02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Son dileğini ekranda gerçekleştirecek TRT’de 12 Eylül darbe bildirisini okuyan spiker olarak bilinen Mesut Mertcan, 5 Aralık Pazartesi günü, Erhan Çelik’le birlikte ana haberi sunacak. Yaşamını Adana’daki bir huzurevinde sürdüren Mertcan, Medyaradar’a verdiği söyleşisinde son isteğinin TRT ekranlarında son bir kez haber okumak olduğunu söylemişti. Söyleşiyi okuyan TRT 1 Ana Haber sunucusu Erhan Çelik’in, Mesut Mertcan’ı arayarak, “Koltuğum sizindir” dediği öğrenildi. 5 Aralık Pazartesi akşamı 19.30’da Çelik, TRT emektarı Mesut Mertcan ile koltuğunu paylaşacak. İkili ana haberi birlikte sunacak. EDİTÖR: TELEVİZYONDEMET YALÇIN Yayın Akışı 06.00 Güne Merhaba 09.00 Parametre 10.00 10’dan Sonrası 12.00 Bugün 14.00 Günlük 17.00 Haber 18.00 Ana Haber Bülteni 21.00 Tarafsız Bölge 01.00 Gece Haberleri 06.00 Gün Başlıyor 09.00 Bakış 12.45 Ekonomide Görünüm 13.00 Gün Ortası 13.45 Spor Bülteni 16.00 Habertürk Manşet 17.00 Ajans 17 18.00 Ana Haber 20.00 Karşıt Görüş 24.00 Haber Bülteni 06.00 Güne Başlarken 09.10 NTV Para 10.00 Haber Merkezi 13.00 Öğle Bülteni 15.20 NTV‘ye Sorun 17.00 Günün İçinden 19.00 Akşam Haberleri 20.00 Ana Haber 21.00 Bugün Yarın 23.00 Haber Bülteni 06.45 Bugün 08.30 Beni Affet 09.45 Duymayan Kalmasın 12.45 Kiralık Aşk 15.00 Beni Affet 16.15 Zuhal Topal’la 19.00 Star Haber 20.00 Kara Sevda 02.30 Yerli Film: Tarkan Viking Kanı 04.00 Güzel Köylü 06.40 İrfan Değirmenci ile Günaydın 09.00 Magazin Ektra 10.00 Renkli Sayfalar 12.45 Kısmetse Olur 16.45 Arka Sokaklar 18.45 Kanal D Haber 20.00 Dizi: Poyraz Karayel 02.15 Yabancı Film: Kayıkçı 09.30 Zahide Yetiş’le 12.00 Nursel’in Evi 13.00 Gelin Evi 15.00 Evleneceksen Gel 18.45 Ana Haber Bülteni 20.00 Güldür Güldür Show 23.00 Demet Akbağ ile Çok Aramızda 01.00 Cesur Yürek 08.00 Güne Başlarken 11.00 Medya Mahallesi 13.00 Öğleden Sonra 16.00 Cüneyt Akman ile Sol Şerit 18.00 Ana Haber Bülteni 21.00 Maniki Dünya 23.30 İsmail Dükel ile Günsonu 02.00 Gece Bülteni 07.15 Çalar Saat 10.00 En İyi Benim 12.30 Mehmet Özer ile Mutfakta 13.30 Umuda Kelepçe Vurulmz 16.30 Gardırop Savaşları 19.00 Ana Haber 20.00 No: 309 00.15 Umuda Kelepçe Vurulmaz 06.45 Kahvaltı Haberleri 10.00 Tatlı Sert 13.00 Gün Ortası 13.40 Yarışma: Karavan 16.20 Esra Erol’da 19.00 Ana Haber 20.00 Maça Doğru 20.30 FenerbahçeGençlerbirliği 22.30 Taşıyıcı 00.30 Son Durak 08.00 Adını Sen Koy 09.30 İyi Fikir 11.30 Seksenler 14.50 Ana Kuzusu 17.05 Adını Sen Koy 19.15 Spor 19.30 Ana Haber 20.00 DirilişErtuğrul 23.30 Gündem Ötesi 01.00 Altın Petek 03.10 Seksenler 07.00 Güne Bakış 10.00 Biz Bize 12.30 Söz İstanbul’da 14.00 Gündemin İçinden 16.00 Güncel 18.30 Günce 20.00 Ana Haber 21.00 Bir Başkadır Benim Mesleğim 22.00 Bizim Türküler 24.00 Gece Haberleri 07.00 Uyan Türkiye 10.00 Sağlıklı Hayat 11.45 Sektör Analiz 14.30 Baharla Güzel Şeyler 17.00 İstekleriniz 18.30 Ana Haber 21.00 Vicdan Her Yerde 22.00 Muhabbet Meydanı 24.00 Ana Haber 07.00 Oynat Bakalım 08.30 Aramızda Kalmasın 10.30 Mutlu Günler Türkiye 13.00 Güle Güle Oturun 15.00 İşte Benim Stilim 18.15 Göz 6 20.00 3 Adam 00.15 İşte Benim Stilim 08.00 Günaydın Türkiye 11.00 Televizyon Gazetesi 13.00 Haber Bülteni 17.00 Nasıl Yani? 18.25 Kum Saati 19.00 Ana Haber 20.30 Anında Gazete 23.00 Gece Görüşü 02.00 Gece Haber Bülteni 06.30 İlk Söz 08.15 Sabah Raporu 09.00 Yatırım Bülteni 14.00 Piyasa Hattı 15.00 Akıllı Para 17.00 3. Seans 18.30 30 Dakika 20.45 Süper Bulmaca 22.00 Küresel Piyasalar 23.00 Charlie Rose 00.05 Süper Bulmaca BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Boya ya da verniği çok küçük 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 zerreler halinde boyanacak yüzeye 2 püskürtmeye yarayan aygıt. 2/ Sınır nişanı... Sayıları göstermek için kullanılan işaretlerden her biri. 3/ Tüm canlılardaki hücre, doku ve 3 4 5 organların işleyişini inceleyen bilim 6 dalı. 4/ Güney Amerika’da yaban hayvanlarını yakalamakta kullanılan kement... Utanma, hayâ. 5/ Hayvan 7 8 damı... Ölümlü olma durumu. 6/ Bir 9 salgı bezi dokusunda, o dokuyu bozacak biçimde gelişen tehlikesiz ur. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 7/ Meyvelerin yenen bölümü... Bir müzik 1 P E R S E N K L parçasının, dinleyicilerin isteği üzerine 2 E B E R T Ö K E bir kez daha çalınması. 8/ Kent ve kasabaların dışında kalan, çoğu boş ve geniş yer... Üniversite öğretim üyelerinin giydiği, geniş bedenli ve bol kollu giysi. 9/ Genellikle sevecen ve hüzünlü bir konu işleyen küçük lirik şiir... Avustralya’da yaşayan bir cins devekuşu. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 3 LOT İ AM İ N 4 EN LALE G 5 S İ NARA F E 6 E T AN YM İ R 7 N UKUBET 8 KARATE NE 9 ŞU AYDER 1/ Kuzey Kutbu’na yakın bölgelerde yaşa yan bir ördek cinsi... Kurnaz, açıkgöz. 2/ Oylumlu... Duvarı berkitmek için taşların arasına yatay olarak yerleştirilen direk. 3/ İstanbul’un su gereksinimini sağlayan barajlardan biri. 4/ Arkadaş, yakın dost. 5/ Osmanlı Devleti’nde tuz ya da şap satışı yapılan belli bölgelere verilen ad... Bizmut elementinin simgesi. 6/ Konuşmaktan duyulan korku. 7/ Yankı... Mehmet Eroğlu’nun bir romanı. 8/ Gizli görevli... Gümüş. 9/ Deniz Kuvvetleri’nde bir rütbe... Bir gösterme sıfatı. Çarşamba 30 Kasım 2016 kültür EDİTÖR: EZGİ ATABİLEN TASARIM: ZARİFE SELÇUK 15 İlhan Baran’ı yitirdik Mithat Alam’ın ardından çağdaş Türk müziğinin köşetaşı bestecilerinden ve nice genç müzikçimizin hocası olan İlhan Baran da (83) vefat etti Son günlerde aydınlarımızı art arda yitiriyoruz. Sinema sanatına gönül vermiş, Boğaziçi Üniversitesi’nde bir merkez kurmuş ve tüm arşivini oraya bağışlamış aydınlarımızdan Mithat Alam’ı yitirdik. Hemen ardından çağdaş Türk müziğinin köşetaşı bestecilerinden biri ve nice genç kuşak müzikçimizin hocası olan İlhan Baran vefat etti. İlhan Bey, içine kapanık, gösterişi sevmeyen, öğrencileriyle örülmüş bir dünyada yaşayan, aydın bir bestecimizdi.1934’te Şavşat’ta dünyaya gelmiş, çocukluğunu, askeri yargıç olan babasının atandığı değişik Anadolu kentlerinde geçirmiş. Ankara Atatürk Lisesi’nde müzik öğretmeni Ziya Aydıntan’ın özendirmesiyle, 16 yaşında Ankara Devlet Konservatuvarı Yaylı Çalgılar Bölümü’ne girmiş. Önce Frommé ile kontrbas çalışmış, bir yıl sonra kompozisyon bölümünde Adnan Saygun’un öğrencisi olmuş; bu arada Selçuk Gündemir’den piyano, Ruşen Ferit Kam’dan divan müziği, Muzaffer Sarısözen’den halk müziği dersleri almış. Okul dışında Kemal İlerici ile Türk müziği armonisi çalışması ona yeni boyutlar getirmiş. 1962’de devlet bursuyla gittiği Paris’te Ecole Normale de Musique’deki öğrenciliği sırasında Henri Dutilleux ve Maurice Ohana ile çalışmış. Prof. İlhan Baran, 1965’ten 2000’e kadar Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’nda öğretim üyesi olup, bir süre de Kompozisyon Ana Sanat Dalı Başkanlığı’nı üstlenmişti. En son Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi’nde profesördü. Yapıtlarında Türk halk müziği ve divan müziğinin makamlarından esinlenen renklerle, dirençli bir ritmik yapı, yer yer İlerici’nin dörtlülüğe dayalı sistemi ve pentatonik çekirdekler (“Dönüşümler”de olduğu gibi) ve bazen de atonal ve modal dokunun iç içe işlendiği bir teknik çıkar ortaya (“Töresel Çeşitlemeler” gibi). Onunla 1983’te Milliyet Sanat dergisi için yaptığımız bir söyleşiden kesitler aktarmak isterim: İlhan Baran Söyleşimizden bir bölüm n Çağımız müziğini nasıl tanımlarsınız? En önemli değişiklik nedir sizce? Çağımız müziği, daha önceki biçimlerin doğal bir devamıdır. Birdenbire gökten inmemiştir. En önemli değişikliği, tonal sistemin parçalanmasıdır. Bu da çok zengin açılımlara neden olmuştur. Ton duygusunun çok azalması, zaman zaman yok olması, bu çağın müziğindeki başlıca özelliktir, diyebiliriz, Aslında bu teknik özelliklerin önemini çok fazla abartmamalıyız. Önemli olan, her yapıtın kendi öz değeridir. Bu herhangi bir stilde olabilir: Çağımızda da, romantik dönemde de, klasik dönemde de aynı şey söz konusu: Her yapıtın kendi değeri önemlidir. Tekniği ne olursa olsun, çok iyi yazılmış yapıtlar bu çağdan ileriye kalacaktır. n Bizim bestelerimizi yirminci yüzyılın ortasında nasıl bir konuma yerleştirirsiniz? Bir üçüncü dünya ülkesi olarak çoksesli kültür mirasını 4050 yıldır devralmış bulunuyoruz. Bizim ana müzik hazinemiz temelde tekseslidir. Bunu daha ileri, daha geri açısından ele almayalım; o uygarlığın müzik sistemi böyledir. Atatürk devrimleriyle yeni anlayışın gelişmesiyle, çokseslilik de kültürümüze girmiştir. Bu da doğal bir gelişmedir çünkü zaten teksesli uygarlık teknik açıdan daha fazla süremezdi. Yani teksesliliğin kendini geliştirme olanakları tükenmişti. Bestecinin hangi tekniği kullandığı önemli değildir. Her yapıtı bir birey olarak ele alıp, o bireyi tek başına incele meyi yeğ tutarım. Anlayışına, tekniğine birinci planda yer vermem. Bugün ülkemizde bestelenen müziğin dünya üstündeki yeri için kesin bir şeyler söylemek biraz erken. Müzik tarihinde ilk kez böyle bir model oluştuğu için, bir üçüncü dünya ülkesinin çoksesli müzik uygarlığında üsluplaşmaya gitmesi gerçekten dünya için bir yeniliktir. Altın Madalya Erdener’in SevdaCenap And Müzik Vakfı, bu yılki  Onur Ödülü Altın Madalyası’nı, değerli bestecimiz Turgay Erdener’e veriyor. Ülkemizin klasik müziğine büyük hizmetler veren Sevda Cenap And Müzik Vakfı’nın kurucusu ve başkanı, değerli aydınımız Mehmet Başman’ı yakınlarda yitirmiştik. Her yıl onun açış konuşmasıyla yapılan tören, bu yıl 6 Aralık akşamı, oğlu SCA Vakfı Başkanı Ali Başman’ın konuşmasıyla başlayacak.   Bu törenlerin başlıca özelliklerinden biri hep  aynı çerçevede düzenlenmeleridir. Vakıf başkanının açılış konuşmasından sonra Erdoğan Okyay’ın, o tertemiz Türkçesiyle ödül sahibi için hazırladığı özgeçmiş okunur. Ödül sahibine Altın Madalya’sı takdim edilir. Ardından törenin müziksel dinletileri başlar. Eğer ödül sahibi bir yorumcuysa onun da katıldığı bir konser verilir. Genellikle çağdaş Türk yapıtlarından seçilmiş programlar sunulur. Tören sonrasında fuayede yapılan kokteylde sanatçılar ve davetliler kaynaşırlar. Bu saygın bir düzendir. Sanata, sanatçıya değer verilen ayrıcalıklı bir ortamdır. Ankara’nın kültür başkenti olduğu dönemin yansımalarıdır. Erdener’in töreninde de kocaman bir yorumcu topluluğu yer alacak. Erdener 1957’de Gümüşhane’de dünyaya gelmiş, çağdaş müziğimizin son kuşaklarından bir besteci. 1968’de Ankara Devlet Konservatuvarı piyano bölümüne girmiş, Kamuran Gündemir’in ve Baran’ın öğrencisi olmuş, aynı kurumun kompozisyon bölümünde önce Erçivan Saydam, sonra da Nevit Kodallı ile çalışmış, her iki bölümden de mezun olmuş. 1978’de bu kurumda öğretim görevine başlamış, kompozisyon, armoni ve müzikal analiz derslerini vermiş. İlk ortaya çıkan yapıtları tiyatro müzikleridir. Yaşadığı, yetiştiği çevrenin yerel renklerinden yararlanmıştır. Pek çok sahne müziği,  dans, orkestra, oda müziği, solo çalgı ve şan için yapıtının arasında, Afife Jale balesiyle ayrı bir ün kazanmıştır. Sahne sanatlarını iyi tanıyan Erdener, uyumlu ve akıcı müziği, canlı sololarıyla her zaman yapıtlarına teatral bir atmosfer çizer. Ayrıca yerel çalgılarla evrensel çalgıları birleştirdiği nice yapıtında yeni bir tını yakalaması onun özelliklerindendir. ‘83 yıllık yalnızlık’ Baran’ın öğrencilerinden piyanist ve besteci Fazıl Say, sosyal medyada hocası üzerine yazdığı bir yazıyı yayımladı. İşte o yazıdan bir bölüm... Ustam, bestecilik hocam İlhan Baran’ı kaybettik. 83 yaşında, evinde yalnız ölü bulundu. Hayatı boyunca yalnızdı zaten. Anlatayım biraz; Öyle ki, 1960’lardan itibarenki teknoloji sıralaması ile gidiyorum evinde hiçbir zaman radyo olmadı, hiçbir zaman televizyon olmadı, hiçbir zaman müzik seti olmadı, hiçbir zaman bilgisayar ya da internet olmadı. Bir ailesi olmadı. Çok ama çok ender sevgilisi olurdu: Kısa sürerdi. Onun dünyası kitapları ve notalardı. Evinde binlerce orkestra eseri partisyonu vardı. Evinde müzik seti olmadığı için, (ya da olmasını istemediği için) İlhan Hoca, eserleri eline alır okurdu saatlerce, onları kafasında dinler duyardı. Filanca senfoniyi ya da operayı dinleyemezdi. On yılda bir öğrencileri hatırına olurdu, bir zorunluluktan olurdu onun müzik dinlemesi. Konserlere gelmezdi. Onun eserlerinin çalındığı konserlere de gelmezdi. Beste yapmayı 35 yıl kadar önce bırakmıştı. Küsmüştü. Çok az eseri vardır. Senfonik eseri sadece bir tanedir ‘Töresel Çeşitlemeler’ bu eseri geçen yıl Bilkent orkestrası çaldı (besteleni şinden 41 yıl sonra). İlhan Hoca konsere geldi mi? Tabii ki hayır! Bu nasıl bir korkunç yalnızlıktır kelimelerle tarif edilemez. Arada bir sinemaya giderdi (Muhiddin ile ben onun 80’li yıllarda öğrencisiydik, bazen bizi de götürürdü sinemaya). Sadece bilimkurgu filmleri. Sadece! Gelecekle ilgilenirdi. Günümüzün dertleri, dramları, aşkları, onun konusu değildi. Sadece uzay konusuydu! (...) Keşke herkes onu anlayabilseydi. Onun yalnızlığını Marquez bile anlayamayabilirdi “Yüzyıllık Yalnızlık”ı yazarken... 83 yıllık bu yalnızlığa biz öğrencileri şahidiz.” Fazıl Say NE DEDİLER? Gülsin Onay (piyanist): “İlhan Baran’ı kaybetmişiz. Değerli bestecimiz ve hocamızın vefatı çok üzdü. Allah rahmet eylesin. Yakınlarına, öğrencilerine başsağlığı dilerim.” Turgay Erdener (besteci): “İlhan Baran hocam, müzikle ilgili öğrendiklerimin tümünde yol göstericiydi. Hiç unutmayacağım. Hatırası önünde saygıyla eğiliyorum.” Serhan Bali (Andante Dergisi yayın yönetmeni): “Türk çoksesli müziğinin simge figürlerinden biri olan bestecimiz İlhan Baran’ı bugün yitirdik.” İklim Tamkan (piyanist): “Hocaların hocası, değerli besteci Prof İlhan Baran’ı kaybetmişiz. İlk hocamdı. Her şeyiyle eşsiz bir insandı. Tarifsiz üzgünüm...” Ayşe Deniz Gökçin (piyanist): “Sevgili İlhan Baran hocamı saygı, sevgi ve teşekkürlerimle anıyorum... Vefatı Türkiye için büyük kayıptır nitekim onun gibi aydın bir besteci ve teorisyen, aynı zamanda da babacan bir öğretmen tanımadım bir daha. Wagner, Berg, Webern analizleri yapmamızı, mod ve makamları incelememizi, caz doğaçlamalarını, Bilim ve Teknik okumamızı ve Penderecki tartışmalarımızı unutmayacağım... En önemlisi de bana neredeyse sonradan öğretilmesi mümkün olmayan tam kulak (trained pitch) kazandırdığı için teşekkür ediyorum. Başımız sağ olsun...” Yeşil Gözlü Dev’e saygı ve sevgi sergisi Tarık Akan TÜRVAK Müzesi 5 Aralık’ta Tarık Akan sergisi açacak İstanbul’un Beyoğlu semtinde bulunan TÜRVAK SinemaTiyatro Müzesi’nde 5 Aralık tarihinde “Sinemamızın Yeşil Gözlü Devi Tarık Akan’a Saygı ve Sevgi” başlıklı bir sergi açılacak. 31 Aralık’a kadar sürecek sergide sanatçının Türk sinemasındaki 46 yıllık emeği sinematografik açıdan ele alınacak. Sergide sanatçının 46 yıllık sinema hayatında rol aldığı 116 filmin tüm afişleri ve filmlerine ait birçok sahne fotoğrafı sergilenecek. Ayrıca, sanatçının daha önce hiç görülmemiş onlarca portresi, hakkında basında yer alan ve müzede arşivlenmiş sinema ve magazin dergilerine ait kapaklar, yazılı basından derlenmiş makaleler ve köşe yazıları yine bu sergi kapsamında ziyaretçilere sunulacak. Film gösterimleri de olacak Sergi kapsamında Tarık Akan’ın başrollerinde yer aldığı bazı filmler TÜRVAK SinemaTiyatro Müzesi Ali Efendi Sinema Salonu’nunda sergi boyunca ve günde iki seans halinde ücretsiz gösterilecek. Serginin sürprizi ise heykeltıraş Bülent İşcan tarafından yapılan Tarık Akan’ın silikon heykeli olacak. Adres: Yeniçarşı Caddesi No.24 Beyoğlu, İstanbul. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle