27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 18 Şubat 2016 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: BAHADIR AKTAŞ haber 5 evinin Şehit haberi gelince elttiler PATİKA yolunu düz SUR’DA 2 ŞEHİT D Mehmet Dinç iyarbakır’ın Sur rev yapan hemşire Beyza ilçesinde önceki Çil ile evli olduğu ve henüz gece PKK’lilerle çıkan 4 ve 1.5 yaşlarında 2 kız çatışmada yaralanan çocuğuna sahip olduğu öğ23 yaşındaki Astsubay renildi. Şehit Astsubay Dinç’in Mehmet Ali Dinç hastacenazesi dün düzenlenede şehit oldu. Sur’da nen törenle memleketi dün sabah çıkan çatışMalatya’ya gönderildi. Şehimada ise Kanasla vudin acı haberi Malatya’darularak yaralanan 3 askerden Astsubay Seç Seçkin Çil’in babası ki ailesini yasa boğdu. Şekin Çil, Diyarbakır As acı haberle yıkıldı. hidin ailesinin evine giden patika yol, Malatya Büyükker Hastanesi’nde şehit düştü. Böylece Sur’da bir günde şe şehir Belediyesi tarafından iş mahit olan asker sayısı 2’ye yükseldi. kineleri ile açıldı. Şehidin cenazesi Çil’in Ankara Sincan’daki babaevi Malatya Şehir Mezarlığı’nda toprane ateş düştü. Çil’in Tunceli’de gö ğa verildi. l DİYARBAKIR/MALATYA Sıkmabaştan Pembe Taksiye... ugünlere nasıl geldiğimizi Cumhurbaşkanı Erdoğan kısa ve özlü biçimde şöyle açıkladı: “Eğer mevzuat amcayla bu işi yürütmeye kalksaydık biz yanmıştık. Onu kendimize uydurduğumuz için bu işi başardık. Onun bizi bağlayıcılığına evet demediğimiz için bu işi başardık.” HHH Mevzuat, yürürlükteki yasa, tüzük, yönetmelik ve yönerge ile belirlenmiş kurallar demek. Kesinleşmiş yargı kuralları da bu kapsamdadır. Devletin devlet olabilmesi için yürürlükteki kuralları uygulaması ise bir zorunluluk. En tepedeki kurallar dizgesi de anayasa. O da gerçekte bir yasa. Kitaba baktığınızda “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası / Kanun No: 2709” yazdığını okuyorsunuz. O yasanın bir de 153’üncü maddesi var. Şu kuralı yansıtıyor: “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” HHH Sıkmabaşın (yanlış olarak türban deniyor) başlangıçta masum bir dinsel yaklaşımı simgelediği sanılıyordu. İÜ Basın Yayın Yüksek Okulu’nda meslek derslerini anlatırken (19861995) sınıfta birkaç sıkmabaşlı öğrenci de vardı. Ana kapıdan sorunsuzca giriyorlardı. Ne zaman ki “Rektörler selam duracak” lafları edilmeye başlandı ve kimilerinin de katkısıyla siyasal simgeye dönüştü, sorun da başladı. Laikliği delme girişimlerinin ilki 3511 sayıyla Yüksek Öğretim Yasası’na eklenmek istendi. Anayasa Mahkemesi 7 Mart 1989 günü aldığı kararla getirilen “Yükseköğretim kurumlarında dershane, laboratuvar, klinik, poliklinik ve koridorlarında çağdaş kıyafet ve görünümde bulunmak zorunludur. Dini inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü veya türbanla kapatılması serbesttir” bölümünü iptal etti. Üniversite de kamusal alanın bir parçasıydı. İkinci girişim 3670 sayılı yasayla yapıldı ve dendi ki “yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak kaydı ile yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir.” Anayasa Mahkemesi bu değişiklik için yapılan başvuruyu reddetti. Ama kararının gerekçesinde önceki kararına vurgu yaptı. “Dolayısıyla maddedeki yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak koşulu, anayasaya aykırılığı saptanmış olan, dini inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü ve türbanla kapatılması durumunu, kılıkkıyafet serbestisi kapsamı dışında tutmaktadır.” (Resmi Gazete 31.7.1991) Ret kararı öylesine allanıp pullanarak laf kalabalığına getirildi ki anlatması olanaksızlaştı. “Sıkmabaşın yolu, kamusal alanda açıldı” naraları atıldı. HHH Milli Eğitim Bakanlığı bir süre önce Mecelle’deki kızların buluğ çağı kuralını yürürlüğe koyarak sıkmabaşın önünü ilk ve ortaöğretim alanında da açıverdi. Oysa kapatılma korkusuyla aksini söylemişlerdi. YARSAV önceki başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, bir veli olarak Danıştay’da yönetmeliğin iptali için dava açtı. Danıştay Başsavcılığı da iptal yönünde görüş bildirdi. Bekleyip göreceğiz. Anayasa Mahkemesi kararları yasamayı, yürütmeyi bağlamıyor ama yargıyı bağlıyor mu? Çünkü yeni bir karar almadığına göre Anayasa Mahkemesi’nin önceki kararları geçerliğini koruyor. HHH Kuraldışılık, Sivas’ta, kadınlara özgü pembe taksiye dayandı. Özel araç olsa kimsenin diyeceği olamaz. Ama kamu taşımacılığı yapılan bir alanda taşımacılık uluslararası kuralları da (Türkiye de taraflardan biri) olmaz diyor. Devletlülerden ise tık çıkmıyor... Ayrıntı için: Sıkmabaşın Başağrısı / Orhan Erinç / Cumhuriyet Kitapları Mart 2008 B DÜZELTME VE CEVAP METNİ >> Baş tarafı 1’de sürüldü” başlıklı haberdeki, Hakim Osman Burhanettin Toprak’ın Sümeyye Erdoğan’a suikast planı haberlerini yapan gazeteler hakkındaki açılan kamu davasına ilişkin iddianameyi kabul ettiği için Konya’ya sürüldüğü iddiası gerçek dışı olup, anılan hâkim kızının öğrenim mazereti ve talebi gözetilerek Konya’ya atanmıştır. Ayrıca haberde, Hâkim Ramiz Özdel ve Ahmet Durmuş’un Geçici Bakanlar Kurulu’nun köklü kararlar alamayacağı şeklinde karar verdikleri, Hâkim Sabahettin Gülgün’ün MGK Genel Sekreterliği’ne “Paralel Devlet Yapılanması” konusunda yazı yazdığı, Cumhuriyet Savcısı Okan Bato’nun İzmir’de “Paralel Yapı” soruşturmasını yürüttüğü, Bahadır Sakaoğlu’nun Umut Kitabevi soruşturmasında dosyayı askeri mahkemeye gönderdiği ifadelerine yer verildikten sonra, bu kişilerin görev yerlerinin değiştirildiği belirtilerek atamaların bu nedenle gerçekleştirildiği algısı yaratılmış ise de, ilgililerin atamalarının verdikleri kararlar ve yürüttükleri soruşturmalarla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Anılan yargı mensuplarının atamaları, ailelerinin ikamet ettikleri il, çocuklarının eğitim durumu, talepleri ve atandıkları yerdeki ihtiyaç nedeniyle gerçekleştirilmiştir. Keza haberde, eski Silivri Cumhuriyet Savcısı Mehmet Kurt’un Nusaybin’e atandığı yazılmakla birlikte, Nusaybin’e atanan Mehmet Kurt’un Silivri’de hiç görev yapmamış olması, haberin masa başında yapıldığının bir işaretidir. Bu durumda, yargı bağımsızlığının teminatı olan Kurulumuz tarafından yargı mensuplarına verdikleri kararlar nedeniyle müeyyide uygulandığı algısı yaratan bu haber gerçeği yansıtmamaktadır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur. 15/12/2015 Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Vekili Av. İbrahim Ay AV BAŞLADI Terör ve ‘paralel yapı’ şüphesiyle, dernek üyeliği bile mercek altına alınacak. Hedef taşeron işçiler dahil kamu görevlileri umhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatını verdiği, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da Terörle Mücadele ve Rehabilitasyon Eylem Planı’na koyduğu, kamu çalışanlarıyla ilgili terör ve paralel yapı operasyonları için düğmeye basıldı. Başbakanlık genelgesi ile “terör örgütleri veya legal görünümlü illegal faaliyet yürüten yapılarla ilişki içindekiler” için idari ve adli işlemlerin ivedilikle başlatılması istendi. Genelgedeki kamu çalışanları tanımına belediyeler ve taşeron işçiler bile dahil edildi. Başbakan Ahmet Davutoğlu, dün, “Milli Güvenliği Tehdit Eden Örgüt ve Yapılarla İrtibatlı Kamu Çalışan C ları Hakkında” genelge yayımladı. Davutoğlu’nun Terörle Mücadele Eylem Planı’na ilişkin açıklamasında, “devlet otoritesi demiyorum, kamu düzeni diyorum” ifadelerini kullanmasına karşın genelgede, ‘mücadelenin hedefini devlet otoritesini zaafa uğratmayı amaçlayanlar’ olarak ifade edilmesi dikkat çekti. Genelgede, “Kamu çalışanları, kanunların suç saydığı eylemleri işlemek amacıyla kurulan örgüt veya yapılarla hiçbir şekilde ilişki içine giremez bu yönde faaliyet gösteren herhangi bir harekete, gruplaşmaya, teşeküle veya derneğe katılamaz ya da bunlara yardım ve yataklık edemez” denildi. Söz konusu personel hakkında “ilgili mevzuat çerçevesinde idari işlemlerin yapılması”, “suç teşkil eden fiiller yönünden ise durumun ivedilikle adli mercilere bildirilmesi” istendi. Genelge ile hem terör örgütleri hem de legal görünüm altında illegal faaliyet yürüten yapılarla ilişki kuranlar hedeflendi. “Legal görünüm altında illegal faaliyet” tanımlaması, paralel yapı ile ilgili olarak, ilk kez “kırmızı kitap” olarak bilinen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne girmişti. Ancak Başbakanlık genelgesinde “paralel” ifadesinin kullanılmaması dikkat çekti... l ANKARA Kimler hedefte? ı sırasın arın imhas patlama ıl ıc y a tl a p rda h ve çeden sila perasyonla ı. Sur’daki o an çatışma çıkıyor. İl ker takviyesi yapıld s m a a zaman z selirken Sur’a dün sesleri yük SUR’A ESİ Y İ V K A T ASKER da Haber, Küfür, ÖdüL ABBAS YALÇIN / Sorumlu Müdür eçen hafta (6 Şubat) yayımladığımız ceG vapdüzeltme metninin neredeyse aynısını yandaki sütunlarda göreceksiniz. Teknik bir hata yok. İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimi (SCH) İsmail Yavuz gibi, 2. SCH Durmuş Karaçalı ve 3. SCH İslam Çiçek de takip haber için aynı hakaret dolu metnin yayımlanmasına karar verdiler. Yayımlamamanın cezası 100.000.TL olduğu için zorunlu olarak yer veriyoruz. İlgili haberleri hatırlayalım: İlk haber, TRT stüdyosunda yapılan bir ses kaydına dayalıydı. Cumhurbaşkanı’nın danışmanı Mustafa Varank’ın bazı kanalların TÜRKSAT’tan kaldırılmasını aylar önce planladığına ilişkin kayıtlar açıklanıyordu. İkinci haber ise Mustafa Varank’ın bu haberden sonra attığı, kendisiyle “gurur duyduğu”nu söylediği tweet’lere ilişkindi. Haberlerde tek bir sözcük gerçeğe aykırı değil, tek bir hakaret sözcüğü yok. Buna rağmen, yargıçlar Durmuş Karaçalı ve İslam Çiçek, Cumhuriyet’e hakaretler yağdıran metinleri yayımlatmaktan hiçbir çekince duymadılar. Çünkü devir onların devri. Muhalif medyaya kendi sayfalarında hakaret ettirdikçe, onların doğru haberlerini internetten sildirdikçe, özetle iktidarın seveceği kararları aldıkça “yükselecekler”. Tıpkı tüm Türkiye’ye kan kusturan Cemaat savcı ve yargıçlarının bir zamanlar yükseldiği gibi. Buyursunlar, yükselsinler... Ama susmamızı da beklemesinler: Hayır; biz iddia ettikleri gibi kimsenin güdümünde yayın yapmıyoruz, kimseyle kirli ittifaklar içerisinde de değiliz. Fakat onların bu hukuk dışı kararları vererek, hangi ilişkiler içerisinde olduğu, adaletin mi yoksa başka güçlerin mi güdümünde olduklarını kamuoyu takdir edecektir. Canan Coşkun’un sözde cevaplanan, sözde düzeltilen haberine dönelim. Coşkun’un haberi çoktan basın tarihine adını yazdırdı. Meğer Cumhurbaşkanı’nın danışmanı, gözüne kestirdiği bir kısım medyayı hukuk dışı yollardan susturmak için elinden geleni yaparmış, bunu öğrendik. Şimdi de görüyoruz ki; Varank geri kalan medyayı da haksız, hukuksuz cevapdüzeltme kararlarıyla susturmaya çalışıyor. Çalışsın, çabalasın; yargıçlar da kendisine omuz versin, ama güneş balçıkla sıvanmıyor. Hukuk adına utanç verici kararları tebliğ aldığımız saatlerde, arkadaşımız Canan Coşkun tebriklerimizi kabul ediyordu. Çünkü Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin kendisine, Cumhuriyet’le özdeşleşmiş merhum Mustafa Ekmekçi’nin adını taşıyan Haber Ödülü’nü verdiğini öğrenmiştik. Hangi haber mi ödüllendirildi? Tam da Mustafa Varank’ın gazetemize hakaretler yağdırmasına neden olan haberlerin ilki olan “Skandal kayıt” haberi. Aynı habere bir yanda küfür, bir yanda ödül: Gazeteciliğin doğal sonucu. Ama bir de yan sütunlarda gördüğünüz gibi “bağımsız” yargının yargıları var. Takdir okurlarımızın. İdil’e top atışıyla operasyon E İS İNİN G T E Y A N İ C LÇİ CELEN N İ E D ’ E R VİÇ Ö Rİ RÜNTÜLE İYOR ihan Haber Ajansı’na konuşan HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, Tahir Elçi cinayetinin failinin tespit edildiğini iddia etti. Bu davayı birebir takip eden hukukçularla görüştüğünü söyleyen Kaya, olay anında farklı açılardan çekilen pek çok görüntünün hukukçular tarafından Amerika’ya gönderilerek panaromik bir görüntüye ulaşıldığını, bunun savcılığa iletildiğini ifade ederek, “Vuran belli aslında, faili meçhul değil. Vuran tespit edildi; sadece bunu kabul et C miyorlar. Bu kişiyi zanlı olarak dinlemediler, tanık olarak dinlediler ve gönderdiler; bunu biliyorlar. En son gelinen noktada, faili meçhul değil artık bu. Sadece savcı, bunu zanlı etmemeye diretiyor” dedi. Gazetemize konuşan Diyarbakır Barosu Başkan Yardımcısı Ahmet Özmen ise “Görüntüler İsviçre’deki kriminal laboratuvara gönderildi ancak sonuçlar henüz gelmedi. Savcılık aşaması iyi gitmiyor. Henüz ortada bir şüpheli bile yok” dedi. l Yurt Haberleri başladı. Hendek ve barikatların olduğu Yeni Mahalle ve Turgut Özal Mahallesi’ne giren güvenlik güçleri ile PKK’nin gençlik yapılanması YPS üyeleri arasında çatışma çıktı, ilçe genelinden silah ve patlama sesleri duyuldu. İlçeye hâkim noktalara yerleşen tanklar, belirlenen hedefleri top atışları ile vurdu. Cizre ve Midyat yönünden İdil İlçesine askeri sev İdil ilçeŞırnak’ın sinde operasyon kıyat devam ederken, operasyona 2 bin 500 jandarma özel harekat timi, özel harekâtçı 1500 polisin katıldığı belirtildi. Operasyonun yaklaşık 2 hafta sürebileceği belirtildi. Birkaç gün önce anaokulu PKK’liler tarafından saldırıya uğrayan Dirsekli köyü üzerinde ve Cehennem Deresi üzerinde insansız hava araçları (İHA) ile helikopter hareketliliği de yaşandı. l Yurt Haberleri DİHA muhabiri Mazlum Dolan, Sur’da şiddetli çatışmalar nedeniyle bir binaya sığındıklarını ve 30 kişinin yaralı olduğu mesajını gönderdi. Dolan mesajında “Diğer yerlerde de ortalama 200 kişi var. Bebekler, yaşlılar var. 4 aylık bebekler bile var” dedi. ‘Binaya sığındık, yaralılar var’ Mardin’in Dargeçit İlçesi Ormaniçi Mahallesi’ndeki bir arazideki araçta 650 kilogram bomba tuzaklandığı tespit edildi. Olay yerine gelen ekipler, güvenlik tedbirlerini aldıktan sonra bomba yüklü araç kontrollü bir şekilde patlatıldı. 650 kiloluk bomba yüklü araç CUMHURİYET GAZETESİ’NİN Sn. MUSTAFA VARANK’l HEDEF ALAN HAKARET VE İFTİRA NİTELİĞİNDEKİ YAZISINA CEVABIMIZDIR >> Baş tarafı 1’de içeriğinde Müvekkilimi hedef alan hakaret ve iftira niteliğinde ifadelere yer verilmiştir. Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanı ve TÜRKSAT Yönetim Kurulu Üyesi Müvekkil Sn. Mustafa Varank’ın 8 ay önce TRT’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a canlı yayında soru soracak gazeteciler ile yayın öncesi yapmış olduğu sohbet gizlice kayda alınarak ‘Paralel Yapı’nın güdümündeki Cumhuriyet Gazetesi ile paylaşılmış, gazete ise kayıtta geçen konuşmaları çarpıtarak hakaret ve iftira kastıyla Müvekkilimin kişilik haklarını ihlal edecek şekilde bir başlıkla kamuoyuna servis etmiştir, Ancak bu yayın gazetenin umduğu amaca hizmet etmenin aksine Müvekkilim Sn. Mustafa Varank’ın Yönetim Kurulu üyesi olduğu özel bir şirkete ve itibarına, yalanlarla saldıran paralel kanallara kar şı giriştiği orantılı mücadeleyi ortaya çıkarmıştır. Gazetede yayınlanan video Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde yayın öncesi gizlice kayıt yapıp 8 ay saklayan ve bunu bir gazete üzerinden kamuoyuna servis eden yasadışı gruplar ile bir kısım medya organlarının kirli ittifakını da gözler önüne sermektedir. Cumhuriyet gazetesi ve yazarlarının sistematik olarak Müvekkilim hakkında yürüttüğü algı operasyonu kamu nun malumudur ve fakat ifade ve basın özgürlüğünün sınırlarını aşarak yayın yapan basın organları kamuoyunu, ortaya attıkları iddialarla yönlendirebilmekte ve bu anlamda hedef aldıkları kişilerin itibarlarına zarar verebilmektedirler. Gazete ile televizyonların propaganda ve algı yönetiminin en etkili enstrümanlarından olduğu gerçeği yadsınamaz. Bu anlamda hukuk dışı çıkarlara hizmet eden propaganda ve kamuoyu üzerin deki algı yönetiminin Cumhuriyet Gazetesi’nde yer alan yazılar ile Müvekkilim Sn. Mustafa Varank’a karşı başlatıldığı görülmüştür. Söz konusu hakaret içeren bu yazı ile ilgili tüm yasal haklarımızı hızlı, eksiksiz ve etkin bir şekilde kullanacağımızı da dikkatlerinize sunarız. Kamuoyuna saygılarımızla sunarız. Sn. Mustafa Varank Vekili Av. Ahmet Özel C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle