18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 13 Nisan 2016 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: ZARİFE SELÇUK haber 3 7 İLDE BİRDEN Ankara, Bartın, Çankırı, Karabük, Kastamonu, Kırıkkale ve Zonguldak’ın bazı ilçelerinde bugün elektrik kesintisi yapılacak. Parçalı Bulutlu Açık Sağanak Bulutlu Karlı Yağmur Karla K. Yağmur Sisli İstanbul 18/11 Ankara 17/7 Trabzon 16/13 İzmir 24/13 Antalya 22/13 Mersin 23/15 Kars 14/1 Diyarbakır 18/8 Bursa 190/12 0 Adana 230/13 0 Artvin 210/90 Çanakkale 190/11 0 Balıkesir 200/80 Sivas 180/30 Erzurum 110/40 Eskişehir 150/80 Aydın 240/80 Gaziantep 180/70 Konya 160/50 Atina 230/1 40 Berlin 140/80 Girne 170/15 0 Londra 140/80 Moskova 150/70 Paris 150/70 Madrid 130/60 Amsterdam 150/90 Roma 210/1 00 New York 120/30 Tokyo 160 / 9 0 TARİHTE BUGÜN 1909: Osmanlı İmparatorluğu’nda 31 Mart Olayı meydana geldi. 2. Meşrutiyet’in ilanından sonra İstanbul’da gericiler ordudan bazı subayları da yanlarına alarak isyan etti. Selanik’teki Üçüncü Ordu, ‘Hareket Ordusu’ adıyla isyanı bastırmak için İstanbul’a gönderildi. Hareket Ordusu Kurmay Başkanı Mustafa Kemal’di. o öğretmen beraat etti Cinsel istismarda bulunduğu için Cansel’in intiharına neden olmuştu Kayseri Melikgazi’de 17 ya sel istismar” suçlamasından be şısına çıktı. Duruşmada, son kez nin cezan verildi koşındaki lise son sınıf öğ raat ederken “müstehcenlik” su savunma yapan Bayram Ö, “Çok çum. Burada alaca Bayram Ö. rencisi Cansel Buse K’ye cin çundan 4 yıl 2 ay hapis cezasına pişmanım. Söyleyecek bir şeyim ğın cezanın bir öne sel istismarda bulunarak inti çarptırıldı. Sanık, Yargıtay süre yok” ifadelerini kullandı. mi yok. Ama yeri ve zamanı var. harına neden olduğu gerekçe ci nedeniyle tahliye edildi. Mahkeme heyeti, karar için Ben bekliyorum. Sen de bek siyle tutuklanan matematik öğ Bayram Ö. 2. Ağır Ceza ara verdiği sırada Cansel’in po le” diye tehdit etti. retmeni Bayram Ö. (40), “cin Mahkemesi’nde dün hâkim kar lis babası Mustafa K. sanığı “Se l KAYSERİ/CHA Cansel Buse K. (17) Cenaze ortada kaldı Özgecan’ın katilinin cenazesi Adana Tarsus Adana arasında mekik dokudu Bir öğretmen daha tutuklandı Erzurum’un merkez Yakutiye ilçesinde bulunan İMKB İnönü İlköğretim Okulu’nda 9 yıldan bu yana sınıf öğretmeni olarak görev yapan A.K., 11 kız ve erkek öğrenciye cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuklandı. Öğretmen A.K., Valilik tarafından da açığa alındı. Bir kız öğrencinin rehber öğretmenine durumu bildirmesi üzerine okul yönetimi, Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu. l DHA BU KEZ tacizci büfeci Kırklareli Pınarhisar’a bağlı Kaynarca beldesinde, 8. sınıf öğrencileri S.K, B.S, Ö.K. ve B.B, okulun karşısında bulunan büfenin işletmecisi U.D’nin kendilerini alışveriş sırasında elle taciz ettiğini iddia etti. U.D. sevk edildiği mahkemece “çocuğa yönelik cinsel istismar” iddiasıyla tutuklandı. l DHA Bilgisayarında çocuk pornosu Karaman’da 10 öğrenciye cin sel istismarda bulun duğu iddiasıyla hak kında dava açılan ve öğretmenlikten atılan M.B. M.B’nin bilgisayarı ve cep telefo nuyla ilgili rapor Karaman Cum huriyet Savcılığı’na ulaştı. CNN Türk sitesinin haberine göre bilgisayar ve cep telefonunda çok sayıda çocuk pornosu ve müstehcen görüntülere rastlan ması üzerine ikinci bir soruştur ma başlatıldığı öğrenildi. ALMANLAR sahip çıktı Almanya’da eski eşi Yüksel Şahbaz tarafından evin de bıçaklanarak ağır yaralanan, 23 gün komada kaldıktan sonra hayata veda eden 2 çocuk annesi Zeynep Özdemir (42) Bremerhaven kentinde topra ğa verildi. Selimi ye Camii’nde kılı Özdemir nan cenaze namazına binlerce in san katıldı. Özdemir’i son yolcu luğunda Türkler kadar Almanlar da yalnız bırakmadı. l DHA Suriyeli çocuğa çarpıp kaçtı TEM Otoyolu’nun Hadımköy Gişeleri yakınlarında, dün akşam saatlerinde yolun karşı tarafına geçmek isteyen 5 yaşlarındaki Suriyeli çocuk, plakası alınamayan bir aracın çarpması sonucu ağır yaralandı. Polis, kazaya karıştıktan sonra kaçan aracı ve sürücüsünü tespit için kamera kayıtlarını inceliyor. A. Suphi Altındöken Gültekin Alan Kmataiklii,nsesuiç 14ay önce İzmir’den Adana’ya nakledilen ve “profesyonel tetikçi‘ olarak bilinen Gültekin Alan’ın havalandırmaya çıkarken tuvalete gidip, olayda kullandığı tabancayı aldığı, kapıdaki bir infaz koruma memurunun başına tabanca dayayarak, baba ile oğluna evrak imzalatacağını söyleyip ölüm tehdidiyle koğuşlarının kapısını açtırdığı, ardından ikisine de kurşun yağdırdığı belirlendi. Alan’ın, infaz koruma memurunu rehin alıp kapıyı açtırdıktan sonra Altındöken’leri vurmasının 13 saniye sürdüğü kaydedildi. (DHA) Tarsus’ta geçen yıl 11 Şubat’ta evine gitmek için bindiği minibüste üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’a (20) tecavüz girişiminde bulunan, öldüren ve cansız bedenini yakan minibüs şoförü Ahmet Suphi Altındöken’in (26) Adana E Tipi Cezaevi’nde öldürülmesi, ona yardım eden babası Necmettin Altındöken’in de ağır yaralanmasıyla ilgili savcılık ve bakanlık müfettişlerinin incelemesi sürüyor. Özgecan’ın katilini 50 yıla hükümlü “suç makinesi” olarak tanınan Gültekin Alan’ın öldürdüğü belirtildi. ‘3 kızı var’ Altındöken’in cenazesi defnedilecek bir yer bulunamadığı için ortada kalırken Özgecan’ın ailesi de dün kızlarının mezarını ziyaret eti. Suphi Altındöken’i öldüren Tokat Turhallı Gültekin Alan’ın kardeşi Tevfik Alan, “Gurur duyulmayacak bir şey değil. Ben ağabeyimle hep gurur duydum” dedi. Alan’ın amcası Taşkın Alan ise yeğeni Alan’ın 3 kızı olduğunu ve çocuklarından 11 yıldır ayrı olduğunu belirterek “O çocuklar gözünün önüne gelmiştir onun. O davadan ötürü yapmıştır” dedi. Gece defnedilemedi Altındöken’in cenazesi Adana Adli Tıp Kurumu’ndaki otopsi işlemlerinin ardından dün sabaha karşı 03.15’te annesi ve kız kardeşine teslim edildi. Tarsus’a götürülen cenaze Tarsus Asri Mezarlığı’nda defnedilmek istendi. Ancak belediye görevlileri, “Gece defin işlemi yapılamayacağını” söyleyerek izin vermeyince aile, cenazeyi tekrar kiraladıkları özel nakil aracıyla Adana’ya getirdi, kimsesizler mezarlığında toprağa vermek istedi. Yaklaşık 2 saat süren görüşmelere rağmen Adana’da bir mezarlık yeri verilmeyince annesi Naciye Tan ve kız kardeşi, cenazeyi tekrar Tarsus’a götürmek istedi, ancak ne belediyeler ne de özel şirketler cenaze aracı verdi. ‘Kadavra yapsınlar!’ Anne, oğlunun cenazesini kendi köyü olan Tarsus’un Kocaköy mahallesine götürmek istediğini bildirdi. Ancak köyün muhtarı Rıfat Öcalan, cenazeyi kabul etmeyeceklerini söyleyerek “Kilitledim mezarlığı, zorla açıp girecek halleri yok. İnsanlık suçu ya, canlı canlı adamın bilekleri kesilir mi? Mezarlığa koymama yetkisine sahibim. Bu köy benim köyüm. Ailesi tarafından gömülmesi için talep geldi, kabul etmedim” dedi. Bu sırada kendisine gelen telefona Özgecan’larına gittiler yanıt veren muhtar Öcalan, arayan kişiye, “Kadavra yapsınlar. Devletin üniversitelerinin kadavraya ihtiyacı var. Bari o şekilde insanlığa faydası olsun, değil mi” diye tepki gösterdi. ‘Yatacak yeri yok’ Özgecan’ın katiline defnedilecek yer bulunamaması sosyal medyada geniş yer buldu. “Yatacak yeri yok sözü böyle bir şeymiş” diye yazanların yanı sıra, annesinin ıstırabı konusunda empati yapılmasını isteyenler de oldu. ‘Çöpe mi atayım?’ Adana Adli Tıp kurumu önünde bekleyen ve görüntü alan gazetecilere tepki gösteren anne Naciye Tan, “Ben anneyim, 2 gündür otomobillerde bekliyorum. Oğlumun cenazesini toprağa vermek istiyorum. Öldü daha ne olsun? Çöpe mi atayım. Oğlumun cenazesini vermiyorlar” diye ağladı. Anne, güçlükle sakinleştirildi. Oğluna söylenmedi Özgecan Aslan Songül Aslan Altındöken’in boşandığı eşinin avukatı, 6 yaşındaki erkek çocuğun soyisminin değiştirilmesi için açtıkları davanın devam ettiğini belirterek, “Müvekkilim, doktor kontrolünde çocuğa babasının öldüğünü söyleyecek” dedi. ‘Cani de olsa..’ Özgecan Aslan’ın babası Mehmet, annesi Songül ve ablası Beste Aslan, dün Mersin Şehir Mezarlığı’na giderek kızlarının mezarını ziyaret etti. Baba Aslan, kızının anıtmezarını öptü. Abla Beste de ziyaret boyunca gözyaşı dökerek dualar okudu. Acılı aile yanlarında getirdikleri çiçekleri de kızlarının anıtmezarına bıraktı. (DHA) Mehmet Aslan Özgecan’ın babası “Adaletin bu şekilde tecelli etmiş olması manidar. Cani de olsa, katil de olsa, Allah rahmet eylesin. Katilleri bile savunuyormuşum gibi görünmesin” derken annesi “Ne üzüldüm, ne sevindim. Kızım gelmeyecek. Allah onun da yardımcısı olsun. Hem bu dünyasını hem öbür dünyasını mahvetti” dedi. l ADANA/ MERSİN/TOKAT/Cumhuriyet Otomobilden atlayarak kurtuldu Z.K’nin durumu ağır. Ağrı Doğubayazıt’ta önceki gün saat 12.45 sıralarında Doğubayazıt Iğdır karayolunun 6. kilometresinde plakası ve sürücüsü belirlenemeyen hareket halindeki bir oto mobilden birisinin atıldığını gören sürücüler durumu polise ve 112 sağlık ekiplerine bildirdi. Ambulansla hastaneye kaldırılan ağır yaralı kadının, 3 kişi tarafından kaçırılmak istenince otomobilden atladığı anlaşıl dı. Durumu ağır Z.K. Van’a sevk edildi. Van’da tedavisi süren Z.K’nin hayati tehlikesinin devam ettiği bildirildi. Genç kadını kaçıranların yakalanması için çalışmalar sürdürülüyor. l AĞRI/DHA Erdoğan’ın tabuları 2010 senesinin 1 Mayıs’ını hatırlıyor musunuz? Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs’ı kutlamak için senelerce gaz ve dayak yiyenlerin ısrarı iktidarın bileğini bükmüştü. Nihayet, solun bütün renkleri meydanı doldurmuştu. Güzel bir gündü. Meşhur 1 Mayıs Marşı o kadar çok çalınmıştı ki, görevli polisler bile ister istemez marşı mırıldanıyordu. O 1 Mayıs’ın ertesi günü dönemin Başbakanı Erdoğan şunları söylemişti: “Dün Taksim Meydanı’nda yaşanan o tarihi an 2010 yılı 1 Mayısı asla ve asla tesadüfün eseri değildir.” Sonra da bunun neden böyle olduğunu açıklamıştı: “1 Mayıs 2010, Türkiye’nin nasıl değiştiğinin, olgunlaştığının, tabularını nasıl yıktığının, statükoyu nasıl aştığının tahrik ve provokasyon korkularından nasıl sıyrıldığının somut bir abidesiydi.” O güne dek DİSK binasını muhasara altına alınması ve işçilerin üzerine gazla saldırılması hep kendi iktidarı dönemindeydi. Yani tahrik, provokasyon, korku varsa bunların kimden kaynaklandığı, kimin tabuların ve statükonun bekçisi olduğu belliydi. Yine de güzel bir gelişmeydi. 1 Mayıs 1977 travması aşılacaktı. İşçi sınıfının siyasetteki yeri tekrar tartışılmaya, mücadelenin çağın gereklerine uygun olarak nasıl güncelleneceği konuşulmaya başlanmıştı. 1 Mayıs, Taksim’de iki sene kutlanabildi. Daha sonra, meydandaki inşaat bahane edilerek yasaklandı. Yasağın meydandaki inşaat bittikten sonra devam edip etmeyeceği sorulduğunda dönemin henüz şöhret kazanmamış valisi Hüseyin Avni Mutlu, “Biz bu seneyi konuşuyoruz” demişti. Vali Mutlu, soru karşısında kaçamak cevap vermekte haklıydı çünkü iktidarın niyetini biliyordu. Yasak, Erdoğan’a sorulduğunda, “Şu an illa Taksim demeniz bana AKP iktidarına karşı yapıyoruz dedirtir bundan bunu anlıyorum” diye partisini doğrudan sendikacılar ve sivil toplum örgütlerinin karşısında konumlandırmıştı. Bu açıklamalardan birkaç ay önce AİHM, önceki 1 Mayıs’larda meydanın kapatılmasının insan hakları ihlali olduğunu tespit etmişti. İki senelik özgürlükten sonra tekrar yasak gelince, daha önceden alışık olunan yaşanmıştı. DİSK’in merkezi ablukaya alındı, Taksim Meydanı’na gitmeye çalışanlara eziyet edildi. Lise öğrencisi Dilan Alp, gaz fişeğiyle ağır yaralandı. Vali Mutlu, Alp’in “radikal mensupluğu”ndan bahsetti. İktidar medyası, Alp’in yanında gazdan korunmak için taşıdığı sirke şişesinin, Molotofkokteyli olduğunu ileri sürdü. Bunların üzerinden bir ay geçmeden Gezi yaşandı. 1 Mayıs’ta kapatılan Taksim Meydanı, tarihinin en uzun eylemine şahit oldu. Meydandaki inşaat, iddia edildiği gibi bir güvenlik sorunu olmadı. Toplanan on binler günlerce belki de Taksim Meydanı’nın en güvenli günlerini yaşadı. Bugün meydan yine yasak. DİSK, Taksim’de ısrarlı. Başka bir yerde büyük kalabalıklar toplayarak 1 Mayıs’ı kutlamak gerektiğini söyleyenler de var. Erdoğan bundan altı sene önce Taksim’in 1 Mayıs’a açılmasını “Türkiye’nin nasıl değiştiğinin, olgunlaştığının, tabularını nasıl yıktığının, statükoyu nasıl aştığının” somut bir abidesi olarak değerlendiriyordu. Yasak sürdüğüne göre Türkiye’nin değişmediğini, olgunlaşmadığını, tabularını yıkamadığını ve statükoyu aşamadığını söyleyebiliriz. Değişmemenin, olgunlaşmamanın, tabuların ve statükonun ardında ise Erdoğan ve iktidarı olduğu ortada. 1 Mayıs 2010’da Taksim’deydim. “İlk punduna getirdiklerinde tekrar yasaklarlar” diye düşünüp sonra da “belki de çok önyargılıyım” diye aklımdan geçirmiştim. Tabuları ve statükosu Erdoğan ve iktidarına kutlu olsun. AHMET Cengiz’in karıştığı ölümlü kaza 1göölzüa,l1tıyyaoraklı, 1725 Aralık operasyonlarından adı geçen işadamı Mehmet Cengiz’in oğlu Ahmet Cengiz’in karıştığı trafik kazasına ilişkin görüntüler ortaya çıktı. Kazada bir kişi yaşamını yitirirken, Ahmet Cengiz’in olay sonrası gözaltına alınmadığı belirtildi. Gazeteport’ta yer alan habere göre, Cengiz geçen temmuz ayında Üsküdar Kısıklı’da kullandığı lüks jiple şerit değiştirerek motokuryenin arkasına geçti. Manevra yapan kurye, sağ şeritte yolcu alan dolmuşa arkasından çarptı. Motokurye kazadan sağ kurtulurken, arkadaşı Musa Akan öldü. Hakkında taksirle ölüme yol açmaktan dava açılan Cengiz’in, karıştığı kazanın güvenlik kamerası görüntülerinde kazadan sonra aracından inerek hasar kontrolü yaptığı görüldü. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle