19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 11 Mart 2016 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: ZARİFE SELÇUK haber 5 Mücadeleye ‘Akademik Nöbet’le devam edecekler Akademisyenlerden sokak dersleri Güneydoğu Anadolu’daki çatışmalı sürecin durdurulması için “Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi” tarafından “Bu suça ortak olmayacağız” isimli bildiriye imza attıktan sonra görevden uzaklaştırılan akademisyenler mücadeleye devam kararı aldı. Akademisyenler çatışmalı bölgelerde “Akademik Nöbet” başlatacaklarını, akademisyenleri işten atan üniversitelerin önünde ise sokak dersleri düzenleyeceklerini açıkladı. Beyoğlu’ndaki EğitimSen 6 No’lu Şube’de yapılan toplantıda imzacı akademisyenlerden Yard. Doç. Muzaffer Kaya, Yard. Doç. Esra Munça, Yard. Doç. Meral Cavcı ve Doç. Dr. Kıvanç Erson, arkadaşlarının linç girişimine maruz kaldığını, haklarında soruşturmalar açıldığını ve işten atıldıklarını belirtti. Barış talebinin etrafında kararlı bir şekilde kenetlenmeye devam edeceklerini vurgulayan akademisyenler, doğu illerinde savaşın tüm şid detiyle sürdüğünü açıklayarak, “Devletin temizlik yaptığını iddia ettiği il ve ilçelerde geriye sadece insan kemikleri ve harabeler kalmıştır. Şimdi bir de Savunma Bakanlığı’nın hazırlayarak Adalet Bakanlığı’na sunduğu güvenlik güçleri için cezasızlık öngören yeni yasa tasarısı gündemde. Bu yasa taslağı askeri personeli yasal bir dokunulmazlık zırhıyla donatarak hukuka aykırı bir şekilde güç kullanma yönünde cesaretlendirecek. Bizi barış tan uzaklaştıracak olan cezasızlık yasa tasarısı mutlaka geri çekilmelidir” dediler. Bilanço kabarık 11 Ocak’tan bu yana kamu üniversitelerinde en az 9 işten çıkarma, 5 istifa, 464 soruşturma, 27 uzaklaştırma, 153 ceza soruşturması ve 33 gözaltı, vakıf üniversitelerinde en az 21 işten çıkarma, 1 zorla emeklilik ve 43 idari soruşturma yaşandı. l İSTANBUL/Cumhuriyet Dokunulmazlık imtihanıİsşotenppaorztiisleyroinnları AKP: ‘Tutuklanmadan dokunma’ seçeneği CHP: Tüm fezlekeler görüşülsün HDP: Sinei millet gündeme gelebilir MHP: HDP kapatılsın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, HDP’lilerin dokunulmazlıklarının kal dırılması için TBMM’ye adeta “talimat” ver mesi, muhale fet partileri ka dar, AKP için de de tartış maya yol açtı. ASayyşıen TBMM, 1994’te DEP’lilerin parlamentodan hapse gönderil melerinin ardından, önümüzdeki günlerde bir kez daha “dokunul mazlıkla imtihan” süreci yaşaya cak. Partilerin açmazları ve son pozisyonları ise şöyle: İkinci DEP endişesi AKP içinde özellikle bazı Doğu ve Güneydoğu milletvekilleri, “ikinci DEP vakası” görüntüsünün Türkiye’ye dış kamuoyunda “lig düşüreceği” ve “hukuki olarak haklı olunsa da siyasi sonuçlarının faturası”nın partiye çıkacağı gerekçesiyle bazı HDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına soğuk bakıyor. Davutoğlu’nun da parti politikalarına ters olan dokunulmazlık konusunu zamana yayma eğiliminde olduğu, ancak Saray’ın baskısı karşısına çok da direnemeyeceğine işaret ediliyor. Başta canlı bomba için taziyeye giden Tuğba Hezer ile hendek operasyonlarında ön plana çıkan Ferhat Encü, Faysal Sarıyıldız’ın dokunulmazlıklarının kaldırılması görüşü ağırlık kazanıyor. Başka görüş ise “tutuksuz yargılama” yolunun araştırılması. AKP bugün yapılacak MYK ve MKYK’da, tutumunu netleştirmesi bekleniyor. Çifte kıskaç altında CHP bir yandan ayrımsız tüm dokunulmazlık dosyalarının raftan indirilip görüşülmesini isterken, diğer yandan HDP ile “birlikte hareket ediyor” görüntüsü vermekten endişe ediyor. Bu nedenle özellikle canlı bomba taziyesine giden HDP’li Tuğba Hezer’in dosyasının parlamentoya gelmesi durumunda izlenecek tavır partinin en önemli açmazını oluşturuyor. CHP’nin ikinci açmazı ise AKP’nin “kamuoyunda infiale neden olan milletvekilleri” kıstasına göre bazı HDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması yönünde oy kullanılması halinde, 1994’teki DEP sürecindeki gibi iktidar partisi ile birlikte hareket eden muhalefet partilerinin konumuna düşülmesi. Seçenekler masada Sadece HDP’lilerin değil, tüm milletvekillerinin fezlekelerinin ele alınmasını istiyor. MHP desteğiyle dokunulmazlıkların kaldırılacağından endişe ediliyor. CHP’den de fire olabileceğinden kaygılanan HDP, hafta sonunda AFP KATLİAMIN oLDUĞU YERDE Başkentte 10 Ekim’de yapılan terör saldırısında yaşamını yitirenler Ankara Tren Garı önündeki etkinlikte anıldı. Gar önünde bir araya gelen çeşitli sivil toplum kuruluşu üyeleri ve aileler, patlamaların 5’inci ayında hayatını kaybedenleri andı. ‘Savaşı değil barışı, ölümü değil yaşamı savunuyoruz’, ‘Barışı savunanlar susmayacak’ dövizleri açan grup, çeşitli sloganlar attı. Yaşamını yitirenler için saygı duruşunda bulunuldu, patlama noktasına karanfil bırakıldı. l ANKARA/CHA Önder: Onurlandım Fezlekesini inceleyen HDP’li Önder: Dosyamdaki konuşmayı Meclis’te de yapmak istiyorum. Sırrı Süreyya Önder yetkili organlarında, izlenecek tutumu tartışacak. “Sinei millet” dahil, tüm seçenekleri masaya yatıracak. ‘HDP’liler atılsın’ Baştan beri tutumu net. Terör suçlarının dokunulmazlık kapsamı dışında tutulmasını istiyor ve Meclis’te “flu” gördüğü HDP’lilerin dokunulmazlığının kaldırılmasını, hatta partinin kapatılmasını istiyor. MHP lideri Bahçeli, fezlekeler gündeme geldiğinde “40 milletvekili ile dokunulmazlıkların kaldırılması” yönünde oy kullanacaklarını açıkladı. l ANKARA MAHMUT LICALI Dokunulmazlığın kaldırılması talebiyle hakkında hazırlanan fezlekeyi inceleyen HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, fezlekede suçlama olarak yer alan DTK kongresindeki yaptığı konuşmayı tekrar okuduğunu belirterek, “Barışı, insan onurunu, hukukun evrensel gereklerini tarihsel bir perspektifle ele alan bir konuşma yapmışım. Ayıp olmaya caksa; kendi konuşmamla çok onurlandım” değerlendirmesini yaptı. HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, dokunulmazlığının kaldırılması talebiyle kendisi, HDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile HDP’li Ertuğrul Kürkçü ve Selma Irmak’ın hakkında düzenlenen fezlekeyi inceledikten sonra değerlendirmelerde bulundu. Fezlekeyi büyük bir merakla incelediğini söyleyen Önder, “Acaba ne demişim de bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı dillerinden düşürmeden yaklaşık 11.5 aydır sakız gibi çiğneyip duruyorlar diye meraklandım. Fezlekenin Meclis’e getirilmesini istiyorum. Genel Kurul’da bu konuşmaları tekrarlayıp bütün vekillerin gözlerinin içine bakarak ‘Siz bunun neresine itiraz ediyorsunuz’ diye sormak isterim” dedi. l ANKARA Hilafet Kongresi’ne 4 gün sonra soruşturma Savcı harekete geçti Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Yargıtay tarafından yasadışı terör örgütü kabul edilen Hizbut Tahrir Örgütü’nün Ankara’da hilafetin kaldırılmasının yıldönümünde düzenlediği “Uluslararası Hilafet Konferansı”yla ilgili soruşturma başlattı. Atatürk’e ve Cumhuriyet’e hakaret edilen, şeriat talep edilen konferansa yönelik tepkiler de artarak devam ediyor. CHP Milletvekili Kazım Aslan ve Laikliğe Çağrı Birlikteliği üyeleri, konferansı düzenleyenler ile buna izin veren Içişleri Bakanı Efkan Ala hakkında suç duyurusunda bulundu. CHP’li Şenal Sarıhan ile Aylin Nazlıaka da Meclis’te soru önergesi verdi. Hizbut Tahrir’in yayın organı Köklü Değişim dergesi, Büyükşehir Belediyesi’ne ait Ankara Atatürk Spor Salonu’nda 6 Mart’ta düzenlediği “Hilafet mi Hayal mi, Yakın Bir Gelecek mi?” başlıklı konferans tartışma yaratmıştı. l ANKARA/Cumhuriyet Asıl mesele İslami rejim, onu tartışalım Bugüne kadar, hiçbir siyasi ifadenin altında “gizli niyet” aramadım, mevcut düzenin sınırlarına “zoraki” katlandıklarını yazıp duruyor. Peki nedir gönlünde yatan bunu neden doğru bulmadığımı düzen? Birisi, “Hayalimdeki hi defalarca yazdım, “eski İslam lafet düzeni” demiş. Nasıl ola cıların demokrat olamayacağı cakmış yeni Hilafet? Bu yaza nı” iddia edenlere hep karşı çık rın yazısından anladığımız “güç tım. Ama belli ki, “muhafazakâr lü ve samimi … gölgesinin bi demokrat”lık iddiasındaki pek le küffara korku salacağı bir ha çok İslamcı, mecburiyetten life” özlemi çektiği, bu özleme “demokrat”mış. Belli ki, mevcut karşılık gelebilecek bir düzen yasaların baskısı ve kendilerini nasıl bir düzen olacak? Bir ha yeterince güçlü hissetmedik life bulup (veya kafamızda var leri için karından konuşuyor olan halife ile), küffara karşı ci larmış. Ben her zaman inan hada mı çıkacağız? dıklarımı açıkça söyleme yolunu seçmiş, bunun bedellerini ‘Başyücelik devleti’ karınca kararınca ödemiş biriyim, dolayısı ile böylesi bir tavrı “saygıdeğer” bulmuyorum. Diğer taraftan, baskıcı düzenlerin insanları “ikiyüzlü” yaptığını biliyorum. Tam da bu nedenle Kürtlerin özerklik veya bağımsızlık talepleri varsa bunun da, İslamcıların “Şeriat devleti” özlemleri varsa onun da, yasal kısıtlamalar olmaksızın açıkça ifade edebilme özgürlüğünü savundum, halen doğrusunun bu olduğunu düşünüyorum. Şimdilerde, iktidar partisi çevresi bazen ima yolu ile, bazen fiili durum üzerinden, bazıları ise doğrudan ideallerinin bir nevi İslam toplumudevleti olduğunu ifade etmeye başladı. Ben diyorum ki, tüm bu konuları daha açık bir şekilde konuşup tartışalım. Zira, halihazırda adı konmasa da, gerilim “Türkiye’nin selametinin aslında bir rejim değişikliği ile mümkün olacağını” düşünenler ile karşı çıkanlar arasında. “Türk tipi başkanlık” sisteminin otoriter bir düzen teklifi olduğu ortada, onun ötesinde bu sistem belli ki, İslami bir devletsistem öngörüyor. Öyle ise, özlenen nasıl bir devlet, rejim ve toplum, bunu açıkça tartışalım, değilse “kim buna, niçin karşı” çıkıyor konuşalım. İslamcıların kalplerinde yatan İslami düzen, Necip Fazıl’ın “Başyücelik devleti” mi olacak? Turizm gelirlerini kaybetmemek için beş yıldızlı otellerde içkigece kulübü izni ile işi kurtaran “Dubai modeli” mi olacak? Her ikisinde de, demokrasi gibi bir koşul yok. Ama zaten, laikliği “Batı icadı”, “modernlik sapması” olarak görenler neden, velev ki sadece seçimler ile sınırlı olsun, demokrasi konusunda ısrarlıdır veya ısrarlı mıdır? Aslında demokrasi çoğunlukçuluk değildir ama diğer taraftan, sadece bunlardan ibaret olsa bile, “seçim”, “çoğunluğun iradesi” veya “milli irade” kavramlarının hepsi modern siyaset kavramları veya “icat”larıdır. İslama göre de, diğer dinlere göre de, “doğru”yu çoğunluk belirlemez. O halde nedir bu çoğunluğun kararı, “taassub”u? Bu şartlar altında, İslamcı imalar ve özlemler nasıl bir siyasal sistem, nasıl bir hukuk düzeni öngörüyor? Mevcut İslam devleti tecrübeleri mi tekrarlanacak, yoksa onları aşacak bir model mi söz konusu? Nedir o model? Şunları bir adamakıllı tartışsak diyorum. Bence Türkiye’nin artık tartışması gerekenler bunlar, gerisi bu temel meselenin dipno Muğlak terimler tu. İslamcıların önder olarak tanımladığı Cumhurbaşkanı’nın, İktidar partisi siyasetçileri bir doğum kontrolünü, “soyumuzu yandan, destekleyen çevre di kurutmak için bir komplo” ola ğer yandan, Cumhuriyet devri rak gördüğü bir ülkede, bu an nin, “kapanması gereken bir pa layışın, toplum tasavvuru, hu rantez” olduğunu söyleyip du kuki çerçevesi nasıl olacak bil ruyor. Ben uzunca bir zamandır, mek, tartışmak hakkımız. Ge Cumhuriyet’in katı laiklik anlayı risi, şimdilik muğlak tabirler ile şına karşı çıkmış, Cumhuriyetin ifade edilen ve başkanlık siste demokratikleşmesi gerektiğini mi ile hayata geçilmesi düşünü savunmuş biriyim, halen bu gö len rejim değişikliğinin mateme rüşteyim. Ama demokratik, laik tiksel hesabı. Bu arada, böyle lik başka, muğlak terimler çer düşünmeyen muhafazakâr veya çevesinde laikliği toptan red İslamcı varsa, onlar da konuş deden, İslami bir düzen kurma sun da kim neyi, niye savunu yı hedefleyen yaklaşımlar baş yor anlayalım. Hadi, bu çevre ka kapıya çıkıyor. O nedenle di 28 Şubat’ta delikanlılık (bu te yorum ki, bu görüşleri dolaşıma rimi kadınları içererek kullanı sokanlar açık olsun, önümü yorum) yapamadı, seslerini kı zü görelim; nedir hayali kurulan sıp kaçıştılar. İslamcı çevre ba “Yeni Türkiye”nin yeni rejim ta ri şimdi tüm güç ellerinde iken savvuru? Birisi, “Müslüman top haysiyetli davranıp, eveleyip lum kendi anayasasını yapma gevelemeyi bıraksın. Nedir bu lı” diyor. Nasıl olacak bu tür bir ülke için öngördükleri gelecek anayasa merak ediyorum. İkti tasavvuru? Beğenelim, beğen darın baş ilahiyatçısı, epeydir, meyelim ama önce bilelim... CHP’li gençlere ‘yapay silah’ soruşturması! CHP’ye yakınlığıyla bilinen HalkLis’in düzenlediği yaz kampı etkinliği hakkında İzmir Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma açıldı. Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) gönderilen bir mailde yer alan şikâyette, Erdal Eren Gençlik Kampı’nda katılımcılara “yapay ve oyuncak silah dağıtıldığı” iddia edildi. Şikâyet üzerine soruşturma açan Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı, HalkLis yöneticisi Doğukan Kurnaz’ı ifadeye çağırdı.?CHP YDK üyesi Avukat Süleyman Bülbül ile sav cılığa giden Doğukan Kurnaz dün suçlamaları reddetti. Kurnaz ifadesinin ardından “Kampta demokrasi, Atatürkçülük, laiklik üzerine sohbetler gerçekleştirdik. Bırakın yapay ve oyuncak silah dağıtılmasını, sohbetlerimizde silahın adı bile geçmedi” dedi. Kampa konuşmacı olarak katılan CHP Milletvekili Barış Yarkadaş da soruşturma açılmasını eleştirdi. Yarkadaş, “Bu tür deli saçması iddialar, Atatürkçü gençliğin mücadelesini engelleyemez, aksine onların mücadele azmini daha da bileyler” ifadelerini kullandı. Rüzgâr tersine döndü Arap Ligi, bazı ülkelerdeki ofislerini kapatma kararı alırken, bu listenin içerisinde Ankara da yer aldı. Ancak Türkiye bu kararı üzerine alınmadı. Diplomatik kaynaklar, Arap Ligi’nin ofis kapattığı başkentler arasında Ankara’nın da yer almasını “Konu sadece Türkiye’ye yönelik bir uygulama değil. Dört değil, daha fazla misyonun kapatılması söz konusu. Ancak sü reç nihailenmiş değil” sözleriyle değerlendirdi. Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE), Arap Ligi dönem başkanlığı görevini Bahreyn’e devrettiği oturumda Güney Sudan, Güney Afrika, Malta ve Türkiye ofislerinin kapatılması ile ilgili tasarı kabul edildi. Avrupa ve BM Güvenlik Konseyi üyelerindeki temsilciliklerin ise sürdürülmesi benimsendi. l DUYGU GÜVENÇ/ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle