14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 3 Aralık 2016 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: SERPİL ÜNAY SKEUVRİYUENSİ kuruRnezaetervşlieraekraiycoark,VAELRAİYROMR y Kur, 3.60 ile yine rekor kırarken Merkez Bankası’nın döviz rezervleri de eridi. Rezervler ne kısa vadeli dış borcu ne de ithalatı karşılıyor. Sermaye kaçışı ekonomiyi vuracak Artan iç siyasi riskler ve küresel gelişmelerin etkisiyle her gün yeni bir rekor kıran dolar/TL dün de 3.60 ile ta rihi zirvesini gördü. Önceki gün başkanlık en dişeleriyle zirveye çıkan kurdaki keskin ar tışı dün tetikleyen ise Cumhurbaşkanı Tay yip Erdoğan’ın düşük faiz çağrısı oldu. Saat 12.27 sıralarında “Faizi düşürmekten başka çare yok” ifadesini kullanan Er doğan, dolar/TL’yi 3.5045’ten 3.60’a kadar çıkmasına neden oldu. Avro/TL ise 3.82’yi geçti. Serbest piyasada dolar 3.5220, Avro 3.75 TL’den kapandı. PELİN Kur her gün yeni tarihi zir ÜNKER vesini görürken, Merkez Bankası’nın döviz rezervleri de alarm veriyor. Krizlere karşı önlem olarak biriktirilen döviz rezervleri Türkiye’nin kı sa vadeli dış borçlarını karşılamıyor. Cari açı ğın finansmanını kısa vadeli sermaye akışla rıyla finanse etmesi ve kısa vadeli dış borç ların rezervlerine göre daha yüksek olması Türkiye’nin riskini artırıyor. Merkez Bankası’nın (TCMB) brüt döviz re zervleri en son açıklanan 25 Kasım verileri ne göre 100 milyar doların altına düştü. Ban kanın brüt döviz rezervi 18 Kasım’da 101 mil yar 277 milyon dolardı. Rezervler bir haftada 2 milyar 243 milyon dolar azalarak 99 milyar 34 milyon dolara geriledi. Yine Merkez Bankası verilerine göre Türkiye’nin kısa vadeli dış borç stoku, en son eylül ayında 103.3 milyar dolar olarak açıklan dı. Buna göre rezervler kısa vadeli dış borcun 4 milyar 265 milyon dolar üzerinde bulunuyor. Kısa vadeli dış borç stokunun yüzde 50.6’sı do lar, yüzde 29.2’si Avro, yüzde 17.4’ü TL ve yüz de 2.8’i diğer döviz cinslerinden oluşuyor. Va desine 1 yıl veya daha az kalmış dış borç mik tarı ise 164.7 milyar dolar seviyesinde. Yani 1 yıl içinde ödenmesi gereken borçlar da rezerv lerden 65 milyar 665 milyon dolar fazla. 74 milyarı geçiyor Öte yandan 99.035 milyar dolar, bankanın brüt döviz rezervlerini ifade ediyor. Net dö viz rezervini bulmak için yükümlülükleri düş mek gerekiyor. Merkez Bankası’nın aylık ola rak yayımladığı Uluslararası Rezervler ve Dö viz Likiditesi verilerine göre Merkez’in ekim ayındaki toplam yükümlülüğü yani borcu 74 milyar 490 milyon dolar. Bankalar döviz yükümlülükleri için zorun lu karşılıkları döviz olarak TCMB’ye yatırı yor. Bankalar, TL yükümlülüklerine ilişkin zo runlu karşılığın bir bölümünü de döviz olarak TCMB’ye yatırıyor. Böke: Dolarlar akuytauklkaarbıında rlsclYCğmlTvBllsiaeiaerruueaüıöaHrraannikknnldrrrkykPiıkidoan,llca“edoaaaisDıdlGyim,rrmoaddnogö”eoTçoeluilcapakrdrdüllnrbğa.ırıtriakusreaşirlBeiuknakıldğiüdisnbloniriyySyaucşiıBıiuoz.noanenenirnaldsızerlib’rukiknşdb.ıdunıtenukeBueorbubaSılatuttunizrüilur6nraalsdyd1tat13yn.uaeı4uü5ueç0inr6nrk01 TCMB’ye yatırılan zorunlu karşılıklar banka bilançolarının aktifinde döviz varlıkları içinde yer alırken, bankaların döviz rezervine dahil oluyor. Ekim verilerine göre Merkez Bankası’nın resmi rezervleri 118 milyar 387 milyon dolar. Bundan altın rezervleri, IMF rezerv pozisyonu ve SDR’ler çıkarıldığında direkt alım satıma konu olan döviz varlıkları 99 milyar 500 milyon dolar. Bu rezervle rin içinde Merkez’in yükümlülükleri yani döviz borçları da yer alıyor. Bu borçlardan birincisi döviz kredileri, menkul kıymetler, Kredi Mek tuplu Döviz Tevdiat Hesapları’ndan (KMDTH) oluşan vadesine 1 yıl veya daha az kalmış dö viz yükümlülükleri 11 milyar 398 milyon do lar ediyor. Bir yıl içinde ödenecek Hazine garantili dış borçlar, kalan vadesi bir yıldan uzun KMDTH, zorunlu karşılıklardan oluşan şarta bağlı dö viz yükümlülükleri ise 63 milyar 92 milyon dolar olarak hesaplanmış. İthalatı karşılamıyor Bu borçları Merkez’in döviz varlıklarından düştüğümüzde 25 milyar 10 milyon dolar kalıyor. Yani net rezerv, Merkez’in brüt rezervlerinin ve kısa vadeli dış borcun dörtte birinden daha az. Bu, Merkez’in her an satmaya hazır olduğu döviz miktarını ifade ediyor. Son dış ticaret verileri ekimde ithalatın 17 milyar dolar olduğunu gösteriyor. Yani, net rezervler ithalatı sadece altı hafta karşılayabiliyor. Dış ticarette en çok ihracat ve turizm kaleminden gelirler elde ediliyor. İthalat kaleminde yükselişler yaşanırken gelirlerin azalması TCMB’nin rezerv kullanmasına neden oluyor. Bu durum da ileride bir finansman sorununa neden olabilir. Türkiye G20’den düşebilir Kurdaki son rekorlarla birlikte milli gelir de kişi başı milli gelir de eriyor. Hükümetin hazırladığı 20162019 dönemine ait Orta Vadeli Program’da yapılan hesaplamalar bu yıl dolar kuru ortalamasının 2.9586 olacağı varsayımına dayanıyordu. Kur rekor üstüne rekor kırarken en son dün 3.60’a kadar çıktı. Bundan sonra dolar düşmezse kurun yıllık ortalaması 3.55 seviyesinde olacak. Yakın tarihte büyümenin yerinde sayacağı da varsayılırsa çeyrek dönemler itibarıyla hesaplandığında Türkiye’nin 2016 gayrisafi yurtiçi hasılası (GSYH) TL bazında 2 trilyon 49 milyar TL’ye iniyor. Dolar bazında GSYH ise 577 milyar dolara geriliyor. Kişi başına GSYH de hükümetin tahminlerinde kullandığı 78 milyon 545 bin 927 kişilik nüfusla he saplandığında 7 bin 346 dolara iniyor. 21. sıraya geriliyor Bu yıl Türkiye’nin yüzde 3.2 büyüyeceğini hesaplayan ekonomi yönetimi, GSYH’nin TL bazında 2 trilyon 148 milyar lira, dolar bazında 726 milyar dolar olacağını öngörüyordu. Kişi başı GSYH öngörüsü de 9 bin 243 dolardı. Buna göre hükümetin hesabı kişi başına gelirde 1897 dolar, milli gelirde 149 milyar dolar şaşıyor. Yeni hesaplamayla Türkiye, Center for Economics and Business Research’ın hazırladığı Dünya Ekonomi Ligi’nden iki basamak düşüyor. Sıralamada 718 milyar dolar GSYH ile Hollanda’nın ardından 19. olan Türkiye, GSYH’sinin 600 milyar doların altına gerilemesiyle 21. sıraya geriliyor. İsviçre ve Arjantin, Türkiye’yi geçiyor. Erdoğan yine ‘faiz’ dedi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yastık altında dövizi olanlara, bunu altına ve Türk Lirası’na dönüştürmeleri çağrısında bulunurken, Türkiye’nin faizi düşürmekten başka çaresi olmadığını söyledi. Ankara’da bir açılış töreninde ekonomideki gelişmeleri değerlendiren Erdoğan, “Son günlerde hani bir döviz meselesi çıkardılar, dolar şöyle oldu böyle oldu, ne olursa olsun. Ben milletime şunu hatırlatıyorum. Yastığının altında döviz olanlar gelsin parasını altına dönüştürsün, gelsin parasını TL’ye dönüştürsün. Türk Lirası değer kazansın, altın değer kazansın. Ne lüzum var gideceğiz dövize değer kazandıracağız. Gelin bunu yapın” dedi ve şöyle devam etti: “Ve bu adımı attığımız sürece birilerinin oyunu da bozulacak. Hiç endişe etmeyin, bu oyunu kısa zamanda bozarız. Bundan önce de bunu yaptılar. 2007 2008’de de bunu yaptılar. O zaman ne dedim ‘teğet geçecek’ dedim. Aynı şeyi yine söylüyorum, teğet geçecek. Faizi düşürmekten başka çare yok diyorum, yine aynı şeyi söylüyorum.” Recep Tayyip Erdoğan BORSA ve TMSF ÇAĞRIYA YANIT VERDİ Borsa İstanbul (BIST), dünden itibaren tüm nakdi varlıklarının TL’ye çevrilmesine ve TL hesaplarında tutulmasına karar verdiğini açıkladı. Borsadan yapılan açıklamada, alınan bu kararın “Erdoğan’ın yaptığı çağrıya destek mahiyetinde” olduğu vurgulandı. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) da alacakların tahsilatında ve bundan sonraki satışlarda yabancı para kullanılmayacağı, işlemlerin Türk lirası ile yürütüleceği bildirildi. Bülent Tüfenkci Yeni KOBİ’lere ‘nefes’ KOBİ’ler için hazırlanan “Nefes Kredisi”nde 80 bin KOBİ’ye yıllık yüzde 9.90, aylık yüzde 0.83 faizle 1 yıl vadeli kredi verilecek. Yüzde 15 riski bankalar, yüzde 85 riski ise Kredi Garanti Fonu alacak. Toplamda 5 milyar lirayı bulması beklenen krediyi 80 bin KOBİ’nin kullanacağı Binali Yıldırım Rifat Hisarcıklıoğlu öngörülüyor. tedbirler yolda İki hafta içinde üçüncü kez toplanan Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nda alınan ka rarların çalışmaların tamamlanmasını müteakip hafta içinde açıklanacağı duyuruldu Ekonomi Koordinasyon Kurulu iki hafta içinde ücünçü kez toplandı. Başbakan Binali Yıldırım başkanlığındaki toplantıda, kamu maliyesi, bankacılık ve finans sektörü, reel sektör ve işgücü piyasasına yönelik olarak alınması gereken tedbirlerin kararlaştırıldığı ve teknik çalışmaların tamamlanmasını müteakip hafta içinde kamuoyu ile paylaşılacağı açıklandı. EKK’de döviz kurlarındaki dalgalanma ana gündem maddesi oldu. Toplantı dün akşam saat 19.00’da başlayıp saat 23.30’da sona erdi. Toplantının ardından yapılan açıklamada ayrıca, “AB ile görüşmeleri devam eden Gümrük Birliği Anlaşması’nın güncellenmesi ile ilgili devam eden olumlu süreç hakkında ilgili bakanlar tarafından EKK bilgilendirilmiş ve aynı doğrultuda çalışmaların hızlandırılmasına karar verilmiştir” ifadeleri kullanıldı. Yıldırım: Dalgalanma geçici Başbakan Yıldırım, gündüz Çankaya Köşkü’nde düzenlenen “Nefes Kredisi” tanıtımında döviz piyasalarında yaşanan dalgalanmalarla ilgili şöyle konuştu: “Türkiye bugünkü şartların daha ağırlarını geçmişte 45 kez yaşadı. ABD seçimlerinden sonra yaşanan sürecin etkileri de geçicidir. Vatandaşlar serinkanlı olmalı. Bu dalgalanma gelip geçecek. 2017 çok daha iyi olacak.” Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED), Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ile uluslararası şirketlerin üst düzey yöneticileri arasında dün telekonferans organize etti. 200 yatırımcıyla görüşme Şimşek, aralarında JP Morgan, Visa Europe, Renault, Nestle, L’oreal, Mercedes’in de bulunduğu yaklaşık 200 uluslararası şirketin üst düzey yöneticisinin katıldığı görüşmede, Türkiye’deki yatırım ortamını iyileştirmeye yönelik uygulamaya konulan teşvikler ve yeni yasal düzenlemeler hakkında bilgi verdi. Şimşek, ekonomi ve politik konulardaki soruları da yanıtladı. l Ekonomi Servisi ekonomi 9 Yurt değil cezaevi... Yayın yasağı koymak gerçekleri tersyüz etmeye yetmedi.. İlgili, sorumlu bakanlar, kamu görevlileri, 1015 yaşlarındaki kız çocuklarımızın cayır cayır yanarak ölmelerinin günahkârlarını, cemaat örgütlenmelerine İktidarlarının, Milli Eğitim Bakanlığı’nın kucak açmış olması gerçeğini kamuoyu dikkatinden uzak tutmaya yönelik telaşlı çıkışları, savunmalarında, pot üstüne pot kırınca kimi acı gerçekler sırıtıverdi.. “Yangın merdivenlerine açılan kapılar kilitli kalmıştı.. Yok tesadüfen kilitli değilmiş..” derken.. İlk yangına ilişkin raporda, en başından aslında yangın merdivenlerine açılan kapıların hem yanıcı, hem de kapı kolsuz oldukları gerçeği ortaya çıkıverdi.. Yani cemaat eline, namusuna teslim edilmiş kız çocuklarımızın, şeytana uyup kaçabilmeleri olasılığının ortadan kaldırılmasına yönelik, yangın çıkması halinde kaçıp kurtulabilmeleri için, dışarıya doğru kolayca itilerek açılabilmeleri gereken kapıların, açılamayacak biçimde kapalı kalmalarının önlemi alınmıştı. Kız çocuklarımızın yurda girdikten sonra, bir daha asla dışarıya çıkamamaları haline ilişkin öylesine önlemler alınmıştı ki.. 50 çocuğun birden kaldığı yurtta, bir tek eğitmenin kalması yeterli olabiliyor, daha önce bina erkek yurdu olarak kullanılırken var olan güvenlik kameraları sökülebiliyordu.. Binanın alevlerinin henüz sönmediği görüntüler eşliğinde verilen ilk bilgiler arasında, kız çocuklarımızı cayır cayır yakan gerekçelendirmelerin başında; “En alt kattan en yukarıya kolay yanıcı ahşap döşeme, sentetik halılarla kaplanmış olma, yangının çok kolay yayılıp ahşap tavana ulaşması, tavanın hızla yanarak çökmesiyle.. Oralarını buralarını kırarak camlardan atlayabilenleri dışında kalan kız çocukların birbirlerine sarılmış, ağırlıklı yangın merdivenleri kapılarının yakınlarında cayır cayır yanmış ölü bedenlerinin bulunduğu..” sayılıp duruldu ya.. HHH Baş sorumluluğun üzerinde olduğu Milli Eğitim Bakanlığı’nın üzerine düşen görevleri, yaptığının kanıtı olarak yurdun Bakanlık ruhsatlı olduğundan ve yakın tarihli müfetiş denetiminden de söz edildi ya.. Hemen arkasından da bölgenin çocuklarına dönük Bakanlık yurdunun onarım gerekçeli kapandığı, aslında başka yurtlarda yer de bulunduğu ama çocukların ailelerinin onayı ile cemaat yurdunu seçtikleri.. açıklamaları peş peşe geldi ya.. Şimdi siz siz olun ve acemi tamirciler, yanan sıradan bir kablo gerekçeli çocuklarımızı yakıp kavuran koşullar ile Bakanlığa bağlı olması gereken normal bir resmi yurdun olması gereken koşullarını hele bir karşılaştırın.. Çok kolay, en kolay yolu sağ kurtulan çocuklarımızın kamuoyuna da açıklanacak kameralı ifadelerine başvurma yüreği, sorumlu İktidarları, siyasi kamu görevlilerinde var mı? Bizden vazgeçtik Bakanlığın sözünü ettiği doğru dürüst bir Meclis araştırma komisyonunda ifadelerine başvurulamaz mı? Hangi koşullarda nasıl bir kapalı cezaevinde tutulduklarını öğrenmek, ders çıkarma babında bu ülkenin tüm vatandaşlarının, öncelikle de ailelerinin hakları değil mi? Çocuk hakları, vazgeçilemez insan hakları babından, binanın iç donanımını merak edenlerimiz çıkmaz mı? Yurdun içinde hangi koşullarda yaşıyorlardı? Zamanlarını nasıl değerlendirebiliyorlardı? Örneğin eğitimlerine, çocuk gibi yaşayabilmelerine yönelik hangi teknolojik araçları vardı? Bilgisayar, haberleşme, müzik dinleme, televizyon.. en sıradan kullanılabilir araç ve eşya donanımlarını, binanın yanmış haliyle bile olsa içini görebilir miyiz? Çocuklarımıza kapalı, kilitli tutuldukları kim bilir belki de cezaevleri koşullarını aratan koşullarda, zamanlarını nasıl geçirebildikleri, nasıl yaşatıldıkları sorularını sorabilir miyiz? Bakanlığın telaşla bir yasa değişikliği ile zaten başından suç olan, Bakanlık dışındaki yurtları, cemaat evlerini en azından sorumluluk kapsamında Bakanlığa bağlama ile işin içinden çıkma şansı olabilir mi? Zaten geçerli hukuk düzeni, eğitim sistemimiz içinde Bakanlığın sorumluluğunu, 14 yıllık İktidar erkleri sürecinde sadece FETÖ’cülere değil, pek çok cemaate birden teslim etme suçlarından pişmanlık, çark ediş anlamına gelebilir mi? Ülkemiz ve dünya çapında FETÖ’cü eğitim kadrolaşmalarını, başka cemaatler de içinde, yandaş vakıflara teslim etme seferberliği ortada iken?.. JCR’den kritik uyarı JCR Eurasia Rating Başkanı Orhan Ökmen “Yüksek politik tansiyon sürekli hale gelirse, TL’nin değer kaybı, politika kaynaklı muhtemel bir makro ekonomik krizin ana unsuru olacak” dedi. Ökmen, kurdaki artışla ilgili şu uyarılarda bulundu: 4 Özel kesimin reel sektör firmalarının net döviz açık pozisyonunun, TCMB’nin rezervlerinin telafi gücünün ve Türkiye’nin döviz kazanma kapasitesinin dışına taşması ve hâlâ artış eğilimini sürdürüyor olması ekonominin kırılganlığını olağanüstü artırıyor. 4 Kur zararlarının reel sektör üzerinde yarattığı bilanço riskinin likidite riskine dönüşmesi sürecinin başlangıcı aşamasına gelindi. Reel sektörde başlayacak olan likidite riski ise 2017’de bankaların aktif kalitesini aşındıracak. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle