24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 5 Şubat 2016 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ haber 7 ŞEHİT NİŞANLISINI TOPRAĞA VERDİ BENİM DÜĞÜNÜMÜ YAPIN 1 polis ve 1 asker şehit Cizre’nin Sur Mahallesi’nde PKK’lilerle çıkan çatışmada özel harekât polisi Uğur Uğur Kutku Kutku şehit oldu. Şehit polisin sosyal medyada en son “Sessiz olun, polisler şehit oluyor” Nebi Arslan yazılı görsece it şeh ve li nazelerinin fotoğrafını pay laşıp “Aslında seçimin tek şkaybedeni” yazılı not dü r’ın akı arb Diy . tüğü görüldü ar Sur ilçesinde geçen paz a yar a nd syo era op günü Çalanan Jandarma Uzman vuş 25 yaşındaki Nebi Ars lan dün şehit oldu. iyarbakır’ın Sur ilçesinde hendek ve barikatların kaldırılması için düzenlenen operasyonlarda şehit olan 2 asker ve 1 polis, dün düzenlenen törenlerle toprağa verildi. ZONGULDAK: 24 yaşındaki Jandarma Uzman Çavuş Göksal Cin için dün Zonguldak’ta tören düzenlendi. Şehidin 2 ay önce nişanlandığı Büşra Aslan, tabuta sarılıp, “Bizim hayallerimiz vardı. Benim düğünümü yapın. Açın bana gösterin. Ben onun öldüğüne inanmıyorum” GÖKSAL CİN diyerek ağladı. Gözyaşları dinmeyen Büşra Aslan “Gelince düğün yapacaktık. 5 bin lirası olsaydı bunlar olmazdı. 5 bin lira alsın diye mi bu sıkıntılar? Borcu var diye mi” diyerek feryat etti. Büşra Aslan, nişanlısını son kez görmek istediğini söyledi. Bunun üzerine açılan tabutta nişanlısına son kez bakan Büşra Aslan, baygınlık geçirdi. D Tükenmeyen Aşkın Serüveni ürkiye tarihi bir anlamda yenilgiyi hazmedemeyen, pasif destek açısından güçlü, siyasal olarak Cumhuriyet’e mağlup İslamcının uzun savaşının tarihidir. 1949’larda isyan noktasına gelen İslamcı kalkışmaya Fatih Yaşlı’nın tanımıyla “Cumhuriyet’in uzun intiharı” da (AKP, Cemaat, SünniUlus; Yordam Kitap) denilebilir. İnişli çıkışlı bu süreç AKP iktidarı ile birlikte tamamlanmış görünüyor. Pasif destek ile siyaset arasındaki makas büyük ölçüde kapanmış durumdadır. HHH Büyük ölçüde diyoruz; çünkü İslamcı iktidar, hâlâ toplumun ancak yarısından destek buluyor. Ama direnenleri sindireceğine, baskıyı, zoru etkin bir şekilde kullanarak rejimini stabil hale getireceğine inanmaktadır. Önünde büyük, içinden çıkılmaz sorunlar, zorluklar olsa da, gerek muhalefetin dağınıklığı, gerekse büyük bir yenilgiyi yaşayan, Ortadoğu ile ilgili hesapları tutmayan, krizi atlatamayan Batı’nın çaresizliği, alternatifsizliği iktidarı şimdilik güçlü kılıyor. HHH Peki, AKP’de cisimleşen İslamcı, baskıcı iktidar bu güce nasıl ulaştı? Cumhuriyetçi laik rejim nasıl yenildi? Aslında İslamcı ayaklanmanın ilk Meclis’ten bu yana hiç pes etmediğini, “devleti” ele geçiremese de siyasi olarak varlığını hep sürdürdüğünü söylemek gerek. Cumhuriyet’in yönünü Batı’ya çevirmiş, aydınlanmadan etkilenmiş kadrolarının kurduğu “devletçi” rejimi yenilgiye uğratmak kolay değildi. İç ve dış koşulların bir şekilde çakışması gerekiyordu. Bu neo liberal ekonominin ideolojik egemenliği, enerji kaynakları üzerinde tam denetimi sağlama derdine düşmüş Batı’nın bölgeye saldırması ile mümkün hale geldi. HHH Kolay olmadı. Bunun için Cemaat eliyle kotarılacak operasyonlara, etkili bir “entelektüel desteğe” gereksinim vardı. Liberallerimiz bu görevi seve seve üstlendiler. Sovyetler’in dağılması ile birlikte zincirlerinden, solun “ideolojik baskısından” kurtulan liberaller heybelerinde sakladıkları Kemalist rejime, özellikle laikliğe karşı argümanlarını bir bir ortaya döktüler. Postmodern avanaklığın tüm tezleri, teknolojik gelişmenin bilimin yerini aldığına, artık işçi sınıfından, sosyalizmden söz edilemeyeceğine dair “tarihin sonu” masalları, Silivri’nin desteği, muhafazakârların alkışları arasında TV ekranlarında, gazete köşelerinde boy gösterdi. Çok etkili olduklarını teslim etmek gerek. HHH Şimdi İslamcılar iktidarlarının nihayet stabil, yıkılmaz olduğu kanısındadırlar. Entelektüel desteğe gereksinimlerinin kalmadığını düşünüyorlar. Ne yapacak boşta kalmış liberal? O şimdi ortaklıktan atılmış Cemaat cephesinin yedeğine koşmaktan başka bir yol bulamıyor. Tezi, İslamcılığın ideolojik olarak kendini yenileyemediği, bu açığın ancak liberallerle kapatılabileceğidir. İktidarla kapışmak, Cemaat’le dayanışmak en iyisi, “zamanın ruhuna” en uygun olanıdır. Cemaatçi “entel” bu desteği bıyık altından gülerek, sevinçle kabul ediyor. Çünkü aralarında derin ideolojik farklar olmasa da şimdilik iktidarın baskısı, takibi altındadır; “özgürlükçülüğe” soyunabilir, temel ideolojik tezlerini “mazlum hoca” kılıfı altında gizleyebilir. Peki, bizim kibirli liberal bu kadar saf olabilir mi? Olabilir; çünkü o, kamerayı, beyaz ekranı, gazete köşesini, kredisi düşmüş olsa da “serbest” sandığı piyasayı çok ama çok seviyor. T RECEP ASLAN MERSİN: Sur’da şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Recep Aslan için Muğdat Camii’nde cenaze töreni düzenlendi. Şehidin 3 aylık eşi Sevgi Aslan, tabuta son kez dokunup gözyaşı döktü. Anne Sultan Aslan Kürtçe ağıtlar yaktı. Sevgi Aslan eşini “Gurur duyuyorum şehidimle” diyerek uğurladı. Annesi Kürtçe ağıtlar yaktı 3 oğlunu okutuyordu M. BÜYÜKPOYRAZ ANKARA: Sur’da şehit olan özel harekât polisi 53 yaşındaki Mustafa Büyükpoyraz Mersin’de toprağa verildi. 3 erkek çocuk babası 53 yaşındaki Mustafa Büyükpoyraz’ın emekliliğini hak etmesine rağmen çocuklarını okutmak için emekliliğini istemediği öğrenildi. Şehit, Hasanoğalan Mezarlığı’nda toprağa verildi. Türkiye’ye: Ses çıkarın HDP lideri Demirtaş, Cizre için her akşam 19.00’da eylem çağrısında bulundu MAHMUT ORAL Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Cizre’de bir bodrumda günlerdir haber alınamayan yaralıların durumuyla ilgili olarak Mardin’de düzenlediği basın toplantısında her akşam saat 19.00’da ses çıkarma eylemi yapılması çağrısında bulundu. Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Ahmet Türk ile TTB ve SES üyesi gönüllü sağlık emekçilerinin de katıldığı toplantıda konuşan Demirtaş, yaralıların alınması için Mardin ve Ankara’da temaslarda bulunduklarını belirterek “Bu görüşmelerin neticesinde 3 ambulansın söz konusu binanın bulunduğu sokağa bakan ana caddede bekletildiği bilgisi aldık. 3 ambulansın beklediği sırada top sesleri ve silah sesleri duyulmaya başlanıyor. Artık net olarak bilinen bir şey var, o da hükümet, Cizre’deki operasyonun yüzde 99’unun tamamlandığı, yüzde 1’lik bir bölümün kaldığını açıkladı. Sokağa çıkma yasağını kendisi de gereksiz bulmasına rağmen uzatılıyor. Ambulansların girişine de keyfi olarak engel olmak için çatışma mizanseni oluşturuluyor ve bunun üzerinden bu binada neler olup bittiğini öğrenmemek için ellerinden geleni sergileyen bir tavırla karşılaşıyoruz” dedi. Halka Cizre ve Sur’da yaşananlara karşı sesini yükseltme çağrısı yapan Demirtaş, “Akşamları balkonlarda, pencerelerde ve araçlarda ses çıkarma, zulme karşı ses verme eylemine çağırıyoruz. Her akşam saat 19.00’da zulme karşı ses çıkarın. Barışa büyük bir ses çıkarsa, Ankara bu sese kulak tıkayamayacaktır. Her akşam giderek büyümeli. Savaş politikasını bize dayatanlara karşı sesimizin ne kadar büyük olduğunu göstermeliyiz. İstanbul’dan Avrupa’ya, Hakkâri’den Kars’a kadar ‘Ben de barış istiyorum, ben de bu zulme karşı sessiz kalmıyorum’ diyen herkes ses çıkarmalıdır. Bu da bu akşam başlayacak barış eylemi ile görünür olacaktır” dedi. HDP İstanbul’da ses çıkarana gözaltı! HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın çağrısının ardından birçok ilde ses çıkarma eylemleri gerçekleştirildi. İstanbul’da saat 19.00’da Taksim Galatasaray’da toplanan bir grup “Cizre’deki vahşeti durdurun, yaralıları kurtarın” dövizleri açarak ses çıkarma eylemi yaptı. Plastik mermi ve gaz kullanarak grubu dağıtan polis 15 kişiyi gözaltına aldı. Müdahale sırasında Evrensel gazetesi muhabiri Ercan Kılıç plastik mermi isabet etmesi sonucu yaralandı. Barış Bloku üyesi bir grup da Ankara’da Kızılay Yüksel Caddesi’nde bir araya gelerek eylem yaptı. Diyarbakır’ın birçok semtinde yurttaşlar evlerinin balkonlarından tencere ve tava çaldı. Seyir halindeki araçlar da korna çalarak eyleme destek verdi. Koşuyolu ve Bağlar civarında ses çıkarma eylemine katılan mahallelere polis tarafından gaz bombaları atıldı. Çok sayıda kişi gazdan etkilendi. Zulme karşı ses çıkarın HDP, BM’den yanıt bekliyor Şırnak Cizre Cudi mahallesinde 23 Ocak’tan bu yana bir evin bodrum katından yardım bekleyenler için BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’ne başvuran HDP yanıt bekliyor. Cizre’ye heyet gönderilmesi isteğiyle yaptıkları başvuruyla ilgili henüz kendilerine resmi bir yanıt verilmediğini açıklayan Faysal Sarıyıldız, “BM’nin bir an önce heyet gönderip yaşananları görmesi gerekir” dedi. lYurt Haberleri Ambulanslar yine boş döndü SELİN GÖRGÜNER Cizre’de bulunan HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, HDP’nin hükümet ile yaptığı görüşmelerin ardından dün bir kez daha bölgeye ambu lansların gönderildiğini belirterek “Ambulansların oraya gitmesinin ardından yine kızıl kıyamet koptu. 34 saatlik bekleyişin ardından ambulanslar yine yaralıları alamadan boş döndü” dedi. Senin kameran benim silahımdan tehlikeli zel tim çekim yapan gazeteciyi durdurdu. “Gel bakalım böyle” deyip bir duvarın dibine çekti. “Tedirgin görünüyorsun” dedi gazeteciye. “Nasıl tedirgin olmayayım” diye yanıt verdi gazeteci: “Üstün cephanelik gibi. Her tarafında el bombası, elinde de kocaman bir silah var.” Polis sert sert baktı, gözlerini kameraya dikti ve “Senin kameran benim silahımdan daha tehlikeli” diye konuştu. Diyarbakır’da yaşanan bu olay tek başına bölgedeki durumu tüm çıplaklığıyla sergiliyor. Türkiye gerçeği görmesin, duymasın, bilmesin... Yazanlar, gösterenler yok mu? Elbette var. İşte onların da başı beladan kurtulmuyor. Gözaltılar ve tehditler Diyarbakır’daki gazeteciler için olağan hale gelmiş. Ama anlattıkları öyle resmi gözaltılar değil. Yüzleri maskeli, sivil kıyafetli, anlatan gazetecilerin deyişiyle “sadece ellerindeki silahın resmi olduğu” kişiler tarafından yapılan “korsan gözaltı”lar. Boş bir binanın içinde atılan dayaklar ve ölüm tehditleri. Yine de çok fazla anlatmak istemiyorlar. “İnsanlar öldürülürken bizim yaşadıklarımız önemsiz” duygusu hâkim. Bölge halkı gibi gazeteciler de umutsuz ve kırgın. Onları en çok yaralayan şeyi bir cümlede özetliyorlar: Burada olan burada kalıyor. Yandaş medyaya da bir mesajları var: Attığınız nefret başlığının faturasını burada biz ödüyoruz. Ö D HDP’LİLERE FEZLEKE iyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 26 Aralık 2015’te gerçekleştirilen Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Olağanüstü Genel Kurulu’ndaki özyönetim ilanlarına ilişkin yaptıkları konuşma nedeniyle HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, DTK Eş Başkanı Selma Irmak, HDP Milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Ertuğrul Kürkçü hakkında “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek” ve “Silahlı terör örgütüne üye olmak” suçlamasıyla fezleke hazırladı. Fezlekede dokunulmazlıkların kaldırılması talebinde bulunuldu. Haber Nöbeti’nin ikinci gününde meslektaşlarımızın sahada neler yaşadığını da gözlerimizle gördük. Azadi televizyonuyla önceki gün yasağın kalktığı 9 mahalleyi görmek için Sur’a girdik. Sur’un ortasından geçen Gazi Caddesi’ne sıkı bir üst araması yapılmadan girmek imkânsız, tabii polislerin ahretlik sorularını da yanıtlayacaksınız. Cadde boyunca dizili zırhlı araçlar, meşhur siyah Ranger’lar, adım başı ellerinde otomatik silahlarıyla tam teçhizatlı özel harekât polisleri, mahalle başlarındaki demir bariyerlerinin yanında üzerine Türk bayrağı konulmuş siperler tam bir savaş görüntüsü sergiliyor. Yasak sözde kalkmış ama mahallelere giremiyorsunuz. Açık olduğu iddia edilen cadde boyunca dükkânların birçoğu kapalı. Etrafta dolaşan birkaç kişi var. Onlar da ya dükkânına bakmaya gelmiş ya da bir fırsatını bulur da evime gidebilir miyim diye bakınmaya. Tahir Elçi’nin vurulduğu Yenikapı Sokağı’nın köşesine vardığımızda açılan ateşle olduğumuz yerde duruyoruz. Bu bir uyarı atışıymış. Polisler “Gelmeyin, dönün” diye bağırıyor. Yasağın kalktığı söylenen caddede ilerleyemiyoruz. Ardından “Gelin bakayım siz buraya” diyen polislerle bir süre yaşadığımız tartışmayı uzun uzun anlatmayacağım bile. Dedim ya buralarda bu tür olaylar olağanlaşmış. Olağan olmayan ise “temizliğin” bitmek üzere olduğunu söyleyen hükümet yetkililerinin aksine yaşanan çatışmaların şiddeti. Savaş manzarasını peş peşe patlayan bomba sesleri, yükselen dumanlar ve caddeden geçen ambulanslar tamamlıyor. Esnaf ise kendi haline mi üzüleceğini yoksa Sur’da yaşayan halka mı üzüleceğini şaşırmış halde. Borç batağına saplandığını, cebindeki 11 lirayla iki çocuğuna nasıl bakacağını düşündüğünü söyleyen genç bir adam, “Ama en çok Sur’daki halka üzülüyorum. Tek suçumuz Kürt olmak. Artık uyuyamıyoruz bile. Her gece ağlıyorum” diyor. Tüm bu manzara ortasında hayvanseverlerin çatışmalarda yaralanan kedileri topladığına şahit olmak ise bambaşka bir duygu. Köpeklerin kaçtığını ama kedilerin kaçamadığını anlatıyorlar. Yüzü parçalanmış bir kediyi gösteriyorlar: “Buna muhtemelen şarapnel parçası gelmiş. Kurşun yarası olanları kurtaramıyoruz. Kurtardıklarımızı ise sahiplendirmeye çalışıyoruz.” Onları izleyen yaşlı bir adam mırıldanıyor: Keşke kedi olsaydım. Onlarla ilgilenen var hiç değilse. lDİYARBAKIR Yaralı polis hastanede tedavi altına alındı. İstanbul’da silahlı saldırı: 1 polis yaralı senyurt’ta kimliği belirsiz kişiler, saat 18.30 sıralarından polis aracına silahlı saldırı düzenledi. Saldırıda ekip otosunda bulunan polis memuru M.A.E. yaralandı. Ekip otosunun ön camında ve arkasında kurşun delikleri olduğu görüldü. Saldırganların yakalanması için bölgede helikopter destekli operasyon başlatıldı. Saldırının gerçekleştiği yerde boş mermi kovanları bulundu. E Cumhurbaşkanı şehit yakınıyla davalık oldu iirt’te şehit olan er Recep Beycur’un cenazesinde “Kardeşi kardeşe kırdırıyor. Sayın Cumhurbaşkanı bunu bilsin. Allah’tan hiç mi korkmuyor” diyen kuzeni Ömer Bulur hakkında “terör örgütünün propagandasını yapmak” ve “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlamalarından açılan davalara Erzurum 2. Ağır Ceza’da devam edildi. Erdoğan’ın davaya müdahil olma talebi kabul edildi. S C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle