20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 27 Şubat 2016 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: SERPİL ÜNAY Ev hayali kuranlara 15 bin TL tatlandırıcı İlk defa ev alacaklara devlet desteğinin esasları belirlendi. Evlerin 200 bin TL’den başladığı İstanbul’da 15 bin TL destek devede kulak kalacak. Dar gelirlinin ev alması hayal Kendine ait konutu olmayanların ilk ve tek konut satın alımlarına des tek olmak için açılacak konut he sabı ile devlet katkısına ilişkin esaslar belirlendi. Konut hesabı açıp asgari 3 yıl hesaba düzenli ödeme yapan Türk vatandaşları na, konut edinim ta rihindeki birikimin yüzde 20’sine kadar devlet katkısı öde necek. Devlet katkısı 15 ŞEHRİBAN bin lirayı geçemeye KIRAÇ cek. Söz konusu he sap, bankaların yur tiçi şubelerinde Türk Lirası cin sinden mevduat veya katılım fo nu hesabı olarak açılabilecek. Ka tılımcı birden fazla konut hesabı açtıramayacak. Kafalar karıştı Hesaba ödemeler aylık veya üç aylık olarak düzenli şekilde yapılacak, düzenli aylık ödemelere ilişkin alt sınır 250 lira, üst sınır 2 bin 500 lira olacak. İstanbul’da konut fiyatları 200 bin liradan başlarken 15 bin TL’lik devlet desteğinin ev sahibi olmak isteyen yurttaşların derdine derman olmayacağı ortada. “Konut Hesabı ve Devlet Katkısına Dair Yönetmelik” Resmi Gazete’de yayımlandı. Yönetmelik hem konut üreticilerini hem de yurttaşın kafasını karıştırdı. Bankalarda biriktirilecek hesaplarda faiz getirisinin olup olmayacağı belli değil. Çünkü yılda ortalama 1012 gibi faiz geliri elde edilebiliyor. Bu nedenle biriktirilen paranın mevcut mevduat faizlerinden faydalanabiliyor olması gerekiyor ki, bu durum banka ların inisiyatifine bırakılıyor. Yönetmelikte ikinci kafa karıştırıcı husus, 15 bin TL’lik desteğin şu andaki değeri mi yoksa 3 yıl sonraki değeri mi olacak? Bu konuda bir netlik söz konusu değil. Çünkü 15 bin TL 60 ay sonra enflasyon karşısında eriyecek ve bir değeri kalmayacak. 3 yıl sonra Yardımların konut alındıktan sonra yapılacağı söz konusu. Tapuya gidildiğinde eksik ödemeyi satıcı kabul etmeyecek. Yurttaşın buradaki farkı nereden bulacağı belli değil. En erken destek 3 yıl sonra yapılacağından etkisini 2019’dan önce göremeyeceğiz. Dolayısıyla sektörde şu an etkisi görülemeyecek. Kısa vadede çözüm olamayacağından, hemen konut alacaklara etkisi maalesef yok. Tutarlar, her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranı kadar artırılacak. Yönetmelik, 6 ay sonra yürürlüğe girecek. TSKB Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Makbule Yönel Maya, “Burada kritik olan kat mülkiyetli veya iskân belgesi almış yapıları kapsıyor olması. Türkiye’deki mevcut konut stoku içinde çoğunluğun dahil olmadığı bir kesişim kümesinden bahsediyoruz. İskân belgesi alınması ve binalarda kat mülkiyeti kurulmasını teşvik etmek amaçlı dahi dikkate alınacağını düşünüyorum” dedi. Ödeme planı nasıl olacak? 1 Konut hesabına ilişkin ödemeler, aylık veya üç aylık olarak düzenli ödeme şeklinde yapılacak. Şartların ihlali durumunda konut hesabına devlet katkısı ödenmeyecek ve hesap konut hesabı statüsünden çıkartılacak. 2 Katılımcının devlet katkısına hak kazanabilmesi için ‘7 Nisan 2015 itibarıyla tamamı kendi adına kayıtlı konut sahibi olmaması, konut edinim tarihine kadar asgari 3 yıl konut hesabına düzenli ödeme yapmış olması’ gerekiyor. 3 Katılımcının devlet katkısı almak için başvurduğu konut dışında 7 Nisan 2015’ten itibaren başka bir konut edinmemiş olması ve konut edinim tarihini müteakip 6 ay içerisinde gerekli belgeler ile konut hesabının bulunduğu bankaya başvurma gerekliliği de şartlar arasında yer alıyor. 4 Katılımcının eşinden ve birinci derece kan hısımlarından satın aldığı konutlara devlet katkısı ödenmeyecek. 5 Devlet katkısı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bütçesine bu amaçla konulan ödenekten karşılanacak ve hak sahibine konut hesabının bulunduğu banka aracılığıyla ödenecek. Büyükşehirlerde işe yaramaz Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği Başkanı Ömer Faruk Çelik, ‘Konut Hesabı ve Devlet Katkısına Dair Yönetmelik’le 15 bin TL’lik devlet katkısının 100150 bin TL ile ev sahibi olmak isteyenlere ufak bir tatlandırıcı olacağını söyledi. İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerde ev fiyatları yüksek olduğu için devlet desteğinin işe yaramayacağını vurgulayan Çelik, “Sosyal konut ihtiyacına belki cevap olur. Bu desteğin sektörü ateşleyecek boyutu olmayacak. 15 bin TL’nin şu andaki değer mi 60 ay sonraki değer üzerinden mi verileceği hususu netleşmeli” dedi. Altın Emlak Genel Müdürü Hakan Erilkun da, “Devlet desteğinden faydalana cakların tapu harcı ve banka masraflarından muaf olmaları gerekiyor. Bugün 200 bin TL’lik bir ev satın aldığınızda 8 bin TL tapu harcını alıcı ödüyor. Bankadan kredi çekilecekse, dosya masrafı, ipotek tesis ücreti ve ekspertiz masrafı gibi ek giderler söz konusu oluyor. Bu giderlerden de muaf tutularak ek destekler sağlanmalı” diye konuştu. Faiz sistemi hiç adil değil Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 20 yıllık bir halayin ürünü olarak tanımladığı Vakıf Katılım Bankası’nın açılışında yine faiz konusunda konuştu. “Bir Cumhurbaşkanı olarak söylenir mi, söylemek zorundayım. Faiz sistemi adil değildir ve acımasızdır. Eğer biz sıçrayacaksak, mesafe alacaksak özellikle acımasız olan bu sistemden ziyade gerçek manada, hakikaten bu katılım sektörüyle bir büyümenin içinde olmamız şart. Vakıf Katılım sayesinde, ecdadımızın bıraktığı vakıf eserlerinin daha fazla ihya edilecek, garip gurebaya daha fazla yardımın yolu açılacak” diyen Eroğan, cefayı reel sektörün çektiğini, sefayı ise bankaların sürdüğünü de belirtti. Erdoğan, Halkbankı da katılım konusunda yavaş davranmakla eleştirdi. l Ekonomi Servisi Ya satış ya tasfiye TMSF Başkanı Şakir Ercan Gül, Bank Asya’yı 29 Mayıs’a kadar öncelikle satmayı planladıklarını, satılmadığı takdirde ise tasfiye edeceklerini söyledi Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, 29 Mayıs’ta Bank Asya’nın TMSF’ye devredilmesine karar verdi. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Şakir Ercan Gül, “Mayıs sonu itibarıyla zannediyorlar ki Bank Asya tekrar hissedarlara dönecek. Böyle bir şey yok. Öncelikle satacağız. Diyelim ki satılamadı o zaman tasfiye edeceğiz. Tasfiye ne demek? Alacaklarını tahsil edip borçlarını ödeyeceğiz. Herhangi bir değer varsa da onu hissedarlara vereceğiz. 29 Mayıs akşamına kadar çözümlenemezse tasfiye edeceğiz” dedi. Satış için görüşmelerin yapıldığını, mevcut ortakların bir kısmı ile görüştüklerini, bir kısmının bunu kabul ettiğini bir kısmının da etmediğini dile getirdi. Bank Asya’nın kurulacak katılım bankalarına satışının da söz konusu olup olmayacağına yönelik olarak ise Gül, “Her şey olabilir” yanıtını verdi. Bank Asya, 17 Aralık 2013’te Gülen cemaatinin hükümeti polis ve yargı gibi kurumları ele geçirerek devirmeye teşebbüs ettiğini söyleyen dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan tarafından hedef gösterilmişti. Fethullah Gülen ise resmi web siteleri üzerinden, süreçle ilgisinin olduğu yönündeki iddiaları yalanlamıştı. Bu süreçten sonra bankanın finansal göstergeleri çok ciddi bir çöküş yaşamıştı. l Ekonomi Servisi ekonomi 9 Geciken hukuk... Can Dündar, Erdem Gül sonunda görebilecek, konuşabilecek, dokunabilecek yakınlıkta, bedenleriyle de aramızdalar. Sonuçta insan olmanın doğası gereği yüzler gülüyor, kucaklaşma sahneleri gözlerde saklanan sevinç gözyaşları üretiyor.. En çok gözlerim Erdem Gül’ün görüş mesafesinde oturan, gözlerini babalarından hiç ayırmayan çocuklarına takılıyor.. Küçüğü arada bir “Babacığım” diyerek uzaktan sevincini gösteremeden yapamıyor.. Gazete bahçesinden içeriye girdikleri dakikalarda, televizyonların canlı yayınında Cumhurbaşkanlığı sözcüsünün açıklamalarında, “Dündar ve Gül’e yönelik Anayasa Mahkemesi kararının tutuklu yargılamaya son verme içeriği ile sınırlı, asıl yargılamanın sürmekte olduğu vurgulaması ile..” suçlama, yargılama istencinde bir yaklaşım değişikliğinin olmadığının ilanı vardı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin karara ilişkin değerlendirmesinde ise Anayasa Mahkemesi kararı ile “Haberin casusluk değil, gazetecilik faaliyeti..” olduğu gerçeğinin, hukuken, üst yargı kararı ile, “AB insan hakları sözleşmesi kriterleri ile uyumlu olduğunun kanıtlandığının..” altı çiziliyordu.. Şeytanın ayrıntıda gizli olduğunu gösteren ince çizgi, dev çatışma, tam da bu kökten yaklaşım farklarından çıkmıyor mu? İnsan hakları, hukuk devleti, demokrasi, basın özgürlüğünün geçerli olduğu düzenler ile otoriterleşmenin, kuşkusuz farklı dozlarda, yöntemlerle egemen olduğu düzenlerin, sonuç uçurum işleyişlerini ortaya koyan da toplumların medyatik güdülenmesinde kullanılan algılatmadaki kirlilik, kavram kargaşası değil mi? Halkın gerçekleri öğrenme hakkını gasp etme aracı olarak kullanılabilen, otoritenin buyruğunda, denetiminde yargı düzeni, yargıçların var edilişleri, bağımsız yargılanma hakkını ortadan kaldıran koşullar en büyük sorunumuz değil mi? HHH Ulusal ve uluslararası meslek örgütlerimiz Türkiye’nin en üst yargı organının, AYM kararının “deliller tamamen gazetecilik faaliyeti” saptamasını, ülkemiz insan hakları, demokrasisi, hukuk devleti düzeni adına olumlu, sevinçle karşılarlarken, şu günler için geçerli olmak üzere benzer koşullarda 30 gazetecinin daha tutuklu yargılanmakta olduklarını anımsatmaktalar.. İktidarlarının, yargının, hukukun işleyişini, güçlü denetim araçlarını ele geçirmiş olarak baskılamasının bedelleri, ülkemiz tarihindeki geri dönüşü olmayan, yaraları, onarılamayan sonuçları ile çok ağır.. Sadece gazetecilere dönük olarak değil elbet, insan hakkı, demokratik hak aramaya ilişkin tüm olaylarda, yargı yoluyla hak arayışlarda, siyasi erkin yargıyı denetleyebilmesinin, geri dönüşü olmayan, yaralarının sarılamadığı hak gasplarının geleceğimizi sorgulatacak sonuçları ortada.. 50. yılına girdiğim Cumhuriyet gazetesi çatısı altındaki tanıklıklarımda, üst yargı ya da siyasi erk yapılanmasının el değiştirmesi bağlantılı, istençlerinin, buyruklarının değiştirilmesi ile de ortaya çıkan, sonuçta hakhukukun işleyişinde, adaletin sağlanamadığının birbirinden ağır örnekleriyle yüz yüze kaldık.. 12 Mart sürecinin “darbeciler” yargılamasında kimileri işkenceden geçen, aylar, yıllar hapis yatan en can yakınlarımızın.. İlhan Selçuk, İlhami Sosyal, Madanoğlu, Ali Sirmen, Çetin Altan, çok sayıda gazeteci, eğitimci, aydınların sonradan davalarının düşmesi ne işe yaradı? Üç fidan, Deniz’lerin, Menderes’lerin intikamı özleminde idamlarının nasıl bir hakhukuk geri dönüşü olabilir ki? 12 Eylül askeri darbesinin en çok solu, sendikaları, demokratik örgütlenmeleri silindir gibi ezme, Türkiye’nin toplumsal dinamikleriyle gidişindeki rotayı, emperyal projelere uygun pusula değiştirme hedefli operasyonlarının yargılama, askeri darbe hukukunda katlanan bedel ödetmelerde on binler cezaevlerinden geçirildi. İktidarlarının sandıktan çıkmış olmasıyla, önce Cemaat ortaklığında, sonra paralel operasyonlarında, sivil darbe hukuku içerikli yargılamalarda özde ne değişti ki?.. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle