19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ DOLAR 2.9230 1.4 kuruş 8 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: SERPİL ÜNAY AVRO FAİZ BORSA 3.2330 0.4 kuruş 10.50 0.07 puan e4u444n4zİug7l42ç8nü06e02lzu7n1k4e4ğii9knll’uoti8yelnemoendnimrelüaçibtefesruateakosrheillrudiklvuayeroelu 79.369 338 puan ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 773.46 3.64 lira 115.50 55 kuruş Perşembe 17 Mart 2016 Cerattepe olmadı haydi Arsuz’aTURİZBMEİİSLGTEİEDYLİOYİŞRETİRMEK MIPIM’de sahil projesi için yabancı yatırımcılarla görüşen Arsuz Belediye Başkanı Çulha, projenin olduğu yer için santral başvurusu yapıldığını öğrendi Dünyanın en büyük inşaat fuarlarından MIPIM’e bu yıl belediyeler damgasını vuruyor. Her yıl konut geliştiricilerinin bireysel ve kurumsal yatırımcı arayışında yarışa girdiği fuarda bu yıl Türk belediyeleri de aynı arayışta. Gerek Türkiye için kurulan özel holde, gerek yabancı konut geliştiricileriyle aktif satış ortamının yanında Türkiye’nin çeşitli yerlerinden belediyeler projelerini tanıtmaya çalışıyorlar. Hatay, Balıkesir, Bursa, Kocaeli, Konya, Beyoğlu ve Ordu belediyeleri bunlardan birkaçı. Belediyeler projeleriyle iyi ihtimal le de yatırımcının ilgisini çekip kendilerine ortak bulmaya çalışıp, kötü ihtimalle de sadece Türkiye’yi ve şehirlerini tanıtıyorlar. Ancak dün MIPIM’de Hatay’ın Arsuz ilçesi belediye başkanının başına bir fuarda başa gelebilecek en kötü şeylerden biri geldi. Bu yıl ilk kez MIPIM’de boy gösteren Hatay Büyükşehir Belediyesi’yle fuara katılan Arsuz Belediye Başkanı Nazım Çulha tam da yabancı yatırımcılara ilçenin sahil yolu projesini anlatırken, çalan bir telefonla sarsıldı. Toplamda 200 milyon lira lık bir yatırım gerektiren ve Arsuz’un kalkınmasına destek olacak projeye sıcak bakan Bahreynli yatırımcılarla ikinci buluşma tarihi ayarlanıyordu. Proje sahilin turizme açılmasını, bölge halkının sahilden yararlanmasını sağlayacaktı. Ancak dün yerel gazetelerde çıkan bir haberi takip eden belediye görevlileri, Başkan’ın Cannes’da yatırımcı aradığı sahil yolu projesinin olduğu yerde bir termik santral kurulması için başvuruda bulunulduğunu öğrendi. Tıpkı Artvin’de olduğu gibi şimdilik bakanlık onayının olup olmadığı öğrenilemeyen projede başvuru evraklarına ulaşıldı. Arsuz Belediye Başkanı Nazım Çulha, sahil yolu projesiyle turizmi dolayısıyla da ekonomiyi geliştirmeye çalışırken termik santral haberleriyle yıkıldı. Direniş olur Çulha “Bu santrala asla izin vermeyeceğiz. Gerekli tüm mücadeleyi vereceğiz, Arsuz halkı da buna izin vermez. Cerrattepe’de olan direniş, Arsuz’da da olur. Ama umarım buna gerek kalmaz” dedi. Çulha şöyle devam etti: “Fuar dönüşü en kısa zamanda Arsuz plajı projelerimiz ve yatırımcılarımızla Çevre ve Şehircilik Bakanı’yla görüşmeye çalışacağız. Umuyorum ki ortak akıl galip gelecek ve bu başvuru sadece bir kâğıt parçası olarak tarihte yerini alacaktır. Bu ülke nin son aylarda yaşananlar dolayısıyla morali bozuk. Doğal güzelliklerin yok olmaması lazım. Kaldı ki bu proje Arsuz’un tarımına da yapılmış bir darbe olacaktır. Ekonomik olarak Suriye savaşından zaten etkilenen ilçe daha da zor bir durumda kalacaktır” dedi. l CANNES fuardan ‘BÜYÜMEK ZORUNDAYIZ’ Terör eylemlerinin konut satışlarını doğrudan veya dolaylı olarak etkilediğini anlatan Emlak Konut GYO Genel Müdürü Murat Kurum, Türkiye’nin her şeye rağmen büyümeye devam ettiğini söyledi. Kurum MIPIM’de yaptığı açıklamada “Emlak Konut olarak Türkiye’de en büyük GYO’yuz. Geçen yıl yüzde 20’ye yakın yabancı satışı gerçekleştirdik. Sektörü ayakta tutan en büyük etkenler biri buydu. Bu yurtdışına katılım ve tanıtımlarla oluyor. Ocak ve şubat aylarında yine yüzde 1015 satışlar oldu. Türkiye büyümeye devam ediyor. İnşaat sektörü de büyümek zorunda. TOKİ’yle işbirliği içinde çalışmalarımız sürüyor. Son 1.5 yıldır Anadolu’ya açılma politikamız var” dedi. Kamu ağırlığı Bu yılki MIPIM Uluslararası Gayrimenkul fuarında Türkiye’den 22 şirket ve belediye standlarıyla yer aldı. Bu yılki fuarda Türkiye’de kamu kuruluşlarının ağırlığı dikkat çekti. Eski yıllarda 20’nin üzerinde şirket yer alırken bu yıl şirket sayısı 16’da kaldı. Lal Gayrimenkul Değerleme ve Müşavirlik AŞ 2015’te olduğu gibi bu yıl da Türkiye’den MIPIM’e katılıp stant açan şirketler içerisinde yer alıyor. Lal Değerleme Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Öz, yükselişin sürmesi açısından yabancı yatırımcıların önemli olduğunu söyledi. TOKİ yoksulu unuttu TOKİ, gayrimenkul alanındaki rantı görünce lüks konuta odaklandı. Kurumun ürettiği konutların sadece yüzde 67’si dar gelirliye yönelik Dar ve orta gelirli vatandaş için İstanbul’da ev sahibi olmak gitgide zorlaşıyor. Dar ve orta gelirlileri ev sahibi yapmak amacıyla kurulan Başbakanlık Toplu Konut İdaresi (TOKİ) bu amacından tamamen uzaklaşarak sadece lüks segmente ve üst gelir grubuna konut üretir hale geldi. Şu anda TOKİ’nin dar gelirli yurttaşlara ürettiği konut toplam üretiminin yüzde 67’sini geçmiyor. TOKİ Başkanı Mehmet Ergün Turan, TOKİ’nin alt ve orta gelir grubuna, Emlak Konut’un ise orta ve üst gelir grubuna konut ürettiğini savunarak, kendilerinin hiç konut sahibi olmayan vatandaşları ev sahibi yapmak istediklerini anlattı. Turan, üst gelir grubuna yönelik lüks konut yapmayı ise “Bir şehir de sadece alt gelir grubundan insanları bir araya toplayamazsınız. Orada farklı ekonomik segmentten insanları da bir araya toplamanız gerekir” sözleriyle savundu. Turan, Kayaşehir’in bu manada önemli bir örnek olduğunu iddia etti. 60 bin sosyal konut MIPIM Uluslararası Gayrimenkul Fuarı’nda gazetecilere açıklama yapan Turan, TOKİ olarak bu yıl 60 bin sosyal konut yapmayı hedeflediklerini, ülkede bu yıl üretilecek toplam konutun yüzde 8’ini kendilerinin yapacağını aktardı. Turan, yılın ilk 2 ayında 11 bin konut ihalesi yaptıklarını, martnisanda 1112 bin konut için ihale yapacaklarını belirterek, “Yıl sonuna kadar 60 bin, 20162019 arasında 250 bin, 20162023 arasında da 500 bin konut üreteceğiz” dedi. l CANNES İstanbul Çadırı, teknik kurulum, maket görsel şovları, yer kirası ve iç dekorasyon ile birlikte toplamda 1.2 milyon Avro’ya mal oldu. Fransa, İstanbul maketini istedi İTO Başkanı Çağlar, “Mega projelerle biriken mühendislik tecrübemizi doğru planlama ile dünyanın her ülkesine satabiliriz” dedi. MIPIM 2016’da İstanbul Çadırı Londra ve Paris’in ortasında yer aldı. İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) 96 metrekarelik Yaşayan İs tanbul Maketini de sergiledi İbrahim Çağlar ği ve geçen yıla göre iki kat büyüyerek 685 metrekareye çıkan İstanbul Çadırı fuarın ilgi odağı oldu. Fransa Ekonomi Bakanı Emmanuel Macron’un da ziyaret ettiği İstanbul Çadırı’nda sergilenen ödüllü maketi, bir Fransız müzesinin almak istediğini açıklayan İstanbul Ti caret Odası (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar, maketi İstanbul’da sergilemeyi tercih ettiklerini kaydetti. Çağlar, İstanbul çadırı maket kurulumu, maketin görsel şovları, teknik kurulumlar, yer kirası ve iç dekorasyonunun toplam maliyetinin 1.2 milyon Avro’ya mal olduğu bilgisini verdi. Sığınmacılar ve bombalar Türkiye iki krizle karşı karşıya. Bu krizler yaklaşan toplumsal çöküşün işaretleri. İki krizin de kökeninde, AKP liderliğinin ihtirasları, siyasal İslamın gerici refleksleri yatıyor. Kafa ne kadar kalın olursa olsun... HDP, AKP’nin dayattığı çerçevenin dışına çıkarak seçime parti olarak girmeye, AKP liderliği de haziran seçimlerinin sonuçlarını beğenmeyip yeniden seçime gitmeye karar verdiğinde “durum” hızla değişti. Kürt siyasi/askeri hareketinin artık itiraf ettiği hesap hatalarının da katkısıyla (Bu hataları yapanlar hâlâ yerinde duruyor!) ülke yangın yerine döndü: Suruç, İstanbul, Ankara’da bombalı saldırılar, 200’den fazla ölü, yüzlerce yaralı. Bu sırada, Diyarbakır/Sur, Cizre, derken Yüksekova, Nusaybin; yüzlerce insanın canı pahasına, TSK’nin doğrudan müdahalesiyle, “terörizme karşı” polisiye bir operasyondan çıkıp düpedüz iç savaşa dönüşerek, genişlemeye devam eden çatışmalar. Krizin biri bunlarla ilgili. AKP Türkiye’si, maddi manevi kapasitelerinin çok üstünde, gittikçe ağırlaşan bir sığınmacılar kriziyle karşı karşıya. AKP liderliği bu krizi Avrupa Birliği üzerinde bir baskı aracı olarak kullanmaya kalktığından bu yana, kriz, çok sayıda can pahasına daha da derinleşti. AKP liderliği Avrupa ülkelerinin tepkisini çekmeye başladı. AKP’nin sığınmacıları pazarlık konusu yapma politikası, Avrupa’nın yabancı düşmanı, ırkçı faşist hareketlerinin değirmenine su taşıdı. AKP hükümeti her iki krizi de yönetemiyor. Hâlâ imanla vurursa deleceğini düşünüyor. Ancak kafa ne kadar kalın olursa olsun, realite duvarına, bu ısrarla vurmaya devam ederse, sonunda mutlaka kırılacaktır. Korkutucu olan şu ki o noktada ülke kırılan bu kafanın yerine yenisini koyacak durumda olmayabilir. İslamcılar gelince... Tam da bu konuyu yazmaya hazırlanırken, Washington Post’un hafta sonunda yayımladığı “Suriye isyanı nasıl bu kadar feci ve trajik biçimde yanlış yöne gitti” başlıklı araştırması dikkatimi çekti. Araştırma, bizim, başından beri yaptığımız saptamaları, isyanın görgü tanıklarının, düzenleyicilerinin ağzından aktararak doğruluyordu. İlk demokratik, barışçıl gösterilerinin, Yerel Eşgüdüm Komiteleri’nin liderlerinden, Rami Nakhla, “Başlangıçta bu hareketler halkı ne kadar temsil ediyordu; bir taraftan İslamcılar bir taraftan rejim saldırırken, hiç kazanma şansımız var mıydı bilemiyorum” diyor. Halep’te ilk gösterileri örgütleyenlerden Barry Abdullatif de aynı fikirde: “Protestolar barışçıydı, büyümeye devam ediyordu sonra İslamcılar gelmeye başladı... Onlara siyah bayraklarınızı alın başka yere gidin dedik, gittiler. Bizim toplantılarımız daha kalabalık oluyordu”. “Silah kullanılmaya, Türkiye, Körfez ülkeleri Müslüman Kardeşler’e, sonra da radikal gruplara silah, para vermeye başlayınca, bu denge değişti”. Abdullatif, “İlk hata İslamcıları kabul etmekti, ikinci hata da silah kullanılmasına izin vermek...” diyor. Rami Jarra’a göre, “Ondan sonra isyan devrim olmaktan çıktı, bölge güçleri arasında futbol maçına döndü”. Dış güçler, özellikle AKP Türkiye’si isyana burnunu sokmasaydı ne olurdu? Büyük olasılıkla isyancılar yenilirdi, ölenler, işkence görenler de olurdu, Karam Al Hamad gibi, tutuklandıktan, işkence gördükten sonra, mahkeme ifadesinin işkence altında alındığına karar verince serbest bırakılanlar da... Bundan sonra, Esad’ın reform vaatleri üzerinden tartışmalar, uluslararası baskılar devam eder, rejim başlamış olduğu gevşeme sürecine devam eder, belki isyan yeniden canlanırdı. Ancak neticede, can kaybı, yıkım, sığınmacılar sorunu bugünkü boyutlarına kıyasla son derecede sınırlı kalırdı. AKP hükümeti Suriye isyanına burnunu sokunca, bilanço insanlık adına yüz kızartıcı bir boyuta yükseldi, bu boyut Türkiye’yi de etkiledi. Kürt sorunu barış süreci yerini, AKP ve devlet güvenlik bürokrasisinde, şoven milliyetçi kesimde akut bir paranoyaya, Kürt tarafında, yanlış hesapla, kibirle (hübris) artık nereye gideceği belirsiz çırpınmalara bıraktı. Daha sonra IŞİD tarafından kaçırılarak öldürülen Wael İbrahim’in sözleriyle, “Bir kötü adamdan kurtulmak için açılan kapıdan içeri bir sürü kötü adam girdi”. Kapının kolunda AKP’nin parmak izleri var... Somalı madencilere tazminat sürprizi Manisa’nın Soma ilçesinde, 301 kişinin hayatını kaybettiği ocağı işleten Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. bünyesinde çalıştıkları sırada cep mesajıyla işten çıkartılan 2 bin 832 madenci, Alp Gürkan’a ait gayrimenkulün TMSF tarafından satılmasından sonra, tazminat sürprizi yaşadı. Dokuz ay önce tazminatlarının ilk taksitini alan madencilerin, gayrimenkul satışından sonra 4 taksit alacakları hesaplarına yatırıldı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle