19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Sakız Karaburun’daki 210 yaşındaki sakız ağacı, Karaburun Kent Konseyi Doğa Koruma Çalışma Grubu’nun girişimiyle anıt ağaç olarak tescillendi. Karaburun Kent Kon Toraks ağacı seyi üyeleri, Karaburun ilçe merkezinde, Emniyet Caddesi üzerinde yer alan ağacın, yol çalışmalarından dolayı zarar görebileceğinden endişe ediyordu. Ağacın anıt Derneği’ne tescillendi ağaç olarak tescillenmesi için yoğun çaba harcandı. İzmir Orman Bölge Müdürlüğü’nün Anıt Ağaç Envanter Karnesi’nde sakız ağacının “bilimsel adının Pistacia len çevre ödül Çiçeklerin Shazam’ı: Pl@ntnetHAKAN CEVREKARA [email protected] tiscus olduğu, yaklaşık 210 yaşında olduğu” belirtildi. 17 Mart 2016 Perşembe TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Parkta yürürken yanından geçtiğiniz bitkilerin ve çiçeklerin adını merak ediyor ve öğrenmek istiyorsanız, artık size yardımcı olabilecek bir uygulama var: Pl@ntNet. Bu uygulamayla bitkinin fotoğrafını çekmeniz yeterli. Uygulama size bitkinin adını ekrana getiriyor. Ayrıca çiçek ya da bitki hakkında bilgi veriyor. Uygulamayı bir çeşit çiçekler ve bitkiler için Shazam olarak düşünebilirsiniz. Pl@ntnet uygulaması ilk kez tarım fuarında tanıtıldı ve şu an Apple Store’dan indirilebiliyor, Android versiyonu da var. Bursa Tabip Odası 2016 Çevre Ödülü” Türk Toraks Derneği’ne verildi. Çevre Ödülü, kömürlü termik santralların zararlarıyla ilgili farkındalık yaratması, toplumu bilinçlendirmesi ve Bursa’nın kent merkezinde DOSAB’da kurulması planlanan kömürlü termik santrala karşı yürütülen mücadeleye hukuksal olarak katkı sunması nedeniyle Türk Toraks Derneği’ne verildi. Cennet cehenneme Manyas Türkiye’nin en önemli kuş cennetlerinden biri. Ancak göl, çevresindeki sanayi kuruluşlarının atıklarıyla, tarımsal ilaçlarla hızla kirleniyor. Önlem alınmazsa kuşların cenneti olmaktan çıkacak. dönüşmesin Manyas Kuş Cenneti, Güney Marmara’nın en önemli doğal zen ginliklerinden. Ancak Türkiye’de doğal güzelliklerin ba şına ne geliyorsa, ay nı senaryo Manyas için de işliyor. Pek çok ulu sal ve uluslararası söz leşmeyle koruma altın HAKAN da olması da cennetin DİRİK korunmasına yetmiyor. Manyas kuş cenneti, cehenneme dönüşmek üzere. Uzmanlar gölün, 2000’den bu yana hızla kirlendiğini vurguluyorlar. Göl çevresindeki sanayi kuruluşlarının bir bölümünün arıtma tesisi yok, var olanlarsa arıtma tesislerini “göster melik” çalıştırıyorlar. Arıtma tesis leri denetleme yapıldığında devreye sokuluyor. Gölü kirleten sadece sanayi atıkları değil, tarımsal ilaçlar, evsel atıklar da gölü kirletiyor. Oysa Türkiye’nin 6. büyük gölü olan Manyas, 266 kuş türü, 118 bitki, 23 balık türü ve çeşitli sürüngenler için yaşamsal öneme sahip. Bölgedeki Milli Park’a 1975 yılında Avrupa Konseyi’nce A sınıfı diploma verildi. Göl, Uluslararası Ramsar Sözleşmesi kapsamında sözümona koruma altına alındı. Ancak bütün bunlar gölü korumaya yetmiyor. Cennetteki dönüşüme isyan eden kuruluşların başında Güney Marmara Çevre Derneği (GÜMÇED) Balıkesir Şubesi geliyor. Şube Başkanı Gültekin Mutlu, özellikle son 15 yıl da süregelen ihmaller zinciri sonucunda gölün adeta kaderine terk edildiğini ve hızla kirlenmeye yüz tuttuğunu kaydediyor. Mutlu, “Bugün itibarıyla gölün suyu çok kirlidir. Metal kirliliğinden kuşlar da nasibini alıyor. Ağır metaller kuşların vücudunda birikerek yaşamlarını ve üremelerini, çoğalmalarını engelliyor. Göl suyunda bulunan karbondioksit, fosfat, demir, çinko, alüminyum, nitrat kirliliği normal değerlerin çok üzerindedir. Tarım ilacı kirliliği de çok yoğun. Gölde yayılı azot ve fosfat yüzde 70’in üzerindedir. Göl çevresi kirlilik yüzünden tümden bataklık haline gelmiş durumda.” diyor. CHP Balıkesir Milletvekili Namık Ha vutça, Manyas Kuş Cenneti’ndeki sorunlara ilişkin meclis araştırması açılmasını istiyor. Bunun için geçtiğimiz günlerde TBMM’ye önerge veren Havutça, “Buradaki kirlilik, hiçbir kimyasal inceleme yapmadan gözle bile görebilir seviyede. Manyas tehdit altında” diyor. Meclis Çevre Komisyonu üyesi CHP Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm de cennetin akıbetinin takipçilerinden. Göldeki kirliliğin bu hızla artması durumunda yeni bir çevre faciası yaşanacağına dikkat çeken Tüm, Çevre Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nı uluslararası Ramsar Sözleşmesi’nden doğan sorumluluklarını yerine getirerek acilen önlem almaya çağırıyor. Dünya Saati eylemi Her yıl milyonlarca insanın bir saatliğine ışıkları kapatarak küresel iklim değişikliğine dikkat çektiği Dünya Saati etkinliği bu yıl 19 Mart Cumartesi, 20.3021.30 saatleri arasında gerçekleşecek. Türkiye’de geçmiş yıllarda etkinliğe katılan Boğaziçi köprüleri, Dolmabahçe Sarayı ve Sultanahmet Cami gibi anıtsal yapıların arasına 2016’da Efes Antik kenti, Selimiye Cami ve Peri Bacaları da eklendi. Binlerce yıllık uygarlıklara ev sahipliği yapan Türkiye’nin önemli tarihi yapıları, iklim değişikliği sorununa dikkat çekerek sağlıklı ve temiz bir çevre için geleceğe ışık tutacak. Dünyanın en büyük çevre etkinliklerinden biri olan Dünya Saati’ne, geçen yıl Türkiye de dahil olmak üzere 172 ülke, 7 binden fazla kent ve 2 milyardan fazla insan katıldı. Paris’teki Eyfel Kulesi, Londra’daki Buckingham Sarayı, Vatikan’daki St.Peter Bazilikası, Mısır piramitleri ışıklarını kapatan 10 bin yapıdan sadece birkaçı. CERATTEPE GEÇİLMEZ Avukat Arif Ali Cangı, “Önceki bilirkişi raporu ve mahkeme kararı yok sayılamaz” diyor YUSUF ÖZKAN AKP’ye yakın Cengiz Holding’in altın ve bakır çıkarmak istediği Kafkasör Yaylası Cerattepe bölgesinde geçen pazartesi bilirkişi heyeti keşif yaptı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından şirkete verilen son ÇED onayının yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle açılan Türkiye’nin en büyük çevre davası kapsamında yapılan keşfe, İzmir Barosu avukatlarından Arif Ali Cangı da katıldı. ÇED’e karşı dava açan 751 yurtaşla birlikte 61 avukattan biri olan Cangı’ya, keşif izlenimlerini ve davanın seyrini sorduk. Öncelikle, Cerattepe’de maden işletmesine karşı Artvinlilerin mücadelesinin 25 yıllık tarihi olduğunu anımsatan Cangı, “Rize İdare Mahkemesi’nin 24.12.2014 tarihli kararına rağmen Çevre Bakanlığı’nın 2009/7 sayılı genelgesi gerekçe gösterilerek bir revize ÇED ile faaliyete başlanmak isteniyor. Ortada var olan bi Yaşanmaz olur!4rbÇyiishzbeieEaliaelinDtgntlelliebeın4dsgsird0raailevev6ihvkeçaAeathmrsenrireılinteeıln7kdvıscnt8iitienğaarhhrğievmnlaeıiedknilkaiandirtkmktudeaöatırhednyahlsıidlrkmdleaamaitraniğnellmyıaeCssaenraiaaştadrvnhamueeignalheinmışisi,şkcçk“alaiiieBzlntnzioğltudımÇheraeaaEdle,lbalaDeüennannğilşognaaiiltellrauif.elnlaiiRmiçşlrmaeu.kilnluihiandsıe lirkişi raporu ve yargı kararı kar şısında ‘genelge’ gerekçesiyle yeni izin verilmesi hu kuk devleti ilke sine açıkça aykı rıdır” dedi. Şimdiki bilirki Arif Ali Cangı şilerin önceki bi lirkişi raporunu ve mahkeme kararı nı yok sayan bir değerlendirme yapma hakları olmadığını belirten Cangı şun ları söyledi: “Aynı şekilde Rize İdare Mahkemesi önceki iptal kararını geri alma yetki leri yoktur. Bu yön değerlen dirilmedi ğinde Baş bakanın yargı kara rı beklene cek deme sinin hiç bir kar şılığı yoktur. Baş bakan yar gı kararına uyan bir yönetici ola caksa 24.12.2014 tarihli mahkeme ka rarını uygulasın. Yeni mahkeme kara rı arayışı, önceki kararın arkadan do lanılmasının itirafıdır. Ama neyse ki Artvin halkının bu hukuk dışı oyuna izin verme niyeti yok. Keşif sırasında yollarda toplanan, keşiften sonra soğu ğa ve yağmura rağmen meydanı dol duran canlı kalabalık bunu gösterdi.” YEŞİL DÜNYA HAKAN KARA Cerattepe ve Ergene Ergene zehir kusuyor. Öylesine kirletilmiş ki, kimi yerde suyun akışı bile ağırlaşıyor. Hele kokusu… Korkunç. İnsanlar nehrin yanına bile yaklaşmaktan çekiniyorlar. O derece kirli. Önceki hafta nehre bir genç düştü. Dalgıç ekibi getirdiler. Ekip kirlilik nedeniyle nehre giremedi. HHH Ergene’deki kirlilik sorunu yeni değil. Neredeyse 30 yıldır sürüyor ve 30 yıldır bu soruna çare bulunamıyor. Trakya’da kirlilik yüzünden kansere yakalananların sayısı fırlamış. Üstelik insanların yanına bile yaklaşmaktan çekindikleri o zehirli sular, tarımda kullanılıyor. Havza Türkiye’nin ayçiçek ve pirinç deposu. Orada üretilen pirinçler bizim soframıza geliyor. Bunlar ne ölçüde sağlıklı? Diyeceksiniz ki, devlet ne yapıyor? “Hiçbir şey” demek belki haksızlık, ancak devletin sorunu çözemediği ortada. Devlet 30 yıldır, nehri kirleten fabrikalara arıtma tesisi yaptıramıyor mesela. Olur şey mi? İnsanların sağlığıyla oynayan, çevre felaketi yaratan, yasalara uymayan fabrikaların patronlarına arıtma tesisi yaptıramayan devlet, Artvin’de doğaya sahip çıkan insanların üzerine gaz sıkıyor. Ergene nehrinin çevresindeki insanları kirlilikten koruyamıyor ama, Cengiz inşaatın iş makinelerini koruyabiliyor. Üstelik hukuk süreci devam ederken bu makinelerin Cerattepe’ye çıkmasını sağlıyor. Hukuk süreci devam ederken o iş makineleri orada ne arıyor, söyler misiniz? Sonra yetkililerin Artvinlilere verdikleri sözleri okuyorum gazetelerden. İnsanlar bu sözlere nasıl inansın? Artvinlilere söz vereceğinize, Ergene’deki çevre felaketini çözsenize… Madem çevreye duyarlısınız, Ergene’yi temizlesenize. Ergene zehir kusarken, Artvin için verilen sözlere kim inanır? Bilirkişi heyetini Artvin’e göndereceğinize, Ergene’ye göndersenize. Ergene için Kırklareli Yeşil Masa, change.org sitesinde bir imza kampanyası başlatmış ve destek bekliyor. HHH Önceki gün Cerattepe’ye gelecek bilirkişi heyetini karşılamak için 1.5 kilometrelik bir insan zinciri oluşturdu Artvinliler. Kafkasör’deki arkadaşlarımızdan telefonla bilgi alırken internetten gelişmeleri izliyorum. Videolar, fotoğraflar... Birden bir fotoğraf dikkatimi çekiyor. “İşte bizim yavru Geziciler” diye yazıyor fotoğrafın altında. Anımsarsınız, Artvin’de eylem yapanlar için öyle demişlerdi: “Bunlar yavru Gezici.” Fotoğrafta muhteşem üç tane kadın var. Kafkasör’e çıkarken biraz yorulmuş gibiler. Nefesleniyorlar. Yan yana oturuyorlar. Biri 92 yaşında. Adı Erzade Yalçıntaş. Yalçıntaş’ı az sonra bir başka fotoğrafta tekrar görüyorum. Bu sefer kendini yolun ortasına atmış, boyundaki atkıyı sallıyor. “Maden istemiyoruz” diye yazıyor atkıda. Bir başka fotoğrafta bilir kişi heyetine bir şeyler anlatıyor. Harika fotoğraflar. Keşke bir de videosu olsa diye geçiyor içimden. O sırda videosunu da buluyorum. Şöyle diyor 92 yasındaki Yalçıntaş: “Artvin’i ben böyle yaşadım, doğasıyla yaşadım. Torunlarımın da böyle yaşamasını istiyorum. Para gelir geçer, altın gelir geçer; hayat kalır, yaşam kalır.” Ne harika bir kadın. Gözlerim doluyor onu dinlerken, gidip elini öpesim geliyor. 92 yaşındaki kadını da eylemci yaptınız ya, aferin size! Samistal’da 50 gün Samistal’da 50 gün boyunca, Yeşil Yol karşıtı direnişe katılan Timur Danış, elli günün sonunda eskavatörün geri gidişine tanık oldu. Danış İstanbul’a dönüp, Yeşil Yol’a Karşı Direniş’in elli gününü, öncesi ve sonrasını kitabıyla anlattı. Kitap “Yeşil Yol’a Karşı Samistal’da 50 gün” başlığıyla Cadde Yayımları’ndan çıktı. Kitap, özellikle, dağlardaki patikaları tehdit altında olan dağcıların, dağ yürüyüşçülerinin, yaylacıların ve şehirlerde yaşayan “Kaçkarlı Göçmenlerin” dikkatine sunuluyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle