19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 29 Şubat 2016 10 haber EDİTÖR: CAN DOKER TASARIM: ZARİFE SELÇUK O hakaret edebilir, siz O’na edemezsiniz Saray’daki zat Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğundan bu yana “Cumhurbaşkanına hakaret” savcıları en çok meşgul eden suç oldu. Hatta kimi savcılar için bu adeta bir “meslek hobisi”ne dönüştü. Yalnız savcılar mı? Pek çok sulh ceza hâkimliğinde görevli yargıç da aynı hobiye kapılmış gibiler. Twitter’da, Facebook’ta, cep telefonunda silinmesi unutulmuş kısa mesajlarda, WhatsApp üstünden yürüyen geyik muhabbetlerinde bir cümle, hatta bazan bir kelime 13 yaşından 83 yaşına kadar bütün yurttaşların “Vay sen Cumhurbaşkanı’na hakaret ettin” suçlamasıyla önce polis merkezine alınıp ardından kodese tıkılması için yeterli sebep gibi. Danışmanlardan, avukatlardan, savcılardan bir koca ordu “Cumhurbaşkanı’na hakaret” avcılığından başka iş yapmaya vakit bulamaz durumda. Keza pek çok sulh ceza ya da asliye ceza mahkemesi “Cumhurbaşkanı’na hakaret” davalarına bakmaktan elindeki öteki dosyalara vakit ayıramaz halde... Cumhurbaşkanı’na hakaretten onlarca tutuklu var; aynı suçu işlediği iddiasıyla çalışkan savcıların hakkında soruşturma açtığı yüzlerce kişi var; binlerce de suç duyurusu... Kendi adıma, çocukluktan çıktıktan sonra yedi cumhurbaşkanı tanıdım. Hiçbiri hakkında bu kadar çok hakaret suçlaması yapılmadı; dava açılmadı. Peki, bu Cumhurbaşkanı’nda nasıl bir özellik var ki kendisi hakkında bu kadar hakaret davası açılıyor? Bu sorunun cevabını öncelikle o Zat’ın vermesi gerekir gibi geliyor bana? Kendi kendine “Yav acaba bende nasıl bir özellik ya da kusur ya da eksiklik ya da fazlalık var ki bu kadar kişi bana hakaret ediyor ya da ben söylediklerini hakaret sayıyorum” diye sorması gerekmez mi? HHH Yani Cumhurbaşkanı’na hakaret sayılacak ya da onun hakaret sayacağı sözler söyleyemezsiniz. Ayrıca bir ülkenin seçilmiş cumhurbaşkanına hakaret de edilmemelidir. Ancak bu durumun bir de tersi var. Bir ülkenin seçilmiş de olsa cumhurbaşkanı da kimseye hakaret etme hakkını ve yetkisini kendinde görmemelidir. Oysa... Oysa o istediklerine, istediği kadar hakaret ediyor ve oturduğu makamın koruyucu zırhı yüzünden ona karşı ceza davası açılamıyor. İstediği kişi ya da grup ya da kurumlar hakkında ağzına geleni söylemekte kendini bütünüyle özgür hissediyor. Sövüyor, sayıyor, hakaretin daniskasını savuruyor ve yasa gereği cezai ehliyeti yok... Buyrun size sadece akademisyenler bildirisi üstüne savurduğu hakaretlerden bir demet: “Ey aydın müsveddeleri! ... Siz karanlıksınız karanlık! Aydın falan değilsiniz! Sizler karanlıksınız ve cahilsiniz! ... Kendilerine ‘akademisyen’ diyen güruh...” Şimdi siz tutup “Cumhurbaşkanı müsveddesi... Sen karanlıksın karanlık... Cahilsin cahil...” filan diyebilir misiniz? Ayrıca edepli biriyseniz dememeniz gerekir... Ama edep medep umurunuzda değilse bile yine dememelisiniz, yoksa bazı savcılar pusuya yatmış sizin gibileri bekliyorlar... HHH Ya peki Anayasa Mahkemesi’nin Can Dündar ve Erdem Gül hakkındaki kararı için “Verdiği karara da uymuyorum, saygı da duymuyorum” deyişine ne demeli? Şimdi ben tutup, “Uysan ne yazar, uymasan ne yazar? Anayasadaki hukuk devleti ilkesini silemediğin sürece söylediklerin rüzgâra üfürülmüş yaveler, buza yazılmış yazılardan öte değer taşımaz” desem savcılar “şey” yaparlar mı acep? En iyisi demeyeyim. Neme gerek... Meclis’te arbedeERDOĞAN’IN SÖZLERİ SONRASI TAHLİYEYE SEVİNEN AKP’LİLER ÇARK ETTİ Can Dündar ve Erdem Gül’ün tahliyesinden memnun olduğunu açıklayan AKP’liler, Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşunca ağız değiştirdi. Genel Kurul’da tansiyon yükse Clince itişmeler yaşandı. umhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) “kararını tanımadığına” ilişkin sözleri Meclis Genel Kurulu’nda da tansiyonun yükselmesine neden oldu. Dündar ve Gül serbest kaldıktan sonra “karardan memnuniyet duyduğunu” ifade eden AKP’li milletvekilleri bir anda “çark” ederek, Erdoğan’ı “haklı” buldu. Muhalefet, Erdoğan’ı “mahkemelere talimat vermekle” eleştirip, “anayasaya uymaya” davet ederken, AKP’liler “kararın siyasiler tarafından eleştirilebilir olduğunu” savundu. Milletvekillerin sözlü atışmaları arbedeye dönüştü. Meclis Genel Kurulu’nda söz alan CHP’li Özgür Özel, Erdoğan’ı “mahkemelere talimat vermekle” eleştirdi. Bunun üzerine AKP’li Bülent Turan, Türkiye’de AYM’nin kararlarının da diğer mahkemelerin kararlarının da bütün siyasiler tarafından “eleştirilebilir” olduğunu savundu. Turan, Erdoğan’ın da “kararı eleştirdiğini” ve kendilerinin de bu eleştiriye katıldıklarını iddia edince, Özel, “Nasıl eleştiriyorsun? Memnuniyet duydun ya geçen gün” diye sordu. Turan da “AYM’nin son kararında yerel mahkemenin kararına âdeta atıfta bulunarak, onun yerine geçerek ceza hukukçusuymuş gibi davranmalarını eleştirdiğini” ileri sürdü. Özel, bu kez de “Tutukluluk hali devam mı etseydi” diye sordu. Turan ise “Bu Meclis’te, AYM’ye referandum sonucunda bunu veren AK Parti’dir. Çatlasanız da patlasanız da öyle” diyerek, AYM’nin yetkisini AKP’den aldığını savundu. Turan’a muhalefetten tepkiler ge Yarkadaş CHP’li Barış Yarkadaş ile AKP’li Mehmet Metiner’in tartışmasında araya giren vekiller kavgayı önledi. lince, Meclis Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, “Dündar ve Gül davasıyla ilgili Genel Kurul’da görüşme yapma ve beyan açıklama durumuna izin vermeyeceğini” söyledi. Bu kez muhalefet Bahçekapılı’ya tepki gösterdi. CHP’li Atilla Sertel ile HDP’li Paylan, “Cumhurbaşkanı’na serbest ama” tepkisini gösterdi. MHP’li Erkan Akçay da Bahçekapılı’dan söz istedi, ancak Bahçekapılı’nın “Bu konuyla ilgili mi” sorusu üzerine MHP’li Vural, “Önceden yazılı mı versek acaba” diye sordu. ‘Uymak zorundasın’ MHP’li Akçay, söz alarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “Eğer siz ‘AYM’nin kararına saygı duymuyorum ve uymuyorum’ derseniz, aslında siz kendinize de saygı duymadığınızı göstermiş olursunuz. Asgari tutarlılık... Siz bu anayasaya göre se çildiniz ve bu anayasaya uymak ve saygı duymak zorundasınız. Siz bu asgari saygıyı ve uymayı yapmazsanız, o zaman biz başkalarının hukuksuzluğundan, anarşiden, terörden nasıl şikâyet edeceğiz? Yani eline silahı alıp teröristler yol geçen hanına döndürmüş. Çukur kazanlara hak mı verdirecek?” dedi. Mahkemelere talimat HDP Grup Başkanvekili Çağlar da “AYM üyelerini darbeci olarak düşünüyorsanız o zaman onları da Abdullah Gül atamıştı bu darbe kime karşı yapıldı? Yoksa, AKP Hükümeti’nin kendi içerisinde, partinin kendi içerisinde bir çatlaklık mı söz konusu?” diye sordu. Demirel, Erdoğan’ın mahkemelere baskı yaptığını kaydetti. HDP’li İdris Baluken de 28 Şubat sürecini anımsatarak, “Erdoğan’ın hâlâ darbeci anlayışla mahkemelere talimat verdiğini” belirtti. Söz alan AKP Grup Başkanvekili İlknur İnceöz ise “Erdoğan’ın açıklamalarının haklı olduğunu” savunarak, Erdoğan’a aynen katıldığını söyledi. İn Metiner Özel ceöz, yerel mahkeme kararını vermeden AYM’nin bu konuda karar vermesini savunmanın “darbeci zihniyet” olduğunu söyleyince, Genel Kurul’da tansiyon bir anda yükseldi. CHP’li Barış Yarkadaş, İnceöz’e “Darbeseversiniz” diye seslendi. Yarkadaş, Erdoğan’ın “28 Şubat 2016’da anayasal darbe yaptığını” kaydederek, AKP’lilere “Milletin vekili olun, Saray’ın vekili olmayın” dedi. Bu sözlerin ardından Yarkadaş ile AKP’li Yılmaz Tunç arasında tartışma başladı. Tunç, Yarkadaş’a, “Sus, otur yerine” diye bağırırken, Yarkadaş “Sen bana ne yapacağımı söyleyemezsin” yanıtını verdi. Genel Kurul sıralarında oturan CHP ve AKP vekillerin sözlü atışmaları arbedeye dönüştü. CHP’li Barış Yarkadaş ile AKP Mehmet Metiner’in tartışmasında araya giren vekiller kavgayı önledi. Tartışmanın sürmesi üzerine TBMM Başkanvekili Bahçekapılı, oturuma ara verdi. 69GDYEEAZNMŞİZIİNŞDACHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat’ın ev sahipliği yaptığı etkinliğe yayın yönetmenimiz Can Dündar, oğlu Ege Dündar’la katıldı. ‘Faşizmin eline bir kere düşmeyeceksin’ CHP İstanbul İl Başkanlığı Deniz Gezmiş’in 69. doğum gününde “Delikanlım, iyi bak yıldızlara” adlı etkinlik düzenlendi. Gecede Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, “Direnmeyi birçoğumuz Deniz’lerden öğrendik. 68 kuşağının bize devrettiği direnç, ülke sevgisi, bağımsızlık özlemi hepimizin içinde yer edindi” dedi. Şişli Kent Kültür Merkezi’nde dün gerçekleştirilen etkinliğe CHP milletvekilleri Mahmut Tanal ve Sezgin Tanrıkulu, CHP’li Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü, CHP İl Başkanı Cemal Canpolat, Deniz Gezmiş’in ağabeyi Bora Gezmiş ve yazar Işık Öğütçü katıldı. Canpolat, “Bu ülkeyi bölmek isteyen iktidara karşı Denizler’in bıraktığı yerden mücadeleye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Can Dündar’ın hazırlamış olduğu “Delikanlım, İyi Bak Yıldızlara” belgeselinin izlenmesinin ardından konuşan Bora Gezmiş, “Dündar büyük bir özveri ile çalışıp bu belgeseli hazırladı. Ardından ‘Deniz Olunmalı’ diye bir yazı yazdı. Gerçekten de tehlikeli bir yazı yazdı. 92 gün yattı içerde. Aramıza hoşgeldin Can” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasını hatırlatarak sözlerine başlayan Dündar, “Cumhurbaşkanı bizim tahliyemizle alakalı, tahliyemizi değerlendiren bir konuşma yapmış, ‘tanımıyorum bu kararı’ demiş. Şöyle oldu, 26 Kasım günü biz içeri girdik. 2 gardiyan eşliğinde kalacağımız koğuşa bizi götürdüler. Üstümüzden kilitleyecek gardiyan. Dedi ki, ‘abi ne kadar sürer sence bu iş?’ Valla dedim, faşizmin eline bir kere düşmeyeceksin” ifadelerini kullandı. Deniz Gezmiş’i anlatan tiyatro oyunu ve şarkılarla program son buldu. Deniz Gezmiş ‘Ananasa saygı duymuyorum’ Erdoğan Fildişi Kıyısı’na gitti. Gitmeden önce havaalanında Anayasa Mahkemesi kararını saymadığını ve uymaycağını söyledi “Anayasa Mahkemesinin” ve “Erdoğan’dan Can Dündar’a“ başlıkları TT oldu. Paylaşımlar ilk 50 sıralamasına girdi. Tarihe not... 28 Şubat Muhtırası’nın yıldönümüydü Erdoğan: “Sıfatınız ne olursa olsun, bu hukuka uymak zorundasınız. Çünkü bu milletin huzurunu kaçırmaya kimsenin hakkı yok!” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle