27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 18 Şubat 2016 EKONOMİ olan yüzde 2.8’in altında kalarak yüzde 2.4 seviyesinde gerçekleştiğini anımsattı. Dinçer, hükümetin, 2016 büyüme hedefini yüzde 4.5 olarak belirlediğini kaydederek, “Cari açığın düşeceği, gelirler politikası ile bu yıl yurtiçi talepte canlanma olacağı paylaşıldı. Sonuç olarak artık seçimleri geride bıraktık. Cari açık son beş yılın en düşük seviyesine indi. Ekonomik reform sürecine girdik. 2016 için beklentiler umut verici olmakla birlikte küresel ve bölgesel riskler, politik ve ekonomik belirsizlikler sürüyor” diye konuştu. TeknoSA Genel Müdürü Bülent Gürcan da, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki çatışmalar ve sokağa çıkma yasaklarıyla ilgili ise o bölgedeki olaylardan etkilenildiğini ancak çocukların ve halkın güvenliğinin, ticaretten daha önemli olduğunu vurguladı. l Ekonomi Servisi DOLAR AVRO FAİZ BORSA CUMHURİYET ALTIN ALTIN 24 AYAR 2.9590 0.6 kuruş TASARIM: SERPİL ÜNAY 3.2920 0.8 kuruş 11.21 0.01 puan 72.805 1.855 puan 768.17 3.30 kuruş 114.70 50 kuruş EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ Dinçer: Şiddet ortamı tüm şirketleri zorluyor TÜSİAD’ın eski başkanı Dinçer: Suriye’de yaşananlar, Rusya ile gerginlikler, Güneydoğu’daki çatışmalar... Bunların hepsi ekonomiyi olumsuz etkiliyor. Riskler sürüyor abancı Holding Perakende ve Sigorta Grup Başkanı ve eski TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer sadece Sabancı’nın değil tüm firmaların büyük ekonomik siyasi belirsizlikler içinde faaliyet gösterdiğini belirterek, “Suriye’de yaşananlar Arap coğrafyasında yaşananlar, Rusya ile gerginlikler, Güneydoğu’daki çatışmalar... bBunların hepsi ekonomiyi olumsuz etkiliyor. Ancak Türkiye’nin de bir ekonomi reform gündemi var. Umudumuzu koruyoruz. Biz Sabancı olarak yatırmlara uzun dönemli bakıyoruz. Bir ya da birkaç sene beklentilerimizi karşılamadı diye hayal kırıklığına uğramıyoruz, güvenimizi kaybetmiyoruz” dedi. Dinçer, TeknoSA’nın yıllık değerlendirme toplantısında yaptığı konuşmada, 2015’in küresel ekonomi açısından zorlu bir yıl olduğunu ifade etti. Dinçer, özellikle Çin ekonomisindeki yavaşlamanın da etkisiyle global büyümenin, Dünya Bankası’nın haziran beklentisi 7 Faşizm ve yerde sürüklenen çıplak kadın bedeni ündemde, anayasa, Baykal, savaş filan var ama o fotoğraf ve Emel Armutçu arkadaşımızın yazısı aklımdan çıkmıyor. Bu nasıl bir vahşet? Hangi anlamlar sistemi içine koyarak konuşulabilir? Belki, faşizm, totalitarizm ve erkeklik (biyolojik değil, toplumsal olarak yapılandırılmış) kavramlarından yararlanabiliriz. Faşizmin ekonomi politiği, hareket olarak ve iktidardaki farklı sınıfsal özellikleri, devlet yapısı, her ülkede farklı özellikler sergileyebileceği bir yana, konuşmak istediğimiz konuyla yakından ilgili özelliklerinin başında totalitarizm, homojenlik arzusu, ideolojik ve teorik olarak savunulan erkek dayanışması kadın düşmanlığı geliyor. Faşist devletler, liderler, (bu ikisi ideolojik, psikolojik/ruhsal olarak örtüşür) toplumsal yaşamın tüm alanlarını, özellikle hazları, cinselliği, kadını, genel olarak kültürel üretim alanlarını tümüyle kontrol etmeyi arzular. Bu arzu asla tatmin edilemez, ama tatmin olma çabası toplumda dayanılmaz bir fiziksel, simgesel şiddet ortamı yaratır. Faşizmin totaliterliği, sıradan otoriter rejimlerden iki açıdan farklıdır. (1) Disiplin, cezalandırma, şiddetin (fiziksel ve simgesel) uygulanması yasalara, rasyonel prosedürlere değil, kaprislere, arzulara, niyetlere dayanır. Suç ve ceza yasalara göre değil liderin arzularına, niyetine göre tanımlanır. Mahkemeler iddianamelerini yasal mevzuata, kanıtlara, sebepsonuç ilişkisine göre değil, arzulara, niyetlere göre hazırlarlar. Faşizmlerde, lider ve takipçileri açısından her şey mümkündür, mubahtır. Faşist ideoloji, rejimler, toplumun, bireyin tüm eksikliklerini, sorunlarını yabancı unsurlara (insan, kültür, mezhep), hatta türü kirleten yabancı genlere bağlar. Toplumun, ideolojinin, kanın yabancı unsurlardan, siyasetin muhalefetten temizlenmesi, homojenleşmesi, kurtuluşun önşartıdır. Bu amaca erişme çabası, sınırsız bir narsisizme, ağza alınamaz alçaklıklara, vahşete ve soykırımlara yol açar. Tüm bunların yanı sıra, faşizmin bir özelliği de erkekliği, erkek dayanışmasını yüceltirken kadınlığı aşağılamasıdır. Faşistin ruhsal durumunda kadınsı olmak, katlanılamaz ve aşılamaz bir ağrıdır. Faşist ruhsal durum, hayalinde bir taraftan düşmanını çeşitli fantezilerle kadınsılaştırarak aklınca aşağılar, iktidarsızlaştırır, diğer taraftan onun yıkıcı etkilerinden, dolayısıyla gücünden marazi biçimde korkar. Buna karşılık erkeklik dayanışması, erkeklerden oluşan gruba, bunu temsil eden erkek lidere sadakat, adeta erotik bir sevgi, savaşçı ruh, büyük bir patlamayla muhteşem bir biçimde ölme arzusu, yüceltilerek kimlikleri tanımlayan özelliklerdir. Mussolini’nin sözleriyle, “Savaş erkeğe aittir, annelik kadına”. Kadının bir doğurma makinesi olarak değil de, özgürce yaşamaya kararlı, kendi bedenine, hazlarına ve ülkülerine sonuna kadar sadık bir özne olarak belirdiği, erkek kadar kapasiteli, güçlü, iktidarlı olabildiği anlar faşistin ruhsal durumunu destekleyen fantezileri yıkar, dayanılamaz sarsıntılar yaratır. En dayanılmaz sarsıntı da kimi kadınların bu faşist ruhun karşısına birer savaşçı olarak çıkmasıdır. Hele bu kadın savaşçılar, on yıllardır tüm çabalara karşın bastırılamayan bir arzunun, iradenin, “temizlenemeyen” bir yabancı “unsurun” savaşçılarıysa... Onlarca yıldır aynı şeyi yapıp hâlâ farklı bir sonuç alamayan faşist ruh, artık histerik bir boyuta da sahiptir, düş kırıklıklarının beslediği saplantılı bir şiddet makinesine dönüşmüştür. O yüzden bu kadınları öldürmek, faşist ruhun kimliğinin boğuştuğu imkânsızlıkların ağrısını gidermeye yetmez; bu kadınların bedenlerine fiziki ve simgesel olarak tecavüz etmesi, onları aşağılaması gerekir. Ancak fiziki, simgesel tecavüz bu bedenlerin öznelerini aşağılayamaz. Aksine tüm bunlara karşın vazgeçmeyen kadın savaşçıların, sadakatlerini, cesaretlerini yüceltir, faşist ruhun iktidarsızlığını sergiler... S G Riskler sürüyor Sabancı’da görev değişimi Sabancı Holding Çimento Grup Başkanlığı’na, Akçansa Genel Müdürü Mehmet Hacıkamiloğlu atandı. Hacıkamiloğlu’dan boşalan Akçansa Genel Müdürlüğü görevine de Umut Zenar atandı. Sabancı Holding Üst Yöneticisi (CEO) Zafer Kurtul, yeni atamalara ilişkin olarak, “Türkiye’nin Sabancı’sı olarak yöneticilerimizi bünyemizde geliştiriyor olmaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz” dedi. Faşizm, totalitarizm... Bülent Gürcan Haluk Dinçer TeknoSA BU YIL 1000 kişiyi işe alacak TeknoSA, bu yıl 15 yeni mağaza açarak 1000 kişiyi istihdam etmeyi planlıyor. Haluk Dinçer ve Bülent Gürcan düzenledikleri toplantıda TeknoSA’nın bu yıl 15. kuruluş yıldönümünü kutladığını ve 40 milyon TL civarında yatırım yapacağını dile getirdi. TeknoSA olarak yeni şirket satın alma fırsatlarını dğerlendireceklerini anlatan Dinçer, kur tahmini yapmadıklarını, bu seviyelerde kalmasını arzu ettiklerini aktardı. TeknoSA 15 yılda 20 milyar liralık 130 milyon adet ürünü tüketiciyle buluşturdu. Satıştan vazgeçti ngiltere’nin en büyük bankası HSBC’nin Türkiye birimini satmaktan vazgeçtiği, satış yerine yeniden yapılanmaya gideceği belirtildi. Konuyla ilgili bilgisi olan kaynakların verdiği bilgiye göre HSBC’nin Türkiye birimini satmaktan vazgeçtiği, satış yerine yeniden yapılanmaya gideceği ifade edildi. Kaynaklar HSBC’nin, 22 Şubat’ta bilanço sonuçları ile birlikte yeniden yapılanma planını açıklayabileceğini belirtti. Aralık ayında bazı kaynaklar ING’nin bankacılık sektöründeki regülasyonlar dolayısıyla HSBC’nin Türkiye birimini satın almaktan vazgeçtiğini belirtmişti. l Ekonomi Servisi TÜROFED Başkan Yardımcısı Mehmet İşler, önlem alınmadığı takdirde terör ve savaş algısı yüzünden 500 bin kişinin işten çıkarılacağını söyledi ürkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkan Yardımcısı, Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) Başkanı Mehmet İşler, Ege’de 12 bin yeni yatağın devreye girdiğini belirtti. İşler, “Şu anda mevcut yataklara ve yatırıma ihtiyacımız yok. Mevcutlar yüzde 40’lara kadar düştü. Biz mevcutların doldurulması için destek bekliyoruz. 2016 çok sert geçecektir. Bizim sektör olarak yatırım düşüncemiz yok. Antalya’da 150 bin işçi çıkarıldı. İzmir’den şu ana kadar 2 bin işçi çıkarıldı. Mayıs ayına doğru açılım olmazsa toplam kapasitemizde yüzde 50’sine varan daralma olacak. 500 bin kişi işsiz kalabilir” dedi. Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği (POYD) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kızıldağ da, Rusya krizine çözüm arayan turizmin art arda yaşanan olumsuzluklar nedeniyle iyice içinden çıkılmaz hale geldiğini belirterek, Suriye sınırında yaşanan sıcak gelişmelerin herkesi çok tedirgin ettiğini söyledi. Yıl sonuna doğru Rusya ile yaşanan uçak krizinin ardından iyice çıkmaza giren turizmde çözüm üretebilmek için art arda attıkları her adımın yeni bir gelişmeyle akamete uğradığını kaydeden Kızıldağ, “Bunun dibi yoktur derken, daha dip varmış, daha alacakaranlıklar varmış. Böyle bir rutine girdi maalesef. Rus pazarının tamamını kaybetme riskiyle karşı karşıyayız” diye konuştu. l Ekonomi Servisi 500 bin kişinin işi tehlikede T Erkeklik ve ‘reel’i İ Tedirginiz luslararası yatırım pozisyonu (UYP) 375.6 milyar dolar açık verdi. 2015 Aralık sonu itibarıyla Türkiye’nin yurtdışı varlıkları ise, 2014 yılsonuna göre, yüzde 1.5 oranında azalarak 226.9 milyar dolar, yükümlülükleri ise yüzde 10.2 oranında azalışla 602.4 milyar dolar olarak gerçekleşti. Merkez Bankası’na göre Türkiye’nin yurtdışı varlıkları ile yurtdışına olan yükümlülüklerinin farkı olarak tanımlanan net UYP, 2014 yıl sonunda 440.8 milyar dolar iken 2015 Aralık sonunda 375.6 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. l Ekonomi Servisi Yatırımda büyük açık U Üretici ithalattan tedirgin ürkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, et üretimindeki hızlı artışın sürdüğünü, bir yılda 141 bin tonluk artış görüldüğünü belirtti. Bayraktar, “Üretimi ithalata boğdurmayalım. Et ithalatına karşıyız. Et ithalatının gündemden çıkarılması gerekir. İthalat söylemi bile üreticimizi tedirgin ediyor. Üreticimiz geleceğe güvenle bakarsa, et üretimindeki hızlı artış sürer, ülkemizin et ihtiyacı fazlasıyla karşılanır” Şemsi Bayraktar dedi. T 2010’dan sonra 3.7 milyar döviz ödeyerek yapılan ithalatın çözüm olmadığını vurgulayan Bayraktar, “Yem ve besi materyali maliyeti düşürülmeli. Üreticiye yansımayan yem ve gübredeki KDV indirimi tutarı, üreticiye doğrudan verilmeli. Maliyetler düşerse et fiyatı da düşer. Besi materyali temininde sıkıntı çekilmemesinin yolu süt fiyatlarında istikrardan geçer. Düşük fiyatları nedeniyle kasaba gidecek her damızlık süt hayvanı, besi materyali kaynağını da yok eder” diye konuştu. Bayraktar, 2011’de 776 bin 915 ton, 2012’de 915 bin 845 ton, 2013’te 996 bin 125 ton, 2014’te 1 milyon 8 bin 272 ton olan kırmızı et üretiminin 2015’te 1 milyon 149 bin 262 tona Bayram etkisi yükseldiğini söyledi. Bayraktar, Kurban Bayramı’nın 2014’te dördüncü, 2015’te üçüncü çeyreğe rastlaması nedeniyle kırmızı et üretiminin, 2015 son çeyrekte yüzde 21.9 azaldığını ve 402 bin 335 tondan 296 bin 754 tona gerilediğini, ama Kurban Bayramı’nın denk geldiği üçüncü çeyrekteki 380 bin 162 tonluk üretim nedeniyle 2015 üretiminin, 2014 üretimini 140 bin 990 ton aştığını aktardı. Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre, 2015’in son çeyreğinde toplam kırmızı et üretimi, geçen yılın son çeyreğinde, Kurban Bayramı’nın gerçekleştiği önceki döneme göre yüzde 21.9, bir önceki yılın aynı dönemine göre de yüzde 26.2 azalarak 297 bin ton olarak gerçekleşti. l Ekonomi Servisi En kötüsü daha bitmedi JPMorgan Asset Management Inc. küresel stratejisti Chow, para politikası yapıcılarının yatırımcıları ikna uğraşları ve petroldeki son yükselişe karşın küresel piyasalarda “en kötünün” geride kaldığına ikna olmadığını söyledi. Chow, “Endişeli miyim? Evet. Çok fazla belirsizlik var. Hisse senetleri çok akıllıca bir seçim olmayabilir” dedi. l Ekonomi Servisi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle