25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 3 Aralık 2016 EDİTÖR: SERKAN OZAN cemÇaaarteesigzidkaiylaonrgdöveDarveekrvvıefllldeeatirryianoir Adana’nın Aladağ ilçesi’nde 12 kişinin tarikat yurdunda çıkan yangında yaşa mını yitirmesi, öğrencilerin barın ma sorunlarını yeni den gündeme getir di. Ensar Vakfı’nın Karaman’daki öğ renci yurdunda ya şanan cinsel istis DENİZ ÜLKÜTEKİN mar olayının ortaya çıkmasıyla bü yük tepki çeken ce maatlere ait yurtlar, yasak olması na karşın Aladağ’daki cemaat yur dunda kalan 10 öğrencinin yangın da can vermesiyle yeniden tartış ma yarattı. Ülke genelinde özel öğrenci yurt larının sayısı son 14 yılda neredey se yüzde 100’lük bir artış gösterir ken bu artışın önemli bir kısmını dini cemaatler ve vakıflar tarafın dan açılan yurtlar oluşturuyor. Ko nu hakkında görüşlerine başvur duğumuz Çağdaş Yaşamı Destekle me Derneği (ÇYDD) salı günü, ço cuklarını kaybeden ailelerin acısı nı paylaşmak için Aladağ’da ola cak. Tüm STK’leri de salı günü Aladağ’a davet eden derneğin Ge nel Başkan Yardımcısı Gülsün Ka ya, dar gelirli ailelerdeki çocuk ların eğitime erişiminde yaşadığı eşitsizliğin, dini cemaatlere yönel melerine sebep olduğunu söyledi. Kaya, “Bu çaresizlik ailelerin ken Özel yurtların sayısı son 14 yılda neredeyse yüzde 100 arttı. Bu yurtların büyük bölümü ise cemaatlere ait ÇOCUK AKŞAM EVİNDE OLMALI Eski İstanbul Sosyal Hizmetler İl Müdürü Kahraman Eroğlu: Dernek ve vakıf yurtları kapatılmalı. Yatılı bölge okulları var, taşımacılık sistemi var. Servislerle en ücra köydeki öğrencileri bile istedikleri okula götürmek mümkün. Köyden yeni çıkmış bir çocuğun ailesinden ayrılması, psikolojik olarak örselenmesine neden oluyor. Böyle yerlerde psikolog, sosyal hizmet uzmanı, rehber öğretmen olması gerekir. Bu yurtlarda kalan çocuklarda alt ıslatma, tırnak yeme gibi problemler çok görülüyor. 12 yaşına gelince kurtulmak için evliliği düşünmeye başlıyorlar. Çocuk, akşam evinde olmalı. DEVLET GİTTİ, TARİKATLAR GELDİ Eğitim İş Genel Başkanı Mehmet Balık: Cemaatlerin amacı kendi düşünce ve yaşam tarzlarına uygun insan yetiştirmek. Bunun için yurtlar büyük bir fırsat. Çünkü bu yapılar, devletin boş bıraktığı alanları değerlendiriyor. Devlet, öğrencinin barınmasını karşılamakta eksik kalıyorsa, bunu çeşitli inanç ve düşüncelere yakın vakıflar doldurur. Cemaatler dar gelirli halk çocuklarını kullanıyorlar. Dar gelirli ailelerin çocukları okumak için, çaresizlikten bu yurtlara gidiyor. Son yıllarda, iktidar da buna ciddi anlamda çanak tutuyor. Buradan yetişen çocukları oy deposu olarak görüyor. dilerine yardım edeceğini söyleyen vakıf, cemaat vb. çevrelere dört elle sarılmalarına yol açıyor” dedi. Son 14 yılda resmi rakamlara göre özel yurt sayısının yüzde 100 arttığının altını çizen Kaya, bu yurtların çoğunun, derme çatma binalarda açılan ve yeterliliği meçhul kişiler tarafından işletilen yerler olduğunu belirtti. Bunun, devletin, öğrencinin barınma ihtiyacını karşılama görevini vakıf ve cemaatlere devrettiği anlamına geldiğini kaydeden Kaya, bu yurtların denetiminde ihmaller yaşandığını bunun da taciz, tecavüz, yıkım ve yangınlarla ortaya çıktığını sözlerine ekledi. Kaya “Devlet, dinci vakıflarla çeşitli protokoller imzalıyor; kimine eğitim programı içeriklerini hazırlatıyor; kimi bütün yaz devletin okullarında din eğitimi adı altında çocukların beynini çağ dışı hurafelerle dolduruyor” dedi. Kim bu tüzel kişiler? İstatistiklere göre, Türkiye genelinde 455 bin 123 öğrencinin kaldığı 4 bin 741 özel yurt bulunuyor. Bu yurtlar içinde 1482’si ise tüzel kişilere ait olarak görünüyor. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bu tüzel kişilerin kim olduğunu açıklamıyor. Bakanlık bu isimlerin gizli tutulmasına bir gerekçe de göstermiyor. Öte yandan, istatis tiklerde, 2 bin 432 yurt derneklere, 208 yurt ise vakıflara ait olarak görnüyor. Tüzel kişilerin, vakıf ve dernekten farklı olarak hangi statüde yer aldığı ise ayrı bir soru işareti. Ülke genelinde şahsa ait yurt sayısı ise 619. Aladağ gibi çoğunlukla kırsal kesimden gelen öğrencilerin barınma ihtiyaçlarını karşılamak için kullandığı yurtlarda ücretler 200 lira seviyesindeyken özellikle dini vakıf ve cemaatlere ait yurtlarda öğrencilerden para alınmadığı hatta ihtiyaçlarının karşılanarak, karşılığında cemaatin inancına yakın yaşam tarzının benimsenmesinin istendiği biliniyor. CHP’Lİ ÖZDEMİR Proje okul değil yurt yapın CHP Milletvekili Sibel Özdemir, kırsaldaki okullaşmanın hızla düştüğünü belirterek “İlk olarak köyde ve beldelerde yaşayan dar gelirli ailelerin çocuklarının eğitim gördüğü, yatılı ilköğretim bölge okulları bir oldubittiyle hayata geçirilen 4+4+4 eğitim sistemiyle bu okullar kapatılmaya başlandı. Bu okulların sayısı 2002’de 521 iken 2015’te 315’e geriledi, öğrenci sayısı 278 binden 94 bine düştü” dedi. Özdemir, bakanlıkların görev ve sorumluluklarını dernek ve vakıflara aktarmaktan vazgeçmesi gerektiğini belirterek, “Hükümet, eğitim, barınma ve sağlık gibi kamu hizmetlerinin özelleştirilmesinden vazgeçmeli ve proje okul yerine öncelikli ihtiyaç olan ‘proje yurt’ uygulamasını hayata geçirerek çocuklarımızın sağlıklı, korunaklı, güvenli barınma imkânlarını sunacak projeleri gündemine almalıdır” ifadelerini kullandı. l İSTANBUL / Cumhuriyet BÜYÜKŞEHİRE ÇAĞRI İstanbul’daki binalar denetlenmeli İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nin CHP’li üyeleri, Adana’da 10’u öğrenci 12 kişinin yanarak öldüğü yurt faciasının ardından yazılı bir önerge vererek, kentteki binaların yangın merdivenlerinin denetlenmesini istedi. CHP’li Meclis Üyesi Berker Merter, “İstanbul’daki devlet ve özel yurtların denetimi acilen gözden geçirilmeli. Okulların, kapalı spor salonlarının, sinema ve tiyatroların yangın merdivenlerinin mevcut yangın yönetmenliklere ve şartlara uygun olup olmadığı denetlenmeli, yurtlardaki yangın merdivenlerinin çıkış kapılarının açılıp açılmayacağının kontrolü yapılmalı” dedi. Merter, İBB İtfaiye Ruhsat ve Kontrol Şefliği’yle beraber çalışacak meclis üyelerinden oluşan ‘yerinde denetim komisyonu’ kurulmasını da önerdi. l İSTANBUL / Cumhuriyet 2 KİŞİ DAHA GÖZALTINDA Aladağ’da 12 canın yitirildiği yangınla ilgili en yakın ağır ceza mahkemesinin bulunduğu Kozan ilçesi Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında haklarında gözaltı kararı olan 2 kişi daha yakalandı. Aladağ İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde sorgulanan 14 şüpheliden 3 kadın eğitimci adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Yangında yaralanan ve Adana’daki hastanelerde tedavi edilen 24 kişiden 15’i taburcu edildi. 1’i yetişkin 9 kişinin de tedavisi sürüyor. ALADAĞ’IN AKP’Lİ BELEDİYE BAŞKANI: İtfaiyenin merdiveni yoktu geldiğinde yangın bitmişti Aladağ Belediye Başkanı AKP’li Mustafa Akgedik yurt faciasıyla ilgili yangına müdahale noktasında eksiklikler olduğunu açıkladı. Akgedik, “İhmal kesin vardır. Oradaki sentetik halıların yangında yangını körükleyen noktalar olmuş aslında. Müdahale noktasında eksiklerimiz oldu. Mesela tamamen yerden yangın söndürülmeye çalışıldı, itfaiyenin bir merdiveni bile yoktu. Merdivenli itfaiye aracı geldiği zaman yangın bitmişti. Burada bir ihmal varsa en ağır şekilde cezalandırılmalı. Benim de bir ihmalim varsa ben de cezalandırılmalıyım” dedi. Yangında mahsur kalan öğrencilerin vatandaşın açtığı battaniyeye atladığını söyleyen Akgedik, burada itfaiyenin bir müdahalesinin olmadığını belirtti. Akgedik, ilçede, Aladağ Belediyesi’nin yaptığı 2 öğrenci evi ve devletin 2 öğrenci yurdu olduğunu söyledi. Ancak AKP’li başkanın “öğrenci evi” ile neyi kastettiği, buranın kime ait olduğu anlaşılmadı. Aladağ’da devlete bağlı bir kız bir de erkek öğrenci yurdu olduğunu ifade eden Akgedik, “2 sene önce yıkılan yurtta kalan öğrencileri İmamoğlu ve Kozan’daki yurtlara geçici gönderelim dedik ama aileler yanaşmadı özel yurda gönderdi çocuklarını” dedi. l Yurt Haberleri CHP’li Tekin Bingöl Kılıçdaroğlu bugün Aladağ’da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bugün Adana mitingi öncesi Aladağ’a gidecek. Kılıçdaroğlu’nun 12 kişinin yanarak öldüğü yurt binasına saat 11.00’de kırmızı karanfil bırakacağı bildirildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl ile milletvekilleri Zülfikar İnönü Tümer ve Mevlüt Dudu ise dün Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yangında yaralanan çocukları ziyaret etti. Bingöl, “Çok dramatik bir olay yaşandı. 11 çocuğumuz hayatlarının baharında yaşamlarını yitirdiler. Acı sade onların ailelerinin acısı değil hepimizin acısı, tüm Türkiye’nin acısıdır. Ümit ederim ki, bu facia bir daha yaşanmasın. Maalesef bu tür olaylar yaşadığında yapılan açıklamalarda tedbirlerin alınacağı söyleniyor. Ancak ne yazık ki bir süre sonra hiçbir önlem alınmadığı gibi, yeni olaylarla karşı karşıya kalıyoruz” dedi. haber 11 Kıbrıs’ta son tango? Kıbrıs Rum ve Türk liderlerinin yürüttüğü görüşmelerde gene bir son dakika gelişmesi oldu. Hafta başında artık müzakere defteri kapandı denirken, dün iş tersine döndü. İki liderin perşembe akşamı yedikleri yemekten sonra, dün sabah, 910 Aralık’ta İsviçre’de yeniden buluşma kararı aldıkları açıklandı. Bu sefer harita da masaya yatırılacakmış. Bu, Kıbrıs Rum ve Türk liderlerinin kendi aralarında halledebilecekleri tüm konuları resmen ele alacaklar demek. Ardından, 11 Aralık’ta, masaya garantör devletler ve BM katılacak. Buradan da bir anlaşma olmadan kalkılması durumunda, geriye bölünmüş Kıbrıs’ta Kıbrıslı Türkler nasıl yaşayacak sorusuna yanıt aramak gerekecek. Türkiye açısından da fiilen dondurulmuş olan AB üyeliği müzakerelerini belki yeniden canlandırma imkânı bütünüyle yitirilecek. Mustafa Akıncı, 18 ay önce, geniş bir seçmen desteği ile KKTC cumhurbaşkanı seçildiğinde, Türkiye devletine en uzak adaydı. Seçmenler de belki tam bu yüzden onu seçmişlerdi. İki toplumlu federal bir Kıbrıs kurulması için elinden geleni yapacağını vaat ediyordu. Rum tarafında da aynı şeyleri büyük ölçüde savunan Anastasiades’in başkan olması ümit vericiydi. Ümitler ilk elde boş çıkmadı. Şu anda Kıbrıs Rum ve Türk tarafları birçok konuda anlaşmış durumdalar. 1960 antlaşmasına son verilmesi ve iki bölgeli federal Kıbrıs devleti kurulması, bu anlaşmanın temelini oluşturuyor. 800 bin Kıbrıslı Rum ve 220 bin Kıbrıslı Türk’ün vatandaşı olacağı bu federasyon, iki oluşturucu devlete sahip olacak. Her oluşturucu devletin kendi meclisi olacak. Ayrıca federal seviyede, eşit temsilli bir senato ve nüfus oranına göre oluşmuş bir meclis öngörülüyor. Kurucu devletler, üçüncü ülkelerle iktisadi, kültürel, sportif konularda doğrudan anlaşma yapabilecekler. Terk etmek zorunda kalınan mallar için iade, takas veya tazminat çözümlerinden biri uygulanacak. Kıbrıslı Rumlar ve Türkler istedikleri kesimde yerleşebilecekler ama ait oldukları kurucu devlet için oy kullanabilecekler. Federal hükümette bakanlıklar 7 Rum, 4 Türk veya 8 Rum, 5 Türk arasında paylaşılacak. Bunlar gibi birçok konuda taraflar anlaşmış durumdalar. Nüfusun yüzde 20’sini oluşturan Kıbrıslı Türkler birçok açıdan eşit vatandaşlık hakkı elde etmiş olacaklar. Gelinen aşamada sorun Türkiye ve Yunanistan’ın tavrında kilitleniyor. Anastasiades’le Akıncı, gayri resmi olarak toprak ve başkanlık konusunda da anlaşmış durumdalar. KKTC Kıbrıs’ın yüzde 37’si üzerine kurulu. Akıncı, bunun yüzde 29 olmasını son aşamada ve gayri resmi olarak kabul etmiş durumda. İlk elde yüzde 32 olan Türk tarafının önerisi, yüzde 29’a inerken, karşılığında dönüşümlü başkanlık sistemini gayri resmi olarak elde etmiş. Dönüşümlü başkanlıkta, birlikte seçilecek Rum ve Türk adaydan Rum dört yıl, Türk olanı iki yıl başkanlık yapacak. Mont Pelerin’de tarafların masayı terk etmesi, Akıncı’nın yüzde 29’u resmen önermeyi güvenlik ve garantiler konusuna bağlaması, buna karşılık Anastasiades’in masadan kalkması ve dönüşümlü başkanlık önerisini resmen masaya getirmemesi olmuştu. Dünden beri, iki liderin toprak ve başkanlığı da baş başa halledip, ardından müzakerelere garantör devletlerin dahil olması, yani 5’li zirve yapılması ihtimali belirdi. İhtimal diyoruz çünkü Kıbrıs sorununun çözümünde büyük engel Türkiye’nin talepleriydi. Burada önemli esnemeler yapılmış gibi gözüküyor. Buna karşılık son haftalarda SYRIZA’nın ulusalcı dışişleri bakanı Kotzias’ın aldığı tavır ortalığı karıştırdı. Sorun garantörlük anlaşması. 1960 anlaşmasının iki garantör devleti, Yunanistan ve Birleşik Krallık şimdi garantör konumu talep etmiyorlar. Yunan dışişleri bakanı da Türkiye’nin masaya gelmeden garantörlük talebinden vazgeçmesi gerektiğini önkoşul olarak telaffuz edince, iş karıştı. O kadar ki, Kıbrıs’ın güçlü komünist partisi AKEL’in liderinin alelacele Atina’ya gitmesinin, Kotzias’ın bu tavrını değiştirme amaçlı olduğu düşünülüyor. Antiemperyalizm kisvesi altında milliyetçilik damarı kabaran Kotzias, aynı zamanda Çipras’a ulusalcı kanaldan rakip olmanın altyapısını oluşturuyor. Türkiye hükümeti, üyesi olmadığı bir AB’nin Kıbrıs için sunduğu güvenceyi yeterli görmüyor. Kıbrıslı Türklerin çoğunluğu da bu konuda hemfikir gibi. Referandumda Kıbrıs Türklerinin evet oyu vermesinin önemli bir koşulu bu garanti meselesi. Türkiye’nin esnediği nokta da bu: Masadaki öneri, Türkiye’nin sadece Kıbrıs Türk federe devletinin garantörü olması ve bunun da Türk kesimindeki meclis çoğunluğunun çağrısı üzerine devreye girebilmesi. Rum kesimi bunu beş veya on yıl için geçerli olması koşuluyla kabul ediyor. Türkiye ise süre koymaya yanaşmıyor. Bu arada Tayyip Erdoğan’ın “Güzelyurt verilmez” sözünün de yüzde 29’u kabul ederken, son bir toprak tavizi koparma hamlesi olarak yorumluyor Kıbrıslı Türkler. Benim kuşağım için bitmez tükenmez bir sorun olarak bizle yaşlanan Kıbrıs sorununda bu kez gerçekten son tango mu oynanıyor, iki hafta içinde göreceğiz. Bu fotoğraf, Gündem Çocuk Derneği’nin çalışmaları sırasında Ankara Çankaya’daki bir anaokulda çekildi. Derneğin yönetim kurulu üyesi Onur Yılmaz “Yangın dolabının önüne dolap yaptırmışlar. Yangın anında o dolaba ulaşmanız mümkün değil” dedi. Yeni facialar kapıda Kapatılan Gündem Çocuk Derneği, okul ve yurtlardaki güvenliğe ilişkin çalışma yürütüyordu. HAZAL OCAK Kapatılan Gündem Çocuk Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Onur Yılmaz, Adana’da yaşanan facianın, oraya özgü olmadığını belirterek, “Gezdiğimiz okulların hepsinde eksiklikler vardı. Bir anaokulunda yangın dolabının önüne dolap yapmışlardı” dedi. Yılmaz, son üç yılda az 20 çocuğun fiziki eksiklikler nedeniyle okullarda geçirdikleri kazalar sonucu hayatlarını kaybettiklerine dikkat çekti. Gündem Çocuk Derneği, kapatıldığında, “Okullarda Fiziksel Güvenlik Rehberi” üzerinde çalışıyordu. Rehberde, dersliklerdeki ve yurtlardaki güvenlik ihlalleri çizgi görsellerle anlatılacaktı. Derslik bölümü bitmiş, yurtlar bölümünün hazırlanması kalmıştı. Projeyi de Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte hayata geçiriyorlardı. Dernek, MEB ile 2013 yılında “Okullarda Fiziksel Güvenlik Standartları Protokolü” imzalamıştı. Protokol kapsamında, derneğin uzmanlarından oluşan ekip belirli okulları gezdi. Okullar fiziki güvenlik açısından değerlendirdi. Okulların eksiklerinden yola çıkılarak Türkiye’deki tüm okulların uyması gereken bir liste oluşturuldu. Oluşturulan kontrol listelerinin kitapçık haline getirilip tüm okullara dağıtılması için uzun süre sponsor arandı ve bulundu. Dernek kapatılınca kitapçıklar basılamadı. Yılmaz, bazı kurumlardan destek geldiğini, kitapçığın önümüzdeki günlerde basılacağını duyurdu. Yılmaz “Büyük şehir okulların kalitesini arttırmıyor. devlet okullarının genel durumdu oldukça kötü. Özel yurttarlar da farklı değil. Devlet ve özel yurtları denetleyen de aynı kişiler. Özel yurtlardan daha az kamu kurumları denetleniyor” dedi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle