15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Star Wars’un Prenses Leia’sı yaşamını yitirdi Londra’dan Los Angeles kentine yaptığı uçak seyahatinde kalp krizi geçirerek hastaneye kaldırılan Yıldız Savaşları (Star Wars) filminin ‘Prenses Leia’sı Carrie Fisher yaşamını yitirdi. Geçen hafta hastaneye kaldırılan Fisher’in durumunun kritik olduğu, ünlü oyuncunun uçakta 10 dakika boyunca nefes alamadığı belirtilmişti. Aynı zamanda senaryo yazarlığı da yapan 60 yaşındaki oyuncu, Yıldız Savaşları’nın yanı sıra ‘Cazcı Kardeşler’, ‘Charlie’nin Melekleri’ filmlerinde rol almıştı. Fisher, ünlü şarkıcı Paul Simon ile de bir yıl süren evlilik yapmıştı. Çarşamba 28 Aralık 2016 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK [email protected] 15 ‘Sanatçılar tabii ki barışı savunacak’ Özcan Alper, Barış İçin Akademisyenler’e destek verdiği için hakkında soruşturma açılan 433 sinemacıdan biri. Yeni yıl dileği ise şu: Umarım bütün bu korku ortamından bir an önce çıkarız Özcan Alper EZGİ ATABİLEN Yönetmen ve senarist Özcan Alper, Barış İçin Akademisyenler’in “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildirisine destek vermek için 433 sinemacının imza kampanyası başlatması üzerine “suçu ve suçluyu övmek” suçlamasıyla soruşturma açılmasına “Sanatçıların, yazarların, çizerlerin savaştan yana olacak halleri yok. Tabii ki barıştan yana olacaklar, barışı savunacaklar” diyerek tepki gösterdi. Bildiride imzası bulunan sinemacılar dan biri olan Alper, gazetemize konuşarak, “Ortada bir ‘suç ve suçluyu övme’ durumu yok. Çünkü zaten ortada bir suç yok. O yüzden bu soruşturmanın kendisinde yasa gereği çelişik bir durum var. Bunu basında çıkan haberlerde de görülebileceği gibi hukuk uzmanları da belirtiyorlar” dedi. “Sonbahar”, “Rüzgârın Hatıraları”, “Gelecek Uzun Sürer” gibi filmlerin yönetmenliğine imza atan Özcan Alper, sinemacıların Barış İçin Akademisyenler’in bildirisine destek olmak için kaleme alıp imzaladıkları bildirinin “bir hukuk devletinde düşünce ve ifade özgürlüğüne tekamül edeceğini” belirtti. Alper sözlerine şöyle devam etti: “Bunun bir suç teşkil etmesi de garip. Sanatçıların akademisyenleri desteklemesinde garip bir durum yok. Sanatçıların, yazarların, çizerlerin savaştan yana olacak halleri yok. Tabii ki barıştan yana olacaklar. Tabii ki barışı savunacaklar. Burada bir çelişki görmüyorum. Bütün bunların niye olduğunu gayet iyi biliyoruz. Bu korku ve baskı hiç kimseye ve memleketin kendisine de iyi gelmiyor. Umarım bütün bu korku ve tahakküm ortamından bir an önce çıkarız. Yeni yıl dileğimiz bu olsun.” ‘Tutuklasınlar hepimizi de bitsin bu saçmalık’ Bildirinin imzacılarından yönetmen Ezel Akay ise dün Sputnik’e şunları söyledi:, Ezel Akay “Biz sadece barış olsun ve şiddet dursun dedik. Devle tin elinde şiddetin dışında araçlar olduğu nu ve bunları kullanmasını talep ettik. Gi derek saçma bir hale dönüşen bu durum dan kurtulmak için bazen diyorum ki, gi relim 150 bin kişi içeri, tutuklasınlar hepi mizi de bitsin bu saçmalık.” ‘Siz kim, biz kim?Emrah Eren’in uyarladığı ve yönettiği ‘Kıran Resimleri’ Maraş katliamını 9 ayrı öykü ile anlatıyor Kardeşiz hepimiz’ Salon kalabalık, hemen hemen hiç boş koltuk kal rını ve dinlediği kayıtları bize anlattığı zaman donup kaldık. Belgesel karşılıkları var birçok hikâyenin mamış. Yerime doğru ancak hangi gerçek, hangi öykü ilerliyor bir yandan da nün hangi anında, o sanırım İnci ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK sahneye bakıyorum. Sahnede kocaman bir davul... Arkasında Hanım’da saklı” diyor. Eren’in oyunda tek önemsediği şey öfkenin aklın önü orkestra... Büyük davulun etra ne geçmemesi olmuş, “Sağ fında davullar, sayıyorum do duyuyu hiçbir zaman elden kuz tane... Oyuncular yavaş ya bırakmadık. Sorular sor vaş yerlerini alıyor, her biri duk ama yanıtlarını bile ne bir davul... Oyunu seyret medik, olayın ve insanla tikten sonra anlıyorum ki rın anısına duyduğumuz dile gelmenin yetmediği an saygıyı ilk günden son lar çoğunluktaydı. Yani sa güne kadar taşıdık. Asla londa kaç seyirci varsa o yaşanan şiddetin pornog kadar karşılığı var davul rafisine yönelik çalışma imgesinin. dık. Seyirciye bıraktığı Sonra mı? O zaman, o acı mız alanlara müdahale ltktçlrbÖrşsEslsöyaKbğykusthlhiıaeaeaeiiaiaııcniaooiaüyiimaklemnlğrrmrnrnkBİh,ıd“şrğnöümassvıdnlluii,1r.yânanüyanaayıülrınıninskıcakzeğÖdBymz9neklıarzğrleedsiaahlyureıvıteayüı7suaıklırnaanieyenmAaresne.nıas,ndl8”nb“kEt.nrikladoeşna.ekıkrSKcodsidlerkb”nasynnhöen‘aayeŞraeıanaiMeışaaıainityolcerzlnrrnelrltrtntsdmubo,hğearıiedırlvaabaraeBlkhnıeye“yusİrakotieıbnanüriğeksbnMftdibaeğeauormdearıd.eiısısıauöGcsll,ie.ırnRn,kş.ksaşyi,t.ıaelid.lis.r.kÖzıyzleçğ.üdğçugle.dZuYrstğıiKe.aAlaolnoDeinısazazuhenuiiemenıüDnrmacrkyildrnnşybıleoyrsdlmaiiz.udutayiea.reeuk.ryd.kbtclKaeln.l..ylauköpu’.im,e.loaaiu’TnyisganGokeoaınllkA,nyreCrnaönizmiamiilrktlecaö.cezmn,sydranrdya,liröleurigztia,s”“aaeiıaıenuEllvamayçy’ü,nKireeaSdtykrnilaylmlnımrorşstmış,aieuiıkeeidroanfelisrrnbrırnl,ıalaalnasdik”,keiaavdzgrlcmnnnekörirbeaıdöağgbddryıekaiyyRzyo’iükıiaellnnlülaatkareeinaaynaamdsdİşpiurtnsalnr,eaoıe.zeiek.rcl.u,i SAöaryrrnocmtydmrngilbttzlausaiıauiikiakeaaiuek.nhtlbyuaksBDhllüAbsule’Hn.adsmııeaaoşlkumdiüsrnrSaderenelr,uıiaüuEğiılroaoymesemiÖranyE“lıülrr.kn,kısst’nda.Kkaremzıeln,e.ueerougnşiııesundnaıronğ1llsimminıçovrems.ebsydtlıd2saayal.eruma“ımiaaiadoai,raliınDmzn1imzınbullhuypdsopilluuöe3eimaar,unRı.edın,rlrynğd,,ozrnAkesdee,atcpudaıakz2aSoday”ısnueyyrtraemriur0useiinlbıoçycldımraamınamİ,lyliadia.ailidırnrtnrmdy2enkzüSrassliıaayoaolnnle1eaookknakzeaeslnrrliı,hnsie,o.ie2pirg”Ölya7inienomkyçdEnOikle,deamcresyenşeaşüyoarkkyrkndvae’otsiehtcialuaaniaGEl”rMüçrıehükneşıfrllsaypiaa’olkeoirarnEntraniKtvrrkaveiaebeçjenslniibya,nradöatr“dhe“alkıAginernhıyerneasSikayllalağcrbbybyllşbhvleaaeaeae,hıeeeışhoaaeuiyremdnnymkygNnnımlşlnndnsyrılauedadiaaeeeınnasedeklpmentsytinaylağrıshrleeıseearzylyıeaifmieamranoinoçaytbilaodnb’eodlkm,viyemnmkainiileellkila“rlauaupdalaadtyıeümiidneimsdlayrtiyrmn”nşmsemzağıııraönlid.eeshğ,;e,aniisahikniiaadenhırnatŞzştbnğa,etazntiebiytirleeoidnmlağndereö”rihaidbvrpuadrnninaınltiaieaismelfreşhlllofeyueslnohaarbee.adaıbsidmiyrtşda,lrzkaaaııiikeeöödlZlslnğsuatdcnnıniaaieiarrreeinüly.ccealenrddarrhslbBhtkcl,uaiaiebüaraeuaaieEnmrrnçlaOnannrykyillmyibddla,aıiiykengaaumziofaknuıuruır,ydrgşlkrat’ğevıanıyyKioı.zeeıazcuenyştdaalaiüOrllrdebuıusıdıeşiambılremayvgitra,kiecutaeytnğnbueamştsaubabrhaieiçödneinşnsniklgalzirıyzmaudıvdiyeşylblatdjlcdnilkaakiaertaaouoymeiKsvDareeissımuirnllnrriyla.rrOar,lzevüiaismdueaıyınkduroıkh?emaışarbmorysfarnapirıı.rmnıd,ntıcenpmoayiuSrşnaşmu:eeıSruıbcieeatnkeluzainu“rrkbzea.iiSyzymidndddtr”mYnifzndŞznvm.unienoiauaasaeanlamiaeüeYCunlrmrıilkhaivzk;eapŞişzniumr,üieŞdiohaacsniilmllbahekmeemzsdrareaonmeeagtakyridraiteüiuraanrrr’vla;aine?çkakbnlanıdauifdGlşyyliyadlrzifsieiKiear,ıılınlüdageçkb?rızüİeırnak’aıpnsbnnnnae?eduğni.tüdnraYnklimdiekr!ğöaiaüeNıdzdBeyzyasanodbıKeynçivlmabibüairyoebkkneeanydirrkenauuikrd’luodşüezeeıiünurntüniğiizaz.,i öyküden oluşan bir öykü kitabı... sanların, kışkırtmayla kan dökecek, ye tutmamış. Kulağında ka biz. İnsanız hepimiz. Baba Eren, yaklaşık beş yıl önce “Kıran komşusunu yakacak hale getirildi lan sesleri nakşetmiş ese larımız birlikte savaştı düş Resimleri” üzerine yazılmış bir ya ği bu korkunç olayın birebir ya da rine... Ziyareti sonrası mana karşı. Yönümüz yur zıyla karşılaşmış, “Yazılmış bir kur dolaylı olarak etkilediği dokuz “in okuduğu 40 bin sayfa tu dumuz bir. Kandırmışlar maca eserin olması çok ilgimi çek san”... Aral, insan aklına sığmayan tan duruşma tutanakla sizi. Ayın, ayılın!” SALON YENİ PROGRAMINI AÇIKLADI Yeni yıla rengârenk Salon, ocak ayının ikinci haftası itibarıyla baharı müjdeleyen nisan ayı da dahil olmak üzere yeni yılın ilk programını açıkladı. Buna göre kış sezonunun ilk konuğu klarnet, bağlama ve kanunun sıra dışı birlikteliğinin temsilcisi Taksim Trio olacak. Taksim Trio 11 ve 12 Ocak tarihlerinde Salon sahnesine çıkacak. Ardından söz yazarı, besteci, saksofonist Korhan Futacı ve Kara Orkestra’nın zengin orkestral dokuya sahip müzikleriyle dikkat çeken parçaları 13 Ocak Cuma akşamı dinleyiciyle buluşacak. Salon’un yeni yıl programında yerli saykodelik müzik grubu BaBa ZuLa, Songs From a Breeze, Norveçli folkpop müzisyeni Moddi, 123’ün vokalisti olarak tanınan Dilara Sakpınar’ın Lara Di Lara adlı solo projesi, Kutay Soyocak ve Taner Yücel’in ortak projesi Jakuzi, Nina Simone’u andıran ses rengiyle Nilüfer Yanya, Ah! Kosmos, Norveçli caz piyanisti ve bestecisi Bugge Wesseltoft’un ikonik elektronik caz projesi Bugge Wesseltoft’s New Conception Of Jazz ve Beyrutlu blues, garage rock grubu The Wanton Bishops gibi pek çok imza bulunuyor. Program hakkında ayrıntılı bilgi www.saloniksv.com adresinden edinilebilir. Dilara Sakpınar’ın Lara Di Lara adlı solo projesi de yeni yılda Salon’da olacak. Fazıl Say’ın çoğalan sesi... Klasik müzikçiler bizim basında pek yer almaz. Onların dünyanın bir ucunda verdiği konserler, bin bir zorlukla yayınladığı kayıtlar, ancak sanatla ilgili köşe yazılarında kısacık bir haber olur. Çünkü gazete sayfaları ve televizyonun haber kanalları geniş kitleyi ilgilendiren, popüler kültürün temsilcilerine ayrılmıştır. Klasik müziğe adanmış yaşamlar, (değerli bestecimiz İlhan Usmanbaş’ın sözüyle) “dağ çiçekleri” gibidir: dağlarda açarlar, dağlarda solarlar, ancak dar bir çevreden takdir görürler. Fazıl Say, piyanistliği, besteciliği ve söylemleriyle ülkemizde olduğu kadar uluslararası arenada da bu klasik müzik tiplemesine yeni bir kimlik getirdi. Uluslararası müzik çevrelerinde konserleri ve kayıtlarıyla büyük kitlenin, geniş bir coğrafyanın ilgisini çekti. Müziğinde kullandığı Anadolu renkleri, başta ritimsel özellikle, otantik sazların renklerini piyanoda yansıtmasıyla dikkat topladı. Önce piyanistliğiyle övgüler aldı, sonra hemen her konserinde kendi yapıtlarını tanıtarak ünlü plak şirketlerinin etiketleriyle kayıtlar yaptı. Korolu, büyük orkestralı yapıtlarının içine pek rastlanmayan otantik veya unutulmuş çalgıları yerleştirdi. Gelenekseli yeni tınıyla birleştirdi. Şimdi Avrupa’nın birçok köşesinde konserleri kapalı gişe yapılıyor, CD’leri ise çeşitli ödüller alıyor ve yok satıyor. Ayrıca, bugüne dek hemen hiçbir klasik müzik yorumcusuna benzemeyen bir yaklaşımla, fikirlerini yüksek sesle medyaya açıklıyor. Şimdi söyleşilerinde tematik olarak terörün karaba sanını işliyor. Aynı söylemde, toplumsal karabasanı da duyuran yapıtlar besteliyor. Geçen akşam Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall konserlerinin yeni yıl dinletisinde, Fazıl ile pek çok konser vermiş Camerata Salzburg üyeleri en son onunla Valencia’da Mozart’ın bir konçertosunu çaldıklarını ve konserin başarısını anlatıyorlardı. Fazıl, şu günlerde Beethoven Akademisi’nin 2016 “Uluslararası Beethoven İnsan Hakları, Ba rış, Özgürlük, Yoksullukla Mücadele ve İçselleşme Ödülü”nü aldı. Bu yıl ikincisi verilen ödülün yalnız sanatsal değil toplumbilimsel değeri de var. Geçen yıl piyanist Aeham Ahmad kazanmıştı. Ahmad, Yermuk mülteci kampının yıkıntıları arasında piyano çaldığı görüntüsüyle sosyal medyada büyük etki yaratmıştı. Fazıl da yeni çağın yeni sanatçısı. Yaşadığı gün sokakta olanlara sırtını çevirip içine kapanmıyor, söylemleriyle, müziğiyle tepki veriyor. Bugünü de, tarihin derinliğinde yaşananları da, insani sorunları, toplumsal haykırışları da müziğine taşıyor. Haykırdığı ses, dalga dalga yayılıp, piyanosunun çok uzaklarına kadar ulaşabiliyor. Ayşegül Sarıca’dan öğrendiklerimiz Neredeyse 82 yaşında Ayşegül Sarıca. Ondan dinleyici, öğrenci ya da dost olarak ne çok şey öğrendik: Titizlik, dürüstlük, bilgelik, birikimi doğru kullanmak! Ama her şeyden önce “saygı”yı öğrendik. Besteciye saygı, dinleyiciye saygı, birlikte müzik yaptığı kişilere, şefe, orkestra üyelerine, hatta öğrencilerine bile saygı dolu bir insan. Belki de bunların başında kendine saygısı geliyor. Mükemmelci olma tutkusu onu böylesine disiplinli yapmış. Bugüne kadar ondan kim bilir kaçıncı kez dinlediğimiz yapıtlar zamanın süzgecinden geçmişler ve o, aynı yapıtlarda hâlâ taze bir soluk sunabiliyorlar. Bu hafta, Hollandalı şef Joseph Sulien’in özenli eşliğinde, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası ile Schumann’ın Piyano Konçertosunu çaldı. Gerek konçertoda, gerekse bis olarak çaldığı Brahms’ın op.118 Intermezzo’sunda ve Grieg’in Lirik Parçalarından Kelebekler’de hem ustalığını sergiledi, hem de yılların birikimiyle renklenen ifade gücünü. Neden hiçbir CD’si yoktur Ayşegül Sarıca’nın? Ne zaman sorsam yanıt alamam. Kimbilir nerelerde saklanan değerli kayıtlar vardır! Bir gizli kuvvet peşine düşse de bulup ortaya çıkartsa. Yeni yıl için bütün okurlarımıza ve sanatçılarımıza güzel günler diliyorum. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle