23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Çarşamba 9 Mart 2016 EDİTÖR: EVRİM ALTUĞ TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ kultur@cumhuriyet.com.tr 19 ‘Baştarda’ maketi. İKSV yelkeniyle Emine Serdaroğlu Dilbağ Tokay Osmanlı seferleri Çağdaş müziğimizin Venedik Bienali 15. Uluslararası Mimarlık Sergisi ve Tophane Âmire’deki tarihiOsmanlılar ve Avrupalılar sergisi, tarihten geleceğe öneriler getiriyor Darzanâ projesinin tanıtımı önceki akşam Beşiktaş Deniz Müzesi’nde ekibin ve küratörlerin katılımıyla yapıldı. Venedik Bienali 15. Uluslararası Mimarlık Sergisi’nin tanıtımı, önceki akşam İstanbul Beşiktaş’taki Deniz Müzesi’nde yapıldı. 28 Mayıs’ta açılıp, 27 Kasım’a dek yer alacak etkinliğin koordinasyonunu İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) düzenliyor. Bu kapsamda, küratörler Feride Çiçekoğlu, Mehmet Kütükçüoğlu ve Ertuğ Uçar önderliğindeki Hüner Aldemir, Caner Bilgin, Hande Ciğerli, Gökçen Erkılıç, Nazlı Tümerdem ve Yiğit Yalgın’dan oluşan proje ekibi, Cemal Emden ile Namık Erkal’ın küratöryel işbirliğiyle, Darzanà başlıklı projeyi sundu. Çiçekoğlu’nun ekibiyle verdiği ayrıntılı bilgi uyarınca, Darzanà bir zamanlar Akdeniz’in ikiz limanları olan tersane kentleri Venedik ve İstanbul arasında bir köprü kurmak ve iki kentin ortak kültürel mirasını vurgulayarak bunun dil ve mimarideki izlerini gelecek hayallerine yansıtmak için biçimleniyor. Bu kavram Türkçede ‘tersane’ ve İtalyancada aynı anlama gelen ‘arsenale’ sözcükleriyle ortak kökenden geliyor. Darzanà: İki Tersane, Bir Vasıta Ertuğ Uçar ile Prof. Çiçekoğlu’nun aktardıklarına bakılırsa, Darzanà, Lingua Franca’ya da atıfta bulunuyor. Lingua Franca, 11. yüzyıl ile 19. yüzyıl arasında Akdeniz coğrafyasında denizciler, seyyahlar, tüccarlar, kısacası aynı di li konuşmadıkları halde anlaşması gereken insanlar arasında kullanılan, melez bir dil. Ortak mekânlar: ‘Volti’ler Bugün farklı kimlik ve ölçeklere sahip Venedik ve İstanbul’un, geçmişte benzer üretimler yapan tersanelerinin ortak nüvesi, tekne inşaatının yapıldığı ve sonrasında teknelerin suya bırakıldığı, denize dik konumlanmış, boyutları tekne boyutlarıyla ilişkili, Türkçede “göz”, İtalyancada “volti” denen mekânlar. Darzanà projesi için de Haliç kıyılarındaki tersane yapılarının içinde, terk edilmiş bir gözde, atık malzemelerden son bir tekne, bir ‘baştarda’ inşa edilecek. Bu ‘hayalperest’, yüzmeyecek, küreksiz tekne, Sale d’Armi binasındaki Türkiye Pavyonu’nun yer aldığı göze taşınacak ve orada bir umutla tekrar kurulacak. Kökeni Latin dillerinde bastardo sözcüğünden gelen baştarda, hem kürekli hem yelkenli bir kadırga türü. Akdeniz’e özgü melezliği simgeleyen bu kavram, Darzanà projesinin de vasıtası. Baştarda, bugün biri bir megakentte (İstanbul) çürümeye terk edilen, diğeri bir müzekentte (Venedik) yılın belli zamanlarında hayat bulan iki göz arasında köprü olacak. Suya sınır çekilemeyeceğini, sözcükler arasına tel örgü gerilemeyeceğini gösterirken, cepheleri ve sınırları eşiklere ve uzlaşma alanlarına çevirmenin ipuçlarını arayacak. Naci Güneş Güven’in ‘dijital’ mezar taşları. Tophane’de de Avrupa rüzgârı İKSV ve CittadellartePistoletto Vakfı’nın işbirliğiyle, Beral Madra ile Juan Esteban Sandoval küratörlüğünde düzenlenen “Osmanlılar ve Avrupalılar: Geçmiş Zamanlar ve Olasılıklar” sergisi de, 27 Mart’a değin MSGSÜ Tophanei Amire Kültür ve Sanat Merkezi Tek Kubbe Salonu’nda ücretsiz gezilebiliyor. Sergide, Leone Contini, Erol Eskici, Eda Gecikmez, Naci Güneş Güven, Driant Zeneli ve Mary Zygouri’nin çalışmaları yer alıyor. Yine Çanakkale Savaşı’ndan ilham alan sanatçı Leone Contini ise, işini eski bir savaş alanı üzerine tasarlıyor. Antalya’daki ‘Venedik Oteli’ne bakışlar Erol Eskici’nin eseri demografik, politik al tüst oluşları; yer ve el değiştirmeleri; jeopoli tik olanı jeoloji üzerinden dolaylı olarak temsil düzeyinde ele almayı amaçlıyor. Eda Gecikmez çalışmasını, Cenova’da ta nıştığı Afrikalı göçmenler üzerine şekillendiri yor. Naci Güneş Güven’in bilgisayar ortamında ürettiği mezar taşları, Osmanlı mezar tipolojisi ve ölüm kültürüne ilişkin kolektif imgelere bi reysel ve rastlantısal bir yorum getiriyor. Sanatçı Driant Zeneli’nin Antalya’da üretti ği Venezia adlı video işi, Venedik’e öyküne rek inşa edilen bir otelin uyandırdığı imge ve imgelemlere odaklanırken, Mary Zygouri ise projesini, 1911’de Dolapdere’de kurulan, mü tevazı Hürriyet Hamamı üzerine geliştirmiş. Zygouri, Yunanca, Ermenice ve Osmanlıca üç yazıta göre, İkinci Meşrutiyet Dönemi’ne atıfla ilk olarak Meşrutiyet Hama mı adı verilen, hamamın top lumsal ve tarihsel anlamını tartış maya açıyor. Kısa film tutkunlarına açık davet 17Mart’a dek süren 12. Akbank Kısa Film Festivali’nin söyleşiler bölümünde yarın, “Oyuncu Gözüyle Kısa Film” başlığı ile Tuba Büyüküstün, Türkü Turan, Settar Tanrıöğen, Bülent Emin Yarar ve Onur Ünsal festival takipçileri ile buluşacak. Müge Tüfenk moderatörlüğünde 11 Mart Cuma günü gerçekleştirilecek “Cafer Panahi Sineması” başlıklı söyleşiye ise, ünlü yönetmenin kızı Solmaz Panahi ve kurgu yönetmeni Mastaneh Mohajer konuşmacı olarak katılacak. Saraybosna Film Festivali’nin programcısı Elma Tataragic ve Shorts International’ın kurucusu Carter Pilcher 12 Mart Cumartesi günü “Uluslararası Festivallerde Kısa Filmler” başlıklı söyleşi ile;yönetmen Semra Güzel Korver 13 Mart Pazar günü “Belgesel Sinema” başlıklı söyleşi ile ve Nadir Sarıbacak 16 Mart Çarşamba günü “Bir Yönetmenle Kısadan Uzuna” başlıklı söyleşi ile 12. Akbank Kısa Film Festivali’nin konuğu olacak. Devam eden 12. Akbank Kısa Film Festivali’nin Atölye Çalışmaları da, İran’da 50’den fazla uzun metraj filmin kurgusunu yapan, Cafer Panahi, Asghar Farhadi, Hana Makhmalbaf gibi birçok önemli yönetmenle çalışan Mastaneh Mohajer’in, 10 Mart Perşembe günü saat:16.00’da Akbank Sanat’ta gerçekleştireceği buluşma ile sürecek. Programda 11 Mart Cuma günü saat: 16.00’da “Murathan Özbek ile Görsel İfade”; 12 Mart Cumartesi günü saat 15.00’te “Ferhat Öçmen ile Görüntü Yönetmenliği” atölyeleri sinemaseverlere ilginç deneyimler yaşatacak. Dr. Güven Çatak ise Sami Hamid ile birlikte 12 Mart Cumartesi günü saat: 15.00’te Bahçeşehir Üniversitesi’nde “Sanal Gerçeklik: Yeni Bir Anlatı Biçimi” atölyesi düzenleyecek. Bilgi: www.akbankkisafilmfestivali.com l Kültür Servisi Tuba Büyüküstün Yıllardır birlik te çalışan Dil bağ Tokay (çel lo) ve Emine Serdaroğ lu (piyano) Naxos etiketiyle yayınlanan kayıt larıyla, Türkiye’deki viyolonselpiyano edebi yatına dikkat çekiyor Batı’nın yeniliği izleyen müzik merkezleri kendinden uzak coğrafyala rı Saygun’un son öğrencilerinden Hasan Uçarsu ve Özkan Manav’a ait. Onun ilk öğren ra merak sardığından beri çağdaş bestecilerimizin sesi yurtdışında daha çok merak ediliyor. Türk yorumcuları ne denli çok kayıt yapıp yayınlatma olanağı bulurlarsa, o denli sesimizi duyurabiliyoruz. İşte, Dilbağ Tokay (çello) ve Emine Serdaroğlu (piyano) yıllardır birlikte çalışmalarının ürünü, düzeyli bir kayıt yapmışlar ve Naxos gibi uluslararası cilerinden İlhan Usmanbaş’ın üç yapıtını ise sona yerleştirmişler. Manav ve Uçarsu’nun ortak paydaları Saygun’dan yola çıkmaları ve Usmanbaş’ın öğrencisi olmaları. Manav, Amerika’da çağın öncü bestecilerinden Lukas Foss ile, Uçarsu ise bir George Crumb’la çalışarak kendilerine özgü kimliklerini yaratmışlar. bir etiket altında yayınlatmış Usmanbaş’ın Viyolonsel ve lar. Bu tür kayıtlarda öncelikle Piyano için Müzik başlıklı ya seçilen yapıtlar çok önemlidir. pıtı, erken dönem çalışmaların Türk müziğini hiç tanımayan dan olsa da, onun yürekli mü bir yabancı için zamandizinsel zik dilinin gelişmeye başladığı ve birbiriyle organik bağı olan nı gösteriyor. Sonraki “raslam yapıtlar bu CD’yi özelleştirmiş. sal” çalışmalarının bu CD’de Saygun’un Op.12 sonatı, beste art arda kayda alınması da ta cinin ilk dönem çalışmaların rihi bir olay. dan. Geleneksel makamlarla Sanatçıların özenli seslendi polifoniyi harmanladığı, ilk ku rileri kadar yapıtları seçimle şak bestecilerimizin evrensel ri ve Türkiye’deki viyolonsel dile kapıları açtığı yapıtlardan piyano edebiyatına dikkat çek birisi. CD’nin sonraki yapıtla meleri büyük önem taşıyor. Ankara Festivali başlıyor 33. Ankara Müzik Festivali bu yıl 430 Nisan arasında yapılıyor. SevdaCenap And Müzik Vakfı’nın etkinliği olan festivale bu yıl 20 ülkeden 350 civarında sanatçı katılıyor. Festivalin en ünlü sanatçısı İngiliz çellist Steven Isserlis. Son yıllarda özellikle gençlerimizi yüreklendiren festival, bu yıl da Fazlı Orhun Orhon yönetimindeki Ankara Gençlik Senfoni Orkestrası ile açılacak. Orhon’un en büyük kıvancı gencecik orkestra üyelerini, şefleri ve solistleri tanıtmak. Bu konserde de şeflik ve piyano eğitimini İngiltere’de sürdüren Tolga Atalay Ün (1995). 30 Nisan’daki kapanışta Azerbaycan Devlet Senfoni Orkestrası, Rauf Abdullayev şefliğinde, Bilkent’in uzun yıllar başkemancısı olan Toğrul Ganiyev ve piyanist Murat Adıgüzelzade’nin solistliğinde çalacak. Bir başka orkestra da Burak Tüzün yönetimindeki Hacettepe Senfoni Orkestrası. Lüxemburg’dan Trio Koch; kemancı Giuliano Carmignola solistliğinde Darmstadt Barok Solistleri, CSO Çello Quartet’in yanı sıra, Kafig Dance Ensemble & Debussy Quartet oda müziği dinletileri arasında yer alıyor. Gençlere yönelik dünya müziği, dans ve caz topluluklarından Union Tanguera ve Aniello Desderio’s Quaretto Furioso, New York Gipsy All Stars, Yurodny etnik müzik topluluğu festivale renk katacak. Onur Türkmen’in “Ahmet Haşim’den W.B.Yeats’e Bizans’a Seyrederken” adlı yapıtı da bu festivalde ilk kez çalınacak. Ankara’nın müzik festivali her ilkbaharda kente renk katıyor. ‘Emekçi kadınlar’ etkinliğine DT’den ret SELDA GÜNEYSU Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutlamak isteyen Kültür Sanat Sen’e İstanbul Devlet Tiyatroları (DT) yönetiminden “ret” yanıtı geldi. İstanbul DT Müdürü Zafer Kayaokay, sendikanın ilgili yazısına ancak 15 gün sonra verdiği yanıtta “provaları” gerekçe göstererek, onay vermedi. Kültür Sanat Sen, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle İstanbul’da bir etkinlik düzenlemek istedi. Etkinlik için de Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü ile iletişime geçildi. DT Genel Müdürlüğü yönetimi ile sendika ara sında gerçekleştirilen görüşmelerde yönetim sendikanın etkinlik düzenlemesine olumlu baktı. Sendika da etkinlik programı düzenledi. Ancak sendikaya 15 gün sonra İstanbul DT Müdürü Zafer Kayaokay imzasıyla “ret” yanıtı geldi. Kayaokay, sendika yönetimine yazdığı yazıda, sendikanın Üsküdar Tekel binasında, 8 Mart günü (dün) 09.0015.00 saatleri arasında düzenlemek istediği etkinlik için sahnenin “uygun olmadığını” belirtti. Kayaokay, yazısında, “Üsküdar Tekel binasındaki sahnelerimizde prova ve teknik çalışmalar yapılması nedeniyle mümkün değildir” dedi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle