20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 18 Şubat 2016 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK haber 3 istek iradesi, örgütlenme! Böylece iktidarın nasıl otoriter bir rejim istediğini siyah beyaz ortaya koyma fırsatını yakalarsınız. Ya su yüzünde sürekli iktidarı tutacaksınız ya da su yüzünde siz olacaksınız. Hareket yoksa bu kadar cangıl bir ortamda, hızlı, ses getiren, büyük politikalar ve eylemler yoksa, o zaman da tabanda soğuma gibi (belki de haklı) gerekçelerle yukarıya fırlayan Baykallar vardır. Tabii bunlar olurken Suriye çok ciddi. ize başkanlığı tartıştırmak istiyorlar, siz de iyi bir parlamenter sistemi önerip tartıştırın... Buna gücünüz, yeteneğiniz mi yok?.. Böylece iktidarın nasıl otoriter bir rejim istediğini siyah beyaz ortaya koyma fırsatını yakalarsınız. HHH Meclis Başkanı, öyle anlaşılıyor ki, anayasayı tartışan komisyonu üçüncü toplantıda isteyerek dağıttı. Neyi ve nasıl tartışacağı konusunda ilkesel bir karar olmadan toplanmanın doğal sonucu bu. İç sistem var: Parlamenter rejimi öneren anayasa mı, sıkı bir başkanlık rejimine dayalı anayasa mı, başkanı zapturapt altına almış güçler ayrılığı, frendenge sistemini kurmuş bir anayasa mı?.. Anayasa ancak, bu üç sistemden biri üzerinde ilkesel anlaşma varsa oturup yapılabilir. Çünkü buna göre bir anayasa yazılımı yaparsınız. Şüphesiz, tali ve ortak değer vardır. her tür anayasaya girecek. Sistem kararı olmadan tabii ki devam edersiniz görüşmeye, ama en yakın noktada fay hattı oluşur. Cumhurbaşkanı, başkanlık rejimine geçmeden, tek elden tüm ülkeyi yasal olarak yönetmeden rahat etmeyecek, bugünkü durumundan büyük huzursuzluk duyuyor. Şimdi bastıracaktır şüphesiz. Asla vazgeçmeyecektir. Şüphesiz çekmecesinde, gönlünde bir anayasa var; ama Meclis’e, S Erdoğan’ın anayasa açmazı Suriye’de örtülen ne? Meclis’in çalışmasına da mecbur. Çünkü anayasaya, eskisine, yenisine, bir kısmına, bütününe, kelimesine, noktasına ancak Meclis dokunabilir, 367 milletvekili sayısı olmadan kimse hiçbir şey yapamaz. Erdoğan’ın açmazı da bu. Bu nedenle de başkanlık anayasası istiyor musunuz diye referandumla halka soralım diyor. Bu yılı tarihi bir fırsat olarak görüyor Cumhurbaşkanı, ya şimdi veya hiçbir zaman. Ama bu yol da çıkmazlarla dolu. Diyelim ki soruldu ve halktan evet çıktı, ama bu bile Meclis’in başkanlık rejimini 367 ile kabul etmesi veya böyle bir yeni anayasayı referanduma götürmesi anlamına gelmez. Sadece Erdoğan’a, tıpkı bugün yaptığı gibi, “millete inanmayanlar, millete tepeden bakanlar, milletin iradesine zerre kadar saygısı olmayanlar..” biçiminde bol bol konuşma ve propaganda yapma olanağı verir. Varsın olsun, zaten bunları söylemekte ne eksik ne de geride kalıyor! Geçen yazılarımdan birinde (http://orhanbursali.blogspot.com. tr/2016/02/anayasaotoriterligekarsbirkampanya.html) önermiştim: Kendi anayasanızı önerin. Sizi durmadan iş yapmamak, sadece yapılacakları engellemekle suçluyorlar. Bir noktada haklı olabilirler. Siz nasıl anayasa istiyorsunuz? Türkiye çapında büyük toplantılar, gövde gösterileri, uzman toplantıları ile şekillendirin anayasa önerinizi... Ve millete açıklayın, Meclis’e de sunun! Size başkanlığı tartıştırmak istiyorlar, siz de iyi bir parlamenter sistemi önerip tartıştırın... Buna gücünüz, yeteneğiniz mi yok; hareket etmekten, kımıldamaktan mı korkuyorsunuz? Hayır hepsi vardır, gerekli olan Kımıldamaktan korkuyor musunuz? Moskova’da nükleer silah tartışması İktidar adeta her türlü savaşı göze almış konuşuyor. Büyük bir meydan okuma... Tabii ki Rusya’ya karşı her şey. Ankara’nın Suriye politikası Azez’i korumaya indirgendi. Başka ne olabilirdi? Kerem Çalışkan, Odatv’deki yazısında, Moskova askeri çevrelerinin olaya nasıl yaklaştığına ilişkin bilgiler sunarken “Moskova’da generaller, güvenlik uzmanları şimdi bir TürkRus savaşında taktik nükleer silahların kullanılıp kullanılmamasını tartışıyor..” diyordu. Yoksa bunlar gözdağı mı sadece? Rusya ile ABD’nin, ülkeyi kırdırma konusunda bir zımni ortaklığı olabilir mi? Bir kılıçta her şeyi çözmeye yönelik?! Devleti kalbinden vurdular... aber dün akşam saatlerinde geldi... Terör bu kez başkentin göbeğinde devleti vurdu... Askeri kurumların ve lojmanların bulunduğu Devlet Mahallesi’ndeki terör saldırısı, saat 18.30’da bomba yüklü bir araçla gerçekleşti... Önceden planlanmış, izlemeye alınmış, çıkış ve giriş saatleri önceden saptanmıştı astsubay ve subayları lojmanlara götüren askeri araçların. Başbakanlık’ın bulunduğu bir bölgede, Kara, Hava, Deniz, Jandarma Komutanlıkları vardı. TBBM ise iki kilometre kadar uzaktaydı. Saat tam 18.32’yi gösterirken teröristler iki askeri otobüse bombalı saldırıyı gerçekleştirdi. İlk açıklama bir saat sonra Ankara Valisi Mehmet Kılıçlar’dan geldi: “5 ölü ve 15 yaralı var...” Ölenler askeri personeldi, rütbeleri bilinmiyordu. Aradan 30 dakika geçti, iktidara yakın gazeteler ölü sayısının 11’e yükseldiğini duyurduğunda ise alıştığımız, bilindik “yayın yasağı” geldi. Adı belli olmayan terör örgütü başkenti kalbinden vururken, devletin böylesine kanlı bir eyleme yayın yasağı koydurması halkın öğrenme hakkını yok saymak değil midir? Salt Ankara değil tüm Türkiye bu alçakça yapılan kanlı saldırıyı konuşurken, medyanın eli kolu bağlanıp ağızları bantlanıyor. Konuşmayacaksın, yazmayacaksın... Bir laik, demokratik, sosyal hukuk devletinde böyle yasaklar olmaz, halk medyayı izleyip bilgi sahibi olur. Devleti yönetenler, yargı tam tersini söylüyor: “Sus, biz televizyonlara çıkar anlatırız, bizden öğrenirsiniz...” HHH İnternet sitelerine düşen fotoğraflara bakıyorum... Olay yerinde çekilen görüntüler bir vahşeti, dehşeti gösteriyor bize... Yükselen simsiyah bulutlar... İnsanların çığlıkları... Bombanın patlamasının ardında 20 ambulans geliyor... İnsanlar panik içinde ve şaşkın. H Erdoğan’ın açmazı CHP’de Baykal gerilimi Baykal, tepkiler üzerine grup toplantısını terk etti, Kılıçdaroğlu partilileri uyardı Aleviler Baykal’a tepkili MEHMET MENEKŞE / AKIN BODUR ‘AYRIMCILIK YAPTI’ eniz Baykal’ın, “Halep Sünni kentidir. Şii kuşatması kaldırılmalı” sözleri Alevi derneklerinin tepkisini çekti: Ercan Geçmez (Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı) Deniz Baykal, Erdoğan gibi Türk İslamcı, Sünni ağırlıklı bir gelenekten geliyor. Baykal’ın söylemleri Türk İslamcı, kötü bir söylem. CHP için sansız bir söylem. Baykal partinin Türk İslam çizgisinden kopmasından rahatsız oluyor. Gani Kaplan (Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı): Bu iktidarın Alevilere yönelik sindirme, baskı, ayrıştırma politikaları devam ederken çıkıp televizyonlarda hükümetin politikalarını desteklemesi Alevileri çok rahatsız etti. Baykal’ın bu tür tutum ve davranışları geçmişte partiyi baraj altında bırakmıştır. Doğan Demir (Alevi Kültür Derneği Genel Başkanı): Ortadoğu’daki mezhepçi politikaların Ortadoğu’yu ne hale getirdiğini hep birlikte takip ediyoruz. Bu politikaların Türkiye’de de uygulanıyor olması çok sıkıntılı ve sakıncalı bir durum olduğunu biliyoruz. Nihat Yenmiş (İskenderun Alevi Kültürünü Araştırma ve Geliştirme Derneği Başkanı): Bu yanıtı ile kendi seçmen kitlesinin çoğunu oluşturan Ehli Beyt, İslam inancına bağlı Alevlere bir ihanet örneğidir. Bizler, desteğimizi alan CHP’deki tüm siyasi aktörlerin bu şahsın CHP’den ihracı için disiplin kuruluna verilmesi için gereken girişimde bulunmalarını bekliyoruz. Mehmet Güzelmansur (CHP Hatay İl Başkanı): Dünyanın neresinde olursa olsun bir şehri SünniŞii ya da başkaca şekilde ayırmak CHP’nin temel ilkelerinden biri olan laikliğe uygun düşmeyecektir. ‘AzezHalep hattını açık tutmak için bombalanmasını doğru buluyorum’ sözleri de partimizin ve ülkemizin kurucusu Atatürk’ün ‘Yurtta barış dünyada barış’ duruşuna da, partimizin barış yanlısı çizgisine de yakışmamıştır. D Baykal, dünkü Meclis çalışmaları sırasında tek başına oturmuştu. BAYKAL KENDİSİNE YÖNELEN IT YAN TEPKİLERE İ VERD Yönetim zafiyetini aşma ihtiyacı vardı HP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, yazılı bir açıklama yaparak hakkındaki iddialara tepki gösterdi. Baykal’ın açıklaması şöyle: Tepkiyi hissettirmek istedim: Parti grup toplantısında ve daha sonra bir televizyon programında yaptığım açıklamalar, parti ve ülke kamuoyunda bir duyarlılık yaratma ihtiyacından kaynaklanmıştır. Eğer yapılan ikili görüşmelerimizde ele alınan konuların, söylenen sözlerin gereği yapılabilmiş olsaydı kamuoyuna herhangi bir açıklama yapmak gerekli olmayabilirdi. Konuşulan konular, sohbet mutabakatları düzeyinde kalıp hayata geçirilmeyince partiye yönelik ilgi ve umudun arttırılması ve parti tabanındaki soğuma ve karamsarlığın kırılması için, CHP’nin kendisini başkalaştırma girişimlerine ve yönetim krizine karşı tepkisini en azından hissettirmek gerekli olmuştur. Onursal başkanlığı arkadaşlarımız önerdi: Partideki yönetim zafiyetini aşma ihtiyacını hisseden bazı sorumlu ve deneyimli partililerimiz arayışlara girmiş C ‘Mavi Marmara için ödenecek Bilal Erdoğan’a ‘kara para’ soruşturması tazminat 1 milyar dolar olmalı’ ler, girişimler yapmışlardır. Bu çerçevede bana da arkadaşlarımız öneriler getirmişlerdir. Bu öneriler karşısında benim cevabım bu konuların takdir yetkisinin Sayın Genel Başkan’da olduğudur. Devlet adamı olmanın gereği: Terörle mücadelenin başarılı olması ve buna destek olmak hepimizin görevidir. ‘Suriye sorununun bu hale gelmesine kim yol açtıysa altında kalsın bize ne’ deme hakkımız da yoktur. Bizim sorunumuz iktidarla hesaplaşmanın ötesinde Türkiye’ye sahip çıkmaktır. AKP’ye karşı çıkmakla Türkiye’ye sahip çıkmak arasındaki ayrımı yapabilmek devlet adamı olmanın gereğidir. Suskun kalamam: Bizim görüşümüz her kimliğin her mezhebin her medeniyetin bu kargaşadan salimen çıkmasını sağlamak olmalıdır. Bugün Ortadoğu’daki medeniyetlerin Halep’iyle, Necef’iyle, Kerbela’sıyla, Erbil’iyle, Kobani’siyle bütün kültürlerin bütün kimliklerin korunmalarını ve barış içinde yaşamalarını istemekten başka hiçbir niyetim olamaz. Zulüm ve yıkım karşısında susamam. l ANKARA / Cumhuriyet atıldığı televizyon programında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef alan açıklamalar yapan eski Genel Başkan Deniz Baykal, parti grubunun tepkisiyle karşılaştı. Partinin dünkü kapalı grup toplantısına katılan ve bir süre sonra randevusu olduğu gerekçesiyle ayrılmak isteyen Baykal’a KeFIRAT mal Zeybek, “DaKOZOK ha konuşacaklarımız var, nereye gidiyorsunuz” diye tepki gösterdi. Diğer vekillerin tepkilerini ise Grup Başkanvekili Özgür Özel önledi. Kılıçdaroğlu’nun katılmadığı toplantının başında Baykal da hazır bulundu. Bazı milletvekilleri Baykal’ın medya üzerinden dile getirdiği eleştirilere tepki gösterdi. Toplantın ilk 45 dakikasında salonda kalan Baykal, daha sonra randevusu olduğunu söyleyerek salondan ayrıldı. Bu sırada Samsun Milletvekili Zeybek’in, “Daha konuşacaklarımız var, nereye gidiyorsunuz” diye tepki gösterdiği, bazı vekillerin de rahatsızlıklarını sesli olarak dile getirdikleri öğrenildi. Baykal’ın da bunun üzerine “Randevum var, tekrar geleceğim, ne zaman isterseniz konuşuruz” dediği belirtildi. Alınan bilgilere göre Kılıçdaroğlu da toplantı öncesinde “Eski genel başkanımıza yönelik bir tepki doğru olmaz, milletvekillerinin bu yönde bir çabasına engel olunmalı” talimatı verdi. Kılıçdaroğlu’nun başdanışmanı Erdoğan Toprak, “Parti içinde hizip yaratacak kulis faaliyetlerinden uzak durmak gerekir. Partiyi bir hizip değil, önseçimle milletvekili olmuş, çarşaf listeyle işbaşına gelmiş bir ekip yönetiyor” dedi. CHP’de kesin ihraç talebiyle Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edilen Aylin Nazlıaka’nın, Parti Meclisi’nin hakkında aldığı “tedbir” kararına yaptığı itiraz oybirliğiyle reddedildi. l ANKARA / Cumhuriyet K Vicdan sahibi olan herkesin lanetlediği alçakça bir saldırı bu... Benzerlerini yaşadık... Önce Suruç’ta, ardından Ankara Garı önündeki alanda, bir süre önce İstanbul’da yaşadık bu acıyı. Unutkan bir toplumuz, adım gibi biliyorum, bir süre sonra bir başka terör saldırısını yaşayacağız. Umursamazlığın bedelini halk, masum insanlar ödüyor. Yazıyoruz terörün bir insanlık suçu olduğunu, nereden gelirse gelsin. Yazımı yazarken, aklıma sorular geliyor, hangi örgütün işi olduğunu düşünüyorum... İŞID mi, PKK mi yoksa bir başka devletin himayesindeki profesyonel tetikçiler mi? Şu anda aldığım bilgilere göre “canlı bomba” yok ama “bomba yüklü” bir araç var... Elbet o aracın içinde de en fazla iki terörist! Başbakan Davutoğlu Brüksel gezisini iptal etti... Yazımı akşam 9’da yazıyorum bölük pörçük bilgilerle... Hepsini toplamak, olaydan hemen sonra düşüncelerini açıklayıp yazı yazmak huyum değil. Ustalar bizim kuşağa böyle öğretti! Buna karşın şu soruyu sormak hakkım: “Türkiye’de istihbarat birimleri uyuyor mu?” Tam bu soruyu sorarken yeni bir açıklama geldi. Açıklamada ölü sayısının 29, yaralı sayısının ise 68 olduğu belirtildi... HHH Terörist eylemi gerçekleştiren canavarlar Ankara’yı kalbinden vururken, devletin istihbarat birimlerinin derin bir uykuda oldukları bir kez daha ortaya çıktı. Bombalı araç, beş askeri aracın arasına girip bu kanlı ve alçak eylemi gerçekleştirmiş... Türkiye başkanlık sistemiyle, Suriye’yle uğraşırken, teröristler benim güzel yurdumda kol geziyor, kimse bunları göremiyor... Korkum ölü sayısının daha da artmasından. Acı ama gerçek, bu sayı artacak... Kalbinden vurulan başkent bu acıyı diğerleri gibi hiç ama hiç unutmayacak... Lanet olsun kör teröre! Toprak: Hizipçilik Nazlıaka’ya ret mniyet Genel Müdürlüğü veri tabanındaki tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının adres ve kimlik bilgileri çalınarak yayımlandı. Ünlü hacker grubu Anonymous tarafından yayılmasına yardımcı olunan veriler, bir internet sitesi ve sosyal medya üzerinden yüklendi. Kişisel verileri kapsadığı öğrenilen dosyaları indirenler, sorgu ekranının kod hatası verdiğini söyleyerek sistemin çalışmadığı iddiasını da paylaştı. Anonymous’un Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Emniyet Genel Müdürlüğünde çıkan belgeler “ROR[RG]” tarafından çalın Emniyet hacklendi, kimlik bilgileri internete düştü E Herkes dava açmalı mıştır. Anonymous’un bu sızmayla alakası yoktur. .@CthulhuSec ve Anonymous başta olmak üzere, bu belgelerin yayılmasına (!) yardımcı olmuştur” ifadelerinin kullanılması ise dikkat çekti. Adli bilişim mühendisi Tuncay Beşikçi, yaşanan durumun bir güvenlik zafiyeti olduğunu belirterek “Dolandırıcılara gün doğdu” dedi. Beşikçi, Türkiye’deki her vatandaşın devlete “Kişisel verilerimi niye koruyamadın” diyerek dava açması gerektiğini söyledi. l Haber Merkezi talya’da yargı, Bolonya kentinde doktora yapan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın ‘kara para akladığı’ iddialarını soruşturma kararı aldı. Hakkındaki yolsuzluk iddiBilal Erdoğan aları nedeniye İ yurtdışında kaçan işadamı Cem Uzan’ın kardeşi Hakan Uzan’ın geçen aralık ayında yaptığı şikâyeti inceleyen Bolonya Savcısı Manuela Cavallo, dilekçeyi kabul ederek soruşturmayı başlattı. Bilal Erdoğan’ın Bologna’daki avukatı ise soruşturmayı reddetmezken, suçlamanın içeriğiyle ilgili bilgileri olmadığını söyledi. İtalyan medyasında geniş yer bulan haberlerde “Fransa’da sürgündeki muhalif işadamı” diye bahsedilen Uzan, savcılıktan Bilal Erdoğan’ın İtalya’ya gelirken yanında yüklü para getirmiş olma ihtimalini incelemesini istediği belirtildi. Dilekçede, Erdoğan’ın yanındaki silahlı korumalarının İtalya’ya girememeleri üzerine birkaç saat içinde kendilerine diplomatik pasaport çıkartıldığı da vurgulandı. l Dış Haberler ürkiye ve İsrail arasındaki görüşmelerde sona gelindiği açıklanmasına karşın, Mavi Marmara gemisinde yaşamını yitirenlerin ve gemide yer alanların avukatları, Dışişleri Bakanlığı’nın kendileri temas kurmadığını açıkladı. Türkiye ve İsrail arasında mutabakat sağlansa bile açtıkları davalardan vazgeçmeyeceklerini açıklayan avukatlar, “Türkiye tarafı T nın bizlere danışmadan davaları pazarlık konusu yapması, bir hukuk devletinde kabul edilebilir değildir” açıklamasını yaptı. Tazminat için üzerinde anlışıldığı belirtilen 20 milyon doların da çok düşük olduğunu vurgulayan avukatlar, “Dünyadaki hukuki emsallerine bakıldığında ise böyle bir saldırının karşılığı 1 milyar dolardır” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle