19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 9 Mart 2016 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: SERPİL ÜNAY Kadın eve kapaTILDI Hükümet, esnek, güvencesiz, üç çocuk ve örgütsüz çalışmayla milyonlarca kadını eve kapattı. Türkiye’de 12 milyona yakın kadın, ev işleri nedeniyle çalışma hayatının dışında AKP hükümeti cinsiyetçi dışlayıcı politika, yasa ve söylem lerle kadını kamusal hayat ve iş hayatından uzaklaştırıyor. Esnek, güvencesiz ve örgüt süz çalışmaya neden olacak özel istihdam büroları ara cılığıyla kadınlara uzak tan çalışma dayatılacak, 3 çocuk teşvikiyle kadınlar eve kapatıla cak. Kadın is tihdamın da Türkiye, ŞEHRİBAN KIRAÇ OECD ülkeleri içerisinde son sıralar da. Türkiye’de 12 milyon kadın, ev işleri ne deniyle çalışma hayatının dı şında. 1.5 milyon kadın kayıt dışı ve yarı zamanlı çalışıyor. 2002’de Türkiye’de cinsi yetlere göre işsizlik oranla rı, kadınların lehine daha dü şük görünürken ilerleyen sü reçte bu durum tersine dön dü. 2015 Kasım dönemi itiba rıyla kadınların işgücüne ka tılım oranı da düşerek yüzde 33.6’ya geriledi. Cinsiyet eşitsizliğinde lideriz 1 Dünya Ekonomik Forumu’nun 2015’te yap sırada. Veriler açıkça gösteriyor ki, Türkiye’de ka tığı Toplumsal Cinsiyet dınlar eğitimden politika Eşitsizliği Endeksi sonuç ya, istihdamdan ücrete larına göre Türkiye 145 ül cinsiyet eşitsizliğiyle kar ke içinde 130. sırada yer şı karşıya. almakta. Çalışma hayatındaki kadınların durumunu ortaya koyan “Ekonomik katılım ve fırsat eşitliği” göstergesine 3 OECD’YE göre kadın erkek ücret eşitsizliğinde de Türkiye ilk sıralarda. Türkiye’de kadınlar ay baktığımızda da Türkiye nı işi yaptıkları erkek mes 145 ülke içinde 131. sırada. lektaşlarına göre yüz 2 Eğitim ve politikada cinsiyet eşitliği sıralamasında 105. sırada. Ücret eşitsizliği açısından ise Türkiye 145 ülke arasında 82. de 20.1 daha az kazanıyor. Türkiye’de şirketlerdeki kadın yönetici oranı yüzde 20’yi bulmazken, şirketlerin yüzde 43’ünde ise hiç kadın yönetici yer almıyor. Ekonomiye katılım şart Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı ve Aras Kargo Yönetim Kurulu Başkanı Evrim Aras, ekonomide kadınerkek eşitliği sağlandığında, 2025’te küresel büyüme rakamlarında 12 trilyon dolar artış sağlanacağını söyledi. Aras, “Türkiye, 2023’te dünyanın 10 büyük ekonomisi arasında yer alma hedefine ancak kadınların ekonomiye katkısını artırarak ulaşabilir” Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Yağız Eyüboğlu da Türk kadınının toplumdaki statüsünün hâlâ arzu edilen düzeyde olmadığını söyledi. Eşitliğe sözlerinle başla Yeter ki çocuk yap Durum bu iken kadınların istihdam edilmesi için AKP hükümeti, meslek edindirme kursları ve kadınların evde oturarak para kazanmasını sağlayacak işler dışında daha ciddi olarak kadınların sosyalleşerek ülke ekonomisine katkı sağlamasına yönelik adımlar ne yazık ki atmadı. Türkiye’deki cinsiyet eşitliği sağlamak için yapılan çalışmalara bakıldığında bu politikaların kadın istihdamını teşvik etmekten ve istihdamda olan kadınlara eşitlik sağlamaktan çok uzak. Hatta AKP hükümetinin bazı yasal düzenlemeleri istihdam edilen kadınları çalışmaktan caydırıcı nitelikte. Uygulanan politikaların 3 çocuk yapanlara devlet desteğinin sağlanması, çocuk sayısı arttıkça yapılan yardımların artması her yeni doğan bebeğe hediye olarak altın gönderilmesi, uygulanan politikalardan sadece bir kaçı. İşyerlerinde kreş ve bakım odalarına ilişkin düzenlemeler ise kadınların istihdamını teşvik etmekten uzak. Koç Holding’in dün sosyal medya hesaplarından, #seçtiğimkelimeler hashtagi’yle paylaştığı 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar afişi sosyal medyada büyük ses getirdi. Koç Holding, Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne özel çok konuşulacak bir ilana imza attı. Söz konusu afiş sosyal medyada birçok kişi tarafından tebrik aldı ve paylaşıldı. Koç Holding, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için hazırladığı afişte günlük konuşma diline vurgu yaptı. Holding özellikle eril dile vurgu yaparak günlük konuşma dilindeki cinsiyet ayrımcılığına değindi. #seçtiğimkelimeler hashtagiyle ‘ülkemicin’ Twitter adresinden paylaşılan afişte cinsiyet ayrımcılığın çok net kendini gösterdiği kelimelerin (adam akıllı, adam gibi, bayan, erkeklik) üzeri çizildi. Bunların yerine doğru kullanım sağlayacak cinsiyet ayrımcılığından uzak kelimeler kullanıldı. Ayrıca ‘ulkemicin’ internet sitesini de ilk açışta aynı afişle karşılaşıyorsunuz. Afişteki son cümle de ise ‘cinsiyet eşitliğini sağlamaya sözlerinle başla’ olarak belirlendi. Öte yandan Borsa İstanbul’un gongu dün toplumsal cinsiyet eşitliği için çaldı. Gong töreninde konuşan Koç Holding Üst Yöneticisi (CEO) Levent Çakıroğlu, “Türkiye’nin toplumsal cinsiyet eşitliğinde ilerleme sağlamasının ve ülkemizin daha yüksek hızla kalkınmasının önkoşulu, kadınların ekonomik hayatta güçlenmesidir” dedi. Bu arada Rönesans Holding BM Kadın Güçlenmesi Prensipleri’ni imzalayan kuruluşlar arasına girdi. Gong töreninde konuşan Emine Erdoğan, geçen hafta kullandığı “90 yıllık enkaz” sözlerinin çarpıtıldığını iddia etti. Gong kadın için çaldı Borsa İstanbul’da Gong bir kez daha KadınErkek Eşitliği için çaldı. Borsa İstanbul ev sahipliğinde, UN Global Compact, Birleşmiş Milletler Kadın Birimi, Dünya Borsalar Federasyonu, Borsa Yatırım Fonlarındaki Kadınlar Platformu, Sürdürülebilir Borsalar Girişimi ve Dünya Bankası Grubu kuruluşu Uluslararası Finans Kurumu işbirliğiyle iş dünyasını toplumsal cinsi yet eşitliğini geliştirmeye ve kadınların ekonomik hayatta güçlenmesini desteklemeye çağırmak için gong töreni düzenlendi. Törende konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, “Şirketlerin yönetim kurullarında, kadınlara daha çok yer verilmesi, tüm kadın ve erkeklere işte adil davranılması gibi ilkeler, daha iyi bir dünyanın müjdecisidir” dedi. ‘Cengiz’i sıfırlama’ Meclis’te Meclis Genel Kurulu’nda AKP’ye yakın işadamı Mehmet Cengiz’e ait Cengiz İnşaat’ın 422 milyon TL’lik vergi borcunun “sıfırlanması” tartışması yaşandı. CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Maliye Bakanı Naci Ağbal’a, “Bu şekilde, dünya kadar bu şirketlerin dışında, başka kolladığınız, koruduğunuz hangi şirket var” diye sordu. Cengiz 17/25 Aralık Yolsuzluk Operasyonu sırasında sızdırılan telefon dinleme kayıtlarında, “Milletin a... koyacağız” diyerek gündeme oturmuştu. Bakan Ağbal da “Tanal’ın bir tutanak göstererek idarenin haksız ve hukuksuz bir şekilde alması gereken bir vergiyi almadığı iddiasında bulunduğunu söyleyerek “Bu sonuca varırken de bu tutanağı imzalayan arkadaşlarımızın hepsi şerefiyle, namusuyla işini yapan arkadaşlar. Uzlaşma müessesesi netice itibarıyla yazılan bir raporun değerlendirilmesi sonucunda mükellef ile idare arasında bir noktada uzlaşmayı sağlamaktır. Bütün iddialar geçersizdir” dedi. l ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yavuz’u DEVLET İHYA EDECEK Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü yapan şirketlere, 92 kilometrelik yoldan ve köprüden tek bir araç geçmese bile, 10 yıl boyunca devlet, KDV hariç yılda toplam 510 milyon dolar ödeyecek. Tartışmalara karşın adı Yavuz Sultan Selim olarak belirlenen 3. köprüde sona yaklaşılmasıyla elde edilecek gelir de dillendirilmeye başlandı. Daha doğrusu elde edilecek gelirden çok, devletin 10 yıl boyunca ödeyeceği para... Hatırlanacağı gibi üçüncü köprünün finansmanı için yedi banka ile 2.3 milyar dolarlık kredi sözleşmesi imzalanmıştı. IC İçtaş ve Astaldi Konsorsiyumu ICA tarafından yapımına başlanan İstanbul Boğazı’nda inşa edilecek üçüncü köprüyü de kapsayan Kuzey Marmara Otoyolu Projesi için yedi bankanın katılımı ile dokuz yıl vadeli 2.3 milyar dolar tutarında kredi sözleşmesi 29 Ağustos 2013’te imzalandı. Finansman, Garantibank International, Garanti Bankası, Halk Bankası, İş Bankası, Vakıflar Bankası, Ziraat Bankası ve Yapı ve Kredi Bankası’nın katılımı ile karşılanıyor. Yap işlet devret modeli ile gerçekleştirilecek projenin işletmesi, yatırım süresi dahil olmak üzere, 10 yıl 2 ay 20 günlük süre ile konsorsiyum şirketi ICA tarafından üstlenilecek. İştah kabarttı Tarihin en büyük projelerinden birine tek kalemde tarihin en yüksek kredi nasıl verilmişti. Zira bankaların kolay kolay geri dönüşü olmayan bir projeye milyarlarca dolar krediyi vermeyeceği biliniyor. 3. köprüde yaşananlar özetle şöyle: 4 O köprü ve bağlantı yolları yıllarca iş yapmayacak. Günlük araç geçişleri 15 binlerde dolaşacak. Buna rağmen bankalar kredileri zamanında geri alacak. Çünkü sanılanın üstünde devlet garantisi var. 4 Devlet işletme süresini en az vererek (10 yıl) ihaleyi kazanan şirkete, “Buradan araç geçse de geçmese de günlük 135 bin aracı sana garanti ediyorum. 3 dolar üzerinden hesap yapılarak, günlük garanti 405 bin dolar gelir, yıllık 147 milyon 825 bin dolar gelir sözü verildi. Yani 148 milyon dolar gelir garantisi verildi. 4 İhaleyi kazanan şirket 2.5 milyar dolar kredi aldı. Koydukları öz sermayeden ve işletme faaliyetlerinden kaynakla nan giderlerini bir kenara tutsanız, her yıl bankalara 300 milyon dolara yakın faiz ve ana para geri ödemesi yapacaklar. 4 Bu garanti yetmeyeceği için başka garantiler gündeme geldi. 4 Her gün 92 kilometrelik yolu 135 bin aracın kullanacağı garanti edildi. Kilometre başına 0.08 dolardan (135 bin araç /gün X 0,08 dolar/km x 92 km X 365 gün) 362 milyon 664 bin dolar sözü de böyle verildi. 4 Böylece, 92 kilometrelik yoldan ve köprüden tek bir araç geçmese bile, 10 yıl boyunca devlet, firmaya (KDV hariç) yılda toplam 510 milyon dolar ödeyecek. l Ekonomi Servisi ekonomi 9 Borç tuzağındaki ‘Yeni Türkiye’ Geçen haftaki yazımızda Türkiye’nin borçlanma sorununu irdelemiş ve Türkiye’nin toplam (kamu artı özel sektör) borçlarının milli gelire oran olarak 2002’de yüzde 107.5 iken, 2015’te yüzde 129.5’e çıktığını belirtmiştik. Geçen haftaki yazımız “borçlanma olgusunu Türkiye ekonomisinin on beş yıllık serüvenini betimleyen en önemli değişken” olarak değerlendirmekteydi. Bu hafta bu konuyu daha net olarak somutlaştıracağız. Bu amaçla milli gelir üretimi ile dış borçlanma arasındaki onarılmaz bağların nasıl çözülmekte olduğunu vurgulayacağız. Aşağıdaki tabloda dış borçlar ile milli gelir (gayrı safi yurtiçi hasıla) değerlerini sergiliyoruz. Kaynak: TC Merkez Bankası, veri dağıtım sistemi. Küresel kriz 2008 Eylül’ünde patlak verdi ve etkileri 2009 yılında hissedildi. Türkiye’nin milli geliri 2008’de 742 milyar dolar olarak tahmin edilmekteydi. Küresel kriz altında milli gelirimiz 616.7 milyar dolara geriledi, yani dolar bazında yüzde 17 daraldı. Cumhuriyet tarihinin en şiddetli daralmalarından birisini oluşturan bu dönem, resmi çevrelerce “kriz Türkiye’yi teğet geçti” aldatmacalarıyla geçiştirilmeye çalışıldı. Sonrası dönemde de spekülatif sıcak para akımlarının Türkiye’ye (yeniden) çekilerek dövizin ucuzlamasına dayalı sanal bir büyüme yaratılabileceği umuldu. Zira kriz öncesi dönemde Türkiye küresel ekonomide yaratılmış olan böylesi bir konjonktürden yararlanarak milli gelirini dolar bazında üç misli arttırmış ve “mucize büyüme” öyküleriyle oyalanmış idi. Oysa, milli gelirin büyüme hızı, dövizdeki aşırı ucuzluk konjonktürü ve enflasyondan arındırıldığında sadece yüzde 4.8’lik bir ortalama anlamına geliyordu; bu ise aslında Cumhuriyet dönemi ortalama büyüme hızına (yüzde 4.9) ancak ulaşabiliyordu. Ancak, dövizin ucuzluğundan ve borçlanma olanaklarından alabildiğine yararlanan Türkiye’nin tüketim açlığı bu gerçeklere gözlerini kapatmıştı. 2009 krizi sonrasında beklentiler dünya para piyasalarındaki döviz bolluğunun Türkiye’ye akmaya devam edeceği ve Türkiye’nin 2023’lere fert başına 25 bin dolarlık bir gelir düzeyi ile ulaşacağı şeklindeydi. Oysa 2001 sonrası Türkiye ekonomisinde yaşanan döviz tahribatı ulusal üretim ağlarındaki yatay ve dikey bağlantıları kopartarak üretici sektörlerin dış bağımlılığını artırmış ve üretkenlik kazanımlarını tüketmiş idi. 2009 sonrasında yaşanan dış borçlanma artık sadece daha fazla tüketim ve durgunluk anlamına gelmekteydi. Yukarıda Merkez Bankası’ndan derlediğimiz resmi veriler 2008’den 2014’e Türkiye’nin toplam dış borçlarının 281 milyardan 402 milyar dolara çıktığını belgeliyor. Küresel krizin büyük durgunluğa dönüştüğü söz konusu yedi yıl sonunda dış borçlardaki net artış 121.5 milyar dolar. Bunun 80 milyar doları ise kısa vadeli olarak tespit edilmiş. Bu dönemde milli gelirimiz 742 milyar dolardan, 797 milyara yükselebilmiş, net artış sadece 55.8 milyar dolar. Yani küresel kriz sonrasının Yeni Türkiye’si her 1 dolarlık dış borçlanmaya karşın sadece 0.45 dolarlık (45 cent) milli gelir artışı gerçekleştirmiş. Nasrettin Hoca’nın mutfaktan ciğer kaçıran kedisi misali, nerede bunu gerisi? Sanayi üretimi beklentiyi aştı 2016 yılı Ocak ayında sanayi üretimi yüzde 0.1 oranında artışla yüzde 0.9 düşüş beklentisinin oldukça üzerinde geldi. Sanayinin alt sektörleri (2010=100 temel yıllı) incelendiğinde, 2016 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi yüzde 2.2 azalırken, imalat sanayii sektörü endeksi yüzde 1.5 arttı, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi de yüzde 1.1 azaldı. Takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 5.6 arttı. Sanayinin alt sektörleri (2010=100 temel yıllı) incelendiğinde, 2016 yılı Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi yüzde 4.1, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 5.8 arttı. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle