür yaşamak istiyorum” dedi. Röportajda ayrıca 2008’de evlendiği ama üç ay sonra hamileyken ayrıldığı Bağdadi’nin tipik bir aile erkeği olduğunu söyledi. Bağdadi’nin öğrencilerinin hayran olduğu bir üniversite profesörü olduğunu anlatan kadın, “Dünyanın en tehlikeli aşırılıkçı örgütünün lideri nasıl oldu benim için bir sır” diye konuştu. Zevantem Havalimanı 22 Mart saldırılarında bu hale gelmişti. Havaalanında 50 IŞİD’li çalışıyor Avrupa başkentlerini birer birer kana bulayan IŞİD’in, 22 Mart’taki Brüksel saldırılarında hedef seçtiği Zevantem Havaalanı’nda çok sayıda örgüt yandaşının çalıştığı iddia edildi. Havaalanında çalışan polis memurlarının kaleme aldığı açık mektupta burada mağaza görevlisi, temizlik işçisi ve bagaj denetimcisi 50 kadar IŞİD yandaşının çalıştığı belirtildi. Polisler bu kişilerin bazılarında uçak içine girmeye imkân tanıyan güvenlik kartları olduğunu söyledi. Mektupta “Daha önce Suriye’de savaşan IŞİD militanlarının gelip keşif yaptığından haberdardık. Ancak ne yapabileceğimizi bilemedik” ifadesi kullanıldı. Salih Müslim Rakka için PYD koalisyon ortaklığı Rekor kıran Erdoğan klibinin yapımcısı Andreas Lange: ‘İyi ki Almanya’da yaşıyoruz’ dedik Kuzey Almanya Radyo Televizyon Kurumu NDR’ni kabare programı extra3’ün yaptığı Er doğan şarkısı nedeniyle AnkaraBerlin arasında oluşan gerilim sürüyor. Buna rağmen yapımcılar, son programlarında şar kıyı Türkçe altyazılı ola rak yeniden yayımladı ELMAS TOPCU lar. Konuyu extra3’ün şefi Andreas Lange ile ko nuştuk. n Son programınıza bakılırsa An kara veya Berlin’den sizi arayan ol madı. Doğru mu? Hayır, doğrudan bizi arayan olmadı, ama ben bunu olumlu görüyorum. Böy ekstra3 programının hazırladığı klipte Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın lece biz kendi işimize devam ederiz, mizahi unsur taşıdığı düşünülen birçok farklı görüntüsüne yer veriliyor. diplomatlar da kendi işlerini yapar. İkisi zaten ayrı ayrı alanlar. Böyle kalacağını da düşünüyorum. n Alman hükümeti şarkı krizinin ortaya çıktığı ilk günler suskun kalmakla eleştirildi. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Bizler Merkel’i biliyoruz. Sadece bu konuda değil, başka olaylarda da uzun süre suskun kalmayı tercih ediyor. Elbette bazen, “Çıksa da açık ve net bir tavır koysa” diye içinizden geçiriyorsunuz. Ancak biz Merkel’in olaylar karşısındaki sessiz kalmasını şimdiye kadar hep “yaptığımız işi susarak onaylaması” olarak gördük. Şimdiye kadar hiç bir müdahale veya işimizi engelleme ile karşılaşmadık. Allah’tan Almanya’da yaşıyoruz ve yaptığımız işin basın özgürlüğü çerçevesinde olduğunu biliyoruz. Almanya’da gazeteci, kabare yapımcısı olduğumuz için de kendimizi çok şanslı hissediyoruz. Bu yayımları Türkiye’de yapmış olsaydık, bugün bu büroda oturuyor olmazdık. Kesin hoşumuza gitmeyen başka bir yerlerdeydik. n Peki, Erdoğan şarkısına tepkiler nasıl? Övgü mü, eleştiri mi yoksa nefret mesajları mı daha çok? İnanılmaz derecede olumlu tepkiler aldık. Elbette sert, kötü, kimileri de belden aşağı olan reaksiyonlar da geldi. Ama kabare programı yapıyorsanız bu tür tepkiler de işin bir parçası. Bir ko nuya eleştirel yaklaşıyorsunuz, elbet dı ki bizim için o da iyi bir rakam. Son te başka düşüncede olan izleyiciler de baktığımda ise 4.5 milyon kişi tıklamış olacak. Bizim de bunu bu şekilde kabul tı Türkçe versiyonuyla birlikte. Sadece lenmemiz gerekiyor. Ama bu bile Erdoğan’ın amacına ulaşamadı 13DBOİLNARtekrar söyleyeyim, genel olarak aldığımız tepkiler den çok memnunuz. Ay rıca gururluyuz. Son ext ra3 programı ile NDR tele vizonunda yeni bir rekor kırdık, izlenme oranımız ağırlıklı yayın bölgemiz olan Kuzey Almanya’da yüzde 11’e ulaştı. Onun dışında Almanya çapında da 880 bin kişi izlemiş, daha önce hiç bu kadar izleyiciye ulaşmamıştık. k5vAkba1y0iYadlzmiam0nozaeyaiunadlodıynnnTmoosoıluyualklınaaşboynarreatrdno(.(ın’akal83dBalln4a8aıibuçr0E1inbii3lçrnh0iairdeneb.3TogrriTiLnöğkL)ar)en ğının göstergesi. n Bu nedenle mi Erdoğan’ı ayın elemanı seçtiniz? Baktık, extra3’e bu ay hiç kimse onun kadar hizmet etmedi. O nedenle dedik ki ayın elemanı o olmalı. n Türkiye’de yurtdışından gelen eleştiriler genelde komplo teorilerine bağlanıyor. Bu nedenle sorayım; emri kimden aldınız? BND, faiz lobisi... 4.5 milyon izledi Gülme... Bu suçlama bize de çok sık yöneltiliyor. Komplo teori Son programda ayrıca şarkıyı Türkçe lerine inanan insanlar var. Kimileri me altyazıyla yeniden yayımladık. Bunun sela Başbakan Merkel ile doğrudan ba la bir mesaj da vermek istedik, tepki ğımız olduğunu sanıyor, bazıları Mos ye pes etmeyeceğimizi göstermek iste sad, Amerikan, Rus veya başka istihba dik. Hem belki Erdoğan da daha iyi an ratlarla çalıştığımızı düşünüyor. Ama lar diye düşündük, zira ilkinde sadece itiraf edeyim; Merkel veya başka is Almancaydı. Bu arada Erdoğan da so tihbaratlarla ilişkimiz yok. Biz sadece nuçta amacına ulaşamadı. Duyduğumu eleştirel bir redaksiyonuz. Oturup, ba za göre şarkının kaldırılmasını kıyoruz, bu haftanın öne çıkan ko istemiş. Peki, ne oldu? Tam nuları neler, Almanya veya dün tersi. Cumartesiye kadar sa yada nerede kötü bir durum var, dece 50 bin izlenmişti You kabare programı olarak neye Tube kanalında şarkı. Kal dikkat çekip, neyi kınayabiliriz ‘Erdoğan varsa biz de varız’ diye. Erdoğan şarkısını yaptığımız hafta da ABTürkiye zirvesi oldu. Her yerde gündem oydu, o “Türkiye’de basın özgürlüğü olmadığı sürece, biz de yaraya elimizi basmaya devam edeceğiz extra3 olarak. Ama sadece Türkiye‘yi değil, Almanya’yı, Avrupa ve dünyadaki politikacıları da izlemeyi sürdüreceğiz. Nerede zor bir durum, bir yanlış varsa onun üzerine gideceğiz. Başbakan Merkel’den AfD’ye, PEGİDA’ya... Bunların hepsi önemli konular. Ama Sayın Erdoğan bu politikaya devam ettiği sürece extra3’te de gündeme geleceğinden yüzde yüz emin olabilirsiniz.” Andreas Lange konuyu yapmamak ihmal ve suça girerdi. Gazeteci ve kabare yapımcıları olarak bizim de gö revimiz, Merkel’in işbirliğine girdiği kişinin düşünce özgürlüğü dendiğinde bizden çok daha farklı bir şey anladığını hatırlatmak olmalıydı. ‘Çağlayan 12 Eylül’ü aratıyor’ Mevsimler, günler dönüyor… Kış birkaç gün içinde bahara döndü. Geçen hafta, çelik gökyüzü altında yağmurlu, soğuk bir günde buraya, Çağlayan’a gelmiştik. Bu kez baktım ağaçlarda manolyalar boyvermiş. Yollarda “laleler” ve “erguvanlar” açmış. Hasret çektiğimiz güneş göz kamaştırıyor ama artık o dahi içimize oturan yoğun kasveti eritmeye, yok etmeye yetmiyor. Bahar coşkusunun dokunduğu “dışarısı” ile gönlümüz arasına sanki bir yarık açılmış; “dış dünya” ve “iç dünyalar”ın arasına uçurum girmiş… “Avrupa’nın en büyük adalet sarayı” Çağlayan’dan içeri bu duygularla girerken ana girişin olduğu merdivenlerde adaleti temsil eden dev iki kadın heykeli beni karşılıyor. Dünyanın tüm büyük adalet saraylarında olduğu gibi ikisinin de gözleri, önyargı ve etkiye kapalı olmak anlamında bağlı. Gene tüm adalet saraylarında olduğu gibi ellerinde tarafsızlığın sembolü olan birer “terazi” ile bıçak gibi keskin yargı gücünü temsil eden “kılıç”lar taşıyorlar. Demokratik kurallara aykırı biçimde “kapalı görülecek” Can ve Erdem’in davası kadar hiçbir şey; bize aslında bu heykellerin tanımladığı adaletten ne kertede uzak olduğumuzu anlatamaz. Cumhurbaşkanı’nın doğrudan “müşteki” olduğu davada, adaleti dış etkilere “kör” kılan bütün göz bağları çözülmüş, terazi bir tarafa kaykılmış ve tabii bu durumda kılıç da yamulmuş. ‘Nasıl haber alacağız?’ DündarGül davasının görüldüğü mahkeme salonunun bulunduğu 1. katta kalabalıkların koridor, hole yığıldıklarını görüyorum. Davanın yapıldığı salona yönelirken önce Can’ın ak saçlı annesi Öznur Hanım’a rastlıyorum. Tansiyonu çıktığı için onu sadece aile fertlerinin girebildiği mahkeme salonundan çıkarıp bir banka oturtmuşlar. Ama Öznur Hanım’ın aklı ve kalbi oğlunun yanında kalmış. Beni görünce derin bir endişeyle, “İçerden nasıl haber alacağız?” diye soruyor. Ama ne benim, ne başkalarının Öznur Hanım’ın merakını giderecek yanıtımız yok. İçine giremeyeceğimi bildiğim mahkeme kapısına ilerlerken tarihi bir “yoklama alırcasına” eski dostlar ve tanıdıklarla karşılaşıyorum. Ayşe Kulin’le birbirimize sarılıyoruz. Şafak Pavey’le kucaklaşıyoruz. İlerde “Umut Nöbeti” ile büyük bir meşale yakan, “orduya bedel” Mete Akyol oturuyor. Ön saflarda içeri girmeye uğraşan ve bu en doğal hak için dahi kıyasıya mücadele etmek zorunda bırakılan bir avukat ordusu var. Jetonları geç düşen “yetmez ama evet”çi abiler de tam kadro buradalar. Sezgin Tanrıkulu, Barış Yarkadaş, Gürsel Tekin gibi muhalefet vekillerinin yanında 12 Eylül faşizminin çemberinden geçen ünlü isimler göze çarpıyor. Süleyman Çelebi, Rıdvan Budak örneğin hemen yanı başımda duruyor. ‘Özel yetkili’ gibi Budak “Ben 12 Eylül’de 4 yıl hapis yattım” diye anlatıyor: “Bugün burada o dönemdeki kadar dahi adalet dağıtılmıyor. 12 Eylül’de sanığın söz hakkı vardı. O hak bugün verilmiyor ve sanık konuşturulmuyor. 12 Eylül mahkemelerinin hâkimleri hukuka daha çok sadakat gösteriyordu. DİSK davasında yargılanırken biz ve avukatlarımız çok rahat konuşturuluyordu. Bu dönem o dönemi aratıyor. Uluslararası anlaşmalara taraf, AB adayı, sivil Türkiye yargısında bugün savaş hali koşulları geçerli!” “Savaş koşulları” derken Budak; “gizli oturumla görülen davaya isteyen hukukçuların ve milletvekillerinin girememesini” kastediyor. “Bu mahkeme fiiliyatta özel yetkili mahkemeler gibi çalışıyor!” diyen ve de baskının her türünü gördüğü yerde tanıyan Rıdvan Budak’ın bu acı tespitlerini dinlerken gözlerim bir yandan, Erdoğan’ın “eyy konsoloslar!” öfkesini çeken diplomatları arıyor. Bugün Çağlayan’da onlar yok. Nedeni duruşmanın “gizli celse” yapılması. Bir büyükelçi dostum, “kamuya açık her davaya diplomatların girebildiğini” hatırlatırken “gizli celse duruşmaların diplomatik kurallar içinde zorlanamayacağını” belirtiyor. İlk duruşmada patlak veren “eyy diplomatlar!” nöbeti ile her halükârda gereken mesajın Ankara’ya iletildiğini söylüyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’den PYD’nin ilerlemesiyle ilgili Ankara’nın hassasiyetlerinin gözönüne alınacağı garantisi aldığını açıklamasını, PYD Eşbaşkanı Salih Müslim boşa düşürdü. Müslim, YPG liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) uluslararası koalisyonun desteğiyle Rakka’yı IŞİD’den kurtarmaya hazırlandığını duyurdu. PYD lideri, “Teröristlerin kalan tek ikmal hattı” dediği 70 kilometrelik koridoru almaya çalıştıklarını söyledi. “Koalisyonun havadan desteğiyle Türkiye ile Rakka arasındaki koridor kapanmalı” dedi. Rusya’nın gözü Kılıç’ın yargılanmasında Alparslan Çelik Suat Taşpınar Türkiye’nin düşürdüğü Rus uçağının pilotunu, paraşütle atladıktan sonra Suriye topraklarında öldürdüğünü itiraf eden Alparslan Çelik’in İzmir’de gözaltına alındığı haberi Moskova’da yankı uyandırdı. Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, hem bu haber, hem de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “Bölgede yaşanan sorunlar ülkelerimiz arasında işbirliğini zorun lu kılıyor” açıklamasını değerlendirdi. Ankara’nın henüz taleplerine yanıt verecek adım atmadığını belirten Peskov, Çelik’in yakalanmasıyla ilgili, “Savcının neyle suçlayacağını görmeliyiz” dedi. ‘Türk tarafından adımlar’ Rusya basınında ise gözaltı kararı ve Erdoğan’ın işbirliği temennisi “Türk tarafından gelen adımlar” olarak yorumlanıyor. Önde gelen haber sitelerinden Gazeta.Ru, Moskova’nın Ankara ile iliş kilerin normalleşmesi için ön şartlarından birinin Çelik’in yargılanarak cezalandırılması olduğunu hatırlattı. Yazıda, “Çelik’in tutuklanması Ankara’nın karşı durmaktan yorulduğuna dair bir sinyal olabilir” denildi. Moskovski Komsomoltes gazetesi de “Türkiye Rus pilotun katilini Rusya’ya verecek mi?” başlığıyla verdiği haberde, “Türkiye’nin gözaltına alınan Çelik’i Rusya ile ilişkileri düzeltme uğruna feda edebileceği ihtimal dışı görülmüyor” denildi. l Moskova C MY B nilgun@
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle