19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 10 Mart 2016 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: SERPİL ÜNAY Yurttaş yolsuzlukyCoaelrzstauırszıılzyuloığkru algısında da kutuplaştı Şeffaflık Derneği’ne göre halk, yolsuzluk algısında da kutuplaştı. AKP’lilerin yüzde 13’ü yolsuzluğun arttığına inanırken CHP, MHP, HDP seçmenlerinde bu oran yüzde 7080’lerde Toplumda kutuplaşmanın giderek derinleştiği bu dönemde yolsuzluğa bakışta da ik 19’u da aynı kalacağını düşünüyor. AKP’liye vız gelir tidar partisi ile muhalefet AKP seçmenlerinin yüz partisi seçmenlerinde derin ŞEHRİBAN de 55’i, yolsuzlukların oy görüş ayrılıkları var. KIRAÇ tercihlerinin kesinlikle et Türkiye’de halkın yüz kilemeyeceğini söylerken, de 55’i yolsuzluğun son 2 yılda CHP ve HDP’li seçmenlerin yüz arttığını düşünüyor. CHP seçme de 60’ı MHP’lilerin de yüzde 51’i ninin yüzde 80’i, MHP seçmeni yolsuzluk iddialarının oy tercihle nin yüzde 72 ve HDP seçmenin rini kesinlikle etkileyeceğini ifa de 78’i son 2 yılda Türkiye’de yol de ediyor. Şeffaflık Derneği’nin suzluğun arttığını düşünürken raporuna göre eğitim düzeyi ve AKP seçmenlerinin yalnızca yüz yolsuzluk arasında da önem de 13’ü yolsuzlukta artış olduğu li bir ilişki bulunuyor. Yükseköğ nu düşünüyor. AKP seçmeninin retim mezunları diğerlerine göre yüzde 46’sı, yolsuzluğun son 2 Türkiye’de son 2 yılda yolsuzlu yıl içinde azaldığını ifade ediyor. ğun arttığına daha fazla inanıyor. CHP’de azaldığını düşünenlerin Aynı kesim içinde yolsuzlukların oranı yüzde 5, HDP’de yüzde 9 ve oy tercihlerini etkileyeceğini söy MHP’de ise yüzde 12. AKP seçme leyen yüzde 74’lük bir oran var ninin yarısı, yolsuzluğun önümüz ken bu, ilkokul ve altı eğitim sevi deki yıllarda azalmaya devam ede yesinde yüzde 49’a düşüyor. ceğini düşünürken bu oran CHP seçmeninde yüzde 10, HDP seçme En çok belediyelerde ninde yüzde 29, MHP seçmeninde Yolsuzluğun en çok görüldüğü ise yüzde 15 olarak ölçüldü. kurumlar arasında ise yerel yö Çabalar etkisiz netimler, siyasi partiler, medya ve TBMM yer alıyor. Halkın yarı AKP seçmenlerinin yüzde sı, bu kurumlarda yolsuzluk ol 79’u hükümetin yolsuzlukla mü duğuna inanıyor. En çok yolsuz cadele çabalarını etkili bulur luk olduğuna inanılan kamu iş ve ken CHP’li seçmenlerin yüzde işlemleri kamu ihaleleri, imar iş 73’ü HDP’lilerin yüzde 77’si ve lemleri, gümrük/dış ticaret işlem MHP’lilerin de yüzde 63’ü hükü leri ve vergi işlemleri. Araştır metin yolsuzlukla mücadele çaba maya katılan yurttaşların birebir larını etkisiz görüyor. usulsüz ödeme yapmak veya he Uluslararası Şeffaflık Derneği, diye vermek zorunda kaldığı ku Türkiye’de yolsuzluk algısını ölç rumların başında ise şunlar geli tüğü “Türkiye’de Yolsuzluk: Ne yor: Eğitim kurumları, imar işlem den? Nasıl? Nerede?” raporunu leri, belediyeler ve tapu daireleri. yayımladı. Türkiye’nin tüm bölge Ancak katılımcıların yüzde 71’i, lerinden 2 bin kişi ile görüşülerek yapmak zorunda kaldıkları usul hazırlanan rapora göre katılımcı süz ödemeleri şikâyet etmiyor. ların yüzde 39’u hükümetin yol Şikâyet etmemenin en büyük suzlukla mücadele çabalarını ye iki gerekçesi ise yasal şikâyetin tersiz buluyor. Katılımcıların yüz bir faydası olmayacağına inan de 30’u gelecek 2 yılda Türkiye’de mak ve şikâyette bulunma du yolsuzluğun çok artacağını, yüz rumunda olumsuz bir tepki al de 11’i biraz artacağını ve yüzde maktan çekinmek. Siyasi etik yasası şart Şeffaflık Derneği’nin raporuna göre AKP seçmenlerinin yüzde 52’si dokunulmazlıklar ve cezasız kalmanın yolsuzluğa yol açtığını düşünürken bu oran CHP seçmeninde yüzde 74, MHP’de yüzde 81 ve HDP seçmeninde ise yüzde 54’e çıkıyor. “Cezasızlık kültürünün ve yolsuzluğun genç kuşak içinde kabullenilmiş olması, gençleri şekillendiren sosyopolitik kültür ve eğitim sistemi adına düşündürücüdür” ifadelerinin yer aldığı raporda “Yaşanan güven bunalımının ve umutsuzluğun kısa vadede aşılması için atılması gereken adımların başında bir siyasi etik yasasının hayata geçirilmesi gelmektedir” önerisine yer verildi. Araştırmaya göre halk, yolsuzluğun nedenleri arasında ayrıca “Toplumsal bilinç eksikliği. Yolsuzluğu denetleyen ve önleyen kurumların yetersiz olması”nı da sıraladı. Esas haram enflasyondur İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Özince, asıl enflasyon lobisi ile uğraşılması gerektiğini söyledi. Özince, Rusya’da iştahlarının kaçtığını anlattı Akaryakıta toplu zam Ham petrol fiyatları 40 doları geçince akaryakıt ürünlerine toplu olarak zam yapıldı. Benzine 8, motorine 8, gaz yağına 6 siyah ürünlere (fuel oil, asfalt) 7 kuruş zam geldi. Zamlı fiyatlar bu gece yarısından itibaren devreye girdi. Zamla benzinin litre fiyatı İstanbul’da 4.15 liradan 4.23 liraya İzmir’de 4.17 liradan 4.25 liraya Ankara’da 4.19 liradan 4.28 liraya yükseldi. Motorinin litre fiyatı ise İstanbul’da 3.47 liradan 3.55 liraya İzmir’de 3.50 liradan 3.58 liraya Ankara’da 3.55 liradan 3.63 liraya çıktı. l Ekonomi Servisi İflas erteleme kaos yaratacak Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanı Tarkan Kadooğlu, “Karşılıksız çek ve iflas ertelemede yaşanan artışı, ülke ekonomisini kaosa sürükleyebilir” dedi. Türk ekonomisinin can damarı KOBİ’lerin karşılıksız çek ve iflas erteleme süreçleriyle boğuştuğunu belirten Kadooğlu, bankalar, KOBİ’ler, denetleyici kurumlar ve sivil toplum kuruluşlarının acilen bir araya gelmesi çağrısı yaptı. Kadooğlu, karşılıksız çıkan çek miktarlarında son 4 yılda yüzde 50’lere varan bir artış yaşandığını anlattı. l Ekonomi Servisi Garanti Bankası Genel Müdürü Fuat Erbil, 4.2 milyon aktif dijital müşterilerinin olduğunu söyledi. Erbil: Acı çektirmek bankacıların fıtratında Garanti Bankası Genel Müdürü Fuat Erbil, finans sektörünün genel olarak müşteriler tarafından pek sevilmediğine dikkat çekti. “Acı çektirmek bankacılığın fıtratında var. Bunu minimuma indirmeyi dijitalleşme ile yapmaya çalışıyoruz” diyen Erbil, bekleme sürelerinin online kanal ile en aza indirildiğini söyledi. Vodafone Türkiye sponsorluğunda düzenlenen ‘CEO Clup’ toplantısı’nda konuşan Erbil, banka olarak 4.2 milyon aktif dijital müşterileri oldu ğunu ve bunun 2.7 milyonunun mobilden hizmet aldığını kaydederek, bunların 1.6 milyonunun ‘cep telefonu’ kanalından başka hiçbir kanal kullanmadığnı ifade etti. Migros Genel Müdürü Özgür Tort da, yaklaşık 18 yıldır online kanal üzerinden çalışmalar yaptıklarını ve müşterilerin mobilin pratik dünyasına ulaştığını kaydederek, “Artık tüketici mobil pratikliği yakalamış durumda, bununla mutlaka barışık olmamız ve şiddetle kucaklamamız lazım” diye konuştu. SEVİNÇ ALTUNKAYA İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, “Bana göre esas haram olması gereken enflasyondur. Türkiye’de faiz, enflasyonun pek az üstündedir. Türk halkının önce enflasyon lobisinin hakkından gelmesi gerekir” dedi. Özince, Türk Ticaret Bankası Munzam Sosyal Güvenlik Emeklilik ve Yardım Sandığı Vakfı’nın Türk Ticaret Bankası’nın (Türkbank) 103’üncü yıldönümü dolayısıyla düzenlediği sempozyumda konuştu. Özince, “Bankacılıkta kârlılık 2000’li yıllar itibarıyla sürekli düştü. 2015’te kârlılık sadece yüzde 6 oranında yükseldi. 2015 yılı itibarıyla bankalar kârlılığını enflasyon kadar arttıramadı. Bana göre esas haram olması gereken enflasyondur. Türkiye’de faiz, enflasyonun pek az üstündedir. Türk halkının önce enflasyon lobisinin hakkından gelmesi gerekir. Dünya deflasyonist bir sürece geçmişken biz Türkiye’de enflasyonla dolayısıyla faizle uğraşmak zorunda kalıyoruz” diye konuştu. Rusya’da iştah kaçtı Bankacılığın kamu ve özel olmak üzere Türk sermayedarlara ait olması önemine vurgu yapan Özince, “İş Bankası olarak Rusya’da 15 şubeli bankamız var. Çok ümitvar değiliz. Sürekli orada birtakım tacizlere uğruyoruz. Rusya’da iştahımız kaçtı” ifadesini kullandı. Türkbank’ta olduğu gi bi İş Bankası’nda da en büyük hissedarın, çalışanlar ve emekliler olduğunu belirten Özince şunları kaydetti: “Osmanlı Devleti çökerken mali yönden de çöktü. Müslüman halklar bu çöküş döneminde bir banka kuruyor. O dönemde banka kurulması ciddi bir iştir. Bankacılık faaliyeti siyasi, sosyal ve ulusal devlet politikasıyla yönetilmek durumundadır. Devlet olarak imtiyaz veriyorsunuz. İzmir İktisat Kongresi’nde de özel banka kurma çabalarını görüyoruz. O günlerde bu işlere kalkışanlar ulusal kurtarıcılardır.” Bank Asya’ya talip var Türk Ticaret Bankası Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Bank Asya Genel Müdürü Abdullah Güzeldülger, Bank Asya’ya körfez bölgesinden talipler olduğunu, önümüzdeki günlerde kamu tarafından da birtakım gelişmelerin olabileceğini söyledi. Güzeldülger, “Bank Asya, Türk Ticaret Bankası ve Adabank’ın da ekonomiye kazandırılması gerekiyor. Bu tamamen arz ve taleple gerçekleştirilecektir” dedi l Ekonomi Servisi Ersin Özince ekonomi 9 Peki ya sonra... “Sanırım bir dönem, daha bir süre yakıp, yıkacak olsa bile kapanıyor” saptamasını yaparak, “Peki ya sonra?” diye sormuştum. Çünkü siyasal İslamın AKP eliyle iktidara yükselmesinin, kendi iktidar ve toplum anlayışını uygulamaya koymasının sonuçlarından salt Erdoğan’ı sorumlu tutmak, temelde yatan İslamcı dinamikleri gizlemekten, siyasal İslamın farklı bir liderlik yapısıyla “kazanımlarını” konsolide ederek projesini uygulamaya devam etmesine yardımcı olmaktan öte bir işe yaramayacaktır. Bir Anglosakson deyimi “Beni bir kez aldatırsan sana ayıp, iki kez aldatırsan bana” der. İkinci kez “yararlı salak” durumuna düşmemek için çok dikkatli olmak gerekiyor. Bazı anımsatmalar Siyasal İslamın 1990’larda hızlanan uzun yürüyüşünün önü 28 Şubat’ta asker eliyle açıldıktan sonra, AKP, hükümete geldiğinde önünde duran ilk hedef devleti yöneten, “devletten sorumlu sınıflar” oldu; bunların direnişinin kırılması ya da tasfiye edilmesi gerekiyordu. İkinci adımda, bu “ulusal projeye” sadık, çoğunlukla, Aydınlanma geleneğinin otoriterbürokratik yanının ürünü kadroyu üreten yapılar, örneğin eğitim sistemi de dönüştürülmeliydi. Bu çok bilinen bir süreç; yalnızca kadrolaşma, telefon dinleme, teşhir, yıldırma, susturma, yandaş medya yaratma, uydurma kanıtlarla tasfiye gibi olguları anımsatmakla yetineceğim. Bu dönüştürme, yıldırma, susturma, tasfiye siyasal İslamın bugün birbiriyle savaşmakta olan her iki kanadının işbirliğiyle, özellikle Cemaat’in sunduğu araçlarla gerçekleştirildi. Başlangıçta, Zaman gazetesinin “birbirimizi dinleyelim” kampanyasıyla Siyasal İslam kendine toplumda yeni bir konuşma alanı açtı. İki farklı “hakikat rejiminin” karşı karşıya olduğunun, bu “birbirimizi dinleme” fantezisinin aslında Siyasal İslamın düşüncelerinin yayılmasının, laik toplumda getirdiği ağrıları katlanılır kılmaya hizmet ettiğini ne yazık ki kimlik siyasetinden gözleri kamaşmış liberal entelijensiya göremedi, kendini, bu “yavaş intihar” sürecine teslim etti. Tasfiye sürecinin pratik acı sonuçlarını da, liberal entelektüeller, gazete köşelerinde TV kanallarında, “Askeri vesayete/darbeye karşı mücadele”, “Demokratikleştirme”, “Kürt sorununu çözmememizi engelliyorlar”, “Bu ülkede Müslümanlara baskı yapılıyor” söylemli şekerle kapladı. 13 yıllık AKP dönemi boyunca, ilk yıllarından bu yana “demokratikleşme”, “Kürt sorununu çözme” savlarının içinin ne kadar boş olduğunu biteviye işlemiş olduğum için bu konulara girmeyeceğim. Ama “Askeri vesayet” savı biraz farklı. ‘Askeri vesayet’ filan... “Vesayet” liberal söyleme ait idealist bir kavram. Örneğin “askeri vesayet” kavramını benimsediğimizde, ordunun karşımıza, toplumsal formasyonun içindeki egemen sermaye birikim ilişkilerinden, bu ilişkilerin sınıflarının matrisinin ürettiği güç (bağımlı bir ülke için daha da önemlisi) ilişkilerinden, bu ilişkilerin uluslararası jeopolitik mimariyle (NATO – AB vb.) hegemonya ilişkileriyle bağlantısından bağımsız, özgün aklı, iradesi olan, adeta antropomorfize edilmiş, canı ne isterse onu yapabilen bir özne olarak çıktığını görürüz. Bu idealist anlayışı, maddeci bir bakışla, orduyu yerli yerine, “yapısal belirleyicilik” ilişkileri içine koyacak biçimde düzelttiğimizde, AKP’nin “askeri vesayeti” kırdığını değil, “askeri vesayet” çoktan “kırıldığı” için devletten sorumlu sınıfları değiştirirken, tasfiye ederken orduda da belli bir tasfiye sürecini gerçekleştirebildiğini görebiliriz. Ordu üst kademesinin de dünya, toplum, siyaset anlayışları, eğitimleri, pratikleri, olanları anlamaya uygun olmadığından, güçlerinin iç ve dış kaynaklarının çoktan kuruduğunu görememiş olması da Siyasal İslamın özellikle Cemaat’in işini kolaylaştırmıştır. Bitirirken, son bir anımsatma yapmak istiyorum. Zaman gazetesine yapılan saldırı “susturma” sürecinin bir parçasıdır, gazeteye ve çalışanlarına yönelik saldırıları mahkum etmek gerekir. Ancak Zaman gazetesinin, temsil ettiği akımın da “Hoca efendinin” “vesayeti”(?!) altında işlediğini, bugüne gelişin iki sorumlusundan biri olduğunu da akılda tutmak gerekir. Suudi Arabistan borç arıyor Ucuz petrol fiyatları nedeniyle 100 milyar dolarlık rekor bütçe açığı veren Suudi Arabistan çareyi banka kredisinde arıyor. Geçen yıl 100 milyar dolarlık rekor bütçe açığı veren Suudi Arabistan hükümeti bankalardan milyarlarca dolarlık kredi almayı düşünüyor. Reuters’ın haberine göre konuya yakın kaynaklar krallık yönetiminin yıllar sonra ilk kez bir finansal kurumdan kredi almak zorunda kaldığını duyurdu. Düşük petrol fiyatlarının yol açtığı rekor bütçe açığını kapatmak için Riyad yönetimi bankalardan 68 milyar ABD Doları cinsinden 5 yıllık kredi seçeneklerini sunmasını istedi. Uluslarararsı Para Fonu (IMF) gelirinin neredeyse yüzde 100’ünü petrolden elde eden Suudi Arabistan’ın 5 yıl içinde iflas edebileceği tahmininde bulunmuştu. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle