13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 20 Aralık 2016 haber 4 EDİTÖR: ALPER İZBUL Başkanlık teklifini Terör ve ‘nefret koalisyonu’ PKK’nin, Dolmabahçe’deki saldırısından bir hafta sonra Kayseri’de gerçekleştirdiği menfur terör eylemi ve sonrasında, hem Kayseri’de hem de ülkenin diğer kesimlerinde sokağa yansıyan tepkiler, artık birbirinden farklı, ama doğuracakları sonuç kaçınılmaz olarak aynı olan iki tip terörist olduğu gerçeğini gözler önüne serdi. İlk tip terörist PKK militanları arasından devşirilmektedir. Amaçları belli eylemler koyuyorlar; eylemleri birer, kimi zaman da son olayda olduğu gibi birden fazla mesaj da içeriyor. Soğukkanlı davranıyorlar. En büyük itileri olan yüreklerindeki nefreti kökleştirmek için, beyinleri yıkanmıştır. Yalnız etnik ayrımla güdülenmiş değillerdir, saplantılarına karşı duranları, ister Türk olsun ister Kürt, yok etmeye hazırdırlar. Amaçları Türkiye’yi parçalamaktır. Bunca cana ve kana karşın, bugüne kadar yaşananlar, terör yoluyla bu amaçlarına ulaşamayacaklarını kanıtlamıştır. Hendek eylemleri de onlar açısından hüsranla sonuçlanmış, eylemli kalkışma projesi de bölgede halkın destek vermemesiyle akim kalmıştır. Bu durumda PKK’nin elinde kala kala toplumu nefret duygularıyla bölüp parçalayıp, birbirine karşı hale getirmek seçeneği kalmıştır ki buna da tek başına ulaşması mümkün değildir. HHH İşte tam bu noktada, PKK teröristinin yardımına koşmak üzere devreye ikinci tip terörist giriyor. O da birincisi gibi nefretle güdüleniyor ve kendi görüşü, davranışı dışındaki herkesi düşman görüyor, “katli vacip” kabul ediyor. Onun nefreti de ısmarlanmış ve öğretilmiş bir nefrettir. Bu ısmarlanmış nefret PKK teröristinin nefretiyle kışkırtılıp harekete geçiriliyor, sokaklara taşıyor. O da insanları, korkutma, sindirme, kendi dünya görüşüne ram etme amacına yöneliktir. Bu ikinci tip terör kendisini harekete geçiren, birinci terör ile birleşince birincinin tek başına başaramadığını başaracak, Türkiye’yi nefret kamplarına bölecek, yarılmayı sağlayacaktır. Burada en çarpıcı olan husus, bu terörün faillerinin hiç de bu sonucu istememelerine karşın, bu sonucun sağlanmasına PKK’den daha etkin olmalarıdır. PKK’nin Kayseri’deki son terör eyleminin hemen ardından, bu terör Kayseri sokaklarında boy göstermiş, dalga dalga da yurdun dört bir yanına da yayılmıştır. Daha eylemin gerçekleştiği gün, bir bölüm CHP Gençlik Kolu üyesinin Kayseri sokaklarında saldırıya uğramaları ve linç tehdidiyle karşı karşıya kalmaları, ülkeyi yalnız TürkKürt tabanında değil, parti tabanında bölme sonucunu da doğurabilecek vahim bir gaflet örneğidir. Ülkedeki son gelişmeleri kaygıyla izleyen kimi yurttaşlarımız öngördükleri bu gelişmeler karşısında hiç de şaşırmamışlardır. Çünkü Türkiye’de son günlerde safları sıklaşmış olan “nefret koalisyonu” gittikçe tırmanan nefret söylemleriyle, her patlamaya hazır bir ortam yaratmıştır. HHH Yetkililer bu duruma bir an önce son vermek üzere acil ve yoğun bir kampanyayı başlatmalıdır. Her şeyden önce, terör sorunu ile Kürt sorununu birbirinden ayırmak şarttır. Bütün Kürt yurttaşların PKK ile bir tutulmaması gerektiği, halka, devletin en yüksek makamları tarafından anlatılmalıdır. Her Kürt’ün potansiyel bir PKK’li olmadığı, böyle bir yanlış algının ancak PKK’nin ekmeğine yağ süreceği görülmeli ve gösterilmelidir. Teröre bulaşmamış, sivil Kürt örgütlerinin terörün kucağına itilmesi sonucunu doğuracak girişimlerden kaçınıp, bunların siyasetin içinde kalmalarını sağlayacak önlemler alınmalıdır. Bütün bu gerçeklerin görülüp, mırıldanırcasına yapılmış yarım ağız açıklamaların ötesinde derhal harekete geçmenin zamanı gelmiştir. Bu kararın acilen verilmesi, enerjik tedbirlerle yaşama geçirilmesi gerekir. İkinci tür teröre de müsamaha edilmeyeceğinin net biçimde anlatılması için bir an önce harekete geçilmediği takdirde olayları önlemek imkânsızlaşacaktır. Nefret koalisyonu durdurulamazsa, PKK terörü amacına ulaşacaktır. ‘Kozanlı Ömer’ operasyonu Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılıkla Mücadele Şube Müdürlüğü, ‘FETÖ’nün emniyet imamı’ olduğu ileri sürülen Kozanlı Ömer’in ekibine yönelik operasyon düzenledi. 17’si sivil, 1’i emniyet memuru 18 kişi hakkında gözaltı kararı olduğu belirtildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılıkla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri dün sabah 06.00’da ‘FETÖ’nün polis abileri 18 şüpheliye yönelik 8 ilde 24 adreste operasyon düzenledi. Gözaltı listesinde FETÖ’nün emniyet imamı olduğu ileri sürülen ‘Kozanlı Ömer’ kod adlı Osman Hilmi Özdil’in yakın çalışma ekibindeki isimler de var. ‘acil’e aldılarAdnüpkşaüenştilkeAlrKedtPet’kiyii AKPMHP ortaklığınca hazırlanan başkanlık teklifi bugün Anayasa Komisyonu’nda görüşülmeye başlanıyor. Aceleci takvimin nedeni, desteğin anketlerdeki düşüşü AKP’nin MHP ortaklığıyla Meclis’e getirdiği başkanlık sistemi teklifini olabildiğince acele bir takvimle görüştürme kararı almasının altından anketlerdeki deste ğin yüzde 50’nin altında oluşu ve düş me eğilimine girmesi çıktı. AKPMHP ortaklığınca hazırlanan başkanlığa geçişi sağlayacak anaya sa değişiklik tekli finin Meclis süreci bugün başlıyor. Tek lif, TBMM Anayasa Komisyonu’nda gö rüşülmeye başlana cak. AKP’den baş langıçta gelen me EGrüdlem sajlar, başkanlık teklifinin bütçenin bitimiyle Meclis’in tati linin ardından ocak ayıyla birlikte görüşülmesi şeklin deydi. Ancak AKP, MHP ile tam ola rak anlaşmaya varınca başkanlığın takvimini yeniden gözden geçirdi ve acele etmeye karar verdi. Böyle ce teklif, jet hızıyla Meclis’e getirildi ve olabildiğince kısa sürede referan dumdan geçirilip başkanlığın garan tiye alınması planlandı. Hızlandırılmış yeni takvime göre AKP başkanlık teklifinin Meclis’teki gö rüşmelerini ocak ayı sonuna kadar ta Acil referandum AKP, başkanlığa desteğin yüzde 50’nin altında olduğunu görmesine karşın bir başka veriyle harekete geçti. 15 Temmuz öncesi anketlerde başkanlığa destek yüzde 40’ın üzerine hiç çıkmamıştı. Ancak 15 Temmuz sonrası yüzde 4045 arası seyretmeye başladı. Son iki aydır yükselişi durmasına hatta düşüşe geçmesine AKP, yakalanan konjonktürde bir an önce referandum sandığına gitme hedefinde karar kaldı. AKP, zaman uzadıkça desteğin daha da düşeceği tespitiyle iyi bir kampanyayla sonuç alı nacağı hesabıyla süreci hızlandırdı. AKP, MHP’de firenin sınırlı olacağı, kendi içinde de alınacak önlemlerle fireye izin vermeyerek Meclis’ten 330’un üzerini bularak teklifi geçireceğini düşünüyor. Ardından çok hızlandırılmış ve olağanüstü büyük boyutta ve güvenlikistikrar içerikli bir kampanya ile referandumdan başkanlığı çıkarmak istiyor. AKP’nin takvimi daha fazla geciktirmek istememesinde, ekonomideki olumsuzluklar ve Suriye’deki gelişmelerin başkanlığa desteği daha da azaltacağı kaygısı etkili oldu. mamlayıp, en geç mart ayı sonu nisan başında referanduma gitmeyi planlıyor. Takvimin hızlandırılmasına, anketlerden AKP’ye iyi haber çıkmaması neden oldu. MHP’nin başkanlığa destek vereceğinin belli olmasının ardından başkanlıkla ilgili art arda anketler yapıldı. AKP de zaten öteden beri tüm adımlarını seçmen eğilimini ölçerek atan bir parti olarak başkanlıkla ilgili araştırmalarını artırdı. Ancak kendi yaptırdığı anketler de bağımsız kuruluşlarca yaptırılan anketler de referandumun “torbada keklik” olmadığını gösterdi. Bıçak sırtında AKP, kendi yaptırdığı anketlerde başkanlığa desteğin en yüksek oranını sadece bir kez yüzde 52 olarak gördü. Yüzde 52 aynı zamanda AKP’nin kendi yaptırdığı anketlerdeki oy oranıyla aynı olmasıyla da dikkat çekiyor. Başkanlığa “evet” diyenlerin oranı diğer anketlerin tamamında yüzde 50’nin altında görülüyor. Bağımsız kuruluşlarca yaptırılan çok sayıda ankette ise başkanlığa destek konusunda birbirine yakın sonuçlar çıkıyor. Bu anketlerde başkanlığa des tek oranı yüzde 50’nin altında kalıyor. Yüzde 3’lük yanılma payı öngörülerek yapılan ölçümlere göre kamuoyunda tanınan firmaların yaptırdıkları anketlerde başkanlığa evet diyenlerin oranı en fazla yüzde 45’e kadar çıkabiliyor. Kararsızların dağıtılması durumunda ise hayır diyenlerin yüzde 50.5, hayır diyenlerin yüzde 49.5 ölçüldüğü çok sayıda anket olduğu da biliniyor. Düşüş var Başkanlığa evet diyenlerin oranının 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yükselip, son iki aydır düşüşe geçmesi anketlerdeki en dikkat çekici boyutu oluşturuyor. Aynı dönemde AKP’nin oy oranında da yüzde 12 düzeyinde gerilemeler anketlere yansıyor. Ancak asıl olarak AKP ve MHP’nin son anketlerde toplam oy oranı yaklaşık yüzde 60 çıkarken başkanlığa desteğin yüzde 50’nin altında oluşunun altı çiziliyor. Bu sonuç, AKP seçmeninin küçük bir bölümünün de başkanlığa karşı olduğu, ancak asıl olarak “MHP seçmeni henüz ikna edilemedi” şeklinde değerlendiriliyor. Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in, “Yüzde 49.5 aldığında kaybettin demektir” şeklindeki açıklaması da anketlerde düşüşe geçen desteğe ilişkin uyarı olarak yorumlanıyor. l ANKARA Kazan’dan ‘gizlilik’ talebiANAYASA OYLAMASI İÇİN TBMM Başkanı Kahraman’a DİLEKÇE İLE başvurdu ALİCAN ULUDAĞ Eski İstanbul Barosu Başkanı, Avukat Turgut Kazan, TBMM Başkanı İsmail Kahraman’a dilekçe ile başvurarak, anayasa değişikliği teklifinin TBMM Genel Kurulu’ndaki oylamaları sırasında “gizliliğin” sağlanmasını istedi. Kazan, daha önceki anayasa değişikliği oylamalarında AKP’li vekillerin, “evet” oyu verdiklerini ispatlamak için “hayır” ve “çekimser” oyunu yansıtan pulları hükümet komiserlerine gösterdiklerini anımsatarak, bu durumun önlenmesini, aksi takdirde anayasa değişikliğinin yapılamayacağını kaydetti. Kazan, TBMM Başkanlığı’na verdiği dilekçede, anayasanın 175. maddesine göre, anayasa değişiklik teklifleri için, “gizli oylama”nın mutlak bir yöntem kuralı olduğunu, bundan vazgeçilemeyeceğini vurguladı. Gizliliğin ihlalinin yargı denetimine tabi olduğunu kaydeden Kazan, Anayasa Mahkemesi’nin 7 Temmuz 2010 tarihli kararında, geçerli bir kabul için anayasaya uygun bir oylamanın şart olduğunu açıkça belirttiğini anımsattı. Ama “dava dilekçesinde bu durumu ispatlayacak açık ve yeterli delil bulunmadığı gibi, bu usulsüzlük iddialarının….ikinci tur oylamalarda gerçekleştirildiği de belirtilmediğinden” iptal isteğinin reddedildiğini aktaran Kazan, şunları kaydetti: “Demek ki, geçerli bir kabul için, sadece evet oylarını saymak yeterli değildir. Oylamanın da, mutlaka anayasada öngörülen gizlilik kuralına uygun yapılması gerekir. Aksi halde, 5982 sayılı yasada yaşananlara benzer baskı ve kontrollerle gizlilik ihlal edilir ve durum fotoğraflama / tutanaklara bağlama gibi yollarla kanıtlanırsa, değişikliğin iptalle sonuçlanması mümkündür. Dolayısıyla tedbir alınmalıdır. Örneğin, içtüzüğün 139, 148 ve 149. maddeleri ışığında, komiserlik görevi üstlenen bazı milletvekillerinin oy kullanacak milletvekiliyle birlikte oy kabinine girmesi veya evet oyu olan beyaz pulun atılıp atılmadığını kontrol için, oy verildikten sonra yeşil ile kırmızı pulları görme girişimlerine başvurulması mutlaka önlenmelidir. Örneğin, zil çalarak çağırma sistemi, oy verme yerinde toplanılmasını, kuyruk oluşturulmasını, bu yolla baskıya dönük bir kontrol kurulmasını önleyecek şekilde uygulanabilir. Hatta, sorunsuz bir oylama için, kamera sistemi kullanılabilir.” Kazan, anayasa oylamasında vekaletle oy kullanmanın da mümkün olmadığını kaydetti. l ANKARA Anayasa maratonu başlıyor AKP’nin MHP ile uzlaşarak getir diği anayasa önerisinin Anayasa Komisyonu’ndaki görüşmelerine bugün başlanacak. Ocak ayında öneriyi TBMM Genel Kurulu gündemine getirmek isteyen AKP, komisyondaki görüşmeleri en fazla iki hafta ile sınırlandırmayı planlıyor. AKP, komisyon ve genel kurul sürecinde öneride bir değişiklik yapılmasına karar verilirse bu süreci de MHP ile yürütecek. AKP’de CHP ve HDP’nin komisyonu konuşma ve önergelerle tıkama gibi bir tavır içine girmesi durumunda konuşma süreleri ve önergelerin sınırlandırılması formülü üzerinde duruluyor. MHP’li muhalif İSİMLER yeni partiyi tartışıyor SELDA GÜNEYSU MHP’den ihraç edilen Meral Akşener ve Ümit Özdağ’ın mahkemeye yaptığı “geri dönüş” başvurusuna Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden “ret kararı” çıkmasının ardından, muhalif kanatta yeniden “parti kuralım” tartışması gündeme geldi. Muhalif kanattan bir grup “Eğer bir parti kurulacaksa bu, Milliyetçi Çalışma Partisi’ni (MÇP) yeniden canlandırmak olmalı” görüşünü savunurken, bir grubun da Demokrat Parti (DP) çatısı altında toplanmayı önerdiği ifade ediliyor. MHP Genel Merkezi’nde ise AKP ile MHP arasında anayasa değişikliği görüşmelerinin ardından muhalif kanadın yeniden Twitter üzerinden hareketlenmesiyle ilgili olarak, espriyle, “Twitter partisi kursunlar, amblemi Akşener Özdağ ni de Twitter kuşu yapsınlar” değerlendirmesi yapılıyor. MHP’de 15 Temmuz sonrası tabandaki gücünü kaybeden muhalif hareketin merkez sağda partileşme çalışması yürüttüğü öne sürülüyor. Ama Akşener başta olmak üzere partiden ihraç edilen isimlerin yargı mücadelesini sürdürdüğü, bu aşamada “yeni parti”nin dillendirilmesinin mücade leye zarar vereceği değerlendirmesi yapılıyor. Ancak bu görüş muhalif isimleri destekleyen tabanda değil, genel başkanlığa adaylığını koyan isimlerce dile getiriliyor. Muhalif tabanda ise “yargı süreci kilitlendi, başka çıkış yok” görüşü baskın. ‘Kongre yargıda’ Muhalifler, “Öncelik MHP’den ihraç kararının yargısal zeminde kaldırılmasında. Ayrıca kongreye ilişkin yargı kararı da henüz kesinleşmiş değil. Bu nedenle yargısal mücadele henüz bitmiş değil. Şu an partileşme gibi bir adım yok. Ama parti içinde mücadele şansı kalmayınca elbetteki ileride farklı arayışları gündeme gelebilir” görüşünü dile getirerek, bir sonraki aşamanın partilileşme olabileceğine dikkat çekiyor. l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle